17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2005 CUMA 8 HABERLERIN DEVAMI TURKİYE Istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmir Manısa Aydın Denızli PB PB PB PB PB PB PB PB 12 10 10 10 15 11 13 10 Sinop PB 9 Adana PB 18 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskışehir Konya Sıvas PB PB PB PB PB B PB 11 10 10 10 9 8 2 Zonguldak PB 10 Antalya PB 17 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Sıirt Hakkâri Van PB Y PB Y Y K K 17 9 12 11 8 -2 0 PB -9 Butun bolgelerımız par- çalı ve çok bulutlu, Kıyı Ege, Akdeni2 kıyıları, Do- ğu Anadolu'nun guney- doğusu ıle Guneydoğu Anadolu yağışlı geçecek Yağışlar yağmur ve sağa- nak, Doğu Anadolu'nun guneydoğusunda kar şeklındeolacak Havası- caklığı Marmara'da bıraz (1 ıla 3 derece) artacak Dığer yerlerde onemlı bır değışıklık olmayacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn K K K Y Y Y Y K -1 0 4 9 6 6 6 4 Berlin K 5 Moskova PB -2 Budapeşte K 0 Aşkabat Y 9 Madrıd PB 13 Astana PB -9 Vıyana Belgrad PB 4 Bakû Sofya PB 3 Bişkek 0 Taşkent PB 8 Roma Y 11 Tıflis Atina Y 14 Kahıre Y 17 Münih 3 Zürih K 0 Şam Y 10 Açık Parçalı bulutlu Sıslı Bulutlu ^ Çok bulutlu ' Yağmurlu Karlı Sulu kar > Gök gürultulu GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK • Baştaraft l. Sayfada Dışişleri tarama sürecinin "ne kadarzaman ala- cağı konusunda biröngörüde bulunmanın mümkün olmadığını" söylüyor, "sürecin çok uzun olmasını beklemiyor." AB Komisyonu'nun Rehn aracılığıyla açıkladığı süreç bugüne kadaraday olan hiçbir ülkeye uygu- lanmadı ve fakat, Türkiye baştan beti müzakerele- rin ancak tarama sürecinin sona ermesinden son- ra başlatılacağını bilmesine karşın bu ayrımcı an- layışa karşı çıkmadı. Tarama sürecini bir yıl gibi uzun bir süreye bağ- lama çabası AB'nin Türkiye ile müzakereleri genış zamana yayma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğınin 2014'te gerçek- leşeceğini sananlara yeni olasılıklar gösteriyor. Bu olasılıklar Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın dilinden düşürmediği tarihle giderek örtüşüyor. Chirac'a göre tam üyelik ancak on beş yıl sonra gerçekleşebilir. Türkiye-AB müzakereleri tarama sürecinin sona ermesinden sonra 2006 yılı sonlarında başlarsa, ancak 15 yıl sonra, 2021 yılındatam üyeliğe kavuş- ma olasılığımızdan söz edebileceğiz demektir. Üstelik müzakerelerin işleyiş biçiminı komisyon saptayacak, bu kararını -Güney Kıbrıs'ın da ıçinde bulunduğu- AB Konseyi'nin onayına sunacak. Komisyon tarama sürecini bir yıl olaraksaptarve bu kararı AB Konseyi de onaylarsa başta Fransa birçok Avrupa ülkesinin tam üyeliği zamana yay- mayı öngören politikasında ilk adım atılmış olacak. AB Komisyonu'nu tarama süresiyle ilgili kararın- dan vazgeçırebilecek miyiz? 17 Aralık zirvesine koşul kabul etmeyeceğimizı söyleyerek Brüksel'e giden RTE ve Gül ikilisinin, ister kabul et, ister etme diye önlerine konulan zir- ve kararlarını kabul ederek döndükleh dikkate alı- nırsa fazla umuda kapılmamak gerekiyor. AB Komisyonu'na fazla direnemeyeceklerini anımsatan birdiğer işaret; bu hükümetin gelişme- leri izlemek ve dışişlerine bir açıklama yapmakla yetinmesi. Bir başka gerçek; bu hükümetin AB'den gelen dayatmalara, kararlara direnme gücü olmaması. Tarama sürecinin 2006 sonlanna ertelenmesi başka birtehlikeyi akla getiriyor. Türkiye'nin üyeli- ğine karşı çıkan muhafazakârların kazanma şansı- nın yüksek olduğu Almanya'daki seçimler 2006'da! • •• Dışişleri'nin son açıklamasında Kerkük geniş y- er tutuyor. Ne yazık ki bu açıklamalar da doyuru- cu ve inandırıcı olmaktan uzak. Dışişleri Kerkük'te Kürt aşiretlerinin nüfus coğ- rafyasını bozan, kente on binlerce Kürt'ü yerleşti- rerek ilk seçimde yönetimi "demokratikyoldan" ele geçirmeye calışan eylemlerinden "bilgi sahibi" ol- duğumuzu söylemek ve "bu şekildeki uygulama ve emhvakilerin" Irak'ta kalıcı toplumsal barış ve hu- zurun teminine katkıda bulunmayacağı "mesajını" vermekle yetiniyor. Dışişleri, son açıklamasında Kürt aşiretlerinin şantajına boyun eğen, Kerkük'e yerleştirilen 300 bi- ne yakın Kürt'ün şimdilik 108 bininin 30 Ocak se- çimlerinde oy sahibi olmasına -yazılı bir açıklamay- la- resmen yeşil ışık yakan ABD'yi eleştiren tek bir sözcük kullanmıyor. ABD'nin, Türkiye'nin onca girişimini hıçe say- masına değinmiyor bile. Sadece ABD değil, Kuzey Irak'taki Kürt aşiretle- ri de Türkiye ile oynuyorlar. Geçenlerde sınırı ka- patmış, Türk kamyonlarını haraca bağlamışlardı. Önceki gün Zaho'dan alınan haberlere göre, aşi- retler yine binlerce Türk kamyonunu sınırlarımız ötesinde alıkoydu. Dışişleri (hükümet) aleyhimize hareketlerine kar- şın ABD'ye karşı üç maymunları oynuyor: Duymu- yor, görmüyor, konuşmuyor. Hayır, hayır: Duyuyor, görüyor, ama konuştur- muyorlar, ko-nu-şa-mı-yorrrr! Memurlara sicil affina destek yok I Baştarafı 1. Sayfada suçlar, zinımet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcı- lık, sahtecilik" gibi suçlar hariç olmak üze- re memurların tüm ida- ri cezalarına af getiril- mesi öngörülüyor. Taslağa göre 1999- 2004 yı 1ları arasında Devlct Memurları Yasa- sı gcreği "uyarma, kı- nama, aylıktan kes- me" ve "kademe iler- lemesinin durduml- ması" cezası alan me- murların bu cezalan si- cilden silinecek. "Affa uğramış olsalar dahi kamu görcvine engel suçlar dışındaki suç- lar nedeniylc meslek- ten atılan devlet me- murlan memurluğa dönebilecek." Taslağın yasalaşması durumunda 20 bin 543 memur aftan yararlana- calc. Bu memurların 9 bin 3 61' i uyarma, 5 bin 682'si kınama, 3 bin 123'ü aylıktan kesme, 1551'ı kademe ilerle- mesinin durdurulması, 639'unun da memur- luktan çıkarılma cezası aldığı kaydedildi. 187 memurun da "diğer ne- denlerden" dolayı si- cillerine not düşüldiiğü belirtildi. KESK Başkanı Sami Evren, toplu görüşme- ler sırasında memura sicil affını kendilerinin gündeme getirdiklerini belirterek "Yasa tasla- ğını birlikte hazırla- nıamız gerekirdi, top- lu görüşmenin gereği budur. Ancak hükü- met, bizi dikkate al- mayarak tek taraflı olaraktaslağı hazırla- dı. Bize bilgi bile ver- medilcr ya da görüşü- müzü almadılar. Bu ncdenle tek taraflı olarak hazırlanan tas- lağa desteğimiz yok" dedi. Sicil affını gündeme getirmelerinin nedenini sendikal hak ihlalleri nedeniyle ceza alan ça- lışanların sicillerinin düzeltilmesi olduğunu anlatan Evren, "Son 15 yıllık süreçte binlerce arkadaşımız sendikal faaliyetlerden dolayı disiplin cezası aldı. Amacımız onlara af getirilmesiydi. Yalnız- ca yüz kızartıcı suçla- rın kapsam dışı tutul- masını istedik" diye konuştu. Botoks spastiklere umut Sosyalgüvenlik kurumlarının getirdiği lasıtlamalar nedeniyleTürkiye'de bulunan 600 bin spastik çocuktan sadece on bini tedavide önemli aşama sağlayan ilaca ulaşabüiyor ŞULE KOKTURK Tıbbın birçok alanında tedavi amaçlı olarak uygulanan "bo- toks", spastik çocuklann teda- visinde umut oluyor. Ancak, Tür- kiye'de yaklaşık 600 bin spastik çocuğun bulunmasına karşın, bu ilaca ulaşabilen çocuk sayısı on binlerde kalıyor. İlaca ulaşmada- ki en önemli problem botoks ila- cının pahalı oltnası nedeniyle sosyal güvenlik kurumlarının çe- şitli kısıtlamalar getirmesi. Bun- lar arasında da, 8 yaşından büyük çocuklara uygulanan ilaçbedeli- nin SSK tarafından karşılanma- ması, heyet raporları istenmesi gibi çeşitli zorluklar yer alıyor. Konuyu gazetemize değerlen- diren Istanbul Üniversitesi Cer- rahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabılim Dalı öğretım Üyesi Prof. Şafak Karamehmetoğlu, 2-3 yaş- larında beyinlerinde meydana gelen bir hasar nedeniyle spas- tite gelişen ve kaslan aşırı ka- sılan çocuklar için, fizik te- davi ile birlikte uygulanan botoksun bir umut oldu- ğunu, ancak botoksun ;h pahalı bir ilaç olması ne- • V deniyle sosyal güvenlik kurumlarınca kısıtlı olarak verildiğini vurguladı. 8 yaşına kadar ödeniyor Karamehmetoğlu, "Spastik çocuklann aileleri genellikle fakir ve aileler, pahalı bir ilaç olan botoksu karşılamaktan yoksunlar. Dolayısıyla sağlık şemsiyesinin içinde bunun karşılanması gerek ama tam tersine, ilaç pahalı olduğu için birtakım kısıtlamalar getirili- yor. SSK 8 yaşından büyük ço- cukların ilacını ödemi- yor. Belli uzmanlık alanı dışındaki ^ \ doktorlar ya- zamaz deniyor, ' sağlık kurulu raporları isteniyor. Bir sürü zor- luk çıkarılıyor" dedi. Türkiye'de yaklaşık 600 bin spastik çocuğun olma- sına karşın ılacın uygulan- dığı çocuk sayısının yaklaşık 10 bin civarında olduğunun tahmin edildiğini açıklayan Karameh- metoğlu, "Rehabilitasyonun bu çocuklarda vazgeçilmez ol- masına karşın, masraflarını da Emekli Sandığı ve SSK kar- şılıyor, ancak Bağ-Kur, Yeşil Kart ve herhangi bir sosyal gü- vencesi olmayan yurttaşların çocukları ise bu imkândan ya- rarlanamıyor" diye konuştu. Karamehmetoğlu, spastitenin, Akşit, toplantıda Türk kadınının siyasette yeterince temsil edilmediğini söyledi. (AA) Türk kadını BMgündeminde Türkiye raporunu sunan Bakan Akşit, 'türban sorununun' üniversitelerin alacağı kararlarla çözülebüeceğini savundu NEW YORK (AA) - Devlet Bakanı Güldal Akşit, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı HerTür- lü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmcsi (CE- DAW) kapsamında, Birleşmiş Milletler'e (BM) Türkiye raporunu sundu. Raporu inceleyen CDAW üyeleri, töre ve namus cinayetleri, bekâ- ret testi ve üniversitelerdeki türbanı sordu. Akşit, üniversitelerde türban sorunu yaşandığını savu- narak "Bu, hükümetin alacağı bir karardan öte, üniversitelerin alacağı kararlarla ve nııı- tabakatla çözülebilecek bir sorundur" dedi. NevvYork'ta Akşit tarfından, 23 üyeli CEDAVV Komitesi'nin 32. dönem toplantılan çerçevesin- de BM'ye sunulan 50 sayfalık rapor, hükümetin kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi ve kadın- erkek eşitliğinin sağlanması için aldığı önlemle- ri kapsadı. Komitede, Türkiye'deki kadın örgüt- leri tarafından hazırlanan ve 17 Ocak'ta CEDAVV Komitesı'ne sunulan 2 "gölge rapor" da ince- lendi. CEDAVV Komitesi, bu raporlara ve komi- tedekı değerlendirmelere dayanarak Türkıye'de kadının durumıı hakkında bir tavsiye kararı ala- rak önümüzdeki günlerde açıklayacak. Reformları anlattı Akşit, BM'de yaptığı sunumda,Türkiye'de ka- dının statüsünün iyileştirilmesi için yapılan ana- yasal değişiklikleri, Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve Iş Kanunu'nda yapılan re- formları anlattı. Yapılan pek çok reforma karşın Türkıye'de kadınlann hâlâ istenilen pozisyonda olmadığını ifade eden Akşit, AB üyelik süreci çerçevesinde insan hakları alanında gerçekleşti- rilen iyileşmelerin de kadınlann durumunun iyi- leştirilmesi sürecini hızlandırdığını bildirdi. Türk kadınının siyasette yeterince temsil edilmediği- ni belirten Bakan Akşit, 3 bin belediyeden sade- ce 18'inin, Meclis'teki milletvekillerinin ise yüz- de 4.4'ünün kadın olduğunu söyledi. Bekâret testi ve şiddeti de sordular Sunulan raporlar üzerinde ön inceleme yapan CEDAVV Komitesi üyelen ve uluslararası kadın sorunu uzmanları, Akşit'e töre ve namus cinayet- leri, kızlara bekâret testi uygulanması, aile içi şiddet, kadına karşı şiddet ve üniversitelerdeki türbana ilişkin sorular sordu. Yeni Türk Ceza Ya- sası'nın töre ve namus cinayetı işleyenler için ağırlaştınlmış müebbet hapis öngördüğünü belir- ten Akşit, bunun en yüksek ceza olduğuna dik- kati çekti. Türbanın da üniversitede okuyan kızlar için sorun olmaya devam ettiğini savunan Akşit, "inançlarından ötürü, kız öğrencilerin eğitim almakta güçlük çektiğini" ıleri sürdü. Alparslan'a görev vehlmedi GÜL'DEN AİHM'DE TÜRBAN MANEVRASI ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Avrupa İnsan Haklan Mahke- mesı'ndekı (AtHM) türban dava- sında Türkiye'nin savunmasını ha- zırlayan Şükrü Alparslan'a "tem- yiz aşamasında" görev vermedi. Alparslan, Leyla Şahin'in Türkiye aleyhine açtığı davada savunması- nı "türbanın Cumhuriyet ilkele- rine karşı siyasal bir simge hali- ne getirildiği" tezine oturtmuş, nıahkeme de 29 Haziran 2004'te bu görüşle Türkiye'yi haklı bulmuştu. Şahin'in avukatlannın AİHM'de temyize taşıdığı davada savunma- nın Alparslan'dan alınarak Dışişleri uzmanlarına bırakılması tartışma yarattı. Edinilen bilgilere göre AİHM'nin Büyük Dairesi'ne taşı- nan davada bundan sonra savunma, Gül'ün talimatı doğrultusunda Dı- şişleri uzmanlarınca hazırlanacak. Gül, son olarak AİHM'deki Fazilet Partısi'nin kapatılması ve Merve Kavakçı davalannda Dışişleri bü- rokratları tarafından hazırlanan me- tinlere müdahale ederek Türki- ye'nin savunmalannı zayıflatmıştı. AİHM'de Türkiye aleyhine açılan davalarda savunmayı hazırlayan Dı- şişleri'nin, hükümetlerin siyasi ter- bacak çarprazlaması, parmak uçlanna basma ve dizlerde bü- külme ile belirti verdiğini belir- terek "Aşırı kasılan kasa, ge- rekli muayene yapıldıktan son- ra botoksu uyguluyoruz. tla- cın etkisi 7 ila 10 gün sonrasın- da ortaya çıkıyor ve yoğun fiz- yoterapi uygularsanız en az 3 ay, en fazla 24 ay ilacın etkisi sürüyor" diye konuştu. Yoğun fizyoterapi şart Ilaçla beraber yoğun fizyote- rapi uygulanması gerektiğini vurgulayan Karamehmetoğlu, ilacın etkisi geçse bile fizyotera- pinin etkisi ile kasılma ve kasıl- maya bağlı yürüme bozukluğu- nun iyileşebildiğini anlattı. Ka- ramehmetoğlu, botoksun 2 ile 8 yaş arasındaki çocuklarda tercih edildiğini, ancak 20 yaşında da- hi uygulanabileceğini anlattı. Altın renkli' üretim 2500 yıllık teknikle zeytinyağı İZIV1İR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - "Zeytinyağı mucizesinin başkenti" Klazomenia'da 2500 yıl sonra yeniden "altın renkli" zeytinyağı üretiliyor. Urla'da ortaya çıkanlan, Anadolu'nun en eski ve tek antik zeytinyağı işliğinde, zamanın teknikleri kullanılarak üretilen zeytinyağı, lezzetiyle tadı damakta bırakıyor. işlikte eksiklikler olmasına karşın üretim yaptıklannı anlatan kazı başkanı Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Güven Bakır, denemeler sonucunda doğal zeytinyağı üretımini gerçekleştirdiklerini belirtiyor. Antik kentte yapılan üretimin eğitim amaçlı gerçekleştirildiğine dikkat çeken Bakır, 2500 yıl önce nasıl bir sistem kurulduğunu bugünün insanlarına göstermek istediklerini söylüyor. Ticari amaç taşımıyor Klazomenia'nın zeytinyağı üretiminde ve dışa satımında önemli bir merkez olduğunu vurgulayan Bakır, "Klazomenia, o günün teknolojisiyle üretim kapasitesi yüksek bir fabrika olarak gözüküyor. Burada ürettiğimiz zeytinyağları ticari bir amaç taşımıyor. Meraklılarına birer örnek sunuyoruz" diyor. 25 yıldır bu alanda çalıştıklarını belirten Bakır, zeytinyağının üretim zamanı bölgenin turizme açılmasını hedeflediklerini kaydediyor. Bakır, "Zeytin meyvesinin olgunlaştığı kasıın, aralık, ocak aylarında haftada bir, üretimin gösterildiği bir panayır düzenlensin. Zeytinyağı üreticileri ürünlerini sergilerken, o dönemin koşullannı gösterelim. Bir kır lokantası oluşturularak zeytinyağlı yemekler sunulsun. Yerel olan, elde yapılmış şaraplardan ikram edelim" diyor. cihlerine göre değil, "Anayasa, mevcut yasalar ve yargı kararla- n" çerçevesinde savunma yapması gerekiyor. Gül ise FP ve Kavakçı davalannda mahkemeye hükümeti- nin siyasi görüşlerini iletmişti. Gül'ün bu gelişmelerin ardından Şahin davasının temyiz aşamasında da Alparslan'a görev vermemesi, Türkiye'nin vereceği savunma ko- nusunda soru işaretlerine neden ol- du. Gül, yakın zamanda gazetecile- rin AtHM ve türbana ilişkin sorula- nna "Artık farklı bir Türkiye'den söz ediyoruz. Bi/ özgürlüklerden yanayız" karşılığını vermişti. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada run çıkarmadı. Yol boyu Orta Asya coğrafyasının önemli bir bölümünde olduğu gibi Ibrahim Tatlı- ses'in türkülerini dinledik. Şoför kaseti sarıp sarıp yeniledi. Türkmenler Tatlıses için "En iyi inleyen adam" diyorlar. Uzun çöl yolculuğundan sonra usul usul başlayan Hazar, doğanın sabah uyanması gibiydi. Su sızıntı- ları ınce ince başladı, giderek kalınlaşıp Hazarlaştı. Türkmenbaşı'nda kısa bir tur attıktan sonra lima- na geldim. Geliş kolay oldu ama, taksi şoförüne pa- rayı veriş kolay olmadı. llle dolar istiyor. Üzerimde Türkmenistan parası, manat var. "Olmaz" dedi, "do- lar isterem." Liman görevlisi Bakû'ya gidecek feribotun hare- ket saati olarak şunu söyledi: "Siz binin, bugün yola çıkacak..." Seferler böyle düzenleniyormuş. Bazen ertesi gün demir almaya karar verdikleri de oluyormuş. Ben şanslıyım. Bugün yola çıkacağız. Bilet Türkmenlere 30 dolar, yabancılara 85 dolar. Gişe önünde tanıştığım Ramiz Bey, "Birlikte bine- riz, birlikte gideriz" dedi. Asma merdivenden çıktık gemiye. Ramiz Bey ön- de ben arkada. Görevliyle konuştu, 10 dolar vererek özel kamarayı açtırdı. Yol ikliminin verdiği sıcaklıkla ben de aynı yakınlıkla davranmaya başladım. Daha kamaraya yerleştik yerleşmedik torbasını masasının üzerine koyup 40 yıllık dost gibi seslendi: "Efendiiiiim bakalım neyimiz var..." Çantadan kocaman bir sucuk, ekmek, iki kalıp peynir, yarım şişe votka çıkardı... Biz Türkler... Ramiz Bey Azeri ama, Aşkabat'ta oturuyor. Akra- balarının çoğu Bakû'daymış. Bir çırpıda yaşamöy- küsünü anlattı. Arada votka şişesine uzanıyor. Her yudumdan sonra söyleniyor: - Niye içerler bu zehri? Az sonra bır yudum daha alıyor. Ardından nakarat: - Niye içerler bu zehri? Ben de her soruşta aklıma ilk geleni söylüyorum: - Hayatı zehir etmek için... Zehir gibi olmak için... Biz votkanın da yardımıyla uçuyoruz ama, gemi yerinde. Ne zaman kalkabilir diye sordum, "Boş ver, sehere kalkar" dedi. Ramiz Bey'in yerini çoktan Ra- miz Abi almıştı... Hoş Azeri şivesiyle her telden ça- lıyor. Konu Türklere gelince ezberini akla getiriyor- muş gibi hafif duraladı, devam etti: "Türkler bir gözünü açtı, ok attı. öteki gözünü açtı, kılıç çekti. Şöyle silkelendi, ata bindi. Şimdi yatiyorik yatanda..." Uyuduk, uyandık... Ertesi gün boyunca sürdü yol- culuk. Sohbet aralarında güvertede tavla oynadık... Gemiyi keşfe çıktık. Geminin adı Profesör Gül. Ra- miz Abi, "Profesör Gül, deniz mektebini bitirmiş, Azeri birâlimdir" dedi. Ramiz Abi'ye göre Rusya birkaç kez parçalana- cak, sonunda Moskova hanlığına dönecek. Erme- nistan'la bu kuşaklar değil, önümüzdeki kuşaklar barış yapacak. Şimdikiler kana bulaştığı için olmaz. Iş Azerbaycan'ın yönetimine gelince, Aliyev'e tam destek verdi: "Ata kanunudur. Siyasette birprezidentyeter, o ka- dar." Akşama doğru denizin üzerine tatlı bir kızıllık çök- tü. Bir de kuş sürüleri eklenince, "Ramiz Abi" dedim, "biraz da kuşlarla konuşalım." Eskiden bu çevre kuş sürüsünden geçilmezmiş. Şimdi azalmış. Akşam Bakû'ya vardık. Nerede ka- lacağım? Ramiz Abi de akrabalarına misafir... Çıkış- taki taksi şoförü yaşadığı evin bir odasını pansiyon olarak paylaşıyormuş. Ramiz Abi bizi anlaştırdı. Eve birlikte gittik. Şoför, "Bana Hacı Aga deyeceksin" dedi. Birkaç gün sonra Ramiz Abi, Hacı Aga'nın evi- ne bize misafirliğe geldi. Yemekte votkadan bir yu- dum alıp bağırdr. - Niye içerler bu zehri? ankcum " cumhuriyet.com.tr Taşıyıcılar'dan hükümete çağrı • tstanbul Haber Servisi - Türkiye'de üye sayısı olarak en büyük sivil toplum kuruluşlann- dan olan S S. Tüm MotorluTaşı- yıcılar Kooperatifleri Merkez Birliği, Ulaştırma Bakanlığı'na "4925 sayılı Karayolu Taşıma Yasası"nın günün koşullarına gö- re düzenlenmesi çağnsında bu- lundu. Merkez Birliği Başkanı Cemil Ok, düzenlediği basın top- lantısında "Sektörün sorunları bir günde halledilemez. Ekonomik altyapının hazır- lanması gerekmektedir. lîsnafımıza belli dönemi ödemesiz olmak üzere düşük faizli destekleme kre- disi verilmelidir" dedi. Taşıma sektörü esnafının krizle karşı karşıya bulunduğunu anlatan Ok, 2004 yılı vergilerinı yatıramayacak durumdaki tayışıcı es- nafının vergi cezalarından muaf tutulmasını istedi. PKK'li Kesbîr serbest bırakıldı • LAHEY (AA) - Hollanda'da rııtuklu bulunan te- rör örgütü PKK üyesi Nuriye Kesbir serbest bırakıl- dı. 2001 yıhndan bu yana Hollanda'da bulunan terör örgütü üyesi Kesbir, geçen sonbaharda Hollanda Adalet Bakanlığf nın Türkiye'ye teslim edilmesi yö- nündeki kararına karşı açtığı davayı kazanmıştı. Küba'da sigara yasağı geliyor • HAVANA (AA) - "Puronun cennetı" Küba'da ge- lecek aydan itibaren kapalı kamusal alanlarda tütün ürünleri içilmesi yasaklanıyor. Hükümetin hazırladı- ğı yasa taslağı, büro, mağaza, sinema, otobüs, taksi, okul, spor tesısleri ve kamusal alanlarda tütün ürün- lerinin tüketilmesinin yasaklanmasını öngörüyor. Bush'un kmna iş teklifi • İSTANBUL (AA) - İstanbul'da faaliyet gösteren Doğa Eğitim Kurumlan'nın genel müdürü Uğur Ga- zanker, ABD Başkanı George W Bush'a, İngilizce öğretmeni olan kızı Jenna Bush'un okullarında öğ- retmenlik yapması teklifini içeren bir mektup gön- derdi. Gazanker, Beyaz Saray'dan mektubun işleme girdiğine dair bir numara aldıklannı söylerken ma- aşın henuz belirlenmediğini, ancak muhtemelen 1 500 dolar olarak belirlenebileceğini kaydetti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear