Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2005 CUMA
4 HABERLER
DÜNY4DA BUGÜN Orgeneral Tuncel: Çatışmalar toprak dışında internet, finansal pazarlar, karar alma birimleriyle sürüyor
ALİ SİRMEN
AB Anayasası Laik mi?
RARİS - Fransızlar aylardır Avrupa Birliği'nin
anayasasını tartıştılar, hâlâ da tartışıyorlar. öbür
gün de sandık başına gidip, görüşlerini belirtecek-
ler.
Bilindiği gibi, AB Anayasası'nın 25 üye ülkenin
tümü tarafından 1 Kasım 2006 tarihine kadar
onaylanması gerekiyor.
Üye ülkelerin on beşi, onaylama işinin partamen-
to tarafından yapılmasına karar verdi. Diğer on üye
ise halkoylamasına başvurma yolunu tuttu.
Oylamanın yapıldığı ilk ülke Ispanya'da katılım
çok düşük oldu, ama sonucunda "evet" oyları az
farkla da olsa, fazla çıktı.
Oysa AB'nın kurucu üyelerinden ve ağır topla-
rından Fransa'da işler o kadar kolay yürüyeceğe
benzemiyor.
Başlarda yüzde 58'lerde gezinen "eveHer çan-
tada keklik gibi görünürken, sonraki gelişmeler iş-
leri kanştırdı, "hayıf'cılar. daha ağır basmaya baş-
ladılar.
Öbür günkü oylamadan nasıl bir sonuç çıkaca-
ğını şimdiden söylemek olanaksız, ama nefes ke-
sen bir oylama olacağı kesin.
Ülkemizde, tartışmalann odağında Türkiye'nin
bulunduğu düşünülüyor, oysa durum tam anla-
mıyla böyle degil. Gerçi Türkiye tartışmalarda sık
sık geçiyor ama, gerçekte biz burada bir vesile-
den başka bir şey değiliz. Anayasanın tartışılan
çok yönü var.
Referandumu izlemek için geldiğim Fransa'daki
bu tartışma konulannın belli başlılannı satır başla-
rıyla aktarmaya çalışacağım.
• • •
Hatırlanacağı üzere, AB Anayasası'nda "Avru-
pa'nın Hıristiyan değer/eri"nden açıkça söz edil-
mesi istenmiş, Vatikan bu konuda bastırmış, yeni
üye Polonya da aynı dioğruttuda çaba harcamış,
metni hazıüayan komisyonun başkanı eski Fransız
Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing de ay-
nı eğilimde olduğunu açıklamıştı.
Ama özellikle Fransa ve de Belçika'nın direnişiy-
le karşılaşan bu girişimler başarıya ulaşamamış ve
"Hıristiyan değerier" ibaresine yer verilmemişti.
Hatta Dışişleri Bakanı Gül de bu noktayı vurgu-
layarak, anayasanın Türkiye'nin üyeliği önünde
engel oluştuımadığını açıklamıştı.
Ama pazar günü Fransızlann oylayacağı metne
biraz daha yakından bakınca, olayın ilk bakışta
görüldüğünden biraz daha değişik olduğu anlaşılı-
yor.
Anayasanın giriş maddesinde, "Avtvpa'nın kül-
türel, dini ve insancıl mirasından" söz ediliyor ve
evrensel değerierin, hukuk devletinin, insan hakla-
nnın bu kaynaktan geldiği söyleniyor.
Demek ki, Avrupa'nın evrensel değerteri ile dini
mirası arasında bir bağlantı kurulmuş oluyor.
• • •
"Kiliselerin ve Konfesyonel Olmayan Organi-
zasyonlann Sfafüsü"nden sözeden I - 52 madde-
nin 3. fıkrası ise Birliğin kiliselerte, sürekli, açık ve
şeffaf bir dıyaloğu sürdüreceğini" belirtiyor.
Bu durumun laiklikle ne denli bağdaşır olduğu-
nu görebilmek için, "euef'çiler arasında yer alan
sağcı UDF üyesi Jean Louis Bourianges'ın söy-
lediklerine kulak verelim:
"Anayasa gayet bilgece, Birliğin Hıristiyan de-
ğerier üzerine kurulu olduğunu telafffuz etmekten
kaçınmıştır... Giriş maddesi tarihi bir olguyu, yani
dinlerin katkısını, dolayısıyla kıtadaki değerieri do-
ğuran manevi maceramızda temel bir rol oynamış
olan HIRİSTİYAN DİNİNİN önemini vurgulamak-
tadır".
Buna karşılık, Sosyalist Parti üyesi olan ve "ha-
yır"cı\ar safında bulunan Henrdi Emanuel ise dini
mirastan bahsedilmesini hoş karşılamazken "Yüz-
yıllar boyu en vahşi dehşet anlan, en büyük hoş-
görüsüzlüklerin, sayısız katliamın temelinde dinsel
olgular yatmaktadır. Din ile devletin tamamen ay-
nlmadığı her yerde kınanması gereken baskılar
kaçınılmazdır" diyor.
Henri Emanuelle, kiliseler ile Birliğin sürekli diya-
loğunu da yerinde görmediğini belirtirken "aynca,
diyor, dinini her alanda açıkça ifade etme özgür-
lüğünden söz ederken inanmışlar ile inanmamış-
lar veya değişik inanışlar arasındaki kamusal ban-
şı sağlayabilecek tek rejim olan laikliğe aykın dav-
ranılmaktadır."
Görülüyor ki, AB Anayasası tartışmasında, Fran-
sızlar açısından, Türkiye'den çok daha fazla gün-
lük yaşamlarını ve temel değerlerini ilgilendiren
hususlar var.
Devam edeceğim.
asirmeny cumhuriyet.com.tr
Okulda toplu dayak kkfası
B trtanhııl Haher Servisi - tstanhul Küçükçekmece'de-
ki Munis Faik Ozansoy tlköğretim Okulu öğrencileri,
Müdür Yardımcısı M.A. tarafindan sık sık sopayla dö-
vüldüklerini öne sürerek imza topladılar 25 öğrenci-
nin imzaladığı ve okulda dayağa son verilmesi ıstenen
metin tstanbul tl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey'e
iletildi.Olayla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.
İköğretim okukında bıçaklı kavga
• ÇANAKKALE(AA)-Çanakkale'nin Bayramiç il-
çesinde okul bahçesınde kavga eden 2 öğrenciden bi-
ri bıçakla yaralandı. Edinilen bilgiye göre Evciler
Köyü tlköğretim Okulu'nda öğrenim gören 6. sınıf
öğrencısı M.O. (13) ile 8. sınıf öğrencisi C.T. (15) okul
bahçesinde tartıştı. Tartışmanrn kavgaya dönüşmesi
üzerine C.T, yanındaki bıçakla M.O'yu karnındanya-
raladı. Hastaneye kaldınlan M.O'nun durumunun iyi
olduğu öğrenilirken C.T. gözaltına alındı.
Denizirde öğpenci kavgası
• DENİZLİ(AA)-Pamukkale Üniversitesi'nin Bahar
Şenlikleri'nde, karşıt görüşlü graplar arasındaki tartış-
ma, kampus dışına taştı. Yücebağ Mahallesi Eflatun So-
kak'ta karşılaşan karşıt görüşlü 2 grup arasında çıkan
kavgada Muhammet Tekin ve Gürcan Çalık yaralandı.
Yarahlardan Tekin'inyoğun bakım ünitesine alındığı kay-
dedildi. 14 kişi gözaltınaahnırkenolayyerinde 1 taban-
ca. 1 pala olarak tabir edilen bıçakbulunduğu bildirildi.
• tstanbul HaberServisi- Gençlik Federasyonu üye-
si öğrenciler, sol görüşlü öğrencilere yönelik saldın
ve soruşturmalan protesto etti. Istanbul Üniversitesi
(tÜ) Edebiyat Fakültesi girişinde toplanan öğrenciler,
üniversitelerde de\Timci öğrencilerin soruşturmalar-
la ve faşist saldınlarla susturulmak istendiği belirtti.
Savaşyöntemlerideğişti• Günümüzde güvenlik
algılamalannın yeniden
yorumlanmasının kaçmılmaz
olduğunu belirten Tuncel,
"Bu anlamda ilk değişiklik
güvenliğin artık daha fazla
karşılıklı bağımhlık ilişkileri
çerçevesinde tanımlanıyor
olması ve kolektif güvenlik
anlayışına geçilmesidir" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kur-
may Başkanı Orgeneral Fethi Remzi
Tuncel. küreselleşme sürecinin gü-
venlik algılamalannda önemli geliş-
melere neden olduğunu belirterek
"KMeinıhaslahlanylamücadeledesa-
vunmanın ülke dışında başlamasını
ifade eden savunma anlayişı arük ka-
bul görmektedir" dedi.
Kara Harp Okulu'nda gerçekleşti-
rilen "UhıslararasıYönetimveAsker-
Kk" sempozyumu dün başladı. Kara
Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgene-
DÜNYANIN SAVUNMA RAPORU AÇIKLANDI
Teröre karşı 191 milyar harcanacak
VVASHINGTON (AA) - Dünyada bu yıl "terörle
mücadele" çerçevesinde yaklaşık 191 milyar dolar
harcanacak. Harcamalann yüzde 44"ünü, başka bir
deyişle yaklaşık 84 milyar dolannı ABD yapacak.
Washington'daki "Homeland Security Research
Corporation (HSRC)" adlı kurumun yaptığı
araştırmaya göre, bu rakam 10 yıl içinde hemen
hemen üç kat artacak. Rapora göre,
2010 yıhna gelindiğinde dünyada "terörle
mücadele" adı altında yapılan harcamalar 350
milyar dolan bulacak, bunun yüzde 36'sını tek
başına ABD karşılayacak. Bu rakam, 2O15'te ise
517 milyan aşacak. Raporu hazırlayan
uzmanlann, bu tahmini rakamlan, "bir ülkenin iç
güvenlik ve iç savunma harcamalaruıdan"
hareketle belirledikleri ifade edildi.
Hesaplamalann, 11 Eylül'dekine benzer büyük bir
saldın ihtimal dışı tutularak sadece "bugünkü
tansiyonun süreceği" varsayımına dayandığı
kaydedildi. Dünyada bu konudaki ilk rapor olarak
takdım edilen 400 sayfalık metin, HSRC
tarafından 3950 dolara satışa sunuldu.
ral Tuncel, sempozyumun açılışında
"Tarihselsüreçiçerisindegüvenlik,as-
keri yönetim ve savaş kavramlannın
degişen yüzü" konulu bir bildıri sun-
du. Hızlı değişimlerin yaşandığı ça-
ğımızda gelişmelen sadece takip et-
mekle kalmayıp kendini sürekli ola-
rak yenileyerek değişimi etkili şekil-
de yönetebilen kurumlann başanh
olabileceğıni belirten Tuncel, eski çağ-
lardan bugüne güvenlik ve askeri yö-
netim konulanndaki gelişmeleri anlat-
tı. Gelışen teknoloji ile insanlann bil-
giye ulaşmasınuı kolaylaştığını belir-
ten Tuncel, "KüreseDeşme sürecinin
hızlanması ve ild kuruplu dünyanın
ortadan kalkmasryla güvenlik algıla-
maiannda ve tehdit değerlendirmele-
rinde önemli gelişmeler ortaya çıkti"
dedi. Güvenlık algılamalannın yeni-
den yorumlanmasının kaçınılmaz ol-
duğunu belirten Tuncel. şunlan kay-
dettı: "Bu anlamda ilk değişiklik gü-
venliğin arük daha fazla karşıhkh ba-
ğunhhk ilişkileri çerçevesinde tanım-
lanıyorolmasıve kolektifgüvenMkan-
layışına geçilmesidir. Dümanın bir ye-
27 MAYIS DEVRÎMÎ'NtN 45. YILI
En flerici
anayasatstanbul Haber Servisi - Türkiye, 1961 Anayasası ile
gelen siyasal ve hukuksal atılımı, 27 Mayıs'tan 45 yıl
sonra anıyor. 1961 Anayasası ve Demokrasisi Vakfı
Başkanı Numan Esin, 27 Mayıs'ın kımilerinin nitele-
diği gibi basit bir askeri hareket olmadığını, Türki-
ye'ye en ilerici anayasayı kazandırdığını belirtti.
14 Mayıs 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin
(DP), 10 yıllık iktidan döneminde ülkeyi sürüklediğı
karanlıktan kurtaran 1960 devrimi anılıyor. DP ikti-
dan döneminde, sayısal çoğunluk ile siyasal meşru-
iyet, milli irade ve ulusal egemenlik kavTamlan ara-
sındaki ayrımı hiçe sayarak ülkeyi uçuruma sürükle-
nüşti. Türk Silahh Kuvvetleri'nin 27 Mayıs 196O'ta
gerçekleştirdiği ihtilalin ardından yürürlüğe giren
anayasa Türkiye'yi yargı
bağımsızhğı, yargıç güven-
cesi, üniversite özerkliği,
devlet radyo ve televizyo-
nunun yansızlığı, hukuk
devieti ilkesi, sosyal devlet
kavramı, sendikal haklar,
toplusözleşme ve grev hak-
kıyla tanışhrmıştı.
Devrimin yıl dönümü dola-
yısıyla bir mesaj yayunla-
yan 1961 Anayasası ve De-
mokrasisi Vakn Başkanı
Esin, 27 Mayıs hareketi-
nin, ülkeyi "Vatan Cephe-
si" ve karşı cephe olarak
ikiye bölen bir siyasal ikti-
dara karşı Insan Haklan Ev-
rensel Bildirgesi'nden güç
aldığını vurgulayan Esin,
1961 Anayasası ile huku-
kun üstünlüğü ve sosyal
devlet ilkelerinin hayata
geçtiğini anımsattı. Esin
özetle şu görüşlere yer verdi: "MechYte çoğunluğu ele
geçirenlerin her istediklerini >apabikcekleri düşüncesi.
18. yüz\ıhn düşüncesidir. 1961 Anayasası, hukuk dev-
letinL hukukun üstünlüğü ilkesini ana\asaya yerleşti-
rerek kurmuştur. Anayasa Mahkenıesi işte bu ükenin
bir ürünüdür. Bugün 'Anayasa Mahkemesi'ni ister-
sek kaldırınz' diyenler, hâlâ 18. ve 19. yüzyıhn anaya-
sa düşüncesinm tutsakhğı içindeduier, en az viizyil ge-
riterde seyrediyorlar. DemokrasöeTde Anayasa MaiF
kemesi'ni kaldıramazsınız. Kaldınrsanız bile bu kara-
nnızı hayata geçiremezsiniz. Çünkü hukuk devletini
ve çağdaş demokrasi normlannı yıkmış otursunuz."
ANKARA'DA ETKİNÜK
ANKARA(Cumhu-
riyet Bürosu) - 27 Ma-
yıs Milli Devrim Der-
neği. bugün '27 Mayıs
Devrimi'nin45. yılı ne-
denıyle çeşıtli etkinlik-
lerdüzenliyor. Etkinük-
lerbugün. saat 10.30'da
Anıtkabir'de çelenk
koyma töreniyle baş-
layacak. 12.00'de, 27
Mayıs Milli Devrim
Derneği Genel Merke-
zi'nde bir sohbet top-
lantısı gerçekleştirile-
cek. Saat 20.00'de ise
Spor Yazarlan Loka-
li'nde akşam yemeğin-
de buluşulacak.
Eski Ba>ındırlık Bakanı Topçu'nun yargılandığı \ üce Divan 21 Haziran'a ertelendi (Fotoğraf: AA)
Topçu: Beni dinlemiyorsunuz. Bumin: Sonsuzsüre veriyorum
YüceDivan'da 'söz' kavgası
ANKARA (CumhuriyetBüro-
su)-Eski Bayındırlık Bakanı Ya-
şar Topçu nun Yüce Dnan'dakı
yargılamasında, Topçu ile Divan
Başkanı Mustafa Bumin arasın-
da "dinlemiyorsun" tartışması ya-
şandı.
Topçu'nun yargılandığı Yüce
Divan'dakı davanın dün-
kü oturumunda tanıklar
dinlendi.CHP Genel Say-
manı MahmutYıldtz. Ka-
radeniz Sahil Yolu ihalesi-
ne, yüzlerce kişi arasından
16 firmanın çağnldığını,
bu fırmalann tespitınin na-
sıl yapıldığını bılemediğini be-
lirterek Karadenız Sahıl Yolu'nun
özellik arz eden bir otoyol olma-
dığuıı söyledi. Topçu, Yıldız'ın
müşteki olduğu için tanık olarak
dinlenilmeslnin doğru olmadığF
nı sa\xmdu. Topçu, delillerkarşı-
sında beraat karan \erilmesi ge-
rektiğini, bir ceza verilmesi du-
rumunda da cezaevinde yatmak-
tan korkmayacağını söyledi. Top-
çu'nun da\anın uzamamasını ve
suçsuz olduğunu söylemesi üze-
nne Bumin, "tzin verin buna biz
karar verelim. DeBDeri toplayıp
bir karar vereceğiz. Hem dava
uzamasın drvorsunuz hem de ay-
• Topçu, Divan'ı kendisini
dinlememekle suçlarken başkan Bumin,
"Size savunmanız için sonsuz süre
veriyorum" dedi. Bunun üzerine Topçu,
savünmadan vazgeçtiğini söyledi.
nı şeyleri tekrar tekrar söviüyor-
sunuz" dedi. Davayı yanm saat-
lik konuşmasının uzatmayacaği-
nı söyleyen Topçu, "Ben tanık
dinlenihnesmin davayı uzatüğmı
söyTByorum^dedi. Buminise Top-
çu'yu aynı şeyleri tekrar etme-
mesi konusunda uyardı. Bunun
üzerine Topçu ile Bumin arasın-
daki diyalog şöyle gelişti:
Topçu: Siz beni dinlemek iste-
miyorsunuz?
Bumin: Siz öyle mi algılıyor-
sunuz? Dinleyelim, sabaha kadar
buyurun, buyurun.
İbpçu: Tamam, \-azgectim.
Bumin: Anlahn. anlahn.
i Topçu: Dinlemiyorsunuz,
anlatamam, vazgeçtim.
Bumin: Sıze savunma-
nızı yapmanız için sonsuz
süre veriyorum.
Topçu: Vazgeçtim.
Bumin: Bakın, bunlar tu-
tanaklara geçti. Konuşmak
istiyorsanız, buyurun, bugünde
dinlerizyannda...
Topçu, daha sonra söz alarak,
sözleriyle heyeti ve Yargıtay Baş-
savcıhğı'm rencide etmek iste-
rinde olan bir getişme büyük bir hız-
la diğeryerlerdeki güvenlik denklem-
lerinietidlemeye başlamışür. KitJeim-
ha silahlanyia mücadelede özellikle
modern tophunlarda savunmanın ül-
ke dışında başlamasını ifade eden fle-
risavunmaantj>ışı arükkabulgörmek-
tedir. Günümüz savaşlan arükbirden
fazla alanda birden fazla şekilde sür-
dürülüyor. Bu alanlardan birisi bir
toprakparçası olabflirken diğeri bir in-
ternetortamıfinansalpazarlar. karar
alma birimleri ve nıiÛi gücün insan
boyutu olabiuııektedir."
Mango'dan Atatûrk'e övgû
Sempozyumda, "Lider ve Medya:
AtatürkOrneğT konulu bildiri sunan
Andrew Mango, iyi bir yönetıcinin,
medyanın önceliklerini, olaylara ver-
diği önem sırasını bibnesi gerektiği-
ni dile getirdi. Mango, "Türldye'nin
en büyük çagdaşlaşnncısı, Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk. bu dengelibilincinüs-
tün örneğini vermiştir" diye konuştu.
Mango, Atatürk'ün gençliğınde, kla-
sik hitabet ve belagatı (ko-
nuşma sanatı) öğrendiği-
ni anlatarak Atatürk'ün
yazılan ve sözleriyle çe\ -
resini etkıleyebilme sana-
tına vâkıf olduğunu vur-
guladı. Mango, şöyle de-
vam etti:
"Sözlerini itina ile seçi-
yor, yazı ve demeçlerinde
zarif. etkileyici bir üshıp
kullanıyordu. Gençken,
asker olduğu için disiptin
gereğl geniş kanıuya ses-
lenenıiyordu ama askeri
eğitim ve örgütienme, or-
dunungözönündebulun-
durması gereken öncehk-
ler ki bunlann başmda bü-
tün kaynakve çabalaruu,
ulusal çıkarlar doğrultu-
sunda kuüanma lüzumu
gefiyordu. Ordunun, poB-
tikaıun dışında turulnıası
gibi konularda, mensup
olduğuçevreyiyönlendir-
mek için anlânih, inandı-
ncısözveyazılarrvlausta-
hğmı göstermişti."
Mango, Atatürk'ün üs-
tün komuta yeteneğini ka-
nıtladığı Birinci Dünya
Savaşı'nın bitiminde ise
iç ve dış kamuoyuna ses-
lenerek bunlan etkileme
Iüzum ve imkânmnı doğ-
duğunu dile getirdi. Man-
go, Atatürk'ün, mütareke
olur olmaz geldiği Istan-
bul'da, yerli basın men-
suplan ile temasa geçip
milli dava destekçilerini
seferber ettiğini, gazete
çıkardığını ve ilk kez bir
yabancı gazeteciyi etkile-
meyi başardığını bildirdi.
Mango, Atatürk'ün iç
kamuoyunu da ihmal et-
mediğini, Türk basuıınm
usta kalemlerini davası-
na kazandırdığını belirte-
rek "Atatürk'ün medya
bihncinde olmasının çar-
pıcı bir ömeği de Anka-
ra'ya geldikten kısa bir
süre sonra, milK davanın
anlaolması için Anadohı
Ajansı'nı kurmasHhr.Bu-
rada,Atatürk, bir yöneti-
cinin en önemti nitelikle-
rinden biriolanyetki dev-
retmeyeteneğinidekanrt-
mediğinı belirterek özür diledi.
Bumin, 12 tanığın dinlenmesine
karar verildiğini, duruşmanın 21
Haziran'a ertelendiğini bildirdi.
nyon Ajansâ yön verdik-
ten sonra, başına atadığı
gazetecilerin işine kanş-
mıyor^dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Cemil Çiçek "ülkücü" kesimden
gelen bir politikacı olarak kabul
edilir. Insanlann sırf geçmişi üzerin-
den değerlendirilme yapılmasını
doğru bulmam. İnsan, değişen ve
gelişen bir variıktır. Ancak Boğaziçi
Universitesi'nde yapılması planla-
nan "Ermeni Konferansı" konu-
sundaki değerlendirmesi, onun
gerçek kimliğini ortaya seriverdi.
Şükrü Elekdağ'ın gündeme
getirmesi üzerine Boğaziçi Uni-
versitesi'nde düzenlenen toplantı
hakkmda konuşan Cemil Çiçek
TBMM'de aynen şunlan söyledi:
"Devlet yoğun çaba içindeyken
bu çabaları arkadan hançerlemek
ne anlama ge/iyor? Siz falanca
ülkelerin parlamentolannı nasıl ik-
na edeceksiniz bu durumda? Bi-
ze diyecekler ki siz gidin, Boğaz'a
bakarak bunlan söyleyen Boğazi-
çi Üniversitesi'ni ikna edin. Bu
hareketle bizi arkadan hançerle-
mişlerdir. Bu büyük bir sorumsuz-
luktur, keşke Adalet Bakanı olarak
Cemil Çiçek Aslma mı Döndü?
dava açma yetkimi devretmesey-
dim. Şimdi YÖK ne yapacak, Bo-
ğaziçi Üniversitesi ne yapacak,
merak ediyorum. Bu ciddiyetsiz-
lik, bu sorumsuzluk, bu millete
ihanet etme dönemini kapatma-
mız lazımdır."
• • •
Bu tür toplantılarda resmi söyle-
min dışındaki bilim insanlarının ve
araştırmacıların konuşacak olması
ve konuşmalann demokratik bir or-
tam içinde yapılabilmesi, Türki-
ye'nin çoksesli ve zengin yüzünü
yansıtır. Böyle bir toplantı Türki-
ye'ye yalnızca prim kazandırırdı.
Kendi düşündüklerine güvenenler,
böyle bir toplantıdan telaşa kapıl-
mak yerine ortaya çıkacak tezleri
öğrenirler ve aykın gördükleri şey-
ler varsa ona cevap verirlerdi.
"Biz Batı'ya şimdi ne diyeceğiz,
bizi arkadan hançerliyorlar" diye-
rek Cemil Çiçek nasıl bir mesaj
vermek istiyor? Söylemek istediği
özetle şu: "Herkes resmi görüş
doğrultusunda konuşmalı ve resmi
görüşle birlikte hareket etmeli.
Tersini düşünen haindir." Çok bil-
dik bir görüştür bu. Türkiye yıllarca
bu anlayışla yönetildi. "Zina" tartış-
masını hatırlayın, "Bizi dışarıya ih-
bar ediyorsunuz" diyorlardı.
21. Yüzyıl'da Avrupa Birliği'ne
aday bir ülkede, ille resmi görüş gi-
bi düşünüp resmi görüş gibi hare-
ket edeceksiniz, yoksa hainsiniz
demek, soğuk savaş günlerine geri
dönmeyi istemekten başka bir an-
lam ifade etmez. Hele bir Adalet
Bakanı olarak YÖK'ü, üniversiteleri
göreve çağırıp bu toplantıyı düzen-
leyenleri hedef göstermek, inanılır
ve kabul edilir gibi değil.
• • •
Hani siz YÖK'ü değiştirmek isti-
yordunuz? Hani siz üniversitelerin
demokratikleştirilmesinden ya-
naydınız? Hani siz özgür bilimden
yanaydınız? Sizin özgür bilim de-
diğiniz şey, sizin istediğiniz gibi
düşünülmesi midir?
Cemil Çiçek'in açıklamasını
dinledikten sonra, Türkiye'nin bu
anlayışla Avrupa Birliği'ne girme-
sinin de, köklü bir demokrasiyi
gerçekleştirmesinin de mümkün
olmadığını gördüm. Belki de Ce-
mil Çiçek, Avrupa Birliği'ne karşı
olanların safında. Son yaptıklarını
düşündükçe bu konudaki kuşku-
larım ciddi olarak arttı. Birilerine,
bir yerlere mesaj mı vermek isti-
yor? Yoksa Cumhurbaşkanlığına
mı aday?
Cemil Çiçek, "zina" maddesini
Türk Ceza Yasası'na eklemek için
en önde gidenlerdendi. Sonra yi-
ne Türk Ceza Yasası'nda değişik-
lik yapılması için sürdürülen ça-
baları engellemeye çalıştı. Kendi-
sine rağmen kanunun uygulan-
ması ertelendi ve Başbakan biz-
zat kanunun düzeltilmesini istedi.
Kanun değişikliği için yapılan ça-
lışma sırasında dişe dokunur hiç-
bir değişiklik olmaması için dire-
nenler yine Cemil Çiçek'in görev-
lendirdikleriydi.
• • •
Cemil Çiçek ülkücüydü ve hiç
değişmedi mi, yoksa değişiyor gi-
bi mi yaptı? Bu soruyu şimdi daha
ciddi olarak soruyorum. Bir aka-
demik toplantı için söylediği söz-
ler yenilir yutulur gibi değil. Bu ül-
ke Baas rejimiyle mi yönetiliyor?
Sorun tabii ki Cemil Çiçek'le sı-
nırlı değil. Sosyal demokrat oldu-
ğunu söyleyen muhalefet partisi-
nin sözcüleri, YÖK yöneticileri,
soruşturma başlatan savcılık ve
de yasakçı akademisyenler resmi
tamamlıyorlar.
Yazık ki ne yazık!