23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Başbakan ile yardımcısı arasındaki fikir aynlıklannın son halkası 'yabancı sermaye' oldu Şeııeı;faükümetisarayorA.NKARA (Cumhurfyet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şe- ner'in "yabancısermayeye smırlama getirmeD"" açıklaması. Şenerile Baş- bakanRecepTayyipErdoğan arasın- dakifikiraynlıklannın sonhalkası ol- du. Ücilinin arasındaki çekişme ilk olarak, Şener'in, Erdoğan henüz baş- bakan olmadan, TÜSIAD'ın Anka- ra Sheraton'da yaptığı 5 Şubat 2003 tarihii toplantısında ortaya çıkmıştı. Şener'in Erdoğan ile ters düşrüğü ve zaman zaman kamuoyuna da yansı- yan bazı olaylar şunlardı: Şener'in liderlik çıkışi: Şener. 5 Şubat 2003 'te Ankara'daki TÜSI- AD toplantısında, "kunıflannözerk- liğinin sondereceönemliolduğunu" belırterek "özerk kuruflann siyasi iradenjn denetimi altma girmesini" • Yabancı sermaye çıkışıyla Başbakan Erdoğan'a ters düşen Şener, ilk olarak TÜSlAD'ın 5 Şubat 2003 'teki toplantısında, "Parti genel başkanlannın parti adına konuştuğu dönemler geride kalmıştır" sözleri ile dikkati çekmişti. sa\ıınan Erdoğan ile açıkça ters düş- müştü. Şener'in bu toplantıda, o za- man henüz başbakan olmayan Erdo- ğan ile ilgili isim vermeden sarf et- tiği "Parti genel başkanlannın par- ti adına konuştuğudönem geridekal- mışür. Hiçbir zaman herhangi bir fîJdr akırru, bir ideoloji, tek bir kişi- nin fikirleri belh' bir ülkeye özgü so- runlan çözmeyeyetmemiştir, bunun böyle olduğunu düşünmek, tarihin geçmiş dönemlerinde kabmşdüşün- ceferdir" sözleri, ikilinin arasında- ki gerilimi ortaya çıkarmıştı. OİB'nin Şener'den alınmasi: Başbakan Erdoğan başkanlığmdaki hükümet, 26 Mart 2003'te sürprk bir kararla Özelleştirme Idaresi Başkan- lığı'nı Şener'den alarakMaliye Baka- nı Kemal Unakrtana bağladı. Baş- kanlık'ın Şener'den alınmasının ar- dında, Şener'in, ÖİB'den Deniz Nak- liyat'ı satın alanAKP Istanbul Millet- vekili armatörCengizKaptanoğhı'nun borçlannın ötelenmesi isteğine karşı çıkrnasının yattığı ortayaçıkmıştı. Şe- ner, Idare'nin kendisinden alınmasın- dan bir süre sonra da Özelleştirme Yüksek Kurulu üyeliğinden çıkanldı. AB ile müzakereler: AB ile müzakerelerin hangi yapıda gerçek- leşeceğine ilişkin Avrupa Birliği Ge- nel Sekreterliği ile Abdüllarif Şe- ner'e bağlı olan Devlet Planlama Teşkilatı arasında çekişme çıkmış, so- nuçta hâlâ kesinleştirilmeyen yapı- nın ABGS'nin istediği düzende ol- masına karar verilmişti. Yabancı sermaye tartısma- lan: Abdüllatif Şener, Bankacılık Ya- sa Tasansı'nın hazırlanması sırasın- da bankacılık sektöründe yabancı sermaye sırun getirilmesini, zor du- nıma düşen bankalann yükümlü- lüklerinin devletin sırtına yüklen- memesi için de TMSF'ye devredil- memesini istemişti. Buna IMF kar- şı çıkmış, IMF'nin isteğini hükü- mete taşıyan Devlet Bakanı AB Ba- bacan'ın baskısıyla da tasarı, IMF'nin istediği gibi yasalaşmıştı. Medyada yabancı serma- ye: Son olarak TMSF bünyesinde- ki Star grubunun satışuu kolaylaş- tınr gerekçesiyle, medyanın yüzde 25'ini yabancılara açan yasa Cum- hurbaşkanı AhmetNecdet Sezer'den geri döndüğünde, Abdüllatif Şener, yasayı Cumhurbaşkanı Sezer'in çe- kincelerini dikkate alarakdüzeltip ye- niden yasalaştırdı. Amerika'da bu- lunan Başbakan Erdoğan, medya- nın yabancılara açıünasuıı önleyen bu düzenleme ile ilgili olarak yap- tığı açıklamada, "Arkadaşlar yasa- yı bana haber vermeden çıkartmış- lar. Çok kızdım. Gelince düzeltece- ğjz" diye konuşmuştu. Şener'in açıklamalannın farklı yorumlandığını belirten Çiçek, hükümette görüş aynlığı olmadığını savundu '"Vabancı sermayeden yanayız'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bakanlar Kurulu'nda, ulusal ve uluslararası terör olaylan ile yabancı sermayeyle ilgili tartışmalar değerlendirildi. Hükümet Sözcüsü Cemil Çîçek, Türkiye'de etnik terörün insan ve malzeme kaynağının Irak'tan geldiğini söyledi. Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplanhsından sonra açıklama yapan Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Çiçek, teröre karşı önlemlerin göriişüleceği toplantılann gelecek günlerde kurumlann daha geniş katılımıyla sürdürüleceğini söyledi. Teröre karşı uluslararası alanda samimi bir işbirliği zorunlu görünmesine karşın bazı ülkelerin işi ağırdan aldığuıı, bazılanrun da umursamazlıktan geldiğini belirten Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşananlar samimi bir işbirliği için yeterü ders olsun. Uluslararası noktada \eterii kararhhk var mıdır derseniz, bunun somut kanıtlannın ortaya konması gerekir. Türkiye'de terör işleyenler bazı ülkelerde özgürlük savaşçısı olarak görüJebümektedir. yasal boşluklardan istifade edip serbest bırakılabilmektedir veya yargüaması yeterince yapılamamaktadır. Maalesef uluslararası hukuk bu noktada yavaş iştiyor; bu da cezalann ^ - ^ — ^ — _ _ ^ — _ caydıncıhğı açısından en • TfirÖrÜn öoemüprobiemiteşkil Iravnaâı Iralf edjyor." Türkiye'deki terör Rdyıidyı ıidR eylemlennin artışını Bakanlar değerlendınrken Kurulu'nda "Türkiye'nin çevresi teröre terörün de müsait bir çevre. ÖzeDikle görüşüldüğünü Irak'daki geüşmeler, oradaki bildiren Çiçek, o t o r i t e b o 5 | t | İ u - e t m k t e r o r Türkive 'deki etnik ı urıaye aeıa ernıx o l u ş t u r u y o r terorun kaynağının ^ Irak olduğunu kuOamlao malzemenin de ileri sürdü. doğan boşhığu kuOanarak ^ — ^ — — — oradan geldiğini bilmeyen yoktur. Ortaya çıkan getişmeler de bu yöndeki tespitierimizin doğruiuğunu ortaya koyuyor" dedi. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in uyanda bulunmasına neden olan yabancı sermaye konusu da hükümette görüşüldü. Adalet Bakanı Çiçek, uyanlannın ne anlama geldiği konusunda Şener'in açıklama yaptığım, ancak bunun da gazetelerde farklı yorumlandığını söyledi. Hükümetin "yabancı sermayenin Türkiye'ye olabDdiğince gelmesinden yana olduğunu" vurgulayan Çiçek, Türkiye'nin kalkmma çabalarmda yabancı sermayeden azami ölçüde istifade etmemiz lazım. Biz konuya ohımhı bakryoruz" dedi. Cemil Çiçek, 1994 yılmda Telekom'un özelleştirilmesine karşı açıklama yapan, ancak şimdi hükümette özelleştirmeyi savunan bazı bakanlann yaklaşımının "Anayasal kuraflardan kaynaklandığuu'' savundu. Ekonomik kriz söylentilerinin Türkive'nin bazı eski rahatsızlıklanndan kaynaklandığını söyleyen Çiçek, bu beklentinin arkasında hükümete karşı bazı siyasi emellerin olabileceğirü savundu. Çiçek, "Türldye'de kriz olmasını gerektirebOecek veya bu lafin telafruz edümesini gerektirecek hiçbir gösterge yok" dedi. nönemIİ Şener'in yabancı sermayeye ilişkin sözleri AKPhükümetinizor durumda bırakü. Kılıç: Şener'iyüreMi çıhşından dolayı kutluyoruz Türk-İş'tenBakan'a destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-îş Genel Başkanı Salih Kıhç, Baş- bakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ab- düuatif Şener'in yabancı sermaye giri- şine ilişkin tespitlerinekatıldığını bildir- di. Kılıç, Şener'in açıklamalannın ken- dilerinin uzun zamandır dile getirdikle- ri gerçeklerin hükümetin en yetkili ki- şilerinden biri tarafindan teyit edihnesi olduğunu belırterek "Sayın Bakan'm tespitlerineaynenkaüldığımızı vekendi- sinibuyürekli çıkışmdan dolayıkutiadı- gunıa ifade etmek istiyonun" dedi. Kılıç'ın yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Türk-tş ülkemizin enerjisinin, bankacıhğının. haberieşme- sinin. basın- yayuı organlarmın, demir çeüğinin yabancısermayeye terkedihne- sine karşı ohnuştur. Sayın Şener, ülke- mizin en büyük kamusal varhklannın yok pahasma yabancılara saülmak is- tendiği, birkaç yüük kârlan karşıuğı uluslararası sermayeye peşkeş çekildi- ği bugünlerde bu son derece önemli so- runa vıırgu yaparak tarihi bir sorum- luluğu yerine getirmiştir." Kılıç, "Ancak rüm bunlann yanın- da Türk-lş, ülkemize yabancı sermaye gjrişine de karşı değildir. Fabrika ku- ran, insana iş veren, aş veren yabancı sermayeden yanadır. Türk-İş yeni ya- tuımlar yapan, istihdam yaratan, ver- gi veren, kayıt ahmda turulan yabancı sermayeyi desteklemektedir" dedi. KENDtLERÎNE YAKIN BULUYORLAR SaadetPartisVnde 'Latif sesieri yenidenyükseliyor ANKARA (ANKA) - Başbakan Yardımcısı AbdüOatif Şener, yabancı sermayeyle ilgili son çıkışıyla değil, çok uzun bir süredir AKP içinde Necmettin Erbakan ve SPTilerin kendilerine en yakın hissettikleri isim oldu. SP'lilerin AKP'nin işbaşına gelmesinin ardından Abdüllarif Şener'le ilişkileri diğer bakan ve partililere göre hep farklı oldu. Bu nedenle yabancı sermaye konusunda Başbakan Recep TayyipErdoğan'la çelişen açıklamalan SP'de şaşkınlık yerine "beklenen geüşme" şeklinde karşılandı. Şener'in farklılığı ilk kez Necmettin Erbakan'ın RP'nin kayıp trilyon davasından hapis ve siyaset yasağı cezasının ^ SP'lilerin AKP kesmleşmesı uzenne - 1 1 .1 • SP'mn kongre l< ^ mde kendılenne en hazırlıklannm yakın ısım olarak başlaması aşamasında gördükleri Devlet gündeme geldi. Recai Bakanı Şener'in Kutan'ın da artık Başbakan Erdoğan genel başkanlık ile ters düşen ıstememesı uzenne , • , „ „ , , sayılan 40', bulan açıklamalan SP de ısmin adayhğı parti 'beklenen gelışme içinde ortaya atıldı. olarak yorumlandl. Bu adaylar arasmda Şener'in ismi SP AKP içinden tek isim Genel Başkanlığı için Şener oldu. Erbakan d e ^ ^ ^ g e lmişti. da, partılılerle yaptığı değerlendirmelerde Abdullah Gül, Bülent Annç gibi isimlere hep olumsuz yaklaşırken Şener hakkmda sürekli sıcak mesajlar verdi. Parti içinde Şener için, "AKP içinde MiDi Görüş gömleğini değiştirmeyenlerin başmda 0 getiyor. Bugüne kadar MilM Görüş çizgjsine farklı uygulamalara tek ses çıkaran isim oldu" görüşleri ifade edildı. Şener'den 'Latif' diye söz ediyorlar Hatta parti yöneticileri AKP içinde kendilerine en yakın isim olarak hissettiklerini, Şener'den, "LatiP diye söz ederek gösterdiler. Şener'in SPTilere AKP döneminde hükümete yönelik taleplerinin yerine getirilmesinde en çok kolaylık sağlayan isim olduğu da öğrenildi. Şener'in yabancı sermaye konusundaki son çıkışı da, partide "Latif yırvaya" seslerinin yeniden yükselmesine neden oldu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Van'da otelde kalırken birden karşıma arkadaşım mimar Zacharias Mildanoğlu çıktı. Zacharias, Kültür Bakanlığı'nca res- torasyonuna karar verilen Akdamar Kili- sesi'nin danışmanlanndandı. Ermeni top- luluğunun tanınmış isimlerinden olan Zacharias, bu danışmanlık görevine res- torasyon ihalesini kazanan Kartalkaya fir- masının Yönetim Kurulu Başkanı Cahrt Zeydanlı tarafından davet edilmişti. Hakkâri-Yüksekova gezimizin son du- rağı Van'da, Akdamar Kilisesi'nin resto- rasyonunu yerinde görmek olanağına ka- vuştuk. Cahit Zeydanlı bir incelik göste- rerek restorasyonu izlememizi istedi. Doğrusu söyleyeyim, ben ülkemizdeki çeşitli restorasyon rezaletlerine defalarca tanık olduğum için, Akdamar'a gitsem mi gitmesem mi diye tereddüt geçirdim. • • • Akdamar adası Van Gölü'nün ortasın- da en önemli adalardan birisi. Akdamar Kilisesi bölgede barışın hüküm sürdüğü 10. yüzyılda Ermeni Prensi Gagik ve kar- deşi Gourghen zamanında inşa edilmiş- ti. 1100 yıldır ayakta kalan bu kilise geç- mişte çevresinde manastırlar ve şapeller- le de çevrelenmişti. Mimari açıdan özgün duvar kabartma- lan ve duvar resimleriyle diğer kiliseler- Akdamar Kilisesi'nde Zacharias Şapeli den ayn özelliklere sahipti. Bir diğer özel- liği ise, sağlam yapısı nedeniyle günümü- ze kadar ayakta kalmayı başarmasıydı. Friz ve bordürlerde vahşi hayvanlar ve kuşlar, yabandomuzlan, aslanlar, boğalar ve ayılar tasvir edilmişti. Kilise duvarlan- nın çeşitli yerierinde üzüm salkımlan, as- ma yapraklan, bağcılar, tavşanlar, balık- lar ve değişik sürüngenlerie kanat takmış hayvanlar canlandınlmıştı. Kilisede bütün bu kabartmaların durduğunu müjdeleye- bilirim. • • • Kültür Bakanlığı bu tarihi ve kültürel değer taşıyan kilisenin restorasyonu amacıyla bir proje hazırlatmıştı. 2002- 2004 yılları arasında hazırlanan bu proje- nin Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma Kurulu tarafından onaylanmasıy- la faaliyet başlamıştı. Ihaleyi alan Kartal- kaya firması, büyük bir titizlikle çok sayı- da uzmanın katıldığı bir çahşmayı başlat- mıştı. Çalışma uluslararası genel restorasyon ilkelerine uygun olarak yapılacaktı. Yapı- nın özgün karakteri, yapılan plan şemala- n, yapım sistemleri, mevcut malzemele- rin özellikleri, iç cephelerde bulunan freskler aynen korunacaktı. Varsayıma dayanan tamamlama yapılmayacaktı. Belirli bir dönemi yansıtan karakteristik ilaveler korunacaktı. llkeleri şöyle özetleyebilirdik: Resto- rasyonda amaçlanan minimum müdaha- le ile yapının ömrünün uzatılarak korun- masını, olumsuz doğa koşullarından en az etkilenmesini sağlayarak gelecek ku- şaklara aktarmak. • * • Işler istenildiği şekilde yürüyor muydu? Kilisedeki restorasyonu izlemek amacıyla Akdamar adasına, Van Müzesi Müdürü Ahmet Mete Tozkoparan, Diyarbakır Koaıma Kurulu'nun görevlendirdiği uz- man restoratör mimar Metin Süllü, pro- jenin koordinatörü restorasyon alanında doktora yapmış mimar Fatma Sedes, Kartalkaya Inşaat Yönetim Kurul Başkanı Cahit Zeydanlı'yla biıiikte gittik. Ben uzman değilim ancak izlenimleri- mi aktarabilirim. Her şey büyük bir titiz- likle yürütülüyor. Görebildiğim kadarıyla Cahit Zeydanlı bu projeyi kendisi için bü- yük bir prestij sorunu haline getirmişti. En küçük detaylar konusunda bile uz- manlara başvuruyordu. • • • Italya'dan ünlü taş uzmanı Paolo Pa- gini kiliseyi gezmiş, projeyi incelemiş ve bazı itirazlarda bulunmuştu. hirazlarından birisi kubbe taşlarının sökülerek araya izolasyon yapılmasıydı. Sağlam taşlara dokunulmasının yanlış olduğunu söyle- mişti ve söylediklerine uyulmuştu. Duvar resimlerinin nasıl onanlacağı ko- nusunda karar vermek için bu konunun uzmanı Rrdvan Işler davet edilmişti ve onun önerileri doğrultusunda çalışmalar yürütülüyordu. Yandaki yansı yıkık şapel temizJeniyordu. Yıkık yerleri yeniden yapıl- mayacaktı. Yıkık bölüm camla tamamla- nacak, orijinal bölüm aynen korunacaktı. • • • Restorasyonu yapan ekibin bir uyansı vardı. Akdamar adası yaz mevsimi nede- niyle piknikçilerin hücumuna uğramıştı. Mangallar yakılıyor, çaylar pişiriliyordu. Geçen günlerde bu nedenle adada yan- gın çıkmıştı. Ada doğal sıt alanıydı, bura- da piknik yapılması yasaJ olarak mümkün değildi. Bölge yöneticilerinin bu konuda önlem alması gerekiyordu. Bir başka sorun ise, kilisesin restoras- yonunun tamamlanmasından sonra ne olacağıydı. Çünkü yeniden tahrip olmaya açık bir durum ortaya çıkabilirdi. Yapıla- cak en doğru iş buranın müze haline ge- tirilmesiydi. Dünyanın dört bir yanından turistler bu kiliseyi görmek için akın akın geliyorlardı. Müze, gezenlerden kazanı- lan parayla hem korunur, hem de yeni onanmlar için imkânlar elde edilebilirdi. • • • Akdamar Kilisesi, duvarına kapılarla açılan şapellerle çevrilmişti. Binanın çev- resini dolaşırken mimar Metin Süllü, "Burası da Aziz Katalikos Zacharias Şa- peli" dedi. Bu şapelin 1500 yıllık bir tarihi vardı. 1500 yıl sonra bir Ermeni mimar bir başka Zacharias, Zacharias Mildanoğlu bu kilisenin restorasyonunun danışrnanı olmuştu. Yaşam boylesine tesadüflerle doluydu. Akmadar Kilisesi'ndeki restorasyon bü- tün hızıyla sürüyor. 2006 yılında tamam- landığında başarılı bir restorasyon örneği olacağı konusunda umutlandığımı söyle- yebilirim. GLOBALPOLÎTIKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Batan Geminin Malları, Afrika'dan Eğer Londra'da bombalar patlamasaydı, G-8 toplantısı, bu bahaneyle verilen demeçler, çekti- rilen resimler, "kitch" yardım konseri, vıcık vıcık bir halkla ilişkiler gösterisi olarak kalabilirdi. An- cak bombalarla birlikte G-8 toplantısı bir gün içinde iğrenç bir ironiye dönüştü. Efendiler ve hokkabazlar G-8'in zengin sofrasından, Afrika halkının önü- ne atılması planlanan kınntılann karşılığında iste- nenlere geçmeden önce bir gerçeği kısaca anımsamalıyız. G-8 toplantısında dünyayı kurtar- ma iddialarıyla bir araya gelen grubun merkezin- deki Bush ve Blair iflah olmaz birer yalancıdır. Yalanları 100 binden fazla insanın ölümüne yol açan bu iki adam, şimdi karşımıza geçmiş, "Biz burada dünyayı kurtanyoruz, onlarsa bomba atı- yortar" ya da "bizim uygarlığımız"... "onların bar- bariığı" vb... gibisinden ölenlerin üzerinden "ra- ting" yapmaya çalışıyorlar. Bu dünyanın efendisi taklidi yapan adamları, düzenledikleri konserde, Bush ve Blair'i eleştirmeyi yasaklayan Bob Gel- dof yalakasını, Bush ve Blair'i John Lennon ve Paul McCartney'e benzeten Bono gibi hokka- bazlan herhangi bir biçimde ciddiye almak ola- naklı mı? Aslında ciddiye alsak ne olacak, ortada kayda değer bir yardım, borç silme operasyonu da yok. Irak'ın toplam borcu 30 milyar doları bir toplantı- da silenler, toplam 700 milyon nüfuslu 60 Afrika ülkesine ancak 50 milyar dolar çıkarabildiler. Afri- ka'nın toplam 300 milyar dolara yakın borcu olan yoksul ülkelerine sunulan yaklaşık 40 milyar do- lar borç silme olanağıysa, tam anlamıyla bir soy- gunu haber veriyor. Gelecek 15 yıl içinde bu kı- rıntıdan pay almak isteyen ülkelerin, IMF prog- ramlarını eksiksiz uygulayarak ülkelerini çokulus- lu şirketlerin kullanımına tümüyle açmalan gere- kiyor. The Guardian'dan John Monbiot'un işaret ettiği gibi bu yardımların yönetimi ABD tarafında, Afrika Gelişme Inisryatifi Yasası'yla Halliburton, Exxon Mobil, Coca-Cola, General Motors, Star- bucks, Raytheon, Microsoft, Boeing, Cargill, Ci- tigroup vb. çokuluslu şirketlerin temsilcilerinden oluşan Corporate Council for Africa (CCA) kuru- luşuna, Ingiltere tarafında da Businesss Action For Africa (BAA) adlı bir inisiyatife ihale edilmiş. CCA'nın da dahil olduğu BAA'nin içindeyse Afri- ka'nın yüz yıldır kanını emen Debeers, Anglo American Tobacco gibi sömürgeci şirketler var. Pazartesi yazımda değindiğim küreselleşme ve "mekâna düzenleme" bağlamında yaklaştığımız- da görürüz ki, esas yapılan Afrika'ya yardım filan değil, Afrika ülkelerinin doğal zenginliklerini, ne kadar kaldıysa o kadar pazariannı, emekçilerinin ne kadar kaldıysa o kadar yaşam enerjisine son derecede düşük bir maliyetle uluslararası mali sermayenin engelsiz kullanımına açmaktır. Buna karşılık gelişmiş ülkelerin pazariannı bu ülkeler açmaya gelince, konu karambole getirilerek ileri- ki bir tarihe ertelenmiştir. Bataklı damın... Bunlan, burnumu tutarak değertendirmeye çalı- şırken pazartesi günü değerii dostum Türkel Mi- nibaş'ın yazısını (kesinlikle arşivlik) okudum. Oku- yunca da bu kez, aklıma, Oktar Türel hocamızın birkaç yıl önce IMF ve Türkiye ilişkileri üzerine yaptığı bir konuşma geldi. Hocamız sunuşuna, eski bir Türk filminin (Bataklı Damın Kızı...) afişini göstererek başlamıştı. Bir farkla ki, afışteki oyun- cu, rejisör, yapımcı isimlerinin yerinde bu kez, Derviş, Hükümet, IMF-Dünya Bankası vb.. vardı. Afrika'ya kurulan tuzakla başlayıp Minibaş'ın yazısındaki saptamalardan Türel hocamın film afişine geldiğimde de bugünkü durumumuzu ga- yet iyi kavramış durumdaydım: Dış ticaret açığı- mız büyüyor (bu talep yetersizliği dünyasında bi- rilerini memnun ediyoruz), bu açığı sıcak para gi- rişiyle denetim altında tutabiliyoruz. Dışarıdan "uygun faizle" borçlanan "bankalarımız" bunu içerde yüksek riskle, yüksek faizle plase ediyor- lar (kredi kartları, tüketici kredileri vb...) diğer bir değişle tatlı bir "carry trade" sürüp gidiyor (şim- dilik). Kredi kartları, tüketici kredileri ithalatı bü- yütüyor... Bu arada Türkiye, ekonomisinin kınl- ganhğı sürekli arttığından, en stratejik ulusal var- lıklannın ucuza kapatılmasına direnemiyor. Diğer bir deyişle durum "Bataklı damın" yos- masınınkinden pek farklı değil. Her açıdan kulla- nılıyor, yeni kullanma biçimlerine de hayır diye- mez hale geliyoruz. Ingiliz hükümetinden basına sızan bir bilgi notuna göre, ABD ve Ingiltere Irak'tan, 2006 ortalarına kadar önemli ölçüde as- ker çekmeyi planlıyorlarmış. "Aa, bu da nereden çıktı şimdi" mi dediniz? Valla bilmiyorum, birden- bire aklıma düşüverdi işte.. nedense?.. ergin.yildizoglu ; gmail.com MECLİS OLAĞANÜSTÜ TOPLANIYOR RTÜKüyeleri bugün seçiliyor .4NKARA(Cumhuri- yet Bürosu) - TBMM, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÛK) ye- ni üyelerini belırlemek için bugün toplanıyor. Genel Kurul, RTÜKüye- liği seçimi için TBMM Başkanı BülentAnnç'ın çağnsı doğrultusundabu- gün saat 15.00'te olağa- nüstü toplanacak. RTÜK'eAKPkonten- janından 6. CHPkonten- janından 3 üye seçilecek. Toplam 18 adayın yarı- şacağı seçimlerde CHP'nin 6, AKP'nin 12 adayı için ayn bırleşik oy pusulalan bastınlacak. Seçimlerde en fazla oyu alan 9 isim RTÜK'ün ye- ni üveleri olacak. Eski CHP Genel Sek- reteri Ertuğrul Günay, içrüzük değişikligini protesto ederek Meclis çalışmalannı terk etme karan veren CHP yöne- ticilerinin 3 RTÜK üye- liği için "koşa koşa TBMM'ye gideceğine'' dikkat çekti. Günay, şu görüşleri dile getirdi: "Siyaset, bir flketilik ve rutârhlık işidir. CHP merkezyöneticfleri ana- yasa de^şüdiğikonusun- da kötü sınav verdiler. Öteyandan Mecfis'teiç- tüzük değişikliklerine, muhaiefetin sesi kısıb- yor diye karşı çıkanlar, partiiçjndeher türlfi bu- kuksuztuğa başvurmak- tan sakmmıjorlarr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear