25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-19 TEMMUZ 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Yahdettinneyazıkkihaindi...Vahdettin 'in Mustafa KemaVi milli bir mücadele açsın diyeAnadolu 'yayottadığı,para verdiğigibi kulaklara fısıldanan masallar var, ama biribüe doğru değH BunlarMustafa Kemal karşıûarının uydurduklan masaüardır • Baştarafi 1. Sayfada yesi için istanbuTu temsilen Londra'da düzen- lenen toplanüya gider. Orada Ankara'yı temsil eden Ismet Paşa da vardır. Ük sözû Tevfik Pa- şa'ya vermek isterler. tnönü buna lazar. Tevfik Paşa sözü ahr ve şunu söj ler:" Bugün halkın ıra- desini Ankara temsil etmektedir. O nedenle îs- met Paşa'nın konuşması gerekır'. Tevfik Pa- şa'nın bu sözkrine Istanbul'daki Vahdettin de ıtirazetai€z.''(Hürriyet, 17.7.2005) DİNLEDİKLERİNI TARİH SANIYOR Ecevit çocukluğunda dinlediği şeyleri tarih sanıyor, tabii şiddetle yanılıyor. Sanınm hay- li de yorgun, birçok olayı birbirine kanştın- yor. Çünkü: Sözünü ettiği toplantı Londra Konferan- sı'dır. Birinci Inönü Savaşı'ndan sonra 21 Şu- bat 1921 'de başlar. Bu konferansa, silahını ko- nuşturmaya başlayan Ankara da çağnlmıştır. Ankara'yı îsmet Paşa değil, Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey temsil eder. Gerisi çocukluk masalının devamı. Bu sırada Batı Cephesi Ko- mutanı tsmet Paşa, Eskişehir'de ordusunun başındadır. Sayın Ecevit'e, Londra Konferan- sı hakkında bilgi edinmek için ilk adım ola- rak AB Türkgeldi nın Mondros ve Mudanya Mütarekeleri Tarihi (1948) adlı kitabı okuma- sını tavsiye ederim. Kitapta Londra Konfe- ransı görüşmelerinin tutanaklan var. Sayın Ecevit, Vahdettin için diyorki: "Obir hain değüdir. Baa hoş olmayan şeyleri mecbu- ren yapnııştır. Bu arada ülkesi için çok iyi şey- ler de yapnuşür. Ben Vahdettin için hiçbir za- man hain demedim. Çünkü ne kadar zor ko- ŞiıDar atanda padişahhk yapbğını biByorum. Ulke işgal alündaydı. Ordusu kalmamış. Bu koşullar alünda bile birçok önemti iş yapü. KurtuluşSavaşı'na açıktan ohnasa da beürgin şekilde destek okhT (Hürnyet, Zaman) Bilimselliğin özü olan gerçeğe uygunluk gibi zorunlu koşula uymayan Ecevit, Osman- lı tarihini nasıl yazacak? Bu dağınık zihinle in- san anılannı bile doğru yazamaz, birçok ola- yı birbirine kanştınr, ortaya akıl kanştıncı bir bulamaç çıkar. Önce birkaç soru: 1. Vahdettin'in "mecburen yapüğı baa hoş ofanayan şeyler" nelerdir? 2. "Bu arada ülkesi için yapüğı çok iyi şey- ler" nelerdir? 3. "Kurtuluş Savaşı'na açıktan ofanasa da betirgin şekflde nasıl destek ohnuştur?" Içlerinde birçok dâbi ve kahraman bulunan Osmanlı hanedanının son padişahı Vahdet- tin'in hain değil, sadece cahil ya da korkak ya da gafil olmasını doğrusu ben de çok isterdim. Ama gerçekler (belgeler, tanıklar, olaylar, ol- gular, Vahdettin'in beyannamesi, anılan) bu isteği desteklemiyor. Uzun yıllardır yakın ta- rihimizle ilgileniyorum. Ülkesi için yaptığı "iyi bir şeye", Kurtuluş Savaşı'na destek ver- diğini gösteren bir tek olaycığa, bir tek sözü- ne rastlamadım. Vahdettin'in M. Kemal'i milli bir mücade- le açsın diye Anadolu'ya yolladığı, para ver- diği gibi, yazılan, kulaklara fısıldanan masal- lar var, ama biri bile doğru değil. Bunlar M. Kemal karşıtlannın, özellikle halifeci'padi- şahçı birtakım dincilerin uydurduklan masal- lardır. Vahdettin, M. Kemal ve Milli Mücade- le adlı kitabımda, bunlann yalan, yanlış ve yutturmaca olduğu belgelerle kanıtlanmış, bu tür gerçek ve akıldışı uydurmalann arkası ke- silmişti. Ecevit yeniden başlatıyor. Sayın Ecevit bu üç sorunun yanıtını verme- İNÖNÜ VAKFI'NDAN BÜLENT ECEVÎT'E TEPKİ: Ecevit tarihi saptınyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Inönü Vakfi, eski Başbakan Bülent Ecevit'in Londra Konferansı ve tsmet Paşa ile ilgili açıklamalanna tepki gösterdi. Vakıftan yapılan açıklamada, Ecevit'in "Şahsen çocukluğum- dan beri düüediğbn şeyiervar" di- ye başlayan, Londra Konferansı ve Îsmet Paşa ile ilgili ifadelerinin, tamamen gerçekdışı oldugu bildi- rildi. Açıklamada, Ecevit'in, çıka- racağı tarih kitabıyla ilgili beyana- tı üzerine açıklama yapılması ge- reği duyulduğu belirtilerek şöyle denildi: "İsmet Paşa, Londra Konferansı'na ka- ülmamışür. O sırada 1. tnönü Savaşı'ndan zaferle çıkan Îsmet Paşa eephededir ve 2. Inönü Savaşı'na hazuianmaktadır. Anka- ra hükümetini bu konferansta Dışişleri Ba- kanı Bekir Sami Bey temsil etmıştir." Eski Başbakan Ecevit, bir röportajında, Tevfik Paşa ile ilgili açıklamalar- da bulunurken Tevfik Paşa'nın Osmanlı'nın tasfiyesi için îstan- bul'u temsilen Londra'da düzen- lenen toplantıya gittiğini, burada îsmet Inönü'nün de bulunduğu- nu anlatmıştı. Toplantıda, Inö- nü'nün, ilk sözün Tevfik Paşa'ya verilmesine kızdığını kaydeden Ecevit şunlan anlatmıştı: "Tevfik Paşa sözü ahr ve şunu söyler: 'Bugün hal- kın iradesini Ankara temsil etmektedir. O nedenle îsmet Paşa'nın konusması gere- kir.' Tevfik Paşa'nın bu sözlerine İstan- bul'daki Vahdettin de niç itiraz etmez." lidir! Son Osmanlı padişahı Vahdettin, ne ya- zık ki haindir. Bu acı durumu kanıtlayan bir- çok belge, tanık ve inceleme var. Mesela Prof. Dr. SinaAkşm'in Istanbul Hükümetleri ve Mil- li Mücadele, Vahdettin'in şaşırncı durumunu saptayan birçok kaynak eserden sadece biri. BİR YARCIYA VARMAK İÇİN İKİ OLAY Vahdettin'in tutumunu belirten iki olay akta- nyorum: Bin Ankara Dışişleri Bakanı Y. Kemal Ten- gjrşenk onurlu bir banş aramak için Avrupa'ya giderken Istanbul'dan geçer. Vahdettin, Y. Ke- mal Bey'in kâübinin çantasındaki çok gızli 6 belgeyi çalduır, fotoğraflannı çektirir ve bir sa- ray görevlisi ile tngüiz Yüksek Komiseri Ha- rold Rumbold'a ulaştınr. (S. R. Sonvei, Dış Po- litika, 2.c, s.220,388. Kitapta bu şaşırucı olay- la ilgili bütün yazışmalann künyesi ve fotoko- pileri var. Aynca Belleten 154/1975) Bunu biri yapsa yaptığına casusluk denir. Pa- dişah yapınca acaba ne demeli? İki: Ecevit'in övdüğü Tevfik Paşa, 25 Mart 1922 akşamı Ingiliz Yüksek Komiseri H. Rum- bold'u ziyaret eder, Vahdettin'in çok gizli bir projesini iletir. Projenin özeti şöyle: Boğazlar bölgesinin yönetimi îngilizlere bırakılacak, In- giltere isterse kendi askerini, isterse Türk jan- darmasını kuUanabilecek, gerektiği kadar top- rak şeridinin yönetimi de Ingiltere'ye devredi- lecek, böylece tngiltere'nin hilafetin koruyucu- su ve ortağı oldugu Islam dünyasına gösterilmiş olacak. Yüksek komiserin sorusu üzerine Tev- fik Paşa da bu projeyi desteklediğini beürtir. (B. N. Şimşir, Ingiliz Belgeleriyle Sakarya'dan Izmir'e, s. 388, vd.) Bir sonuca varmak - biryar- gıda bulunmak için sanınm bu iki olay yeter! Yakın tarihimizi yazacak, yakın tarihimiz hakkında konuşacak olan kımseler derslenne iyi çahşmalı, her şeyden önce gerçeğe saygılı olmah. Yoksa yazdıklan da, söylediİderi de ger- çeğe ihanet olur. Seçim Kilitleıııneleri Prof. Dr. ORHAN ŞENER Kadir Has Üniversitesi Son günlerde Anayasa Mahkemesi'nin başkanının seçimine ilişkin olarak orta- ya çıkan kilitlenme olayı ül- kemizde demokrasinin işle- yişi yönünden olumsuz bir görünüm ortaya koymakta- dır. Benzer durum Demirel- Ecevit çekişmesi yüzünden Meclis'in 6 ay gibi uzun bir sürede cumhurbaşkanını seçemediği zaman da ya- şanmıştı. Sayısız turlara kar- şın bir aday üzerinde uzlaş- maya varılamamsı ise, bir askeri darbeye neden ola- rak ekonomik, sosyal ve si- yasal maliyetler ortaya çı- karmıştı. Anayasa Mahkemesi'nin adil ve etkin seçim yöntem- lerinin formüle edilmesi ko- nusundaki sorumluluğu ise, kilitlenme olayının önemini daha daarttırmaktadır. Ben- zer sorunlar geçmiş yıllarda Meclis başkanı seçimi sıra- sında yaşanmıştır ve yaşa- nacaktır. Bu nedenle sorunu sade- ce Anayasa Mahkemesi yö- nünden ele almanın yararı yoktur. Şöyle ki, milletvekili, belediye başkanı, cumhur- başkanı ve Meclis başkanı- nın seçimlerine ilişkin mev- cut düzenlemeler adalet ve etkinlik yönünden tartışılma- lıdır. örneğin, kayıtlı seçmen- lerin yüzde 25'inin oyu ile Meclis'te 2/3 oranında oyla- ma gücü (voting power) el- de etme olanağı veren bir seçim sistemi demokrasinin ruhuna aykırı bulunmakta- dır. Bu olumsuzluk geçmiş yılarda ANAP hükümeti dö- neminde yaşandığı gibi gü- nümüzde de yaşanmakta- dır. Ne var ki bu çarpık du- rumu düzeltici hiçbir önlem alınmadığından vatandaşla- rın önemli bir bölümü se- çimlere katılmamaktadır. Ote yandan seçimler uygu- lamada stratejik davranışla- ra, çıkar hesaplarına ve yol- suzluklara açık bir ortam ya- rattıkiarından, genelde de halkın demokrasiye olan gü- venini sarsmaktadır. Bu olumsuzlukları önle- meye yönelik etkinliği ve adaleti sağlayıcı aşağıdaki modeli cumhurbaşkanı, Meclis başkanı, Meclis ko- misyonu başkanı seçimi için de önerebiliriz. Kamu ve re- fah ekonomileri ilkeleri doğ- rultusunda formüle edilen çoğulculuk (plurality) ve nokta (point) oylama yön- temlerini Anayasa Mahke- mesi'ndeki kilitlenmeyi ön- leyecek biçimde aşağıdaki örneklerle açıklayabiliriz. Çoğulculuk yöntemine göre, her bir üyenin 5 adayı tercih sıralamasına göre bu kâğıda yazmaları istenir. En çok tercih edilen adaylann adının karşısına yazılan 1; 2. tercih edilenin 2 ve böylece devam edilerek en az tercih edilen aday karşısına 5 sa- yısı yazılır. Adaylann kazandıklan pu- anlar toplanarak, toplam olarak en az puanı alan aday başkan olarak seçilir. Eski- den "asgari müşterekte bir- leşme" dedikleri uzlaşmaya böylece en etkin ve adil bir biçimde ulaşılır. Eğer, iki adayın eşit puan alarak seçilememe durumu ortaya çıkarsa, bu durumda nokta uygulaması "point voting" kuralı uygulanır. Bu yöntem öncekine göre daha da adildir. Çünkü bu oyla- mada oylan kullananların sadece tercih sıralamaları değil, aynca tercihlerinin ağırlığı (intensity of preferen- ces) da yansıtılmış olur. Bu yöntem ise şöyle uy- gulanır. Her bir adaya top- lam olarak 30'ar puan veri- lir. Oylamaya katılanlar ter- cih stralamalarına paralel bir biçimde örneğin bir üye 30 puanı şöyle dağıtır: 1 'nci ter- cih için 10; 2'inci tercih için 8; 3'ncü tercih için 6, 4'ncü tercih için 4 ve en az tercih ettiği aday için 2 puan verir. Bu durumda toplam olarak en fazla puanı alan aday se- çilir. Cumhurbaşkanı, Meclis başkanı ve Anayasa Mahke- mesi başkanlığı seçimleri için önereceğimiz bu yön- temlerin uygulamaya konul- ması için herhangi bir yasal düzenlemeye gerek yoktur. Çünkü bu iki yöntem de ba- stt çoğunluk kuralının rasyo- nalize edilmiş biçimleridir. Kaldı ki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turlar için öngörülen kaliteli çoğunluk oranı, seçim yapılamaması durumunda basit çoğunlu- ğa indirgenmektedir. Bu bi- le toplumsal tercihleri yan- srtmayan bir sonuç elde et- meyi daha da kolaylaştır- maktadır. Sonuç olarak et- kinliği ve adaleti sağlama- daki üstün nrtelikleri nede- niyle önerdiğimiz yöntemle- rin ülkemizde demokrasinin kalitesmi arttıracağını söyle- yebiliriz. HARBl SEMtH POROY Çizer izin kullanacağından Harbi bir süre yayımlanmayacaktır. HAYAT EPlK TÎYATROSU MUSTAFA BİLGÎN semihporoyayahoo.com hayatepiknmynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGESÇ k_urgenc@yahoo.com ikfife & / TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Temnuız icwtcnwnuaz-arikan.com SUPHIZIYA ÖZBEKKAN SIN/N 1966 'M 8U6ÜU, ÜHLÜ 8ESTECJ SUPHI ZtYA ÖZSEKKAN ?3 YAŞINDA ÖLDÜ. ÇOK KÜÇÜK YAŞO4ÇÜ4N BEJÇİ MÜZİKLB İL.6İLENDİĞİ HAL/>£, ÖĞtZENİM YILLA#f VE ÛAHA SONRA PA 0/ŞİŞLE& &4/&Wl/£/kl&W GÖ/ZEVLERİ NED£A//yc£ StBSTEC/UİE OLPUKÇA GEÇ BAÇUyA&iLMİŞT).. ŞA/SKJ FO6MUA/M VEJZDİ6İ /LGİNÇ l/£ SIHÇO6U *K4UCf*XAf>/7LA DİKKATİ Ç£KMffr/.ANCAK, BUNLAR, NOTA S/LMEDİ- S/MPCN BAŞKALARI T*RAFINDAN SAPTANAgh-MİŞrİ. ÇOK SAy/DA /MAKAM/ USrACA t&JU-AMAStt&J SuPHİ ÖZ&EJCKAN, EUJyE YAKJN ŞARK/ VE /lyg/CA SAŞKA 7Ü#- Le/spe YAP/TLAK BEsreLEMfşrr. YANDA, ONUN SEV/I&J S/K ŞARKI- GAZİOSMANR4ŞA 2. AİLE MAHKEMESI'NDEN Esas No: 2004/794 Davacı Evdochia Akyüz tarafindan davalı Ali Akyüz aleyhine açılan şiddetli geçimsizlik ne- deni ile boşanma davasının yapılmakta olan yar- gılamasında davalının adresi tespit edilemedi- ğinden davalıya dava dilekçesi ve duıuşma gü- nünün ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup; Etavacı dava dilekçesinde eşi ile arastnda ru- hen vefikrenanlaşmazlıklar bulunduğunu. evli- lik birliğinin temelinden sarsıldığmı bildirerek davalı ile boşanmalanna karar verilmesini talep ettiği ve duruşmanın 22.07.2005 günü saat 11.50'de yapılmasına karar verildiği HUMK.'nun 213 ve 509-510. maddeleri gere- ğince özrü olmaksızın belli gün ve saatte mah- kemede hazır bulunmadıği takdirde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve yokluğunda ce- reyan eden işlemlere itiraz edemeyeceği tebliğ yerine geçmek üzere Merkez Mh-Ş. Necmenin Bayhatun Sk-No: 20/1-Gaziosmanpaşa adresin- de iken meçhul kalan Hasan oğlu 1950 d.lu da- valı Ali Akyüz'e dilekçesi ve duruşma gününün tebliği yerine geçmek üzere tebliğ olunur. 29.06.2005 Basın: 33886 ÎTÜ Diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. ECE KOÇ SİLİVRİ tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL SATIŞ tLAM 20O4992 Tal. Bir borçtan dola\ı hacizli olup satışına karar verilen aşağıda. miktar ve öoemb nitelikleri belımlen: Silivri ilçe- sı, Mören köyü Köy içi mevkii 2261 parsel 2 kargir ev, kargir ahır, arsa vasıflı 388 m2 yüzölçümlû taşınmazın tamamı aşağıdaki koşullarda satılacaktır. lmaı durumu: Söz konusu parseS köy yerieşik alaıu içinde kalmakta olup, 1 50.000 ölçeklı naznn imar planında T-\KS: 0.25 KAKS: 0.50 ve H: 6.50 m kat yüksekhginde (iki kat) ve minimum parsel büyüklügü 300 m2 olarak man mevcuttur. Halihazır durumu ve yeri: Söz konusu taşınmaz Istanbul ili, Silivri ılçesı, Akören Köyü Köy içi mevkii 2261 parselde taın 388 m2 yüzölçümlû tajinmaz yol kenannda bulunmaktadır İçinde 2 adet bına buhmmaktadır. Bına- lardan betonarme %e çansız olanı nispeten daha yeni olup yaklaşık 120 m2 yüzölçûmündedir. 2 oda, salon ve ban- yo mevcuttur. Bu binanın yanında yaklaşık 75 m2 miktarü tek katlı bu bina mevcuttur. Bina 2 oda. mutfak ve banyodan ibaremr. Taşınmazın tamamına büirkişi tarafindan 68.580.00.-YTL. deger takdir edilmiştir. Saüş şartlan: 1- Birinci sanş, 26.08.2005 günü saat 13.30-13 45 arası Silivri Icra Müdürlügü'nde açık artör- ma sureüyle yapüacakBr. Bu artarmada tahmin edilen kıynıetm yüzde 60'mı ve ruçhanb alacakhlar varsa alacak- lan toplamını ve satış masraflannı geçmek şarnyla ihale olunur. Böyle bir bedelle abcı çıkmazsa. en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 05.09. 2005 günü aynı yer ve saatte ildnci artbrmaya çıkanlacaknr. Bu arttınnada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artrjrarun taahhüdü saklı kalmak üzere arffirma ilanında gös- terilen müddet sonunda en çok artürana ihale edilecektir. Şu kadar kı armrma bedelinin malın tahmin edilen kıy- metmm \iizde 40ım bulması ve saöş isteyenin alacagına rüçhanı olan alacaklann toplamından fela olması ve bundan başka paraya çevırme ve paylaşOrma masraflannı geçmesi lazımdn. Böyle fazla bedelle ahcı çıkmazsa satış lalebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetınde pey akçesi vera bu miktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış. peşin para ıledir, abcı iste- dıginde 10 günü geçmemek üzere mehil venlebihr. thale pulu. tapu harç ve masraflan. KDV alıcıya aittir. Tellali- ye, bnüaniş vergiler ve tapu saüş harcu satış bedelinden ödenecektir 3- lpotek sahibi alacakhlarta diğer ilgılıletm (•) bu ga\Tİmenkul ûzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrara dair olan ıddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sıcili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bıralalacaklardır. 4- Ihaleye kanbp daha sonra ihale bedelini yaürmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tum alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasmdaki farktan ve diğer zararlardan ve ay- nca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. thale fâıta ve temerrut faizi aynca hükme hacet kalmaksı- zın daıremızce tahsil olunacak. bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden almacaknr. 5- Şartname, iian tarihjn- den itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafj verildiğj takdirde isteyen abcıya bir ömegi gönde- rilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatmı kabul etmiş sayılacaldan, başkaca bilgi almak isteyenlenn 2004 992 Talimat sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 08.07.2005'C) Dgililertabirine irtifak hakki sahipleri de dahildir' Basm: 33643 GÖRÜŞ BEDRI BAYKAM Adnan Hoca Dünyanın En BüyiikYazapı*mı,Yoksa Geçen haftaokumuşsunuzdur. "Harun Vartya'adry- la yazan Adnan Hoca'nın (Oktar) birbirine temeJden zıtlık teşkil eden iki kitabının bende yarattığı "algılama sıkıntısını" aktarmıştım. Benim, aleyhinde sert bir yazı yazdığım için dava edildiğim kitap "Soykınm Yalanı", özetle Yahudi soykjnmı diye bir şey olmadığını savu- nuyor ve bu uydurma hikâyeyi Siyonistlerin dünyaya yaydığını anlatıyordu. Kitabın yazan olduğunu iddia e- den Nuri Özbudak isimli biri aleyhime dava açmıştı. Fakat şimdi elimde olan yeni kitap dediğim gibi yine Harun Yahya imzalı, adı "Soykınm Vahşeti" ve tam ter- sine kanıtlanyla Yahudilerin nasıl Nazilertarafindan soy- kınma uğratıldığını anlatıyoıi Geçen haftayazardan ve- ya yayıncıstndan yanıt istedim, gelmedi sevgili okurlar. Çaresizlik içindeyim! Şimdi "yazar" diyorum ya, bu yeni çıkan ve 180 de- recelik dönüşle bu sefer Musevileri savunan kitabın ya- zan "Harun Yahya". Bu "Soykınm Vahşeti" kitabında Adnan Oktar adını göremedim. Ama özgeçmişinde 1956 Ankara doğumlu ve Mimar Sinan ve Istanbul Üni- versitesi'nde öğrenim gördüğünü bize hatıriatıyor. Kal- dı ki "Harun Yahya" ismi geri dönülmez şekilde Oktar'a bağlandı. Çünkü şeriatçılığı savunan yazarlanyla ünlü Vakit gazetesinde sürekli yazan biri artık. Orada fotoğ- raflı makaleleri, "Hanın Yahya" adıylaçıkıyor, makale- nin altında da "Adnan Oktar'ın Harun Yahya oldugu" hâlâ bilmeyenlere aktanlıyor. İyi de, size söylediğim gibi bana davayı 1996'da Ha- run Yahya'nın kendisi olduğunu iddia eden Nuri özbu- dak açmıştı. Demek bu adam açıkça adalete yalan söylemiş! Adli mercileri yanlış bilgiler vererek kandırdı- ğı yetmiyormuş gibi bir de saçma sapan davalarla ada- leti meşgul etmiş. Bu işin devtetle ilgili yönleri. Bir de Adnan Oktar'la ilgili yönler var. Bu adam, yani Özbu- dak, adalete bu yalanı söylediğinde aynı zamanda Ad- nan Oktar'ın haklannı gasp etmiş oluyor! Yani ben o da- vada gerçek Harun Yahya'nın Oktar olduğunu kanıtla- yarak özbudak'ın foyasını meydana çıkardım. Bunu Adnan Oktar bilmiyor idiyse, farkında değilse, derhal bana teşekkür etmeliydi; "Bu Yahudi Soykınmı yalan- lannı ortaya çıkanp Nazilere iftira attıklannı iddia eden kitabı ben yazmıştım, bu adam eserime konmaya ça- lışmış, teşekkür edehm, maskesini düşürdünüz" de- mesi gerekirdi. AksinL aksini düşünmek bile istemiyo- rum, çünkü o zaman Türkiye'nin en çok eser üretmiş yazannın, bu özbudak'la "danışıklı dövüş" içinde ol- ması lazım ki, buna da gönlüm etvermez. Neden mi elvermez? Çünkü bakın Oktar'ın nasıl bi- ri olduğunu size kamuya açık bilgilerden şöyle özet- leyeyim: "Soykınm Vahşeti"n\r\ sonunda Harun Yah- ya'nın (Oktar) yazdıöı 189 civannda kitabın kapaklan var. Üstelik bunlannlngilizceden Endonezcaya, Fran- sızcadan Rusçaya, Amavutçadan Çinceye, Arapça- dan Ispanyolcayatercüme edildikleri bilmem kaç dil- de kapaklan da var. Üstelik ben Yahya'nın yayıncısı Global Yayıncılık'ın Cağaloğlu'ndaki satış mağaza- sında bunlann çoğunu gördüm. Gerçek ve kaliteli ter- cümeler! Oradan satın akjığım "Danvinism'in Insan- lığa Getirdiği Belalar" kitabının Fransızcasının arka kapağı Yahya'nın 170'ten fazla kitabı olduğunu söy- lüyordu. Yahya'nın peygamber, Islamiyet ve mümin- lerin kardeşliği üzerine yazılar kaleme aldığı Vakit ga- zetesinde, yayıncısı Global, 19 Mayıs 20051e çıkan ilanında Yahya'nın "evn'm teorisinin geçersizliğini is- pat eden toplam 4120 sayfa ve 2 745 renkli resimden oluşan kitaplanndan" söz ediyordu. 4 Haziran 2005 tarihli ilanda ise, bu sefer aynı konuda Yahya'nın (Ad- nan Oktar) yayınlan 5 bin 700 sayfa ve 4 bin 65 renk- li resim olarak tanıtılıyordu! Yani aradan geçen iki haf- tada ya 1580 toplam sayfalık (ve 1320 ek fotoğraflı) yeni yayınlar çıkmıştı ya da yayıncı da artık hesabı ki- tabı toptan kanştırmıştı! Size Türkiye'nin en büyük yazannı sorsam, kiminiz Aziz Nesin der, kiminiz Yasar Kemal. Kiminiz Nâzım Hikmet der, kiminiz belki yeni kuşaktan bir isim? Ben kendimi "adam" sanırdım! 1957 doğumluyum. 18 ve 19. kitaplarım, ancak bu sonbaharda çıkacak olan 1987'ye kadar hayat hikâyem. Aziz Nesin'in 80 yıllık ömründe 100 kitabı var. Belki 19. yüzyılda Ahmet Mit- hat Efendi de 70 kitapfilanyazmıştır. 15 Mayıs 20O5'te Vakit gazetesi, Oktar'ın, sıkı durun 41 dile tercüme edil- miş 250 kitabından söz ediyordu! Herhalde bu rakam- lar karşısında biz küçük fani yazariann hüzünle önümü- ze bakıp becereksizliğimizi sorgulamamız lazım. Işte satırlann böyle yağmur gibi dökülüp kitaplaştğı bir noktada, bu edebi ve bilimsel fırtınanın başyazan Adnan Oktar Bey'in bu özbudak'la bir gizli alışverişi olabileceğini düşünmek bile istemiyorum! Çünkü her- halde o, bu rakamlaria değil Türkiye'nin, dünyanın en büyük yazan haline geliyor!.. e-mail: bedbay@tnnjiet - Faks: 0212 227 34 65 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Pencere ya da kapının üst ya- nında bulunan ve havalandır- maya yarayan, açılır kapanır bÖlüm. 2/ Incir ağaçlannda döllenme>i sağ- layan küçük si- nek... Arşının g sekizde biri uzunluğundaki ^ ölçiL 3/Büyük tencere... Sodyum elementinin simgesi. 4/Tümör... So- yu tükenmiş bir yaban aü. 5/ Kişinin öz benli- ği...Kötülük,fenabk.d/ 4 Çocuğun eğitim ve öğ- 5 retimiyle ilgili erkekba- 6 | kıcı... "Dost, metres" anlamında argo sözcük. 8 I II Bütün cıva alaşımla- 9 | nnın ortak adı. 8/ Suyu, işleme ve dağıtım tesıslenne ı me... Bizmut elementinin simgesi. 9/ Yaşanmış olayla- nn anlatıldığı yazı türü... Canlı bir varlığın içinde bulun- duğu doğal ya da maddi koşullann tümü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gitann atası olan telh Ispanyol çalgısı. 2/ "Açıktan geç, yaklaşma" anlamında kuİlanılan denizcilik teri- mi... Küçük mağara. 3/Baş... Muhtemel. 4/tpliklerinbo- yanmak istenmeyen bölümlerinin sanlarak boyaya ba- tınlması yoluyla uygulanan bir tür boyama teknigi... Gözleri görmeyen. 5/ "Git, defol" anlamında argo söz- cük... Telefon sözü. 61 Sahra Çölü'nde yaşayan bir halk. 7/Utanç duyma... Bir Avrupa ülkesinin başkenti. 8/Er- kek ördek.. Bir şey ödemeden alınan şey. 9/Sözsüz oyua
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear