17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 26 EYLÜL 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI ?XMTAZ SOYSAL Inbriaki Diyasporası VTİNA'DAN Mihalis Sinerallts, Adalaide'den (>/mjstratya) Antonios Tsiaros, Selanik'ten Gi- annis Politis, Guanteng (Güney Afrika'dan K. H>mninos, New York'tan Felicia Kasternoz, K-chheim'den (Almanya) Dimrtri Malatun, Mel- beurne'den (Avustrahya) A. Arfaropulos. 3unlar "lmbriaki"\er, yani Imrozlular, şimdiki Gjfcçeada'dan göç etmiş eska vatandaşlanmız. Tırkiye Cumhuriyeti Başbakanı nın adaya geldi- Q24 Nisan 2005 günü kendisine verdikleri bir mek- tu>un attında bu imzalar var. Oç ayda bıryayımlanacak olan "Gökçeada" der- gsinin ilk sonbahar sayısındaki metne bakarsa- nz, mektup özenli bir dille yazılmış. Ama başka br yerde Türkçeye çevrildiği anlaşılan ve Başba- kin'a sunulan mektıjp metninoe aynı özen yok: Bzim "Rum" dediklerimize "Yunanlı" denilmiş; cfergide yayımlandığı gibi "S/zden ve Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm siyasi çe/relerinden iste- dğimiz, Türk vatandaşı olarak aslen sahip oldu- ğjmuz haklann iade edilmesidt" denilmemiş de "Bızlerin daha önce sahip olduğumuz Türk va- Undaşlığı haklanmtztn geri verilrnesine Türk Dev- feti'nin ve bütün dünya ülkelennin dikkatini çek- rrek isteriz" denilmiş. Metinlerarasında çok düşündürücü başkafark- lar da var. Mektup açıklanırken bu farklann gide- riip düzeltilmesine kim öncülük etmiş, doğrusu irtcelenmeye değer. Başbakan'ın nasıl tepki gös- terdiği de ilginç olabilir. Istanbul Rumlannın gidişiyle aynı tarihlere rast- layan bir göçün ardından yıllar geçtikten sonra, çeşitli haksızlık örneği saymanın ve "Dedelerimiz- üen kalmış toprakları kaybetme durumuyla kar- şı karşıyayız" feryadt koparmanın anlamı nedir? Yoksa, hukuken kaybedilenler de mi geri isten- mektedir? Feryat, dünyanın dört köşesinden geldiğine göre, bütün bunlann anlamı ancak şu olabi- lir: Kıbns sorunu Türkiye'yi yönetenlerin himme- tiyle Atina'nın istediği "/cana/"a girdikten sonra, sıra yavaş yavaş Ege'ye ve arkasından Pontus'a gelmektedir. Yunanistan o dosyalan açmaya ha- zırlanıyor demektir. Gökçeada, bu açılışın peşrevi olarak elverişli bir nokta: Yüzyıllarca Osmanlı egemenliğinde kakJıktan sonra Balkan Harbi'nde Yunanlılarca iş- gal edilmiş, Çanakkale Savaşlan'nda Ingilizlerce kullanılmış, Lozan'da binbirzorluklageri alınabil- miş. Ama, nüfusun çok büyük çoğunluğu Rum olduğu için özel statülü bir yerel yönetime kavuş- turulması pahasına. Ne var ki, Kıbns gerilimleri Rum nüfusun uzak- laşması veyerlerine Anadolu'nun çeşitli illerinden yeni nüfusun gelmesi dolayısıyla, bu stratejik adadaki denge çok büyük ölçüde Türk kökenli vatandaşlar lehinedir. Kıpırdanış gösteriyor ki, Atina aynı konudaki plan- lannı belli etmeden önce "diyaspora"yı, sonra da Batı kamuoyunu devreye sokma niyetindedir. Peki, bu kurcalayış karşısı nda bile AB ve Yunan dostluğu rüyalarından hâlâ uyanmamış olan AKP iktidarının bu planlar karşısındaki niyeti nedir? Atatürk Resimlerinden Rahatsız Olanlar!.. G "Atatürk tlke ve Devrimleri" bugün Türkiye Cumhuriyeti'ni ulusu ve ülkesiyle birlikte ayakta tutan en güçlü ortak paydadıı... Hem "Siyasal tslam" hem de "Avrupa Birliği"; "Atatürk îlke ve Devrimleri"ni, Türkiye'de egemen olabilme yolunda aşılması gereken bir engel olarak görmektedir... O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU adını yakıştırdıklan bazı grupların sözcûlüğü- nüde üstlenmiş... Geçmişte benzer bir arzuyu içeren ifadeyi kimlerin sarf ettiğini Deniz Som, 20 Eylül 2005 tarihli Cumhuriyet'teki "Variyet" köşe- sinde açıkladı: "-İştebusıradagazetecflerBaş- kan'abir som soruyor_ SonradanTürkhenin başbakanı olacak Istanbul Belediye Başkam, "Belediyelerde Atatürk resmı durur, yalnız fazladan asmayız' dhoc-" Bugünbaşbakan olan bir kişi, geçmişte Belediye Başkanı sıfatıyla, bir kamu görevlisi olarak, böyle bır şey diye- bilmiş ise, elin yabancısv daha da ıleri gidip daha da pervasızca bir laf etmiş çok mu?.. Şimdi bu kişi ortaya çıkıp da "Bunlan sade- ce ben söylenıiyorum; sizin müktvekilleriniz de aynı şeyleri söylüyor; geçmişte Başbakanı- mz da benzeri şeyteri soyledi" dese ne cevap vereceğiz?.. Gerçi Türkiye'de Atatürk Cum- huriyeti'ni savunan yurtseverler çıktı; ona ağ- zının payıru verenler o!du ama, bu yetti mi?.. Peki o kişiye bu ifadeyi kullanma cesareti ve- renler, onu teşvik edenler, onu yönlendiren- ler ne olacak?.. Onlara kim, ne söyleyecek?.. Ozerinde durulması gcreken esas nokta bu değilmi?.. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerleri- ne diluzatmacesaretini gösterebılen. aynı za- manda "Türkiye-AB Karma Paıiamento Ko- misyonu Eşbaşkan YardımosT sıfatuu da ta- şıyan bu kişinin düşünceleri ardında neleT ol- duğunu anlayabilmek için fazla gayret göster- meye gerekyok! Adı geçen ne istediğini aşa- ğı-yukan ıfade edebilmiş... tçinde yer aldığı kuruluşun isteklerinden herhalde şimdilik bel- li bir bölümünü dile getirmiş... Gelecek içm önceden zerrun hazırlayanlann daha sonra na- sıl küstahça isteklerle karşunıza çıkabilecek- lerinin yaluı bır örneğini vermiş. Bugün üze- rine basa basa "federaKzm", "otonomT gıbi sözcükleri kullananlann daha sonra karşımı- eçmişte bir kısım milletvekille- rinin Türkiye'de seslerini yük- selterek "Atatürk'ün resimleri- ni Meclis duvaıianndan indir- meye yehenmeleri"nden sonra, geçenlerde aynı zamanda Avrupa Parlamen- tosu'nda milletvekilı olan Andrew Duffadlı bir Avrupa Birliği yetkilisi de, "federatizm" ve "otonomi" saçmalamalanna ilave olarak, benzeri bir girişimde bulundu. "Devlet ku- nmdanndakiAtatürk resimlerinin indirilme- si" önerisini ortaya attı... Avnıpa'nrn "monarşiyle'' yönetilen ülke- lerinde, görkemli salonlann duvarlan başta ol- mak üzere, kamusal alan da dahil birçok yer- de asılı duran kral/kraliçe resimlerinden kim- senin rahatsız olmadığı bır dünyada, neden- se "cumhuriyette" yönetilen bir ülkede, Tür- kiye Cumhurrveti"nde, o cumhuriyetin kuru- cusu "Yüce Önder"in, "Atatûrk"ün resimle- ri söz konusu olunca, içerdeki koronun ele- man sayısı dışardan katılanlarla arttı. Haddini aşan yetkilinin, konumu gereği nü- fus idaresinde, tapu dairesinde, askerlik şube- sinde işi olamayacağına göre, devlet kurum- lanndakı Atatürk resimlerini nerde. nasü gör- dügünü kimse bilmiyor... Türk Hava Yollan uçaklannda, ön kapuun yer aldığı bölümde, hemen girişte, "Istikbal Göklerdedir» Ata- tûrk_" yazüı plaketleri kaldınp yerine at na- h kadar "nuni nazarhk" astıran bir anlayış, henüz sıra gelmediği için eğfer "\TP" salon- lanndaki Atatürk resimlerini kaldırmamış ise anılan kişi Atatürk'ün resmini herhalde o sa- lonlann birinde görmüş olmalı!.. Ama saçma önerisini dıle getirirken belli kı. Avrupa Bir- liği'nin istekleri dogrultusunda ısmarlama ra- porlar hazırlayan, yapacaklanrun bedehni na- kit olarak önceden alan, aynı düşünceyle yo- la çıkarak bir araya gelmiş kişilerin oluştur- duklan ve kendilerine tt sivil toplum örgütü" za "Tûrldye coğrafvasmda değişiklik >*apıl- ması" taleplenyle gelebıleceklerini ima et- memiş.. göstermişL Bır "dost" olarak daha ne söylesin!.. "Atatürk İlke ve Devrimleri'', bugün Tür- kiye Cumhuriyeti'ni ulusu ve ülkesiyle birlik- te ayakta tutan en güçlü ortakpaydadır... Hem "Siyasal Islam", hem de "Avrupa Birliği''; "Atatürk tlke ve Devrimkri"ni, Türkhe'de egemen olabilme yolunda aşılması gereken bir engel olarak görmektedir-. "Siyasal İslam" ve "Avrupa Biıügi'', ortak amaçlan önünde bir set gibi duran "Atatürk Üke ve Devrinüeri"ni etkisiz kılabümek için birlikte hareket etmektedirler; bu yolda iler- lerken her yöntemi birlikte denemektedirler. "Siyasal tslam"ın ve "A>Tupa Biriiği r> nin bu alandakı değerlendirmeleri tümüyle örtüş- mektediı. "AtatürkÜkeveDevrimleri"nin de- ğişikcephelerde aynı andabirden sistemli şe- kilde saldınya maruz kalmasının altında ya- tan gerçek budur. "Atatürk tlke ve Devrimle- ri"nin yok edılmek ıstenmesinin asıl nedeni budur. Çünkü "Atatürk Üke ve Devrinüeri", "Si>^sal tslam"m ve "Avrupa BirüğTnin he- defleri dogrultusunda Türkulusunun şekflkn- dirümesi için sarf edilen tüm gavTetkri boşa çıkannaktadır: bu yoldaki girişimlerin önün- de bir engel manzumesi olarak yükselmekte- dir; Türk ulusunda "ulusal biÜnci" güçlen- dirmekte, "ulusal direnci" artürmaktadır. Bu nedenle; "Siyasaltslam"uı ve "Avrupa Birli- ği''nin egemenliği yolunda bir set gıbi duran "Atatürk Üke ve Devrimleri'' her ne şekilde olursaolsun etkisiz kıhnmalıdır Bununilkadı- mı olarak, Türkiye'de; "Atatürk'ün isminin", "Atatürk'ün resminin", "Atatürkçü düşünce sisteminin" toplum yaşamının dışına çıkanl- ması gerekmektedir. Türkiye'de bugün, "Tür- Idye'nin Avrupa Büüği'ne üye olmasuuisöyo- ruz" diyen çevrelerin bir kısmı ne yazık kı, "Atatürk Üke ve Devrimleri"nin bu ülkeyi çağdaşlık yolunda geleceğe taşıyacak temel değerler olduğunu bilmezden gelmektedir; "Atatürk hke %« Devnmleri''nin Türk ulusu- nun tümlüğü ve Türkiye 1 nin bütünlüğü açı- sından mutlak yaşatılması gereken değişmez • Arkası & Sayfada Türkiye'nin Kürt Sorunu Var mı? Engin ÜNSAL B azı aydınlann Baş- bakanüeyapüğı top- fantıda ülkenin ya- şadığı terörün Kürt soru- nundan kaynaklandığı ve bunun da daha fazla demok- rasi ile çözümlenebileceğı- nin dile getırilmesi, Başba- kan'ın da "Türkiye'nin bir Kürtsorunuvanhr" deme- si ile bu önemli tartışma Türkiye'nin gündemine oturdu. Bazı yazarlann ve akademısyenlerin soruna demokrası içinde çözüm ara- CHP tstanbul Milletvekili mayan, aksine devletle bü- tünleşen, milljyetçi söylem- le konuya yaklaşan CHP'yi suçlayarak bakması, üstü- ne üstlük, kendini feshetme karan alan DEHAP'ın bu konuda CHP'yi suçlaması ve "CHP'nin gittiğiyxA Kı- zıl Elmacıların yoludur. CHP şoven güçleri sokaga davet ediyor" diye haksız suçlamalarda buhinması ko- nuvu ale\'lendirdi. Once sormak gerek; aca- ba Türkiye'nin gerçekten bir Kürt sorunuvarmı?Var- sa bu sorun gerçek mi yok- sa yapay mı? Bir Türk'ün yararlanıp da Türk yurttaşı bir Kürt'ünyararlanamadı- ğı hangi demokratık haklar var? Alt kimliği Kürt olan hangi yurttaşımızm anadili- nj kullanması. türküsünü söylemesi, foüdorunu sergi- lemesi, şiirini, öyküsünü ya- yımlaması. anadUini öğren- mek için okul açması, siya- si parti, dernekkurması en- gelleniyor? Daha fazla de- mokrasi gerekse, elbette ge- rek, bu tüm yurttaşlar için gerçekleştirilmesi zorunlu bir oluşumdur. Doğulu ve Güneydoğulu Kürt alt kimlikli Türk jıırt- taşlarının sorunlannı CHP'nin, demokrasi için- de çözmekten yana olma- yıp ceberrut devletten ya- na, milliyetçi, şovenistbir tu- tumdanyanaolduğunu söy- lemek büyük haksızlıktır. CHP 5 Ağustos 1998 tari- hinde üç bin kişüik bir ka- palı salon toplantısında açüdadığj Doğu Raporu'nda Let's Svvift Again! Way of Lffe! YENİ Modern tasanmı, üstün teknık donanımı, mükemmel yol tutuşu ve fark yaratan genış hacmı ile Yenı Swıft, güçlu atak ve gozalıo Suzukı teknoloıısı ve yaratıcılığınm kusursuz bırleşımı yenı Svvtft. sûrüş keyfını yenıden tanımiıvor Şimdi Yeni Svvift zamanı... çok cesur bir adım atarak, "CHPbölgededemokratik- leşme>i ve bölgesel sosyo- ekonomikgelişmeyiyaşama geçirerek Kürt sorununu cözmewkararhdır.etnikdu- yarhklara demokratik çö- züm ilkesi çoğufcu demok- rasinin özüdür. Bu anlayış- la Kürt kimliği tarunmah. Kürtkökenlivıırttaşlannnz da dfl,kültür.foUdorvekinı- nkkrinikoruma,kendiana- dillerinde yaym yapabilme, özel okuDarda anadiDe eği- timyapabflmehaklannaka- Mişmahdır" diyerek hıçbir partinin yapamadığı yürek- li bir atılımı sergilemiştir., BunuyapanCHP'>i demok- rasi dışı çözüm arayan bir parti olarak suçlamak çok önemli bir siyaset ayıbıdır. Kürt \-urttaslanmiz, ken- dileri için bu istemlen dile getirmiş, CHP'ye, yapılan iki genel seçimde hiç o>' ver- memiştir Budagöstermek- tedir ki Kürt yurttaşlanmı- zm ya da onlar adına konu- şanlann demokratik haklar konusundabir sorunlan, do- layısıyla demokrasi içinde çözülecek bir Kürt sorun- lan yoktur. Sorun başkadır ve bunu, hükümetin Oca- lan'ı muhatap almasını iste- yen DEHAP bildirisi açık- ça ortaya koymaktadır. Kürt sorunu diye adlan- dınlanyapay sorunTürküst kimliğinikabul etmeyen, et- nik bölücülüğü hedefleyeA, alt kimliği Kürt olanlann sorunudur. Irak'ta kurula- cakbir Kürt devleti özlemi- nin özendirdiği bu politika, ABD'ninkışkırtması ile sı- nırlanmızın içinde açıkça uygulanmak istenmektedir. Biryandaterörü önlemek adına dünya dengelerini al- tüst eden hukuk tanımaz Amerika'nın. terör örgütü PKK'ye sahip çıkması. öte yandan Vedat Türkali gibi aydınlannKayıp Romanlar gibi yapıtlan ile gerillayı şi- rin gösterme çabalan Türk üst kimliğini tanımazlann Türkiye'yi bölmek veya en azındanbır federatif yapıya razı etmek çabalanna ivme kazandırmaktadır. Bu dev- leti kurmuş olan CHP'nin buna karşı çıkmasmı şid- detle eleştırmek ucuz poli- tikadır. Türkiye'nin değü,emper- yalizmin bir Kürt sorunu vaıtkr.Bizim açımızdan Tür- kiye'nin veaynmyapmadan alt kimliği ne olursa olsun, tüm Türklerinbir ekonomik sorunu ve daha fazla de- mokrasi gereksinimi vardır Bu böyle biline ve hiç kim- se ABD'ye, AB'ye güvene- rek olmayacak bir duaya amın demeye. CUMHURİYET'TEN OKURLARA ÎBRAHİM YILDIZ Hükümetin İşi Zor ABD'nin Irak işgalinde deniz üssü olarak kullan- mak istediği, ancak TBMM'deki tezkere oylama- sına takılan Iskenderun ümanı'nda sevkıyat ya- pıldığının ortaya çıkması Meclis'in hiçe sayıldığı- nın bir göstergesiydi. ABD'nin bir kararname sayesinde Irak'a binler- ce askeri araç ve tonlarca patlayıcı göndermesi, hükümetin askeri destek yükümlülüğü altına gir- diğini belgeliyor. AKP iktidarının tezkerenin reddinden (1 Mart 2003) sonra çıkardığı kararnamenin çerçevesini da- ha önce "insaniyardım" olarak açıklaması, ardın- dan savaş mühimmatının sevkı, Meclis iradesi ve halkın bilgisi dışında gerçekleşmiş olduğunu or- taya çıkardı. Kısaca özetlediğim bu gelişmeyi Cumhurtyet Iskenderun muhabiri Akın Bodur haberteştirdi. 15- 16-17 Eylül günlü sayılarımızda manşetten verdi- ğimiz bu haberlerie yetkilileri uyarmak, sorumlu- luğu olan herkesin dikkatini çekerek kamuoyunu bilgilendirmek istedik. Konuyla ilgili ABD Büyükelçiliği'nin devreye gi- rerek haberiere sansür uygulatma girişimleri, bil- gilerin gizlenmesi için yapılan görüşmeler olayın bir başka boyutuydu. Iskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu, kendilerine gönderilen "gizli" ibareli talimatlan uy- guladıklannı açıklayarak sevkıyatın sürdüğünü doğruluyordu. Muhalefet, haberlerimizi gündeme getirerek sert tepki gösterdi. CHP Milletvekili Onur Oymen, hü- kümete soru önergesi verdi. 22 Eylül Perşembe günü ise Irak'a sevkıyat dur- duruldu. Gelişmeleri izliyoruz. Ancak, hükümetin konuyla ilgili bugüne dek sessiz kalması oldukça ilginç... Ihaİeler usulsüz özelleştirmeler tüm hızıyla sürüyor. Galataport da bunlardan biri. Global-Ofer ortaklığının kazan- dığı ihale birçok tartışmanın da günyüzüne çıkma- sına neden oldu. Ihalede Kıyı Yasası'nın çiğnendiği, ödemelerin sorunlu olduğu, 49 yıllık sürenin fazlalığı ve usul- süzlük yapıldığı Öne sürüldü. Ihaleyi kazanan Israilli işadamı Sami Ofer'le Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta görüşme yaptı- ğı haberleri (Başbakan önce yalanladı) ihalenin üzerine bir gölge gibi yapıştı. Bunun da ötesinde ihalenin anayasaya aykın ol- duğu ortaya çıktı. Arkadaşımız Miyase llknur'un haberine göre, hükümetin Istanbul Büyükşehir Belediyesi'ni by-pass ettiği Galataport'ta uygula- nan özel imar kanunu anayasaya aykınydı. Ben- zer bir uygulama Özal'ın başbakanlığı dönemin- de de yaptlmış, İmar Kanunu'na eklenen fıkrada plan yapma yetkisi 3 yıl süreyle Bayındırlık Bakan- lığı'na verilmişti. Ancak belediye Danıştay'a baş- vurmuş, Danıştay da itirazı Anayasa Mahkeme- si'ne götürerek karan iptal ettirmişti. • • • Ihaİeler öncesi Başbakan Erdoğan'la görüştü- ğü ortayaçıkan Sami Ofer'e Kuşadası Ümanı'nda ' dolgu alanı sınıriaması getirilmemesi yine Cum- huriyet'in manşetten duyurduğu haberdi. Anlaşılıyor ki, ihaleler hükümetin ve de Başba- kan'ın başını ciddi biçimde ağntacak... Spordaki gelişmeler Sporda da hareketli bir haftayı geride bıraktık. Uluslararası Halter Federasyonu'nun, doping skan- dallan nedeniyle Türkiye'ye "süresiz" men ceza- sı vemnesi, spor sayfalarının manşetlerine çıktı. Ulusal basketbolcu Ermal'le Fenerbahçeli yü- zücü Pınar'ın da yasaklı madde kullandıklannın belirlenmesi, "Türk sporu nereye koşuyor" soru- sunu gündeme getirdi. Yıne Avrupa Şampiyona- sı defterini eleme turunda kapatan Ulusal Basket- bol Takımımızda sporculann birbirlerini suçlama- lan, Türk sporundaki 'yönetim' sıkıntısını ortaya koydu. Bu gelişmeleri büyük bir titizlikle izleyen Cumhuriyet, salı günkü sporsayfasında, "Değer- lerimize sah/p çıkamıyoruz" başlıklı haberiyle gün- dem yaratırken diğer gazeteler, bu haberi per- şembe ve cuma günkü sayılarında okuyuculany- la paylaştı. Yine cezası 3 ay geriye çekilen ulusal atlet Sü- reyya Ayhan, Cumhuriyet aractlığıyla spor dün- yasına, "2006'nın ağustosuyla birlikte yepyeni bir Süreyya geliyor" mesajı verdi. lyi haftalar... Kültür gezilerine yeniden başhyoruz. KOOP-C ZONGULDAK'TA 30 Evlül. 1-2 Ekım 2CW5 günlennde YENİCE-ZONGULDAK gezısınde buluşalım.. 2 gece 3 gündüz kışı başuıa 125 -YTL. Gtn tzlencesi 30 Evlül Cuma akşamı Yenıce'de akşam yemeğı \e evlerde konaklama. 1 Elim; sabah kaln altısı ve sabah sohbetı; öğİen. Zonguldak'a gıdış. senbest öğle >emeğı \ e kent gezısı, iGökgöl Magarası. FıKos Antık Kentı. Maden Oeaklan Galeri gezılen ı 2 Ekım, sabah kaln altısı. Zonguldak kem içi gezısi, serbest ögle yemegı. * Saat 13.00 PANEL ÖZELLEŞTTRME \E TÜRKt\T'YE ETKİLERİ Oturum Yönetıcısı SönmezTARGAN Açılış Konuşmasr Erol SARIAL I Zonguldak ADD Şube Bş.) Konuşmacılar CHP Zonguldak Müleneblı. KİT Komısyonu Uyesı H«run AKIN CHP Zonguldak Millenekıli Nadir SARAÇ DSP Ankara EsU Millenekıli Ta>-fun İÇLI Cumhunyet Gazetesı Yazan Prof. Dr. fûrkel MtNÎBAŞ Genel Maden-lş Sendıkası Genel Başkanı, Turk-lş Genel Teşkılatlandirma Sekreten Çetin ALTUN Y'er' Genel Maden tşçılen Sendıkası, Şemsı Denızer Konferans Salonu * Hareket Saatı 30 Eylül. Cuma Saat 13.00 tncırlı Çarşı (Boyner) Mağazası önü Saat 13.30 Taksım AKM (onu) Saat 14 00 Kadıkö) Ev lendirme Daıresı yanı Daha genış bılgı ıçın lûtfen a^ğıdakı numaralan arayınız. Tel: (0212) 514 18 08 - 09 0532 325 85 90 e-posta: koop_c(2 yahoo.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear