23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2005 CUMARTESİ HABERLER DUNYADABUGUN ALİ StRMEN Baykal Doğra Söylüyor Medyayı ilgiyle, ama pek keyif almadan izli- yorum. Türkiye'yi ağır ipotek altına sokan du- rum zafer olarak sunulu/or, son zamanlarda egemen akım haline gelmiş olan "yalaka- izm"\n en güzel örnekleri sergileniyor. övgüler hep iktidardan yana, muhalefete ise yergi düşüyor... Teslimiyet, depreşmiş bir yeni akım olarak göklere çıkarılırken ulusal çıkariar yerin dibine batırılıyor. Bu ortamda perşembe gecesi geç saatler- de, atv'de Fatih Altaylı'nın "Teke Tek" prog- ramında yakalayabildiğim yerinden, yani ikti- dar - Ofer ilişkileri ve AB'ye üyelik konularının ele alındığı bölümde, CHP Genel Başkanı De- niz Baykal'ı izliyorum. Bu sütunlarda Deniz Baykal da, onun politi- kası yüzünden geniş kitleleri kucaklamakta yetersiz kalan CHP de zaman zaman eleştiril- di. Bu eleştirilerin arkasında durmayı sürdürü- yorum. Ama aynı zamanda medyanın hem CHP'ye hem de Baykal'a haksızlık ettiğini de düşünü- yorum. CHP'nin muhalefet olarak hiçbir şey yapma- dığı söyleniyor. Bu haksızlık. CHP muhalefet olarak, özellikle kadrolaşma konusunda, yapması gerekenlerin hepsini ya- pabilmiş değil. Bu bir gerçek. Ama CHP'nin hiçbir şey yapamadığını söy- lemek de insafsızlık. • • • Türkiye eğer bugün Irak batağında değilse, bunu CHP'ye borçludur. 1 Mart tezkeresi günlerini anımsayalım! AKP'nin o zamanki Başbakanı Gül ve Genel Başkan Tayyip Erdoğan, bütün yönetici kad- ro, Türkiye'ye Amerikan askerlerinin konuşlan- ması ve kuzeyden cephe açılması konusunda karariı ve kadrosu üstünde ısrarlı. CHP ise bu oyunu bozma konusunda azim- li. CHP'nin oyları ve mahcup AKP'liler üstün- deki etkisi 1 Mart tezkeresinin reddedilmesine neden oluyor. Az bir hizmet mi? Salt bu yüzden, bir parti ve bir lider tarihe geçer. CHP, Türkiye'nin AB macerasındaki yanlış rotasını sürekli eleştiriyor, uyarı görevini yerine getiriyor. CHP'nin dış politikada ağır topları var. Inal Batu, Şükrü Elekdağ ve Onur Öymen gibi. özellikle son ikisi, koskoca bir kurmay kad- rosu gibi.. belgeleri, bilgileri didik didik ederek yanlışlan belirtiyor, neler yapılması, neler yapıl- maması gerektiğini söylüyorlar ve Genel Baş- kan bu bilgilerin ışığında partisinin muhalefet görevini hakkıyla yapmasını sağlıyor. Tekerlek kırıldıktan sonra yol göstermiyor, önceden uyarıyorlar. 3 Ekim 2005'te olacakları, 6 Ekim 2004 ra- poru açıklanır açıklanmaz birer birer bildiriyor- lar. • • • CHP'nin kurmaylannın oluşturduğu, partinin benimsediği görüşler doğrultusundaki uyarıla- ra kulak asılsa, Türkiye AB ile ilişkilerinde bu- gün içinde bulunduğu durumdan çok daha iyi bir yerde olacak. Ama bu uyarılar karşısında, Recep Tayyip Erdoğan yalnızca kulaklarını tıkamakla kalmı- yor. Müzakere Çerçeve Belgesi'ni muhalefet- ten ve Türk kamuoyundan yangından mal ka- çırır gibi gizliyor. Ancak 4 Ekim günü, öğleden sonra ulaşılabiliyor belgeye. Sonra da bunun adı, ulusal politika oluyor. Recep Tayyip ve Abdullah Beyler neden böyle yapıyorlar? Böyle davranıyorlar, çünkü Tayyip Bey'in umurunda bile değil, Türkiye'nin AB'ye eşit haklarla tam üye olması. O yalnızca bir şeyi önemsiyor, üyelik müzakerelerinin başlaması. O yolla, nice taviz pahasına da olsa, Türki- ye'deki dengeleri değiştirmeyi kuruyor. Kayıtlı seçmenin, yüzde 25'inin, sandık başı- na gidenlerin yüzde 33'ünün oylarıyla parla- mentoda üçte iki çoğunluk kazanmış olan AKP, rejimin temelleriyle çelişkiye düşerken meşruiyetini içerde değil, dışarda anyor. Bu durumda onlardan ulusal politika gütme- lerini nasıl istersiniz? Bütün bunlara karşın, ulusal çıkariar açısın- dan CHP yapıcı muhalefetiyle, doğruları gös- termek için iktidarı uyarma görevini yerine ge- tiriyor. Ama nedense bizim medyamız, Erdoğan'ı Türkiye'yi Avrupa'ya taşıyan lider, CHP ve Baykal'ı da AB karşıtı kötü muhalefet olarak sunuyor. El insaf! asirmen@cumhuriyet.com.tr _ p, Baykal'dan şanslı çıktı ANKARA (ANKA) - DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, CHP İideri Deniz Baykal ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül arasmda "aldım- almadım" tartışmasına dönüşen Müzakere Çerçeve Belgesi krizinde Baykal'dan daha şanslı çıktı. Baykal, "Çerçeve belge partinin bekçisine bırakıldı" serzenişinde bulunurken, DYP İideri Ağar'a da belgenin aynı saatlerde ulaştınldığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre belge, Dışişleri Bakanı Gül'ün TBMM Genel Kurulu'na bilgi vermeye hazırlandığı çarşamba günü Gül'ün konuşmasına dakikalar kala DYP Genel Merkezi "Iletişim Bürosu"na bırakıldı. DYP'li kurmaylar, hükümetin AB ile pazartesı günü anlaşmaya vardığını ancak belgenin Dışişleri Bakam'nm 2 gün sonra TBMM Genel Kurulu'nda saat 15.OO'te yaptığı bilgilendirme konuşmasındnn kısa bir süre önce ulaşmasma ise tepki gösterdi. Olli Rehn, AKP'nin ek protokolü Meclis'ten geçirmek konusunda söz verdiğini söyledi 'Hükümettentemirat aldım'RECEP BULUT KAYSERİ - AB'nın genışleme- den sorumlu üyesi ODi Rehn. ek pro- tokolün Meclis'ten geçırilmesi konu- sunda " Hükümet üyeterinden teminat aldığuıT söyledi. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Abdullah Gül ile birlikte Kay- seri'ye giden Olli Rehn, Kaysen Ti- caret Odası'nda (K.TO) düzenledıği basın toplantısında, gazetecilerin An- kara'daİd temaslan kapsamında ek protokolün meclisten geçirilmesi ko- nusundakı değerlendirmelerini sor- malan üzenne, her iki tarafın da sö- zünü tutması ve verdiğı taahhütleri ye- rine getirmesi gerektiğini belirtti. Rehn. "Biz sözümüzü tuttuk ve mü- zakereieri başlatük. Şimdi Türkive'nüı de sözünü tutması ve ek protokolü meclis onayından geçinnesL, ondan sonra protokolü tam olarak uygula- mayako>Tnasıgereki>'or"dedı. "Hü- kümet üyelerinden de bu konuda te- minat aldım.Bu konunun halledilece- DIŞIŞLER] BAKANI GÜL, REHN'l YALANLADI: Güvence vermemizsöz konusu değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışişleri Bakanı Abdullah Gül hükümetin ek protokolü TBMM"ye deklarasyon ile birlikte getireceğini kaydederken "Bi- zim Mecüs adına peşinen karar vermemiz söz konusu olamaz. Protokolün geçip geçmeyeceği TBMM'nin bi- leceğj bir iştir" dedı. Dışışlen Bakanı Gül, dün NTV'de gündeme ilişkin sorulan yanıtladı. Protokolün TBMM'ye getirilip ge- tirilmeyeeeğine ılışkın bir soruya Gül. "Bu protokol tabii ki milletvekillerimizin de önüne gelecektir. Biz hü- kümet olarakimzaladığunız ve nıutabık olduğumuz bir protokolün TBMM'dengeçmesiniarzuediyoruz.Dek- larasyon ile birlikte TBMM'ye gelecek" yanıtını ver- di. Gül, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorum- lu Üyesi OIK Rehn e protokolün onayına ilişkin bir gü- vence verip verilmediğinin sorulması üzerine de böy- le bir şeyin söz konusu olamayacağını, bunun TBMM'nin karan olduğunu ıfade etti. Gül, önce "AP onaylasın sonra biz onaylanz" gibi bir düşüncede ol- madıklannı da ifade ettı. Gül, Kıbns Rum Kesımı'ne lımanların açılıp açıl- mayacağına ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede ise konunun müzakerelerin askıya alınması için bir ne- den olamayacağını savundu. ğini söylediler. Türkiye sözünü ruta- cak, protokol onaylanacakve uygula- maya geçilecek" dıye konuşan Rehn, ek protokolün meclisten geçmesi ko- nusunda hükümetin ve muhalefetin güçbırliği yapması gerektiğini savu- narak ancak bu şekilde ilerleme sağ- lanabileceğini bildırdi. Müzakere sü- recinde ulusal düzeyde yaygın bir konsensüs olmasının çok önemlı ol- duğunu \airgulayan Rehn, şöyle de- vam ettı: "Hükümetinve muhalefetin birlik- te çahşarak, süratti bir şekilde proto- kolü onaylamalan önem taşıyor. An- cak, bu şekilde bu yolda daha i>i iler- lencbilir. Protokolün meclisten geçiri- lememesi durumunda ise olumsuzet- kileri olacakür. İlgili başhklann mü- zakereye açılması zor olacakür. Me- sela gümrük biıügi konusunda Tür- kiye uluslararası yükümlülükleri ye- rine getirmenıişse, o zaman müzake- relerin bu konuda devam etmesi çok zor olur." Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Er^ kilet Ha\ aalanı "nda gazetecilere yap: tığı açıklamada, 3 Ekim'de Türkiye ile AB arasmda müzakerelerin baş> ladığını anımsattı. Uzun bir sürecin sonunda önemli bir tarihi dönemeç alındığını ifade eden Gül, şöyle de-, \am ettı: "Türkiye'de demokrasinin çok daha fazla yerleşeceği. reformla- nn ve ekonomik kalkınmanın bütün hra>1a devam edeceği hayatstandart- lannın değişeceği bir sürece giriyo- ruz. Birçok ahşkanhklar bu süreç için- de değjşecek." Böyle bir tarihi olaydan sonra Rehn ve arkadaşlannın hemen Türkiye'ye. geldiğini belirten Gül, Türkiye'deki ilk ziyareti de Kayseri'ye yapma ar- zusunu dile getirdiklerini söyledi. Gül, Olli Rehn'in Kayseri'yi ziyaret etmesinden çok memnun olduğunu, ifade etti. AB'DEN NET MESAJLAR 'Limanlarınm Rumlara açın' v' Ek protokolü parlamentodan geçirin ^ Güneydoğu'daki eşitsizlikleri düzeltin •* Serbest dolaşım 2020'ye kadar kısıtlı ^ Ruhban okulunu açın AIVKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Avrupa Bir- liği, istemleri konusunda Türidye'ye net mesajlar veriyor. Birlik, Gümrük Birliği Ek Protokolü'nün en kısa sürede TBMM'de onaylanarak yürürlüğe gir- mesini istediğini herplat- formda yetkili ağızlaruı- ca dile getirirken, kalıcı kısıtlamalar ve serbest do- laşım konusunda da önemli istemlerde bulu- nuyor. AB'nin önümüzdeki sü- rece ilişkin olarak verdi- ği mesajlar şöyle: -Ekprotokolü geçirin: AB, Türkiye'nin Gümrük Birliği Anlaşmasf nın iç- lerinde Kıbns Rum Yöne- timi'nin de bulunduğu 10 yeni birlik üyesi ülkeye de uygulanmasını istiyor. Protokolün TBMM'den onaylanmasını isteyen AB, buna karşın onayla- nacak metnin içerisinde Türkiye tarafından Kıb- ns Rum Yönetimi'nin ta- nınmadığına dair yayım- lanan deklarasyonun yer almamasını istiyor. -1 inıanbnnr/ı Rıını gp- miveuçaldannaaçın: AB, ek protokol onaylandık- tan hemen sonra Türki- ye'nin limanlannı Kıbns Rum Yönetimi'nin uçak ve gemilerine açıhnasmı istiyor. AB'nin yayımladı- gı ve Müzakere Çerçeve Belgesi'nde de atıfta bu- lunulan deklarasyonda, Türkiye'nin ilk olarak li- manJannı açmasını, daha. sonra da BM çerçevesin- de veAB kriterlerinin uy- gulanacağı bir süreçte Kıb- ns'ı tanunasmı istiyor. - Güneydoğu Anado- lu'daki eşitsizlikleri azat- ün: AKP'nin Ulusal Prog- ram'da bunu taahhüt et- mesi üzerine AB de bir an önce harekete geçilmesı- ni istiyor. Aynca AB'nin Türkiye'ye, Dünya Banka- sı, IMF ve AB uzmanla- nnnı da içinde bulunduğu bir komisyonun Güney- doğu'daki eşitsizliklerin giderihnesi için çalışma- sı konusunda bır teklifı de bulunuyor. - Serbest dolaşnnda kı- sıtiama: Müzakere Çerçe- ve Belgesi'ne konulan bır madde ile AB Türkiye'nin birliğe üye oknasmın ar- dından ortaya çıkabüecek herhangi bir olumsuzluk- ta, Ankara'ya karşı sınırkı- sıtlaması uygulayabilecek. Son olarak AB "nin geniş- lemeden sorumlu üyesi Rehn, Türkiye için serbest dolaşım konusundaki la- sıtlamalann ancak 2020 yıhnda kaldınlabileceğini söylemiş, bu kısıtlamala- nn sürekli hale de getiri- lebileceği mesajını ver- mişti. - Ruhban okulunu açın: AB, müzakerelenn özel- likle eğitim başlığında başlayabilmesi için Hey- beliada Ruhban Oku- lu'nun açıünasını şart ko- şuyor. Bu konunun dini haklar ile eğitim özgür- lükleri içine girdiği için kısıtlanamayacağını ileri süren AB, okulun Rum Patrikhanesi'ne bağlan- masını da istiyor. CHP'LÎ ONUR ÖYMEN 'Türkiye'yeeşit davmnümayacak' • AB'nin Genişlemeden Sorumlu üyesinin' temaslannı değerlendıren Öymen, "Rehn, ' belgeyle ilgili 'kasıtlı muğlaklık' itirafında bulundu. Yani herkesin istediği gibi değerlendireceği bir belge" dedi. Olli Rehn, Abdullah Gül'ün memleketi Kayseri'yi ziyaret etti. (,^.-w Türklokumu sembololdu Abdullah Gül ile Olli Rehn, Kayseri VaK Veküi TCTfik Karabaük ve Ka> seri Bü}ükşehir Bdediye Başkanı Mehmet Özhaseki'yi ziyaret ettl ÖzhasekL Rehn'e gümüş gondol şekeriik içinde lokum hedhe etti. "Tatiı yiyetim tath konuşalım, UişkÛeriniiz tadı yürüsün" diyen Özhaseki, bu hediyenin kız istemeve giderken erkek tarafinca kız evine götüriildüğünü sö\1edL Bunun üzerine Rehn, "Gelin bunu kabul etmezse ne olur" diye sordu. Özhaseki'nin, daha önceden kız ve erkek taraflannın bu konuda anlaşüğını belirtmesi üzerine Rehn, "Geünin rejünine dikkat etmhorsunuz" di\e espri vapti. Rehn, cumartesi günleri evierinde tath günü olduğunu benrterek şunlan sövledi: "Bu cumartesi evde bol bol Türk lokumu yhip keyif yapacağız. Kalanlan da kabineme götüreceğim. Orada da arkadaşlanmla pavlaşacağmL Bu hediyenin taşıdığı sembol, bir anlamda bizim bundan sonnüd ihşkilerimizi de sembolize edecek. O zaman bu hedhe, bundan sonra Türkiye ve AB arasmdaki yeni Uişkileri sembolize etsin." ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, AB'nin Genişle- meden Sorumlu üyesi Ol- KRehn ın Türkiye ziyare- tindeki ana mesajın, Kıb- ns'la ilgili "ek protoko- lün en kısa zamanda ve hiçbir kayıt konulmadan" onaylanması ıstemi oldu- ğunu söyledi. Rehn'in Mü- zakere Çerçeve Belgesi'n- de Türkiye'ye yönelık ay- nmcılık içeren birçok ko- şulla ilgili sorulan "yanrt- sız" bıraktığını belirten Öymen, "Görüşmelerde Rehn, belgeyle ilgili ka- sıtlı muğlaklık' itirafında bulundu. Yani berkesin is- tediğigibi değerlendirece- ği bir belge, biz aylardır bunu sö)1ü\oruz" dedi Rehn'in Türkiye temas- lannı değerlendiren Öy- men, serbest dolaşımın kalıcı olarak kısıtlanabi- leceği açıklamasıyla ilk günden Türkiye'ye mü- zakerelerde "eşit muanıe- le edflme>eceği''nin orta- ya konulduğunu ıfade et- ti. Rehn'in Türkiye'nin aleyhine hükümlerle ilgi- li birçok soruya yanıt ye- remediğini kaydeden Öy- men, şu görüşleri dile ge- tirdi: "Örneğhı AB mevzu- atma uymayan uluslarara- sı sözleşmelerin Oga edik- ceğj befirtüîyor. Soruyo- ruz, hangi anlaşmalar bu kapsama giriyor diye. Rehn, genel olarak AB normlanna uymayan an- laşmalar diyor. Ama ör- neğhı Kıbns devletini ku- ran anlaşmalan AB mev- zuatımıza uymuyor der- se ne olacak diye sordıık. Rehn, Biz onu hiç dü- şünmedık' diyor. Belge- nin 10. maddesinde Tür- Jihe'nin AB müktesebaü- na uymak zorunda ifade- sinin aranda bağlayia oian veya olnıayan tavsiye ka- rarlanna, beyanlara da uyacağı hükmü var. Biz Ermeni nıeselesini sorduk, APnin tavsiye karanna u>mak zorunda mı kala- cağız diye soruyonız.' Bu bizim müktesebatlarla il- gili standart tarifimiz' di- yor_ ama sizAP'nin kara- nna uymayabilirsiniz de- miyor. Yani bizim aylar öncesinde televizyonlar- dan, gazetelerden söyiedi- ğimiz saknıcalann doğru- luğu bir kez daha ortaya çdoyor." RehnınCHPnınTür' kıye'nin AB üyeliği konu- sundaki katkılannı bildik- lerini söylediğnu belirten- Öymen, "Bu konunun sa-. dece iktidara bu^ıkılacak bir konu ohnadığnu, ikti- dar ve muhalefetin görüş- birüği içinde sürece kat- kıda bulunmasmm daha yararh olacağmı" ilettiği- ni söyledi. ÇHP olarak Türkiye'nin AB sürecinei katkı vermeye, uyan gö- revini de yaparak de\ am edeceklerini belirten Öy- men, "Türkiye olarak el- bette bir taraftan AB ya- salannın zorunlu kıldığı reformlan yapacağız. An- cak sadece bizden istenen koşuDan da kabuletmeye- ceğjz" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyetcom.tr Sabah arabada radyoyu açtığım- da ilk haber şöyleydi: Agos Gazete- si Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hrant, "Türklüğe hakaret ettiği" ge- rekçesiyle mahkûm edilmişti. Mah- keme onun iyi halini dikkate alarak cezasını ertelemiş ve böylece Hrant Dink cezaevine girmekten kurtul- muştu. Yeni Türk Ceza Kanunu tasarısı görüşülürken, Adalet Bakanfna, hükümet yetkililerine, AKP yönetici- lerine bazı maddeler konusundaki kaygılarımızı ifade etmiştik. Bu maddelerden birisi de "Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurvm ve or- ganlannı aşağılama" başlıklı 301. maddeydi. Bu ve benzeri "devlet aleyhtan suçlar" diye tanımlanabilecek mad- delerin, soyut halleri nedeniyle hâ- kimlere geniş takdir yetkisi bıraktığı- nı, bunun da tehlikeli olduğunu ve ciddi sonuçlar doğurabileceğini söylemiştik. .Şimdi söylediklerimiz Arkadaşım Hrant Dink gerçeğe dönüşüyor. Aslında mad- denin sonuna, durumu kurtarmak amacıyta şöyle bir paragraf da ek- lenmişti: "Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluştur- maz." • • • Hrant'ın mahkûm olan yazısında ne söyleyip ne söylemediğini tartış- mayacağım. Sonuç olarak düşün- cesini söylemişti. Bu düşünceler bir kısım insanın hoşuna gitmeyebilir. Eğer "Eleştiri amacıyla yapılan dü- şünce açıklamaları suç sayılmaz" hükmü orada duruyorsa söylene- cek fazla bir söz kalmıyor. Hrant'ı kamuoyu tanıyor. Sık sık TV'lerde konuşuyor, gazetelerde düşüncelerini açıklıyor. O yüzden nasıl düşünüp nasıl hareket ettiğini kamuoyu yakından biliyor. Hrant Dink arkadaşım. Kendisini çok uzun yıllardır tanınm. Sosyalisttir. Hakstz- lığa ve adaletsizliğe boyun eğme- yen, dik başlı bir devrimcidir. Bu ülkenin ve bu toprağın insanı- dır. Doğup büyüdüğü Malatya'ya birlikte gitmiştik. Malatya'daki son birkaç Ermeni aileyi onun sayesinde tanıdım. Hrant'ın bu topraklara bağ- lılığını, duygusallığını yakından bi- lenlerden birisiyim. • • • Hrant Dink'e verilen bu ceza onun gönlünü kırmıştır. Kırar da. Ancak o bu toprakların insanıdır. Alışık olduğu bir şeydir, bu tür yargı- lamalar ve hükümler. Acı olan, belki de onu üzecek olan, asıl bu mahkû- miyet nedeniyle konunun dünya ve Avrupa kamuoyuna taşınmasıdır. Hrant, Türkiye'nin AB üyesi olma- sını en çok isteyenlerin başındadır. Bu amaçla Avrupa ülkelerine yaptığı gezilerde, Ermeni diasporasının Türkiye aleyhtan tutumuyla akıl al- maz bir mücadele yürütüyor. Onlan da Türkiye'nin üyeliğine ikna edebil- mek için, akla hayale gelmeyecek yöntemler geliştirip düşünceler üre- tiyor. Yeri geldiğinde kavga etmek- ten de çekinmiyor. • • • Şimdi ne yapacağız? Hrant'ın mahkûm olmasına yol açan bu sü- reci nasıl açıklayacağız? Kopenhag Kriterteri, Avrupa Birliği Uyum Yasa- lan ne anlam ifade edecek? Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e biz bu maddelerin sakıncalannı anlattı- ğımızda, "Biryanlış varsa uygulama sırasında anlaşılır ve düzeltilir" de- mişti. Orhan Pamuk hakkında bu maddeden dava açıldı, Hrant Dink ise mahkûm oldu. Daha ne kadar bekleyeceksiniz? • • • Hrant Dink davasında, onun mahkûmiyetini isteyen ve bunun için şikâyetçi olan kişinin, Ermeni Konferansı'nı Idare Mahkemesi'nde iptal ettiren avukat olduğu anlaşıldı., Ülkücüler, daha önce Hrant Dink'e ve Agos gazetesine tehdit- lerde bulunmuşlar ve gazete önün- de protesto gösterileri düzenlemiş- lerdi. Durum daha netlik kazanryor. Demek bu şikâyet başvurusu da o zaman yapılmıştı. • • • Düşünce ülkemizde hâlâ suç ol- maya devam ediyor. Hâlâ yazanlar, çizenler, konuşanlar, sırf düşündük- lerini söyledikleri için yargılanmaya ve mahkûm edilmeye devam edilir yor. Hükümet yetkilileri yargının ba- ğımsız olduğunu söyleyerek bu gö- rüntüyü kurtaramazlar. Yargıçlar ba- ğımsız mı değil mi ayn bir tartışma, ancak Türk Ceza Kanunu'nun mad- de\eri yargıçlara hâlâ düşünceleri nedeniyle insanları mahkûm etme olanağı tanımaya devam ediyor. Durum bundan ibarettır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear