29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 TEMMUZ 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASEV Birçok eylemden sorumlu tutulan Irak'taki sünni direnişinin lideri hakkında birbirini tutmayan yüderce iddia Zerkavihayalmigerçekmi?Derieyen: SEVCAN KARCI ABD. Irak'taki Sünnı direnişin arkasında EbuMu- sabEl Zerkavinin olduğunu öne sürüyor. Peki Zer- kavi diye birisi gerçekten var mı? Zerkavi'yle ılgilı bilgılerin çoğu, her zamanki gi- bi ABD kaynaklı. Özgeçmişi söylentiler, anonim bügıler, efsanelerden ve çelişkili bılgilerden oluşu- yor. Birbinni tutmayan yüzlerce ıddia Zerkavi hak- kında şüphelenn artmasına neden oluyor. Bazı araştırmacılar, Zerkavi'nin tıpkı Usamebin Ladin gibi CIA tarafindan desteklenerek Soğuk Savaş döneminde So\yetlere karşı savaşması için Afganistan'a gönderildiğine ve bölgede 2001 yı- lında Amerikan bombardımanı sonucu öldüğüne ına- nıyor. Bu görüşü savunanlann sayısının azımsana- mayacak derecede olması, ZerkavTnin masa başın- da çizildiği şüphelerinin artmasına neden oluyor. ABD'li yetkililer Irak'taki bütün adam kaçırma, öldürme, intihar saldınlanndan Zerkavi'nin başın- da olduğu El Kaide bağlantıh "Tevbid ve Cinad* örgütünü sorumlu tutuyor. ABD, Zerkavi'nin ba- şına 25 milyon dolar ödül koyarak Zerkavi'yi Usa- me bin Ladin'in yanında "en değerli teröristfer" lis- tesinin başına yerleştirdı. Dünya Zerkavi'nin bu gücünden, 2003 Şubat'ına kadar habersizdi. Döne- min Amerikan Dışişlen Bakanı Colin Powell tara- findan El Kaide'nın "beynT olarak nıtelendirilen Zerkavi bir anda dünya gündemme yerleşti. Time dergisı Zerkavı'yi dünyayı etkileyen 100 kişi liste- sine aldı. 37 yaşındakı Zerkavi'nin "gerçek olduğu" var- sayılan hayat hıkâyesi ise oldukça karanlık. Asıl adı- Washington'un birçok eylemden sorumlu tuttuğu Zerkavi, en çok arananlar listesinin başında geliyor. (Fotoğraflar: REUTER-AP) nın Ahmed Fadıl Nezzal El-HaDOah olduğu sanılı- yor. Ürdün'ün Zarka kentinde, Fılıstınli bir mülte- cinin oğlu olarak doğan Zerkavi alkolik, dövme me- raklısı, futbol tutkunu, annesine çok düşkün olarak tanımlanıyor. Ilk hapis deneyiminı, 12 yaşında cin- sel saldın suçu nedeniyle yaşadı. 17'sınde okuldan atıldı. Sovyetler Bırliği'ne karşı savaşmak için Af- ganistan'a gittiğinde henüz 19yaşındaydı. 1992'de Ürdün'de halıfelıği gen getirmeye çalıştığı gerek- çesıyle ikinci kez tutuklandığında 7 yü hüküm giy- mesinin ardından, 1999'da Ürdün'de Amerikalı ve Israilli turistlere karşı saldın düzenlemekten gıya- bında ölüm cezasına çarptınldı. Bu saldınyı düzenledikten sonra Afganistan'a ka- çan Zerkavı, Herat bölgesindekı kamplarda mılı- tanlann egiriminde görev aldı. 2001 'de Afganıstan'da Amenkan bombalan sonucu yaralandı. Tek baca- ğını bu olayda kaybeden Zerkavi'nıntedavisı Irak'ta yapıldı ve bacağına protez takıldı. Bu olay Zerka- vi'nin hikâyesindeki dönüm noktasını oluşturuyor. ABD bu tedaviden yola çıkarak Zerkavi, Bin La- din ve Saddam Hüseyin'in işbirliği içinde olduğu- nu iddıalanna ekledı ve bu varsayımdan yola çıka- rak Zerkavi'yi Irak dırenişinın tek suçlusu ılan et- Direniş cephesini ABDyaratU BRYAN BENDER Suudi Arabistan ve Israil'in ayn ayn yürüttüğü araştırmalar, Irak'a ABD'ye karşı savaşmak için giden yabancılann büyük çoğunluğunun eskiden terörist olmadığını, fakat savaşla birlikte radi- kalleşnklerini ortaya çıkardı. Bush. te- röristlerin Irak'ı ABD'ye karşı merkez cephe yapmak istediklerini ileri sürü- yor. Yabancı savaşçılar hakkında aynn- tılı bilgiler içeren iki çahşma ise Irak'taki şiddetten teröristleri sorumlu tutan Bush'un ıddialan üzerinde ciddi tereddütler yaratıyor. Fakat Riyad yö- netimi adına yaptığı araştırma çerçeve- sinde Irak'a sızmaya çalışırken yakala- nan 300 civannda Suudı'nin sorgusu- nu ve 40'a yakın intihar bombacısınm geçmişinı inceleyen Navaf Obayd, di- renişçilerin. "dinsizkri Arap toprakla- nndan atmak için harekete geçtikleri- ni* ortaya koyuyor. İsrail için yaptığı araştırmada 154 yabancı savaşçıyı in- celeyen, terör uzmanı Reuven Paz da, Irak'ta ölen Araplann büyük çoğunlu- ğunun, Irak'a gelmeden önce hiçbır te- rörist eylemde görev almadığına dik- kat çekıyor. Araşhrma, direniş- çilerden yalnızca birkaçının geçmışte Afganıstan, Bosna veya Çeçenis- tan'da Islamı dırenışe katıldığını gösteriyor. Israü'dekı Uluslara- rası llışkıler Küresel Araştırma Merkezi adına çalışmayı yü- rüten Paz'a göre. 154 savaşçıdan. ba- balan Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne karşı savaşan 6 kişi- nin de aralannda ol- duğu sadece bir avuç direnışçinin geçmişte te- rörle ilişkisi olmuş. Kim- liklerinin açıklanmaması ko- şuluyla konuşan Amerikan ıstih- barat görevlileri ve terör uzmanlan da, intihar eylemcıleri konusunda benzer bir tablo çizıyor: Eylemciler. Irak sava- şından önce. ABD'ye saldırmak için uğraşan El Kaıde gibı köktendinci de- ğil. Fakat dindaslannı "•haçhlardan" veya "dinsjzlerden" korumalan için yapılan çağnlara yanıt venyorlar. "Ye- ni Amerika Kuruluşu"nda terör uzma- nı Peter Bergen, "Başkan, lrak'ın te- rörie savaşta ana cephe olduğu konu- sunda hakh, ama bu bizim yaratnğımız bir cephe" diyor. Amerikan askeri ve istihbarat yetkililerine göre yabancı lilitanlar, Irak'ta savaşan direnışçile- yüzde 10 kadar küçük bir yüzdesini "turuyor. Eskı Irak askerlerinin, am Hüseyin'e sadık kalanlann ve > Sünnı azınlık mensuplarının luğu en geniş direnişçi kesimi- ' ise 10 binlerle ifade ediliyor. • olmasına karşın, yabancı etkisi çok büyük. Bu sa- O ve Irak güçlerıne karşı n. çoğunluğu Şiı binler- ine neden olan intihar saldınlanndan sorumlu tutuluyor. Sa- vaşçilann bu "kahramanhlrian" Amerikan halkının savaşa desteğini sürdürmesine de neden oluyor. Associ- ated Press'e göre, Irak'ta son iki ayda araçla ya da intihar bombacılan tara- findan gerçekleştirilen saldınlarda 1400 kişi öldü. Bush ise, ABD ordusu- nun devam eden operasyonlannın ne- deni olarak yabancı savaşçılan gösteri- yor. Bush, "Dünya terörisderinin'' Irak'ta konuşlanmayı seçtiklen tezıni sık sık tekrarlıyor. Londra'daki bir rö- portajında Obaid, araştırmasının "en geniş kitlenin. televizyondaki görüntü- leri izleyen ve internetteki haberleri okuyan çocuklardan ohıştuğunu; Bste- de ya bir kuzeninin ya da asiretlerinden birinin ismini gördüklerini ve kendfleri- ni Irak'a gttmek konusunda sorumlu rüssettiklerinT gösterdiğini söylüyor. Söz konusu ıkı araşûrmaya göre de Irak'a Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan gelen diğer savaşçılar ise daha yaşlı (20'li yaşlannın sonunda ve 30'lu yaş- lannda) ve aileleri var. Reuven Paz. "Direnişçilerin büyük çoğunluğunun 11 EytüTden önce de sonra da El Kaide ile hiçbir ilişkisi olmadığuu" belir- tiyor. Paz çalışmanın. Irak sa- Araştırmalar x vaşınm İslam dinine ve Irak'a ABD'ye Arap kültürüne bir saldın karşı savaşmak için giden yabancılann eski- den terörist olmadığını,fa- kat savaşla birlikte radikal- leştiklerini ortaya çıkardu Terör uzmanı Peter Ber- gen, "Başkan, lrak'ın te- rörle savaşta ana cephe olduğu konusunda hak- h, ama bu bizim ya- \ rattığımız bir cep- \ he " diyor. olarak görüldüğü gerçe- ğini ortaya koyduğunu vurguluyor. Uluslara- rası Terörist Varlıkla- nnı Araştırma Ensti- tüsü yöneticisi Rita Katz, "bu insanlann Pakistan'da veya Çe- çenistan'da eğrtim al- madıklannı, Irak'ı savunmanuı her Müs- lüman'ın görevi oldu- ğunu düşündükteri için Irak'a gittiklerini'' kay- ti. Madnd olaylan, Istanbul'daki bombalı saldın- lar, Fas'ın Kasablanka kentindekı bombalı saldın, Bağdat'taki Birleşmiş Milletler binasına yapılan saldın, MısırBüyükelçisi'nin öldürülmesi ve hâk'ta gerçekleşen adam kaçırma, bombalama olaylannın tümü Zerkavi'nin uzayıp giden suç listesinin sade- ce bir bölümünü oluşturuyor. Bu bilgilerin büyük bölümü ABD'li kaynaklardan geliyor. VARSAYIMLAR ÇOK Gerçekte 2001 yılmdan sonra Zerkavi'ye ne ol- duğu tam olarak bilrnmıyor. Kımılen için Zerkavi sadece Amerikalılann kafasında yaşayan bir ma- sal, kımilerine göre ise, 2001 yılında Afganistan'ın Tora Bora bölgesinde öldü. Şehadet operasyonla- nna hazırlanan intihar bombacılannın son günle- rinden kesitler sunan kasetlerde yer alan kısa ses kayıtlan Amerika tarafindan Zerkavi'nin yaşadığı- na dair kanıt olarak gösterilıyor. Fakat bu kayıtla- nn kanıt niteliği taşıyamayacağı çok açık. Aynca Amerikalı ^fickBerg'in infazının görüntülendiği vi- deo kayıtlannda, infazı gerçekleştıren kar maske- lı kişi Zerkavi olduğunu söylüyor fakat ekrandaki kişinin bacaklannın çok sağhklı görünmesı aynca Arapçayı Ürdün aksanıyla konuşmaması Zerka- vı'nın var olmadığı yönündekı şüphelenn artma- sına neden oldu. El-Akbar gazetesınin ıddiasına göre, Zerkavi si- \illeri hedef alarak Amerika'run Irak'ta daha faz- la kalmasını meşrulaştırmaya çalışan bir Amerikan ajanından başka bin değıl. BBC'ye göre ise Zer- kavi'yle Bin Ladın arasında büyük bir çekışme var. Zerkavı'nın \ıdeo kayıtlannda kurbanlannın başı- nı kendi eliyle kesmesi Ladin'e göndenlen bir me- saj olarak yorumlanıyor. ABD'li liderler tarafindan her hafta Zerkavi'nin yardımcılanndan birinin tutuklandığınm veya öl- dürüldüğünün açıklanmasına rağmen Zerkavı'nin ızine hiçbır yerde rastlanamaması şüphelerin art- masına neden oluyor. Amenkah yetîalılere göre Zerkavi olay yerinden ya hemen kaçıyor ya da ey- lemleri lrak'ın herhangi bir yerinden telefonla yö- netiyor. Sünni direnişinin merkezi Felluce'yi, Zer- kavi'yi yakalamak amaçlı abluka altına alan işgal güçlerinın ellerinin >ıne boş kalması akıllardaki sorulan arttınyor. Bütün bu şüpheler, Alaskalı ba- ğımsız gazeteci DahrJamail ı Zerkavı'nin doğdu- ğu iddia edilen Zarka'ya götürdü. Dahr Jamail yol- culuğa başlarken Zerkavi'nin tamamen bir masal olduğuna inanıyordu. Dahr Jamail, Zarka'da herke- se Zerkavi'yi sordu, ancak aldığı yanıtlar kendisi- ni tatmin etmedi. ABD'NİN UYDURMASI Zarkalılann bu- bölümü Zerkavi'nin 2001 'de Af- ganistan'da öldüğünü ve yeni iddıalann hepsinin ABD'nin uydurması olduğu görüşünde. Genel ka- nı, Amerika'run Zerkavi'yi sadece propa ganda aracı olarak kullandığı yönünde. Zarkalılar, Ame- nka gibi dünyanın en iyı istihbarat ağına sahıp bir devletin nasıl oluyor da, bir teröristi yakalamayı be- ceremediğinı anlamakta güçlük çektiklenni belir- tiyorlar ve ekliyorlar: "Eğer Zerkavi yaşıyorsa VB Irak'takidirenişiörgütiüyorsa arkasmdayız, çünkü Amerika bölge\e istikrarsızhktan başka bir şey ge- tirmedL" Zerkavı'yle avııı kampta eğıtün gördüğü- nü iddia eden bir tanık, Dahr Jamail'e "Irak'ta ya- şandanlar yurdu işgal edflen berkesin vereceği do- ğal tepküerin sonucu. Yaşanüanlann cihadla hiçbir ilgisi yok" şekhnde konuştu. Dahr Jamail'in yaptı- ğı uzun görüşmeler sadece Zerkavi'nin "bir za- manlar" var olduğuna inanmasına yardımcı oldu. ABD, Zerkavı'nin Irak'ta Suudiler, Cezayirliler, Libyalılar, Ürdünlülerden oluşan 1000 kadar sa- vaşçısı olduğunu öne sürüyor. Amerika, böylece Irak direnişinin dışardan örgütlendiği, aslında Irak hal- kının Amerika'nın "özgürfcştirme harekâtmdan" çok memnun olduğu iddıasını desteklemiş oluyor. 'Türk-Yunan üişkileriAB 'nin konusu değiV MİHALİSMORONİS dediyor. Irak'ta savaşanla- —•^ nn Afganıstan, Bosna veya Çeçenıstan'da savaşanlar gibı sa- dece Müslüman değil, aynı zamanda Arap da olmalan gitgide artan Arap dayanışmasının bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Araşnrmalara göre, direnişteki bir diğer etken ise yüzyıl- lardır süren Sünni-Şii anlaşmazlığı. Anahzlere göre Irak'a gelen yabancı savaşçılann hepsi Sünni ve hedef- lerinin çoğu da, yüzyıllar sonra Bağ- dat'ta siyasi gücü ele geçiren Şiiler. Suudi Arabistan'daki Demokrasi ve In- san Haklan Merkezi yöneticisi ABA1- yami Sünni-Şii anlaşmazlığının, Irak'ta yabancı savaşçılann varhğinı en iyi açıklayan etken olduğu görüşün- de. Alyami, ABD'li politikacılann Is- lam dünyası içindeki tarihi uyuşmaz- lıklan kavTayamadığını belirtiyor. İs- tihbarat yetkılüeri, "Iraköğren- dkrinin" Irak'ta kurduklan bağlan- tılardan yararlanmalanndan ve ül- kelerine Islamcı terörist olarak dön- melerinden korkuyor. (Boston Globe, ABD, 17Temmuz2005) Tfi Türkiye'nin Avrupa yönelımıne ihşkın belirsizlik Avrupa Birliği (AB) Konse- yi'nden sonra liderlerin zirve kararla- nndan geniş bir şekilde söz etmeyi reddetmeleri nedeniyle daha da yoğun- laştı. Zaten, Türkıye-AB müzakereleri- ne ara verilmesi ya da imtiyazlı ilişki- lere dönüşmesı olasıhğı Fransa ve Hol- landa'daki referandumlardan sonra da- ha da yoğun bir şekilde ortaya çıkı- yor. Bu perspektıf. Helsinki anlaşması- na dayanan Türk-Yunan ilişkileri- ni ve Kıbns sorununun çözümü- nü doğrudan etkiliyor. Çünkü AB üye- si olduktan sonra Lefkoşa kendine da- ha fazla güveniyor ve Anka- ra AB'ye girmekte ısrar ettikçe, üyeli- ğini güçlü bir basb aracı olarak tutu- yor. Erdoğan hükümetinin on yeni AB üyesi ülkeyle Ankara protokolünü im- zalaması ve yapılan yorumlara göre. bunun dolayh bir şekilde Türkiye'nın Kıbns'ı tanıdığı anlamını taşıması, bu görüşün doğru olduğunu kanıtlıyor. Ancak, Erdoğan hükümeti tarafindan protokolün imzalanmasının Kıbns Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos un uzlaşmaz pohtikasına haklılık kazan- dırdığı yönündeki görüşler en azından temelsızdir. Aynı zamanda, bu gelişme sonunda Ankara'nın, Lefkoşa'nm bas- kılanna boyun eğmek zorunda kalaca- ğrnın ve AB müktesebatına uygun bir çözümü kabul edeceğinin kesin olduğu yönündeki görüşler de, hem Yunanis- tan hem de Kıbns için tehlikeli hayal- ler oluşturuyor. Bu görüşlerin sahiplen en azından devletlerarası ilişkiler hak- kında tam bır bilgisizlik sergüiyorlar. Tabıi bu çerçevede AB'nin çalışmala- nna ilişkin kanunlarla (resmi ve gayri olan Türk-Yunan ilişkileri için de ge- çerlidir. Bazılannrn iddia ettiği gibi Türkiye'nin Avnrpa yolunda ilerlemesı "evdDeştirihnesi'', Ege'ye ilişkin gö- rüşlerimizi ve tezlerrmizi olduğu gibi kabul edeceği anlamına gelmiyor. He- men hemen herkesin büyük bir başan olarak nitelendirdiği Helsinki dahi, BM Bildirgesi'nde öngörüldüğü gibi. Yunanistan ile Türkiye'yi uzlaşmaya Türkiye ile ilişkilerimizin gidişatt Brüksel'in değil, hemen hemen tamamen Atina'mn hareketlerine bağlu Brükselher zaman yatışhrıcı ve ıızlaşmacı olarak hareket edecektir, çünkü bu, Avrupa'nın temel kanunudur. Türkiye'nin Avrupa yönelimi AB 'ye tam üyelikyerine ayrıcalıklı ortakhkla sonuçlansa dahi, Atina avantaj sağlamış olacak. resmı) ılgilı bır bilgisizlik de gösteri- yorlar. Adım adım uzlaşma ve de ödün verme AB'nin temel ilkelerinden bin- dir. Bu nedenle, Ankara protokolü im- zalama yönünde adım atmadan önce, Erdoğan'ın hareketine karşılık olarak, Lefkoşa'ya Kıbnslı Türklere kolayhk- lar sağlaması doğrultusunda baskılann oluşması sürpriz sayılmamah. Tabü bu durum. Helsinki'den sonra düzene so- kulacağı söyienen, ancak sihirli bir değnekle düzene sokulmalan imkânsız davet edıyordu, bu unutulmamalı. An- cak, siyasi liderhğimiz, kamuoyunu bir uzlaşma olasıhğı çerçevesine hazırla- yacağına. Türkiye'ye görüşlerimizi ve tezlerimizi kabul ettireceğımize dair ümitler vermeyi tercih etti. Aşın vatan- severlere gelince, bunlar, Türkiye'nin Avrupa prototiplerine ve değerlerine uyum sağlamasının parçalanmasına, bu bağlamda da Ege'ye ilişkin tezleri- mizi kabul edeceğine dair ümitlerle yaşamalanna yol açtı. Bu koşullar al- tında, Türkiye'nin AB yöneliminin be- hrsiz olduğu bu aşamada. Ege'de kont- rolsüz gerginliğe geri dönüş, hatta sı- cak bir olayın cereyan etmesi korkusu haklıdır. Türk-Yunan sonmlan, PASOK'un id- dia ettiği gibi Avrupa-Türkiye konula- nna hiçbir zaman dönüşmediler. Ege'deki gerginlik ise, Ankara'nın Brüksel ile ilişküerine bağlı değildi. devam eden Türk-Yunan görüşmeleri- ne bağhydı. Türklenn Avrupa'nın bü- yük "evefini bekledikleri 17 Aralık'ta bile Türklerin Ege'de ihlallere devam etmeleri bunun bir kanıtını oluşturu- yor Demek ki, Türkiye ile ilişkilerimi- zin gadişatı Brüksel'in değil, hemen hemen tamamen Atina'nın hareketleri- ne bağlı. Brüksel her zaman yatıştıncı ve uzlaşmacı olarak hareket edecektir, çünkü bu, Avrupa'nın temel kanunu- dur. Türkiye'nın Avrupa yönelımi AB'ye tam üyelik yerine ayncalıkh or- taklıkla sonuçlansa dahi, Atina avantaj sağlamış olacak. Ancak, siyasi liderh- ğimiz Türkiye ile bir uzlaşmanın ya- rarlı olup olmadığı hakkındaki pohti- kalannı, bu doğrultudaki tezlenni net- leştirmeh ve halkını ikna etmehdir. (Elefterotipia, Yunanistan, 19Temmuz2005) r Çeviren: MURATİLEM
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear