Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26TEMMUZ2005SAL1 CUMHURİYET SAYFA
Etektronikposta:derBZ3om©cuınhuriyatcom.tr 0.212^12 05 05 Faks: 0,212.512 44
17
10 Ağustos
Yurtseverier 24
Temmuz'da
Isviçre'nin Lozan
kentinde buluşarak
Lozan Antlaşması'nın
82. yılını kutladı.
Bunun üzerine
ikinci
- Çiftçinin ürünü tarlada
çürüyormuş.
"Çürük domatesleri
değerlendirelim!
cumhuriyetçiler,
mandacılar,
dönekler,
tarikatçılar, dinciler ve
hertürlü liboşlar 10
Ağustos'ta Fransa'nın
Sevr kentinde Sevr
Antlaşması'nın 85.
yılını kırtlamak ve
Vahdettin'i anmak
üzere buluşuriarsa hiç
şaşmayın!
Ecevit, vah vah
diye diye
a Vahdettin'e ulaştı!
DEMOKRATİK solcu Bülent Ecevit'in,
Vahdettin hayranlığı daha çok su kaldıracağa
benziyor. Ecevit'in, Vahdettin'in hainliğini
Atatürk'ün Büyük Söylevini yaptığı 1927 yılının
koşullanna bağlamasıyla alternatif tarih yaratmak
isteyenler Vahdettin'i neredeyse Kurtuluş
Savaşı'nın gizli kahramanına dönüştürecek.
Neyse ki elde belgeler var. Prof. Dr. Özer
Ozankaya, Vahdettin'in hainliğinin 25 Eylül
1921 'de tescillendiğini anımsatıyor:
"Sakarya Zaferi'nden sonra saltanat ve halifelik
yandaşlan, 1921 Anayasası'nda bilinen nedenlerie
öngörülmemiş olan 'devlet başkanlığı' makamının
belirtilmesini istemek, böylede bir an önce
Mustafa Kemal ve yandaşlannı halifelik sultanlık
kurumunu sürdürme yolunda yüküm altına almak
taktiğine başvurdular. Bu diretmeleri tehlikeli
boyuta vardırmamak üzere yapılan gizli oturumda,
AnlayışMustafa Kemal, Vahdettin'in hainliğini Meclis'e,
hiçbir itirazla karşılaşmayan şu uyansıyla onaylattı:
Türk ulusunun ve onun biricik temsilcisi olan
Yüce Meclisin, yurt ve ulusun bağımsızlığını,
yaşamını sağlamaya çalışırken, halifelik ve
saltanatla, halife ve sultanla bu kadar çok
ilgilenmesi sakıncalıdır. Şimdilik, bunlardan hiç
söz etmemek yüksek yararlann gereğindendir.
Eğer amaç bugünkü halife ve padişaha bağlı ve
sadık kalındığını anlatıp bunu doğnjlamaksa, bu
kişi haindir. Yurt ve ulus aleyhinde düşmanlann
aracıdır. Buna halife ve padişah deyince, ulus
onun buyruklanna uyarak düşman emellerini
yerine getirmek zorunda kalır. Hain ya da
konumunun erk ve yetkisini kullanmaktan
alıkonulmuş kişi, zaten halife ve padişah olamaz.
öyleyse onu yerinden indirip hemen yerine bir
başkasını seçeriz demek istiyorsanız, buna da
bugünün durum ve koşullan elverişli değildir.
Çünkü indirilmesi gereken kişi ulusun değil,
düşmanlann elindedir. Onun vartığını yok sayarak
başka birine boyun eğmek tasarlanıyorsa,
bugünkü halife ve sultan haklanndan
vazgeçmeyerek Istanbul'daki kabinesiyle, bugün
olduğu gibi yerini koruyabileceğine ve etkinliğini
sürdürebileceğine göre, Yüce Meclis, asıl amacını
unutup halifeler konusuyla mı uğraşacak?'
Ecevit'in, Atatürk'ün bu düşüncelerini
paylaşmamasında, Kemal Derviş'i, ulusal
egemenlik ilkesinin özüne aykın biçimde Türkiye
Cumhuriyeti hükümetinin üyeliğine getirmekte
sakınca görmeyen 'devlet ve siyaset anlayışı'nın
payı olsa gerektir!"
Yenimahalle
Sormuştuk, yanıt
geldi: Ankara'da
AKP'li Yenimahalle
Belediye Başkanı,
sabahlan personel
giriş kapısında
oturup bayan
memurlann etek
boylannı ve buluz
kollannı kontrol
etmiyoımuş. Demek
ki adı bizde saklı
çalışanlar kontrol
edildiklerini
sanıyormuş...
SESSÎZ SEDASIZ (!) Tenöre, turizme yanıt verebilmek
TERÖR dünyayı giderek daha çok
sanyor ve Türkiye de bundan
nasibini alıyor. Londra'nın
göbeğindeki saldınlardan sonra bu
kez Mısır'da turistik bölgeler hedef
alındı. Türkiye'deki turizm bölgeleri
ise diken üstünde duruyor.
Dünya turizmi uluslararası terörün
açmazını yaşarken turizmci
dostlardan Deniz Tüfekçi, teröre
yine turizm yoluyla yanıt
verilebileceğini savunuyor. Çünkü
Tüfekçi, Rusya Federasyonu'nun
Kuzey Osetya bölgesindeki Beslen
kentinde geçen yıl baskına uğrayan
ilkokul öğrencilerinden canını
kurtaran 35 çocuğu Antalya Side'de
ağırladı. Türk ve Rus halklan
arasında terörü, şu ya da bu
nedenle mazur gösterecek herhangi
bir gerekçe olmadığını kanıtladı.
öğrencilerin başındaki
yöneticilerden Anna'nın söylediği
gibi terör mağdurlannın sadece
güneşin değil, Türkiye'deki
insanlann sıcaklığını da
hissetmelerini sağladı.
Deniz Tüfekçi şimdi şöyle diyon
"Elinde olanağı olan, uçağında
boş koltuğu, otelinde boş yatağı,
otobüslerinde boş günü olanlar, o
gün işi olmayan rehberier, özellikle
teröre karşı mesaj vermek adına,
terör kurbanlanna, mağdurlanna
kucak açalım. Şart değil Osetya'dan
Londra'dan insan getirmek,
yurdumuzda da binlerce mağdur
var. Onlar için bir şeyler yapalım, bir
tuıizmci, bir insan, bu ülkenin teröre
karşı olan bir yurttaşı olarak."
Hain Nasıl Belirlenir?
SONMEZTARGAN
Eski başbakanlardan Bü-
lent Ecevit'in Osmanlı Devle-
ti'nin son padişahı Sultan
Mehmed Vahdettin için "Ha-
in değildi" değerlendirmesi,
yakın tarihimize ilişkin çeşitli
odaklarca yapılan birtartışma-
yı yeniden fitilledi. Dahaönce-
leri gerici çevrelerce ileri sürü-
len bu teze yeniden ve hem
de Bülent Ecevit söylemiyle
kan verilmiş oldu. Bizler de
geçmişte çürüttüğümüz bu
teze böylelikle yeniden değin-
mek zorunda kaldık.
önce belirtmek gerekirse,
hain nitelemesi çok ağır bir
suçlamadır ve yerli yersiz kul-
lanmak son derece sakıncalı-
dır. özellikle tarihe ve topluma
mal olmuş kişilikler hakkında
bir yargıya vanrken öznel ni-
yetlerin öne çıkmamasına bü-
yük Özen gösterilmelidir. Bir
insanın geçmişte başbakanlık
yapmış olması bile kimi konu-
larda öznel davranmasını hak-
lı çıkarmaz.
Padişah Vahdettin hain
miydi, değil miydi konusuna
gelirsek, bugüne değin bu ko-
nuda medyada kullanılan ar-
gümanlann ağıriıklı bir bölü-
münün öznel niyetlerin bir
ürünü olduğu sonucuna vara-
biliriz. Böylesi bir tutumla
özellikle tarihsel kişilikleri de-
ğerlendirmek çoğu kez insan-
ları yanlış ve hiç de istemedi-
ği sonuçlara götürebilir. Hat-
ta bir insanı hiç hak etmediği
halde kahraman mertebesine
çıkarabilir.
Vahdettin'in hain olup olma-
dığı konusunda bir yargıya va-
nlacaksa eğer, onun öznel tu-
tumuna değil, yaptıklarının
nesnel sonuçlarına bakılmalı-
dıröncelikle. Bu nedenle özel-
likle tarihe mal olmuş kişileri
sorgularken onun sorumluluk
aldığı evrede yaptığı işlerin
nesnel sonuçlarına bakarak
bir yargılama yapmak gerekir.
örneğin Çerkez Ethem'in de
öznel niyetlerine dayanılarak
bir değerlendirme yaptığımız-
da, Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıl-
lanndayararlı işleryapmadı di-
yebilir miyiz? Ama olaya bir
bütün olarak ve nesnel sonuç-
ları itibarıyla baktığımızda,
"Hain değildi" deme şansımız
yok.
Tarihin tozlu sayfalannı ka-
nştınrsak Vahdettin gibi, Çer-
kez Ethem gibi durumu tartı-
şılabilir çok sayıda insan bulu-
nabilir. Amatüm bu konumda
olan insanlann durumunu de-
ğerlendirirken kendi duygula-
nmıza göre değil, o gün yaşa-
nan tarihsel koşullara ve o ko-
şullar içinde insanlann sergile-
dikleri tutumlara göre bir so-
nuca varmak gerekir.
O günün tarihsel koşullanna
dönerek Vahdettin olayını ye-
niden irdelersek, saptamamız
gereken ilk ve önemli gerçek
o dönem Osmanlı topraklann-
da yaşanan ve egemen olan
feodal üretim ilişkileri olduğu-
dur. Padişah da bu ekonomik
vesiyasalyapının birtemsilci-
si olarak saltanat koltuğunda
oturmaktaydı ve kaçınılmaz
olarak dayandığı ideolojik te-
mel dindi.
Mustafa Kemal'in Istan-
bul'dan Anadolu'ya geçişin-
de rol alan aktörlerin öznel ni-
yetleri ne olursa olsun, ba-
ğımsızlık için yola çıkan kad-
roların ideolojik temelini ulu-
salcılık oluşturması(*) nede-
niyle daha başından bu iki ya-
pı birbirine taban tabana zıttı.
Bu ideolojik ve temel zıtlık ka-
çınılmaz olarak birinin diğeri-
ni tasfiyesi ile sonuçlanacak-
tı. Nitekim öyle de oldu. Mus-
tafa Kemal'in önderiiğini yap-
tığı ulusalcı devinme, Kurtuluş
Savaşı'nı utkuyla noktala-
makla kalmadı, Ulusal De-
mokratik Devrim'in gerekleri
neyse onları da gerçekleştir-
mek için en ufak bir ödün ver-
medi.
Saltanatın yerine Cumhuri-
yet, ilahi yönetimin yerine hal-
kın egemenliği geldi. Bu tarih-
sel dönüşümü ve siyasal dev-
rimin gerçeklerini kavrayama-
dıklan ya da kavramakta geç
kalanlar için Vahdettin başta
olmak üzere kimilerini "hain"
kürsüsüne oturtan da bizler
değil, tarihin ta kendisiydi. Ta-
rihsel materyalist bakış açısı-
nın bize öğrettiği bilimsel ger-
çek de budur.
Bu gerçekten yola çıkarak
bir başka değeriendirme daha
yapacak olursak bunun zıddı-
nı yaşamak da olasıydı. örne-
ğin emperyalist işgale karşı
başkaldıran Mustafa Kemal ve
ulusalcı kadrolar yenilseydi,
işgalciler ve onların Osmanlı
devlet yapısındaki uzantıları
bu kadrolan idamlar dahil en
ağır cezalara çarptırmayacak-
lar mıydı? Şüphesiz evet.
Çünkü burada çarpışan ve ya-
şanan salt bir emperyalist iş-
galin de ötesinde bir devrim
ve karşıdevrim hesaplaşma-
sıydı. Bu hesaplaşmada, Vah-
dettin salt bir kişi olarak değil,
verili düzeni sürdürmek iste-
yen bir siyasal anlayışın da ka-
çınılmaz önderi ve aynı za-
manda Islam dünyasının hali-
fesi olarak karşıdevrim safla-
rındaydı. Hainliği biryana, salt
bu nedenle bile Vahdettin'e
çok daha derin sıfatlar yükle-
nebilir ve dünyanın hiçbir ye-
rinde karşıdevrimcilerin ken-
dilerinden sonra gelen siyasal
kadrolarca övülerek ayrı bir
yere konmak istendiği görül-
memiştir.
Sonuç olarak, ABD emper-
yalizminin dinsel tabanlı siya-
sal erkler kurdurarak Türkiye
ve bölgede yeni sömürü pro-
jeleri yapmayı tasarladığı bir
dönemde, tarihin mahkûm et-
tiği işbirlikçileri aklama çaba-
sı içine girmek, emperyalizmin
yeni politikalarına içerden
malzeme taşımak anîamına
gelir ki, asıl hainlik de bu olsa
gerektir.
C) Ulusal kurtuluş için Ana-
dolu 'ya geçen kimi kadrolann
bile bu gerçeği daha başın-
dan görememiş olması nede-
niyle, Cumhuriyetin kurulu-
şundan sonra bu kadrolaha
Mustafa Kemal'in yolları ay-
nlmıştır.
HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BİLGIN hayatepik@mynet.com
londra'da terörist diye
öldürülen genç
brezilyalı elektrik
teknisyenı cıktıL
DEMOKRASİNİN BEŞİĞİNDE
YAŞAMAK BAŞKA CANffM.v.
VÜCUDÜMA 6İREN
BE$
KüftŞUNDAN
ANLADIMI.
t i i t i I I t -t t ~ K - l r i I t •
OTOBUSTEKİLER
Ottii hU
• -
KEMAL URGENÇ
^N) [/*
kjLirgenc@yahoo.com
(jitıno/t kafty- Vw/fy.
7
TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 26 Temmuz imctcnuımtaz-arikan.com
KRAL FARUKÜNMISIR'DA SON6ÜNÜA
4952'DE BueÛN, SA4T 1İSSDS MI8IR KRALI FARUK,
YATtVLA,ÜLKEGİNÎ TBRKBTTİ. 1936'OA TAHTA S£-
Ç£N FARUK, 134S'OB KUBULAH İSSAİL'E KARŞl
YAPILAM £AVA$T7HKİ YeuİL&İDEN SO&UMLU TU-
TULARAfC,i352 TEMMU2UUDA İKTİDAKMN
UZAKLAŞTlRiLMtŞTI. PBVRİMİ >KPANLAR,MISIIZ
OKPUSU İÇİhlOB SİZLİ gJg ÖR&ÛTÛlAN 'Müe SU-
BAYLAg'PI- BA$LAGtNCA 6ENBRAL NECİP VAROI.
YARBAY NASIR'IN DA AKALAHINOA gULUNOUĞU
DEVRİUCİ KOMUTA KONSEYİ YÖNETİMİELE ALMIfT/.
6ENEL eĞİLİM,KfiAUN İDAMI YÖNÛNDEYKEN, A»£-
R.IKAN ELÇİSİNİhl ARAYA 6/eM££/Y(S PURUM
DE6İŞTİ. TAHTVİU VAZ SEÇTİĞİNE İÜŞK/M BEL-
&BYİ İM2ACAYAU K8AL, YAŞAMlHl tZARDI
VE 0EV8ÎMCI
ICOMUTA
KONSEVI
TEŞEKKUR
17 Hazuan 2005 günü kaybettığım değerli eşım Tiyatro Yazarlan Deraeği Başkanı ve
Türkıye Gazeteciler Cenuyeti'tun eskı 0. Başkanı ve Genel Sekreterlennden
RECEP BİLGtNER'invefatı nedeniyle başsağlığı dıleğinde bulunan ve cenaze törenıne katılan;
Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'e.
Başbakan Savin Recep Tavyip Erdoğan'a.
Eskı Cumhurbaşkanımız Sayın Sûleyman Demirel'e, —
tstanbul Valisı Sayın Sluammer Gûlere,
kanbul Büyükşehır Belediye Başkanı Sa)in Kadir Topbaş'a,
Türbye Gazeteciler Cemıyeti Başkanı Sayın Orhan Erinç ve Yönetım Kurulu
Üyelen"ne.
UNESCO Türbye Mıllı Komısyon Başkanı Sayın Prof. Dr. Arsun Aydu Lras'a,
Atatürk Kültür, Dıl ve Tanh Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr Sadık Tuğrul'a.
Mahye Bakanlığı Gehrler Kontrolörlen Başkanlığı ve Vakfı Üyelen"ne,
ve
Tüık basın ve tiyatro camıasma
teşekkürlerimı sunanm.
EşiGÜLSENBtLGİNER
Dostluğuyla gurur duyduğumuz,
bilge insan, ışık kaynağunız
Prof.
STEFANOS YERASÎMOS
aniden söndü.
Acımız sonsuz. Yeri asla
doldurulamayacaktır.
Paris'teki sevenleri adına,
Defne Gürsoy • Uğur Hûküm
MAIVİSA ASLİYE 1. HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞt'NDEN
DosyaNo 1997'75
Davacı Hasan Buğdan mirasçısı Mehmet Uzun vekili tarafindan
davalılar Maliye Hazinesi, Emine Çam ve 10 arkadaşı aleyhine açı-
lan tespite itiraz davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan
gereğince;
Manisa ili Sarma köyü 13 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili ve alakalı
bulunanlann ilanımızın gazetede ilk neşrinden itibaren gelen 3 ay
içerisinde yukanda esas numarası yazıh bulunan mahkememiz dos-
yasına başvurmaları MK. 639 maddesi gereğince ilan olunur.
15.04.2004 Basın: 26772
Lise Diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür.
BIRSENKALEMCÎ
Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
SAİME REYHAN BAHÇEKAPILI
Marmara Üniversitesi öğrenci kimliğimi
kaybettim. Hükümsüzdür.
AYŞEGÜL TOPALOĞLU
Ögrenci Pasomu kaybettim. Hükümsüzdür.
ÖZGÜNMUTÎ
ÖÜGÖRÜS
BEDRİ
Lozan 2005: "Çüpük
Elma'lara İhtarlar...
Lozan 2005, Isviçre'den çıkış yaparak üç gün süren
yoğun bir programla Avrupa'ya ve ülkemize yayılan
dalgalar yarattı, hatır^anacak izler bıraktı... Yorulduk,
gerginlikler yaşadık a^a sonunda değdi.
Atatürkçü Düşünc« Derneği'nin Genel Merkezi, Av-
rupa ADD'leri, çeşitli kentlerden Türk demekleri ve Ulu-
sal Kanal'ın düzenlediği etkınliğin en çarpıcı ısmi, 81
yaşında hâlâ Kıbrıs veTürkiye için dimdiksavaşan Ra-
uf Denktaş'tı. Denktaş yaptığı üç konuşmadayine ka-
rarlı vurgularyaptı. "Kıbns'tan şehitkemiklerini topla-
yıp dökecek misiniz?" diye soran eski Cumhurbaşka-
nı, Atatürk'ün doğrultusunda "Banş için egemenlik-
ten vazgeçilemeyeceğini" söyleyerek, "Kıbns gider-
se, Türkiye artık dentzlere açık bir ülke olmaktan çı-
kar" diye acı acı hatıriattı.
Bu büyük çıkarmaya 200 Türk aydını ve binlerce
yurtsever katıldı. Sina Akşin, Alpaslan Işıkb, Vüral Sa-
vaş, Nur Serter, Dilek Türker, Coşkun Ozdemir,
Haşmet Atahan, Tolga Yarman, Kemal Alemdaroğ-
lu, Nasuh Mahruki gibi isimlerin yanı sıra Zekeriya
Beyaz, Yaşar Okuyan, Mehmet Gül gıbı farklı kesım-
lerden sıyasetçıler de vardı. Tabiı ki yine Lozan duru-
şunu, Atatürk ve Cumhuriyet ortak paydasında koru-
yan bu insanlara, malum 2. Cumhuriyetçi-lslamcı ucu-
be kanşımın ürünleri hemen "Kızıl Elma!" diye saldıra-
caklar. Son gün, Mustafa Kemal'in genç ve dâhi ko-
mutanı Ismet Inönü'nün bir diplomat olarak harikalar
yarattığı Lozan'dakı Beau-Rivage Oteli'nde yaptığım
konuşmada, bu yobaz-sahte liberal koroya yeni bir
isim taktım: "Çürük Elma!" Atsan atılmaz, satsan sa-
tılmaz, sahte çıkar uyumlan içinde, doku farklılıklannın
alakasız özelliklerini gizleyerek Cumhuriyet ve Demok-
rasi karşrtı bir ittrfak arayışına giren bir zavallılar kamp-
laşması?
İlk gün Zünh'te yapılan basın toplantısında Ermeni
Soykınmı iddialannın "büyük bir uluslararası yalan" ol-
duğunu söyleyen İP Genel Başkanı Perinçek, ikinci
gün VVinthertur'da yapılan Kurultay'ın ardından Isviçre
polisi tarafindan savcılıkta ifade vermeye götürüldü.
Avrupa'nın gerçek antı-demokratik yüzünü gösteren bir
utanç vesikasıydı bu olay. Pennçek, savcının sorulan-
na yanıtın ötesinde tanh dersi de vermeyi ihmal etme-
di. Neredeyse yapılan her konuşmada, bu sahte Erme-
ni Soykınmı iddialanna değinildi, sert tepkiler verildi.
Son gün ise Beau-Rıvage'in görkemli salonunda, her-
kes hep bir ağızdan bu iddıalann yalan olduğunu ayak-
tayemin ederektekrarladı. Isviçre polisi deyüzlerceki-
şiyi soruşturmaya (!) götürme işini ihmal etti!
Yapılan konuşmalar heyecanlı vurgulara yol açtı.
Prof. Dr. Sina Akşin, emperyalizmin, sömürmenin öte-
sinde, Trakya ve Anadolu'ya eski Yunan ve Roma top-
rağı diye bakıp bizi kovmak istediğini aktardıktan son-
ra, "Benim maaşıma bile IMFkarar veriyor" derken acı-
tan gerçeklerie bir daha bizleri yüz yüze bırakıyordu.
Akşin'in "Karşı Devrim ahlaksadır" sözlerini teyit
edercesine, Prof. Dr Alpaslan Işıklı, yoldan çıkmış söz-
de aydınlann Lozan'ı kafatasçı gösterme gafletini gün-
deme taşıdı. Işıklı, Spartaküs'ün kölelen özgürieştir-
me çabasının Roma egemenleri tarafindan bastınldı-
ğını, Atatürk'ün farkının ise mazlum ülkeler adına veri-
len ilk anti-emperyalist savaşı kazanmış olması oldu-
ğunu hatıriattı.
Vural Savaş mrtıng meydanında verdiği bir demeç-
te, bugün Avnjpa kapılanndaki halimizi "artist olacak-
sın vaadiyle kandınlmış kızlara" benzetiyordu. Bütün
bu eksen hakkında konuşmamda yaptığım vurgu şu ol-
du: "Hadi kuyruk acısı olan Batılılann entrikalannı an-
lıyorum da, size ne oluyor? Dünyada Türkiye'den baş-
ka nerede bir solcunun yurdunu sevmesi ayıp sayılır,
bana söyler misiniz? Küba'da mı, Amehka'da mı, Is-
veç'te mi?"
Ismet Inönü'ye yönelik üstü kapalı yapılan bazı eleş-
tirilere, Lozan'ın akabinde onun bir siyaset adamı ola-
rak yaptığı mücadeleleri ve 1964'te Johnson'a yazdı-
ğı tarihi mektubu hatırlatma ihtiyacını hissederek yanıt
verdim. Aslında tüm etkinlik boyunca gözlerim Inönü
ailesinden güzel insanlan aradı.
Son gün Lozan'da Münih'ten, Londra'dan, Hanno-
ver'den, heryerden gelen ADD'Iİ dostlarla meydanda
buluştuk, yollanmız kesiştı. Ülkenin sahipsız olmadığı
dosta düşmana gösterildi. Mehmet Gül'ün sözleri ise
manıdardı: "Kıbns'ıverenTürkiye'yiverir.Buimzayıat-
madan iyi düşünün. Satarsanız divan-ı harptesiniz, yü-
ce divanda değil."
Sonuç mu? Tabıi ki yine tüm bu "iman tazelemele-
ri'nin gelip saplandığı yer, güç birliği ve dayanışma ih-
tiyacıydı. "YurtseverHarekeH temsilen birçok isim Lo-
zan'daydı. Başta ADD Başkanı Ertuğrul Kazancı ol-
mak üzere, Av. Fıliz Esen, Coşkun Ozdemir, ressam
Ekrem Kahraman ve niceleri? Dayanışma agı böyle-
ce Lozan vesilesiyle tüm Avrupa'ya tekrar duyuruldu.
Tüm eleştirilebilir noktalanna ve kimi "sol ergenlik
krizlerine!" rağmen, Lozan 2005 hedefine ulaştı.
e-mail: bedbay(5 tnn.net - Faks: 0212 227 34 65
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5 6 7
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Yedidahkap-
sayan atletizm
yanşması. 2/
Maddede var
olan ve ısı, ışık
biçiminde orta- 4
ya çıkan güç... 5
Lütesyum ele-
mentinin simge-
si. 3/ Demiryo- 7
lu...Prenslereve g
prenseslere veri-
len onur unvanı.
4/Rey... "— gibi tutarsa
da âfâkı namımız l Zev-
ki kederde mihneti ra-
hatta görmüşüz" (Şeyh
Galip). 5/ Omurlan bir- 3
birine birleştiren ana ^
madde... Cilve, naz. 6/ 5
Rütbeyadakıdemcekü- 6
çük olan asker... Leton- 7
ya'nın para birimi. 7/ 8
Şenliklerde caddelere 9
kunılan süslü kemer.
Parmak ya da el kaldırarak verilen oy. 8/Halk şairi... Es-
ki Türklerde çocuklan koruyan tannça. 9/tstanbul'un bir
semti.
YUKARTOAN AŞAĞIY4:
1/ "Tarih BabasT olarak da anılan ünlü Yunanlı tarih-
çi.2/Fazlabön,avanak. Oye. 3/Öncedenverilengüven-
ce parası... Hayvanların alnında bulunan küçük akıtma.
4/Türkiye'ninplakaişareti...Dingil... Olumsuzlukbelir-
ten bir önek. 5/Gizli görevb... Bonı sesi. 6/"— gölgesi-
ne arslan gizlenmez ' Yiğidin gölgesi kendinden olur"
(Aşık Veysel)... Neşeli ve seıbest kadın. II Bir künsenin
gülünç yanlannı alaylı bir dille anlatan halk şiiri. 8/ ts-
panyollann sevinç ünleını... Timsah kadar güçlü olan çok
iri bir kertenkele. 9/ istanbuTda bir cami.
ç
îT
L
E
M
B
I
K
E
L
M
A
S
•A
L
O
R
A
|
V
|
u
z
A
M
K
R
I
T
E
R
•N
P
E
Y
V
A
N
1H
•L
Z
A
M
•E
S
A
M
1
L
|
E
S
IE
L
1
M
E
R
IA
N
K
A
R
A
R
E
F
L
A
S
Y
O
N