24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 2006 CUMA 6 HABERLER Türkiye’nin geleceği olan nesilleri yetiştirmeye çalışan eğitimciler, 24 Kasım’ı sıkıntılarla karşılıyor BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Öğretmen geçim derdinde ZEYNEP ŞAHİN/NİHAN İNAL Bülent Tanör’ü Hatırlarken... 28 Kasım, Bülent Tanör’ün ölüm günüdür; aramızdan ayrılışı da dört yılını doldurdu. Üniversitelerde kitapları okutuluyor; büyük hukukçu, eserleriyle yaşıyor. Onun, Cumhuriyet Kitapları arasında çıkarılan, Kurtuluş Kuruluş adlı kitabı, en çok arananlar arasında. 1923 Devrimi ise, hep güncel. Son günlerde, bir doçentin, bir söyleşisinde, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı inkâra kadar varması ve temel kavramlardan habersiz olması; bir profesörün de, ağzını da bozarken Kemalizmin, “ilerlemeden çok gerilemeye tekabül etmesi”, büyük tartışmalara yol açmış durumda. Doğaldır ki, olay, Tanör’ün de kemiklerini sızlatmıştır. Böyle bir günde, okurların belleklerini de tazelemek gerekir. Bülent Tanör’ün, bir fikir tarihçisi ve bir sosyolog kimliği ile kaleme aldığı Kurtuluş Kuruluş adlı eserini özetlemeye çalışacağız. ? Tanör, bu eserinde, Türkiye’nin 1918’den başlayarak yaşadığı büyük dönüşümü inceler. Önce, bir Ulusal Kurtuluş Savaşı’yla bağımsızlığın kazanılışı, sonra da, bağımsız bir devlette, 1940’lara kadar uzanan reformlar dizisi konu edilir. Kitabın zamansal çerçevesi budur. Birinci Dünya Savaşı’nın yenilgi ile kapanması, giderek Mondros Mütarekesi (1918); Sevr’le parçalanış; hemen hemen aynı tarihlerden kalkarak, kendiliğinden doğan yerel direniş hareketlerinin (Kuvayı Milliye) yurdu sarması... “Millet” ve “millet iradesi” böyle doğar. Ulusal harekete giden yol böyle açılır. Ulusal hareketin (Kemalist) tezi ise, somut ifadesini, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçmesinden sonra kazanır: 1919 Haziran’ında Amasya Kararları ile belirmeye başlar; Erzurum ve Sıvas Kongreleri kararları ve Misakı Milli ile gerçekleşir, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni toplayarak da, İtilafçı tezlerle hesaplaşmasına koyulur. TBMM, “ulusal demokrasi”yi kurar ve uygular. “Kurtuluş Olayı” , başta onun eseridir. Yürütülen savaş ise, TürkYunan savaşına indirgenemez; emperyalizme karşı ilk ve başarılı bir bağımsızlık hareketidir. Bu büyük dönüşümün sırrı nerededir? Bir “mucize”, bir “iradei ilahi” eseri midir bu? Tanör, yanıt olarak üç çarpıcı dinamiğe dikkatleri çeker: Tarihin mirası, ortamın özgüllüğü ve önderliğin rolüdür bunlar. Mustafa Kemal’in rolü de, yaptıkları bir yana, her şeyden önce “demokratik ve milli egemenlik ilkesini ön plana çıkarmasında”dır. Ama belki daha da dikkati çeken, Kurtuluş’la Kuruluş’un iç içe ve birbirine sımsıkı bağlarla bağlı oluşlarıdır. Gerçekten, Kurtuluş’la Kuruluş, bu iki süreç, aslında iç içe geçmiştir; diyalektik bağlarla birbirine kenetlenmiştir: Kurtuluş için savaşılırken Kuruluş olgusu da hayata doğmuştur. 23 Nisan 1920, yani TBMM’nin kuruluşu, her ikisinin de başlangıcıdır. Kurtuluş’tan sonra Kuruluş yeni bir yükseliş kaydeder ve reformlar takvimi 1940’lara kadar sürer. Kuruluş, özünde “inkılâplar”dır, yani Devrimdir. İlk devrimci vuruş, “siyasal” alanda olur: Ulusal egemenlik ve bağımsızlıkla (19181922) donanmış, aynı zamanda antiemperyalist olan siyasal devrim, ikinci aşamada (19221924) şunları yapar: Saltanatı kaldırır, Cumhuriyeti ilan eder ve halifeliğe son verir. Bunlarla, siyasal devrim tamamlanmış olur ve ileriki toplumsal dönüşümlerin (laikleştirmeulusallaşma) önü açılır. İçerdeki bu gelişmelerin ister istemez dışarda da büyük yankıları olur: Ulusal ve laik devlete yönelen Türkiye ile İslam dünyası arasında mesafeleşme başlar; Türkiye, İslam dünyasının reformcuları için de yeni bir model oluşturacaktır. ? İşte, 1923 Devrimi’ne, Mustafa Kemal’e ve Kemalizme Prof. Bülent Tanör’ün bakışı. Bir fikir tarihçisinin, bir sosyoloğun bakışı. Ne kıvırtma var söylediklerinde ne de küfür! Bilim adamı böyle bakar. Olmazsa; sokak adamının bakışı başlar. Yurdumuzda çokça görülen de yazık ki böylesi... ANKARA /İSTANBUL Eğitimciler, bir yandan ders yükünün ağırlığı, okulların fiziki yetersizlikleri, maaş azlığı gibi sorunlarla boğuşurken bir yandan da AKP hükümetinin kadrolaşma furyası sonucu değişen yönetim kadrolarıyla öğrenci yetiştirmiye çalışıyor. Aldığı maaşla 4 kişilik ailesinin zorunlu giderlerini karşılayamayan öğretmenler için, ev ve araba sahibi olmak ya da bir haftalık tatile çıkmak ise neredeyse “hayal” oluyor. Bir 24 Kasım’ı daha sorunlarla karşılayan eğitim emekçileri, gerek hizmet üretirken karşılaştıkları sorunlar gerekse özlük ve mali haklarının istenen seviyeye ulaşamaması nedeniyle bir yandan “geçim derdi”ne düşmüşken bir yandan da Türkiye’nin geleceği olan nesilleri yetiştiriyor. EğitimSen’in, “Öğretmenlerin Sosyoekonomik Durumları” raporuna göre son on yılda yoksulluk sı ? EğitimSen’in, “Öğretmenlerin Sosyoekonomik Durumları” raporuna göre son on yılda yoksulluk sınırındaki artış oranı 32 kat olurken aynı dönemde öğretmen maaşları sadece 29 kat arttı. Bir eğitimci, 3 oda bir salon ortalama standartlarda bir ev satın almak istediğinde tüm maaşını buna ayıracak şekilde yaklaşık 6 yıl çalışmak zorunda. nırındaki artış oranı 32 kat olurken aynı dönemde öğretmen maaşları sadece 29 kat arttı. 1996 yılında bir öğretmen maaşı ile 7.4 adet cumhuriyet altını alınırken Kasım 2006 itibarıyla bu rakam 4’e düştü. landı. Eğitim örgütlerinin yaptığı araştırmalar doğrultusunda oluşturdukları raporların ortaya koyduğu tablo da öğretmenlerin gayrimenkul satın almasının, yatırım yapmasının hatta ailesiyle tatile gitmesinin bile neredeyse olanaksız olduğunu gösteriyor. Buna göre, eğitimcilerin içinde bulundukları durum şöyle: Öğretmenin 4 kişilik ailesiyle güneyde 3 yıldızlı bir otelde bir hafta tatil yapması için ilköğretim kademesinde çalışıyorsa 161, lise kademesinde çalışıyorsa 139 saat emek harcaması gerekiyor. Aynı şartlarda bir tatili Avrupalı bir öğretmen ortalama 2030 saat çalışarak yapabiliyor. Bir eğitimci, 3 oda bir salon ortalama standartlarda bir ev satın almak istediğinde tüm maaşını buna ayıracak şekilde yaklaşık 6 yıl çalışmak zorunda. de 32’sinin borcu 15003 bin YTL arasında, yüzde 34’ünün borcu da 3 bin YTL ’nin üzerinde. Yüzde 64’ünün gıda ve temizlik giderleri için yaptığı borç 500 bin YTL’nin üzerinde. Ödenekler de yetersiz Her yüz öğretmenden 64’ü yeni bir takım elbise almanın bütçesini hissedilir oranda sarsacağını, 58’i ise bir haftalık tatilin bütçesini sarsacağını düşünüyor. Halen 5 YTL olan ek ders ücretlerinin 10 YTL’ye çıkarılmasını isteyen eğitimciler, bu yıl 425 YTL olan eğitimöğretime hazırlık ödeneği ile gerekli ihtiyaçlarını da karşılayamıyor. Bir öğretmenin yeni eğitim yılına hazırlanabilmesi için yapacağı asgari harcama tutarı ortalama 700 YTL olarak ifade ediliyor. ABC Dergisi Dershaneleri, bugün yurt genelindeki 60 şubesinden başkente gelecek yüzlerce öğrenci, öğretmen ve veli ile birlikte Ata’nın huzurunda minnet borcunu dile getirecek. Emekli oluyorlar AKP’nin iktidar olduğu 2002’de emekli olan öğretmen sayısı 9 bin 794 iken bir sonraki yıl bu rakam 17 bin 947’ye, 2004’te ise 20 bine yükseldi. Geçen yıl emekli olan eğitimci sayısı ise yaklaşık 18 bin olarak gerçekleşti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görev yapan öğretmenler, coğrafi şartlar ve eğitim olanaklarından yararlanmadaki yetersizlikler nedeniyle “yıpranma payı” talep ediyor. Öğretmenlerin yüzde 74’ünün borcu ya da taksidi bulunurken, yüz Maaşlardaki artış sınırlı Temel tüketim malları son on yılda yaklaşık 64 kat artarken aynı dönemde öğretmen maaşlarındaki artış oranı sadece 29 kat ile sınırlı kaldı. Bir öğretmenin buzdolabı alabilmesi için 100, televizyon için 75, 1 kilogram kıyma için 1.4, 1 cumhuriyet altını satın alabilmek için 26 saat, 1 bilgisayar alabilmek için 180 saat başka harcama yapmadan çalışması gerekiyor. Öğretmen maaşları 1979 yılı ile de kıyas MEB HAZIRLATTI Afişlerde Atatürk unutuldu! FIRAT KOZOK KÖY ENSTİTÜSÜ YILLARI Konya Ereğlisi’nden okurumuz emekli öğretmen Hasan Can, Öğretmenler Günü’nde okurlarla eğitim ve öğretmenin kutsal görüldüğü dönemlerden anılarını paylaşmak istedi. Hasan Can’ın gönderdiği notlara göre yukarıda 1950’de İvriz Köy Enstitüsü’nde öğrenciler, aileler ve öğretmenler bir arada görülüyor. Yanda ise 1942’de İsmet Paşa, İvriz Köy Enstitüsü’nde bir binanın temelini atıyor. Köy enstitülerinden mezun olanlar, çağdaş Türkiye’nin oluşmasında, yeni kuşakların eğitiminde önemli rol üstlendiler. ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve bağlı binalarının duvarları 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle afişlerle süslendi. Ancak bakan Hüseyin Çelik’in fotoğraflarının bulunduğu afişlerin hiçbirinde Başöğretmen Atatürk’e yer verilmedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, İstanbul programı nedeniyle Çelik’i kabul etmeyecek. Milli Eğitim Bakanlığı, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, Başöğretmen Atatürk’ü unuttu. Bakanlık tarafından günün anlam ve önemi nedeniyle çeşitli afişler hazırlandı. Afişler, bakanlığın merkez ve bağlı birimlerinin koridorlarına asıldı. Afişlerin üzerinde Milli Eğitim Bakanı Çelik’in “Öğretmenlik sevgi ve şefkat mesleğidir” sözü ile “Öğretmenler Gününüz kutlu olsun, hayat boyu size minnettarız” cümlelerine yer verildi. Çiçek, öğrenci, öğretmen ve Milli Eğitim Bakanı Çelik’in fotoğraflarıyla tasarlanan afişlerin hiçbirinde Atatürk’ün fotoğrafının ya da sözünün bulunmaması dikkat çekti. Sezer, öğretmenleri baskılara boyun eğmeden Atatürk’ün yolunda yürümeye çağırdı İÜ YÖNETİMİNE TEPKİ Emeklilik çetesi çökertildi: 23 gözaltı GÜL VONAL Çağdaşlıktan ödün vermeyin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, öğretmenlerin Türk ulusunun en büyük kazanımı olan Cumhuriyetin değerini bilecek, Atatürk ilke ve devrimlerinin yol göstericiliğinden ayrılmayacak nesiller yetiştireceğine inandığını belirtti. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e başöğretmenlik unvanının verildiği 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Sezer bir mesaj yayımladı. Sezer mesajında, ülkelerin ekonomik ve toplumsal yaşamlarında gereksinim duyulan köklü değişimlerin gerçekleştirilmesi ile toplumsal gönencin ve verimliliğin artırılmasının, eğitime gereken özenin gösterilmesi ve çağdaş niteliğe kavuşturulmasıyla olanaklı olacağına işaret etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim politikasının temelinin Öğretim Birliği Yasası olduğuna dikkat çeken Sezer, “Atatürk devrimleri içinde özel yeri bulunan Öğretim Birliği Yasası, eğitim ve öğretimin aklın ve bilimin ışığında, çağdaş bir anlayışla yürütülmesini olanaklı kılmıştır’’ dedi. Sezer, şunların altını çizdi: “Cumhuriyet öğretmenlerinin, geçmişte olduğu gibi, bugün ve gelecekte de yarınlarımızın güvencesi çocuklarımıza ve gençlerimize güven ve yaşama sevinci vererek, ulusumuzun en büyük kazanımı Cumhuriyetin değerini bilmeleolduğu sorunları bildiklerini ve bunun yıllarca ihmal edildiğini savundu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise öğretmenlerden hak ettikleri saygınlığın esirgendiğini ve bu nedenle bayramlarını buruk kutladıklarını vurgulayarak, “Çünkü, MEB’de uygulanan kadrolaşma kuşatmaya dönüşmüş, bakanlık merkez ve taşra teşkilatları laik, demokratik, çağdaş Cumhuriyetin gereklerine uymayan, Cumhuriyetle ve anayasayla sorunu olan yöneticilerin karargâhı haline dönüştürülmüştür” dedi. Baykal, okulların, uyuşturucu, argo ve hurafe kıskacına sokulduğunun altını çizdi. Alternatif dersler İstanbul Haber Servisi Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) üyesi avukatlar, okuldan atılan İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğrencilerinin, beton üzerinde ders yapma eylemlerine destek verdiler. Avukatlar, İÜ Rektörlüğü’nce haklarında açılan soruşturmalar sonucu disiplin cezası verilerek okuldan atılan ve uzaklaştırma cezası alan öğrencilerin geri alınmasını istediler. Soruşturma mağduru öğrencilerin İÜ Merkez Kampusu önündeki “Alternatif Dersler” adlı protestoları sürüyor. İÜ öğretim üyelerinden Ufuk Uras, dün, üniversite içerisine alınmadıkları için ana giriş kapısı önünde çadır kuran öğrencilere Anayasa Hukuku dersi vererek insan hakları ve özgürlükler konusunu anlattı. Avukatlar adına konuşan Yeşinil Yeşilyurt, hukuka aykırıdisiplin soruşturmaları açıldığını, rektörlüğün İÜ’yü bir kışla gibi yönetme konusundaki kararlılığının kaygı verici olduğunu dile getirdi. SEZER GALATASARAY LİSESİ’NDE Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Mustafa Kemal Atatürk’ün de birçok kez ziyaret ettiği ve “Laisizmin kilometre taşlarından biri” olarak nitelendirilen Galatasaray Lisesi’ni ziyaret etti. Lisenin müzik öğretmenlerinden sanatçı Candan Erçetin de karşılamada Sezer’e çiçek verdi. Öğrenci ve öğretmenler de Sezer’i alkışlarla karşıladı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) rini, Atatürk ilke ve devrimlerinin yol göstericiliğinden ayrılmamalarını öğütleyeceklerine yürekten inanıyoruz. Tüm öğretmenlerimizin üstlendikleri temel görevin bilinciyle özveri ve gururla hizmetlerini sürdüreceklerinden, sorumluluklarını yönlendirmelerden, baskı ve karışmalardan etkilenmeden yerine getireceklerinden kuşku duymuyoruz.” Bakanı Hüseyin Çelik’e gönderdiği kutlama mesajında, imam hatip vurgusu vardı. Arınç, “Ülkemizin kalkınmasında ihtiyaç duyulan nitelikli insanları yetiştirecek olan meslek liselerinin, anlamsız korkular nedeniyle ihmal edildiği kanaatindeyim” görüşünü savunurken eğitimle ilgili tartışmaları da “kısır ve gereksiz” olarak niteledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mesajında hükümetinin propagandasını yaparak, bütçeden en büyük payı eğitime ayırdıklarını kaydetti. Erdoğan, öğretmenlerin karşı karşıya İstanbul ve Ankara’da, ölmüş kişilerin dosya bilgilerini değiştirerek çok sayıda kişiyi SSK emeklisi yaptıkları öne sürülen, aralarında SSK, BağKur ve vergi dairelerinde görevli memurların da bulunduğu 3’ü kadın 23 kişi gözaltına alındı. Suç örgütünün emeklilik için gerekli süreyi dolduramayan kişileri de sahte belgelerle emekli ettiği belirlenirken, devletin milyonlarca YTL zarara uğratıldığı iddia edildi. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri edindikleri bilgi doğrultusunda SSK ve BağKur müfettişleriyle koordineli bir çalışma başlattı. Dolandırıcılıktan sabıkalı Hikmet Ş, Yılmaz B. ve İsa Ç’nin organize ettiği ileri sürülen suç örgütünü saptayan polis, İstanbul ve Ankara’da 22 adrese eşzamanlı operasyon düzenledi. Operasyonlar sonucunda halen SSK, BağKur ve vergi dairelerinde görevli 9 kişinin de aralarında bulunduğu 23 kişi Fatih Adliyesi’ne sevk edildi. Gözaltına alınanlar arasında emekli 2 SSK memuru ile SSK eski başmüfettişi Sedat A. da bulunuyor. Tsunami uyarısı BURSA (Cumhuriyet) Jeolog Prof. Dr. Celal Şengör, Marmara Denizi’nde İzmit Körfezi’nin ağzında kopmak üzere olan çok büyük yeni bir kitlenin bulunduğunu belirterek, Marmara’da tsunaminin ciddiye alınmasını istedi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nde düzenlenen Ulusal Genç Bilim İnsanları Sempozyumu’nda konuşan Prof. Dr. Şengör, Marmara’da olası depreme ilişkin açıklamalarda bulundu. Şengör, “İzmit’te olan deprem çok büyük bir depremdi. Bir sürü hazır bekleyen fayı Yunanistan’da ve Türkiye’de harekete geçirdi. Buradaki depremler gelecekteki büyük depremin habercisi midir? Bu, sistemin yüklendiğini gösteriyor” diye konuştu. Prof. Dr. Şengör, Marmara’da olası bir depremin ardından oluşacak tsunaminin 2 metre yüksekliği bulabileceğini belirtti. Yoksulluk sınırı vurgusu DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, öğretmenlerin y ağır bir geçim sıkıntısı içinde yaşadığını ifade etti. MHP lideri Devlet Bahçeli, “Öğretmenlerimizin sahip olduğu vatan ve meslek bilinci ile millet ve insan sevgisi her türlü takdirin üzerindedir’’ vurgusunu yaptı. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, öğretmenlerin sadece bir günlüğüne anımsanmasının sorunları çözemeyeceğine dikkat çekti. Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli de eğitimcilere, hak ettikleri yaşam koşullarının sağlanamadığını vurguladı. Arınç’tan imam hatip vurgusu TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, 24 Kasım dolayısıyla Milli Eğitim CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear