23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ HABERLER Hükümet, Cumhurbaşkanı Sezer'den dönen Kamu Yönetimi Temel Yasası'nı fiilen yaşama geçiriyor Vetolu yasaya AKP çözümüEBRU TOKTAR ANKARA - Hükümet, Cumhur- başkam AhmetNecdetSezer'in ana- yasaya aykın bularak veto ettiği Ka- mu Yönetimi Temel Yasası'nı, ba- kanlıklann teşkılat yasalan üzerin- den fiilen yürüdüğe koyuyor. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı, Ta- rım ve Köyişleri Bakanlığı ile Sivil Havacılık Gencl Müdürliiğü'nün teş- kilat yasaları değiştirilerek velolu Kamu Yönetimi Temel Yasası'nın il- kelerine göre düzenlendi. AKP iktidarı, Kamu Yönetimi Te- mel Yasası'nın Cumhurbaşkanı Se- zer tarafından veto edilmesine karşın düzenlemeyi farklıyollarlauygulama- ya geçirmekte ısrar ediyor. Bakanlık- ların teşkilat yasalarını değiştirme stratejisini izleyen AKP iktidan, Ka- • AKP hükümeti, Milli Eğitim, Sivil Havacılık ve Tanm yasa tasanlannda, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in anayasaya aykın bularak veto ettiği Kamu Yönetimi Temel Yasası'nın ilkelerine göre düzenlemeler yaptı. mu Yönetimi Temel Yasası'nı fiilen yürürlüğe koymayı amaçlıyor. Baş- bakanlık, bakanlıklara gönderdığı uya- n yazısında; düzenlcmelenn Kamu Yönetimi Temel Yasası'na göre ger- çekleştirilmesini istcdi. Buna göre, yasal düzenlemeleri tamamlanan ve Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılan Tanm ve Köyişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün teşkılat yasa- larında, Başbakanlık'ın uyansı üze- rine Kamu Yönetimi Temel Yasası'na göre değişiklikJere gıdildi. Bu deği- şıklıkler şöyle: • Bakanlıklann merkez teşkilatla- rında; miisteşarlık, gencl müdürlük, başkanlık, daıre başkanlığı vemüdür- lüklergibı ana hızmet birimleri olacak. •' Bu ana hizmet birimlennın dı- şında, bakanlık danışma bınmlerıyle yardımcı hızmet birimleri kurulacak. • Bakanlık danışma birimleri, "Strateji Ccliştirme Başkanlığı, Hu- kuk lYlüşavüüği ile Basın ve Halkla İlişkilerMüşavirliği"'nden oluşacak. Strateji Geliştirme Başkanlığı, ba- kanlığın yönetimi ve hizmetlenn ge- liştınlmesiyle peıformansına ıhşkin ve- rilerı toplayacak. Performans ve ka- lite ölçütleri geliştirecek. Hukıık mü- şavırlıkJeri, sözleşmelı personelin iş- lemlerini yüriitecek. • Yardımcı hızmet birimleri "İn- san Kaynaklan Daire Başkanlığı ile Destck Hizmet Birimleri" admı ala- cak. Insan Kaynaklan Daire Baş- kanlığı, "personel genel müdüriük- lerinin" yerini oluşturulacak. Ba- kanlığın insan gücü politikasını be- lirleyecek. Bakanlık personelınin atama, nakıl, terfi, ücret, emeklılik ve benzen rüm özlük işlemlerini yü- rütecek. Bakanlık teşkilatının eği- tim planını hazırlayacak ve değerle- direcek. Bu başkanlık, bu yönüyle hizmetıçı eğitim daire başkanlıkla- nnı da ortadan kaldıracak. • Sivil savunma müdürlükleri ile Idarı ve Mali tşler Daire Başkanlığı yerine bu ışlen yürütecek "Destek I li/nıdleri Diiiı c Başkanlığı'' öngörü- liiyor. Bu başkanlık; satınalma, kira- lama, bakım ve onarını, arşiv, sağlık ve benzeri her türlü idan ve mali hiz- meti yürütecek Bakanlıklann, sivil sa- vunma ve seferbcrlik hizmetlerıni de yürütecek olan bu bırını, önemli gö- revlere sahip olacak. 1/ Sıvıl Havacılık Genel Müdüıiü- ğü Teşkilat vc Görevleri Hakkında Yasa Tasansı'nda "Sözleşmeli perso- nel" sistemi getiriliyor. Buna göre; genel müdür, genel müdür yardımcı- lan, daıre başkanlan, şube müdürle- n, teknik denetçi ve uzmanlar kadro karşılığı diğerpersonelsc sözleşmeli statüde çalışacak. KAYMAZLAR'IN ÖLDÜRÜLÜŞÜ Kızıltepe davasına vekîl ilgisi MAHMljfORAL DİYARBAKIR-Mardin'in Kızıltepe ılçesinde 12 yaşındaki ilköğretim öğrencisi UğıirKaymaz ve kamyon şoförii babası Ahmet Kaymaz'ı "terörist olduklan" gerekçesiyle öldüren polislerin yargılanmalarına bugün başlanıyor. TBMM İnsan Haklan Komisyonu üyesi milletvekilleri ve demokratik kitle örgütlerinin büyük ilgi gösterdiği davaya, başka kentlerde görevlendirilen sanık polislerin katılmayacağı belirtildi. Diyarbakır Valiliği'nin bir çocuk parkına Uğur Kaymaz'ın adının verilmesıni kabul etmemesı ise tepki çekti Kamuoyunda büyük yankı uyandıran Kızıltepe davası bugün Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesı'nde başlayacak. Uğur ve Ahmet Kaymaz'ı 21 Kasım'da, "Resmen görevli olduklan sırada yasal silah kullanma ile yasal savunma sınmnı aşarak — — — - ^ — — . faili belli olmayacak şekilde öldürmek" suçlamasıyla toplam 42 yıl hapis istemiyle yargılanan sanık polisler Seyit Ahmet Töngel, Salilı Ayaz, Yaşafettin Açıksöz ve Mehmet Karaca duruşmaya katılmayacaklarını açıkladılar. Töngel'in Bursa, Ayaz'ın Mersin, Açıksöz'ün lstanbul ve Karaca'nın Kocaeli'de görevlendirildiği '• belirlenirken TBMM İnsan Haklan Komisyonu üyesi CHP Mersin Milletvckili Uüseyin Güler, ilk günden itibaren olayın takıpçisi olduklannı ve bazı milletvekilleriyle birlikte bugünkü duruşmaya katılacağuıı belirtti. ÎHD, bölge baroları, sendikalar, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin de izleyeceği duruşma için DEHAP üyelerine katılım çağrısında bulundu. Kızıltepe'de her pazar günü gerçekleştirilen protesto gösterisi dün yine DEHAP ilçe binası önünden başladı. Cumhuriyet Meydanı'na kadar sessizce yürüyen yaklaşık 200 kişi, faillerden hesap sorulmasını istedi. Öte yandan Uğur Kaymaz'ın anısını yaşatmak için Diyarbakır Suriçi Belediyesi'nin mahalle arasına yaptırdığı "UğurKaymazÇocukParkı"nm adına, il valiliğinden itiraz geldi. Suriçi Belediye Başkaııı Abdullah Demirbaş parkın adının dcğiştinlmesi istemine tepki göstererek "12 yaşındaki bir çocuğun terörist olamayacağını Sayın Başbakan bile ifade etti. Öyleysc 12 yaşında öldürülen bir çocuğun isminin parka verilmesinin onaylanmaması mümkün değil. Gerekirse yeniden nıeclis karan alacağız" dedi. • 12 yaşındaki ilköğretim öğrencisi Uğur Kaymaz ve kamyon şoförü babası Ahmet Kaymaz'ı "terörist olduklan" gerekçesiyle öldüren polislerin yargılanmalanna bugün başlanıyor. Grup Yorum üycleri tutuklamaları protesto için mii/ik aletlerini zinciıkdi. (Fotoğraf: GÖKÇE UYGUN) Üç müzisyen arkadaşlannın tutuklanmasını protesto ettiler Grup Yorum özgürlük istedi lstanbul HaberServisi-Müzik hayatının20. yılını kutlayan Grup Yorum, tutuklu olan 3 müzisyen- lerinin serbet bırakılmasını istedi. Taksim AtatürkKültür Merkezi (AKM) önünde bir araya gelen Grup Yorum müzisyenleri, tutuklamaları protesto amacıyla müzik aletlerini zincirleyerek yere bıraktı. Tutuklu buluııan lhsan Cibelik, Muharrem Cengiz ve Ali Aracı'nın fotoğraflarını taşıyan grup, "Grup Yorum'a özgürlük", "Grup Yorum sıısturulamaz", "Türküler susnıaz halaylar sürer" sloganlarını attı. Grup adına basın açıklaması yapan lnan Altın, 20 yıllık Grup Yorum tarihinın aynı zamanda direnişinin de tarihi olduğunu belirterek "20yıIdır ezilenlerin kurtuluş türkülerini söylüyoru/. 20 yıldır susturnlak istiyorlar sesimizi, konscrlerimizi, kasetlerimizi yasaklıyorlar, enstrümanlaı ııııızı parçahyorlar, bestelerimize el koyııyoı lar" dedi. Altın, Grup Yorum'un tutuklu elemanlarının bırakılmasını istediklerini vurgulayarak "Muharrem Cengiz, 25 Şubat'ta saat 11.00'de fstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesı'nde yargılanacak. Ve yine Grup Yorum dinleyicileri dolduracakmahkcme salonunu. Yıldönümümüzü, arkadaşlanmızın hakveözgürlüklerinc adıyoruz" diye konuştu. Altın, kendilerine destek olmak ısteycn herkcsi 22 Şubat Salı günü saat 20.00'de Muammer Karaca Tiyatrosu'nda yapılacak geceye çağırdı. Açıklamanın ardından Gnıp Yorum müzisyenleri ve Grup Yorum Korosu elemanları, kısa bir dınleti sundu. 'AKP'den kopmalar sürecek' DYP'ye katıkın Reyhan Balandı, AKP'yi Türkiye'yi aydınlıkyannlara taşryacakinsanlann durabileceğibiryerolmadığıiçin terkettiğinisöyledi Mehmet Ağar. BALIKESİR-DYP Genel Başka- ııı Mehmet Ağar, AKP'nin kendisi- ııi iktidara taşıyan kitlelere ihanet içinde olduğunu söyledi. DYP'ye ka- tılan Afyon Mılletvekili Reyhan Ba- landı da AKP'yi, ilkeli, namuslu, şe- refine düşkün, Türkiye'yi aydınlık yarınlara kavuşturacak insanlann du- rabileceğı bir yer olmadığı için terk ettiğinı söyledi. Birçok milletvekili- nin rahatsızlık duyduğunu belirten Balandı, AKP'den kopmalann devanı edeceğıni söyledi. Ağar, Balandı ve yine AKP'den ay- nlanDenizli Milletvekilı ÜmmetKan- doğan'la birlikte DYP'nm Balıkesir ıl kongresinc katıldı. Kongrede di- van başkan yardımcıhğını üstlenen Balandı, partililenn ılgi odağı oluıken ayrıldığı partisine sert eleştirilerde bulundu. Kopmalann devam edece- ğıni belirten Balandı, "AKP'de ra- hatsızolan çokarkadaşvar. İktidar ni- metini tepip gelecek çok arkadaşumz var. Bunlan sizler de göreceksiniz" diye konuştu. Ağarda, "Attınızluttunuzvıllarca, gelip faizcilerin, rantiyecilerin iktida- rı oldunuz. Fakir liıkaı ayı, kimsesizi unuttunuz" dedi. Ağar, iktıdarın Brüksel ve Washington'dan gelen ta- limatlarlaülkeyi yönettiğini savundu. IHD Gönültaş dnayetini inceliyorMERSİN (Cumhuriyet) - İnsan Haklan Derneği (İHD) Genel Başkanı Yusuf Alataş, Mersin'de Abdullah Öcalan lehine düzenlenen gösterılerde yaşamını yıtiren 19 yaşındaki Ümit Gönültaş' ın güvenlik güçlerince öldiirüldüğüne ilişkin cıddi kuşkular bulunduğunu söyledi. Alataş, Gönültaş'ın ölümüyle ilgili Mersin'de incelemelerde bulundu. Olayda devletin sorumluluğunu tartışmayacağını belirten Alataş, "Bu ülkede bir yurttaşın burnu kanasa bundan devlet sorumludur. Heniiz yaşanunın bahannda olan bir gencimiz öldürüldü. Hemen ardından paramiliter güçler tarafından iki çocıık kurşunlanarak yaralandL Birinin yoğun bakunda tcdavisi hâlâ sürüyor" dedi Ümit Gönültaş'ın güvenlik güçlerince öldürüldüğüne ilişkin cıddi kuşkulan bulunduğunu vurgulayan Alataş, Mersin'de tehdit ve baskı ortamı olduğunu savundu. Alataş, olayın görgü tanıklan varsa bile baskılar nedeniyle konuşamayacağını belirterek "Devlet görgü tanıklanna güvence vermiş değil. Devlet görgü tanıklanna güvenliklerinin sağlanacağma dair güvence vermeUdir. Aksi takdirde bu ölünıün sorumlusu devlet olacaktır. fiu sorun burada çözühnezse uluslararası platformda takıpçisi olacağız" diye konuştu. IR NOKTA5//ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr LEFKOŞA-Pazarsabahı... KıbnslıTürk seçmenler oylarını kullanıyorlar. Siz bu yazıyı okuduğunuzda seçimlerin sonuç- lan belli olacağı için şu anda söylenecek sözlerin çok da önemi kalmayacak. Cumartesi günü, seçimlere hazırla- nan Kıbrıs'ın Dipkarpaz yöresine doğ- ru bir yolculuk yaptık. Yolumuz üstün- de çok eski arkadaşım Erdoğan Öz- balıkçı'nın Theresa lokantasına uğra- dık. Erdoğan, siyasi duyarlığı olan ve itiraz etmekten çekinmeyen bir arka- daşımdır. "CTP'yison kez destekliyo- rum, bakalım bir şeyler yapabllecek- ler mi?" diyerek seçimdeki tutumunu açıkladı. Şener Levent'le görüşmemizde Rum tarafındaki Politis gazetesine her gün yazı yazdığını söylemişti. Erdoğan da Politis'e haftada bir yazı yazdığını belirt- ti. Sınırın açılmasından bu yana Kıbrıs'ın Türk ve Rum aydınları arasında gidiş gelişlervefikiralışverişlerinin oldukça iler- lediği anlaşılıyor. Erdoğan, Rum kesi- Kıbns'tan Manzaralar minde kendi çocuğunun da okuduğu bir Ingiliz okulunun yönetim kurulu üye- lerinden birisiydi. Çok kaliteli bir eğitim verildiğini anlattı. Kıbrıs Rum tarafının Komünist Parti- si AKEL, Annan Planı'na hayır denilme- sinde tayin edici bir rol oynamıştı. Kıb- rıs Türk tarafının sosyalistleri AKEL'le konuşuyorlar. Partinin neden hayır de- diğini anlamaya çalışıyorlar. Yine anla- tılana göre AKEL'in Siyasi Bürosu, refe- randum öncesi Annan Planı'na "evet" denilmesi kararını alıyor. Bundan telaş- lanan partinin Genel Sekreteri Hristofi- yas, bunun üzerine genişletilmiş Parti Meclisi'ni topluyor ve "Hayır" kararını çıkartıyor. • • • Edindiğim bir başka izlenim ise ka- pıların açılmasıyla birlikte iki tarafın ay- dınları arasında ciddi bir gidiş geliş ol- muş. Birçok konuyu yıllardan beri ilk kez yüz yüze, baş başa konuşmak ola- nağı bulmuşlar. Birçok konuda da es- ki önyargıların yıkılmasında epeyce mesafe almışlar. Bu gidiş gelişler şim- di de sürüyor. Ancak, başlangıçta olu- şan iyimser hava giderek yerini tered- dütlere bırakmaya başlamış. Şimdi çö- züm konusunda daha karamsar bir ha- vadan söz edilebilir. Çünkü iki tarafın siyasilerinin de bu işi çözemeyecekle- ri gibi bir izlenim edinmişler. Yine söylenen önemli noktalardan bi- risi, Kıbrıs sorununun çözümünde hâlâ Türkiye'nin kilit ülke konumunda oldu- ğu. Şu andaki CTP-DP yönetimini eleş- tiren ve daha radikal banş adımlannın atıl- masını isteyenler, Türkiye'nin bazı adım- laratabileceğini düşünüyorlar. örneğin, Kıbns'taki Türk askerinin gücü ve yetki- leri onların eleştirilerinden birisini oluş- turuyor. Ancak, aynı eleştiriler şimdi yavaş ya- vaş Rum kesimine yönelik de yapılma- ya başlanmış. Rum kesiminde de sta- tükocu bir durumun egemen olduğun- dan kaygılandıklarını söylüyorlar. Rumlann, izolasyonlann kaldınlması yo- luyla köşeye sıkıştırılmalarının, statüko- yu güçlendireceğini ve bölünmüşlüğün tescil edileceğini iddia edenlere bile rast- ladık. CTR Kıbns'tahâlâ banşçı çözümün ola- cağı fikrine dayanarak Kıbrıs Türk tara- fını diri tutuyor. Türk tarafında hâlâ ba- rış ve çözüm isteği güçlü bir istek ola- rak varhğını sürdürüyor. Rum tarafında da benzer bir eğilim olduğunu saptadık- lannı söyleyenler bulunuyor. Ancak iki ta- rafın da olmazsa olmazları nedeniyle bu sürecin oldukça sancılı geçeceği ve kı- sa vadede bir çözüme ulaşmanın da kolay olmadığı görülüyor. Dipkarpazyakınlanndaki Sipahi köyün- de bir evin önünde durduk. Birlikte se- çimleri izlemeye geldiğim Şinasi Haz- nedar arkadaşım, bahçede çok güzel mandalinalargördüğünü söyledi. Şina- si, bahçedeki kadına seslendi. Kadın anlamadı, çünkü burada kalmış olan Rumlardandı. Şinasi'ye ağaçtan meyve- leri koparıp verdi. Karadenizli olan Şina- si birtanesini yediği acı turuncun, man- dalina olmadığını anlamamıştı. Biz bunun esprilerini yaparken 1974 sonrası bu köye yerleşmiş Karadenizli- lerle karşılaştık. Onlar hâlâ barışçı bir çözüm olurda biztopraklarımızı kaybe- deriz korkusunu yaşıyorlardı. Herkesin derdi farklıydı. Turunçla man- dalinayı ayırt edebilmek de o kadar ko- lay değildi. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Yağan Karın Öğretemediği... Istanbul'a beş gün kar yağdı. Bu beş günde ya- şananlar, aslında doğanın bizlere verdiği derstir ama biz bu dersleri okuyamadığımız için sürekli ya- kınmakla yetiniyoruz. Ülkenin birçok bölgesinde ay- larcayağan karın yarattığı sorunların sonuçlannı da görüyoruz. Doğa, yağan karıyla, yoğun yağmurlarıyla, dep- remlerle pek çok kez 'doğadan dersler'i verrnek- tedir. Ancak bu dersleri okuyamayanlar, doğanın değişikliklerini 'afet', 'felaket', 'beklenmedik fa- cia' olarak yeniden yeniden yaşamak zorunda ka- lıyorlar. Istanbul'a yağan karın verdiği dersler nelerdi? • En süslü, göz alıcı, kaygan zeminle kaplanmış mağaza önleri, market girişleri birer tuzağa dö- nüşmüştü. Buralardan kaymadan geçmek nere- deyse olanaksızdı. Oysa, pürtüklü, kaldırım taşlı, eski görünüşlü yerler kaymayı azaltan zeminlerdi. Bu durum, 'Görünüşe aldanma'dersiydi. "Her zaman göz alıcı olan, en yararlı değildir. Sen her koşulda sana yararlı olacak araçları kullanmalı- sın" demek istiyordu. • Her zaman kullanılan lüks otornobiller işe ya- ramaz duruma gelmişti. Oysa, kitle ulaşım araçla- rı (otobüsler, trenler, vapurlar) seferlerini sürdürü- yorlardı. Ders, "Ulaşımda kitle araçlarına daha çok önem ver" idi. • Günlük yaşamımızın dış koşullara ne denli ba- ğımlı olduğu ortaya çıktı. Yaşamımız için daha ba- ğımsız seçenekler üzerinde durmamız gerekir. Ders, "Bu denli bağımlı olmamak için değişik öl- çekte çözümler bul" diyordu. • Ne denli dayanıksız olduğumuz ortaya çıktı. Bir yere çıkılamadı, işe gidilemedi, okullar tatile girdi. Ders, "Neden bu kadar dayanıksız olduğunu anla, bu yanlışı düzelt" idi. • Nasıl da hazırlıksız olduğumuz ortaya çıktı. Hiçbir evde bir el küreği bile yoktu. Herkes cam- lardan dışarıyı seyrediyordu. Çaresizlik ve hiçbir şey yapmaya gücü olmamak çok anlamlıydı. Ders, "Her şeye hazırlıklı ol. Siz her şeyi unutuyor ve ders almıyorsunuz, hiçbir şey için hazırlığınız yok" idi. • Her şey başkasından bekleniyordu. Belediye- nin her şeyi yapması isteniyordu. Belediye de sü- rekli olarak kendini savunuyordu. Hiç kimse birey- sel sorumluluk almıyordu. Evinin önünü süpür- mek, kaldırımlarda yürüyüşü olanaklı kılmak için so- rumluluk duyan yoktu. Belediye de böyle bir çağ- nyı düşünmüyordu bile. Sonuç, sokak aralannın gün- lerce yürünemez olması oldu. Ders, "Kendi evinin önünü süpürmeyenler, yü- rüyecekyol bulamazlar" idi. • Okulların tatil olması dayanıksızlığın, bunun yarattığı sevinç ise, öğrencilerin hangi duygularla dolu olduğunun işaretleri idi. Alınacak ders "Öğrencilerinizi dayanıklı yetlşti- rin ve okullarını sevdirin" idi. • Hep başkasından bekleme, kendi birşey yap- madan kendi dışındaki herkesi eleştirme alışkan- lığımız her olayda olduğu gibi gene kendisini gös- terdi. Ders, "Başkasından beklemeden önce kendi- nin ne yapacağını sor ve özeleştiri yapmayı öğ- ren" idi. Bu dersler, yağan karın da, yağmurun da, dep- remin de, çeşitli doğa olaylarının de bize verdiği derslerdir. Bu dersleri alabiliyor muyuz, yoksa sıfır mı çe- kiyoruz? Karar vermek çok zor görünmüyor, değil mi? e-mail: erdalatak(-7 superonline.com faks:0 212 513 90 98 Diyarbakır Kürtçe Dil Kursu ilk mezunlarını verdi • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - AB Uyum Yasalan'nın çıkmasının ardından Dıyarbakır'da açılan Özel Diyarbakır Kürtçe Dil Kursu, ilk mezunlarını verdi. 240 kursiyerle eğitime başlanan kurstan 140 kişi mezun oldu. Dün düzenlenen sertifika törenine Büyükşehir Belediye Başkanvekili Yusuf Akgün, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Kayapınar Belediye Başkanı Zülküt Karatekin ve çok sayıda davetli katıldı. Açılış konuşmasını Kürtçe ve Zazaca yapan Kurs Müdürü Süleyman Yılmaz, televizyonda yarım saatlik Kürtçe yayınlarla dil sorununun çözülemeyeceğini belirterek "Kendi dilimizi biz de ihmal ettik" dedi Demokrasi Platformu polisin şiddet uygulamasını kınadı • DİVARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır Demokrasi Platformu, son dönemlerde yapılan kitlescl gösterılerde polisin uyguladığı şiddeti ve Mersin'de 19 yaşındaki Ümit Gönültaş'ın öldürülmesini kınadı. Diyarbakır Demokrasi Platformu Dönenı Sözcüsü Ali Öncü dün düzenlediği basın toplantısında Abdullah Öcalan lehine düzenlenen gösterilerde polisin göstericilere uyguladığı şiddet ve Mersin'de Umit Gönültaş'ın öldürülmesi nedeniyle kaygılandıklarını söyledi. '4653 belgeseli' faili meçhullerî anlatıyor • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Mehmet Hatman'ın Güneydoğu'da yaşanan faili meçhul cinayetleri anlattığı belgescl filmi "4653..."ün galası dün Diyarbakır Bağlar Belediyesi Konferans Salonu'ndayapıldı. 1991 yılında İHD Diyarbakır Şubesi kurucusu Vedat Aydın'ın öldürülmesi ile başlayan ve 70 dakika sürcn filmın galasına DEHAP Genel Başkanı Tııncer Bakırhan, Genel Başkan Yardımcısı Orhan Miroğlu ve Musa Anter'in oğlu Dicle Anter ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsılcisi katıldı. Birçok yakınının faili meçhul cinayet ve yargısız infaza kurban gittiğini belirten Mehmet Hatman, filmin adının bölgede 4 bin 653 kayıp ve faili meçhul cinayettcn aldığını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear