25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 30 KASIM 2005 ÇARŞAMB 4 HABERLER İFADE ÖZCÜRLÜĞÜNDE YENİ DÜZENLEME İÇİN ERKEN1 ANKARA (Cumhuriyet Bflrosu) - BaşmüzakereciAMBabacan, Lozan Ant- • laşması konusunda AB Türidye Dele- gasyonu Temsücisi Hans Jörg Kretsb- mer'in sözlerine tepkı gösterirken, ''Lo- zan konusunda tarüşılacak nokta yok" dedi. Babacan, NTV'de yaptığı açıkla- mada, Türkiye'de ifade özgürlüğüyle il- gili henüz çok taze yeni yasal düzenlemeler ol- duğunu ifade ederek şöyle devam etti: "Yeni ^knuşkanunlaruıbeınendeğişmesijıidoğnıbul- muyoruz. Yakm vadede künse değişiktik bekle- mesm. Uygulamayla gerçek anlamda akmülar meydanagebrsebeildilerdedeğiştireböiriz.17 Ba- bacan, Ilerleme Raporu ve Katılım Ortaklığı Belgesi'ndeki görüşlenn bazılanna ka- tıldıkJannı, bazılanna ise katılmadıkla- nnı kaydetti. AçıkJamalan kurumsal res- tru görüşlerolmadığı sürece çok fazla dik- kate almadıklannı belirten Babacan, Kretschmer'in ne Lozan konusunda ne de müzakere sistemi konusunda kendı- siyle hıçbir şey konuşmadığını söyledi. Reform sürecuıin yavaşlamadıfını kaydeden Babacan, baa reformlann zaman almasının do- ğal olduğunu söyledi. Esnek bir müzakere sıs- temı oluşturduklannı kaydeden Babacan, Tür- kiye 'nin AB 'ye yeıu üye 10 üyeyle karşılaştın- lamayacağını, Türidye'nin nüftısunun 10 iilke- nin nüfusuna eşit olduğunu ifade etti. BALKANER'E 3 AYRI SUÇTAN 16.5 YIL HAPİS CEZASI İSTANBUL(AA)-Yurtbank'ın zara- ra uğraûlmasına ilışkın verilen karann Yargıtay'ca sanıklann durumlannm ye- ni TCK'ye göre incelenmesi gerektiği görüşüyle bozulmasının ardından yapı- lan yeniden yargılamada, bankanın es- ki sahıbi AK AvniBalkaner, 3 ayn suçtan 16 yıl 5 ay 27 gün hapıs, 1 mılyon 336 bin 700 YTL adli para cezasına çarpönldı. Istanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesı'ndeki du- ruşmaya, tutuklu sanık Balkaner ıle davanın 13 tuttıksuz sanığı katıldı. Mahkeme Heyeti Baş- kanı MustafaAkm, karan açıklamadan önce, ye- ni TCK ve 1 Kasım 2005 'te yürürlüğe giren Bankacıhk Kanunu incelenerek bu kanunlarda- ki sanıklann lehıne maddelerin uygulan- dığını ifade etti. Karannı açıklayan mah- keme heyeti, Balkaner'ı "tahsis edilme- mesi gereken kredinin tahsisi suretiyle nitetikh dolandmcıhk", "ihtisalen zjm- met" ve "bankayı \asrta kılarak doian- duıcıhk" suçlanndan toplam 16 yıl 5 ay 27 gün hapıs, 1 milyon 336 bin 700 YTL de adli para cezasına carptırdı. Bir sanık hak- kındakı davanın aynlmasına karar veren mah- keme heyeti, davanın diğer sanıklannı da 6 ay 7 gün ile 3 yıl 1 ay 15 gün arasında degişen ha- pis veçeşitüpara cezalarmamahkûm etti. Mah- keme heyeti, bazı sanıklar hakkındaki hapıs ce- zalannın ertelenmesını de hükme bağladı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr TV programlannı gündüzleri kadın- lar izliyor. Daha fazla izleyiciye ulaş- mak isteyen TV kanaJlan da kadınlan programa katmak amacıyla çeşitli yollar deniyorlar. Bunlardan birisi de kadınların dertlerini anlattığı, erkek egemen kültürün yol açtığı tahribat- lan paylaşöğı "kadın prognamlan". Işte bu programlar kamuoyunda geniş tartışmalara neden oluyor. Tepkilerin nedeni ise bu programJar- dan kaynaklanan cinayet ve intihar- lar. Şimdiye kadar daha çok erkekte- rin kadınlan öldürmesi şeklinde ger- çekleşen cinayetlere tanık oluyor- duk. Onceki gün Show TV'de Serap Ezgü'nün sunduğu kadın programını suçlayarak intihar eden Hasan Kon- duoğiu'nun cenazesi vardı. Bu intihar, bu programlar üzerine yeni suçlamalan da beraberinde ge- tirdi. AKP Uşak Milletvekili Alim Tunç, konunun Mecliste araştınlma- sı için önerge verdi. Tunç neden böyle bir önerge verdiğini de şoyle açıkladı: "Kadınlan ve aile içi sonjn- Kadm Programlan ve Ölümler lan reyting malzemesrne çeviren ve özel hayatlann uluorta sergilendiği kadın programlannda bazı kadınlann dertlerini anlatmalan, kendilerini ifa- de etmeye çalışmaları karşısında toplum olarak hezeyana uğradık." • • • "Kadınlan ve aile içi sorunlan" uluorta sergilemek şeklinde ifadesıni bulan bu programlar acaba hangı ıh- tiyacın ürünü? Biraz bunun üzerinde düşünmek gerekiyor. Ülkemızde ka- dın-erkek ılişkileri sorunlu. Bu sorun- lann çoğu tabu olduğu ıçin konuşul- muyor. Erkek egemen kültür nede- niyle kadınlar uğradıkları haksızlık karşısında, çevrelerinden de destek görmedikleri ıçin büyük zarar görü- yor, acı çekiyorlar. Kadın programlan, işte kadınlann çektıkteri acılan paylaşmak ıhtıyacını saptadı ve bu alanın büyük bir izleyi- cı kitlesi olduğunu gördü. Kadınlar, acı çeken hemcinslerini dinlemek, erkeklerin bir anlamda bu program- lar yoluyla "siga"ya çekilmesini izle- mek için TVIerin başında toplandılar. • • • "Özel yaşam", hele Türkiye gıbı kapalı aile kültürünün egemen oldu- ğu bir ülkede nazik bir konuydu. Çok dikkatli ele alınması, daha çok izleyj- ciye ulaşmak kaygısıyla "sömürül- memesi" gerekiyordu. Ne yazık ki bu konuda yeterince özen gösterildi- ği söylenemez. Kadın platformu olarak önem ka- zanan bu türden programlar özensız yapılıyor dıye yasaklanmamalı. So- nuç olarak bu programlarda çok önemli konular gündeme geliyor. Bırçoğu bireysel veya belli bir aileyi ilgilendirıyor gibı görünse de, önemli toplumsal sorunlar tartışılıyordu. öy- le olduğu için çok sayıda izleyiciyi etrafında topluyordu. • • • Görüldüğü kadanyla özellikle mu- hafazakâr çevreler, bu konulann tar- tışılmasını istemiyorlar. AKP'li Alim Tunç karşı çıkış gerekçelerini anlatr- ken şunlan da söylüyordu: "Söz ko- nusu programlar, toplumumuzun mahremiyet anlayışını kökten değiş- tirmekte, evin içini genel izleyiciye açarak ailenin kutsallığını zedele- mektedir." "Toplumumuzun mahremiyet anla- yışı" ve de "ailenin kutsallığı" anlayışı üzerinde biraz durmakta yarar bulu- nuyor. Toplumumuzun mahremiyet anlayışı, asıl olarak erkek egemen kültürün yönlendirdiği bir mahremiyet anlayışı. Erkek evın içinde her türlü eziyeti, baskıyı yapmayı kendisinin doğal hakkı sayar ve bunun duyul- masını, duyurulmasını ise bir "mahre- miyet" olarak engellemeye çalışır. Bırçoğumuz tanık olmuştur. Adam apartmanda kansını döver, kadının çığlıklan üzerine yardıma gelmek is- teyen komşuları kapıda karşılayan erkek, "aile içi sorunlara" müdahale edilmemesini ister ve bildiğimiz "mahremiyet" engeline sığınır. • • • Kadınlann tartıştığı bu türden programlar önemli bir ihtiyaca cevap veriyor. Bunlann yasaklanmasını is- temek yerine, daha sağlıklı bir hale gelmesinı saglamak gerekiyor. Ka- dınlar dertlerini paylaşmak ve diğer hemcinslerinden destek almak istı- yorlar. Bu tamamen insani ve yenn- de bir istek. Ancak henüz bir tartış- ma kültürü oluşmadığı için iş çığnn- dan çıkabıliyor. Işin içine aileler, öldürme mangala- n giriveriyor. Asıl engellenmesı gere- ken, bu ölüm mangalan, bu namus bekçileri. Bu geri küftürden nasıl kur- tulacağız, kadınlan öldürmek için ha- zır bekleyen "erkek" topluluklarını nasıl ehlileştireceğiz, buna kafa yo- ralım. www.demlrdokuın.coın.tr GLOBALpOLtTİKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU 'Civis Romanus Sum' "Alt kimlik-ûst kimlik" tartışması, "ılımlı Islam' tezi ileri bir demokratıkleşmeye ilışkinmış gıbi su- nuluyor. Ancak bu tartışmada demokrasinin ol- mazsa olmaz koşulu olan vatandaşlık kımlığinin aşındırılmasına yönelik geriye doğru bir basınç gizli. Özdeşleşme ve bireyleşme "AIWmlik" kavramı, bireyin benimsedığı aidıyeti özgürce ifade etmesı bağlamında kullanılıyor. An- cak bu sırada, "alt" tanımlamasındakı muğlak(*k, "kimliğin" etnik ve dinı inanç öğelerıne ındırgene- bileceğı gibi teorık olarak savunulması çok zor varsayımlar, hatta bu tartışma için uygun olup ol- madığı bir yana, "kimlik" kavramının içerdiği para- doks görmezden geliniyor. Bu paradoksu Hegel, ikincıl özdeşleme aracılı- ğıyla bireyleşme bağlamında koyuyordu. Başlan- gıçta özne, içine doğduğu yaşam-biçimi (aile, ye- rel cemaat) tarafından kucaklanmıştır. Kendini, bu ilk, 'organik' cemaatten kopartmak ve 'otonom bir birey' olarak dayatabılmek ıçin, ilk yapması gereken şey, en temel bağlılığını bu ilk cemaatten bir başkasına, bir ıkincil cemaate kaydırmak, var- lığının özünü burada tanımlamaktır. Bu ikincil ce- maat evrensel ve aynı anda 'yapay', yanı 'kendilı- ğınden' değil, 'dolayımlı', özgür bireylerin bağım- sız etkinliğiyle tanımlanan bir cemaattir. Diğer bir deyişle, birey bağlılığını aileden, yerel cemaatler- den (dinı, etnik, klan) çekip vatandaşlardan olu- şan ulusa transfer eder. Bu transfer sürecinin so- nunda birincil aidiyet özel bir dönüşüme uğraya- rak, ikincil evrensel aidiyetin bir görüntüsü olarak işlemeye başlar (özetleyen, Slavoj Zizek, "Multi- culturalism, or, the cuttural logic of Multinatıonal capitalism" - New Left Revviev, No: 225, 1997), "Alt kimlik" kavramına dönersek, paradoks şöyle: "Alt kimlik" (burada 'somut evrenselliğe' denk düşüyor), varlığının özünü bir 'soyut evrensellik' ("üst kimlik") içinde tanımlamadıkça, otonom bir birey halıne gelerek demokrasıye katılması ve onu geliştirmesi olanaklı değil. Modern devlet (özellikle demokratik cumhuri- yet) yerel cemaatlerin, etnik, dinı aidiyetlenn, 'so- mut evrenselliklerin' aşılarak (aufhebung) bir 'so- yut evrensellığın' kurulmasına dayanır. Bu da, ya- şam etkınlıği 'somut evrensellikleri' aşan burjuva ^'bireyin" ortaya çıkmasına bağlı bir geiişme. Za- manla, kapitalist sınıfın, şehir devletlerının, yerel pazarların dar s/nınnı aşan etkinliği, 'somut ev- renselliklerin' (dolayımsız aidıyetlerin) oluşturdu- ğu parçalanmış coğrafyalan, otonom burjuva bı- reylerden oluşan coğrafyalara dönüştürmeye başladı. Bu yeni coğrafyada artık, bireyin "kimli- ği" (aslında 'kimlik oluşturma süreci' daha doğru bir ifade), gittikçe 'somut evrenselliğe' dayalı ai- diyetlerinden koparak salt meta (piyasa) ilişkileri- ne tabi olarak bıçimlenecekti. Burjuva sınıfının çeşitli etnik, dini aidiyetlere sahip kesimleri de, bu zeminde, 'somut evrenselliğe' ilişkin aidiyetlerinı aşarak, bir 'ulusal sınıf oluşturmaya başladılar. Devletin tüm dini cemaatlere aynı uzaklıktaki bir.. noktaya çekılmesi (laıklik) de bu surece ait bir ge- lişme. Kapitatizm durdukça... Diğer taraftan, ulus devletler, sermaye gruplan- nın belli coğrafyalan (ülke) denetlemesinın, dışa karşı korumasının ve yeni coğrafyalan ele geçir- mesinin de bir aracıdır. Bu yüzden kapıtalizmin tarihi boyunca devletler arasında egemenlik-ba- ğımlılık ılişkileri oluştuğunu, emperyalist devletle- rin, kendi aralarında, belli zamanlardan, bir lider- lık altında, dünya pazannın kullanımı ve paylaşı- mı üzerine mutabakatlar oluşturduklannı görüyo- ruz. Bu mutabakatlann bozulmasıyla büyük sa- vaşlann çıktığını da... Geçmişte, ulus devletleri, 'daha soyut bir ev- rensellik' dolayımıyla birieştırme çabalan hep ba- şansız kaldı. Avrupa Birlıği projesinın çabalan da sonuç vermiyor. Bu bağlamda, bir kez oluştuk- tan sonra, ulus devletlerin ifade ettıği 'soyut ev- renselliği' aşabilecek, bir evrenselliğin kurulması- nın, uluslan bağımiılık-egemenlik dinamiğine ki- litleyen emperyalist ilişkiler var olduğu müddet- çe, dolayısıyla kapitalizm altında, olanaksızlığı savunulabilir. öyleyse, çok sayıda ulus devleti kucaklayan büyük coğrafyaları doğrudan denetlemek için, geriye tek bir seçenek kalıyor: Ulus devletlerin bu denetleme projelerine direncini kırmak. Bu, 'somut evrensellikleri' yeniden canlandırarak, din ile devlet arasındaki diyaframı delerek, ulus devleti ayakta tutan 'soyut evrenselliğin' fonksi- yonu olan vatandaşlığın imha edilmesıyle başan- labilir. Bugünün 'tarihi' böyle bir çabanın ürünü. 'Alt kimlik-üst kimlik tartışması', "ılımlı Islam" te- zi, dini ve/veya etnik homojenlik kurma çabası, pratikte ulus devletin, vatandaşlık kurumunun, dolayısıyla demokrasinin variık koşullannın, em- peryalist projeleri kolaylaştırarak imhası anlamına geliyor. Bu koşullarda 'somut evrensellikler', em- peryal projelere paralel süreçlerde (ulus devletin baskıcı politikaiannın da katkılanyla) canlandıkla- rından, kendi varlıklarını 'soyut bir evrensellik' içinde değil, bir imparatorluk içinde tanımlama kaderiyle karşılaşıyorlar. "Civis Romanus Sum" (Ben Roma vatandaşıyım) sözüyse, bildiğiniz gibi özgürleşmeye değil, "bağımsız bireyin" henüz ortaya çıkmadığı bir döneme ilişkindir. ergin.yildizoglu>' gmail.com 15 Ocak'a kadar seyahate giden yol Axess'ten geçer! • 9000 YTL'lik harcamanıza ücretsiz gidiş-dö'nü'ş a t i a a j e t bileti! • 5000 YTL'lik harcamanıza ücretsiz gidiş-dönüş vmrmn biteti! L«OÇ Kampanya 15 Eytut 2005- 15 Ocafc lOOfc -a^ er harcamaUnntopiamiV n geçerticfir. ig, >apacağr,z AKBAMK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear