23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
fT-ÜL 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 feslim Etrafınıza bir bakın, onuşulanlara, söyle- enlere kulak kabar- ın; yazılanlara, çizi- snleregözatın... Kimsenin ağzından "lafolsun, torba dol- sun " diye bile olsa bir zamanlar dillerden dü- şürülmeyen "Emeken yüce değerdir" gibi bir lakırdı çıkıyor mu? Emperyalizm ve ka- p'rtalizmin yıkıcılığın- dan, insanlığa yaşat- tığı acılardan dem vu- rulduğunu ya da o demde "eme/c"ten söz açıldığını duyuyor musunuz hiç? Bırakın uygulama- da emegin haklanna sayg göstermeyi, söz- de de olsa yalın "emek"\en yana ol- duğunu ıfade edene denk geliyor musu- nuz? Vazgeçtık emeğin yüceliğinden, bir za- manlar deger olarak gördüğünüz degerie- re rastlama olanağı- nız kaldı mı? Yükselen değerie- re kapılanıp yüksel- meyi en yüce deger sayanlar, en değerii- niz sayılmıyor mu ar- tık? Değişmek değil bu- nun adı, ortama uy- mak, gerçekJere uyum sağlamak filan da de- ğil; ruhunu teslim et- mek gibi bir şey... ISIK KANSD Ozerk universîtelere bir oneriDegerli diplomat ve araştırmacımız Bi- lal N. Şimşir, yeni çıkan "Ermeni Mese- lesi (1774-2005)" adlı kitabında Ermeni terörü sonucu şehit düşen diplomatlanmız ve görevlilerimizi bir kez daha anıyor "Şehitlehrnizin birçoğu Galatasaray LJ- sesi'nden çıkmıştır. ömeğin şehit büyü- kelçiler Dâniş Tunalıgil, Ismail Erez, Ta- ha Canm, Beşir Balcıoğlu Galatasaray mezunlandır. Galatasaray çok köklü bir eğitim-öğretim kuruluşumuzdur ve bu- gün saygın bir üniversitedir. Ama Galata- saray camiasının şehit diplomatlanmızia ilgili herhangi bir etkinliğini şahsen duy- madım ve hatırtamıyorum. llk diplomat şehidimiz Konsolos Baha- dır Demir, Paris büyükelçisi iken şehit edilen IsmailErez, Avustralya'nın Sydney şehrinde şehit edilen Başkonsolos Şank Anyak, Paris'te Çalışma Müşaviri iken vurulan Reşat Moralı Mülkiye mezudur. Çok sevdiğim Ankara Siyasal BilgilerFa- kültesi Dekanlığı ve MülkiyelilerBirtiği ne- rededirier? Bugüne kadar onlann da Mül- kiyeli şehitleri hatıriayıp onlariçin bir şey- ler yaptıklannı, onlann isimlerini Mülki- ye'nin bir yerine kazıdıklannı, onlar hak- kında birşeyferyazspyay\mladıklannı duy- madım. Belgrad'da şehit edilen BCıyükelçi Ga- lip Balkar ile San Fransisco'da vurulan Başkonsolos KemalAnkan, Ankara Üni- versitesi Hukuk Fakültesi mezunuduhar. Diplomat şehidimiz Başkonsolos Meh- met Baydar, Vıyana'da vurulan Büyükel- çi Beşir Balcıoğlu Istanbul Oniversitesi Hukuk Faküttesi'nden mezun olmuşlardır. Hukuk fakültelerimizin de bu şehit diplo- matlanmızı hatırtayıp andıklannı hiç duy- madım. Şehit Başkonsolos Mehmet Baydar ile Konsolos BahadırDemir, Istanbul Robert Koleji'nibitiımişlerdir. Robert Kolej bugün Boğaziçi Üniversitesi'dir. Bu üniversitemiz de bu ilk diplomat şehitlerimiz hakkında çeşitli etkinlikler düzen/eyebi/ır." Boğaziçi, Sabancı veBilgt üniversitete- rinin özerk katkı ve tsrartanyla düzenlenen "Imparatohuğun Çöküş Döneminde Os- manlı Ermenileh" adlı konferans hazır ger- çekleşmişken, Bilal Şimşir'in kitabına da aldığı önerisini tüm özerk üniversitelerimi- ze anımsatmakta yarar görüyoruz: "...Isimleriniandığım okullarve fakülte- ler, kendi mezunlan olan görev şehitleri- ni anmak için bazı etkinliklerdüzenlemek isteıierse, bu şehitierin hazin öyküleri hak- kında hazırbilgileri 'Şehit Diplomattanmız' adlı kitapta bulabilirler ve bu bilgileri gü- venle kullanabilirier. Gerekirse biz de ken- dilerine yardımcı olabiliriz." Biliyorsunuz, şimdi "sessiz devrim" za- manı. ömeğin, Talim Terbiye Kurulu Baş- kanı 25yaSetçukve ekibinin, o önünde du- rulamaz büyük müfredat devrimi dalga dalga okullara, illere yayılıyor. Konya'ya vuran bir başka sessiz devrim dalgası da, ildeki ilköğretim okullannın büyük bölü- münü 1,2,3 ve 4. sınıflan öğlenci; 5,6,7 ve8. snıflan dasabahçıyaptj. Böytece, öğ- leden sonra 1, 2, 3, 4. sınıflann, öğleden önce de 5, 6, 7, 8. sınıflann eğitim-öğre- tim görmesi sayesınde Konya'daki ilköğ- retim okullan sekiz yerine, eylemli olarak dört sınıflı kurumlaradönüştürülmüş oldu! Eğitirn-Sen Konya Şubesi de tuttu, bu eşsiz devrime karşı çıktr. "Birkurumda sa- Eğitimde devrim! bahleyin 10-14, öğleden sonra 6-10 yaş grubundaki çocuklara eğitim veriliyorsa, bu kurumda öğleden önce de, öğleden sonra da ilköğretim kurumu olmanın ya- sal nitelikleh yok demektir. Yaşanan bu durum; sınıflann öğleci ve sabahçı olarak bölünmesi, 6-14 yaş grubundaki tüm ço- cuklann aynı kurumda, birarada eğitilme- si anlayışıyla çelişmektedir. llköğretim kurumlanyönetmeliğinin 138. maddesi; ilköğretim okullannda 5,6,7 ve 8. sınıf öğrencüerinin nöbettutmalannı ön- görmektedir. Oysa ilimizdeki uygulama, bazı ilköğretim okullannda öğrencilerin öğ- leden öncenöbettutmalannt, öğleden son- raise nöbettutmamalannı öngörmektedir. llköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 145. maddesi; sıralann öğrencilerinyaşla- n, fiziksel gelişmeleri ve çalışma biçimine göre yerieştirilmelerini gerektinmektedir. Büyüklerie küçüklerinfarklı devrelerde eği- tim görmeleri; onlann aynı sıralarda otur- malannı zorunlu kılacaktır. Yönetmeliğin, 145/5 maddesi 4,5,6,7 ve 8. sınıflann ders- liklerinde duyuru ve öğrenci etkinlikleri pa- nolannın bulunmasını, derslik ortamının öğrencilerin yararianıp kullanabileceği bi- çimde düzenlenmesini emretmektedir. Bu iki ömek, sınıf düzeyine göre dersliklerde bulundurulması gerekecekeğitim araç ve gereçlerinin farklı olduğunu göstermekte- dir. Büyük sınıflardan biri ile küçüklerden birinin aynı dersliği paylaşması, bu sınıfla- nn farklı ders araç gereçleri kullanmalann- dan dolayı, eğitimgörülen smıf, bir araç de- posu haline gelecektir. Bir sınıfın kullana- cağı araçlara ötekinin zarar vermesi de ek bir sakınca doğuracaktır." AKP1 nin eğitimdeyaptığı devrimler o ka- dar sessiz ve derinden ki, kimse ne yapıl- dığını, neyapılmak istendiğini anlayamıyor bile! ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUMARI YILMAZ ŞtPAL SSK'nin 40 Yıh (6): (Mart 1981-Temnıuz 1987) işçiSigortalanKımımu döneminde veNısan 1950 > de69O0sayıb"Ma- hıüyet; thtiyaıtk ve Ottim Sigortalan*' yasası uygulamasına geçilmiştir. Nisan 1950'dengünümüze kadar geçensürede "YaştahkAybğmmHesap- buomaa" yöntemi 7 kez değişmıştiı. 1) îşçi Sigortalan Kurumu Dönemi (Nisan 1950-Mart 1965): Bu dö- nemde 6900 sayılı tt Mahıfiyet, thtiv^rük ve CHüra Sigortalan Kanu- nu"nun 12. maddesıne göre tt lhtiyariıkay1ığıbagtenınas w için gereken toşullan '^etrogetnTi^suıvtivieihtivarhkayiığıbağiannıasnıahakka- Lanan" sıgortalılara "sigortahhksüresince ödedflderi sigorta primkrinin hesabma esas tutulan ortalama yıM. kazançJan"mn tumu uzennden ay- Uk bağlanmaktaydı. 2) Mart 1965-Mart 1969 Dönemi Bu dönemde yasada öngörûlen ay- hk bağlama koşvülannı, "yerine getirerek ya^hhk aniığı bağianmasına hak kazanan âgortalı>'a. işten avnldığı tarihten önce malullük. yuşhhk ve öiümsigortalan primi ödenmiş soo on takvim yıhnuı prim hesabma esas tutvüan kazanç tutanan toplamı en yüksek otan yedi takvim \ihna göre buhınacak ortalama vılhk kazana" göz önüne alınarak bağlanmakta\'- dı. 3) Mart 1%9-Mart 1982 Dönemi: Bu dönemde "'yaşMık ayhğj bağ- lanmasma hakkazanansigortabya işten avnkhğı tarihten önce maluMk. yaşhhk ve ölüm sigortalan primi ödenmiş, son 5 tak\im yıfanın prim he- sabma esas tutulan kazanç tutarlan toplamı en >"üksek olan 3 takvim \> hna göre bulunacakortalama \ılhkkazananm % 70'ioranmdayıfiık j'aş- hhkgetiri" bağlanmaktaydı. 4) Mart 1982-Temmuz 1987 Dönemi. Bu dönemde "Yaşhtakayfağmm hesabnu esas alınacak ^ s t e r ^ âgortahnm işten aşTiklığıtarihtenönce- ki\lahıÜM.VaşJMwOWm Sigortalan priımodenmiş olan5 tak%imv> bnm prim hesabma esastutulan kazanç tutartarma görebulunacak orta- bma yrihk kazanç esas ahnarak" belirlenmekteydı. 5) Temmuz 1987-Temmuz 1992 Dönemi. Bu dönemde SSKemekli- leri "söper emekfi" ve "normal emekH'* olarak ikiye aynlmıştır. Normal emekliler içineski gösterge tablosu yürürlükte kaİmış ve yaşlıhk ayhğı- nın hesaplanması yöntemi de değışmemiş. eskiden oldugu gibi "sigor- ^Jının »tktakpve\'aö)ümtarihindenöncekibeş takvim yıhnda* prime esas ahnan kazançlara göre aylıklar hesaplanmışnr. Süpeı emeklüer için ikinci bir tablo devTe>'e sokulmuş ve bu tabloya "Üst Gösterge Tablosu" adı verilmiştiı. Bu tablodan emekli olacaklara da bağlanacak yaşblık aylıklan "sigortalmnn a\hk takp veya ölüm tart- hmdenöncekibeştakvim vümdaprimhesabma esas 1 " kazançlan esas alı- narak bağlanmıştır. 6)Temmuz 1992-Ocak 2000Dönemi. 22Mart 1992 günlü Resmı Ga- zete'de yayımlanıp, 8 Temmuz 1992'de yürüriüğe gıren 3869 sayılı ya- sa ile bu kez, "AK Gösterge Tabtosırndan emekli olmaya hak kazanan- lara son 5 yılm kazancvna göre aviık bağlanmıştır Üst Gösterge Tablo- sundan aylıkbağianmasına hakkazananlara ıse ayhk sonon yıhn sigor- ta primine esas kazancına göre bağlanmıştır. Ancak, uygulama kademe- li olarak yapılmıştır. 7) Ocak 2000-W: 1 Ocak 2000^ 4447 sayıh »SosyalGûvenlikRe- fonno Yasası" ile başlayan bu dönemde ayhk bağlama yöntemi yedinci kez değişnrilmiş ve oldukça tartışmalı bir yöntemyürüTİûğe konmuştur. Bu konu, başlı başma ele alınması gereken bir konudur. Bu konuyu ay- nca ele almaya çalışacağız. 2422 sayılı yasanın en büyük özelliği Nisan 1950'den. Mart 1982'ye kadar süregelen. yaşlıhk aylığı hesaplama yöntemlerinin değiştirilmesi sonucu oluşaneşitsizliği "GöstergeTespitf ablolan" ilebir dereceye ka- dar düzeltebümiş olmasıdır. 'Kiösterge TespitTabtotan" üdgrup olarak düzerûenmıştir.Birirıcigrup üeri dönüktür ve Mart 1982'den sonra emekli olan SSK. sigortahlannın yaşhlık ayhklanmn hesaplanmasında kullanılmak üzere hazırlanmışnr. 1. Bölüm: (Mart 1981-Temmu2:1982) b) Malullük, Yaşhlık ve Ölüm Sigortalan için düzenlenecek gösterge tespit tablosunda, sigortahnın ayhk talep veya ölüm tarihinden önceki 5 takvim yıbnda prim hesabına esas asgari günlük kazançlann 5 \illık tu- Brrnın >illık ortalaması taban sayısmı. aynı yıllara aıt azami günlük ka- zançlann yılhk ortalaması tavan sayısıru oluşturur. 2. Bölüm: Bu bölüm nisan 1950 ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa- n'nmyiirurKiğegirdiğıMartl965dönerrıinikapsamaktadır 1969 veda- aa önceki yıllan kapsayacak biçimde bir "•Gösterge Tespit Tablosu'' ya- pümıştır. 1970 yılından başlaj'arak. 1980 yıhnı da ıçıne alacak biçimde heryıl içinaynaynolmak üzere 12 "GöstergeTespitTabtosu" yapürmş- nr. Bu tespit tablolan sigortahlara. -MaluBük. yaşhbk ve ölüm sigortala- rndan bağjanan ayUdar, 1969 yıbndan itibarenayhk talepveyaölüm >ıl- 1 'xı göz önünde tutularak, bu tarihten önceki 3 takvim vıhna aitprim he- sabaıa esas asgari günlük kazançlann 3 yılhk tutanıun vıBıkortalaması taban savısını. aynı yıBara ait azamigünlük kazançjarm 3 yılhk rutannm. ydhkortalaması tavan sayısını oluşturmak üzere" hazırlanmıştu". 7 Temmuz 1987'de kamuo>oınun "Süper Emeklifik YasasT adını veT- diği 3195 sayıh yasayürürlüğe girmış ve SSK"de yerine bir türlü oturtu- lamamış dengeler bu yasa ile büsbütun kanşarak deyim yerinde ise "alt- ûst" olmuştur. KİM KtME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak o yahoo.com.tr J L H A R B t SEMİH POROY • semihporoy(a yahoo.com IHA HAYAT EPtK TÎYATROSU MVSTAFA Btwtı± hayatep'ık'iı mynet.com TARTTŞMALI KONFERANSA OLARAK KATTLAN ERDAL *ı^v.w, . tSCt PARTÎLÎ VE ÜIKÜ OCAKLI KIŞÎLERIN YUMURTALI, DOMATESlî PROTESTOSUNA UGRAMIŞL "1XX£ bE ÖOSTUN , OOMATESI, yfYARALAft BENtl.. OTOBÜSTEKİLER KEMAL IRGENÇ k_urgenc(Syahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26Eytiil incic.munaaz-arikan.com AflARIN RESSAMI ff-31'Oe 8UGÜN,ÛUUJ Ff&NSIZ RESSAMt RS G£RJCAUW (fER.İKO') OOSOU- PARİS'TC SA- NAT ÖĞ&ENİMı GÖeÜfiKEN, MÜ2BLBfU>BKİ KLASfK. YAPlTtA&AJ *X)PyALA&IUl ÇAUŞM/ŞTt.]J R.ESSAM CARLJG VÇfZMEr'MİU İKİ VfL ÖĞ&ENCİ& OLAN G£R.(CAUIT OKJU T£fctC£De&CEN " 8İR. ATIM, ONUNKHeeJM ALTtSlNt •4ip7. &USAPA SĞZ. HONUSU OLAN \ ONUN SANAT YAŞANTTSfNOA ÇOK. ÖNBMÜ YER.' \\ TUTMAIcmYOt. ÖYLE Kİ, SS YAÇtUPA ÖLÜMÛ- \.UÜN NEDEMİ e>lS ATT#N OÛÇMfS/ OCACAKn. | ^S GERıCAULT, 19. YÜZYIUN K.CNDİNOEN SON- \ \ KA GBLEM fioMANrİlt: flk H SAMLARıtJl OBKİNOBN S\J1 SAGNAK NtLGÜN CERRAHOĞLU BeniNiye ^~ Sansürlediniz?'Altın Palmiyeli 11 Eyjül belgeseli "Fahrenheit 9/11", si- nema dünyasnda yeni bir "trend" yarattı: "Siyasi belge- sel"! Venedik Festivali'nde en çok iz bırakan ve taraşılan iki film; Michael Moore'un actığı bu yoldan gidiyor. Sözünü ettiğim filmlerden ilkı, Clooney'nin imzasınıtaşıyan, Holly- wood yaptmı "Good Night and Good Luck"tı -lyi Akşam- lar ve fyi Şanslar-. Belgeselle kurguyu harmaniayan film, eylül başındaki yanşmada -en iyi senaryo ve en ryi aktör- iki ödül aidı. Fahrenheit 9/11 gibi İkinci film "yanşmada" göstenlemedi. Ancak "şapka- dan çıkan tavşan" şektinde "festjvalin sürphzi" olarak ka- panıştasunulabilen film, Venedik'ten aJdtğı hızla şimdi sa- lonlan doMuruyor. Doldurmaktan öte, gösterildiği heryer- de dakikalarca alkışlanıyor. Bundan büyük ödül olur mu? Izleyicinin "Altın Aslan"\, başka deyişle Italya'nın Mic- hael Moore'u Sabina Guzzanti ye gıtti. Kırk yaştndaki Guzzanti, ender rastlanan kadın "s/tcom"culardan. Bıraz btzim Gülse Birsel gibi. Ama Guzzanti daha çok siyasi parodileriyle tanınıyor. Venedik'in ardından hafta sonu, "San Sebastian Film Festivali'nde" sansasyon yaratan Guzzanti'nin son paro- disinin adv. "Wva Zapatero.'" SabinaGuzzanti "Zapatero°yu aynen "Fahrenheit 9/11' -betgesel- tekniğıyleçekmişve bol bol arşiv kullanmış. Mic- haei Moore'un yaptığı gibi tıpkı; parodilerinin arasına, or- da burda "baskın yöntemiyle" yakaladığı panamenterler ve yöneticilerle yaptğı "röportajlan" yerleştirmiş. Ortaya çıkan tablo, en basrt sorular karşısında kem küm eden ve nutku tutulan bir siyasi sınıf oluyori Bush Amerika'sını gözler onüne seren Michael Mo- ore'a karşılık, Sabina Guzzanti, "Beıiusconi halya"stn anlatıyor. Başlıkta adı gecen Ispanyol Başbakan Zapate- ro ile filmin doğrudan ilgisi yok. Zapatero, sadece "kav- ramsal bir referans" olarak kullanılıyor. Ideolojilerin tarihe gömülmesiyledekadansa giren Avrupa siyaset dünyasın- da, "Zapatero" adı Guzzanti için bir tumusol işlevi görü- yor. "Rengi ve projesi" olan ^ek lider" ve tek değısim konseptine"göndermeyapmak amaayla oneçıkanyor "Za- patero "yu Guzzanti. Sabina Guzzanti'nin filmin eksenine yerteştirdiği ve ya- nıtaradığı "basrtsoru"su: "Devlettelevizyonundan -RAI- hiciv programımı niye kaldırdınız?" Bu soruya ne sağ ne soldan hiçbir politikaa ve hiçbir RAI yöneticisi yanıt vere- miyor Filme konu otan programın adı, "RAIot". Bu isim bir ke- lime oyunu gerçekte. Okunduğu şekliyte "riot" Ingilizce- de "ayaklanma" aniamına geliyor. Ve Beriusconi istıbda- dı altındaki televizyonlaria "RAI'ye karşı ayaklanma" ima- sıtaşıyor. Medyadan kovulanlann cevabı... Adından ne olduğu belli olan programı, RAI yoneticile- ri önce âlâ ve vâlâ ile lanse ediyor, ilk programın ardından sansünuyoriar. Musa Kart karikatürü gibi, program "ha- karet"ten mahkemelık oluyor. Ne var ki yargıçlar, "RA- tot"ta bir hakaret öğesi bulamıyor ve Guzzanti beraat edi- yor. Buna karşın program tekraryayınagirmiyor. Guzzan- ti "Vn/a Zapatero!"üa işte bunun hesabını soruyor. "8e- nim program niye tekraryayına girmiyor?" Bu "basrt soruyu" sorarken Guzzanti, italyan medya- andan bir bir "temizlenen" tüm komedyenleri, yazarian ve genetyayın müdürteriniyanınaalıyor. Nobel'liDaino Fo baş- ta olrnak üzere, Beppe Grillo. "anchorman" Michele Sarrtoro. yazar Enzo Biagi, "Comeredella Sera"ve "Uni- ta" gazetelen genel yayın müdürleri Ferrnccio de Barto- li ve Furio Colombo ile röportajlar yapıyor! "Kovulanlann"yanınaAvrupa'mn bellibaşlı yayın organ- lannın Boma muhabirienni de katan Guzzanti, "Freedom House"un dünya sıralamasında 70. straya indirdiği Kal- ya'daki "düşünce özgüriüğü onamı" için bir "durum de- ğertendirmesr istiyor. Türkiye'de olsa kıyamet kopar. Avrupalı meslektaşlar, Kalyan siyasetçıler ile biriikte "içerde kalan gazetecileri" de mahkûm ediyor ve "içerdekileri" "isbirtikçilik" ve "ikti- dar uşaklığı" ile suçluyonar! Alman gazeteci Ugo Gumpel ömeğin; "Temizliğe kur- ban giden gazeteciler karşısında, kalanlann isyan etme- si gerekirdi. Kalanlar parmak oynatmadılar!" diyor. Fran- sa'dan Marcelle Padovani, İtalyan bastnını sağ yadasol, işbaşında kim olursa olsun "güce tapmaMa" suçluyor. Mesete, "ekmekparası" değil yani... Festval festival dolaşan ve Avrupa Parlamentosu' nda- Vs özel gosterimde ayaicta alkışlanan "Vıva Zapatero!" ile Türk seyircisi de tanışmalı. Istanbul Film Fesövali, bu fır- sat! saglayabilir. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAH SOLDANSAĞA: 1/Halkdıhnde çay demliğine ya da küçük güğüme\ f erilen „ ad 2/ Görünü- şe göre olacağı 4 sanüan... Avcı- nın saklanıp av hayvambekle- diği pusu. 3/ Tann...Birhü- kümdann yö- netimi altında- ki halk. 4/ Korkmak, ürkmek... "Cezmi — -": Ünlüsüratkoşucu- muz. 5/ Yaratıcı insan etkinliği... Maksim Gorki'nin tamnmış biı romam. 6/ Iterbiyum elementinrıısimgesi... "Suyadüşeni—yak- 7 maz" (Karacaoğlan), 8 II Kalay oksit katüa- 9 rak donuklaşnrumış ya dakemiktozukatılarakyandonukhale getirümiş câ- ma verilenad... Böreği, çiçeğive terazisivardır. 8/ttal- ya'nın enuzun rrmağı... Istanbul'unbir ilçesı. 9/Uzvın tütün çubuklan kullanıldığı dönemlerde odanın or- tasrna yerleştirilen kül çanağı. YUKÂRIDAN AŞAGIYA: 1/ Bir kişinin doğum anında güneşin, gezegenlerin ve yıldızlann göreli konumunu gösteren gök haritası. 27 Çorum'unbirilçesi... Kötüdikişnedeniyle kumaşta olu- şan Ijüzülme ya da kıvnm. 3/Yapımı tamamlanmış bir deri eşya üzerindeki kınşıklıklan gidermeye yarayan ve ısıtılarak kullanılan araç. 4/ Iskambilde bir kâğıt... Aşure kazanlannı kanştırmakta kullanılan uzun saplı tahta kepçe. 5/"—- kıldan incedir, tahçtan keskince- dir/ Vanp anın üstüne evler yapasım gelir'" (Yunus Emre)... Kaz Dağı'nın antik dönemlerdeki adı. 61 Ila- ve... Dürüst, iyi ahlaklı. 7/Eski Türk güreşlerinden bi- ri... Şöhret... Lütes>iım elementinin simgesi. 8/Bir ma- ğazamn yalruz bir tür eşya satılan bölümü... Uyaruk, gözü açık. 9/Geceleri insanlann üzerine çöküp korkut- tuğuna inanılan düşsel yaratık.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear