25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26TEMMUZ2005SAU 10 dishab@cumhuriyet.com.tr KAVŞAK OZGEN ACAR AB Elçileri Göbek Atıyor AB. Türkiye'nin üyeliğine en çok "ser- bestdolaşım" konusunda karşı çıkmı- yormu? Kişi başına üç bin dolariık ulu- sal gelire sahip, yüzde 14'ü işsiz olan Türk halkının özlemi, en azından 10 bin dolarlık gelire sahip halklar gibi insan- ca yaşamak değil mi? Türkiye'nin nü- fusu, AB ülkeleri içinde Almanya'dan sonra ikinci sırada, 2015'te birinci ola- cak. AB, eğer anlaşma olacaksa, "ser- best dolaşım" kuralının Türkiye'ye uy- gulanmamasını istiyor. Bu ülkelerden vi- ze almak için sırat köprüsünden geçil- mesi gerekiyor. Banka hesap dökümü (kendi vatandaşına sorma hakkına sa- hip olmadıklan halde bu koşulu Türki- ye'de uyguluyorlar), tapu, işyerinden kefalet gibi belgeler de isteniyor. Şim- di TC'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bakın ne diyor?: "1995'te 'Istanbul'a nakil ilm-i habe- ri ile girilmeli, dediğimde, Belediye Baş- kanı vize istiyor' dediler. Neden? Insan- lann neden geldiğini, nereye gidecek- lerini, çalışmaya mı yoksa seyahat et- meye mi geldiklerini bilelim. Geldiği yeri belli olmayan, nereye yerleştiği belli olmayanlar, şu anda ıstanbul'a bedel ödetiyoıiar. Bu uygulama Tür- kiye için değil, dünyanın gelişmiş ül- keleri böyleyapıyortar. Hatta cebiniz- de ne kadar para olduğunu da soru- yoriar." Sanki konuşan Türkiye Başbakanı değil de Federal Almanya şansölyesi! Bu durumda Istanbul Almanya, Izmir Fransa, Mersin Hollanda, Adana Ingil- tere olmuyor mu? Başbakanın açıkla- masının sözcük sözcük çevrilip tüm AB başkentterine iletildiğini biliyoruz. An- kara'daki AB diplomatlan, Türk başba- kanı bizden artık "serbest dolaşım hak- kı isteyemez" diye göbek atıyoriar. Nasıl Meksikalı sınırdan kaçak ola- rak ABD'ye daha gönençli bir yaşam için geçiyorsa, bin dolann alfında ge- liri olan, işsiz Güneydoğulu insanımız da geliri altı bin dolann üstündeki Is- tanbul'a, kâğıt üzerinde üç bin dolar- iık işsiz Türkler de on bin dolariık AB kentlerine iş umuduyla göç çabasında.. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kı- sırdöngü yaşanıyor. Deniliyor ki, terör insanlan göçe zoriadı. Son beş yılda Tür- kiye'nin nüfûsu yüzde 6.3 artarken baş- ta yüzde 15.4'lik bir oranla Tunceli'de olmak üzere 24 ilimizde nüfus düştü. Terör göçü yarattı. Peki, terörü ne ya- rattı? Türkiye'deki terör, ABD, Ingilte- re, Ispanya, Israil'deki terörie aynı de- ğildir. Türkiye'deki terör kendine öz- güdür. Hiç unutmuyorum, bundan ye- di-şekiz yıl önce Bingöl'de bir kahve- de iki oğlu da PKK'ye katılmış bir ba- ba ile konuşuyordum. Anlattıklan so- runun can damanydı: "Oğlum liseyi bitirdi. Üniversiteye giremedi. İş bulamadı. Bütün gün kah- vedeya kâğıt oynadıya da TV'depor- no fılmler izledi. Bir gün, bir arkadaşı oğlumu köşeye çekip bir şey söyledi. Sonra eve gelip bizle helalleşti. öteki gençlergibi PKK'ye gideceğini anla- mıştım. Yine de nereye gideceğinisor- dum. Yanıtı 'PKK beni pilot olarak eği- tip kamımı doyuracak!' oldu. Arkasına bakmadan gitti. Bir süre sonra hükü- metle çatıştığı, öldüğü haberi geldi. Kardeşi haber vermeden evden kaç- tı. Sonra bir arkadaşı onun da ağabe- yinin intikamını almak için PKK'ye ka- tıldığını söyledi..." Son ÖSS sınav sonuçlannda "başa- nlı iller listesine" göz atarken PKK'nin "yeni pilot adaylarım" görür gibi ol- dum. Ustenin en sonunda Hakkâri var- dı, onu Şırnak, Ardahan, Bitlis, Ağn, Bingöl, Artvin, Kars, Mardin izliyordu. Başbakan Istanbul'un kapılanna De- li Dumrul dikmeye heveslenirken "ye- ni pilot adaylannı" da terörün kucağı- na itmiyor mu? Bı- rakınyıllardırbuböl- geye yatırım yap- mayı, tam tersine köyier.mezralarbo- şaftı/mış, Doğu'nun enönemligelirkay- nağıhayvancılıköl- dürülmüştü. "Terör mü işsizlikten" çık- mıştı yoksa "işsiz- lik mi terörü" bes- lemişti? Bu soru- nun sorumluluğunu elbette yalnızca bugünkü hükümete yükleyemeyiz. Er- doğan, öncülleri gibi, "bölgeyeyatınm yüklemesi" yapacağını söylüyor. Son çeyrek yüzyılın hükümetleri bu bölge- de yatırımlara kapı aralamak yerine te- rörist yetiştirdikleri için suçludurlar. Ne dersiniz, vatana ihanet konusunda Vah- dettin ile geçmiş yöneticiler arasında en ufak bir fark var mı? Istanbul'a son beş yılda bir Gazian- tep nüfusu eklendi. Varoşlar doldu taş- tı. Güneydoğu'daki işsizlik Istanbul'a, öteki kentlere taşındı. Güneydoğu "fe- rörü"; kapkaçı ile, fuhuşu ile, uyuştu- rucu ile Istanbul'da "anarşiye" dönü- şünce Bizans'ın sermaye sahibi, eski belediye başkanı yakınmaya başladı. Peki 25 yıldır akılları neredeydi? Yurt- dışına 40 milyar dolar götüreceklerine, bunun birkaç milyar dolarını o toprak- lara yatırsalardı, günaha mı girerlerdi? 1980'lerde baskıdan Türkiye'ye göç eden Bulgaristan Türkleri, son seçim- lerde orada oy kullandılar? Neden? Türkiye'den önce AB'ye girecek olan Bulgaristan'da vatandaşlıktannı tescil edip AB'nin gönencinden pay kapmak için değil mi? Peki Kürt Mehmet PKK'den başka nereye gidebilirdi ki? Atilla Koç, Mehter Takımı Gibi Nemrut'un doruğunda dünyanın 8. harikası bulutlan deler geçer. Komma- gene Kralı 1. Antiohos için lö 1. yy'da yapılan eşsiz tümülüsü anıtsal heykel- ier çevreler. Bırakın soygunculan, gö- müt odasına bugün bilim dahi giremi- yor. Meğer, görkemli yapıtın miman iki- bin yıl sonra Hollanda'da bir zenginin eşi olarak "yeniden dünyaya gelmiş"\ Zengin kocasına, kendi yaptığı gizli ge- çidi, gömüt odasını çok iyi bildiğ/ni söy- lemiş! 0 da odayı bulmak için, soluğu Türkiye'de almış. Milletvekilleri araya girince, Hollandalı arkeoloji profesörü Herman Brijder başkanlığındaki eki- be çalışma izni verilmiş. Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Türk bilim adamlannın bilimsel raporu- na dayanarak HollandaJı ekibin çalışma- sını, beş yıllık gecikmeyle de olsa, ce- sur bir kararla durdurdu. Kurulun rapo- ru özetle şöyleydi: "Bazı müdahalelerin apıta za- rar verdiği, ekibin çalış- masını sürdürmesi du- rumunda, gerekli koru- ma bilimi çalışmalannın yapılamayacağı, anıtta giderilemeyecek önem- li zarartar oluşacağı, bu olumsuzluklardan da dünya mirası konumun- dakibiralanı koruma ba- şarısını gösteremeyen Türkiye'nin sorumlu ola- cağı saptanmışttr." Konunun en yetkin uz- manı, yedi yıl Roma'da UNESCO'nun birenstitüsünün müdür- lüğünü başanyla yapan profesör Cevat Erder de "koruyucu bilimin" Kültür Ba- kanlığı'nda anlaşılmasından duyduğu sevinci aktardı. Koç, bu olumlu davra- nışına karşın anlaşılmayan demeçleri- ni de sürdürüyor. Koç'a göre kazı izin- leri 3 yıl sürecekmiş! Yerti ve yabancı ar- keologlar yıllık olan kazı izinlerinin üç yı- la çıkanlmasının sevinci, ancak üç yıl son- ra kazılan durdurulacaksa bunun han- gi koşulla/da gerçekfeşeceğini bileme- menin kaygısı içindeler. Geçen hafta bu köşe, pek çok arke- olojik kazı ve müzeyi dolaştığımız için yazılamadı. Türkiye'de 270 kadar kazı ve yüzey araştırması yapılıyor. Osman- lı döneminde yabancı kazıcılann bulduk- lannı kaçırmaları nedeniyle Cumhuri- yetin başlangıcında kazılara hükümet adına, Fransızcadan alıntı olarak "hü- kümet komisen" diye bir temsilci veri- lirdi. Bugün artık, müzelerde görevli ar- keolog ve sanatçı tarihçileri "komiser" değil "temsilci" olarak görevlendirili- yor. Zaten personeli olmayan müzeler- de bir çırpıda 270 boşluk doğuyor. Gez- dığimiz yerferde asli görevi, ister Türk ister yabancı olsun, kazıcı bilim heyet- leri ile yerel kurumlar ya da bakanlık arasında "eşgüdüm sağlamak, sorun- lan gidermek" olan temsilcilerin anla- yışlı çalışmalar yaptıklannı gördük. An- cak bazılannın da sanki Cibali Karako- lu'nun komiseri gibi davranıp, aşağılık komplekslerini tatmin için, kazının hu- zurunu kaçırdıklanna da tanık olduk. Bakanlığın, "temsilcilerin" bir "komi- ser" değil bir "eşgüdümcü" olduklan- nı bu kişilere öğretmelerini ya da bu tür kişileri hiç atamamalannı öneririz. Yok- sa ileride can sıkıcı sorunlarla karşıla- şılacaktır. Koç'un Türkarkeotog- lannın ödeneklerini art- brmasını "heyecan veren birgelişme" olarak nıte- lemiştik. Koç, Aydın'da yaptığı konuşmada, Türk kazılanna 10O'erbin YTL gönderdiğini açıkladı. Oysa, bazı kazılara bu- güne kadar yalnızca 30- 35binYTLgönderildiği- ni öğrendik. Uzun süre- li kazı ve onanm planla- ması yapan arkeologla- nn güç durumda kaldık- lannı, bakanlığın koşulu olan planlann yok olup kazılann da kı- sa sürede kapanma tehlikesi içinde ol- duklannı gözledik.. SBF'Iİ kardeşim Koç, SBF kökenli kaymakam kardeşim Orhan Düzgün'ü Kültür Varfıklan ve Müzeler Genel Mü- dürlüğü'ne atadı. Düzgün'ün, Sultan- hisar'daki Nysa antik kenti dışında, kaç ören yeri ya da müze gezdiğini, sorun- lan ne ölçüde bildiğini bilmiyoruz. Bur- nu dibindeki NysaTiyatrosu'ndan ça- lınan bir kabartmayı, Ankara'da oldu- ğumuz halde, biz orada buldurmuş- tuk. Düzgün'ün atamasımn Çanka- ya'dan geçmediği için, vekâlet ettiği söyleniyor. Düzgün, belki başanlı bir genel müdür olabilir. Müzeleri, arke- olojik sorunları öğrendikten sonra o görevde acaba ne kadar kalabilir? Koç, 28 müzede müdür yokken bu göreve kimi getirebilirdi ki? Elmek: oacar@ superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 İslamiöıgütler Leeds'te ciritatiyor Leeds o güne kadarson derece somnsuz, rahat biryerdL. MUSTAFA K. ERDEMOL LEEDS - Leeds'te yaşamın MüslümanJar başta olmak üze- re diğer göçmenler için öteden beri sorunlu olduğu biliniyor. Göçmenler arasında ciddi yara- lanmalara yol açan çatışmalar yaşaruyor. Hükümetin özellik- le Kuzey Irak'tan gelen göç- menleri Pakistanlı ya da Bang- ladeşli göçmenlerin yaşadıkla- n bölgelere yerleştirmesi so- runlan arttırdı. Kadın erkek iliş- kilerinde bir haylı muhafaza- kâr olan Leeds'in eski Müslü- man sakinleri, yeni gelen göç- menlerin, kızlanna yaklaşım- lanndan rahatsız olduklannı söylüyorlar. Bu bölgelerden birinde ma- navlık yapan Sacid, Kuzey Irak'tan gelen Kürtlen kaste- derek "Bunlarnasıl MüsHiman, ar, hayâ bflmiyoriar" diye gös- teriyor tepkisini. Zaten işin içi- ne ar, hayâ gibi kavramlar gi- rince, çatışma kaçınılmazlaşı- yor. Ingilizlerle Müslüman gençler arasında da bu gerek- çelerle çok sayıda kapışma ya- şanıyor. Kürtlerle Pakıstanlılar, üslüman toplumun ileri gelenleri, ırkçılığın güçlenmesinden endişe duyduklannı dile getirmekle birlikte, Müslümanlar olarak artık kendilerinin de sorumluluk alması gerektiğini kabul ediyorlar. Leeds Belediye Meclis Üyesi tkbal'e göre gençlerin beyinleri yıkandı. Türklerle tranlılar, Kuzey Irak Kürtleri, hiçbirzaman geniş bo- yutlu olmasa da birbirleriyle çatışıyorlar. KesmlrHler etkln Leeds'te politik olarak en öne çıkan kesimi Keşmirliler oluşruruyor. Pakistanlı ve Bangladeşlilerden daha eği- rimli oldııklan biliniyor. Leeds 'te politik karar meka- nizmalarında hatın sayılır bir ağırlıklan var. Bunlardan biri olan Muhammed tkbal Lond- ra bombacılannın üçünün Le- eds'li Müslümanlar olduğu- nun ortaya çıktığı ilk günden beri Ingiliz medyasında Le- eds'teki Müslüman toplumun sözcüsü olarak göriiş belirtiyor. Leeds Belediyesi Meclis Üye- si olan Ikbal'le evinde konuş- tum. "Çokgençtiler" diyor Ikbal. "Birilerionlann be\inlerini \ı- kadi. Bu bir terörve kapımızın önüne kadargdmişoimasmdan üzgünüz. Toplunı olarak üziin- tünıüzü ve bizimle ilgisi olnıa- dıgı halde, lslam adına vapıldı- ğı iddia edildiği için özrünıüzü füm kurbaniann yakınlanna Uettik." Muhammed Ikbal'in "Şim- di ne olacak" diye sorduğum soruya \erdiği yanıt çok açık- tı: "Korku içindeyiz. Ufak te- fek sorunlara karşın diğer göç- men topiuluklanyla banş için- de yaşamaktaydık. Durum ar- ük maaksefçok farkhlaşö. Müs- lümanlara saidınlar sıklaşü an- cak tngüiz medyasuıda bunla- rayerbfleverflmhor.Irkçılık za- ten potansiyel bir tehlikevdi,ar- ükaçıkbirtehlikeolarakgûçka- zanmış bir şekilde kendisinigös- terecek. Müslümanlar olarak biam de eskisinden daha fazia sorumluluk ahnamız lazun ar- tık. Aileler çocuklannın faali- yetierinden habersiz olacak ka- dar ügisiz ohnamanlar." "Niçin Leeds" sorusunu Mu- hammed Ikbal'e de sordum, ancak tatmin edici bir yanıt alamadım. Aslında gerçekten şoke olmuş bir toplumda bu soruya derin analizler yaparak yanıt verecek kimse yok. Çün- kü bugüne kadar böyle bir olay- Intiharbombacısı mıy değilmuArşad AB, Leedes'deki Müslüman top- lumun en önde gelenlerinden. Bir *think- tank" olduğu da söylenebilir. "Bu birte- rördür, İslamla da ögisi yokrur" diyor. "Size göre de bu gençlerin beyni yıkandı mı gerçekten" diye sorduğumda şüphe- ye yer bırakmayacak kesinhkle yanıtlıyor: tt Evet Çünkû, kapalı ve rutucu bir ya- şam sürdürüyor da olsa Leeds'K Müslü- man toplum, butipleriyetiştirecek bir ya- pıya sahip değil. Başka kültürleıie iyi ûış- kfleri olan gençlerimiz var bizim. Bu ül- kede farkh küMrlere sa>güı ohnavi bep birlikte öğrendik Başka bir topiuma krz- gmhk duyacak kadar kin yok yüregimiz- de. Tam effl vıldır bu kentte vanz, elh' yıl- dır da diğer topiumlarla küçük sürrüş- meleri saymazsak, hiçbir sorun yaşama- dık. Ama maaksef bu üç gencin Leeds'h' obnalanbce karşıkimikesimferde \w olan önyargdan pekiştirdi" Polis ele?tlrlliyor Mazin Yunus da Leeds'in önde gelen Müslüman entelektüellerinden biri. O da diğer Müslüman önderler gibi Londra'da- ki saldınlan kınıyor. Ancak polisin yak- laşunını ciddi olarak eleştiriyor. "Poüs" diyor Yunus, "olaylann başlangıandan be- ri kesin konuşuyor. Ovsa tüm bunlann iddia olduğu vurgulanmahydı önce. Ka- nıtlandıkça da açıklamnahydL Bombacı- larla ilgisi olduğu söylenen İkra kitabevi öncebasıbyor,ardmdan bombacılann bu- Leeds'B gençlerin intihar bombacısı olmadıgını düşünenler de \ > ar. (Foto raya hiç uğramadıklan beHrtili>or. Bu iki açıklama arasındaki süreç, önyargılann oluşması için yeterH bir süreçtir.'* Yunus, sorum üzerine Leeds'li genç- lerin intihar bombacısı olduklannı san- madığını söylüyor. "Lutonkentindeara- bavi park ertiklerinde neden park ücre- tini ödesinler? Muhammed Sıddık Han. ikinci çocuğunu beklrvordu ve çok mut- luydu. Neden ölüme bu kadar rahat git- sin? Aynca bombalan Madrid'de oldu- ğu gibi uzaktan padatmak da olasL Neden böyleyapmayıp da kendilerini de havaya uçursunlar?" "Yani" diye sorduğumda *Yani şu; ya kendilerine verilen çantalarda bomba ol- duğunu bümiyorlardı, uzaktan birileri paüata ya da bombayı bir vere taşıyor- lanü, yanhşnkla patladı." Bombalann farklı metro istasyonlann- da aynı anda yanlışlıkla patlaması bilmem inandıncı olur mu? Ia hiç karşılaşmamışlar. Le- eds'in o kadar sorunsuz, o ka- dar rahat yaşanılan bir yer ol- duğuna inanılmış ki, intihar bombacılannın yetişebileceği akıllanna bile gelmemiş. Oysa Leeds, islami örgütle- rin cirit attığı yerlerden biri. Kente gittiğim ilk gün, polis, bombacılarla bağlantıh oldu- ğunu sandığı Ikra adlı bir ki- tabevinde incelemeler yapı- yordu. Kimi islami gruplar bu tür kitabevleri aracılığıyla fa- aliyet yürütüyorlar polise gö- re. Tıpkı Diyarbakır'da Hiz- bullah'ın Ilim kanadının adı- ru, gizli çalışmalar yürüttüğü ortaya çıkan Ilim kitabevinden almış olması gibi. Ikra'nın radikal unsurlann gıdip geldiği bir kitabevi oldu- ğunu düşünüyor polis. Ancak yapılan araştırmalarda Leeds'li bombacılann hiçbirinin buray- la ilgisi olmadığı ortaya çıktı. Kandırıldılar mı? Adının açıklanmasını iste- meyen, ancak bombacılardan Şehzad Tanver'in ailesinin ya- kını olduğunu söyleyen genç bir adam, Tamer' ın aşın görüş- leri olmadıgını ileri sürüyor. Spora meraklı, kriket hastası Tanver'in "beyninin yıkandıgı- nı" söyleyerek bundan radikal Müslümanlan sorumlu rutuyor. Gençlerin "beyinierinin yı- kandığuu" Muhammed Ikbal de söylüyor. Ailelenn de çocuk- lannın aşın dincilikle bir ilgi- lerinin olmadığı yolundaki açık- lamalan Ingiliz medyasında yer aldı. Ama Pakistan makamlanrun geçen pazartesi günü Ingiliz makamlanna ilettiği bilgi, Le- eds'li bu üç gencin, geçen yıl gittikleri Pakistan'da, Aşkar el Tayyiba adlı, El Kaide'ye bağ- lı bir örgürün üyeleriyle sıkı ilişkiler içinde olduğunu ke- sınleştirdi. Özellikle Tanver'in Pakistan'daki bir din okulunda eğitim aldığı, Pakistan istihba- ratı tarafindan açıklandı. Ailelenn, belkı de tatil için ülkelerine gitrikJeriru sandıkla- n oğullannın bu ilişkilerinden haberdar olmadıklan doğru ola- bilir. Çünkü gerçekten bu genç- lenn adına olay gününe kadar hiçbir istihbarat kaydında rast- lanmadı. Ama El Kaide'nin 11 Eylül'deki Ikiz Kuleler eyle- mınde olsun, Madrid bombala- malannda olsun, Leeds'li genç- lere benzer, hiç suça kanşma- mış kişileri seçtiği biliniyor. In- gılız polisınin bu gençlerden "cleanskm" (temiz derili) diye söz edişi bundan. Ş A D D A M ' I N AKRABASI:EL TİKRİTİ Saddam'a da, işgale de karşı Leeds'te polis, Mısır'da yakalanan, ancak Mısır ma- kamlannın Londra'daki sal- dınlarla ilgisi ohnadığı için îngiltere'ye teslim ermedi- ği biyokimyacı genç üzeri- ne kayıtlı olduğu iddia edi- len bir evde araştırma yapı- yor. Evde bomba imal edil- diği düşünülüyor. Sözkonu- su evin tam karşısında on al- tı yıl önce Iraklı müslüman- lartarafindan yapılan, daha doğrusu başka bir yapıdan dönüştürülen Grand Mos- que (Büyük Camii) bulu- nuyor. Pakistanlı ya da Bangladeşlilerin gittiği bir cami değil bu. Caminin yönetim kuru- lunda ilginç bir ada rastla- dım: Assan elTikriti. Anla- tılanlara göre akrabası Sad- dam'ın baskısuıdan kaçıp Leeds'e yerleşmiş, Leeds Üniversitesi'nde Konferans Tercümanlığı bölümünde Arapça dersleri veren bir akademisyen. Ulaşıp görüşme şansım ohnadı. Saddam karşıtı ol- masuıa karşın, birçok Sad- dam karşıtından farklı bir yanı var: ABD'nin Irak iş- galine de karşı. îşçi Parti- si'nden savaş karşıtı görüş- leri yüzünden atılan Geor- geGaDoway m kurduğu, sol- Müslüman tabanlı, savaş karşıtı Respect partisinin Leeds'te ileri gelenlerinden biri Assan el Tikriti. Iraklılar, Pakistan ve Bangladeşli Müslümanlar- dan hem mezhep hem de uygulamada farklilıklar gös- teren bir cemaat olduğu için polisin doğrudan ilgi alanı- na girmiyor Grand Mosque Cemaati. Ancak birçok Müslüman, caminin karşı- sındaki evde bomba "fab- rikası" arayan polisin ca- miye de gözdağı verdiğini söylüyor açıkça. Bombacı gençlerin gittikleri cami de- ğil bu cami. Aynca Cami, Londra 'daki patlamalan ilk kınayan Müslüman kuru- luş Leeds'te. 'Çokkültürlü toplum teröre karşı tek yumruk' HahıkDemirbağ tam 16 vıldır Leeds'te yaşayan bir Türk. Baş- ka işlerin yanı sıra tercümanhk sü- rekli yaptığı iş. Kenti de, bölge- yi de, Müslüman toplumu da çok çok yakından biliyor. Leeds'li Müslümanlarla bombalamalar arasında bağ kurulmasımn, top- lumlararası ilişkilere çok büyük zararlar vereceğini söylüyor: "SadecePakistanlıya daBang- ladeştfler değiL tüm Müslüman toplum derin bir şok içindeyiz. Benim oturduğum bölgeye \^İan yerlerde yaşıyordu bombacı ol- duğu söylenen gençler. Bu tür ka- rakterierin bu bölgeden çıkabi- leceğine ihtimal vermezdim. İn- güız arkadaşlanm, tabii beni dü- şündükleri için Ki nijetle, bnık- larmıı kesmemi bile önerdiJer. Bu halimle ben de açık hedefim cün- 16>ıldır Leeds'te yaşayan Haluk Demirbağ'a İngjliz arkadaşian bryıklannı kesmesini önermişler. Demirbağ, "Bu halimle ben de açık hedefim" diyor. (Fotoğraf: AP) kü. Öyle ya da böyle ben Pakis- tanh tipik aile yapısuun üretece- ği insanlar olarak görmüyorum bu teröristkrL" Demirbağ'ın, "Pakistanh tipik aile yapısj" gerçekten de şiddet- ten uzak. İngiltere'de çok kalaba- lık bir nüfusu oluşturuyorlar ve polis kayıtlannda adi suçlarda adlanna diğer azınlıklar kadar rastlanmıyor. Müslüman yürüyüşü Aynlışımın ertesi günü Le- eds'te Müslümanlar tarafindan Londra'daki terör saldınlannı kı- nayan büyük bir gösteri yapıldı. Gazetelerde gösteriden fotoğraf- largördüm. "Çocuklanmızı kiro katil yapö" sorusuna kimden ve nasıl bir yanıt alacaklan bilin- meyen Müslüman göçmenler, In- giltere'nin yıllardır başanyla sür- dürdüğü göçmen politikalanna da vurgu yapan hoş bir pankart taşunışlar. Pankartta yer alan slogan şu: "Çokkültürlü toplum olarak yo- la çıkbk, teröre karşı tek toplum olacağız." BİTTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear