29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 KASIM 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Liiks Suat Özbilgi: "CIA'nın işkence uçağının kime ait olduğuna, ne olduğuna bakma lüksümüz yokmuş, ama gösteri yapmak isteyen eğiticileri Ankara' ya sokmama lüksümüz var." Elehtrontk posta: denizsom@cumhuriyetcom.tr www.cterazsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - Bakan eşi yan masadaymış... "Yan bakmasınlar diye!" u Öğretmene dayak 5 atmışlar. £ Biz tersini bilirdik! Dengesiz SuatŞerif: "Van'daki Yüzüncü Yıl Ügp/ersitesi'nden istifa gc|en öğretim üyelerinin batıdaki hastanelere jet hızıyla atanmasına mı daha çok şaşarsınız; yoksa bu atamaları yapan Sağlık Bakanı'nın, doğu ile batı arasındaki hekim dengesizliğini düzeltmek gerekçesiyle, anayasaya aykın şekilde hekimlere zorla hizmet gördürten Bakan olduğuna mı?" SAFLARA ve saf olduğunu bilmeyen "yurdum insanfna sesleniyor Mustafa Hakkr. "Söylenen her söze, okuduğun her yazıya inanıyorsun. Düşünmek yok, araştırmak yok, sormak-soruşturmak yok. Kurnaz gibi görünüyorsun; ama değilsin. Kolayca kandınyorlar seni. Sen. kurnaz gibi görünen saflardansın. Düşünmeyı sevmiyorsun. Düşünmek, aklını kullanmak demektir. Sen hazırcıiığa kaçıyorsun. Düşünenlerin düşüncesini alıp satıyorsun. Papağan gibisin. Duyup işittiğini seslendiriyorsun. Düşünme eylemiyle alışverişin yok. Yalnızca konuşuyorsun. Ama boş konuşuyorsun. Sana okulda neden felsefe okutmadıklannı düşündün mü hiç? Felsefe, düşünceler bilimidir. Insana, düşünmeyi ve dünyanın kaç bucak olduğunu öğretir! Yönetenler için 'düşünen insan1 tehlikeli insandır. Soran, soruşturan, kül yutmayan, SaftiPikyeri geldiğinde karşı çıkan, diklenen insandır. 01 nedenle felsefe okutmadılar sana. Felsefenin yerine din dersleri verdiler. Tüm yasaklar ve buyruklar din ambalajıyla paketlenince, kimsenin gıkı çıkmaz. 21. yüzyılda geldiğimiz noktaya bak bir: Başımızda dinci tek parti iktidan! Gündemdeki konular. Başörtüsü, imam okullan, Kuran kurslan. Islamiyeti yeniden keşfediyoruz! Ama bu keşif bize bayağı pahalıya patlıyor. Çünkü giderek çarşafa dolanıyoruz. Islamiyetin egemen olduğu ülkelerde insanlar neden senin gibi saflaşıyor, hiç düşündün mü? Endonezya'yı, Sudan'ı. Pakistan'ı, Afganistan'ı, Iran'ı, Arabistan'ı düşün. Neden bu ülkeler demokrasinin 'd'sine bile uzak? Uygar dünya denilen Avrupa'yı, Amerika'yı ve Japonya'yı düşün sonra. Buralarda yaşayan insanlan düşün. Ve islam ülkelşriyle bu ülkeleri karşılaştır. 'Onlar neden semada, ben neden çukurdayım' der misin? Topu taca atma. Sana öğretilen gerekçeleri papağan gibi tekrarlama. Dürüst ol! Ve düşün. Bir kez olsun aklını kullan. İslam ülkeieri içinde Türkiye neden bir adım öndedir? Her gün yerden yere vurduğumuz 'laiklik' olmasın bunun nedeni? ABD'siyle, AB'siyle, IMF'siyle, şeriatçısıyla, cemaatçısıyla, PKK'siyle saldınp durmalanna, elbiriiğiyle Türkiye'nin boynu altında kalsın diye uğraşmalanna rağmen bir türtü yıkılmıyor bu yapı. Neden? Temelini atan, çatısını çatan usta sağlam atmış, sağlam çatmış da ondan! Bu topraklarda doğup büyüyen biri olarak bu hünerii ustayı küçümsemek, ona düşman olmak sana yakışır mı? Kör müsün, yoksa nankör müsün sen?" Sığlık Akif Kökçe: "Her derin devletin altında, bir sığ hükümet yatar!" SESSİZSEDASIZ(Î) IKİtiC\SiH\F ÎNSM ÖLMA Günseli Başar'ın başardıkları ÜLKEMİZİN bilim insanlanndan Muazzez Ilmiye Çığ'ın bir çift sözü var: "0, Avrupa güzellik kraliçeltğini kazandığı halde, onun getireceği yarartara 'ben devletimi temsil ettim, ondan yarar sağlayamam' diye sırtını çevirmiş ve yıllarca gösterişsiz ve çok saygın bir hayat sürmüş ve sürmektedir. Heıtıalde 1954 yılı Avrupa güzellik kraliçeliğini kazanan Günseli Başar'dan söz ettiğimi anlamışsıntzdır. Bodrum'da oturan Günseli Başar'ın son yıllarda en büyük merakı, Türk kültürü üzerine toplantılar düzenlemek. Toplantılann bir kısmına, kazandığı saygınlığı dolayısıyla çeşitli kurumlar seve seve destek veriyor. Onun yeni X. atılımı Ermeni soykınmı iddialanna karşı Bodrum'da bir sempozyum hazırlaması. Nedeni ise Bodrum'da bulunan pek çok yabancıyı uyarmak. Önce bu toplantıyı bir dernekle yapacaktı. Olmayınca, Bodrum Tıcaret Odası, belediye ve kaymakamlık hemen yardıma koştu. Oteller katılımcılara odalannı, Marmara Koleji hem mutfağını, hem de her zaman olduğu gibi konferans salonunu açtı. Sempozyum 3-4 Aralık'ta çok değerli 18 konuşrnacının katılımıyla düzenlenecek." Yüksek Yerilim Hattı Ben habere "güzel" demem, haber "güzel erdincutku ayahoo.com hakkında" olmayınca! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Ekolojik yerleşmeler ve akıllı binalar "Elektronik endüstrisindeki yeni gelişmeler, yapılarda konfor sagtamak üzere süper elektronik sistemlerie donanmaktadır. Bu 'akıllı yapılar'uı elektro-manye- tik radyasyonunun yoğunluğu, frekanslan ve soğmlma oranı gi- bi özellikleriniıı insan sağlığı açt- sından önemli sorunlar yarattığı da artık bilinmektedir_." Bu so'zler. yıllannı "çevreyigö- zeten kent planlamasrna adayan Prof. Dr. Semra Atabay'ın.. Yıl- dız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mimarlık Fakültesi'nin Alman- GoetheEnstitüsü'ylebirlikte 14- 15 Kasım 2005'te düzenlediği "Eko-Teknolojiler ve Ekolojik Yerieşimler" sempozyumunu açarken söyledi. Ne var ki Semra Atabay'ın sap- tamalannfhayatın hemen her ala- nında doğru- layanbüijnsel bildirileryine Sempozyum Kitabı'ı^la kalacalv. Uz- manlar ve dünyanın gi- dışini görüp de bundan so- nımluluk çı- karanlar, w Ekolojiyigö- zetmeyen ya- tınmlar fela- ketin,haberci- sidirler" de- dikçe. aynı ya- Bursa"nın en tınmlar tarihsel bir umarsızlık içinde devam edecek... 'Teknolojik kurnaz'lar Örneğin, "akıllı büıalar"a biz de bakalıqı.. Sempozyumda bunlann özel- likle öne çıkmasındaki neden, Türkiye'de de aynı söylemle ger- çekleşert yapılardaki yaygınlaş- ma... \ Hemen tümü hakkında herke- sm ortak saptaması ise örneğin yer seçimleri konusunda gözle- nen "akddjşı" kararlar... YTÜ'de- ki değerlendirmelerde şunu sor- duk: "Kentinalryapısuu.peyzajı- nı ve kimliginî altiist eden, yani bulunduğu yer ve büyüklük açı- sından çevresine uyunüu olarak katümayan bir bina.elektronikve bilgisayar teknolojisinde en son sistemlerte donatümış olsa bile gerçekten 'akıllıca' bir proje nü- dir?" Soruıuın belki de en akıllıca yanıtı 4»yleydv. "Bunlar olsa ol- sa 'kurnaz' yapılar olabilirler, kentew topluma verdikleri zara- n gftkmek için çağdaş teknoloji- lerinîuygariık olarak göstermeye çahşryorlar." Tartışma sürerken, ister iste- mez geçmişe de bakıyoruz. Öraeğin, Anadolu"nun hemen j tum bölgelerindeki geleneksel oekinciiucumhuriyetcom.tr evler... Mardin'de. Karadeniz'de, Ege'de, Iç Anadolu'da, hatta Is- tanbul'da ve Trakya"dan Balkan- lar'a kadar her yerde birbirlerin- den ne kadar da farklılar... Ama ortak özellikleri, tümü- nün, belki de dönemlerinin en akıllı binalan olmalan değil mi? Onca farklı malzemelerine rağ- men sadece kışın soğuğu, yazın sıcağı içeri almayan özelliklerin- den ötürü değil; hemen tüm de- taylan ve iç mekân kurgulan da 0 kadar akıllı ki... Oysa o "meçhul usta'lar bun- lan yaratırken ekolojiyi bilmek bir yana. elektroniğin "e"sini bi- le hayal edemezlerdi... Ancak ku- şaktan kuşağa süregelen "yapı ve yaşam kültürû". deyim yerindey- se "sürdürülebilir bir akıl biriki- mî*ni onlara armağan etmiştı... Benzer durum, eski kent dokula- nnda da geçerli de- ğil mi? Ne plancı var, ne şehirci, ne Anıtlar Kurulu ne de bele- diye meclisinin i- mar komisyonu... Ama bugün o do- kular, evlerinin ko- numlanyla; muci- zevi çıkmaz sokak- lanyla; yamaçlar- daki ustahklan ve meydancıklan, çarşılan; her şeyle- riyle "sûrdürülebi- Br şehirleşme"nin en güçlü esin kaynaklan... Lûks çevTeciler YTÜ'deki sempozyum sorgu- lamaya dönüşünce çarpıcı sonuç- lar çıktı. Birincisi, çevre düşmanı bir yapılaşmayı "ekoiojik duyarlı- hk"la buluşturmak için artık özel bir endüstri sektörü var. Üstelik ürettikleri teknoloji pahalı. Yani ekolojik yapılarda yaşamak bü- yük harcamalar gerektiriyor. Bu nedenle de çevreye duyarlılık "lüks" bir tutum ve sadece bu- nun maliyetini karşüayabilenler için geçerli oluyor. Oysa aynı ma- liyet. aym zamanda "ekolojiktah- ribat" yaratan bir üretimin ve sa- nayinin "kâr"ı değil mi? Ikinci sonuç ise daha da dra- matik. Akıllı bina sayısı çoğal- dıkça, bu binalardaki yogun elektronik ve teknolojik dona- nımlan gerçekleştiren sanayinin çevreye verdiği zarar da o oran- da artıyor. Bakahm kentlerin olur olmaz yerlerine akıllı binalann dikilme- sini "gelişme" sanan kesimler. YTÜ'deki sempozyuma katılma- salar bile hiç değilse bildiri kitap- 1annı merak edip okuyacaklar mı? KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak(n yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasarackatnynet.com HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMALXJRGEXÇ cL yahoo.com fitfjjr'4' £00 jjt/ltk foç TARIHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 30 Kasrnı wtcuj.mumlaz-arikan.com YAPITIAR! VE TEZtfRIYLE ÇOK TARTIŞIIAN YAZAR.. 191O'M BUGÜN, ÛNLÜ YA24K&UAL 7XHİ£(p£lffg) DO6MUÇTU. 133Z'P£ GA2£- TEC/L/'6£ BAÇLAMrf,Ç£ŞrTir YAY/fJ . ff38'oe Sİ/AS/IL 6deüft£Xi ve AÇK££Î isYAfj çı- 1s YO. 46W 12 YIL Zt/V K&UML 77IH/R, PAHA SONRA GeÇ/'tSM// UKLA SAGLAMIŞTf- CUMHURİYST P£V£İM>£ P£Gi$EH SOSYAL YAPIYI f&D£- LJEMİÇTİ. YAPfrtAG/ VE T£ZL£tVYL£ ONUfı/ KADA&1366'de Yıınus Madi oJubmû haamuı<jO2ar,au/»ı yı/ Tûrk bif Ku ı-umu Sdâ/ÜKJ de YKmJriüafaotmtutoğiu'ndaK a/mıfh(ûoi PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU İstanburun Entelektüel Tarihinden Tanıklıklar' Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlanndan, Demokratik Parti kurucusu, muhafazakâr polıtikacı Ferruh Bozbeyli ile Türkiye Komünist Partisi üyesi, araştırmacı yazar Rasih Nuri lleri'nin ya da Şişli Be- lediye Başkanı Mustafa Sangül ile yazar Peride Ce- lal'in ortak özellikleri ne olabilir? Bu adlan tiyatro sanatçılan Tuncel Kurtiz ve Nec- det Mahfi Ayral. Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan, yazarlar Yaşar Kemal, Hıfzı Topuz, Orhan Hançerlioğlu, izzet Melih ve Recep Bilginer, Nâ- zım Hikmet'ın eşı Münevver Andaç, sinema yönet- meni Memduh Un, sosyalist lider Mehmet Ali Ay- bar'ın babası, amatör ressam, müzisyen Tahsin Ay- bar ya da şair Edip Cansever'in babası, milliyetçi- Türkçü doktor Hasan Ferit Cansever ve yazar Pe- yami Safa'nın ağabeyi llhami Safa ile zenginleştire- biliriz. Evet, nedir bu farklı mesleklerden, farklı düşün- celerden, farklı aileyapılanndan gelen bu insanlan bir yerde, bir noktada bir araya getiren, geçmişlerinde- ki bir zaman dilimini ortak kılan? Hani, "Binyıldüşûnsem aklıma gelmezdi" denirya, eğer Can Dündar ve Nebil Özgentürk'ün biriikte kaleme aldıklan, Alfa Yayınlan tarafından yayımlanan "ilk Durak" adlı kitabı okumamış olsaydım, ne değin kafa yoracak da olsam ben de yanrtlayamazdım yu- kanda ortaya attığım soruyu. Tüm bu insanlar hayatlannın belli bir döneminde İETT olarak bildiğimiz Istanbul Elektrik Tünel Tram- vay Şirketi'nde çalışmışlar. Ünlü Felsefe Sözlüğü'nün yazarı Ortıan Hançerlioğlu uzun yıllar lETT'de yöne- tici olarak çalışmış, gazeteci ve oyun yazan Recep Bilginer ise İETT'ye belediye meclisi murakıbı ol- muş. Yazar Peride Celal neşriyat müdürü, Münev- ver Andaç ise genel müdüriükte memur olarak gö- rev yapmış. Ne var ki tüm "İETT'liler" mesai saatle- rini Tünel'deki Metro Han'ın odalannda geçirmemiş- ler. Örneğin. o zaman 23 yaşında olan Tuncel Kur- tiz'in görevi Amavuköy'den Bebek'e, Bebek'ten In- şirah Yokuşu'na, oradan da Etiler'e "sokak lamba- ları kontrolörlüğü". Bu, her gece o bölgeyi dolaşa- rak sönmüş lambalan saptayıp merkeze rapor etmek demek. Görev sırasında belli bir lambanın olağa- nüstü sıklıkta söndüğünü saptamış Kurtiz, o rapor ediyor, görevliler onanyorlar, ama ertesi akşam ge- ne sönüyor lamba. Neden sonra anlamış ki o lam- banın altı 'ÂşıklarKöşesi", lambayı kıranlarda "âşık- lar"... Bakmış ki o rapor edip de lamba yeniden ya- nınca "âşıklar" gelmez oluyorlar. Buna yüreği daya- namamiş, bu kez kendisi bir taş atıp kırmış lamba- yı, "âş/Mar" yeniden dönsünler köşelerine diye. Ferruh Bozbeyli ise 1952 Martı'nda başlamış "ge- nel ışık kontrolörlüğü" görevine. 0 zaman 25 yaşın- da bir hukuk fakültesi öğrencisiymiş. Görev bölgesi ise Beyoğlu'nun Haliç tarafı, Taksim'den Dolapde- re'ye, Dolapdere'den de Ingiltere Başkonsoloslu- ğu'nun bulunduğu Hamalbaşı Caddesi'ne kadar olan geniş alan. Her gece başı yukanlarda o "netameli" so- kaklarda dolanıyor... Bir akşam o sokaklardan birin- de yolunu kesmiş mahalleli, sille tokat dövmüşler Bozbeyli'yi, "Sen bizim kanmızı kızımızı nasıl dikiz- lersin" diye. Kontrol memuru olduğuna zorlukla inan- dırmış mahalleliyi, sonra bir kahveye gidilmiş, çaylar içilmiş, banş çubukları yakılmış. Yaşar Kemal'in "lETT'ciliği" 1949 yılına rastlıyor. Mehmet Ali Aybar'ın aracılığıyla "havagazı sayacı okuma görevlisi" olarak girmiş şirkete. Kapı kapı do- laşıp sayaç okuyor. Hüzünlü bir anısı var: "Nişanta- şı'nda Zafer Sokak var, oraya gidiyonım. Çok net hatırttyonjm, kapı numarası 17. Çalıyorum kapıyı, ya- rım saat beMıyorum, kapı açılmıyor. Ikinci ay geliyo- rum, gene bekliyorum kapıda, çalıyorum, çalıyorum, açılmıyor Kızıyorum, bela okuyorum. Çünkü içeriden birtakım tıkırtılarduyuyorum. Içerde biri var, ama ka- pı açılmıyor. Müthiş kızgınım, gazı kesilecek, açılma- a da kolay değitmiş bir gazın. Tam aynlmak üzerey- ken bir ses duydum, tekrar çaldım kapıyı üst üste. Ses gelmeye devam etti, tam 45 dakika sürdü. Acım- dan ölmüşüm, saat öğlen biri geçmiş. Adam gelip kapıyı açmıyor. Sonra bir lokantada yemek yerim di- ye düşündüm. Bekledim, bekledim sonra bir adam açtı kapıyı. Nasılaçtı bilemedim, çünkü iki kolu ikiba- cağı yoktu adamın. Bir utandım kendimden, adama niye bela okudum diye..." "ilk Durak" okunmaya değer bir Istanbul kitabı. e-posta: dkavukcuogluc superonline.com bir 6 7 8 B Ü L M A C A SEDATYAŞAYAS SOLDANSAĞA: 1/ Zonguldak ilinde bir ma- ğara. 2/Toy... Mersin'ınSı- lifke ilçesin- de antik bir kent. 3/ Gizli ve ince anlam taşı- yan. 4/Birtür yabanmersi- ni... Uzaklık 9 anlatmakta kullanılan söz. 5/ tn- ce pide halinde ek- 1 mek... Eski Mısır 2 împaratorluğu'nun 3 en parlak dönemin- 4 deki başkenti. 6/ Kır 5 ya da köy yaşamını 6 anlatan kısa şiir... 7 Bulaşıcı ve öldürücü 8 birhastalık. 7/Vanl- 9 mak istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri... Yabancı. 8/En kısa zaman süresi... Tahn'dan bir şey dilemek amacıyla söy- lenen söz. 91 Kaş-Kalkan arasında, Mavi Mağa- rası ve doğal güzellığiyle tanınmış kumsal. YUKARTOAN AŞAGIYA: 1/ Artv in ilinde. "tabiatı koruma alanı" kapsamı- na alınan ormanhk bölge... Bir renk. 2/ Kuyruk- sokumu kemiği... Bir ilimiz. 3/Bir yüzeyde renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. 4/ Eski- den çocuklann mahalle mektebine başladıkları gün yapılan tören. 5/Aşkenazi Yahudilerinin kul- landığı, " Yahudi Almancasf" da denilen dil... Do- nuk renkli. 6/Utanç duyma... Olay. 7/Kutsal ışık... Bir cetvel türü... Halk dilinde bulgur pilavına ve- rilen ad. 8/ Şarkı, türkü... Meşin kesmek için kul- lanılan araç. 9/ Soğuk ve tath sulacda yaşayan eti lezzetli bir bahk. 1 K E, T, Z "K L •D 2 0 D A •R A K T j< 3 L A V D A N 0 M • 4 I M | A F E L | S 5 B | A L A T IN 6 R E K A T •V A N 7 IM A M •S A H A 8 | A V A T A • T'R 9 A Y A N IK 0 L A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear