17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2005 PA2 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edirne Kocaeli ÇanakkaJe Izmir Manisa Aydın Denizfi Y PB Y PB PB PB PB PB 10 13 12 13 15 15 17 14 Sinop Y 15 Adana Y 22 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Y Y Y Y Y Y Y 14 17 15 8 7 4 8 Zonguldak Y 11 Antalya PB 23 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Sıırt Hakkâri Van Y Y Y Y Y PB PB 19 19 20 18 20 14 14 PB 11 Butun bolge'enmız pa-çatı ÇOK bvluîlıı, Mar- mara nın doğJSU Doğu Akdenız, Iç Anadolu Batı ve Orta Karadenız Doğu Anadolu'nun batı- sı Guneydoğu Anado- IÜ Trabzon Giresun, Gumuşhane ve Baybuıt çevrelen yağışlı geçe- cek. hava acakhğı ya- ğış aJar yerlerde 3 ıla 5 derece azalacak. dığer yerterde bıraz artacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn Y Y Y Y Y Y Y Y 12 12 14 13 15 22 11 14 Münıh Y 19 Zürıh Berlın Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB Y PB PB Y PB PB 1b 13 15 13 12 12 21 18 Y 17 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tıflıs Kahire B B PB B B B B Y 6 22 8 19 15 15 12 24 Y 18 £>• TaşJ« Parçalı ftulutiu Sıslı :T^\ Bulutıu k Çok buiutlu ı Yagmurlu CÎZZ23 Sulu kar ı Goh gurultı GUIVCELcÜ.\EYT ABCAYt REK • Baştarafi 1. Sayfada TRTile RTÜK'ün ilişkisi genel müdürve yöne- tim kurulu üye adaylannın seçimi ve TRT'deki kadro düzenlemeleriyle sınırlı. Mim Kemal Öke'nin (adındaki profesörün) Ye- r i Şafak >azarı Hayrettin Karaman (adındaki profesörfej 20-27 Ekim tarihlerinde TRT-1 'de ya- yımlanan programındaki şeriat övgüleri cumhu- riyet yasaianna göre suç niteliğinde. Soruşturma açrlması isteklerine verdiği yanıt- ta TRT yönetimı yayınlann canlı yapılmasını en- gel göstehyor. Rejimin bekçisi savcılar acaba parmaklarınm ucunu neden oynatmıyor; medya yayınlarını ih- bar kabul ederek programı yapan ve şeriat tut- kusuyla konuşan bu kişiler hakkında soruşturma açmıyor? Neden, neden, neden? • • • Ikinci öykü: Bu öyküde yaşananlar sanki bir si- nema senaryosu. öyküyü TBMM kürsüsünden Meclis soruşturması isteyen partinin lideri Deniz Baykal'm tutanaklara geçen -ne yazık ki med- yada yer almayan- konuşmasından aktanyoruz: ...7 Ocak 2O05'te özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), Özelleştirme Idaresi Başkanlığı'na bir yet- ki veriyor. Bu, 1 katrilyon liraya (800 milyon do- lara) kadar özelleştirilecek kurumlarla ilgili "iha- l&ye çıkmadan satış yapılmasına" olanak veren bir karar. Bir katrilyon lira Türkiye'nin tek başına çok önemli bir tesisinin özelleştirilme bedelıne eşit bir sey. Bu yetki kamuoyunun bilgisıne su- nulmuyor ama bu olanağı -bunca işadamı ara- sından- birisi öğreniyor. TÜPRAŞ'ta bu yetkıyi kullanabileceğini düşü- nüyor. Global Menkul Değerleradlı şirket 28 Şu- bat 2OO5'te ölB'ye başvurarak TUPRAŞ'a ait hisse senetlerini belli birfiyattan almaya hazır ol- duğunu bildiriyor ve serüven başlıyor: Türk bürokrasi tarihinde bugüne kadar hiç gö- rülmemjş bir hızla (aynı tarihte) yani 28 Şubat ta- rihinde OİB tüm işlemleri tamamlayarak bu tale- be öl Başkanı'nın imzasıyla "olur" yanrtı veriyor. Müracaat 28 Şubat'ta, olur 28 Şubat'ta! Bu arada gerekli olan işlemler bir günde yapı- lıyor. (Aynı gün) ÖİB, konuyu Sermaye Pıyasası Daire Başkanlığı'na gerekli analizlerin yapılması arnacıyla intikal ettiriyor. (Aynı gün) Daire analiz- leri yapıyor. (Aynı gün) Başkan onay veriyor. (Ay- nı gün) İMKB satışı uygun görüyor. (Aynı gün) TÜPRAŞ'tan şirketin son durum ortaklık yapısı ve sermaye dağılım tablosu isteniyor, (aynı gün) tablo veriliyor. (Aynı gün) SPK ve İMKB'ye birer yazı yazılarak satışın 3 Mart 2005'te gerçekleşebileceği bildi- riliyor. Bütün bunlar bir günde, 28 Şubat günü ka- muoyunun bilgisi dışında gerçekleşiyor. Anlı şanlı Israilli Ofer ile buradaki işlerini yürü- ten ortağı Mehmet Kutman ikilisi, 28 Şubat'ı 1 Mart'a bağlayan gece yansı (Bakan Unakıtan yalanladı ama) özel bir uçakla Ankara'ya gelip Maliye Bakanı Kemal Bey'i makamında ziyaret ediyorlar. TÜPRAŞ. Koç'a satılınca bir günde Ofer'e sa- tılan yüzde 14.76'lık hisse "buikiliye" 752 milyon dolarcık bir kazanç sağlıyor... Ikili, "kısa günün kârı" söylemini haklı çıkarıyor. Bızimki ise Yüce Divan'dan kurtulmak için Çan- kaya'ya kaçmazsa; bu ve daha birçok yolsuzluk- tan sorumlu olarak hesap vermek için (Maliye Bakanı ve bazı bürokratlarla) doğru Anayasa Mahkemesi'ne... Yasadışı gelir elde edenler paralannı uzmanlaşmış kişileri kullanarak aklıyorlar Kara para aklamada sınır yok • Baştarafi 1. Sayfada Parçalama (structuring) yöntemi: Eldekı fonu küçük miktarlara bölüp bunlan banka- ya yatıracak çok sayıda kişiyi (smurfleri) her zaman bulmak mümkün olmayabilir. Bu dunım- da insan sayısı yerine işlem sayı- sıru arttırmak suretiyle bildirim- den kaçınmak mümkün olabilir. Vergi cennetlert (Kıyı ban- kacılığı Off-Shore): Kıyı ban- kacıhğı için, yaptıklan işlemler ve kurulu olduklan yerler baz ahnarak çeşıtli tanımlar yapıl- maktadır. Bunlar özetle: ülke dı- şından sağlanan fonlann yine ül- ke dışında kullandınlmasını amaçlayan ve ülkede bankacılık sektörü için düzenJenmiş her für- lü yasa ve yönetmelikJerin dışın- da kalan bir tür bankacılık, dış- tan dışa bankacılık, bir tür ser- best bölge bankacılığı olarak ifa- de edılebilir. Çok sıkı sır sakJa- ma ilkesi uygulanmaktadır. Faiz oranlarmın belirlenmesinde ser- bestlik söz konusudur. Belli bir ILkidite, disponibilite oranı uy- gulanmaması. munzam karşılık yatınlmaması söz konusudur. Dolaysız vergi olarak alınan ge- lir ve kurumlar vergisi kaldınl- makta veya çok düşük seviyele- re çekilmektedir. Paravan-hayali şirketler: Bu şirketler herhangi bir ticaret veya imalat faaliyetinde bulun- mayan ve genellikle sınırötesi merkezlerde kuruian şirketlerdir. Bu şırketler sadece kâğıt üzerin- de vardır (rnasa, kasa, adres kısa şirketler) ve bunlann kurulma- sındakı amaç, aynştırma aşama- sında fon transferlerinin bu şir- ketler üzerinden geçirilmesi su- retiyle inceleme ve denetim anın- da iz sürmeyi zorlaştırmaktır. Sır saklama yükümJülükleri dolayı- sıyla ortâklannın dahi öğrenil- mesinin mümlriin olmadığı bu şirketleri diğerlennden ayırmak güçriir. Birçok sınırötesi merkez- deparavan şirket kurmak için bir- kaç yüz doiar yeterli oünaktadır. Oto finans borç yöntemi (Loan-back): Bu yöntemde off-shore merkezlerde mevcut fi- nans kurumlan vasıtasıyla, bura- lara ulaştınlan kara para sahibi- ne kredi olarak geri dönmektedir. Oöviz bürolan: Birçok ülke- de bulunan ve nakit ağırlıklı ça- Iışan bu kurumlarda para değiş- tirilir. Kumarhane ve casinolar Casinolar kredi açılması, \r ade- sinin uzatılması, kiralık kasa hiz- meti, çekJerin ciro edılmesi hat- ta fonlann havale edilmesi gibi birçok finansal işlemi yapabil- mektedırler. Aklayıcılar çok bü- yük mıktarlı nakit parayı casino- ya yerleştirebilir ve herhangi bir bildirim yapılmamasını isteyebi- lirler. Bundan sonra artık para ca- sino çeklen ile istenildiğı zaman çekilebilir veya transfer edilebi- lir. Casinolar için de bildirim yü- kümlülüğünün bulunabilmesi nedeniyle bezen kara para bildi- rim rutarının altında, dikkat çek- meden fişlere çevTİlebilir. Hayali ihracat: Değeri çok düşük veya hiç olmayan bir mal ihraç edihiîiş gibi gösterilir ve buna uygun olarak fatura düzen- lenır. (Bu faturalar ya maluı de- ğerinı oldukça yüksek gösteren yanıltıcı fatura olabilir) Örneğin gerçek değeri 50 bin dolar olan mal için 500 bin dolar karşılığı fatura düzenlenmek suretiyle 450 bin dolar ihracat geliriymiş gibi gösterilebilir ve akJanabilir. Berin Nadi'yi özlemle andıkCumhuriyet Vakfı Baş- kanı, gazetemizin eski imtiyaz sahibi Berin Nadi, ölümünün 4. yıldönümünde mezarı başında tö- renle anıldı. Berin Nadi için Edirnekapı Şehitliği'ndedü- zenlenen anma törenine, ailesi, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Ibrahim Yıldız, gazetemiz yazarlanndan Şük- ran Soner ve gazetemiz çalışanları katıldı. Törende ko- nuşan Şükran Soner, Cumhuriyet ailesinin içinde yaşa- mış, Cumhuriyet'i, Ata- türk ilke ve devrimleri- ni özümsemiş olan Be- rin Nadi'nin Cumhuriyet gazetesinin zor dönemlerinde gazetenin ayakta kalması için çabaladığını anlattı. So- ner, "Berin Nadi'nin çabaları sonucunda Cumhuriyet gazetesi, kendisine çok ihtiyaç duyulan bir dönemde görevini yapmaktadır. Onu sevgi, özlem ve neşesinden ilham alarak anıyoruz" dedi. (Fotoğraf:KAAN SAĞANAK) Kitn beni bu hale ge- tirmiş bilmem. çalışma- djğım, ış yapmadığını zamanlar kendimi hep suçlu hıssedenm. Dolap beygiri gibi. her an ak- lımda yapılması gereken işler, hiç durmadan koş- turup dururum. Bu huyumu ger- çekten sevmiyorum ve özellilde uzım bayram tatillerinde, birazcık tembellik yapmak ıstıyorum. Iz- ninizle, şimdi tembellik hakkımı kullamp yerimi başucu yazanm HaüJ Cibran a bırakıyorum. Söz iki bayram arası çok çalışacağım, şimdi yeni keşfin, tembelliğinpe- şindeyim: Gece ve Deli: "Bon scnİB gibiyinı. gy AL GÖZÜiVI SEYRETLE şursun?" IŞIL ÖZGENTÜRK gy y karanlık ve çıplak; hayalleri- min ötesinde yanan parikada yürüyoruın ve ne zaman aya- ğım toprağa dokunsa oradan dev bir meşe ağacı çıkıyor." "\ö, sen benim gibi değilsin, ey Deli; çünkü sen hâlâ kumda bıraktığın ayak izlerinin ne ka- dar bfiyük olduğunn görmek için arkana bakarsın." ''Ben senin gibivim ey Gece, sessiz ve derin: ve yalnızlığımın ortasında bir beşikte birTann- ça yatar ve Cennet'te doğan yal- nızlığımda Cehennem'e doku- nur." "Yb. sen benim gibi değilsin, ey Deli; çünkü sen hâlâ acı kar- şısında ürperirsin ve uçurumun şarkısı seni korkurur." "Ben senin gibiyinı, ey Gece, vahşi ve korkunç; çünkü kulak- lanm mağlup uluslann çığhkla- rı ve yitirilmiş topraklann iç çe- kişleriyle doludur." "Vo, sen benim gibi değilsin, ey Deli, çünkü sen hâlâ kendi cfice benliğini kendine yoldaş alının ve dev benliğinle dost olamazsın." "Ben senin gibiyinı, ey Gece, acımasız ve korikutucu; çünkü bağnm deniıde yanan gemüer- Tembelliğe övgü le tutuşur ve dudakJanm ölen savaşçıların kanjyla ısJanır." "Yo, sen benim gibi değilsin, ey Deli, çünkü bâlâ bir iyilik meleği olma arzusuyla dolusun ve hâlâ kendinin üsfünde bir ya- sa olmadın." "Ben de senin gibiyim, ey Ge- ce, neşeli ve mutlu; çünkü be- nim gölgemde ofuranlar saf sa- rapla sarboş olur ve beni izleye- rek seviaçle gfinahjşjerjer." "Yo, sen benim gibi değilsin, ey Deli, çünkü senin ruhun ye- di kat giysiyle örtülüdür ve sen £ vet, biz ikiz karde- şiz, ey Gece, çünkü sen evreni görünür kılar- sın. ben ruhumu." Büyük arzu: "Ben burada erkek kardeşim dağ ile kız kardeşim denizin ortasında oruruyorum. Biz üçümüz yal- nızlıkta biriz ve bizi birbirimi- ze bağlayan sevgi derin, güçlü ve gariprir. Harta o kız karde- şimden daha derin, erkek kar- deşimden daha güçlü ve benim deliliğimden daha gariprir. İlk gri şafak bizi birbirimize görünür hale getirdiğinden be- ri sonsuzlnklar ııstıinp Yunanistan, Kardak krizinde bügiyiABD'den almış Simitis çok öfkelenmiş MURAT İLEM yüreğini elinle rutamazsın." "Ben senin gibiyim, ey Gece, sabırlı, rutkulu; çünkü göğsüm- de, solgun öpüslerin kefenleriy- le binlerce sevgiü gömülüdür." "Öyle mi, Deli, sen benim gi- bi misin? Sen benim gibi olabi- lir misin? Ve bir ata biner gibi fırtjnaya binebilir ve bir kılıç olup şimşeği rutabilir nıisin?" "Senin gibi, eyGece, senin gi- bi güçlü ve uluyunı ve tahtım gözden düşmuş tanrıların yığı- nı üsfüne kurulu; ve benim önümden de günier elbisemin eteğini öpmek için yüzüme hiç bakmadan geçerler." "Benim gibi misin, ey karan- lık yüreğimin çocuğu? \'e be- nim vabanıl düşüncelerimi dü- şünür ve boş sözlerimi mi konu- luklar geçri; ve her ne kadar pek çok dünvanın doğumunu, tamamlanmasını ve ölümünü görnıüş oisak da hâlâ istekli ve hâlâ genciz. Genciz ve istekiiyiz ve hâlâ yalnızız ve terk edilmişiz ve bo- zulmamış bir şekilde sanlarak birbirimize uzanmış oisak da rahatdeğüiz.Ve denetlenen ar- zu ve gemlenen tutkuyla kira rahat olabilir? Ateş-tann kız kardeşimin yatağını ısıtmak için nereden gelecek? Ve sel- tannça erkek kardeşimin ateşi- ni söndürmeye yetecek mi? Ve yüreğime hükmedecek kadın kim olacak? Gecenin sessizliğinde kız kar- deşim ateş-tanrının bilinmeyen adını mınldanır ve erkek kar- deşim uzaklardan soğuk ve ula- şıimaz tannçaya seslenir. Fakat ben uykunıda kime seslenece- ğimi bile bilmiyorunı. Burada erkek kardeşim dağ ile kız kardeşim deniz arasında oruruyorum. Biz üçümüz yal- nızlıkta biriz ve bizi birbirimi- ze bağlayan sevgi derin, güçlü ve gariprir." Geçmiş bayramınız, pardon ta- tılinız size yarasın efendım isilozgenturkıa superonline. com Eski Yunanistan Başbaka- nı Kostas Simitis, gelecek hafta piyasaya çıkacak kita- bında Kardak ve terör önjütü PKK hderi Abdullah Oca- lan ile ilgili krizleri anlattı. Yunan basmı, Simitis'in başbakanlık yaptığı 8 yıllık dönemi anlattığı "1996- 2QQ4Aarahcı Bir Vıınanis- tan için Siyaset" adlı kita- bında yer alan Kardak ve Ab- dullah Öcalan krizleri ile il- gili bölümleri yayımladı. Da- ha sonra "Kriz Gecesi" ola- rak adlandınlan 30 Ocak 1996 tarihinde, Yunan parla- mentosunda kuracağı hükü- met için güvenoyu görüşme- leri yapılırken Türk Silahlı Kuv\etleri'nde alışılmamış bir hareketlilik gözlendiği haberleri gelmeye başladığı- nı anlatan Simitis, akşam 21.45'te de ABD Başkanı BU1 Clintonın kendisiyle göriişmek istediği mesajının geldiğini yazdı. Clinton ile telefon görüşmesi yaptıklan- nı belırten Simitis, daha son- ra parlamentodaki başbakan- lık bürosunda ilgili bakanlar ve Genelkurmay Başkanı Hristos Liberis ile bir araya geldiğini kaydetti. Simitis, Lıberis'in bu toplantıda ge- rekirse kayalıklann bomba- lanması ya da bir Türk gemi- sinin mahmuzlanması için si- yasi onay i&tedigiiii bellf U'r. Toplantıda Liberis'e ikinci Kardak kayalığının Türkler- ce alınması endişesi taşıdığı için korunup korunmadığını sorduğunu da açıklayan Si- mitis, Lıberis'in bu kayahk- ta Yunan askeri olmadığı, a- ma Yunan savaş gemilerinin pozisyonunun herhangi bir Türk gemisinin yaklaşmasını olanaksız kıldığı yamtını ver- diğini belirtti. Krizin yatış- ması belirtilerinin görülme- ye başladığı sırada hükümet sözcüsü Dimitri Reppas'ın, zamanın Dışişleri Bakanı Deniz Baykal'ın ikinci Kar- dak kayalığının alınd]|ını ZİYARETİNİ ERTELEDİ ATtNA (AA) - Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis ın. resmen açıklan- mamakla birlıkte bu ay sonunda gerçek- leştirmesi beklenen Türkiye ziyaretini er- telediği öne sürüldü. Yunan Katimerini gazetesi ve devlet televizyonu NET'in yayımladığı haberlerde ziyarerin, "Türk yetkililerin son zamanlardaki yapıcı ol- mayan nitelikteki açıklamalan" nedeniy- le süresiz olarak ertelendiği iddia edildi. açıkladığı bilgisini getirdiği- ni belirten Simitis, Yunan Si- lahlı KuvvetJeri 'nın bunu te- yit edemediğini ve tevidin sa- at 03.30'da Dışişlen Bakanı Teodoros Pangalos'u arayan ABD Dışişlen Bakan Yar- dımcısı Richard Holbro- oke'tan geldiğini yazdı. Türklerin Yunan Silahlı Ku^etleri'nin burnunun di- bmde işlennı yâptığım, bu- nun teyidinin de 4 saat sonra veABD'den alınmasının ken- disini çok rahatsız ettiğini an- latan Simitis, öfkeden kendi- sini tutamaz hale geldiğini de yazdı. Liberis'i suçlayan Si- mitis, daha sonra istifasını is- tediği komutanm bu talebi reddetmesi üzerine kendisini görevden aldıfını da hatırlat- tı. Kitabında Öcalan'ın Yuna- nistan'a getirilmesi, sonra da Kenya Büyükelçiliği'nde sakJanmasına da değinen Si- mitis, bunu organize edenle- re "kesinlikJe yetki verilme- diğini" vurguladı. Simitis, "GajTİ meşru bir biçimde Yunanistan hükümetinin yerine yetki kullanmaya kalkıştılar ve ülkenin yasal hükümetinden daha h i dış polifika izleyeceğini sanan bu 'süper vatanseverler' so- rumsuzluğun doruğuna çıktılar" ifadesini kullandı. Ocalan'ın, Atina'nnı kendi- sine ilişkin resmen açıkladı- gı tezi hiçe saydığıru da belir- ten Simitis, "O, arkadaşla- rıvla beraber Yunanistan ileTürkiye'yi savaşa sürük- lemek istivordu" dedi. GUNDEM MUSTAFA BALBA' • Baştarafi 1. Sayfada çıkacak... Ortalığı onlaraydınlatacak, sapsarı bı aydınlık! Bayramın ikinci günü Ankara'da tam böyle bi hava vardı. Yağmur ahmak ıslatandan bir öte âşık ıslatan hızındaydı. Kestanelersonbaharı kar şılamış ama, uğurlamak bilmiyordu. Dallar, san- nın bütün tonlarını yüklenmiş, tonlarca yaprakla doluydu. Kimi ağaçlann dibindeki yapraklar dal- lanndakınden daha çoktu. Aman Tannm, bu ağaç ters mi dönmüş ne! Salkımsöğütler tam dengede gibi. Yerdeki yap- raklarla daldakiler sayıya tutuşsa kazananı yok. Yapraklan çıtırdatıp birınin gövdesine yaslandım. Hah işte bu da tam sonbahar orkestrası. Yağmu- run yapraklara dokunuşuyla, rüzgârın yapraklan sanp sarmalaması arasındaki sesler, yakınlığa gö- re değişir. Hemen önündeki daldan gelen ses, tok bir "f;p"tır. Uzaktakıler biraz daha az. Hepsi- nın kanşımına bir de yerden gelen sesler eklenir. Her nasılsa dalların arasından sızmış damlalar, topraktaki yaprağa bir başka dokunur. Bir orkestrayı, çalanlann tam ortasında dinle- mekgibi birşey... • • • Yaprağının çoğu dökülmüş, dalların ucunda bayrak gibi saflananlarla teselli bulan ağaçlarsa bende, hoş bir meyhanenin son müştenlerini çağ- nştınr. Dalların, affedersiniz masaların çoğu boş. Do- lu olanlarsa içtikçe susamış bir toklukla sallanır. Şarkıların tümü gece yarısı makamına dönmüş- tür. Uysa da uymasa da, söylenir her masada... Dut ağacı işte böyleydi. Yapraklan seyrelmiş, in- ce dalların altında yağmur kesecikleri oluşmuş- tu. O damla damla yağmurlar, içine ışığı alıp na- sıl da gece feneri gibi parlarlar. Ahh düşen yapraklar... öylesine salınarak, rüz- gârın dümenine tutunup menderesler çizerek in- er kı aşağı... Belli, ayrılırken biraz da yolluk almış! Meyhanenin bir müşterisi daha, aklı masalarda usul usul çekilmiştir. Kalan dut yaprakJarı, dut yememiş bülbül gibi. Yağmurla rüzgârdan güzel soğuk meze mi olur! Arada bir yaprak daha düşer, sendele şarkısı söy- leyerek: Sen de le... Sen de leeyy... Ee masaya akşam oturup, sabah erkenden kal- karsan, bu şarkı söylenir... • • • Bodurağaçlar dut seyri vermez ama, onlann da havası başkadır. Elini uzatmadan bedenin dalla- nna yapışır, selamlarlar: Bizim boyumuz bodur, ama asıl dokunuş bu- dur... Dayanamaz dokunursun, elinde parmaklann kadar sarı yaprakla kollarını yüzüne kaldınrsın. Bir yaprağı avuçlarına almak kadar sevgi ve so- rumluluk isteyen bir şey yoktur. Avuçlannı sıkıp sarsan olmaz, yaprağın ütüsü bozulur. Bıraka- mazsın... Parmaklannı oynatırken, onlardaavuç- ların içinde canlı olduklarını gösteren kıpırtılar ve- rir. Parmaklann mı sana ait, yapraklar mı, bir an karıştınrsın... Sonra dallara bakarsın, yaprakların koptuğu yerlerin hemen dibinde miniminicik, bir gözucu- nu çağrıştıran tomurcuklar uyur. llkbahar yolcu- ları. Sefer uzun, sonbaharın şarkılarıyla uyuyup büyüyecekler. Dokunmaya kıyamazsın. Yazın ayazı, kışın kan... Hiç etkilemeyecek onlan... Yeniden yapraklara dönersin. Daldan koptuk- lan yerde hafif bir sızı mı var ne! Sonbahar, som bahar, gitme kal... Benden de sarı yapraklar al... ankcum v; cumhuriyet.com.tr Avcıoğlu: Polfs eğîtîlmell 'Kocandırdöver, sabret'deniliyor EMİNE KAPLAN ANKARA-TBMM Töre ve Namus Cinayet- lerım Araşttrma Komis- yonu'na bilgi veren An- kara Barosu Kadın Hak- lan Kurulu Başkanı MüjdeAvcıoğlu, buko- nuda güvenlik görevli- leri ile hâkimJerin eğitil- mesi gerektiğini söyle- di. Şiddet gördüğü için karakola başvuran kadı- nın "Kocandir döver, biraz sabret" denilerek evine gönderildiğıni kaydeden Avcıoğlu, hâ- kimlerin yasalara aykın kararlar verdığini belirt- ti. Komisyona bilgi ve- ren Ankara Barosu Ka- dın Haklan Kurulu Baş- kanı Müjde Avcıoğlu, yeni Türk Ceza Yasa- sı'nda töre cinayetleri- nın "nitelikli adam öl- dürme" suçu kapsamı- na ahndığını, ancak bu- nun yeterli olmadığmı söyledi. Bu konuda bi- linçlendirme için eğitim çalışması yapılması ge- rektiğini kaydeden Av- cıoğlu, şu görüşleri dile getirdi: • Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygınlaştı- nlması, şiddetin daha az orana indirilmesi için de eğitim çalışmalanna ön- yor. Şiddet gördüğü için İcarakola sığınan kadın- lar. "kocandır döver, biraz daha sabret" gi- bi ifadeler kullanılarak şiddet gördüğü eve geri gönderilmektedır. Bu nedenle de polis ve jan- darmanın eğitihnesi ge- rekmektedir. • Kadın Haklan Da- mşma Merkezi 'ne fiziki şiddet gördüğü için baş- vuran bir kadına yardım edildi, savcılığayönlen- dirildi. Şiddet uygula- yan eşe evden uzaklaş- tırma ve silahının elin- den alınması karan çı- kanldı. Ne yazık ki, ko- ca polis olduğu için hiç kimse ne silahını alabil- di ne de evden uzaklaş- hrabildi ve kadın dayak yemeye devam etti. • Aile mahkemeleri kuruldu. Ancak ne yazık ki 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkında Yasa'yı uygulayan mah- kemelerdeki hâkimler de yanlış uygulamalar yapmakta. yanlış karar- lar verebilmektedir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear