Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 KASIM 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Merkez Bankası bu yıl enflasyonun büyük olasılıkla yüzde 9.2 ile 10.6 arasında gerçekleşeceğini açıkladı 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN ‘Hedef’te 1.5 yıl rötar var ? Merkez Bankası Başkanı Yılmaz’ın açıkladığı enflasyon raporuna göre, sıkı para politikası 2007’nin son çeyreğine kadar korunur ve sonra ölçülü bir faiz indirimine gidilirse, enflasyon ancak 2008’in ilk çeyreği sonunda yüzde 1.7 ile yüzde 5.2 aralığında gerçekleşecek ve hedefe yaklaşılacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye’nin mayıshaziran aylarındaki mali dalgalanmadan diğer ülkelere oranla daha kötü etkilendiğini belirterek ‘‘Bunda da cari açığımızın etkisi vardır. Bunu kabul ediyoruz’’ dedi. Yılmaz, dün bankada düzenlediği basın toplantısıyla, gelecek yıla ilişkin tahminlerin de yer aldığı 2006’nın son enflasyon raporunu açıkladı. Amerika’da WalMart Kapitalizmi Geçen hafta sonu Massachusetts Üniversitesi’nde ‘‘Marksizmi Yeniden Düşünmek’’ grubunun yıllık konferansı toplandı. (Rethinking Marxsizm www.rethinkingmarxsizm.org). Amerika’dan ve dünyanın çeşitli üniversitelerinden gelen çok sayıda akademisyen üç gün boyunca günümüz kapitalizminin güncel sorunları ve kapitalizm sonrası toplumun nitelikleri üzerine tebliğler sundu ve canlı bir tartışma içine girdi. Konferansın en canlı konularından birisi de küresel kapitalizmin ‘‘finansallaşma’’ aşamasının sorunları ve üretim sektörlerindeki küresel düzeyde tanık olduğumuz tekelleşme süreçleri idi. Konferans katılımcıları, kapitalizmin hegemonik gücünün 1970’lerden başlayarak hızlı bir ‘‘finansallaşma’’ sürecine girdiğini ve üretici sektörlerin giderek finansal kazançları besleyecek sömürü ve kâr oranlarını üretmekte zorlandığını vurguladılar. Bütün bu süreçlerle birlikte Amerikan işletmeciliğinde de yepyeni bir gelişimin altını çizmek gerektiği tartışıldı: WalMart. WalMart adıyla anılan megamarketler zincirinin Amerikan perakende ticaret, gıda ve finans sektörlerindeki tekelci konumu, Amerikan kapitalizminin küreselleşme aşamasındaki en önemli olgularından birisi olarak kabul ediliyor. WalMart’lar giyim kuşamdan, elektronik eşyaya; gıda ve oyuncaktan inşaat malzemesine kadar her türlü tüketim malının satıldığı dev bir market. Her 10 Amerikan tüketicisinden sekizinin WalMart’tan alışveriş yaptığı hesaplanıyor. Amerika’daki satış hasılatı 288 milyar dolara ulaşan (Türkiye’nin milli gelir rakamına yakın) WalMart’ın yıllık kârı 10 milyar doları aşmakta. WalMart sattığı hemen her mal için tüketiciye ‘‘en ucuz’’ garantisi vermekte. Gerçekten bu mega markette sunulan malların fiyatlarının (gittikçe azalmakta olan) rakiplerine göre çok daha ucuz olduğu rahatlıkla görülebiliyor. WalMart 2004 yılında 242 yeni ‘‘hiper’’ market açmış durumda ve önümüzdeki yıllarda da 4 bin yeni megamerkez açmaya hazırlandığı görülüyor. Şirket sadece perakende ticarette değil, finans piyasalarına ve medya endüstrisine de girmeye hazırlanıyor. Kısaca Amerikan ticaret ve finans sektörü kısa zamanda WalMart tekelince idare edilecek. WalMart olgusu Amerikan kapitalizminin yirmi birinci yüzyıldaki serüveninde bir mihenk taşı. Nitekim WalMart’ın Amerikan dış ticareti içindeki belirleyici rolü çok açık olarak görülebiliyor. Gıda dışı malların yüzde 70’i Çin’den ithal edilmekte ve Çin’le ticaret WalMart’ın mallarının ucuzluğundaki en önemli etkenlerden birisi. Şirket tek başına Çin’den 18 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Bu tutarın WalMart’ı Çin’in en büyük 8’inci müşterisi haline getirdiği ve örneğin İngiltere ve Rusya’nın Çin’le yapmakta olduğu ticaretten daha fazlasını yarattığı görülmekte. Bu ticaretin önemli bir boyutu ise WalMart’a mal üreten şirketlerin neredeyse tamamının taşeronlaştırılmış ve Asya’nın ihracat bölgelerinde çocuk ve genç kadın işçiliğinin getirdiği yoksulluk ücretleriyle üretilmiş malları üreten şirketler olmasına dayanıyor. WalMart’a mal sağlayan yaklaşık 64 bin taşeron şirket birbirleriyle kıyasıya bir rekabete zorlanıyor. Her mal için en ufak ayrıntıya değin pazarlık yapıldığı ve WalMart içindeki pazar payını kaptırmamak için taşeron şirketlerin her türlü koşula razı olduğu görülmekte. Elbette bu kıyasıya rekabetin acısının nihai olarak her türlü sömürüye açık olan birincil üreticilerden çıkartıldığını ve bu olgunun da küresel ölçekte bir yoksulluğun ana etkeni olduğunu tahmin etmek hiç de güç değil. Nitekim WalMart’ın Amerika’daki toplam 1.2 milyon işçisine ödemekte olduğu yıllık ortalama ücretin sadece 14 bin dolara ulaştığı rapor edilmekte. Bu rakamın Amerika’daki resmi yoksulluk sınırının 1000 doların altında olduğu biliniyor. WalMart’ın Amerikan emekçilerine olan yoksullaştırıcı etkisi sadece kendi çalışanlarıyla sınırlı değil. Rakip şirketler üzerindeki kıyasıya rekabet sonucu, o şirketlerdeki ücretlerin de geriletilmesi ve çalışma koşullarının geriletilmesi neticesinde WalMart ücret politikası bütün sektörlerde ücretlerin geriletilmesine yol açıyor. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de yapılan bir araştırmaya göre örneğin WalMart’ın getirdiği rekabet baskısı nedeniyle Amerikan gıda ve ticaret sektörlerindeki ücretler 1992’den bu yana yüzde 1.3 gerilemiş durumda. WalMart kapitalizmi gerek merkez ülkelerde, gerekse başta Çin olmak üzere dünya kapitalizminin çevre ülkelerinde küresel bir yoksulluğu amansız bir tekelleşmeyle birlikte beraberinde yaşıyor. Yüksek faizler yatırımdan soğutuyor Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, şu andaki faiz düzeyinin yatırımı cezbetmediğini belirterek “Faiz oranlarının; yatırım dostu, üretim dostu, ihracat dostu seviyelere indirgenmesi gerekiyor’’ dedi. “Yarının Kurulması Hedef 2023’’ sloganıyla Forum İstanbul’da konuşan Satıcı, “Ne borsa ne de finans kesimi üreticiyi destekliyor” dedi. Oğuz Satıcı, “İthalatı patlatan, Türkiye’de üretici ihracatçıların pazarda tutunmak için kendini yırtması’’ diye konuştu. Porselen dükkânında fil yürütüyoruz İspanya’da bankacılık sektöründe danışmanlık yapan Aristobulo de Juan Asociados’un Başkanı Aristobulo de Juan, para piyasaları ile ilgili izlenen politikaları “Porselen dükkânında fil yürütmeye” benzeterek, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere şu uyarılarda bulundu: “Sermaye yetersizliği sorununuzu borç alarak çözmeye çalışırsanız, sahte dostlarla karşılaşabilirsiniz. Seçim ortamına girildiğinde para politikalarıyla oynamak en tehlikeli düşmanlardan.” ‘Bu büyümeyi sürdüremezsiniz’ Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rodrik uyardı: ? Yüksek kur, rekabet gücünü yapay bir şekilde artırırken verimliliği düşürüyor. ? Emeğe olan talep azalıyor. Sanayi istihdam yaratamıyor. ? Dalgalı kur rejimi, kurun oynaklığını ihmal etmek anlamına gelmez. Ekonomi Servisi Londra’da Ekonomi Politikası Araştırma Merkezi’nde görev yapan Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dani Rodrik, Türkiye’deki büyümeyi sürdürülebilir görmediğini bildirdi. Makine ve teçhizat yatırımlarının yeterli olmadığına, ancak yabancı sermaye girişinin yatırım patlaması yaratması halinde endişe edecek bir durumun oluşmayacağına dikkat çeken Rodrik, “Türkiye’deki büyümeyi sürdürülebilir görmüyorum. Mesela makine ve teçhizat yatırımları 1990’lardaki seviyeye bile erişmiş değil” dedi. Türkiye için iki tren bulunduğunu dile getiren Rodrik, bunlardan birincisinin sürdürülemeyen büyüme; ikincisinin de AB treni olduğu, ikincisi birincisini yakalamazsa ortaya bazı sorunlar çıkabileceğini kaydetti. Ancak Rodrik, “Türkiye’de dışarıdan gelen sermaye, azalan iç tasarrufları finanse ediyor. Bunun özelleştirmelerle geçici bir durum olduğunu düşünüyorum. Yapısı da sağlıksız. Bu nedenle sorunlar var” dedi. Forum İstanbul’da konuşan Rodrik, yüksek kurun, rekabet gücünü yapay bir şekilde artırırken verimliliği de düşürdüğünü belirtti. “Dalgalı kur rejimi, kurun seviyesini ve oynaklığını ihmal etmek anlamına gelmez” diyen Rodrik, gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye’de kısa vadeli borç yükünün yüksek olduğunu belirterek “2004 yılında gelişmekte olan ülkeler kısa vadeli borçları ve rezervleri azaltarak kısa vadeli dış borçları azaltırken Türkiye’de bunun tam tersi oldu” dedi. Cari açık problem Bir gazetecinin sorusu üzerine, cari açığı risk olarak algıladıklarını belirten Yılmaz, Devlet Bakanı Ali Babacan ve diğer hükümet yetkililerinin sözlerine atıfta bulunarak ‘‘Cari açık finanse edildiği sürece sorun değildir, diye bir söylemimiz yok’’ şeklinde konuştu. ‘Ayıp be’ haklı gibi ama... Yılmaz, memur maaşlarının enflasyonu artırdığına ilişkin tespitleri üzerine de dün bir gazetede kendi maaşları ile karşılaştırma yapılmak suretiyle ‘‘Ayıp be’’ şeklinde manşet atıldığını anımsatarak şunları söyledi: ‘‘Bir açıdan baktığımızda, bu tespitin yanlış olduğunu iddia edemem. Yani ‘Ele verir talkını, kendi yutar salkımı’ durumu söz konusu burada. Teker teker memur maaş zammını dikkate aldığımızda 30 YTL, 80 YTL, 300 YTL çok önemli bir şey değil. Ama bunlar büyük rakamlara ulaştığı zaman talebin yönetimi zorlaşıyor ve enflasyonu saptırıyor. Dolayısıyla burada çok yüksek maaş alan birisinin çok düşük maaş alan kesimine kalkıp ‘Memur maaşları enflasyonu tehdit ediyor’ demesi ahlaki bir sorun gibi görünse de, bu bizim görevimiz. Bunu herkes anlayışla karşılamalı.’’ IMF’nin gündemi cari açık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Önceki gece Devlet Bakanı Ali Babacan ile görüşen IMF Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky, dün de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile bir araya geldi. Lipsky’nin Gül ve Unakıtan ile yaptığı görüşmelerden sonra açıklama yapılmamasına karşın, TOBB’deki görüşmenin ardından Hisarcıklıoğlu’nun cari açık ile ilgili ayrıntılı açıklamalarda bulunması dikkati çekti. Lipsky’nin, IMF Türkiye Daimi Temsilcisi Hugh Bredenkamp ve IMF Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni ile birlikte TOBB’da gerçekleştirdiği toplantı sonrasında açıklama yapan Hisarcıklıoğlu, cari açığı gelecek dönemde bir kırılganlık noktası olarak gördüğünü belirterek ‘‘Geçen 5. ve 6. aylardaki çalkantının maliyeti Hazine’ye yaklaşık 10 milyar dolar civarında olmuştur. Bunun karşılanması yine gelir arttırıcı vergilerle olmuştur. Esas cari açığın azaltılmasıyla ilgili yapısal tedbirlere ihtiyaç vardır’’ diye konuştu. ‘Büyüme hızı azalacak’ Yılmaz, basın toplantısında yaptığı sunuşta da şunları söyledi: 2006 sonu enflasyonu yüzde 70 ihtimalle yüzde 9.2 ile 10.6 arasında gerçekleşecek. Para politikasının mevcut sıkı duruşunun 2007’nin son çeyreğinin başına kadar korunduğu ve sonrasında ölçülü bir faiz indirimine gidildiği bir senaryo altında; enflasyonun 2008’in ilk çeyreği sonunda yüzde 1.7 ile yüzde 5.2 aralığında gerçekleşeceği ve böylece enflasyonun 1.5 yıllık bir zaman diliminde hedef patikaya yakınsayacağı tahmin edilmektedir. Büyüme hızının geçmiş dönemlere kıyasla azalacağı öngörülmektedir. Yunan Alfa’nın da adaylar arasında yer almasıyla bankanın hisseleri yüzde 10 artarak tavan yaptı ABank 2 hafta içinde yabancıya satılıyor ? Yüzde 50 ortaklık şeklinde satılacak Alternatifbank, görüştüğü yabancı bankaların biriyle bir iki hafta içinde masaya oturacak. Ekonomi Servisi Anadolu Endüstri Holding İcra Başkanı Tuncay Özilhan, Alternatifbank’ın (ABank) satışında bir iki hafta içinde anlaşma noktasına gelineceği tahmininde bulundu. Özilhan, bankanın satışının yüzde 5050 ortaklık şeklinde olacağını anımsatarak, görüşmelerin pozitif yönde devam ettiğini aktardı. Özilhan, birkaç bankayla görüştüklerini, bunların hepsinin yabancı sermayeli olduğunu ve herkesle ayrı ayrı müzakere ettiklerini belirtti. Özilhan, Yunan sermayeli Alfa’nın adaylardan biri olduğunu aktardı. McDonald’s Türkiye 20 yaşında Bu yıl Türkiye’de faaliyete geçişinin 20. yılını kutlayan McDonald’s, Açık Mutfak programını başlatarak kapılarını müşterilerine açıyor. McDonald’s Türkiye’nin yerel lisansörü Anadolu Endüstri Holding İcra Başkanı Tuncay Özilhan, McDonald’s Türkiye operasyonunun 3 yıldır, son derece başarılı bir performans sergilediğini söyledi. Özilhan, bu yılı 9 yeni restoran ile kapatacaklarını kaydederek “2007 hedefimiz 10 restoran. Böylece Türkiye’de toplam 100 McDonald’s restoranıyla hizmet veriyor olacağız’’ dedi. Enerji fiyatlarının etkisi Uluslararası petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlar, 70 ABD Doları’ndan 60 ABD Doları seviyesine çekilmiştir. Buna rağmen, geçmiş dönemde gözlenen yüksek petrol fiyat artışlarının gecikmeli etkilerinin, özellikle doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki artışlar yolu ile enflasyonu olumsuz etkilemeye devam edeceği dikkate alınmaktadır. McDonald’s’ın Türkiye’de faaliyete geçişinin 20. yılı, Taksim restoranda düzenlenen toplantıyla kutlandı. Özilhan ve Fansa, pasta keserek, 20. kuruluş yıldönümünü kutladı. B Teknosa’ya Alman rakip Ekonomi Servisi METRO Group’a bağlı olarak tüketici elektroniği sektöründe faaliyet gösteren ve 13 Avrupa ülkesinde 600 mağaza işleten Media Markt, İstanbul ve Ankara’da mağaza açmak için sözleşme imzaladı. Media Markt’tan yapılan açıklamaya göre kuruluş, Türkiye’deki ilk mağazasını İstanbul’da açacak. Türkiye’deki sloganını “Büyük düşün’’ olarak belirleyen Media Markt’ın, pazara hızlı ve sürdürülebilir bir şekilde girmeyi ve etki yaratmayı hedeflediği belirtildi. METRO AG’nin çoğunluk hissesine sahip olduğu Media Saturn Corporate Group, 13 Avrupa ülkesinde 600 mağaza işletiyor. İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr “Aşınma noktasındayız. Bir şey keşfetmek zorundayız, yoksa mahvolacağız...” Türk sanayiinin kalbi sayılan İstanbul’da Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük bu sözleri söylerken son derece samimi. 2530 kişilik bir masa ve giderek koyulaşan bir sohbet. Bugün başlayan ve iki gün sürecek olan 5. Sanayi Kongresi öncesi gazeteciler ile sanayicilerin buluşması ve kongre içeriğinin tartışılması bir anlamda bu toplantı. Kongrenin ana teması, önceki yıllarda olduğu gibi yine “Sürdürülebilir Rekabet Gücü’’. Alt tema ise “Küresel Değişimde Yeni Dinamikler ve Türk Sanayisinin Yol Haritası’’. Tanıl Küçük, kongrenin yapılış gerekçesini “Güncel sorunlardan sıyrılmaya çalışıyoruz, ‘küresel rekabette ne yapabiliriz?’ bunun üzerine yoğunlaşıyoruz. Kongrenin asıl amacı sanayicinin kendi içinde hesaplaşması. Bu, sanayi odasının, sanayiciye karşı olan bir görevi. Biz de Türkiye’de var olan koşullarda sanayici nasıl daha iyi çıktı sağlayabilir, onu tartışıyoruz” diye açıklıyor. Peki düzenlenen bu ve benzeri Türk Sanayii Nereye Gidiyor? (1) kongreler ne işe yarıyor? Farkındalığı artırmak, sanayicinin kendini sorgulamasını, yeni arayışlara yönelmesini sağlamak... Güzel. Peki ekonomik faaliyetlerin neredeyse yüzde 95’ini oluşturan KOBİ’ler bu farkındalığın neresinde? Bu sorunun tam bir yanıtını vermek mümkün görünmüyor. Artık tüm dünyanın bildiği bir gerçek, kalkınmanın, rekabetçiliğin günümüzdeki en belirgin anahtarlarından birinin inovasyon olduğu, yani yenilikçilik, yaratıcılık, farklı olabilmek. Bunu başarmak için büyük ölçekli bir şirket, bir dünya devi olmak gerekmiyor. Yenilikçilik kültürünü benimsemek ve bu doğrultuda politikalar üretmek yeterli. Eskiden yakınıp duruyorduk, sanayicinin arge yapması için yeterli finansal kaynak yok diye. Artık kaynak var, hem de fazlasıyla, ancak bu fondan yararlanmak için hazırlanması gereken projeler yok ortalıkta. Çünkü sanayici bu konuyu öncelikleri arasında görmüyor, göremiyor. Birbirinden güzel raporlar hazırlanıyor bu ülkede, kongreler düzenleniyor, seminerler veriliyor. Aslında hepsi bir bütünün parçaları. Ancak bir türlü bir araya gelemiyor bu parçalar. Hazırlanan raporlar, gerçekleştirilen kongreler hep havada kalıyor. Ciddi bir emek, ciddi bir beyin fırtınası israfı... Hayır ‘bunlar yapılmasın’ demiyorum, hepsi de son derece önemli, demek istediğim artık parçaları birleştirmeyi ve projelerin gerçekleşmesinin sürekli takipçisi olmayı öğrenmeliyiz. Küçük bir örnek vereyim: Bundan 10 gün kadar önce Ankara’da devlet erkânına ve kamuoyuna bir rapor sunuldu: İnovasyon Çerçeve Raporu. Sanayinin önde gelenlerinden, ilgili sivil toplum kuruluşlarından, üniversite ve akademisyenlerden oluşan 100’ü aşkın insanın hazırladığı son derece önemli bir çalışma. İçinde, sanayi altyapısının geliştirilmesi ve rekabet gücünün artırılması için de önemli veriler ve öneriler bulunuyor. Ben bugün başlayan bu Sanayi Kongresi’nde bu raporun içeriğinin “büyük bir tanıtımla” tartışılmasını isterdim. Çünkü sanayi çevre lerinden bini aşkın insanı ağırlayan bu kongrede bu önerilerin tartışılması, hem farkındalığın artırılması hem de parçaların birleştirilip bütünselliğin oluşturulması açısından son derece önemli. Bunun neden yapılmadığını bir türlü anlamıyorum. İşin ilginci, kongredeki konuşmacıların bir kısmı Ulusal İnovasyon Raporu’nun hazırlanma sürecine katkıda bulunan insanlar. Toplumun belli bir kesimi tarafından sahiplenilen ulusal bir projeye devletin de katkıda bulunması ve altyapıyı hazırlamasına zorlanması için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi? Evet, yazının başında da belirttiğim gibi, İSO Başkanı Tanıl Küçük, “Aşınma noktasındayız. Bir şey keşfetmek zorundayız, yoksa mahvolacağız” sözlerinde gerçekten samimi, ancak ben bu sözlere katılmıyorum. Çünkü bu ülkede helvayı yapmak için gerekli malzemelerin çoğu var, ancak malzemeleri bir araya getirip helvayı pişirmesini bilmiyoruz biz. Yapılması gereken yeni bir icat, yeni bir keşif değil. Sadece, birlikte hareket etmeyi ve parçaları birleştirmeyi artık öğrenmeye başlamamız... Fiat 4X4 Sedici Türkiye yollarında Ekonomi Servisi Fiat Sedici, geçen şubat ayında İtalya’nın Torino kentindeki Kış Olimpiyatları’nda yapılan dünya tanıtımından kısa bir süre sonra Türkiye’de satışa sunuldu. SUV (Spor Amaçlı Otomobil) sınıfının yeni yıldızı olmaya aday Fiat Sedici, farklı tasarımı ve yükseltilmiş özellikleriyle otomobil severlerin gözdesi olmaya aday. 2006 yılında Fiat’ın pazarda en çok pazar kazanan marka olduğunu bildiren Fiat Marka Direktörü Okan Baş, Fiat’ın Grande Punto ile başlayan değişim sürecine dikkat çekti. Fiat’ın marka hedefinin, yeni ürünlerle müşteri profilini genişletmek olduğunu ifade eden Baş, orta ve uzun vadede pazar paylarını artırmak istediklerini kaydetti. Dynamic ve Emotion. 2 farklı donanım seviyesinin yanında 10 dış renk alternatifi ile Fiat Sedici, 4x4 meraklılarına sınırsız seçenek sağlıyor. Fiat Sedici 44.000 YTL’den başlayan fiyatlarla tüketici beğenisine sunuluyor. CUMHURİYET 13 K