Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2005 PERŞEMBE
HABERLER
Türkiye Gazeteciler Sendikası basında sansür ve otosansüre karşı kampanya başlatıyor:
Bu gidişle haberyazılamayacak• 1 Nisan'da yürürlüğe
girccek olan TCY ile
hapishanelerin gazetecilerle
dolacağını söyleyen TGS
Başkanı Ercan Ipekçi, basmın
tümünde iktidarın telkinleri
doğrultusunda bir
yönlcndirme olduğunu
belirterek "İktidarın aleyhine
yazan gazeteciler, yıllık
izinlerine ayrılmak zorunda
bırakılıyorlar. Bu, sansür
anlamına gelir" dedi.
tstanbul Haber Servisi - Türkiye
Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel
Başkanı Ercan İpekçi, 1 Nisan'da
yürürlüğe girecek olan Türk Ceza
Kununu ile hapisanelcrin gazete-
cilerle dolacağını belirtti. lpekçı,
"Basında Sansüre ve Otosansüre
Hayır" kampanyası başlatacakları-
nı da bildirdi.
Ercan İpekçi, sendika genel mer-
kezinde düzenlediği basın toplantı-
sında, geçen ay "basın özgürlüğü ve
İHD RAPORU
E,
hasına müdahalc" konularında, üye
olan ve olmayan gazctecilerin katı-
lımıyla tstanbul, Ankara, Izmir ve
Adana'da toplantılaryaparak, konu-
yu tartıştıklarını söyledi.
ipekçi, hazırladıkları "Basın Öz-
gürlüğü Bildirgesi"nin kamuoyuna
açıklanmasının ardından diğer mes-
lek örgütleriyle de görüşcceklerini
ve "Basında Sansüre ve Otosansüre
Hayır" kampanyası başlatacakları-
nı ifade etti.
Bu kampanya çerçevesinde çeşit-
li aktiviteler yapılacagını anlatan
İpekçi, daha sonra TGS tarafından
hazırlanan "Basın Özgürlüğü Bil-
dirgesi"ni okudu. İpekçi, basının tü-
münde iktidarın telkinleri doğrultu-
rcaıı İpekçi,
sendika genel
merkezinde
düzenlediği basın
toplaııtısıııda,
hazırladıklan "Basın
Özgürlüğü
Bildirgesi"nin
kamuoyuna
açıklanmasınuı
ardından diğer
nıeslek örgütleriyle
de görüşeceklerini
ifade etti. (AA)
sunda bir yönlendirme olduğunu sa-
vunarak, "tktidarın aleyhine yazan
gazeteciler, yıllık izinlerine ay nlmak
zorunda bırakılıyorlar. Bu, bizim li-
sanımızda sansür anJamına gelir"
dedi.
İpekçi, 1 Nisan 2005 tarihinde yü-
rürlüğe girecek Türk Ceza Yasasf nın
basınla ilgili maddelerden dolayı ha-
pishanelerin gazetecilerle dolacağını
vurgulayarak "Gazeteeilik yapnıak
zorlaşacak, hiç kinıse hiçbir tiaberi
yazamayacak" diye konuştu.
'Sansüre son verilsin'
Ercan İpekçi, basında sansür ve
otosansüre son verilmesi gerektiği-
ni ifade ederek, şöyle devam etti:
"Siyasi iktidarın ve temsilcilerinin
ve onlara bağiı bürokratlann basın
özgürlüğünü ihlal eden nıüdahaleci
tavırlan sansür anlamına gelir ve as-
la kahııl edilemez ve dışardan gelen
bu müdahaleler kamuoyunun bilgi
edinme hakkmı kullanmasına agır bir
darbe vurur. Editoryal bağımsı/Jık,
basın özgürlüğü için olmazsa olmaz
koşuludur. Bu nedenle medya sahip-
lerinin çıkar ilişkilerinin, yayın poli-
tikalan üzerindeki gölgesi kalkma-
lıdıı. Gazetecilcrin 212 sayılı Basuı İş
Yasası'ndan doğan yasal lıaklan ile
sendikalarda örgütlenme ve toplu iş
sözleşmesi yapma hakkına saygı du-
yulmahdır."
'Bingöl'de hak
ihlalleri2003'e
oranla azııldı'
DİYARBAKIR (Cumhııı iyet Büı-osu) - İHD
Bingöl Şube Başkanı Rıdvaıı Kızgın, kentte
geçen yıl yaşanan insan haklan ihlallerinde
2003 yılına oranla yüzde 50 oranmda azalma
görüldüğüne dikkat çekti. 2004 yılı hak
ihlalleri raporunu açıklayan Kızgın,
çatışmalarda 9 kişinin yaşamını yitirdiğini, 11
kişinin dc yaralandığını belirtti. Mayın ve
patlayıcıların 2 kişinin öliimüne, 6 kişinin de
yaralanmasına yol açtığını ifade eden Kızgın,
13 ölüm ve intihar olayını da "kuşkulu"
bulduklarını söyledi. 29 kişinin işkence, tehdit
ve kötü muamele iddiasıyla derneğe
başvurduğunu anlatan Kızgın, yasaklanan
etkinlikler, düşünce ve ifade ile örgütlenme
özgürlüğü ve insan hakları savunucularına
açılan davalarla birlikte kentte toplam 158
ihlal yaşandığını anlattı. Yaşam hakkına
yönelik ihlallerinde 2003 yılına oranla yüzde
50 azalma olmasına karşın, 2002 yılına oranla
yüzde 50 oranmda artış yaşandığına dikkat
çeken Kızgın, ekonomik koşulların
düzeltilmemesinden de yakındı. Mülki
amirlerin sosyal tepkileri önlemek kaygısıyla
geçici çözümlere başvurduğunu savunan
Kızgın, "Bu nedenle yurttaşlara hava kirliliği
yaratan könıiir ve küçiik çapta gıda yardımları
dağıtmak suretiyle yurttaşlann adeta sadakava
alıştu*ıldığını gözlemliyoruz" dedi.
BAR1Ş ANNELERİ İNİSİYATİFÎ
'Tüm anneler
barış için
çaba göstermeli
J
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara'da bir süre önce Genelkurmay
Başkanlığı'nın da aralarında bıılunduğu
birçok kurumda yetkililerle görüşen "Barış
Anneleri İnisiyatifi" üyesi kadınlar, "Tek
tarann annesi değiliz. Tüm anneleri barış
mücadelesine bekliyoruz" dediler.
Grup adına yapılan yazılı açıklamada
kadınlar, Ankara'da görüşmeleri demokratik
ve barışçıl içerikle yaptıklarını belirttiler. Her
şeyden önce annelik duygusuyla hareket
ettiklerini anlatan kadınların açıklamasına
şöyle devam edildi:" Türk-Kürt iarkı
gözetmeksizin büti'uı anneleri kapsayan,
ülkemizde kanayan bu yarayı sarmak isteyen,
çocukları çatışmalarda yaşamını yitiren,
cezaevinde olan, asker olan, çocuklarına
savaşsız bir ortamda iyi bir gelecek sağlamak
isteyen, yüreği aııne selkali ile dolu olan, dini,
dili, ırkı ne olursa olsun her anneye seslenmeyi
ve kapsamayı esas alaıı ve sadece annelik
misyomı ile hareket eden bir inisiyatiiîz."
'Aitık çocuklarımız ölmesin'
Çatışmalardan zarar gören tüm annelerin sesi
olmayı amaçladıklarını anlatan kadınlar,
açıklamalarında, "Dünyanın hangi ülkesinde
olursa olsun yüreğimizi scsimize katarak
'Artık çocuklarımız ölmesin' demeye devam
edeceğiz. Barışın tarafı olarak, insani
taleplerimizle barış ve kardeşlik için öncelikle
Türk asker annclerini, Kürt annelerini,
Türkiye ve dünyada barış için çalışan, kimliği,
dili, dini, ırkı ne olursa olsun tüm anneleri ve
'kadınım, anayım' diyen herkesi bizimle
ortak hareket etmeye ve Barış Anneleri
Inisiyatifi'ne katılmaya, kanı durdurmaya
çağmyonız" dediler.
Ahmet ve Uğur Kaymaz'ı öldüren polisler hakkındaki istem reddedildi
Kızıltepe'de tutuldama yok
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Mardin'in Kızıltepe
ilçesinde Uğur Kaymaz ve ba-
bası Ahmet Kaymaz'ın ölümün-
den sorumlu tutulan 4 polisin
tııtuklanmaları istemi ikinci kez
reddedildi.
Mardin'in Kızıltepe ilçesinde
21 Kasım'da Uğur Kaymaz ve
babası Ahmet Kaymaz'ı terörist
oldukları gerekçesiyle öldüren
polisler Yaşafettin Açıksöz, Meh-
metKaraca,SeydiAhmet Töngel
vc Salih Ayaz'ın tutuklanmaları-
nı isteyen aile avukatlan Erdal
Kıızıı ve Hüseyin Cangir' in ikin-
ci girişimleri de sonuçsuz kaldı.
İlk talep de reddedilmisti
Avukatlar, bir süre önce hak-
larında Uğur ve Ahmet Kay-
• 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babası Ahmet
Kaymaz'ın ölümünden sorumlu tutulan 4 polisin
tutuklanmaları istemi ikinci kez reddedildi.
Sanıklar 12 Şubat'ta gerçekleşecek duruşmaya
tutuksuz olarak katılacaklar.
maz' ı " Resnıen görevli oldukla-
rı sırada yasal silah kullanma sı-
nırı ile yasal savunma sınırım
aşarakfaili belü olmayacakşekil-
de öldürmek" iddiasıyla Mar-
din 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
toplam 42 yıl hapis istemiyle da-
va açılan sanıklann tutuklanma-
sı için mahkemeye başvurdu.
Ancak mahkeme, sanıklann me-
mur oluşları ve sabıt ikametle-
rinin bulunuşu gerekçesiyle ta-
lebi reddetti.
Bunun üzerine avukatlar, bu
kez üst mahkeme sıfatıyla I.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne, bir
önceki ret kararınm kaldırılma-
sı ve sanıklann tutuklanması ta-
lebiyle itiraz etti. Itirazı değer-
lendiren üst mahkeme, sanık po-
lıslerintutuklanmalannabirön-
cekı mahkemenin verdiği kara-
rı dikkate aldığı gerekçelerle ge-
rek görmedı.
Tutuksuz
yargılanacaklar
Böylelikle sanıklann tutuklan-
malan için yapılabilecek başvu-
ruyollantükendi. Sanıklar 12 Şu-
bat'ta gerçekleşecek duruşmaya tu-
tuksuz olarak katılacaklar.
Öte yandan Dıyarbakır Cum-
huriyet Savcılığı, Uğur Kay-
maz'ın annesi Makbule Kay-
maz'ın "terör örgütü üyesi" ol-
makla suçlandığı fezlekesıyle il-
gıli incelemesini sürdürüyor.
Makbule Kaymaz
için 12.5 yıl istenebilir
Fezlekede Kaymaz ailesinin
evi "milis evi" olarak niteleni-
yor, Makbule Kaymaz da örgüt
üyesi olmaklasuçlanıyordu. Bu
iddiaların yer aldığı fezlekeyi
inceleyen savcılığın, aynı yön-
de kanaat getirnıesi halinde
Makbule Kaymaz hakkında ör-
güt üyeliği suçlamasıyla 12 yıl
6 aya kadar hapis istemiyle da-
va açılacak.
Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, cezaevi operasyonuna kaıılan Çanakkale Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'nde görevli 15
itfaiyeci lanık olarak dinlendi. Sanıklann tııtukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi. (Fotoğraf: A A)
Hayata Dönüş Operasyonu davasmda 15 itfaiyeci tanık olarak ifade verdi
itfaiye tebizinden6
şehit' anonsu
ÇANAKKALE (AA) - Çanakkale E-Tipi
Cezaevi'nde 5 yıl önce yapılan, Hayata Dö-
nüş Operasyonu'na ilişkin 154 mahkûm ile
563 güvenlik görevlisi hakkında açılan da-
vanın görüşülmesine dün devam edildi.
Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki
duruşmada, cezaevi operasyonuna katılan
Çanakkale Belediyesi İtfaiye ,
Müdürlüğü'nde görevli 15 it-
faiyeci tanık olarak dinlendi.
Çanakkale İtfaiye Müdürlü-
ğü'nde onbaşı olarak görev
yapan Necat Yılmaz, operas-
yon sırasında telsiz muhabe-
resine göre içeriye su sıktık-
larını belirterek gördüklerini
şöyle anlattı:
'Bir şehit verdik'
lardı. Bu sırada görüntü alan görevli polis me-
mııru, içeride silalılı birinin olduğunu söy-
lediği sırada, canılaı ı kırılmış pencereden
dışarıya ateş edildi. Ateş edildiği yerde, mev-
zi almış bir nıanga askervardı. Bir asker ınev-
zi değiştirdiği sırada vurularak yere düştü.
Ondan sonra iki el daha ateş edildi. Benim
• Çanakkale İtfaiye Müdürlüğü'nde onbaşı olarak görev yapan
Necat Yılmaz, duruşmada verdiği ifadedc, opcrasyonun son
günü bir askerin vurulduğunu gördüğünü belirtti. Yılmaz,
"Benim elimde telsiz vardı. Bir şehit verdik diye gayri ihtiyari
anons ettim. Askerin hedef alınarak mı yoksa tesadüfen mi
vurulduğunu bilmiyorum" dedi.
bulunan bir kanalın içine attılar."
'Türk, tanık olarak dinlensin'
"Sanırım operasyonun son günüydü. Va-
li, Cumhuriyet Başsavcısı ve görevli general
içeriye girmiş ve kömürlüge doğrıı vürüyor-
elimde telsiz vardı. Bir şehit verdik diye gay-
ri ihtiyari anons ettim.
Askerin hedef alınarak mı yoksa tesadü-
fen mi vurulduğunu bilmiyorum. Askerin öl-
dürülmesinin ardından Vali, Cumhuriyet
Başsavcısı ve komutan kendilerini vakında
Ifadelcrin alınmasının ardından sanık ve-
killerinden Avukat Behiç Aşçı, geçen duruş-
mada kendilerine verilen CD'deki görüntü-
lerin operasyonun tamamı-
nı yansıtmadığını ifade ede-
rek, "Tanıklarmifadesinden
Emniyet Müdürlüğü tara-
fından da kayıt yapıldığı an-
laşılıyor. Kayıtların celbini
ve olay zamanında Adalet
Bakanı olarak görev yapan
ı Hikmet Sami Türk'üntanık
olarak dinknnıcsinitalcpcdi-
yonız" diye konuştu.
Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının bu
talebini reddederken tutuklu sanık Muhar-
rem Güzel ile birlikte 6 sanığın tutukluluk
hallerinin devamına karar vererek duruş-
mayı erteledi.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Megalomaninin Tepesi
Ecevitler, birbiri ardına (herhalde son) bombaları-
nı patlattı.
Bir tanesi, Atatürk'ten Inönü aracılığıyla kendisi-
ne intikal ettiğini ileri sürdüğü "Musul'un alınması"
vasiyetini açıkladı.
Diğer Ecevit de "Din elden gidiyor" diye yaygara-
yı bastı!
Affedersiniz, çok nazik olmadı bu tanımlamalar,
ama ileri sürdükleri de ülkemiz açısından hiç nazik de-
ğil!
Eğer bunlar "megalomaninin doruk noktası", "si-
yasetin kendilerini bırakmış olmasına duydukları he-
zeyan" denmez ve söyledikleri ciddiye alınırsa, Tür-
kiye'nin başına pek çok çorap örecek ve örülmekte
olan çorapları da pekiştirecek cinsten büyük politika-
cı palavraları bunlar.
Ben, "belgesi, aslı astan olmayan iddialarla toplu-
mu heyecanlandırmaya, toplumda panikyaratmaya,
ülkede insanları birbirine kırdırmaya, ülkeyi savaşa sü-
rüklemeye yeltenmeye" çalıştıkları için her ikisini de
sorguya çekecek bir savcı arıyorum!
• • •
Ecevit, Cumhurbaşkanı'na çıkıyor ve Atatürk'ten
inönü'ye, ondan da kendisine intikal eden sözde bir
vasiyeti "devlete teslim ediyor!"
Atatürk İnönü'ye "Musul'u al" demiş.
Inönü de "durum müsait" olmadığı için alamamış.
Bunu o zamana kadar da kimseye söylememiş!
Ecevit'in, parti başkanlığını ele geçirmek için İnö-
nü'ye karşı kıyasıya mücadele verdiği bir dönemde...
12 Mart 1972 darbesinden birkaç ay önce, ülke bü-
yük kargaşa içinde, CHP kaynıyor...
...Inönü Ecevit'i çağırmış, ona, "Bakseningelece-
ğin parlak, ileride başbakan olacaksın, Atatürk'ün
bana 'Musul'u al' diye vasiyeti var. Durum müsait
değildi, yapamadım. Bu vasiyeti sana emanet edi-
yorum, durum müsait olunca Musul'u almamazlık
etme!"...
Demiş...
Sayın Erdal İnönü'ye sordum, şunları söyledi:
"Böyle bir vasiyeti hiç duymadım. Babamın böy-
le bir şey söyleyeceğini tahmin etmiyorum. O za-
manlar babam Ecevit'le parti içinde büyük bir siya-
si çekişme halindeydi. Böyle bir durumda Ecevit'e
neden böyle bir şey desin?.. Ayrıca babam, politika-
cı olarak çok temkinli bir insandı. Ülkeyi maceraya
sokacakpolitikaları benimsemezdi. 1967'deKıbrıs'ta
uçakları uçurdu, ama Kıbrıs 'a o koşullarda çıkmadı.
Büyük ülkelerin, asla tasvip etmeyeceğini bildiği bu
tür maceralara girişip ülkenin başına iş açacak birpo-
litik yapısı yoktu" dedi.
Sayın Erdal Inönü'nün söyledikleri tarihsel olarak da
doğru saptamalardır. Tam tersine, Inönü'nün Ecevit
için tam da o sıralarda "Ecevit, bir Enver'dir" dedi-
ği yazılıp çizilmektedir!
• • •
Acaba Ecevit neden böyle bir girişimde bulundu ve
durup dururken, aslı astarı belirsiz bir vasiyet ortaya
attı?
Üstelik, böyle bir vasiyet olsa bile, uluorta bunu
"faş ederek", geçmişe, Atatürk'e ve İnönü'ye ve böy-
le büyük bir vasiyete "ihanet ederek" onu ayaklara
düşürdü?!
Atatürk dile getirmemiş!
Inönü dile getirmemiş!
Ama Ecevit açıklıyor!
Ecevit'in siyasi kişiliğini tanıyanlar için böyle bir
"bomba "nın ne anlama geldiğini tahmin etmek zor de-
ğii.
Ecevit, aklınca bir "Atatürk-lnönü-Ecevit" tarih-
sel kahramanhk, şeflik çizgisi kuruyor! Kendisinin ye-
rini böylece sağlığında belirlemiş oluyor!
Ama, "vasiyeti faş ederek" de kendisinin çizdiği bu
hayali hatta (ve kıratta!) aslında yeri olmadığını gös-
teriyor!
Megalomaninin tam tepe noktasındayız.. Oraya
varanın kestirmeden aşağı yuvarlanması da kaçınıl-
maz bir olgudur..
Türk Ordusu'nun Musul'agirmesini istiyor.. "ABD'nin
onayıyla olsa tabii iyi olur, ama olmasa da girmeli Or-
dumuz". Acaba iki yıl önce iktıdardayken, "ona tev-
di edilen bu sırn" niye kendisi gerçekleştirmedi de
başkalarını savaşa sürme politikası izliyor? O tarihte
Türkiye zaten batmış, ya herro ya merro bir de Irak'a
yürüseydi ya!
Ecevit, müdahale ettiği Kıbrıs konusunu bile 30 yıl-
datemizleyememiş, çözememişbirpolitikacıdır. Şim-
di önümüzdeki 100 yıl boyunca çocuklarımızı sonuç-
larına mahkûm edeceği bir başka müdahaleyi gün-
deme getirme cüretini göstermektedir!
Olayın bir diğer yüzü de Türkiye'nin dış politikada
komşularıyla ilişkilerini düzeltmeye çalışmasından
duyduğu rahatsızlığı dışavurmasıdır.. Ecevit'in bu uy-
duruk vasiyeti, eğer ciddiye alınırsa, ülke üzerine atı-
lan bir bombadır!
Sevgili eşinin "Din elden gidiyor!" bombasına ge-
lince...
obursalifrrcumhuriyet.com.tr.
İRAN'A 'ÖLDÜRMEYİN' ÇAĞRISI
Antalyalı kadınlar:
Fatma yaşamalı
GÜRSU KUNT
ANTALYA - Antalya
Kadın Danışma ve Daya-
nışma Merkezi gönüllü-
lerinın de aralarında bu-
lunduğu bir grup kadın,
Iran'da hakkında ölüm
kararı çıkan Fatma
Hakikat-Pajouh'a destek
için kampanya başlattı.
Iran gazetesi Itimat'ta
çıkan haberde, 32 yaşın-
daki Fatma'nın ilk evli-
liğınden olan 15 yaşın-
daki kızına tecavüz giri-
şiminde bulunulmasın-
dan sorumlu tuttuğu ko-
casını öldürmekten ölüm
cezasına çarptırıldığı ve
her an infaz riski altında
olduğu belirtiliyor. Ha-
berden yola çıkan Antal-
ya Kadın Danışma ve Da-
yanışma Merkezi gönül-
lüsü kadınlar, e-posta zin-
ciriyle olayı protesto edi-
yor. Kadınlar lslam Cum-
huriyetı lideri Ali
Hamaney'e gönderdik-
leri elektronik posta me-
sajlarında şu cümlelere
yer verdi: "Fatma'nın,
kocasını öldürme sııçun-
dan ölüme mahkûm edil-
diğini biliyorum.
Fatma'nın ölüm ceza-
sıııın derhal hafiflctilme-
sini sizden ısrarla istiyo-
rum. Fatma'ya karşı açı-
lan davadelillerinin,mah-
kûmiyetinin daha üst bir
ınahkemede değerlendi-
ı ilınesini de kapsayacak
şekildcincelenmesi koıııı-
sıında ısrarediyorunı. Si-
ze imzanız bulunan Ulus-
lararası İnsan Hakları
Bildirgesi'nin 3. madde-
sini habıiatırım ki her in-
sanın yaşama lıakkı var-
dır."