23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2005 PERŞEMBE HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Biraz İnsaf Beyler! Doğrusu, şaşılmayacak, tepki gösterilmeyecek türden değildi haber. Ünlü şarkıcımız Bülerrt Ersoy, 12 Eylül döne- minde kendisine haksız yere uygulanan sahne yasağının kaldınlması için, şu anda siyasi parti li- deri olan bir kişinin kendisinden yüklü miktarda para istediğini söylemiş. Lafı uzatmayalım, olayı biliyorsunuz, konu dön- dü dolaştı, o dönemde siyasi yasaklı olan ve avu- katlık yaparak geçinmeye çalışan Deniz Bay- kal'ın üstünde kaldı. Deniz Bey de Bülent Ersoy ile birkaç dakikalık bir telefon görüşmesi yaptığını doğruladı. Şimdı yirmi küsur yıl sonra, bu olay Baykal'ı yıpratmak için kullanılmaya çalışılıyor. Doğrusu "El insaf!" demekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden. Bülent Ersoy'un, haksız olarak konulmuş yasa- ğının kaldınlması için, kendisi de siyasi yasaklı olan Deniz Baykal'ın aracı olmasını istemesi mantık dışı. Hani eskilerin deyimiyle Baykal o sı- rada "Kendi muhtacı himmet bir dede I nasıl gaynya himmet ede?" durumunda. Kendi yasa- ğıyla yaşayan bir insanın bir başkasının yasağı için aracı olmaya kalkışmasını düşünmek müm- kün değil. Kalıyor geriye tek ihtimal, o da Ersoy'un, yasa- ğın kaldınlması için hukuk yoluna gitmek üzere bir avukata başvurması. Nitekim, o dönemlerde avukatlık yapan Deniz Baykal da yaptığı açıklamada, Ersoy'a hukuk yo- luna başvurması gerektiğini söylediğinı belirtiyor. • • • Eğer Ersoy, BaykaPa hukuki yollara başvurmak üzere, vekilı olması için başvurmuş ıse Baykal'ın istediği ücreti vekâleti talep etmek hakkı vardır. Hatta belki de, Baykal böyle bir davayı almak istememiş de olabilir (alsa da bunda garipsene- cek bir yön yok) ve bu konuda gereksiz açıkla- malar yapmak yerine, caydmcı bir ücreti vekâlet de talep edebilir. Benzeri durumlarla çok karşıla- şılmıştır. Şimdi bu olaya dayanarak Deniz Baykal'ı yıp- ratmaya çalışmak, hem sonuç vermeyecek bir girişimdir hem de ayıp bir davranış. Bu sütunlan okuyanlar, Deniz Baykal'ın, sosyal demokrat bir partinin önünü açacak, şeffaf katı- lımcı bir yapılanmaya önayak olmadığı, hatta bel- ki de izin vermediği için kıyasıya eleştirildiğini bi- liıier. Ama Deniz Bey'in siyasi yaşamında akçalı bir yolsuzluğu olduğunu bugüne kadar kimse iddia edememiş, etmeye çalışanlar da hüsrana uğra- mışlardır. Siyaset sahnemizde, bu konuda temiz insanlar, kimilerinin sandığından fazladır ve Deniz Bey de onlardan biridir. Toplumun bu konuda duyarlılık göstererek, si- yasi mücadelenin böylesine dayanaksız iddialarla yürütülmesine karşı çıkması gerekmektedir. • • • Deniz Baykal ile ilgili yukanda gerekçesini özet- lediğim eleştirilerimin arkasında duruyorum. Ama buradan hareketle, onu temiz olduğunu herkesin bildiği bir alanda yıpratmaya çalışmak veya onun da partisinin de hiç muhalefet yapma- dığını söylemeye kalkmak yanıltıcıdır. CHP muhalefet görevini yapmıyor değil, yapı- yor, üstelik yalnız dış politika konusunda değil, birçok konuda yapıyor. Birçok noktada kamu- oyunun tepkilerini de dile getiriyor. Bu muhalefet, partinin arkaik yapısı ve klikçi tavn dolayısıyla ge- niş kitleleri yeterince kucaklamıyor olabilir. Ama bu eleştiriyi yapan medyanın da, kendi kendine şu soruyu sorması gerek: - Acaba biz CHP'ye tarafsız yayın ilkesinin ge- rektirdiği objektiflikle yeterince yer veriyor muyuz ki, ondan daha ileri bir muhalefet talep ediyoruz? Yoksa "Muhalefet lideri Deniz I harcamayan domuz" zihniyetiyle Baykal'ı körü körüne harca- maya kalkışmak, bunun için temelsiz akçalı is- natlarda bulunma yolunu tutmak, pek yakışık alan bir davranış değildir. Son bir söz de, "Allah'ın sopası yok, Bülent Ersoy'un var" diyen Mustafa Sarıgül'e: - Ustadım, Baykal'a muhalefet etmek için Bü- lent Ersoy'un sopasına sarılmaya kalkarsanız, korkanm çok çabuk hüsrana uğrarsınız. asirmen(« cumhuriyet.com.tr CHP'DEN AB KİTABI 'Tam ÜyeliğeEvet, ÖzelStatüye Hayır' ANKARA (AA) - CHP, Türkiye-Avrupa Bırhği (AB) ilişkilen hakkındaki görüş, öne- ri ve uyanlannı, "Tam Üyeüğe Evet, Özel Sta- tüye Hayn-" adlı kitap- tabirarayagetirdi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kitabın önsözünde Türkiye'nin AB üyelığinin, 40 yılı aşkın bir zamandan be- ri halkın büyük çoğun- luğunun paylaştığı ulu- sal bir dava haline gel- diğini ifade ederek, "CHP olarak başmdan beri biz AB üyeliğini, Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarhk düze- yine ulaşma çabalan- mızın önemli bir hal- kası olarak değerlen- dirdik" dedi. CHP'ninbukonuda- ki yapıcı tavrını bugün de sürdürdüğünü kay- deden Baykal, Türki- ye'nin AB'ye üye ol- ması için gerekli ana- yasal ve yasal çalışma- ları desteklediklerini belirterek, önsözde şunlan kaydetti: "Ne var ki, iktidann diğer dış politika ko- nulannda olduğu gibi AB konusunda da tu- tarb olmayan, güven vermeyen ve ileriyi gör- meyen yaklaşımları maalesefTürldye'ye ze- min kaybettirmiş ve ül- kemizi layık olduğu ko- nunıun gerisinde bırak- mıştır. CHP, gerek Mec- Bs'te gerekse yazıb ve görsel basın araeılığrv - la AB üyeliğimiz süre- cindeki sorunlan, güç- lükleri ve aşılnıası gere- ken engelleri dile getir- nıiş ve iktidan uyar- mıştır." Ana muhalefet par- tisi olarak bu konuda tam birulusal duyarlı- lık ve sorumlulukJa gö- rev yaptıklannı vurgu- layan Baykal, bundan sonra da aynı doğrul- tuda çalışmaya devam edeceklerini ifade etti. Azınlık vakıflan konusunda Türkiye'ye baskı yapan birlik Yunanistan'a karşı ise sessiz AB'denyine çifte standartAYŞE SAYIN ANKARA - Azınlık vakıfianna ta- nınmasını istediği ayncalıklar nede- niyle Türkiye'ye baskı yapan Avrupa Birliği"nin (AB) aynı hassasiyeti Yu- nanıstan için göstermediği bildirildi. Dışışlen Bakanı AbduDah Gül, Yuna- nistan hükümetinin, Batı Trakya Türk- lerinin kurduklan vakıf ve dernekle- re yönetici atama izni vermediği gibi isminin içinde "Türk" ibaresi bulu- nan derneklerin de kurulamadığını bildirdi. Dışişleri Bakanı Gül, AKP Balıke- sir Milletvekili Turhan Çömez'in so- ru önergesine yanıt verdi. Gül, "Yn- nanistan'uı Ankara Büyükelçaiğı'nin • Dışişleri Bakanı Gül, Batı Trakya Türklerinin, kurduklan vakıflan yönetemedikleri gibi, isminin içinde "Türk" sıfatı bulunan derneklere izin verilmediğini bildirdi. Batı Trakya Türk azınlığma yönelik bu tutumun gerek AB normlanna, gerekse Yunanistan'ın yükümlülüklerine uymadığını bildiren Gül, Türkiye'de halen 66 Rum cemaat vakfı bulunduğuna dikkat çekti. Trabzondoğumlulara Schengen vize- sird\emekteayncahkyapüğı" iddıala- nnı soranÇömez'e, "Trabzon doğum- lulara toleransh ya da ayncahkh dav- ranıkhgT yönünde bakanlığına ulaş- mış bir bilgi olmadığını behrtti. Gül, "AB ve Schengen iiyesi olan Yunanis- tan,vize uygulamalannda a>Tmbh ku- raüarla benrienmiş AB vize müktese- bao ve Schengen sistemi çerçevesinde hareketetmekzorundadır" görüşüne yer verdi. Çömez'in bugüne kadar Batı Trak- ya Türklerine ait kapatılan vakıf ve der- neklerin sayısına ilişkin sorusuna da aynntıh yanıt veren Gül, buradaki asıl sorunun vakıflann kapatılması değil, Türklenn Atına ve Lozan anlaşmala- nndan kaynaklanan haklannı kullana- mamalan olduğunu bildirdi. Gül, 1967 darbesiyle Yunanistan'da iktidara ge- len askeri yönetımin ikili ve uluslara- rası ilişkilere aykın olarak Gümülci- ne ve tskece Türk Cemaati Vakıflan heyetlerini keyfi bir şekilde görevden uzaklaştırdığını ve bu heyetlere ken- di belirlediği kişüeri atadığını ifade et- ti. Böylece Türk azmlığın anlaşmalar- da öngörülen haklan elinden alına- rak vakıflar üzerindeki tasarruf hak- kına son verildiğini kaydeden Gül, şunlan belırtti: *Öteyandan Yunan makamlan, Lo- zan Antiaşması'nda sadece 'Müslü- man azrnlık' ifadesinin yer aküğı ge- rekçesiyle isminde 'Türk' sıfatı bulu- nan dernekleri yasaklamakta ya da kuruluş dilekçelerini reddetnıektedir. Vunanistan Yargrtay'ı 1987 yıhnda, Baö Trakya Türk Öğretmenler Birü- ği ile Gümülcine Türk Gençler Birti- ği'nin, 2005 yıhnda ise tskece Türk Birligi'nin yasaklanması yönündeki kararlan onamışar. Son olarak Ro- dop hi Türk Kadınlan Kültür Derne- ği'nin kuruluş dilekçesinin, isminde Türk' ibaresi bulunduğu için Trakya tstinaf Mahkemesi'nde reddi yönün- de karann ipCali talebi 1 Nisan 2005 ta- rihinde \argıtay Genel Kurulu tara- findan reddedilmiştir. Batı Trakya Türk azmhğma yönelik bu tutumun, gerekAvrupa normlanna gerekYuna- nistan'm yükümlülüklerine uymadı- ğı hususu dile getirilmektedir. Baü Trakya'daki Türk dernekleri davala- nnı AlHM'ye de taşunışar" ERTELENDÎ DHKP-C davasında tahliyeyok tstanbul Haber Servisi- Avrupa ile eşzamanlı ola- rak gerçekleştirilen DHKP/C operasyonu kap- samında, 1 Nisan 2004'te gözaltrna aluıarak hakla- nnda "yasadışıörgütüye- tiği, yardım ve yatakhk" suçlanndan dava açılan 82 kişinin yargılanmasına de- vam edildı. Istanbul 12. AğırCeza Mahkemesi'ndeki duruş- maya Şadi Ozpolat'ın da aralannda bulunduğu 8 tu- tukluve lötutuksuzsanık katıldı. Duruşmada söz alan sanık avukatlanndan Ta\1an Tanay, dosyadaki tüm bılgilerin sahteliginin kanıtlandığını ifade ederek tutuklu sanıklann tahlıye- sini talep etti. Tutuklu sanık Şadi Öz- polat, polis tarafindan çö- zülen bir diskette isimle- ri bulunduğu gerekçesiy- le gözaltına alındıklannı ifade ederek "Biz 1 Ni- san'da gözalüna ahndık. Disketise3Nisan'daçözü- Hiyor. Bu çok açık bir çe- Uşkktir. Pohs be^eleri dü- zenlemiştir. Bu kadaraçık bir kompk) nedeniyle 17 aydır rutukluyuz** dedi. Yasal faaliyet yürüten der- neklerden gözaltına alın- dıklannı, örgütsel çalış- malarda bulunduklanna ilişkin hiçbir deliluı bu- lunmadığını söyleyen Öz- polat, "Bu mahkeme ya- salan uygulamakzorunda olduğunu hissediyorsa bi- zi tutukhı yargıla>amaz. BKŞU anda kmılerimizne- deniyle tutukluyuz, Ada- let zaten mümkün değil ama yasalann uygulan- masmıistryoruz" diye ko- nuştu. Duruşma, sanık- lann tutukluluk hallerinin devamına karar verilerek ertelendi. Haklar ve Özgüriükler Cephesi üyeleri de adli- ye binası önünde açıklama yaparak sanıklann sahte belgelerle tutuklandıkla- nnı ileri sürdüler. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Türk Tabipleri Birliği, son 40 gün içinde Ankarada 120- 130 kişiye kotera tanst konulduğunu açıklarken Sağhk Bakaniığı'ndan bu konuda çrt çıkmıyor... EMNİYET MÜDÜR YARDIMCISI: 'Komplo sonucu duş aldım' GAZİANTEP (Cum- huriyet)-Gaziantep'te bir bağe\inde iki yabancı ka- dınla birlikte çekilen gö- rüntüleri basına yansıyan Gaziantep Emniyet Mü- dür Yardımcısı Mazlum Kırmızı hakkında soruş- turma başlatıldı.. Gaziantep Valisi Lüt- fuOah Bügin. Gaziantep Emniyet Müdür Yardım- cısı Mazlum Kırmızı hak- kındaki iddialann soruş- turulması için Içışleri Ba- kaniığı'ndan müfettiş ta- lep ettiklerini söyledi. Ga- ziantep Emniyet Müdürü Abdullah Bolcu da Kır- mızı hakkında idari so- ruşturma başlattıklannı belirtti. Gaziantep Emniyet Müdür Yardımcısı Kırmı- zı ise "tddialar kısmen doğru. Ama bir bütünlük içinde düşünüldüğünde, ortada bir kompto olduğu- nu herkes binVor" diye konuştu. Bir hafta sonu iznini Gaziantep'te ecza- cılık yapan LK'nın bağe- \inde geçirdiğini anlatan Kırmızı. şunlan söyledi: "Telefon tkareti yapan vesoyadını bilmedigim Aü adh bir arkadaş beni tele- fonla aradı ve ortakarka- daşımız İ.K'nin bağevine gidip eglenmeyi tektif et- ti. Bağevinde İJC üe ABve yine soyadını bümediğim Faruk adh arkadaşla bir- likte olduk. Bu arada ba- ğevinde, 2 de yabancı uy- ruklu kadın vanu. Biz bir süre bahçede ofurduk. Ba- na 'Çok sıcak. bir duş al- maz mısınız?' diye sor- dular. Ben de bu teklifüze- rine duş aldım. Meğer, banyo>"a ve bahçeye ka- meralar kurularak, bana komplo haznianmış. Uğ- radığını bu komplo sonra- smda emekli olmaya karar verdinu hakkımı mahke- melerde arayacağunT Kırmızı, kendisine bu komployu kuranlar ve ya- yımlayanlar hakkında da- va açacağını söyledi. Tutuklu ve hükümlülerc hücre baskınlan ve sürgün - sevkleri' protesto ediyor Cezaevlerinde yine açlık greviALPERTURGUT Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardım- laşma Derneği (TAYAD) üyeleri, gü- venlik güçlerinin, Tekirdağ 1 No'lu F Ti- pi Cezaevi'ndeki hücreleri basmasının ardından bazı tutuklu ve hükümlülerin başka cezaevlerine gönderildiğini vur- gulayarak protesto amacıyla başlatılan süresiz açlık grevi (SAG) eyleminin 26 gündür devam ettiğini söylediler. Aileler, "sürgün-sevk" uygulamala- nmn bir an önce sona ermesi gerektiği- ni belirterek "Jandarmalann ve infaz koruma memurlannın gerçekkştirdiği baskmda yaldaşık30 kişi yaralandı. Bas- kmı ve naİdOeri protesto etmekiçin Tür- kiye genelindeki 15 cezaevinde kalan 150'ye y^km DHKP-C davası tutuklu ve hukümlüsü eylemebaşladr diye konuş- tular. TAYAD'lı aileler, koguş sistemini "bahane ederek" Hayata Dönüş operas- • 15 cezaevindeki 150 siyasi tutuklu ve hükümlünün başlattığı süresiz açlık grevi eylemi 26. gününde. Cezaevlerinde baskının arttığını iddia eden tutuklu yakınlan 'sürgün-sevklerin durdurulmasını' istedi. yonunu gerçekleştirenlerin şimdi de hüc- relere müdahale ettiğini öne sürdüler. Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde- ki hücrelere 30 Temmuz 2005 günü sa- bah saat 06.00'da baskın düzenleyen güvenlik güçlerinin, yataklannda yat- makta olan tutuklu ve hükümlüleri da- ha ne olduğunu anlamadan dövdükle- rini iddia eden aileler. "Eüerini arkadan kelepçeledikleri evlatlanmızı zoıia ring araçlanna doldurdular ve Tekirdağ 2 No'lu F tipi ve Bolu F tipi cezaevlerine sevk ettiler. Gittikleri cezaevlerinde de işkence ve baskı devam etti. ÖzeUilde Tekirdağ 2 No'lu Ftipinesürgün edüen 15 j'avrumuzu, tek kişilik hücrelere ko- yaraktüm haklannı ellerinden aldılar" dediler. 3 Ağustos 2005 tarihinde ise ben- zer bir müdahalenin Gebze M Tipi Ce- zaevi'nde yaşandığını ifade eden aile- ler, şöyle konuştu: "KıamızNursel Demirdöğücü, halen yargılanmasına karşın Adalet Bakanb- ğı'nm emriyie yüzlerce kilometre uzak- hktaki Srvas E Tipi Hapishanesi'ne zor- la götürüldü ve tek kişilik bir hücreye konuldu. Kanh naküTere karşı çıkan ço- cuklannuzuı her türlü direnişi ise disip- Hn cezalan ile karşıhk buluyor. Beş yıl- dır, F tipi cezaevlerindeki tecritte, koşul- lar nedeniyie 120 kişi hayannı kaybetti. Üç kişi halen öhun orucu eylemini sür- dürüyor. Bugün tecrit karanhğı daha da koyulaşryor. Cezaevlerinde, hükümlü, tutuklu, yaşve suç gibi aynmlar yapıbna- sı için harekete geçen yetkiUler, direnen- lerin yahülmasmı amaçbyor. Siyasi tu- tukhı ve hükümlüler. yeni Ceza tnfaz Ya- sası ile büükte arük devim yerindeyse yaşam savaşı verryorlar." 'Sürgün-sevkier durdurulsun' TAYAD üyeleri, Edirne, Kandu-a 1 ve 2 No'lu, Tekirdağ 1 ve 2 No'lu, Izmir Kı- rıklar, Sincan 1 No'lu ve Bolu F tipi ce- zaevleriyle, Elbistan, Gebze, Sı\'as, Ulu- canlar, Kürkçüler, Uşak ve Bayrampa- şa E, M, kapalı ve özel tip cezaevlerin- deki DHKP-C davası tutuklu ve hüküm- lülerinin, 30 Temmuz 2005 gününden be- ri süresiz açlık grevi yaptığını kaydetti. İşkence ve saldınlann artarak sürdüğü- nü iddia eden aileler, tutuklu ve hüküm- lülerin, "sürgün-seviderindurduruhna- suu" ve "sürgün ediknlerin geri getiril- mesini" istediklerini belirtti. Servet Alçınkaya, Beyoğlu'nda kendisine kimlik soran polislere kimlik sorduğu için gözaltına alındı Stajyer gazeteciye polis dayağı Servet Alçınkaya. tstanbul Haber Servisi - Cumhun- yet gazetesi stajyer muhabiri Servet Alçınkaya, Istiklal Caddesi'nde ken- disine kimlik soran polislere, "Önce siz kimKk gösterin, poHs olduğunuzu nereden büebflirim" dediği için gö- zaltrna alındı. Alçınkaya. önce polis otosunda sonra da karakolda feci şe- kilde dövüldü. Alçınkaya. polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet gazetesi stajyer mu- habiri Servet Alçınkaya. haber ama- cıyla tşçi Partisi (İP) tarafindan dü- zenlenen "Lozan 2005 FotografSer- gjsi" etkinliğini izledi. Saat 21.30 sıralannda etkinlikten aynlan Alçmkaya, Inşaat Mühendi- si Ahmet Biberoğhı ile birlikte Tak- sim Meydanı'na çıkmak için Istiklal Caddesi'nde yürümeye başladı. Ga- latasaray Lisesi'nin önünde aniden mi- nibüsten inen 4 pohs tarafindan dur- • Istiklal Caddesi'nde kendisine kimlik soran polislere, "Önce siz kimlik gösterin, polis olduğunuzu nereden bileceğim" diyen muhabirimiz Alçınkaya, hem polis otosunda hem de karakolda feci şekilde dövüldü. Alçınkaya, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. durulan Alçınkaya ve Biberoğlu'na kimlik soruldu. Alçınkaya da "Üze- rinizde üniforma olabüir. Ama poüs olduğunuzu nereden bUebiürim? Ön- ce siz kimKğiniyi gösterin" dedi. Bu- nun üzerine sinirlenen polisler, "Biz sana kimhği gösteririz!" diyerek Al- çmkaya'yı zorla minibüse bindirdi- ler. Bu sırada Alçınkaya'nın yanın- da bulunan Bıberoğlu, minibüsün önüne geçerek durdurmak istedi. Biberoğlu'nu döv erek minibüsün önünden uzaklaştrran polis, Alçın- kaya'jı Taksim Merkez Polis Kara- kolu'na götürdü. Polisler hem mini- büste hem de götürdükleri karakol- da Alçrnkaya"yı feci şekilde dövdü- ler. Geceyi karakolda geçiren Alçın- kaya, dün sabah savcıhğa sevk edil- di. Savcının ifadesini ahnasının ardın- dan serbest bırakılan Alçınkaya, ken- disini döven polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Polislerin kendisini dövmeye baş- ladığında "Dövmeyin, gazeteciynn" dediğini belirten Alçınkaya, "Gaze- teci dövulmez diye bir kural mı var?" yanıtını aldığını söyledi. Alçınkaya, "Karakoldagözalüna ahnrtığımm at- leme bildirilmesini istedim. Ancak, hayır' dediler. Kimüklerini göster- medikleri için poh's olup ohnadıkla- rmdan şüphelendim. Bu nedenle mi- nibüse binmek istemedün. Bu sırada arbede yaşandı. Bunun üzerine sav- ahğa gönderOen gözalü dosyasmda ka- mu malına zarar verdiğuni iddia et- tiler. Bu doğru değiL Yabıızca mini- büse binmemek için direndrnı" diye konuştu. Polise kimlik sormak yasal hak Polis Vazife ve Salahiyet Yasası'na göre polis kimlik sorarken kendisini tanıtan bir belge göstermek zorunda. Kanunun 17. maddesinde, "PoKssuç onışmasmı önlemekveya işlenmiş suç- lann faiDerini ele geçirmek için loşi- lerden kendinin polis olduğunu kanıtlayan belgeyi gösterdikten son- ra kimligini sorabiür" deniliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear