25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2005 PAZAF HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN İstanbul'un Toprağı Deniz, Yemeyen Domuz 7 Sevgili, Istanbul ile ilgili projeleri, tasarılan izlemek bi- le güç. Galataport'tan tut, şeyh hazretlerinin ya- pacağı ve ne olduğu belirsiz gökdelene, oradan Anakent Belediye Başkanı'nın, yapılmasına de- ğil de yerine karşı çıktığı üçüncü köprüye kadar bir sürü proje dolaşıyor etrafta. Bunların hepsi milyar dolarlık ve de rant yaratan projeler. Işin garibi, bu projeleri kapsayan, kentin gelecek on-yirmi yılını düzenleyen bir master-plan (ana plan) yok ortada. Plansız, programsız, selamsız sabahsız, isteyen istediğini yapmakta, kent üs- tünden oraya buraya rant dağıtmakta, kendi ranta konmakta serbest. Istanbul; vurguncuya, soyguncuya rant üre- ten bir mahal haline geldi. Kent demiyor, mahal diyorum. Çünkü dünyanın incisi; soyguncunun, lüpçünün, yalancının, talancının, vurguncunun, dızdızcının saldınlarıyla artık kent niteliğini yitirip rant peşinde koşanların yemliği haline geldi. Bir yakınım var, hiçbir tekerlemeyi, hiçbir ata- sözünü, hiçbir darb-ı meseli doğru söyleyemez, mutlaka birini öbürüyle kanştırıp garip bir kok- teyl halinde sunar... Bi mislü bahâ, bir sengine yekpare acem mülkü feda olan ve halk arasın- da taşı toprağı altın diye bilinen kentimizi onun tarzında anlatalım: "İstanbul'un taşı toprağı deniz, yemeyen do- muz. " • • • Açıkgözlerin kâffesi de tünemişler İstanbul'un üstüne.. yiyorlar. Yahudinin uyanık işadamın- dan, Arap'ın mutantan şeyhine kadar hepsi yi- yor maşallah. Durumdan vazife çıkaran biri de pazarlamacılığı üstlendiğini bağıra çağıra ilan etmiş, kumpanya tamam. Kentin, sokağına tüküren, kaldırımına sümkü- ren, yeşiline çövdüren, geçit altına işeyen, cad- desini pisleyen, büyük yağmaya yan gözie ba- karken, kendi minik rantının avantası peşinde olan, "Istanbullu!" da edilgin homurtularla sey- rediyor olayı. "Istanbul bunu hak ediyor mu" sorusuna ya- nıt vermeden önce, kentin ne olduğunu anla- mak gerek. Eğer bir kenti, içindeki insanlan da aşan geçmiştekı birikimleri, tarihi ile birlikte kendi başına bir varlık olarak kabul ediyorsan Sevgili, o zaman tabii ki, nice medeniyetin bulu- şup kucaklaştığı, ne Batı ne Doğu ve de aynı zamanda ikisi birden olan İstanbul'un, IV Haçlı- lar'dan sonraki bu en büyük vandalizme layık olmadığını söyleyebilirsin. Ama dünyanın yalnız bütün metropolleri de- ğil, bütün kentlerinin birer rant odağı olduklarını, hiçbir kentin rant erbabının tasallutundan ma- sun kalmadığını düşününce, İstanbul'un da bundan nasibini alacağını söyler ve şu altın ku- ralı koyabilirsin: "Kentlerin sağılma oranı, sa- kinlerinin açgözlülüğü, ham ervahlığı, hırtlığı, vurdumduymazlığı ve rantiye ile ortaklığı ile düz orantılıdır." ••• Zaten meselenin özü de buradadır. Evet her kent sömürülür, rant aleti haline getirilir, ama bunun da bir sının vardır. Kentin ahalisi ne ka- dar cahil, hödük, görgüsüz, açgözlü ve rant or- tağıysa, kentin rant aracı olarak perişanlaşması da o denli feci boyutlara ulaşır. Sanınm, cuma günkü Hürriyet'teki köşesinde, planlı bir şekilde gelişen ve kalkınan Marsilya'nın yaptığını İstan- bul'un neden yapamadığını soran Gila Benma- yor'un sorusunun yanıtı da burada yatıyor. Çünkü Marsilyalı, Fransız kentleri içinde en lumpen yapıya sahip olmakla birlikte, yine de bir ölçüde kentine sahip çıkarken Istanbullu çı- kamıyorda ondan... Burada bizim insanımızın Fransız insanından da yapı olarak daha aşağıda olduğunu söyle- mek istemiyorum tabii ki. Ama, kendi koşullarının da dürtüsüyle kural dışı yaşayan insanlardan oluşan ve henüz kent- te oturma süresi kentli olmasına yetecek kadar uzun olmayan, bu yüzden de kuralı hiçe sayanı baş tacı eden, büyük göçte kapağı buraya at- mış olanlar, kent kavramına tam anlamıyla sa- hip değiller ki Istanbul'a sahip çıkabilsinler. İstanbul'un dramı, rant için kentin ırzına tasal- lut edenlerden çok, kentlerine sahip çıkamayan Istanbullulardır Sevgili. Bu olgu da zaman içinde değişecek. Ama o zamana kadar acaba korunabilecek bir Istanbul kalabilecek mi? Işte bütün sorun burada. asirmen(« cumhuriyet.com.tr Öğretim üyelerinden ortak bildlri 'DP'den sonraki en baskıcı iktidarAKP' HaberMerkezi-AKP hûkümetinin üniversite- lere yönelik uygulama- lanna tepküer yoğunlaşır- ken 46 öğretim üyesi or- tak bildiri yayımlayarak hükümeti bir kez daha uyardı. Farkh ünhersitelerden öğretim üyelerinin imza- ladığı büdiride, Van Yü- züncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'a yönelik uygula- maya dikkat çekilerek, uygulamanın "Yasama- Yürütme-Yargı bağun- sızhğmı" zedeleyecek bo- yutta olduğu belirtildi. Açıklamada, Cumhur- başkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi hukuk ku- rumlanna konuya yöne- lik inceleme başlatmala- n yönünde çağnda bulu- nuldu. Bildiride, üniver- sitelerin Demokrat Parti dönemi hariç "hiçbirza- man bu kadar siyasi bas- kıyauğramadığr belirtü- di. Prof. Aşkın'm çağ- daş, laık, demokratik, ay- dınlamacı biryönetim an- layışına sahip olduğu vur- gulanan bildiriyi, imzala- yan öğretim üyeleri arasında Prof. Dr. Nur Serter,Prof.Dr.AyşeUy- gur, Prof. Dr. Serap Ku- ruca, Prof. Dr. Mine Kü- çüker, Prof. Dr. Uçkun Geray, Doç. Dr. Nilgün Çelikoğlu, Prof. Tolga Yarman, Var. Doç.Dr. Cü- neytAkahn,Prof.Dr.Se- mJh Koray, Prof. Dr. Kür- şat Yüdız, Prof. Dr. Naci Kepkep, Yar. Doç. Dr. A. Rıza Odabaşu Prof. Dr. Orhan Şen, Prof. Dr. Sa- Kh Cengiz'de yer aldı. Anayasal yetkilerini kullandıklannı vurgulayan YÖK Başkanı Teziç, rektörlerin endişesini dile getirdi Aşkın'adestek çıkarması• Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanmasını protesto eden rektörler Van'a çıkarma yaptı. YÖK Başkanı Teziç başkanlığındaki rektörler Cumhuriyet Caddesi'nden geçerken bir grubun protestosu ile karşılaştı. FIRATKOZOK VAN - YÖK Başkanı Prof. Dr. Er- doğan Teziç başkanlığındaki YÖK üyeleri ile üniversitelerin rektör ve temsilcileri, Van Yüzüncü Yıl Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aş- kın'a destek vermek üzere Van'a gel- di. Rektörlere tepki gösteren bir grup kentte yollan kestı, Prof. Dr. Teziç'in arabasını yumrukladı. Van'ın en bü- yük caddesi olan Cumhuriyet Cadde- si'nde tekbir sesleri yükseldi. Rektörlerle YÖK üyeleri, yolsuz- luk ve çete iddiasıyla tutukJanan Prof. Dr. Yücel Aşkın'a destek vermek üze- re dün Van'a çıkarma yaptı. Istan- bul'dan hareket eden rektörler ve üni- versite temsilcilen, sabah saat 10.00 sıralannda Van'a ulaşırken Ankara'da toplanan rektörler, YÖK üyelen, ünı- 21 rektör Van 'a vekilini gönderdi Prof. Aşkın'a destek vermek üzere YÖK üyeleri- nin yanı sıra 75 üniversitenın rektörü ve temsilcisi de Van'a geldi. Toplantıya 21 rektör, vekilini gönderir- ken Izmir Yüksek Teknoloji Ensrıtüsü'nden katılım olmadı. Bu üniversitenın rektörü Prof. Dr. Semra Ül- kü'nün yurtdışında olduğu, vekılinin de Izmir'de son günlerde yaşanan depremler nedeniyle toplantıya ka- tılamadığı öğrenıldı. İstanbul"dankalkan uçakla Van'a gelen Istanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlakda son anda rahatsızlanması nedeniyle Rektör- ler Komitesi'ne katılamadı. Ermeni Konferansı nede- niyle eleştirilen Sabancı, Bilgi ve Boğaziçi üniversi- telerinin rektörlerinin Van'a temsılcilerini gönderme- leri dikkat çektı. Toplantıya 52 rektör katıldı. versite temsilcileri de saat 14.00 sıra- lannda Van'a geldi. Çevre ıllerdekı rektörlerin bir kısmı ise özel araçlany- la kente ulaştı. YÖK Başkanı Teziç, Van uçağında gazetecilere açıkJamalarda bulundu. Gazetecılenn Rektörler Komitesı 'nın tavnnın yargıya müdahale olarak eleş- tirildiğini anımsatması üzerine Teziç, " Yargıyı hedefalan herhangi bir açık- lamamız yok. Kendi yetki alanunız içerisinde olan bir konuyu hukuken çözme girişiminde bulunduk" dedı. Sorunun uzun süre çözülememış ol- masından duyduklan sıkıntılan Ada- let Bakanı'na da ilettildennı anlatan Teziç, "Yürürlükteki mevzuat çerçe- vesinde Yücel Aşkın'ın tutuklanması- nı gerektirebilecek koşullann değer- lendirilmesinde tatmin olmadığımız bir husus olduğu için bunu bakanla paylaşmakistedik" diye konuştu. Rek- törler üzennde, Aşkın'ın neden tutuk- landığı sorusuna yanıt bulamamanın getirdiği bir endışe bulunduğunu söy- leyen Teziç, bunun dışında hükümet- le olan bazı ıdari ya da kadro sorun- lannı sürekli yargıyla çözmeye yönel- diklerını anımsattı. Yargı üzennde "bir endişelerinin söz konusu olamayacağı- m" söyleyen Teziç, şunlan kaydetti: "Bir meydan okuma söz konusu değil. Tartışma zenıini yaratma niyetimiz yok. Bir anayasalkunım,yetldlerini kul- lanma konusunda ısrariı olabilmeli- dir. Biz de bunu yapıyoruz. Eğitimci- ler, mevdan okumaz, çözüm üretir." Teziç, YÖK'ün Başbakanlık Müs- teşan Omer Dinçer ile ilgili karannın Aşkın'ın tutuklanmasıyla bağlantılı olup olmadığının sorulması üzerine de "Tamamen rastlann. Ömer Din- çer'le ilgili soruşturma 1 \il önce baş- ladı. Kasım a> ına kalsaydı. zamanaşn nuna uğrardı. Bunun bir karşı ağuiık gibi yorumlanması yannş olur" dedı. AKP'li grup protesto etti Rektörleri ve YÖK üyelerini taşı- yan uçağın Van'a inmesinin ardın- dan Van'da gergin anlar yaşandı. Rek- törlen ve ünıversite temsilcilerini ta- şıyan otobüsün havaalanından aynlı- şı sırasında 15-20 araçla havaalanına gelen ve AKP'li olduklan belirtılen bir grup, korna çalarak rektörlen pro- testo ettı. Grubun. araçlann üzerine "Sayın rektörler başka işiniz >t)k mu, >argı\a müdahale etme\in. yolsuzlu- ğa destek vermevin" yazıh pankart- CHP GENEL BAŞKANI BAYKAL 6 Hııkuk-siyaset ılişkisi göz önüne serüdi' • Yücel Aşkın'ın başına gelenlerin bugün adaleti yönetenlerin adaleti sarsmakta ve siyasallaştırmakta olduklannm göstergesi olduğunu vurgulayan Baykal, "Ortaya çıkan tablo ibretliktir" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın'ın başına gelenlerin "hukuk-siyaset iüşkileri açtsından ibretfik" bir olay olduğunu söyledi.Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu'nun 13. Genel Kurul Toplantısı'na katılan Baykal, genel kuruldan aynlırken gazetecilerin sorulannı yanıtladı. CHP'nin Van'a gönderdiği heyetin durumu yerinde incelediğini anlatan Baykal, "Bu son olay, adaletin siyasi etkilere maruz kalacağına dikkat çekmiştir. Takip edilen yöntem ve ortaya çıkan tablo ibretliktir" dedi. Geçmişte, Van emniyetini basan kişilerin serbest bırakılması olayma dikkat çeken Baykal, şu görüşleri dile getirdi: "Emniyet'i basmakla suçlanan kişiler tutuksuzdur, rektör bir haftadır tutukludur. Önceden ortaya aülan esld eser kaçakçıhğı iddiası fos çıkti. Bu iddiâlar bitü, şimdi başka yol aranıyor. Örgüöü suc dediler, iki ldşi gözalüna ahndı. Örgüöü suç olabihnesi için 3 kişi olması lazım. Bütün bunlann, bugün adaleti yönetenlerin adaleti sarsmakta ve siyasallaştırmakta olduğunu görüyoruz." YÖK'ün bugüne kadar hukuki çerçevede açıklamalarda bulunduğuna işaret eden Baykal, "YÖK, son bildiride, ola>i siyasal niteJiği ile sergileme gereği duymuşrur. Eğer hukuka siyasetin etldsi varsa bu bir an önce sona ermeüdir'' dedi. Bu arada TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi CHP Yalova Milletvekili Muharrem Ince, partisinin Yalova ll Örgütü'nde yaptığı açıklamada Aşkın'a sahip çıkmanın Cumhuriyete sahip çıkmak anlamına geldiğini ifade etti. Ordu Barosu'nun düzerilediği seminerde konu- şan Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Fe- ridun Yenisoy ise Aşkın'ın rutuklanması olayını "ka- nunda yetki karmaşasr olarak değerlendirdi. lar yapıştırdığı gözlendi. Rektörlen ve ünıversite temsilcile- rini taşıyan otobüs Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne yönelırken, Prof. Dr. Erdoğan Teziç ve berabenndeb baş- kanvekilleriyle Üniversitelerarası Ku- rul Başkanı Prof. Dr. Enıin Aücı \r an Valihği'ne hareket ettı. Prof. Dr. Te- ziç 'le YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Ay- bar Ertepmar burada Van Valisi Ni- yazi Tamhr ile görüştü. Teziç ve bera- benndeki heyet daha sonra Van'ın en büyük caddelennden biri olan Cum- huriyet Caddesi üzerinden Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'na yönel- di. Bu sırada havaalanındaki protesto- cu grup da karşı taraftan caddeye gı- riş yaptı. Grup, kornalarla Teziç'i pro- testo ederken, yolu kesen bir başka grup ise tekbir getirerek Teziç'ı yuha- ladı. Grup içerisinden bazı kişiler. Te- ziç'i taşıyan Kartal marka aracı yum- ruldadı. Gerginliklerüzerine Teziç'in arabasının etrafı sivil polislerce çev- rilirken, YÖK temsilcileri, eskortlar eş- liğinde hızla caddeden uzaklaştı. YÖK heyeti daha sonra Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral SelahattinUğurhı ile görüştü. Teziç \e beraberindekiler, buradakı göriişme- nin ardından Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın bulunduğu Van M Tipı Cezaevi'ne ge) dı. Bu sırada Teziç'in aracının güven- lık nedeniyle değiştırildi- ğı gözlendi. Aşkın ile gö- rüşmeye Prof. Teziç ile YÖK Başkanvekili Ertepı- nar, Üniversitelerarası Ku- rul Başkanı Alıcı ve Yü- züncü Yıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel katıldı. Yaklaşık yanm saatlik gö- rüşmenin ardından he>et cezaevınden aynldı. Teziç aynlırken arabasını bir kez daha değiştirdi.Teziç ve beraberindeki heyet bura- dan üniversiteye geçerek rektörlük binası önündeki Atatürk anıüna çelenk koy- du. Rektörler saygı duru- şu ve Istiklal Marşf nın ar- dından üniversite sosyal tesıslerine yöneldi. Daha sonra sosyal tesislerdeki konferans salonunda Rek- törler Komitesi toplandı. Teziç başkanlığındaki YÖK üyeleri, üniversitelerin rektör ve temsilcileri valiyle de görüştü. (Fotoğraf: AA) Teziç,Aşfan 'ın tutuktuolmasının kendileriniüzüntüyeboğduğunusöyledi 'Belirsizliğeduyarsızkalamazdık' VAN (Cumhuriyet)-Van Yüzün- cü Yıl Üniversitesi yerleşkesinde gerçekleştirilen Rektörler Komitesi toplantısında verilen arada açıklama yapan YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç, "Bir rektörün, betirsizlikler içinde tutuldulukhalinin devanu bi- zi üzüntüye boğmuştur" dedi. Toplantı öncesi cezaevın- de Prof. Dr. Yücel Aşkın'la görüştüklerini anlatan Teziç, "Aşkm'mtutukhıhıkhaline yol açan nedenkrin beKr- sizliği karşısuıda duyarsız kalamayacaklarmı" \ıırgu- ladı. Teziç. belirsizlik ne- deniyle dile getirdikleri "dü- şüncelerin bugün kendilerini hakh çıkarthğınr söyledi. Cumhuriyetin en önemli eserlerin- den biri olan üniversitelerin Türki- ye'nin geleceğinde önemli rol oyna- yan kurumlar olduğunun altını çizen Teziç, "Bu nedenle Cumhuriyete sa- hip çıkarken onun bütün değerleri- ne sahip çıkmayi, rektörlerin üniver- shelerdeki görevleriniyerine getirir- ken bu inançla yollanna de\-anı ede- ceği inancımızı bir kez daha belirt- mek isuj'oruz" dedı. Aşlon'm psikoloji nasıldı sorusu üzerine Teziç "Kendisiyle karşılaş- mamızonda büyük bir menuuıniyet • Aşkın'ın tutuklanma sürecinde belirsizlikler yaşandığına dikkat çeken YÖK Başkanı Prof. Teziç, "Dile getirdikleri düşüncelerin bugün kendilerini haklı çıkardığını" söyledi. demokratik tophımdatepkilerinola- bihnesini normal karşüıyorum. Yar- gı> a sahipüğin yerieşmiş olduğu bir toplunı görmek hepimizi mutiu etti. Demokratiktopnunlardabu türgös- terikrin olması normaldir. Ama bi- zim yapmadıgımız sö>1emediğimiz sözcülderte Hhamedümemizde doğ- ru değiL Biz yargıya müda- hale niteBğinde evlem, iş- lem, ifade ortaya koyma- dık. Sadece kendigörevala- nımıza ait yetkileri kullan- makiçmotoptanuyiyapom bunlan dile getirdik" diye yamt verdi. yaratn. Ben de özlem gidermekten mutiuluk duydum. Ama buruk bir mutiuhıktu. Bunun gklerihnesi için de eninde sonunda son sözü sövieye- cek olan, hukuksal gerçeği ortaya koyacak olan yüce yargıdu*'" yanı- tını verdi. Teziç, "Aracmızyuniruk- lanmca ne hissettiniz" sorusuna, "Ben Doğu vekü olsun Bu arada Aşkın'ın, Teziç'in ceza- e\i ziyareti sırasında kendisinin ye- rine vekil olarak Rektör Yardımcı- sı Ali Fuat Doğu'nun getirilmesini istediği öğrenildi. Aşkın bu isteğı- ni Teziç'e, "Doğurektörvekfliohna- h" diyerek dile getirdi. 'Zorlama tutuklama' Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Süheyl Ba- tum Aşkm'uı tuniklan- masını "zorlama bir tu- tuklama" olarak niteler- ken bunun "hukuka uy- gun ohnadığuu'" söyledi. Van'da gazetecilerin soru- lannı yanıtlayan Batum, rektörler hakkında yapıla- cak soruşturmaya dair ku- rallann belh olduğunu ifa- de ederek, "Bizim söyledi- ğüniz, 'Neden dava açtı- nız, neden böyle bir suç- lamada bulundunuz?' de- ğil, 'Suçlamada bulunur ken birtakım kurallan ne- den zorladınız?'dır'' dedi. Oya Aşkın: Yargıya gûveniyorum Teziç'in cezaevinden aynlmasından sonra gö- rüştüğümüz rektör Aş- kın'ın eşi Oya Aşkın, "Yargıya gûveniyorum. Eşünin çıkacağuıa inanı- yorum.Ama nezaman çı- kacağmı ben bilemem. Bu- günierden gençlerin daha rvi bir dünyada yaşaması için geçiyoruz." dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Elif Şafak'ın denemelerini topladı- ğı kitabı "Med-Cezir" çok değişik kültürler içinde yetişen bir yazarın farklı ruh hallerini yansıtıyor. llgiyle, merakla okudum. Elif Şafak, bir gece kuşu anlaşılan: "Yazı ve ben, ikimiz de geceye aitiz. Ikimizin gözünü ve gönlünü acıtır, gün ışığına ayak uy- durmak zorunda kalmak. Gece ge- lince sevinir, bir 'oh' çekeriz. Güneş kovuğuna çekilmiş, mahremiyete saldıran o çığırtkanlık sinmiştir. Şim- di yazma vaktidir." Elif Şafak'ın denemeleri, onun de- ğişik kültürler arasındaki yolculuğuna da ışık tutuyor. Berlin-lstanbul başlıklı yazısında Istanbul'a dönüşünü şöyle anlatıyor: "Köprüyü geçmek Doğu ve Batı arasında gidip gelmek de- mek değil, gitmek ve dönmek ara- sındaki gerilimi günbegün yaşamak demek. Terk etmek ve dönmek ara- sında sallanan bir sarkaç. Ancak Is- tanbul anlayabilir bunu. Ancak ko- puşlann şehhnde mümkün sarkacın 'Rüyaları Hep Kadınlar Arşivler...' salınımı." Rüya va kadın konusunda yazdık- ları da insanı değişik duygular içine sürüklüyor: "Rüyaları hep kadınlar görûr. Ve rüyalar hep kadınlan görür. Erkekler sadece seyreder rûyalannı, seyreder ve unuturlar. Erkeklerin rü- ya/arla temaslan dokunmalıktır sade- ce, ellehni sürer, dokunur ve geri çe- kilirler. Rüyaları hep kadınlar arşiv- ler." Kadınların rüya arşivcisi olmaian ve erkeklerin rüyalarını unutmaları üze- rinde hiç düşünmemiştim. Kadın-er- kek farklılaşması açısından, rüyanın da bir anlamı olduğu ilginç geldi ba- na. Söz erkekten açılmışken Elif Şa- fak'ın erkek romancılara ilişkin de- ğerlendirmelerini izlemeye devam edelim: "Katı halli erkek yazar kabur- ga kemiğinden yaratır kadın karakte- rini. Gaz halinden hareket yazarsa uzaktan kontrol eder. Sıvı halinden hareket eden erkek romancı ise ken- dindeki kadını ortaya koyar. Aynalar iç içe geçer. Bir de bakmışsınız ki kadın karakterinin içindeki erkeğin suretinden göz kırpıyor okura." • • • 1968'li arkadaşım, Gaziantepli A. Kadir Yaşargün, Sovyetler'e gitmek amacıyla başladıgı yolculuğun Filistin fedaisi haline dönüşmesine yol açan öyküsünü anlatıyor. O dönem anılan- nı kaleme aldığı "Filistin Fedaileri" (Ozan Yayıncılık) kitabı, bir başka za- manın yolculuğuna çıkarıyor okuyu- cuyu. A. Kadir ve arkadaşı, eğitim için yola çıkıp savaşçı haline nasıl dönüşmüşlerdi? Bir ütopyaydı onlarınki. Zaten bi- zim kuşağın en güzel yanı ütopyala- rıyla yaşamalarıydı. Ancak yaşam onlara değişik sürprizler hazırladı. Kadir 20 yaşındakı arkadaşım Israil'le savaşırken kaybetti. Onun için bu büyük bir travmaydı. Acılar içinde Türkiye'ye döndü. Filistin'e yeniden gitmekti hedefi. Yolculuklannı ve amaçlannı anlat- tığı kitapta öykülerini şöyle özetliyor: Onlar iki kişiydiler. fki yiğit yürektiler. Gaziantep'ten çıktılar yola, ölüm tarlalannı kelle koltukta geçerek Su- riye'ye ulaştılar. Amaçları Sovyet- ler'e gidip tıp ya da ekonomı eğitimi almaktı. Ancak Şam'dakı SSCB Konsolosluğu'nda onları bekleyen sürprizle yeni hedefleri Filistin oldu. Türlü badirelerden sonra El-Fetih kampına girerek, teorik ve pratik eğitim alan ve Filistinli gerillaların saflarında çatışmalara katılan ilk Türkler onlar oldular. Bu çatışmalar- da birisi yaşamını yitirdi, diğeri tek- rar Filistin'e dönmek üzere Türki- ye'ye doğru yola çıktı. Hayatta kalan A. Kadir Yaşar- gün'dü, yaşamını yttiren ise Mustafa Çelik. Kadir işte bu zaman dilimı içinde yaşadıklarını anlatıyor. Bir ku- şağın heyecanını, hayallerıni merak ediyorsanız "Filistin Fedaileri"n\ oku- manızı öneririm. ••• O yıllarda çok arkadaşımız Filistin kamplarına katıldı, silahh eğitim gör- dü, çatışmalarda bulundu. Orada yalnızca Mustafa Çelik değil, 68 ku- şağından çok arkadaşımız yaşamını yitirdi. Bora Gözen, Cafer Topçu, Kerirn Öztürk, Ali Kiraz, Gürol ll- ban, Ahmet Ozdemir yakın arka- daşlarımdı. Onlan da Lübnan'daki bir kampta Israil baskınında yıtırmiştik. Gürol ve Kerim, 12 Mart 1971 as- keri darbesi döneminde Mamak As- keri Cezaevi'nden tahliye olduktan sonra gitmışlerdı Filistin'e. Kadir'in anılarını okurken onları da anımsadım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear