23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 TEMMUZ 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Toptan Tamer Işgüden: Turkishtime adlı yayının, Mayıs 2005 tarihli 37. sayısında 'Erdemir'den Ziraat'e, güney sahillerinden madenlere fıyat tahminleri' yazıyor. Insan sormadan edemiyor: Toptan satılırsa Türkiye kaç para!" Etefctr defltesomfNaHnfturiyetcom.tr www.dsnizsom.com Tel: 0,212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 j - Imamlar ek ücret istiyormuş. "Akşam namazına da fazla mesai alsınlar!" Bush Afrika'ya f hangi şartla yardım eder? Işgal izni verilirse! J Kızgınlık Ahmet Mete Apak: "Başbakan'a göreTürk halkı ABD'ye, PKK'ye destek verdiği için kızıyotmuş. Acaba? AKP'ye bu kadar yüz verdiği için kızıyor olmasın! EL KAİDE bu kez Londra'yı patlattı. Sosyal, ekonomik ve siyasi analizleriyle tanıdığımız Sezar'dan, Londra'daki saldınnın tozu dumanı arasında ilk yorumu alıyoruz: "Bu ve benzeri olaylarda öncelikli amacın ABD'nin Islam ülkelerine yönelik Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'nin önündeki sivil, askeri ve istihbari dirençleri yok etmek olduğunu savunuyoruz. Bunun dışındaki örtülü amaçlar da görünen hedeften çok daha niteliklidir: 1. llımlı Islamı Islam dünyasında da arzu ve talep edilir hale getirmek. 2. Radikal Islami örgütleri teröre çekerek veya onlarla terör arasında bağlantı kurarak Islam imajını zedelemek. 3. Islami terör konusunda uzman olan bir iilkenin çok önceden beri özenle örerek ortaya koyduğu verileri artık 'sorgulamadan' kabul ettirmek. 4. Batı'da yaşayan Müslümanlan asimilasyon potasına itmek, asimile olmayanlan ise Küreselhedef haline getirmek. 5. Islam ülkelerindeki Batılı anlayışı ve hayat tarzını perçinlemek. 6. Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeleri tek bir istıhbarat ve güvenlik beynine teslim etmek. Bu amaçları harmanladığımızda, şu analize ulaşıyoruz: Hak ve özgürlükler, Batı'da yeniden şekillendiriliyor. Küresel entegrasyonun dünyanın en önemli güçlerini bir anda önemsizleştirebildiği biliniyor. Internet; devletleri, sanayi ve finans devlerini, istihbarat örgütlerini devre dışı bırakan bir iletişim kanalı oluşturarak klasik toplumu ve dünyayı denetleme metotlarını boşa çıkarıyor. Yenı dönem, küresel kontrolü tesıs etmeye yönelik eylemler dizisini gerçekleştiriyor. Bu sürece Islam üzerınden gidilmesinin sebebi ise 'cihat' kavramını saf dışı etmek amaçlı. Cihat kavramı, yani 'ölebilme kabiliyeti' Batı'nın en zayrf noktasını oluşturuyor. Bunun dışında en önemli nokta ise, radikal Islamla radikal Siyonizm'in işbiriiğini terör eylemleri içinde analiz etmenin mümkün olduğu gerçeğidir. Türkiye'deki AKP iktidan da sıyasal Islamın bir ekolünün radikal Siyonizmle ittifakı olarak algılanabilir. Herkese komplo gibi gelebilir ama aynca şu analizin dikkate alınmasında yarar görüyoruz. Radikal Islami örgütlerin Filistin, Cezayir, Iran menşeli olanlann bir kısmı radikal Hıristiyan örgütlerle, Suudi Arabistan, Sudan, Kuveyt menşeli olanlann bir kısmı da radikal Siyonist örgütlerle işbiriiği yapıyor olabilir. _ Nitekim Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, 11 Eylül olaylarının küresel güçlerin rekabetinin bir sonucu olduğunu ifade etmiştir." Çıkış Akif Kökçe: "Bir hafta içinde 10 bin Türk vatandaşı Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nden kesin dönüş yaptığına göre, AB'ye girme sürecini bitirip çıkma sürecine girdik!" SESSÎZSEDASIZ(I) Kıbrıs'ta"devrim'ikJme yaptıracaklar? DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül çıktığı bir televizyon programında Güney Kıbns Rum yönetiminin Türkiye tarafından tanınmasına son noktayı koyacak ek protokolü kimin imzaJayacağının önemli olmadığını söyleyince M. Agah Çelikel, "Bu açıklama beni 17 Aralık 2004 tarihine götürdü" diyor: "O günlerde 'Brüksel Fatihi' olarak anılmaktan hoşlanan ve Kıbns'ta politika değişikliği yapmakla gururlanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, hükümetin en yetkili temsilcisi olarak, imzalamaktan kaçındığı ek protokolle ilgili taahhütnameyi Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Devlet Bakanı Beşir Atalay imzalamıştı. Anladığım kadanyla Abdullah Gül de, genel başkanı gibi imza atmaktan kaçınıyor ve protokolün büyükelçi tarafından bile imzalanabileceğini söylüyor. Kıbns politikası konusunda devrim yaptıklanndan gururianarak bahseden, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, tarihe not düşecek belgeleri imzalamaktan niçin çekiniyoriar? Nedenlerini açıklasalar da, biz de 'niyet okumak' zahmetinden kurtulsak!" Yüksek Yerilim Hattı Hem sağdan hem soldan oy alabilecek bir siyasi erdincutkuiayahoo.com o / u ? u m tasartanıyormuş: Sağı solu belli olmayan parti! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Dünya Mimarlannı Uğurlarken... Uluslararası Mimarlar Birli- ği'nin (UIA) Mimarlar Oda- sı'nın ev sahipliğinde Istan- bul'da düzenlediği 22. Dünya MimarhkKongresi,kültürel, bi- limsel ve politik açılardan "kentier, mimarlık ve yaşam" arasındaİci bağlan ele alan fıkir ve tartışma günleri olarak yaşan- dı. Kapanış töreni perşembe ak- şamı Arkeoloji Müzesi'nde ya- pılan kongrenin ardından cuma sabahı toplanan "23. UIA Genel Kurulu'' da bugün tamamlanı- yor. Böylece dünya mimarlan- nın 3 Temmuz 2005'te başlayan "tstanbul Buluşması" da sona ermişoluyor... 120'yi aşkın ülkeden yaklaşık 1.4 milyon mimarı temsil eden UIA Genel Kurulu, her ülkede- kı mimar sayısına göre belirle- nen 400 kadar "ddege"den olu- şuyor. Türkiye'nin de Mimarlar Odası'na üye 30 bin mimar adı- na 7 delege ile katüdığı bu üst or- gan, 3 yıl arayla gerçekleşen dünya mimarlık kongreleriyle birlikte toplanıyor. Ülkesi Brezflya'da 6 dönem valilik ve belediye başkanlığı yapmış olan JaimeLerner, görev süresi dolduğu için UIA Baş- kanhğı'nı yeni seçilecek mes- lektaşına Istanbul'da devretmiş olacak. Aynı seçimlerde, UIA'nın üst düzey yönetimorganla- nnda da yine süreleri do- lan üyelerin yerine yeni isimler belir- lenecek... Yeni yönetim döneminin ça- lışmaöncelikle- ri ile UIA'nın izleyeceği ulusla- rarası mimarlık politikalan da yine Istanbul'daki kongre ve ge- nel kurul görüşmelerinden çıkan öneriler ışığında belirlenecek. 'Küresel tasanm'ahk! Örneğin, toplantı gündeminde bulunan "munarhkeğitiıni n ko- nusunda UNESCO'yla birlikte sürdürülen çalışmadaki "sanat- saT yaklaşımlar, dünyadaki "tek tip küresel yapüaşma" karşısın- da mimarhgın adeta "direnişT'ni tanımhyor. Çünkü, temelinde kültür ve yaratıcıhğın bulunduğu mimar- lığın toplumla, yaşamla ve çev- reyle olan ilişkisini yerel ve böl- gesel değerleri gözetmeden kur- gulamaya zorlayan küresel yapı- laşma talepleri, birçok ülkede mimarlık eğitimini de etkiliyor. Mimarlık okullannda artık "sa- natia bütünleşen bir tasarun ye- teneğr yerine sadece "teknik mekân kurgulamasrru içeren bir mesleki yeterlilik öne çıkı- Dünya Mimarlar Kongresi için PTT'nin anma puhı. yor. Böylece yannın mimarlan, sürdürülebilir bir kültürel çevre- nin kimlikli ve çağdaş yapılan- nı yaratmak için değil, "kentsel dönüşünTün yeknesak tip bına- lan üzerinde uzmanlaşmış "kü- resel tasanmcüar" olarak yetışı- yorlar. Özellikle Türkiye gibi kent ve mimarlık tarihi binyıllann kaza- nımlannı taşıyan ülkelerde böy- lesi bir mimarlık eğitiminin "uy- gartağa hizmet etmeyeceğinr sa- vunan UIA ve UNESCO uz- manlannın belirleyecekleri ilke- ler, yeni uluslararası kurallara da ışıktutacak... Bu kurallar ise yine Türki- ye'nin öncelikle "mesleklerin AB ile uyumu" gündeminde yer alan mimarhk eğitiminin yeni- den kurgulanmasında çok önemli ve yaşamsal verileri sağ- layacak... istanbuTdan Torino'ya 23. UIA Genel Kurulu'unun gündeminde, bu gibi konulann yani sıra "seçnnkr" de var. Bir- hğin yeni başkanı ilebirlikte, yö- netim organlannda süreleri do- lan üyelerin yerini alacak mi- marlar da bugün "İstanbuTda" beürlenmiş olacak... Türkiye Mimarlar Odası'nın da temsil edildiği "UIA Konse- yi", birliğin üst dü- zey "yürütücü or- ganı" olarak 22. Dünya Mimarlık Kongresi ile Genel Kurulu sürecinde ortaya çıkan ve "UIApontika- lan"na dönüş- mesi benimse- nen görüş ve değerlendirmeleri de kendisine rehber alacak... Bu konuda en önemli ve ev- rensel anlam taşıyan belge ise "savaşlardan kentsel tahribarJa- ra kadar düm-anm \aşanıhr de- ğerleri üzerinde tehdit oluşturan tüm etmenlere karşı miınarbğm insandan ve kültürden yana kü- resel tavnnı ilan eden", bu içeri- ği ile de 21. yüzyılın esenligini hedefleyen "lstanbul Deklaras- >*onu" olacak... Yani, dünya mimarlannın uluslararası örgütü, 2008'de Ital- ya'nın Torino kentinde yapıla- cak olan 23. kongre ve 24. genel kurula kadar u Istanbul'da üreti- len düşünceler"le ve "Istan- bul'dayenflenen kadrolar"la yö- netilecek... Bakahm, bu tarihsel buluşma- ya "ev sahipliği" yapan Istan- bul'u ve Türkiye'yi yönetenler aynı düşüncelere ne kadar değer verecekler?.. oekinci ' cumhuriyetcom.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakfn turk.net HARBt SEMİH POROY semihporoyfg yahoo.com PPEKİ APA , HiH HoHHoo l HAYAT EPİK TtYATROSU MVSTAFA BÎLGIN hayatepikia mynet.com BIZE SALDIRANLAR İNSAN HAYATINA VERMEYENLERDÎR!.. YUZYILIN STAND-UPI. OTOBÜSTEKİLER KEMALURGENÇ HAH! HAH! HAH! HAH! k_urgenc(a yahoo.com TARtHTE BUGÜN MLMTAZARJKAN 10 Temmuz tcwui.mumtaz-arikan.cotn DSN/Z •tess'Te su6utJ, seostses piNtceızr ADU BİR. FeAMSIZ MUHEUDISİ, V/tPTfSl PEAIIZ BiSı&l-EriMİ CALAIS Krv/L/HZfNOA DENEDİ. "BICYCJ.ETTB NAuriiŞUE" AOINI \/efZOI- Gİ ARAÇ (SAĞDA^) , ÜÇ TANE l'Çı SOf METAt- TEKEP't. £/C- IS£ GİDOUDAH OUlŞtAAZJ-flVDI- PBDAL Ç£V&rUtJC£' SUPA IL£ie.LEyeBıt-MESİ /Ç/A/ f/f&AI T A e LE/Z VA£X>/. PINKE&.T '//V B/S/KLETİ SAATTE 12. K.ıLOMeme H/Z voeou. OMDAU 8ıfz sue.e KA BlG. F/ZAUSIZ, SUUSS 7734M/ OE PEĞ'f'K Bl£ MOOEL DEA/İZ e/SKi n YAPtniçrıçsou>A) PANO DENİZ KAYUKÇUOĞLU Çantalar ve Hırsızlar Okul yüzü görmüş herkes gibi benim de ilk çan- tam bir okulçantasıydı. llkokula II. Dünya Savaşı'nın etkilerinin hâlâ sürdüğü kıtlık ve yoksunluk yıllann- da, 1949 yılında başladığımdan benim çantam da öbür arkadaşlanmınki gibi deri taklidi mukavvadan- dı. Bu çanta yüzünden az sopa yememiş, az azar işitmemiştim annem babamdan. Ezelden beri ço- cuklara uygulanan her türlü şiddete karşı olmama karşın onlara hak vermezlik de edemiyorum. O yıllarda Cihangir'de Soımagir Sokağı (bugün ne yazık ki Başkurt Sokak) ileTavukuçmaz Yokuşu'nun (bugün ne yazık ki Akyol Sokak) birleştiği köşede- ki Tolunay Apartmanı'nda (bugün ne yazık ki adsız) oturduğumuzdan Fındıkh'daki Ismet Inönü llkoku- lu'na (bugün Namık Kemal) en kestirme yol evimi- zin karşısındaki bayırdı. Tüm Tavukuçmazı, ta Ka- zancı Yokuşu ağzına kadar dolaşıp oradan da oku- layürüyeceğim yerde, evin önünden çantamın üze- rine oturur daha önce başkalannın kayganlaştırdı- ğı yoldan uçarcasına okulumun önünde olurdum. Bu doğal ki her hafta yeni bir çanta demekti. De- dim ya bugün geriye dönüp bakınca -ışıklar içinde yatsınlar- anneme, babama hak vermemem müm- kün değil. Babam bir hesap adamıydı; beni ilkokulun ikinci sınrfında Ismet Inönü'den alıp Sıraserviler'deki özel Yeni Kolej'e vermelerinde yıllık çanta masrafı ile özel birokulun yıllık ücretinin karşılaştınlmasının bir payı vardı sanınm. Dördüncü sınıfta ise Yeşilköy Pansiyonlu Okulu'na sürgüne gönderilince bu tür "ek" masrafların tümüyle ortadan kalktığını da söy- lemeliyim. Ortaokula Saint Benoit Fransız Okulu'nun hazır- lık sınıfinda başladım. O yıl bana siyah yapay deri- den körüklü bir okul çantası alındığını anımsıyo- rum. Ne var ki iriliği açısından boyuma ve kiloma pek uyduğunu söyleyemeyeceğim bu çantamı es- kitemedim, çünkü o ders yılı sona ermeden baba- mın görevi dolayısıyla Almanya'nın Bremen kenti- ne gittik. Bremen'deki okul çantam yaşıtım Alman öğrenciler arasında pek yaygın olan bir sırt çanta- sıydı. Ellerimi özgür bırakması açısından bana çok pratik gelen bu çantayı bir buçuk yıl keyifle kullan- dıysamda 1956 yılında Türkiye'ye döndüğümüzde bir kenara bırakmak zorunda kaldım. O yıllarda sırt çantası alışılmış bir "nesne" değildi Türkiye'de, çan- tam kısa süreliğine gittiğim Yeldeğirmeni Ortaoku- lu'ndaki arkadaşlanmın alay konusu olunca ben de hemen öbür çocuklar gibi göze aykın gelmeyen "alelade" bir okul çantası edinmiştim. O çanta be- nim okul hayatım süresince taşıdığım son çanta ol- du. Bunu o yıllarda bilebilseydim bir anı olarak sak- lardım. Ama ne yazık ki insan her şeyi önceden bi- lemiyor. Sankt Georg Avusturya Lisesi'nin orta ikinci sını- fına başlamamla birlikte okul hayatımın "çantalı bö- lümü" kapandı. Moda'daoturduğumdanokulava- purla gidip geliyordum, 1950'li yıllann ikinci yansın- da ise okul çantası yaşıtımız kızlann gözünde "ha- va bozucu bir fazlalık" olarak görülürdü. Kadıköy- Karaköy vapurlanyla okullanna giden öğrenci ço- ğunluğu gibi ben de kitaplanmı elde taşımaya baş- lamıştım, ki bunda biraz da (hatta epey fazla) üni- versiteli abilere duyduğum özentinin de payı vardı. O yıllarda kız ilişkilerinde "beyaz yalanlar" olduk- ça olağan karşılanırdı. özellikle kızlann "erkek ar- kadaşım benden iki-üç yaş büyük olmalı" saplan- tısı bizleri beyaz yalanlara sığınmaya yönelten baş- lıca etkenlerden biriydi. Tanıştığımız kızlara yaşımı- zı mutlaka bir-iki yaş büyük söyler, kapaklanndan okuduğumuz sınif anlaşılmasın diye kitaplarımızı kaplar, kaplanmış kitaplanmızı da "hakiki deri" ol- masına özen gösterdigimiz bir "muhafaza" içinde taşırdık. Bu arada eğer şansımız yaver gitmiş de ta- nıştığımız kızı okul dönüşü bir sinemaya götürme- yi başarabilmişsek kitaplar sinirterimizi altüst eden sorunlara yol açardı. Çünkü yeni kız arkadaşımız ışıklar sönüp de film başladığında kitaplannı bizim yaptığımız gibi oturduğu koltuğun altına koymaz, in- sanı kahreden bir refleksle kucağında iki eliyle sım- sıkı tutardı. Gördüğünüz gibi sevgili okurlar bu "çantalar ve hırsızlar" öyküsü oldukça uzun, daha konunun "hır- sızlar" faslina yaklaşamadık bile. Bakalım önümüz- deki çarşamba bağlayabilecek miyiz, hayattan alın- mış bu uzunca öyküyü? e-posta: dkavukcuoglua superonline.com Faks:0212-234 68 73 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ Verdi'nin tanınmış bir operası. II Mihrak... Ku- maşlardakı benek. 3/ Alanya ilçesi yakınında bir çay vebaraj... Siyaha bo- yanmış Sibir- ya tilkisi kür- 9 kü. 4/ Yaban- cı... "Kuş olam — çırpam semalarda ' Emreyle güzelim ferman sendedir" (C.S. Tarancı). 5/Gü- neydoğu Asya'ya özgü bir tür deniz ta- 6 şıtı. 6/ Yahudi... Ev- 7 rensel alıcı olan kan 8 grubu. 7/ Dağda ya- 9 [_ şayan ve geçimini odun satarak sağlayan kimse... Derebeylik Japonyası'nda en aşağı sunfı oluşturan halk. 8/ Asya'da bir ülke... Bir maçın sayısal sonu- cu. 9/ Ispanya'ya özgü bir dans ve müzik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Bir binicinin yabanıl at ya da öküz üzerinde uzun süre durabihnesine dayanan Amerikan oyunu... Bahçelerin yeşillendirümesinde kullanılan bitki. 2/ Şmıak ilinin bir ilçesi... Halk dilinde lambaya ve- rilen ad. 3/Kaygı, üzüntü... Vuruşma, birbirini öl- dürme. 4/ îlkel bir silah... Lüfer balığuun irisi. 5/ Bir olguya, bir olaya ilişkin olarak verilen bilgi. 6/ Klavsenin ilk şekli olan çalgı... Kenar süsü. 7/Ağ- n'nın bir ilçesi... Tecrübeli, usta. Sl Yerinde konuş- ma ya da davranma... Güneş kursu biçiminde be- timlenen eski Mısır tanrısı. 9/ " O " adıluun yönel- me durumu... Tarlalarda açılan su yolu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear