25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26TEMMUZ2005SAL1 CUMHURİYET SAYFA Etektronikposta:derBZ3om©cuınhuriyatcom.tr 0.212^12 05 05 Faks: 0,212.512 44 17 10 Ağustos Yurtseverier 24 Temmuz'da Isviçre'nin Lozan kentinde buluşarak Lozan Antlaşması'nın 82. yılını kutladı. Bunun üzerine ikinci - Çiftçinin ürünü tarlada çürüyormuş. "Çürük domatesleri değerlendirelim! cumhuriyetçiler, mandacılar, dönekler, tarikatçılar, dinciler ve hertürlü liboşlar 10 Ağustos'ta Fransa'nın Sevr kentinde Sevr Antlaşması'nın 85. yılını kırtlamak ve Vahdettin'i anmak üzere buluşuriarsa hiç şaşmayın! Ecevit, vah vah diye diye a Vahdettin'e ulaştı! DEMOKRATİK solcu Bülent Ecevit'in, Vahdettin hayranlığı daha çok su kaldıracağa benziyor. Ecevit'in, Vahdettin'in hainliğini Atatürk'ün Büyük Söylevini yaptığı 1927 yılının koşullanna bağlamasıyla alternatif tarih yaratmak isteyenler Vahdettin'i neredeyse Kurtuluş Savaşı'nın gizli kahramanına dönüştürecek. Neyse ki elde belgeler var. Prof. Dr. Özer Ozankaya, Vahdettin'in hainliğinin 25 Eylül 1921 'de tescillendiğini anımsatıyor: "Sakarya Zaferi'nden sonra saltanat ve halifelik yandaşlan, 1921 Anayasası'nda bilinen nedenlerie öngörülmemiş olan 'devlet başkanlığı' makamının belirtilmesini istemek, böylede bir an önce Mustafa Kemal ve yandaşlannı halifelik sultanlık kurumunu sürdürme yolunda yüküm altına almak taktiğine başvurdular. Bu diretmeleri tehlikeli boyuta vardırmamak üzere yapılan gizli oturumda, AnlayışMustafa Kemal, Vahdettin'in hainliğini Meclis'e, hiçbir itirazla karşılaşmayan şu uyansıyla onaylattı: Türk ulusunun ve onun biricik temsilcisi olan Yüce Meclisin, yurt ve ulusun bağımsızlığını, yaşamını sağlamaya çalışırken, halifelik ve saltanatla, halife ve sultanla bu kadar çok ilgilenmesi sakıncalıdır. Şimdilik, bunlardan hiç söz etmemek yüksek yararlann gereğindendir. Eğer amaç bugünkü halife ve padişaha bağlı ve sadık kalındığını anlatıp bunu doğnjlamaksa, bu kişi haindir. Yurt ve ulus aleyhinde düşmanlann aracıdır. Buna halife ve padişah deyince, ulus onun buyruklanna uyarak düşman emellerini yerine getirmek zorunda kalır. Hain ya da konumunun erk ve yetkisini kullanmaktan alıkonulmuş kişi, zaten halife ve padişah olamaz. öyleyse onu yerinden indirip hemen yerine bir başkasını seçeriz demek istiyorsanız, buna da bugünün durum ve koşullan elverişli değildir. Çünkü indirilmesi gereken kişi ulusun değil, düşmanlann elindedir. Onun vartığını yok sayarak başka birine boyun eğmek tasarlanıyorsa, bugünkü halife ve sultan haklanndan vazgeçmeyerek Istanbul'daki kabinesiyle, bugün olduğu gibi yerini koruyabileceğine ve etkinliğini sürdürebileceğine göre, Yüce Meclis, asıl amacını unutup halifeler konusuyla mı uğraşacak?' Ecevit'in, Atatürk'ün bu düşüncelerini paylaşmamasında, Kemal Derviş'i, ulusal egemenlik ilkesinin özüne aykın biçimde Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin üyeliğine getirmekte sakınca görmeyen 'devlet ve siyaset anlayışı'nın payı olsa gerektir!" Yenimahalle Sormuştuk, yanıt geldi: Ankara'da AKP'li Yenimahalle Belediye Başkanı, sabahlan personel giriş kapısında oturup bayan memurlann etek boylannı ve buluz kollannı kontrol etmiyoımuş. Demek ki adı bizde saklı çalışanlar kontrol edildiklerini sanıyormuş... SESSÎZ SEDASIZ (!) Tenöre, turizme yanıt verebilmek TERÖR dünyayı giderek daha çok sanyor ve Türkiye de bundan nasibini alıyor. Londra'nın göbeğindeki saldınlardan sonra bu kez Mısır'da turistik bölgeler hedef alındı. Türkiye'deki turizm bölgeleri ise diken üstünde duruyor. Dünya turizmi uluslararası terörün açmazını yaşarken turizmci dostlardan Deniz Tüfekçi, teröre yine turizm yoluyla yanıt verilebileceğini savunuyor. Çünkü Tüfekçi, Rusya Federasyonu'nun Kuzey Osetya bölgesindeki Beslen kentinde geçen yıl baskına uğrayan ilkokul öğrencilerinden canını kurtaran 35 çocuğu Antalya Side'de ağırladı. Türk ve Rus halklan arasında terörü, şu ya da bu nedenle mazur gösterecek herhangi bir gerekçe olmadığını kanıtladı. öğrencilerin başındaki yöneticilerden Anna'nın söylediği gibi terör mağdurlannın sadece güneşin değil, Türkiye'deki insanlann sıcaklığını da hissetmelerini sağladı. Deniz Tüfekçi şimdi şöyle diyon "Elinde olanağı olan, uçağında boş koltuğu, otelinde boş yatağı, otobüslerinde boş günü olanlar, o gün işi olmayan rehberier, özellikle teröre karşı mesaj vermek adına, terör kurbanlanna, mağdurlanna kucak açalım. Şart değil Osetya'dan Londra'dan insan getirmek, yurdumuzda da binlerce mağdur var. Onlar için bir şeyler yapalım, bir tuıizmci, bir insan, bu ülkenin teröre karşı olan bir yurttaşı olarak." Hain Nasıl Belirlenir? SONMEZTARGAN Eski başbakanlardan Bü- lent Ecevit'in Osmanlı Devle- ti'nin son padişahı Sultan Mehmed Vahdettin için "Ha- in değildi" değerlendirmesi, yakın tarihimize ilişkin çeşitli odaklarca yapılan birtartışma- yı yeniden fitilledi. Dahaönce- leri gerici çevrelerce ileri sürü- len bu teze yeniden ve hem de Bülent Ecevit söylemiyle kan verilmiş oldu. Bizler de geçmişte çürüttüğümüz bu teze böylelikle yeniden değin- mek zorunda kaldık. önce belirtmek gerekirse, hain nitelemesi çok ağır bir suçlamadır ve yerli yersiz kul- lanmak son derece sakıncalı- dır. özellikle tarihe ve topluma mal olmuş kişilikler hakkında bir yargıya vanrken öznel ni- yetlerin öne çıkmamasına bü- yük Özen gösterilmelidir. Bir insanın geçmişte başbakanlık yapmış olması bile kimi konu- larda öznel davranmasını hak- lı çıkarmaz. Padişah Vahdettin hain miydi, değil miydi konusuna gelirsek, bugüne değin bu ko- nuda medyada kullanılan ar- gümanlann ağıriıklı bir bölü- münün öznel niyetlerin bir ürünü olduğu sonucuna vara- biliriz. Böylesi bir tutumla özellikle tarihsel kişilikleri de- ğerlendirmek çoğu kez insan- ları yanlış ve hiç de istemedi- ği sonuçlara götürebilir. Hat- ta bir insanı hiç hak etmediği halde kahraman mertebesine çıkarabilir. Vahdettin'in hain olup olma- dığı konusunda bir yargıya va- nlacaksa eğer, onun öznel tu- tumuna değil, yaptıklarının nesnel sonuçlarına bakılmalı- dıröncelikle. Bu nedenle özel- likle tarihe mal olmuş kişileri sorgularken onun sorumluluk aldığı evrede yaptığı işlerin nesnel sonuçlarına bakarak bir yargılama yapmak gerekir. örneğin Çerkez Ethem'in de öznel niyetlerine dayanılarak bir değerlendirme yaptığımız- da, Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıl- lanndayararlı işleryapmadı di- yebilir miyiz? Ama olaya bir bütün olarak ve nesnel sonuç- ları itibarıyla baktığımızda, "Hain değildi" deme şansımız yok. Tarihin tozlu sayfalannı ka- nştınrsak Vahdettin gibi, Çer- kez Ethem gibi durumu tartı- şılabilir çok sayıda insan bulu- nabilir. Amatüm bu konumda olan insanlann durumunu de- ğerlendirirken kendi duygula- nmıza göre değil, o gün yaşa- nan tarihsel koşullara ve o ko- şullar içinde insanlann sergile- dikleri tutumlara göre bir so- nuca varmak gerekir. O günün tarihsel koşullanna dönerek Vahdettin olayını ye- niden irdelersek, saptamamız gereken ilk ve önemli gerçek o dönem Osmanlı topraklann- da yaşanan ve egemen olan feodal üretim ilişkileri olduğu- dur. Padişah da bu ekonomik vesiyasalyapının birtemsilci- si olarak saltanat koltuğunda oturmaktaydı ve kaçınılmaz olarak dayandığı ideolojik te- mel dindi. Mustafa Kemal'in Istan- bul'dan Anadolu'ya geçişin- de rol alan aktörlerin öznel ni- yetleri ne olursa olsun, ba- ğımsızlık için yola çıkan kad- roların ideolojik temelini ulu- salcılık oluşturması(*) nede- niyle daha başından bu iki ya- pı birbirine taban tabana zıttı. Bu ideolojik ve temel zıtlık ka- çınılmaz olarak birinin diğeri- ni tasfiyesi ile sonuçlanacak- tı. Nitekim öyle de oldu. Mus- tafa Kemal'in önderiiğini yap- tığı ulusalcı devinme, Kurtuluş Savaşı'nı utkuyla noktala- makla kalmadı, Ulusal De- mokratik Devrim'in gerekleri neyse onları da gerçekleştir- mek için en ufak bir ödün ver- medi. Saltanatın yerine Cumhuri- yet, ilahi yönetimin yerine hal- kın egemenliği geldi. Bu tarih- sel dönüşümü ve siyasal dev- rimin gerçeklerini kavrayama- dıklan ya da kavramakta geç kalanlar için Vahdettin başta olmak üzere kimilerini "hain" kürsüsüne oturtan da bizler değil, tarihin ta kendisiydi. Ta- rihsel materyalist bakış açısı- nın bize öğrettiği bilimsel ger- çek de budur. Bu gerçekten yola çıkarak bir başka değeriendirme daha yapacak olursak bunun zıddı- nı yaşamak da olasıydı. örne- ğin emperyalist işgale karşı başkaldıran Mustafa Kemal ve ulusalcı kadrolar yenilseydi, işgalciler ve onların Osmanlı devlet yapısındaki uzantıları bu kadrolan idamlar dahil en ağır cezalara çarptırmayacak- lar mıydı? Şüphesiz evet. Çünkü burada çarpışan ve ya- şanan salt bir emperyalist iş- galin de ötesinde bir devrim ve karşıdevrim hesaplaşma- sıydı. Bu hesaplaşmada, Vah- dettin salt bir kişi olarak değil, verili düzeni sürdürmek iste- yen bir siyasal anlayışın da ka- çınılmaz önderi ve aynı za- manda Islam dünyasının hali- fesi olarak karşıdevrim safla- rındaydı. Hainliği biryana, salt bu nedenle bile Vahdettin'e çok daha derin sıfatlar yükle- nebilir ve dünyanın hiçbir ye- rinde karşıdevrimcilerin ken- dilerinden sonra gelen siyasal kadrolarca övülerek ayrı bir yere konmak istendiği görül- memiştir. Sonuç olarak, ABD emper- yalizminin dinsel tabanlı siya- sal erkler kurdurarak Türkiye ve bölgede yeni sömürü pro- jeleri yapmayı tasarladığı bir dönemde, tarihin mahkûm et- tiği işbirlikçileri aklama çaba- sı içine girmek, emperyalizmin yeni politikalarına içerden malzeme taşımak anîamına gelir ki, asıl hainlik de bu olsa gerektir. C) Ulusal kurtuluş için Ana- dolu 'ya geçen kimi kadrolann bile bu gerçeği daha başın- dan görememiş olması nede- niyle, Cumhuriyetin kurulu- şundan sonra bu kadrolaha Mustafa Kemal'in yolları ay- nlmıştır. HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BİLGIN hayatepik@mynet.com londra'da terörist diye öldürülen genç brezilyalı elektrik teknisyenı cıktıL DEMOKRASİNİN BEŞİĞİNDE YAŞAMAK BAŞKA CANffM.v. VÜCUDÜMA 6İREN BE$ KüftŞUNDAN ANLADIMI. t i i t i I I t -t t ~ K - l r i I t • OTOBUSTEKİLER Ottii hU • - KEMAL URGENÇ ^N) [/* kjLirgenc@yahoo.com (jitıno/t kafty- Vw/fy. 7 TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 26 Temmuz imctcnuımtaz-arikan.com KRAL FARUKÜNMISIR'DA SON6ÜNÜA 4952'DE BueÛN, SA4T 1İSSDS MI8IR KRALI FARUK, YATtVLA,ÜLKEGİNÎ TBRKBTTİ. 1936'OA TAHTA S£- Ç£N FARUK, 134S'OB KUBULAH İSSAİL'E KARŞl YAPILAM £AVA$T7HKİ YeuİL&İDEN SO&UMLU TU- TULARAfC,i352 TEMMU2UUDA İKTİDAKMN UZAKLAŞTlRiLMtŞTI. PBVRİMİ >KPANLAR,MISIIZ OKPUSU İÇİhlOB SİZLİ gJg ÖR&ÛTÛlAN 'Müe SU- BAYLAg'PI- BA$LAGtNCA 6ENBRAL NECİP VAROI. YARBAY NASIR'IN DA AKALAHINOA gULUNOUĞU DEVRİUCİ KOMUTA KONSEYİ YÖNETİMİELE ALMIfT/. 6ENEL eĞİLİM,KfiAUN İDAMI YÖNÛNDEYKEN, A»£- R.IKAN ELÇİSİNİhl ARAYA 6/eM££/Y(S PURUM DE6İŞTİ. TAHTVİU VAZ SEÇTİĞİNE İÜŞK/M BEL- &BYİ İM2ACAYAU K8AL, YAŞAMlHl tZARDI VE 0EV8ÎMCI ICOMUTA KONSEVI TEŞEKKUR 17 Hazuan 2005 günü kaybettığım değerli eşım Tiyatro Yazarlan Deraeği Başkanı ve Türkıye Gazeteciler Cenuyeti'tun eskı 0. Başkanı ve Genel Sekreterlennden RECEP BİLGtNER'invefatı nedeniyle başsağlığı dıleğinde bulunan ve cenaze törenıne katılan; Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'e. Başbakan Savin Recep Tavyip Erdoğan'a. Eskı Cumhurbaşkanımız Sayın Sûleyman Demirel'e, — tstanbul Valisı Sayın Sluammer Gûlere, kanbul Büyükşehır Belediye Başkanı Sa)in Kadir Topbaş'a, Türbye Gazeteciler Cemıyeti Başkanı Sayın Orhan Erinç ve Yönetım Kurulu Üyelen"ne. UNESCO Türbye Mıllı Komısyon Başkanı Sayın Prof. Dr. Arsun Aydu Lras'a, Atatürk Kültür, Dıl ve Tanh Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr Sadık Tuğrul'a. Mahye Bakanlığı Gehrler Kontrolörlen Başkanlığı ve Vakfı Üyelen"ne, ve Tüık basın ve tiyatro camıasma teşekkürlerimı sunanm. EşiGÜLSENBtLGİNER Dostluğuyla gurur duyduğumuz, bilge insan, ışık kaynağunız Prof. STEFANOS YERASÎMOS aniden söndü. Acımız sonsuz. Yeri asla doldurulamayacaktır. Paris'teki sevenleri adına, Defne Gürsoy • Uğur Hûküm MAIVİSA ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞt'NDEN DosyaNo 1997'75 Davacı Hasan Buğdan mirasçısı Mehmet Uzun vekili tarafindan davalılar Maliye Hazinesi, Emine Çam ve 10 arkadaşı aleyhine açı- lan tespite itiraz davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince; Manisa ili Sarma köyü 13 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili ve alakalı bulunanlann ilanımızın gazetede ilk neşrinden itibaren gelen 3 ay içerisinde yukanda esas numarası yazıh bulunan mahkememiz dos- yasına başvurmaları MK. 639 maddesi gereğince ilan olunur. 15.04.2004 Basın: 26772 Lise Diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. BIRSENKALEMCÎ Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. SAİME REYHAN BAHÇEKAPILI Marmara Üniversitesi öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. AYŞEGÜL TOPALOĞLU Ögrenci Pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. ÖZGÜNMUTÎ ÖÜGÖRÜS BEDRİ Lozan 2005: "Çüpük Elma'lara İhtarlar... Lozan 2005, Isviçre'den çıkış yaparak üç gün süren yoğun bir programla Avrupa'ya ve ülkemize yayılan dalgalar yarattı, hatır^anacak izler bıraktı... Yorulduk, gerginlikler yaşadık a^a sonunda değdi. Atatürkçü Düşünc« Derneği'nin Genel Merkezi, Av- rupa ADD'leri, çeşitli kentlerden Türk demekleri ve Ulu- sal Kanal'ın düzenlediği etkınliğin en çarpıcı ısmi, 81 yaşında hâlâ Kıbrıs veTürkiye için dimdiksavaşan Ra- uf Denktaş'tı. Denktaş yaptığı üç konuşmadayine ka- rarlı vurgularyaptı. "Kıbns'tan şehitkemiklerini topla- yıp dökecek misiniz?" diye soran eski Cumhurbaşka- nı, Atatürk'ün doğrultusunda "Banş için egemenlik- ten vazgeçilemeyeceğini" söyleyerek, "Kıbns gider- se, Türkiye artık dentzlere açık bir ülke olmaktan çı- kar" diye acı acı hatıriattı. Bu büyük çıkarmaya 200 Türk aydını ve binlerce yurtsever katıldı. Sina Akşin, Alpaslan Işıkb, Vüral Sa- vaş, Nur Serter, Dilek Türker, Coşkun Ozdemir, Haşmet Atahan, Tolga Yarman, Kemal Alemdaroğ- lu, Nasuh Mahruki gibi isimlerin yanı sıra Zekeriya Beyaz, Yaşar Okuyan, Mehmet Gül gıbı farklı kesım- lerden sıyasetçıler de vardı. Tabiı ki yine Lozan duru- şunu, Atatürk ve Cumhuriyet ortak paydasında koru- yan bu insanlara, malum 2. Cumhuriyetçi-lslamcı ucu- be kanşımın ürünleri hemen "Kızıl Elma!" diye saldıra- caklar. Son gün, Mustafa Kemal'in genç ve dâhi ko- mutanı Ismet Inönü'nün bir diplomat olarak harikalar yarattığı Lozan'dakı Beau-Rivage Oteli'nde yaptığım konuşmada, bu yobaz-sahte liberal koroya yeni bir isim taktım: "Çürük Elma!" Atsan atılmaz, satsan sa- tılmaz, sahte çıkar uyumlan içinde, doku farklılıklannın alakasız özelliklerini gizleyerek Cumhuriyet ve Demok- rasi karşrtı bir ittrfak arayışına giren bir zavallılar kamp- laşması? İlk gün Zünh'te yapılan basın toplantısında Ermeni Soykınmı iddialannın "büyük bir uluslararası yalan" ol- duğunu söyleyen İP Genel Başkanı Perinçek, ikinci gün VVinthertur'da yapılan Kurultay'ın ardından Isviçre polisi tarafindan savcılıkta ifade vermeye götürüldü. Avrupa'nın gerçek antı-demokratik yüzünü gösteren bir utanç vesikasıydı bu olay. Pennçek, savcının sorulan- na yanıtın ötesinde tanh dersi de vermeyi ihmal etme- di. Neredeyse yapılan her konuşmada, bu sahte Erme- ni Soykınmı iddialanna değinildi, sert tepkiler verildi. Son gün ise Beau-Rıvage'in görkemli salonunda, her- kes hep bir ağızdan bu iddıalann yalan olduğunu ayak- tayemin ederektekrarladı. Isviçre polisi deyüzlerceki- şiyi soruşturmaya (!) götürme işini ihmal etti! Yapılan konuşmalar heyecanlı vurgulara yol açtı. Prof. Dr. Sina Akşin, emperyalizmin, sömürmenin öte- sinde, Trakya ve Anadolu'ya eski Yunan ve Roma top- rağı diye bakıp bizi kovmak istediğini aktardıktan son- ra, "Benim maaşıma bile IMFkarar veriyor" derken acı- tan gerçeklerie bir daha bizleri yüz yüze bırakıyordu. Akşin'in "Karşı Devrim ahlaksadır" sözlerini teyit edercesine, Prof. Dr Alpaslan Işıklı, yoldan çıkmış söz- de aydınlann Lozan'ı kafatasçı gösterme gafletini gün- deme taşıdı. Işıklı, Spartaküs'ün kölelen özgürieştir- me çabasının Roma egemenleri tarafindan bastınldı- ğını, Atatürk'ün farkının ise mazlum ülkeler adına veri- len ilk anti-emperyalist savaşı kazanmış olması oldu- ğunu hatıriattı. Vural Savaş mrtıng meydanında verdiği bir demeç- te, bugün Avnjpa kapılanndaki halimizi "artist olacak- sın vaadiyle kandınlmış kızlara" benzetiyordu. Bütün bu eksen hakkında konuşmamda yaptığım vurgu şu ol- du: "Hadi kuyruk acısı olan Batılılann entrikalannı an- lıyorum da, size ne oluyor? Dünyada Türkiye'den baş- ka nerede bir solcunun yurdunu sevmesi ayıp sayılır, bana söyler misiniz? Küba'da mı, Amehka'da mı, Is- veç'te mi?" Ismet Inönü'ye yönelik üstü kapalı yapılan bazı eleş- tirilere, Lozan'ın akabinde onun bir siyaset adamı ola- rak yaptığı mücadeleleri ve 1964'te Johnson'a yazdı- ğı tarihi mektubu hatırlatma ihtiyacını hissederek yanıt verdim. Aslında tüm etkinlik boyunca gözlerim Inönü ailesinden güzel insanlan aradı. Son gün Lozan'da Münih'ten, Londra'dan, Hanno- ver'den, heryerden gelen ADD'Iİ dostlarla meydanda buluştuk, yollanmız kesiştı. Ülkenin sahipsız olmadığı dosta düşmana gösterildi. Mehmet Gül'ün sözleri ise manıdardı: "Kıbns'ıverenTürkiye'yiverir.Buimzayıat- madan iyi düşünün. Satarsanız divan-ı harptesiniz, yü- ce divanda değil." Sonuç mu? Tabıi ki yine tüm bu "iman tazelemele- ri'nin gelip saplandığı yer, güç birliği ve dayanışma ih- tiyacıydı. "YurtseverHarekeH temsilen birçok isim Lo- zan'daydı. Başta ADD Başkanı Ertuğrul Kazancı ol- mak üzere, Av. Fıliz Esen, Coşkun Ozdemir, ressam Ekrem Kahraman ve niceleri? Dayanışma agı böyle- ce Lozan vesilesiyle tüm Avrupa'ya tekrar duyuruldu. Tüm eleştirilebilir noktalanna ve kimi "sol ergenlik krizlerine!" rağmen, Lozan 2005 hedefine ulaştı. e-mail: bedbay(5 tnn.net - Faks: 0212 227 34 65 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 6 7 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Yedidahkap- sayan atletizm yanşması. 2/ Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde orta- 4 ya çıkan güç... 5 Lütesyum ele- mentinin simge- si. 3/ Demiryo- 7 lu...Prenslereve g prenseslere veri- len onur unvanı. 4/Rey... "— gibi tutarsa da âfâkı namımız l Zev- ki kederde mihneti ra- hatta görmüşüz" (Şeyh Galip). 5/ Omurlan bir- 3 birine birleştiren ana ^ madde... Cilve, naz. 6/ 5 Rütbeyadakıdemcekü- 6 çük olan asker... Leton- 7 ya'nın para birimi. 7/ 8 Şenliklerde caddelere 9 kunılan süslü kemer. Parmak ya da el kaldırarak verilen oy. 8/Halk şairi... Es- ki Türklerde çocuklan koruyan tannça. 9/tstanbul'un bir semti. YUKARTOAN AŞAĞIY4: 1/ "Tarih BabasT olarak da anılan ünlü Yunanlı tarih- çi.2/Fazlabön,avanak. Oye. 3/Öncedenverilengüven- ce parası... Hayvanların alnında bulunan küçük akıtma. 4/Türkiye'ninplakaişareti...Dingil... Olumsuzlukbelir- ten bir önek. 5/Gizli görevb... Bonı sesi. 6/"— gölgesi- ne arslan gizlenmez ' Yiğidin gölgesi kendinden olur" (Aşık Veysel)... Neşeli ve seıbest kadın. II Bir künsenin gülünç yanlannı alaylı bir dille anlatan halk şiiri. 8/ ts- panyollann sevinç ünleını... Timsah kadar güçlü olan çok iri bir kertenkele. 9/ istanbuTda bir cami. ç îT L E M B I K E L M A S •A L O R A | V | u z A M K R I T E R •N P E Y V A N 1H •L Z A M •E S A M 1 L | E S IE L 1 M E R IA N K A R A R E F L A S Y O N
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear