23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2005 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Önce, CHP Göreve! CHP Genel Başkanı halka sesleniyor: "Lütfen, bu memleketin kaderine el koyun. Bu memleketi, ne yapacağı bilinmeyen böyle bir ik- tidann keyfı kararianna teslim etmeyiniz. Bu ülke sizindir, bizimdJr, hepimizindir. Türkiye'yi bugün- lerehepbirlikte getirdik. Türkiye'yebundanson- ra hep beraber sahip çıkacağız. Türkiye devleti- nh, cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye sokabi- lezek bu sorurnsuz gidiş karşısında kadınlan, er- keklerigöreve çağınyorum. Türkiye'ye sahip çık- maya çağınyonum." Bu çağn önce CHP'ye, en başta Genel Başkan Deniz Baykal'ayapılmarnalı mı?.. Bu çağnyı biz- lerin, yani Türk halkı olarak, Atatürk Cumhuriye- ti'ne bağlı bire'yler olarak tarihsel bir parti olan CHP'ye yapmamız gerekmiyor mu? Kaç kereyazııldı, söylendi.. uçurumun kenarına getirilmiş bu ülkede sağlam bir güç, bir biriiktelik yaratmak görevi en başta Atatürk'ün partisine düşüyor diye!. Ama ne gördük, CHP toplumda böyle bir güç ol uşturmak yerine, kendi içinde par- çalanma, dağılmasürecinegirmişdurumadüştü. Partiden aynlmalar, kopmalar, atmalarsürüp gidi- yor. Genel seçimlerde; yerel yönetim seçimlerinde ol- sun Sayın Baykal'ı kaç kez uyardık! Bu uyarmala- rın birçoğunu bu sütunda da okudunuz. AKP'nin tehlikeli tutumuna karşı CHP, DSP, SHP, İP vb. de- mokrasi yanlısı partilerle, sendikalarla, dernekler- le belli bir çizgide anlaşmak, karşı devrimci bir ik- tidara karşı çıkmak gerektiğini... Yeni mi anladı Sayın Baykal, ülkenin çok yanlış, çok ters bir yere doğru götürüldüğünü? Bugün umut kırıcı bir duruma gelmişsek bunda CHP li- derinin de payı yok mu? Bay Erdoğan hangi olum- suz tutumlardan, dururrlardan geçirilerek Mec- lis'e nasıl milletvekili olarak sokuldu? Başkan ya- pıldı? Bunun, bir sorumlusu da CHP'nin uyuşuk tutumu değil rni? Günün birinde biri çıkacak Bay Erdoğan'ın milletvekili yapılmasının romanını ya- zacakelbet... Çok geç kalındı, çok geç! CHP'nin 180 kişilik gru- bu nasıl uyudu, inanılmaz? Göz göre göre Tayyip Bey'in tüm işlerine nasıl cestek olundu? Bugün gi- dişin bir uçuruma doğru olduğunu herkes söylü- yorsa, CHP Genel Başkanı bile halkı uyandırma- ya, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığına karşı Türk halkını savaşıma çağırıyorsa!.. Iş işten geç- meden yapılacak bir şeş, var. O da ülkenin bütün sağlam güçlerinin partilennin, örgütlerinin Cumhu- riyet cephesinde bir araya gelmesini sağlamaktır. Türkiye'ye sahip çıkmak' ancak böyle olur. Hem de boş sözlerle vakit ge;irmeden!.. TC ANKARA2.AİLE MAHKEYIESİ'NDEN 20)4 309 Davacı Yurdanur Butıt vekili tarafından davalı Orhan Bulut aleyhiıe açılan nafaka davasının yapılan yargılaması s:rasında verilen ara kararı uyannca; Davalı Orhan Bulut un Huzur Oteli Yenimahal- le Ankara adresine çıcartılan tebligatlann tebliğ edilemediği ve adresterinin de zabıtaca yapılan araştırmada tespit edilenediğinden adı geçen dava- lının duruşma günü clan 27.09.2005 günü saat 09.30'da tüm deliller le birlikte mahkememizde hazır bulunması ve keıdini bir vekille temsıl ettir- mesi. aksi takdirde dn.oışmalara yokluğunuzda de- vam edileceği ve kaıar verileceği HUMK.'nun 509 maddesı gereğınce tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olımır Basın: 31566 TC MARMARA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MEVKULÜN AÇIK AFTIRMA tLAM 20)3 79 Tal. Bır borçtan dolayı bcizli ve aşağıda cıns, miktar ve kıymeti yazıh malLa satışa çıkartılmıştır. Birinci arttırma 21)7.2005 günü saat 14.00den 14.20'ye kadar Maraura Adlıyesı önünde yapılacak ve o günü kıymetleriı %60'ına istekli bulunmadığı takdirde 26.07.2005 ginü aynı yer ve saatde ıkıncı ar- tırma yapılarak satıla«;gı. Şu kadar kı aıtınna bedeli- nin malın tahnun edıla kıymetinin %40'ını bulması- nvn ve satış ısteyenin aacağına rüçhanı olan alacakla- nn toplamından fazla jlmasının ve bundan başka pa- raya çevırme ve paylnn paylaştınlma masraflarını geçmesuun şart oldıafcı, mahcuzun satış bedelı üze- rinden % oranında JCIV'nin alıcıya ait olacağı ve sa- tış şartnamesinin icra. cosyasında görülebıleceği, mas- rafi verildiği takdirde artnamenın bır örneğını ısteye- ne gönderilebılecegi, fazla bılgı almak ısteyenlerin vukanda yazıh dosyaaumarasıyla daıremıze başvur- malan rica olunur. 02 (6.2005 Muhammen kıymct lira: 30.000.000 CKD.-TL. (30.000.-YTL.) Adedi:l Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri): Enerjı ve Tabii Kaynaklar BakanlıŞğıMaden Işlen Genel Müdürlü- ğü'nün 10 Eylül 19^'venliş tarıhlı 5264 sayılı 10 yıl süreli işletme ruhsatm îalıkesir ili. Marmara ilçesi, Sa- raylar beldesi, Y. 53 « 2, Xi99096 koordinatlıdır. 7.86 hektar alana sahiptır. iahada etüd ve araştırma yapıl- mamıştır. Bilirkişi Wanına göre ekonomık ışletmeci- hk yapılamamaktadu Basın: 31605 Bir Diploma Savaşı ve Diplomalı îşsizler... Liselerde yeterince altyapısı oluşturulmamış çocuklar, üniversite kapılarma ezbere dayalı test sınavı sonucu geldikleri için gerçek anlamda iyi birer yetişmiş mezun olarak eğitilememektedirler. Şimdilik Milli Eğitime etki edemediğimize göre, üniversitelerin bu konulara özellikle eğilmeleri gerekir. Prof. Dr. Lbrahİm O R T A Ş Çukurova ÜnhersitesiZiraatFakültesiiortas(w,cu.edu.tr B ugünlerde bir tarafta Liselere Giriş Sınavı ve Üniversite Seç- me Sına\ı ile geleceğin yetiş- miş insan kaynağı belirlenmeye çalışıluken, öte yandan üniver- sitelerin dönem sonu olması nedeniyle me- zuniyet törenleri yapılmaktadır. Bir yandan gençliğin bir bütün olarak yaşamı ezberci eğitime dayalı sınava hazırlanırken; öte yan- dan ne aradığı ile yeterince donatılmamış, hedef ve görüşü oluşturulamamış binlerce üniversite mezunu verilmektedir. Gerek lise, gerek üniversite mezunlarımızdan sınırlı sa- yıda kişi belirli bir barajı aşmakta, öbürleri ise ne yapacağını bilemez bir durumda işsiz- ler ordusuna katılmaktadırlar. Eğitim siste- mimiz kişiyi hayata hazırlamak yerine sına- va kilitlediği için bugün içinden çıkılamaz bir durum ortaya çıknuştır. Pekâlâ, mezunlann durumu nedir diye sorulduğunda ise, alınan cevap içler acısı. Yabancı dil bilen gençler, ışsizlik nedeniyle kapağı yurtdışına atmaya çalışırken öbürleri, içerde yine işsizliğe oy- namaktadırlar. Gençlikte ışsizlikten kaynak- lanan ciddi bir bunahm yaşadığı gözlenmek- tedir. Evet, biraz ciddi bir gözle bakıldığında ül- kemizin geleceğe yönelik bir planı ve görü- şü olmadığı görülecektir. Kâğıt üstünde ya- zılanlarbir kenara, bugün yetiştirdiğimiz me- zunlanmız bu ülkeyi yanna götürecek nite- likte değiller. Gerçi yetişkinlerin durumu da gençkrden farkh değil. Ziya Paşa"nuı "Aine- si iştir kişinbu lafa bakümaz" mısrasında be- lirttiği üzere bugün sonuç bütün çıplaklığı ile ortada. Ezberci ve sınava yönelik yanşa hazırlan- mış çocuklar; sonuçta bireyci, bencil, küçük çıkarlan için her şeyi mübah gören bir anla- yışla yetişmektedirler. Dünyayı ve ülke so- runlannı algılama, düşünce üretme ve yeri gel- diğinde sorumluluk üstlenmek yerine; ben merkezli, pragmatıst bır anlayış hâkim durum- dadır. Çoğu mezunun daha önce sıkça belirt- tiği gibi, kendini ifade edemediği, dilekçe yazamadığı, çoğunun yabancı dil bilmediği, bir roman bile okumadıgı, gazete takip etme- diği, TV ekranlarında ise belgesel ve kültü- rel ağırlıklı program yerine çoğunlukla eğ- lence programlanna yöneldiği sıkça belirtil- mektedir. Bu şekilde yetişen gençlık doğal ola- rak kendisine yabancılaşacak, zamanla suç- luluk duygusuna kapılacak, bu da sosyal psi- kologlann ifadesi ile uç marjinal ve saldır- gan anlayışlann eline düşecektir. Yadayetiş- kinler dünyasırun,yaraOcüıktan çok koruyu- culuk anlavışmuı hâldm olduğu komensiyo- nel dünyasma kanşacakOr. Tabii bunun yanında, kendini yetiştiren az da olsa iyiler de çıkıyor. Ancak benim göz- lemim, genel olarak iyi değil. Aralıklarla ma- nevi değerlerin yeterince öğretilmediği gün- deme getirilmektedir. Ancak bu şekilde eği- tilen gençlerde de benzer eğilim görülmek- tedir. Küreselleşme rüzgânnın, yaşamın her alanında kişileri bireyselleştirdiği ve kendi- ne yabancılaştrrdığı sezilmektedir. Ülkenin, birbütün olarak geleceğin yetişkin insan kay- nağı için yeni modellere yönelmesi gerekir. Ülkemiz bu modellere uzak sayılmaz. Ancak şimdikrde, bunu sahiplenen de pek yok. Nasıl bir mezun istiyoruz? Üniversite mezununun diplomalı, doğanın kurallannı çok iyi ka\Tamış, diyalektik dü- şünen, tarihi bilinci olan, çevre bilüıci so- rumluluğu ile eğitilmiş olması gerekmekte- dir. Çevre bilinci gelişmiş, sevecen, hayatın renkliliklerini yaşayacak ve çevresine yaşa- tacak bir eğitim için; 1. Kendi konusunun tarih bilincini kavra- mış olmak. 2. Mesleğinin gereği olan dersleri iyi öğ- renmiş olmak, uzmanı olduğu alanrn teorik temellerini özümsemiş ve alanın gerektirdı- ği becerileri kazanmış olmak. 3. iyi bir meslek ahlakına sahip olmak. 4. Proje yapabilme becerisini kazanmış ol- mak. 5. Ülke coğrafyasını ve doğal kaynaklan- nı iyi bilmek. 6. Problemleri tanıyabilme ve çözümleye- bilme becerisine sahip olmak. 7. Analitik düşünebilme ve sorun çözebil- me yeteneginde olmak. 8. Öğrenme arzulan ve istekleri yüksek ve sürekli olmak. 9. En az bir yabancı dil biliyor olmak, o di- li etkin bir şekilde okuma, yazma ve konuş- ma yetisine sahip olmak. 10. Bilgisayarkullanım, özellikle de inter- net kullanım yeteneğine sahip ounak. 11. Bilgiye nasıl ulaşılacağını öğrenmiş ohnak. 12. Iletişim kurabihne yeteneği yüksek ol- mak. 13. El becerisi ve teknikleri kazanmış ol- mak. 14. ÇevTesi ile iyi ilişki kuracak nitelikle- re sahip olmak. 15. iyi yazabilme, konuşma ve ikna yete- neği yüksek olmak. 16. Girişimci obnak, kendi kariyerini her ortamda rahatlıkla sergileyebilmek. 17. Karşılaştığı sorunlan ve edindiği ve- rileri analiz edebilmek, sorunlan gerçekçi, mantıklı \e tutarlı bir şekilde irdeleyebilmek. 18. Bulunduğu coğrafyaya ve toplumsal koşullara uyum sağlama, toplumu tanıma ve analiz edebilme yeteneginde olmak. 19. Yeni fikirlere açık, ileri görüşlü, ben- cilliği aşacak, kendi çıkarlanndan çok uzun vadede coğratyasının ve doğanın kurallarını koruyacak yetenekte ohnak. 20. Evrensel kültür anlayışına sahip ol- mak. Aslında bu niteliklerin bir kısmını, ki ki- şinin kendi bilinci içinde öğrenme ve bilgi- yi yayma sürecinin nüveleri olan kültür ve fel- sefe derslerini ilköğretim ve lisede ahnası gerekir. Ancak günümüz lise eğitiminde ge- nel felsefe ve kültür dersleri verilmemekte- dir. Liselerde yeterince altyapısı oluşturulma- mış çocuklar, üniversite kapılanna ezbere dayalı test sınavı sonucu geldikleri için ger- çek anlamda iyi birer yetişmiş mezun olarak eğitilememektedirler. Şimdilik Milli Eğitime etkı edemediğimize göre, üniversitelerin bu konulara özellikle eğilmeleri gerekir. Ciddi ciddi ülkemizi bir felsefe çerçevesin- de, yarın nerde görmek istiyorsa ona uygun bir eğitim sistemi belirlemesi gerekir. Bunu ülkemiz 1920'li yıllarda belirlemişti. Konu çok ciddi, 1920'li yıllarda, dönemin koşul- lanna göre ileri nitelikli programlar, günümüz için yepyeni projelerle sürdürülemezse; sis- teme, bir topluma yeni çocuklann girişi gibi yeni projeler getirilemezse, sürekli yenilen- me. sürekli de\Tİmlerden vazgeçilirse, bir sonraki yılm aynı noktada kalsa bile, bir ön- ceki yıldan daha geriye düşmüş olacağı ke- sindir. Yani aym noktada dursak bile, bir yıl son- ra bir yaş daha yaşlanmış oluruz. Bizse, ge- leceği kazanmalıyız. 'KalkınEyEhliVatanL' Bu kalkış: Türk halkuıdan yana her çeşit düşünsel ve eylemsel beraberliği kapsamaktadır. Bu kalkış, Kemalizmin siyasal iktidar yapılmasına kadar sürecektir. Bu kalkış, Türkiye'den yana olan tüm ulusalcı güçlerin birlikteliğini öngörmektedir. Av. ErtUgrul KAZANCI/İDD Genel Başkanı T ürkiye Cumhuriyeti'nin örnekleri Türkiye 'de saptanmış- devrim tarihini iki ayn tır. 12 Mart ve 12 Eylül gibi ge- devrede ele ahnak gere- rici-faşist darbeler dizisi ise ara rejim felaketlerini de yaşatmış- tır. Ülke, inanılmaz kötülüklere devrim tarihini iki ayn devrede ele ahnak gere- kir. Birincisi 29 Ekim 1923 ile 14 Mayıs 1950 arası, diğeri ise karşıthklarla dolu, sonrasıdır. Devlet erkinin tüm kudret ve kuvvetini ellerinde tutmalanna karşın bir o kadar demokrat iki büyük devlet adamı Atatürk ve Inönii, en önemli "noksanhk" saydıklan çok partili demokra- si denemesini 1925, 1930 ve 1945 yıllannda birer önder ve öncü olarak uygulamaya koy- muşlardır. 1925 iç isyanlanyla muhale- fetteki "TerakkiperverCumhu- riyet Fırkası" arasında kurulan ilişkiler ve 1930'daki "Serbest F1rka"run oluşturduğu kargaşa- lar, demokratikrejim uygulama- lannda aksamalara yol açmıştır. 1945 yılı ise uzunca yaşanacak bir demokrasi sürecinin başlan- gıcıdır. Fakat apaçık söylenme- si gerekirse: De\ximci ve bilim- sel altyapıdan doğacak bilinçli karar vermeyi göz ardı eden san- dık demokrasisi, ülkemizin bu dönemlerdeki alınyazısı olmuş- tur. Toplumsal yönetimin en vaz- geçilmez şekli bulunan demo- raktik sistemin zamanla örsele- mp zedelenmesinin en belirgin boğuknuştur. Nekr ohıyor? Türkiye'de işler her yönde olumsuz seyretmektedir. Türki- ye, anttemperyalist, halkçı-dev- ktçi-devrimcibir blokta yurtse- verlerin birlikte yan yana duruş- lanm özlemektedir. "Alüok" il- kesinin ortaklaşa "mutabakat" zeminindeki "UlusalBnük" cep- hesini geliştirmek artık vazgeçil- mez koşuldur. AB-ABD baskısındaki siya- sal iktidarlar "resmi geçâdi" ül- kenin alınyazısı olamaz. IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlar devletimi- zi kuşatamaz. Askeri üs ve tesisler böylesi- ne pervasızca bu yurdu işgal ede- mez. "Tam Bağunsızhk'" bu ka- dar kenara itilerek "stratejik" uyducu olunamaz. Vatan toprak- lan, KÎT'ler, limanlar, havaalan- lan bu şekilde pervasızca peşkeş çekilemez. Işçi-memur kitlesi dışlanamaz, hurafe ve safsata- lar öne geçirilemez... Son elli beş yılm çok kısa ara- lıklı bölümleri dışında, sayıla- maz densizlikler yapılmıştır. 1923-1950 yıllan arasında Cum- huriyet ve Devrim adına ne ka- zanılmışsa, birer birer yitirilmiş- tir. 1950 sonrasının sürekli uğ- raşısı, yurt ve ulus çıkarlannı dışlamaktır. 22 Mayıs 1950"de yeni ıktıdara tedavüldeki kâğıt pa- ra karşılığında 218 ton altını tes- lim eden İnönü, 1953 yılında ABD yollanna borç almak üze- re düşen DP yönetimini eleştir- mekte haksız mıdır? Siyasal ik- tidar olma ugruna, rejim düş- manlanyla işbirliği yaparak, oy avcıhğı yapmak bu ülkenin ulu- salcı eksenini bozmamış mıdır? Asya-Afrika halklanrun antiem- peryalist bağımsızlık kavgasına canlannı adayıp şanh direnişler sergileyenleri "asi" olarak nite- lemek utanç verici değil midir? Din ve vicdan özgürlügünü ye- rinde bırakmayıp siyaset "metaı" olarak kullananlar, yalan ve ta- lanla ülkeninbaşınayülarca *mu- saDat" olanlar, halktan yana hiç- bir tercih koymayanlar, birbiri ardı srra hükümet olmamışlar mıdır? Osmanlı borçlannı ödeyen, her çeşit kalkınmanın parlak ör- neklerini veren Türkiye'nin ha- va limanlanndan yerüstü ve ye- raltı kaynaklanna, oralardan da uzanarak liman ve tersaneleri- ne, çimonto, demir-çelik, alü- minyom, kâğıt, mensucat fabri- kalanna kadar kol atan yabancı- larmeydanda değiller midir? Ba- sın ve yayın organlannın çoğu- nun yolu yöntemi ve sermayesi nerelerde ve hangi karanlık ki- şilerin ellerindedir? Lozan'a kar- şı Sevr'i savunan yerli LordCur- zon'lar, Soros'lar AB-ABD'nin silahşorlan olarak siyasetin han- gi katlanndadırlar? Sonuç Ülkeye ve ulusa ihanetlerle dolu; siyasal, sosyo-ekonomik ve kültürel birtablo sürmektedır. O halde zor günlerin deyimiyle sesleniyoruz: "Kalkmev ehliva- tan!.." Bu kalkış: Türk halkuıdan ya- na her çeşit düşünsel ve eylem- sel beraberliği kapsamaktadır. Bu kalkış, Kemalizmin siyasal iktidar yapılmasına kadar sürecektir. Bu kalkış, Türkiye'den yana olantüm ulusalcı güçlerin birlik- teliğini öngörmektedir. Bu kallaşa, ADD misyonu ken- disini adamıştır. Demokratikkit- le örgütleri, sendika ve vakıf- lann katılımlanyla bir güç bir- liği ekseninde birleşmeyi amaç- layan "OusalBirfik" yelpazesin- deki beraberlık, her demokratik yolu ve yöntemi deneyecektir. Ülke ve ulus dirliği için büyük kitleleri hukuksal çerçevede ey- leme geçirmenin ve sonuç al- mamn azim ve kararlıhğuu sür- dürecektir. Atatürkçülerin gücü buna yeterlidir. Yeter ki asıl konumlan başkaca yerlerde ol- maları gereken bireycilerin, gericilik çığnndan çıkıp gelen uşak ruhlu bozguncuların, provokatörlerin, gizli emper- yalistlerin "hünerleriyle" Kemalist güç kınlmasın, bölün- mesin!.. PENCERE İmanım Biraz KıpırdasanaL Eyvah ki eyvah.. Yine biz haklı çıktık.. Takıyye partisi gerçek kimliğini öylesine ortaya koydu ki, "Bu parti muhafazakâr" diyenler ayva- yı yediler, ama yine de olaylan görmezlikten gel- meye çabalayacaklardır.. Adamın birisi eşinin kendisini aldattığından kuş- kulanıyormuş; birözel sivil polistutup kadının pe- şinetakmış... Sivil, birkaç gün sonra gelip raporunu sunmuş: - Efendim, sizin hanım her gün saat 15'te bir gençle buluşuyor. - Eee.. Sonra?.. - Kentin meşhur bir semtinde malum otellerden birine gidiyoriar... - Eee.. Sonra?.. - Otelin 124 numaralı odasına çıkıyorlar. - Eee.. Sonra?.. - Üç dört saat odada baş başa kaldıktan son- ra çıkıyorlar... Koca sormuş: - Odada ne yaptıklannı görebildin mi?.. Sivil: - HayırL Koca: - Tuh.. demiş, bu işin gerçeğini öğrenemeye- ceğiz, desene!.. Takıyyeci AKP'nin gerçek kimliği konusunda hâlâ kuşku duyan varsa, boynuzlu kocanın man- tığına kurban olsun!.. • Yoksul Bektaşi aç biilaç kıra gezmeye çıkmış, bir ağacın altında otururken bir atlının uzaktan kopup geldiğini görerek ağaca tırmanmış, dallar, yapraklar arasında saklanmış... Atlı ağacın altına gelince gölgeye bağdaş kur- muş, heybesinden çıkardığı mis gibi sımsıcak so- munu beşe bölmüş... Birinci parçaya: - Bu, demiş, Ebubekir!.. Ikinci parçaya: - Bu Omer'... Üçüncüye: - Bu OsmanL Dördüncüsüne: - Bu Muhammet!.. Beşincısine: - Bu AllahL Sonra ilk üçüne el atıp sormuş: - Sizler Ali'yi neden harcadınız?.. Üçünü afiyetle mideye indirdikten sonra sıra dördüncüye gelmiş: - Sen, neden sağlığında tedbir almadın? Atlı dördüncüyü de hallettikten sonra beşinci- ye uzanmış: - Sen her şeye kadirsin de niçin bu işleri sey- rettin?.. Ben seni yemeyeyim de kimi yiyeyim?.. Son parçanın da elden gideceğini gören Bek- taşi telaşlanıp ağacın tepesinden bağırmış: - Hey!.. Bari ona dokunma!.. Atlı gökten gelen bu sesi duyunca korkudan çat- layıp ölmüş... Bektaşi ağaçtan inip somunu afiyetle mideye indirirken yukarı bakmış: - Sana şükür!.. Ama, biliyorsun, ben olmasam seni deyiyecekti!.. Kıssadan hisse: Ülkenin bugünkü durumunda elde bir son parça kaldı... İmanım, biraz kıpırdasana!.. Canlarım, annem ve babam LEMANveAZİZTANER Cumhuriyete ve Atatürk de\Tİmlerine olan inançlanyla, öğrencilerine ışık tuttular. İlkeli ve onurlu yaşadılar. Yaşamlan öraek olsun. B.TARR KAHRAMANMARAŞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dos>aNo- 1983 ^26 Esas 1995 553 Karar Yukanda esas ve karar numarası \azılı dos\ada. Davacılar Hüseyın Gökpınar mırasçısı Alı Ha\dar Cafe- roglu, Alı Aslan Gökpınar \e Mustafa Gökpınar mırasçısı Fatma Gökpınar'a Yargıtav 1" Hukuk Daıresı Başkanlı- grnın bozma ılamının gazete ile teblıgıne karar \erıldıgın- den. Da\acı Husesın Gökpınar mırasçısı Hüseyın oğlu 1958 d lu Alı Ha\dar Caferoglu. Hüse>vn oğlu 1962 d lu Alı As- lan Gökpınar \e Mustafa Gökpınar mırasçısı Mustafa kızı 1328 d.lu Fatma Gokpınar'ın en son adresı olan Kahraman- maraş ılı Pazarcık ılçesı Demıreıler köyündekı adreslenne, Yargıta> P Hukuk Daıresı'nın 2002 1136-13012 Esas \e Karar sayılı bozma ılamının teblıgıne, da\acılar. ışbu ılanın vaşınını ızleven 15 gun ıçensınde HUMK 440 maddeye göre karar düzeltme ıstegınde bulunmadıklan takdırde. \e- nıden esasa ka\dı >apılıp \argılama\a de\am olunacağının bılınmesı ve ışbu ılanın teblıgat yenne kaım olmak üzere üan olunur Basın 23642 öl'ün büyülü ortamında "Keyifli Tatil" Titreyengöl kıyısında orman içinde Mavi Bayrak özel plajlı bir rüya • Eşsiz doğa, temiz sahil • 60 dönüm alanda 54'ü viVla toplam 383 klimalı oda • Sabah, öğle, akşam açık büfe yiyecekler, yerli alkollü ve alkolsüz içecekler • Anne-babalara ve çocuklara özgürlük! "ÇOCUK KULUBÜ • Disko ve animasyonlar • Evcil hayvan kabul edilir • Resepsiyona bildirin Cumhuriyet gazetesi odanızda • Cumhuriyet ailesinin buluşma noktası 65 yaş üzeri konuklarımıza, 0/ ,,A în J îr J m Balayı çiftlerine F A M I L Y R E S O R T Manavgat- Side/Titreyen Göl mevkii www.magicsevenresort.com Rezervasyon Tel: +90(242) 756 96 00 +90 (212) 518 94 31-32 rezervasyon@magicsevenresort.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear