29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 EKİM 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gürsoy: Tehdrt ediHyoruz • DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Istanbul Tabip Odası Başkanı Gencay Gürsoy, "150 imzalı deklarasyon yayımladıklan için tehdit aldıklarını ve bu tehditlerin devam ettığini" öne sürdü. Gürsoy, Diyarbakır Barosu'nca Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "AB Süreci ve Kürt Sorunu" panelinde, "son dönemde işin renginin değiştiğini fark etmeleri üzerine 150 imzalı deklarasyon mesajı yayımladıklannı" belirtti. Bu deklarasyonun çok tartışıldığını ifade eden Gürsoy, "Deklarasyon yayımladığımız için tehdit ediliyoruz. PKK'nin sözcüsü ve arabulucu rolü oynamakJa suçlandık. Aynntılara girmeye gerek yok. Mail ve telefonlanmıza gelen tehditler devam ediyor" diye konuştu. Merkeze afenma tarıkatçıbk urunu • ANKARA (Cumhurh'et Bürosu) - Bağımsız Cumhunyet Partisi (BCP) Genel Başkanı Mümtaz Soysal, Kırklareli Valisı tsmet Metin'in merkeze alınması, "ülkenin yönetim yapısım tarikatçılığa bulaştırma yönündekı çabalann yeni birörneği" olarak değerlendırdı. BCP Genel Başkanı Mümtaz Soysal yaptığı yazılı açıklamada, valinin başına gelenlerin "Kamu Yönetimi Reformu"nu gerçekleştirmek amacıyla çıkanlan yasalann birinin kaçuıılmaz sonucu olduğunu belirtti. 'TMMOB ödün vermeyecek' • Istanbul Haber Servisi - TMMOB'ninilk genel kurulunu yaptığı gün olan 18 Ekim'erastlayan "Mühendislik ve Mimarlık Haftası" çeşitli etkinliklerle kutlamyor. Bu kapsamda TMMOB tstanbul II Koordinasyon Kurulu adma Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yapan Fetiye Kara, "TMMOB, gücünü üyelerinden. halktan ve bilimden alarak bağunsızlık, demokrası ve banştan yana mücadelesi- ne devam ediyor. Sermayeye satılmaya çalışılan bizim yaşam alanlanmız, bizim emeğimız, bizim birikimimizdır. Biz mühendis, mimar ve şehir plancılan yaşam alanlanna saldınlmasına, emeğin de- ğersizleştirilmesine ve insanca yaşam hakkımızın elimizden alınmasına karşı örgütlü mücadeleye inamyoruz" dedi. AÇKLAMA • Haber Merkezi - tzmir Baro Başkanı Avukat Nevzat Erdemir, gazetemizde 21 Ekim 2005 tarihinde yayımlanan "Erdemir: Yargının siyasallaşrınlmasının açık göstergesi"' başhklı haberle ilgıli yazılı bir açıklama yapü. Erdemir özetle şöyle dedi: "Ister üniversite rektörü, ister sıradan yurttaş olsun kamu davası açılmadan önce, kişilerin Cumhunyet Savcısı tarafından basın aracılığı ile suçlanmasının uygun bir yöntem olmadığını belirttim. Aynı biçimde Van Barosu'nda PKK'li avukatlar var tarzında açıklama yapılmasırun da anayasanm 'suçluluğu hükmen saptanıncaya değin kişi suçsuz sayılır' kuralı ile bağdaşmadığına vurgu yaptım. Rektörün tutuklanmasının önemli bir olay olduğunu belirttim, bu yargısal işleme ilişkin yorum yapmadım. Çünkü; toplumu adalete olan ınanç ve güven ayakta rutar." ADD Genel Başkanı Kazancı, Cumhunyet ve devrimin özüne 'kastedildiğini' söyledi 'AKP medrese istiyor' ADD Başkanı Kazancı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) -Atatürkçü Düşünce Der- neği (ADD) Genel Başkanı Ertuğrul Kazancı, AKP hü- kümetinin amacının üniversi- teleri medreseleştirmek oldu- ğunu vurguladı. Kazancı, "Türldye 1925 yıhnda kapaü- lan tarikat ve cemaatlerin ül- kesi durumuna 1950'ierden iti- baren düşürülmüşrür. Cum- huriyet ve devrimin özüne kas- tedUmektedir" dedi. Kazancı, yaptığı açıklamada, 1933 yılında yapılan üniversi- te reformundan sonra Cumhu- nyet ve devrim çizgisinde ay- dmlatma yolu izleyen üniver- sitelerin sonraki süreçte çağdı- • Kazancı, iktidann ülkeyi çok ciddi sıkıntılara, hatta tehlikelere sürükleyen politikalan inatla sürdürdüğünü ve bunun kaygı verici olduğunu bildirdi. şı ve gerici iktidarlann hedefi olduğunu kaydetti. "Karacüp- peliler diyerek, özerkliği boza- rak ve bilimsel özgürlük yeri- ne 'hurafe' ve 'safsatalarla' do- lu kadrolaşmalara yöntem bu- lunarak ünh ersiteler medrese- leştiritaneye çahşılmışar" diyen Kazancı, bugünkü iktidann da işinin bu olduğunu belirtti. Ka- zancı, "Van Yüzuncü Yıl Üni- versitesi'nde son perdede açılan sakbrmm başiangıcmda çok sa- yıda üniversitemiz de hedef ol- muştur. Türkiye 1925 yıhnda kapaülan tarikat ve cemaatle- rin ülkesi durumuna 1950'ler- den itibaren düşürülmüştür. Cunıhumet ve devrimin özü- ne kastedilmektedir. Llusal ira- denin bu gidişe kesin bir tavır- la 'dur' demesinden başka ça- reyoktur" dedi. Kazancı, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın bağımsız yar- gıda aklanacağına inandıkla- nnı da vurgulayarak "Adalet Bakam'nm rektörlerimize 'Gösteri yapıyorlar' yakıştır- ması tam bir aymazhkür'' gö- rüşünü kaydetti. Kazancı, iktidann ülkeyi çok ciddi sıkıntılara, hatta tehlike- lere sürükleyen politikalan inat- la sürdürdüğünü ve bunun kay- gı verici olduğunu bildirdi. Hü- kümetin özelleştirme politika- larını da eleştiren Kazancı, "Halkumznı ahn teri ve emeği olan kamusalvarbidanmız,yer- fi-yabancı bakıhnadan serma- yeye pazarlanmaktadır. Ülke- yi yönetenkr, ikrar ve itiraf et- miştir ki; kendileri ülkemizi adeta pazariamakla mükeUef- tirler" diye konuştu. 'Bilimsel hırsızlığı kanıtlanmış bir kişinin bürokrasinin en tepesinde tutulması kabul edilemez' CHP Dinçer'i istîfaya çağırdı • CHP Genel Başkan Yardımcısı Selvi, Başbakanlık Müsteşan Dinçer'in artık hiçbir inandıncılığı kalmadığını belirterek, "Kendisi aynlmıyorsa, kendisini göreve getiren siyasi iradenin onu müsteşarlık makamından çekmesi gerekir" dedi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP, *in- tihal (biümsel eser hır- sızhğı)'' suçu nedeniyle, YÖK tarafından öğre- tün üyeliğine son verilen Başbakanlık Müsteşan Omer Dinçer'in istifası- nı istedı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Cev- det Selvi, bilimsel hırsız- lığı kanıtlanmış bir kişi- nin bürokrasinin en tepe noktasında tutulmasının kabul edilemeyeceğini belirterek, "Ashnda geç kahmşbrama, bu karar- dan sonra Dinçer arük orada durmamalıdır. Eğer kendisi aynhnıyor- sa görevden abnmatadır^ dedi. Cevdet Selvi, Din- çer'in Danıştay'ın bir ka- rannı dayanak göstererek artık hiçbir anlamı ol- mayan "Prof. Dr." unva- nını kullanmaya devam etmek istemesinin de "kişiliğüıi" ortaya koy- duğunu ifade etti. tntihal yapnğı kesinleşen bir ki- şinin devletin en üst yö- netim birimlerinde gö- rev yapmasının ülkeyi yöneten siyasi irade açı- sından "güven kmcT ol- duğunu belirten Selvi, sözlerini şöyle sürdür- dü: "Bu konu ortaya çık- Oğıandageçmisteyapmış olduğu bir hatayı kendi vkdanuıda değerlendi- rerek, özür dOeyerek ay- nlması gerekirdi. Ama görünen o ki her şe\i, çal- mayı, insanlanyandtma- yı, toplumu yanhş yön- İendirmeyi büe kendi he- deflerine ulaşmak için mübah sayan bir anlayış söz konusu.Ancakşu sa- atten sonra Dinçer'in ar- tik hiçbir inandıncıhğı kahnanuşür. Onun için kendisi aynhnıyorsa da, kendisini o göreve geti- ren siyasi iradenin onu müsteşarhk makamın- dan çekmesi gerekir. Ma- alesefülkemizde yüzsüz- lük, haksız olduğunu bi- k büe beBrti kademekre yapışıp kahnak marifet savümaktaduv" AKP hükümeti döne- minde çıkanlan birçok temel yasanın miman- nın Dinçer olduğuna işa- ret eden Selvi, "tşte en tehükehsi de budur. Ça- unn yapacaksın, sonra da karanhk hedeflerine ulaşmak için gehp ülke- yi yönkndireceksin. Bu hırs, teblikenin büyük- tüğünü göstermektedir" diye konuştu. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART Birileri istihareye yatar!.. MERHUMU NASIL BÎLİRDÎNİZ ? LAIK BİLİRDİK GÖMELİM OZ/AMAN! ÜNİVERSİTE musakart@yahoo.com Danıştay, akademik unvan kullanımını yasaklayan düzenlemeyi 1999'da iptal etmişti Profesörlüğünü kurtaran karar tLHANTAŞCI ANKARA - Başbakanlık Müsteşan Ömer Dinçer ögre- tim üyeliğinden çıkanlırken, Danıştay'ın 1999 yılında aldı- ğı bir karar sayesinde "Profe- sörlüğünü kurtardr Öğretim Elemanlan Sendikası'nmbaş- \oırusu üzerine Danıştay 8. Da- iresi, üniversiteden atılan ya da kamu görevinden çıkanlan öğ- retim üyesinin unvan kullan- masım engelleyen düzenleme- yi iptal etmişti. Daire, unvanın kullandırılmamasını, kişisel • Öğretim Elemanlan Sendikası'nm 1999'daki başvurusu üzerine Danıştay, "Unvanın kullandnılmamasmı kişisel hakkm sınırlandırılması" olarak nitelendirdi. Dinçer de bu karar sayesinde akademik unvanını kurtarmış oldu. hakkın sınırlandınlması olarak değerlendirdi. YÖK Genel Kurulu'nun «lş- letme Yönetimine Guiş" adlı kitabında intihal (biümsel hır- sızlık) yaptığım beürlediği için öğretim üyeliği mesleğinden çı- kardığı Başbakan Müsteşan Ömer Dinçer'in Prof'luk un- vanı, Damştay'ın 1999 yılında- ki bir karanyla kurtuldu. Dönemin Öğretim Eleman- lan Sendikası (ÖES) Başkanı Prof. Dr. Izzettin Önder, Yük- seköğretim Kurumlan, Yöneri- ci, Öğretim Elemanı ve Me- murlan Disiplin Yönetmeli- ği'nde yer alan "Meslekten ve- ya kamu görevinden çıkanna cezası alan öğretim elemanlan akademikunvanlannı hiçbir şe- kflde kuüanamazlar" hükmü- nün iptali istemiyle Danıştay'a başvurdu. Başvuruda, yasakla- manın "bir disiplin cezasuun sn nırlannı aşoğı*'. bu durumun da anayasadaki çalışma hakkınm bütünüyle ortadan kaldınlma- sı anlamına geldiği belirtildi. Başvuruyu üıceleyen Damş- tay 8. Dairesi, unvan kullam- mını yasaklayan hükmün yü- rürlüğünüdurdurdu. Yükseköğ- retim Kanunu'nun 29. madde- sindeki sınırlamalar dışında aka- demik unvanlann kullanımından ilgililerin yoksun bırakılama- yacağına işaret edilen karann ge- rekçesinde şöyle denildi: " Elde editiş biçimi yönünden kişisel hak niteüği ağır basan akademik umanlann geri ahn- ması kişisel bir hakkın sınırlan- dınlması niteliğinde olup, çıkar- ma cezası alan öğretim üyeleri- nin akademik unvanlannı kul- lanamayacaklan yolunda açık bir yasâl düzenleme bulunma- dığı tartışmasızdır." YÖK, Danıştay 8. Dairesi'nin bu karan uyannca yönetmelik- te değişiklik yaptı. 'DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ ORTADAN KALDIRILIYOR' KESK'ten protesto eylemi tstanbul Haber Servisi- Kamu Emek- çileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK), Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigorta Yasa Tasansı, Terörle Mücadele Yasası (TMY) ve Eğitim- Sen'in kapatılmak istenmesini protes- to etti. Galatasaray Lisesi önünde toplanan KESK'e bağh Eğıtım- Sen Istanbul Şubeleri üyesi bir grup, "KöleBk ya- salan geri çektisin". "Parasız sağhk, parasız eğjtinT \ e "Mezarda emektt ol- mayacağız" sloganlarmı artı. KESK Istanbul Şubeler Platformu adma ba- sm açıklaması yapan Eğitim-Sen 3. Nolu Şube Başkanı Dursun Yıldız, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Si- gorta Yasa Tasansrnın çalışan ve emek- lilerin istek ve önerilerinin dikkate almmadan hazırlandığmı belirterek, tasannın tek amacının çalışanlann me\- cut haklannı daraltmak olduğunu söy- ledi. Yıldız, AKP'nin TMY ile düyün- ce ve ifade özgürlüğünü ortadan kal- dınnayı amaçladığmı vurgulayarak, "Anadil bahane edilerek Eğitim-Sen kapatihnakisteniyor. Ancak biz kamu emekçflerini susturamayacaklar" dedi. EĞİTİM-SEN'İN DURUŞMASI27 EKİM'DE Öğretmenleryürûyecek HaberMerkezi-Eğitim-Sen hakkın- da açılan kapatılma karannın görülece- ği duruşma öncesi, sendika üyeleri yurt genelinde eylem düzenledi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaartin Dinçer, "Eği- tim-Sen'e yönelikyaşanmakta olan hu- kuksal sürecin olası olumsuzlukla so- nııçfanmaa, Türkht'nin demokratildeş- me çabasında ayağmataş bağlaması an- lamına geünektedir" dedi. Ankara'da Eğitim-Sen 1 No'lu Şu- be önünde toplanan sendika üyeleri, "Eğitim-Sen susturulamaz". "Yaşasın parasız demokratik eğitim" sloganla- rmı atarak alkışlarla Konur Sokak"ta- ki Eğitim-Sen Genel Merkezi'ne yü- rüdüler. Dinçer. burada yaptığı açık- lamada, "Eğitim-Sen'e açılan dava,bu evrensel haklann ihlaü anlamına gel- mektedir" dedi. Duruşmanın 27 Ekim'de Ankara 2 No'lu Iş Mahke- mesi'nde gerçekleştirileceğini anımsa- tan Dinçer, aynı gün Eğitim-Sen'lile- rin de Gençlik Parkı'nda toplanarak yürüyüş yapacağım kaydetti. Dinçer, 24-27 Kasım'da Istanbul'da başlayıp Ankara'da bitecek "Büvükeğitimciyü- rüyüşü" planladıklannı da bildirdi. POIİTİKA GU1NLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Mektup GelinlerL. Adı "biraşkyolculuğu"daolabilir, aşkın man- tığın önüne geçtiği "macera" da... Bir tutkunun zincirienişi çalkantılı bir ilişki, ırk- çılık, cinsiyet ayrımcılığı, feminizm çizgisin- de biçimleniyor daha sonra... Esmeralda Santiago'nun "Türk Sevgili" ro- manı (Arkadaş Yayınları). Uçsuz bucaksız bir inci çiçeği Rene Char'ın, fırtınanın karıştığı pınarda gecenin esintileriy- le buluşuyor, açık bir denize uzanan yaşam köprüsünde aşkı vahşileştiriyor... Arjantinli Şair Luis Borges'in güvenli umudu belki de Esmeralda nın kaleminde özgürtük ve kendini keşfetme eylemiyle birleşiyor... Yıldızlann derin uykuda olduğu saatleri düşü- nüyor genç kız, kendinden yaşça büyükTürk Ul- vi'yle biriikte olduğunda... Ulvi'nin zincirleri bedenini sarmış... Kıpırdayamıyor!.. Peki insanın yeniden doğuşu nasıl gerçekle- şir? Olağanüstü bir çabayla... Anneye ve Ulvi'ye karşı savaşı başlatıyor Es- meralda... Yaşamı kucaklıyor... Sesi ve heyecanı artıyor... Jose Luis Peiyoto'nun "Tek Bir Bakış" (Ar- kadaş Yayınları) Portekiz edebiyatının kendine özgü panoramasını karşıma çıkardı... Jos#e'nin oğlu Jos*e otuz yıl sonra güneşe gözlerini dikmiş, kuzeni Salomao'nun kansını dü- şünüyor... Düşlerle gerçeklerin birbirine kanştığı bir köy... llahi adlar taşıyan erkeklerle, adlan bile olmayan kadınlar... Acıyı anımsatan sesler bir yalnızlığın çığlığı oluyor... Sonra uzun bir sessizlik... Güneşin ışıklan kadınlann ve erkeklerin göz- lerine vuruyor... • • • "Mektup Gelinleri", 1922'de savaş sonrası Iz- mir'den gemiyle Amerika'ya göçmen-gelin giden 700'ü aşkın genç kadının öyküsünü anlatıyor... Izmir'den kalkan "SS King Alexander" gemi- sinde Rum, Türk, Bulgar, Ermeni, Rus genç kızlar var... Filmin senaryosunu yönetmen Pantelis Vo- ulgaris'in eşi lonna Karsystianis yazmış... Bir gazete haberinden yola çıkarak New Yorkta Ellis Adası'ndakı "Mütteci Müzesi"nden bilgi- ler toplamış senarist... Filmi soluksuz izledim... Semendirek Adası'ndan Niki 20 yaşını geride bırakmış. Niki, savaş muhabiri fotoğrafçı Nor- man'la gemide tutkulu bir aşk yaşıyor... Norman gemideyken Niki'ye mektup yazıp kutuya bırakıyor. Niki Amerika'da evlendikten yıllar sonra o kutuyu açıp mektubu okuyor: "Iğne tutan ellerini sevdim senin; kahverengi gözleri. Sakın bir daha kimse bana aşk mektu- bu yazmadı deme..." Bir lyonya düşü kuruyorum fılmi seyrettikten sonra... Uria Iskelesi' nde yürüyorum bir sonbahar sa- bahında... Senarist lonna Karsystianis'in annesi Izmirli, babası ise Urla doğumlu... öykü hüzünlendiriyor beni... Kadir Aydemir'in dizelerini anımsamaya ça- lışıyorum: "Gölgesi uzuyor kırlann Biraz daha bulanıyor su Unutuşun diriliği." • • • Az sonra sokak fenerleri yanıyor... Bir latin rüzgârı esiyor Esmeralda'nın saçlann- da. Kim Doan'ın "Sarı Yalnızlık" (Doğan Kitap) romanında Loan çocukluğunun kokulanyla ve renkleriyle buluşmak üzere Vıetnam'a doğru yolculugaçıkıyor... "San Yalnızlık" özlemin kendisi... Şimdi masamın üzerinde Umberto Eco'nun "Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi" (Doğan Ki- tap) duruyor... Güneş yanmadanın üzerinden batarken "Mek- tup Gelinleri" el sallıyor bana... Yıldızlar doğudan batıya gidiyor aynlıklan ku- caklayarak!.. Hüzün ve yalnızlık... Esmeralda ise gülümsüyor... hikmetcetinkaya(g cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 64 Yargı karanyla yayını durdurulan yazı dizisi kitap olarak çıktı. HİKMET ÇETİNKAYA Yol arkadaşı Nurettin Veren anlatıyor FETHULİAH 40YILUK SDtÜVBİ-2 Eskilerir "fikri takip" dedikteri nedir?.. Hikmet Çetınkaya'nın Fehullah Gülen'e ilişkin yazı dizisi 1976 yılında Cumhunyet'te yayımlanıyor, izmır, Kemalpaşa, Kazdoğkın'ndo Ferhullah Gülen'in ögrenciler ıçın kurduğu ırtico kamplon tanıtılıyor. Yıl 2005!.. Yine Cumhunyet'te Hikmet'in kaleminden "Fettıullohçılardo iç Hesaplaşmo'yı okuyocaksınız... Çetinkaya'da fikn takip var... İLHAN SELCUK GÜNİZİ YAYINCILIK tel / faks : 0 21 2 51 2 1 1 72
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear