25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3EYLÜL2005SALI CUMHURİYfTT SAYFA 17 Olan Ahmet Önen: "11 Eylül sonrası olan, günahsız Afgan halkına oldu. Asıl sonjmlu Ladin'e henüz ulaşılamadı.11 Eylül'de de olan masum Amerikan halkına olmuştu. Asıl cezalandınlması gereken Bush ise hâlâ koltuğunun sefasını sürüyori" Bektronik posta: tienizsomecumhurtyetcom.tr www.cienizsom.com Tel: 0.21^512 05 05 Faks: 0,212.512 44 97 j - MHP ile AKP kapışmış. "Türk-lslam Sergüzeşti!" Orhan Pamuk: "Devletin savcısı değişmedi." Ama hükümeti değişti! Yeşil ÖNCE Istanbul'da Fatih Camisi'nde, sonra Ankara'da Hacı Bayram Camisi'nde Cuma namazlannda ortaya çıkan Hizb-ut Tahrirciler konusunda Sıyasal Ekonomık ve Sosyal Araştırmalar Merkezi SESAR'ın bir değeriendirmesı var "Fatih Camii'ndekı Hızb-ut Tahrir kışkırtması orduya yönelıktı. Odu çıkıp 'laiklik ve rejım tehlikede' dıye sert bir açıklama yapsaydı, AKP çok rahatlayacak. AB ile kol kola girip ordunun Türk yönetım sistemi üzerindeki ağırlığının AB sürecıni akamete uğrattığı yolunda bir kampanya yürüteceklerdi. Müzakerelerin ertelenışı de orduya fatura edilecektı. Genelkurmay oyunu gördü, Fatih Camn'ndeki olayı 'es' geçtı. Bunun üzerine hükümetin medyadaki aparatlan belki istenen kozu venr düşüncesıyle bir orgeneralın üzenne grttiler. Ancak orgeneral de hükümetin ve aparatlannın istediği sert çıkışı yapmayınca Fatih Camii kışkırtması hükümetin elinde kaldı. Burada İki Cumagülünç olan medyadakı bir 'aparat'ın 'polis niye görevini yapmadı' manşetine katık ettigi Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in sözleriydı. Şahin, Fatih Camii'ndekı olayı cuma namazını orada kıldığı ıçın yakından görmüş ama geçip gitmişti. Medyadaki 'aparat' Şahin'le 'sivil polisi1 suçluyor ama Şahin'e örgütün iç dınamiklerinı nasıl oluyor da biliyorsunuz, bu isimleri tanıyor musunuz, sız tanımıyorsanız partinızın teşkilatlanndan, milletvekilleıinden Hizb-ut Tahrir'e yakın olanlar kimler diye sormuyordu. Oysa süreç başka olsa, AKP'lilenn Hizb-ut Tahrircilerle ilışkileri yurtıçinden ve dışından desteklenen onlarca fotoğrafla çoktan gazeteterin birinci sayfalannı süslemiştı. Sonraki cuma, Ankara'da Hacı Bayram Camii'ndekı Hızbut Tahrir gösterisi ise AKP milisleri takviyeli cemaat, sıvil polıs ve polis elbırliği ile yerle bir edildi. Fatih Camiı komplosu deşifre edıldi, Hacı Bayram lokması verelim denilmiş oldu. Orduya sert laiklik beyanatı vermediği için fena ıçerteyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fatih Camii fiyaskosunu, Hacı Bayram'la örtmeye çalıştı. Ama ordudan yine 'çıt' çıkmadı. Çünkü hükümetin 3 Ekim'de müzakerelerin başlama ihtimalinin lyıce düşmesinden kaynaklanan panıği, Ankara'da ve AB ülkelerinde o kadar rahat görülüyor kı. Böylece, AKP'nin orduyu kışkırtmaya ve koz yakalamaya dönük iki girişimi fiyaskoilesonuçlandı. Oysa AKP iktıdan 3 Ekım ve genel başansızlığını örtrnek içın etnık çatışmalardan, ordunun antidemokratik(!) açıklamalanndan, şeriatçı© kışkırtmalardan imdat isteyeceğine artık her şeyi topluma söytemelidir." Zehra Top: "Istanbul Belediyesi'nin 'Çevremiz hiç bu kadar yeşil olmamıştı' ilanlan yollan süslüyor. Tabii olacak. Türbe yeşili için her koldan 55 yıldır çalışıyoriari" Servis Akif Kökçe: "Enflasyon oranı yüzde 7 olduğu halde niye okul servis ücretlerine yüzde 17zam yapıldı? Çocuklar enflasyona binip okullanna daha hızlı gitsin diye!" SESSÎZ SEDASIZ (!) THY, yeni kabin görevlisi alırken TÜRK Hava Yollan, kabin görevlisi almak üzere geçen yıl ağustos ayında sınav açıyor. Sınavı kazananlarla biriikte bir de yedek liste açıklanıyor. Yedek listeye girenler bu yılın haziran ayında kuruma çağnlıp yeni bir yazılı ve sözlü sınava alınıyor. Son sınavda başanlı olanlara kabin görevlisi eğitim kursuna katılmaya hak kazandıklan bildirilerek sağlık kontrolünden geçmeleri ısteniyor. Sağlık raporu alanlar üç hafta boyunca kursa gidiyor. Kurs bitiminde başanlı olanlara birer sertifıka, kabin görevlisi üniforması ve apron kartlan verilerek, kısa süre içinde göreve çağnlacaklan söyleniyor. Gençlerden bir kısmı, Türk Hava Yollan'nda kabin görevlisi olarak işe başlayacaklan için çalıştıklan işlerden istifa ediyor. Ve fakat ellerine sertifıka, üniforma, apron kartı verilen gençlerden 25'i Türk Hava Yollan Genel Müdüriügü'ne çağnlarak ve kendilerine somut bir gerekçe gösterilmeden "elendikleri" bildiriliyor. Ne oldu diye soranlan Türk Hava Yollan'nın üst yönetimi muhatap bile almıyor. Insan Kaynaktan Müdürü ise üç aşağı beş yukan şu yanıtı veriyor. "Ne olduğunu, işe başlayacak gençlerin niye elendiğini ben de bilmıyorum." Ne olduğu belli: Hükümetin ve iktidar partisinin taümatıyla imam hatiplilere ek kontenjan açılmıştır! Sapürmalar ÇÎZGİLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci o mynet.com AYDEN AYBAY Ülkemizde, kalem ve söz sahibi bazı kişiler, halkın birke- siminin belli konulardaki bilgi- sizliğinden yararianarak apa- çık gerçekleri, kendi çıkarian doğrultusunda anlatıp yorum- lamaya kalkarlar. Buna gerçe- ği kasten "saptırma" ya da "tahrif etme" diyebiliriz. özel- 'kle siyaset alanında bunun sayısız örnekleri vardır. Aziz Nesin'in Türk halkı için söyle- diği yüzde 60 oranındaki "ha- makat" saptaması da saptır- ma işinin niçin bu kadar sık başvurulan, kolay ve başanlı bir iş oldugunu göstermekte- dir. Bu konuda, uyan niteliğin- de Ingilızcebirsözvar: "Never underestimate the power of stupied people in large gro- ups" (Geniş gruplar oluşturan ahmakların gücünü asla kü- çümseme!) Burada, saptırma örneği olarak, gazete köşelerine çö- reklenmişbirtakım "köşemen- /er"in geçen ay sonuçlanan üniversite sınavlannı vesile edip bilgisiz ve deneyimsiz ki- şileri aldatmaya yönelik "ya- veleri "ne değinmek istiyorum. Saptırmanın "dikâlâsı"olan bu açtklamalar, (genel olarak bü- tün meslek okullan ile ilgiliy- miş görüntüsü altında) imam . ,atip lisesi mezunlarının üni- versiteye kabulü sorunu ile il- gili bulunuyor: 1) En başta, açık gerçeği ketmederek, imam lisesi çı- kışlılarına üniversiteye giriş kapısının kapalı oldugunu i- ma ediyorlar. Böyle bir yasak yok; meslek liselerinden çı- kaniara yükseköğrenimin ka- pısı açık. Hatta belli dallarda mezun olduklan meslek lise- sinin önceliği bile var. Bunun dışında kalanlarda, teknik öl- çütlere dayalı farklı bir düzen- leme var. Ama bu bir yasak değil; isteyen bu farkı göze alıp giriş sınavına başvurabi- lir. Nitekim böyle yapan ve -örneğin- hukuk ya da iktisat fakültesini kazanıp kaydolan yüzlerce meslek lisesi mezu- nu var. 2) Bu "fark" nerden geliyor? İHL'lere eşit işlem yapılmıyor diye yırtınan fca/emşoriar, ge- lişmiş, gelişmemiş hemen bü- tün ülkelerdeki uygulamayı ya bilmiyoriar ya da bılmek iste- miyortar: Bu uygulamada meslek okullan çıkışlılara üni- versite kapısı ardına kadar açılmış değildir. Tam aksine bu konuda engeller konulmuştur. örneğin Ingiltere'de bu kapı kural olarak "grammar scho- ol" çıkışlılara açıktır. Alman- ya'dada "Bervfschule" (mes- lek okulu) mezunu, belli koşul- lar olmadan, üniversite öğreni- mine "atlayamaz". Kısaca söylenirse, meslek okulu me- zunlarının okumaya üniversi- tede devam etmeleri için, bir- takım ek koşullar aranmasına her yerde rastlanmaktadır. Bu çözümün fırsat eşitliğini bozan bırdüzenleme olduğu iddiası- nı sürdürenler, bir kesim halkı aldatmaya yönelik sapfırma- cı/ar"dır. 3) ABD'de de üniversitelere giriş sınavı ile öğrenci alınır. Yaygın burs sistemi ve başka mali olanaklar nedeniyle çok cazip hale gelmiş olan yükse- köğrenime talep artmış oldu- ğu için, belli istisnalar dışında, üniversiteye girişte sınav ba- şansı esastır. Sınavdan bağı- şıklık ise siyasal nedenlerte ya da oralarda olağanüstü bir güç olan büyük para desteği dola- yısıyla, bazı kişileretanınan ay- ncalıktır. Bu ayncalıktan yarar- lananlar arasında, kimi yaban- cı ülkelerin başkanlannın ya da başbakanlannın çocuklan da vardır. Böyle bir ayncalıktan yararianan çocuklardan bazı- lan, kendi ülkelerinde mezun olduklan okula, üniversiteye girişte farklı ölçüt uygulanma- sından dolayı bu seçimi yap- maya mecbur olduklan masa- lını anlatırlar. Basındaki köşe- menler de hemen bu masala yapışıp yalakalık görevi say- dıkları saptırmalarını döktür- mekte gecikmezler. HAYAT EPtK TÎYATROSU MUSTAFA BÎLGİN hayatepikin mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL LRGESÇ k_urgencâ yahoo.com TARÎHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKAK 13Eyüil tnrtc.mumtos-orifcan.com Sevgili Babamız, Dedemiz, Kardeşim, Ağabeyimiz, Eniştemiz, 0. ZEKİ ÖZTURANLIy. özlemle anıyoruz. SADRAZAM YUNUS PfâA'NlN IOAMU. 1517'P£ 8U&ÜH,SAPRA2AMrtJMUSPAŞA İOAM £t>İU>İ. OS- MANU PADİŞAHt VAVUZ SUL7AN S£UM'İN MIS/RjSg£S& StBASfNPA YAPtLAN RİMUİYB SAVAÇl'NDA ÇARP/ÇAA1 &AORA2AK4 HAP/M SİUAH PAŞA^ŞEHİT OÜŞMÜŞTÛ. DA- HA SOHRA,Ot4UN YEeiNE «SÇfîV YUHUS PAŞA, Ml- SIR'IN FETUİ SOtJA EK.İI4CE, OKAKI/N VAÜÜ&İUE OE ATANMlfn.ANCAtC SU (KİNCİ GĞCEV, BAZI YAZ/NMA- LAR tJE-PENÎYLE BİR ^tJ/S£ SONSA Biü MEMLÜ/C OEV- LBT APAM/MA PEVREDİLOİ. OHPü M<£f£'DAN AYRJUB.- UsN, YOLM, YUUUS F&ŞA PADİÇAHLA KDNUŞUYO&Ul. 'BU KAOAR. YOti.SUMUIK VE 2/V4MET, OBtnjNÜN YA- RtSMN KAYgtNA VE Mi£(& 'İN YİNE HAİN 8İR ÇE&eeS KÖLeUİN EÜNE GBÇMeSİNE PE6& Mİ ? " PEYlNCE, ÇOK £İNÎ(ZLSM£M PADİÇAU, ANİ BİR KARARLA YU- MUS PAŞA'yı jPAH\ eTT/RMİÇTi ! Çhlıyetımı kaybettim. Hükümsüzdür. TÜLAY DURAN ANMA 1933-2000 MEHMET ŞA1İH TÜRKER Aramızdan aynlışının 5. yılında seni özlemle anıyoruz "Can" AÎLESİ SARIYER SULH HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN PAZARLIKUSIILÜ İLE MENKUL SATIŞİLAN1 DosvaNo 1994 8Tereke Terekesmın ıflas usulü ile tasfıyesı mahkemetnızce yapüan mütevsffa Kemal IUcak'm Istanbul tıcaret sicılinde 141959 89446 no ile kayıtlı 1 565.000.000 -TL sermayelı müflıs Güntur Basın ve Yayın AŞ'de sahibi bulunduğu O <ol6.7 oranın- daki hıssesı 1.366.00 YTL'den aşağı olmamak ûzere pazarhk usulü ile satılacaktu Alıcı adaylanmn tekhflennı en geç 23.09.2005 günü saat P OO'ye kadar Yalıköşkü Caddesı, Mü- hürdarzade Han Katl No:126-127 Sırkecı-lstanbul adresinde bulunan tereke tasfiye memuru Av. tbrahim Bûlbül'e vermelen gerekmektedir. Tekhfler daha sonra değerlendirilerek uygun alıcı adaylan pazarlığa da\ et edılecek ve pazarlık sonucunda satış ya- pılacaktır. llan olunur. 09.09.2005 Basın: 42434 0-3 yaş grubu çocuk bakılır. 0212 - 235 68 06 GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM 'Dinleme Bandı' Bildîriyor: - Alo Abi nasıl gidiyordurum, bu sefer2000'de ge- ciken büyük 'dönüş'ü başarabilecek miyiz? - Çok iyi gidiyor Ragıp. merak etme, aynen bir ah- tapot gibi sekiz koldan dalmış, o rejimin feleğini şaşır- tan silkelemeyi, usanmadan yapıyoruz. - İyi de canım Abicim biliyorsun, 28 Şubat'ta neler olmuştu. Bir çuval inciri, sofraya koyup yiyememiş- tik, korkuyorum yine... - Bak Ragıp, kendi yanıtını kendin verdin. 28 Şu- bat'tan önce Hoca ne diyordu? "Kanlı mı kansız mı, işte sorun burada" diyordu. O kanlısını denedi, yeme- di Rizeli ve Mezarcı bombalan elinde patladı. Şimdi biz bu tecrübelerden öğrendiklerimizi kullanıyoruz, ay- nı hatalara düşmüyoruz. Yavaş yavaş ilertiyoruz. Ney- di, bizim Beriusconi'nin dilinde, öğretmişlerdi bana, "piyano piyano" gidiyoruz mu, ne denirmiş buna. - Gözünü seveyim abi, bu sefer şun/ara dünyanın kaç bucak oldugunu gösterelim. - Bak dostum, bu kadar sabırsız olma. Dinimiz sa- bır dinidir. Artık geç olsun, güç olmasın. Bak devletin, belediyelerin, ekonominin her noktasına şöyle güzel- ce tımaklanmızı geçirip kontrole aldık. Saf adamlar hâlâ 70'li yıllar diliyle kadrolaşmadan söz ediyortar. Ne kadrolaşması? Biz noktasal hücre çalışmasını, ge- lecek kuşaklan bile düşünerek yapıyoruz. - Abi, ya bu medya dönerse tekrar aleyhimize? Ya 28 Şubat'taki yaygaracılığına başlarsa? - Ragıp deli misin sen? Nereye başlıyor? Onlar bir kere bağırsaklannı kaptırmış durumdalar. Her an sifo- nu çekebileceğimi bilerek yaşıyoriar. Daha geçenler- de Sabah'ta başyazıyı okumadın mı? Dört yıllık özet raporçıkarmışlar bize, her şey çok iyi gidiyormuş eko- nomi, istikrar, güvenlik, umutbirtekdemokratikleşme- de sorun varmışmış... Hiç cart curt laiklik, din, kadro- laşma, Atatürk, şu bu yok! Üstelik her yer Fethullah dizileriyle kaynıyor. - EvetAbi, helal olsun ben de okudum, gözüm ya- sardı. işte objektif gastecilik bu! - Heh! İşte esas buna "ılımlı muhalefet" derier. "Ya- parmış gibi" orada görünmek, bir yandan da bize göz kırpmak. Bunlar uyuşturuyor toplumu. İşte bizi onlar koruyor. - Bir de AB dimi abicim? Avrupalı da demokrasi memokrasi diye hep bizden yana... - Ne diyorsun Ragıpcım? İşte inşallah 3 Ekim geli- yor 1-2 haftaya, AB bunlar için uyuşturucu değil, bi- rebir narkoz, narkoz! Bak adamlar bir de, vallahi ken- diliklerinden ha bire "Kemalizm şu bu, bunlar AB'ye engel, unutun bunlan" diyoriar. "Asker kışlasından çıkmasın, haddini bilsin" diyoriar. - Ağızlannı öpehm abi, ama ya dinlemezlerse? - Nasıl dinlemezlermış? Hani "gerekirse 1000 yıl sürecekti 28 Şubat." N'oldu? Beş yılda tuzla buz ol- du! Merak etme, onlarda artık raylanna oturdular bir şekilde. "Alışırtar aiışıriar" diyordu yaTurgut Abimiz? Aynen öyle oldu işte... - Abi ya, bu YAŞ kararian hani yargıya açılacaktı, sevinmiştik o habere yazın, niye durdu o işler? - Ragıpcım, ne dedim, acele yok. Deneme yanıl- ma yöntemiyle ilerliyoruz. Narkozda küçük bir uyan- ma ibresi otduğunda, o müdahaleyi azıcık geciktiri- yoruz, hepsi bu. O işi bizim sözcünün bir iş kazası, bir çeşit kişisel patavatsızlığı olarak sunup dosyayı kapatıverdik. - Peki ya Anayasa Mahkemesi? Abi ya 'kadın' koy- dular başına ya, olmaz ya! - N'olacak ki? İki yıl biraz bunlara heyecan yaşatır, sonra emekli olup gider. Biz esas orada büyük ham- leyi yapacağız, bekle gör... Bunlar çoğunlukta mı? Langadanak bir yasa değişikliği, bunlara bizim seçe- ceğimiz 10 atama yaptık mı, işte son güvendikleri ka- le de tepetaklak olur gider... - Abi ya, sen de az değilsin hani ha! Abi, peki bu Atatürkçülerhâlâ, yürüyor, yazıyor, çiziyor... Bu adam- lar hâlâ serbest abi... - Ragıpcım. onlan gördüğün gibi 1 -2 yayına kadar daralttık. Onlar da göstermelık, muhalefet bize, me- rak etme solcusu, Atatürkçüsü bunlar birbirinin kur- dudur. Bak birbirierini ajan ilan ederier, birbirierini kö- tülerier; birbirierini tutmaziar Partileri kavga gürültü... Hiç onlann bizi durdurması mümkün mü? - Abi sağol, bugünlük yeter, yüreğime su serptin. Allah yolunu açık ets/n. - Duanı eksik etme Ragıp... Hadi bizim mahallede öp herkesi, merak etmesinler - Abi son ofarak, bu UNIVERSIADE midir ne kann ağnsıdır, orada da Ata gençliği, cumhuriyet, hak gö- türe Mehter Marşı çekmişsiniz ya? öptûm sizi elleri- nizden abi! - Heh he, eksik olma, hadi. e-mail: bedbay utnn.net • Faks: 0212 227 34 65 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Bursa kenti- nin ünlü kaplı- cası. 2/ Adapa- 2 zan Ovasfna verilen bir baş- ka ad... Sınır 4 nişanı. 3/ Par- ça... "Çabna. hırsızhk" anla- mında argo sözcük. 4/ Bir g ı işi yapmaya hazır... Bölme- li gö<;ebe çaduı. 5/Mo- libden elementinin simgesi... Verme, öde- „ me... Şarkı, türkü. 6/ Ağzımızdaki dişlerin bir bölümüne verilen ad...21 yaşınaltuıdaki o>-unculardan kurul- muş spor takımlan için kullanılan sözcük. 7/ 8 I Aptal, sersem. 8/ 91 "Kazma ile dövme- yince — verdi/ Benim sadık yârim kara toprak- tır"(Âşık Veysel)... Olumsuzluk belirten bir önek. 9/ Eski Mısır'ın üç büyükjjiramidinden biri. YUKARTOAN AŞAGIYA: 1/ Her tarafi çitle çevrili yazlık ko>Tin ya da keçi ağüı. 2/Tıp dilinde "bere" anlarrunda kullanılan terim... Ü- gi ekı. 3/ Müzikte bir tam seslik bir kesirini oluşturan çok küçük arahk... Bektaşi dervişi. 4/Acele, tez... Tan- ntanımaz. 5/Eski Mısır'da guneş tannsı... Türlü eşya- lan kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan kapalı aygıt. 6/Zonguldakyöresine özgübırhalk oyunu. 7/Av- rupa Birliği'nin ortak para birimi... Duyunı. 8/Düz dö- şenmiş parke. 9/ Muğla-Marmaris karayolunda, çok güzel bir panoramaya sahip dağ geçıdj... Büyük sava» davulu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear