14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2005 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Umacımn Kurbanları VVASHINGTON yönetiminin küresel güvenlik için tehdit oluşturduğunu düşünen ülkeler arasında Türkiye'nin en başta oluşu çok ilginç, fakat hiç şa- şırtıcı değil. Bu son anketi yapan BBC, Iran'la Su- riye'yi araştırma kapsamına almamış olsa gerek. Türkiye, nüfusunun yüzde 82'si "ABD dünya gü- venliği için tehdit oluşturuyor" dediği için en ba- şa geçmiş ama, bu iki komşuda da herkesin böy- le diyeceği muhakkak. Çünkü Bush yönetimi, iki- de bir, silahlı eylemle onların da tepesine binmek- ten söz ediyor. Türkiye'deki oranın yüksek çıkışını ayrıca çö- zümlemeye gerek var mı? Irak savaşı, o ülkenin ken- disinden sonra en çok bize zarar verdi. öldürülen, hatta kimi kurban kesergibi boğazlanan şoförleri- mizin sayısı ABD ve Ingiltere'den sonra oraya as- ker gönderen ülkelerin bile kayıplarından fazla. Savaşın, başka yollarla Türk ekonomisine yitir- tikleri de işin cabası. Buna bir de, Türkiye'nin beş yüz kilometre ötesinde kritik bir durum olsa bura- lara gelmekten korkan turistleri, özellikle Amerika- lıları ekleyebilirsiniz. Türklerin ve Iranlılarla Suriyelilerin Bush Ameri- ka'sını güvenlik tehdidi olarak görmesini anla- yabilirsiniz ama, asıl şaşırtıcı olan, yine BBC anke- tine göre, ABD'nin "geleneksel müttefikleri"n\n, yani fngiltere, Almanya ve Italya halklarının da bü- yük oranda aynı "tehdit" değerlendirmesi yapmak- ta oluşlarıdır. Amerika kıtasındakilerin, Arjantin, Brezilya, Ka- nada, Meksika gibi ülkelerin halkları da öyle. On- lara yönelik bir tehdit yok ama, bu saldırgan poli- tikanın dünya huzurunu bozmakta olduğunu onlar da görüyorlar demek ki. Peki, bu saçmasapan Irak savaşı yüzünden 1.300 askerini kaybetmiş ve kaybetmekte olan Amerikan halkının aynı sonuca varmayışına ne bu- yurulur? Böyle politikalara destek verirken ve can kayıplarını böylesine önemsemezken ne düşünü- yorlar acaba? Suikastlarla ve canlı bombalarla öl- dürülen işbirlikçi Iraklılara, işgal gölgesinde iş gö- renlere, valilere, polislere üzülmediklerini de düşün- sek, hiç değilse kendi oğullarına ve kızlarına acı- mazlar mı? Oradaki büyük medyanın, büyük holdinglerin de etkisiyle iktidardan yanacephetutuşu mu? Genel- likle pek "konformist" olan, yani baştaki "büyük- ler" ne düşünürse ona uyan Amerikan halkının do- ğal davranışı mı? Nasıl oluyor da, Irak'tan sonraki seçimde de Bush kazanıyor? Ama halka haksızlık etmeyelim: Son seçimde Bush'a oy vermeyenlerin oranı da yüzde 45'in üs- tündeydi. Yalnız, şu farkla: Zekâ ölçme anketleri ya- pan bir başka Ingiliz kuruluşunun araştırması, nü- fuslarının ortalama zekâ düzeyi yüksekliğine göre yapılan sıralamada en başta gelen tam 16 eyale- tin hepsinde ve biraz aşağıdaki başka üç eyalette Bush'un son seçimden yenik çıktığını gösteriyor. Bu 19 eyaletin zekâ düzeyi, kazandığı öbür 31 eyaletin ortalama zekâ düzeyinden yüksekmiş! CumhuriYet kitap kulübü BİZE DE BANAZ'DA PİR SULTAN DERLER !{"§ | l'lr .Sulîüiv l.)rrl< î Ali Haydar Avcı Yeni belge ve bilgiler ışığında Pir Sultan Abdal Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbulTel:(0212) 514 01 96 MARDİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN üosyaNo: 1999/306 Davacı TCDD vekıli Av. Coşkun Türkmen tarafın- dan davalılar Nazım, Circir, Nassi, llyas Şarlık ve Şeyhdavut Hazar mirasçılan aleyhine açılan tapu ıp- lalı ve tescil davasmda; Mardin ilı Çıftlik köyü pafta: 3, parsel: 273 sayılı taşınmazın davalılar adıııa olan tapu kaydının iptali ile davacı kıırum TCDD adına tescili için açılan tapu iptali ve tescil davasının duruşması 24.02.2005 günü saat 09.40'a bırakılmıştır. Davalılardan Sultan Bulut (Birayoğlu)'un adresi nıeçhul olduğundan adına ilanen tebligat yapılmasına karar vcnlmiştir. Bu davaluıın duruşma günü olan 24.02.2005 günü saat 09.40'ta mahkememizde hazır bulunması ya da kendısini bir vekille tenısil ettirmesi, aksi takdirde duruşmanın yokluğunda yapılarak karar verileceği dava dilekçesının tebliği yerine kaını olmak üzere ila- nen tebliğ olunur. Basın: 2205 ADIYAMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 2003/881 E. 2004/490 K.. Davacı Sevil Tekcr tarafından davalı Mehmet Sıdık Teker aleyhine açılan boşanma davası karara bağlan- mış olup, bütiin araştırmalara rağmen davalı Mehmet Sıdık Teker' in açık adresıne ulaşılamadığından, kara- nn ilanen lebliği yoluna gidilmiş olup; Dıyarbakır ıli, Silvan ilçesi, Akdere köyü, 10 cilt, 38 hane no'da nüfusa kayıtlı Asker ve Şehdiye'den ol- ma Batman 1964 doğumlu davacı Sevil Teker ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Alı ve Kudret'ten olma Silvan 1963 doğulu davalı Mehmet Sıdık Teker'in boşanma- larına, ortak çocukları olan 1997 doğmulu Hilal'in velayetinın davacı anne Sevil Teker'e verilmesine dair karar verilmiştir. llanın yayımlandığı tarihten itibaren 30 gün içinde mahkemenuzın yukarıdaki esas ve karar sayılı dosya- sı temyiz edilmez ıse kararın kesinleşmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 17.01.2005. Basın: 2306 Kurultaya Giderken... CHP yaşadığı iç çekişmeler sonucu olağanüstü kurultaya gitme karan almıştır. Hangi nedenlerle böyle bir kurultaya gerek duyulduğu değil kurultayın sonucu önemlidir. CHP seçmenin yeniden ilgi odağı olmak istiyorsa bu kurultayda liderini değiştirmek zorundadır; çünkü lider kendini yenileyememiş, partiye yeni ufuklar açamamış ve seçmenin desteğini önemli ölçüde yitirmiştir. Yrd. Doç. Dr. Engin ÜNSAL Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi T ürkiye bir yandan AB'ye üye- lik sürecinde yaşayacağı zor- lukları ve vereceği ödünlerin ağırhğını tartışırken, artan borç yükü, yatırım olanağı verme- yen bütçeler işsizliği arttırırken, ekonomi- de yoksulu ezen gelişmeler sergilenir ve ya- bancı sermayenin ülke ekonomisine ege- men olma süreci yaşanırken, taşınmazlar yabancılar tarafından büyük bir iştahla sa- tın alınırken umutsuz ve sessiz çoğunluğun umudu olması gereken CHP kendini kı- sırdöngülerin içine tutsak etmiş ve ondan ön- cülük bekleyenleri büyük bir düş kırıkhğı- na uğratmıştır. Ülkenin geleceğinin söz ko- nusu olduğu böylesine önemli dönemlerde iktidarda olması gereken sosyal demokrat- lar kendi yanlışları sonucu muhalefette kal- mışlarsa, toplum onlardan, en azından, ik- tidarpartisini denetleyici, politikalanna yön verici bir işlevi yerine getirmesini istemek- te ve beklemektedir. Oysa CHP bu beklen- tilerin çok uzağında, kendini fildişi kulesi- ne saklamış ve kısırdöngülerin yaşandığı, öncülük edemeyen, üretemeyen bir parti konumuna gelmiştir. CHP ülkenin, toplumun ve kendi çıkarlan için ayağa kalkmak, ken- dini yenilemek ve yeniden umut olmak zo- rundadır. Bunu yapmadığı, yapamadığı za- man, bir eski eser olarak siyaset müzesine konacağını bilmesi gerekir. Siyaset iktidar olmak için yapılır. Hiçbir siyasal parti salt genel başkanına toplumda ayncahklı yer açmak için siyaset yapmaz, yapamaz. Oysa CHP'nin verdiği görüntü bu- dur. Parti kendini yazılı ve görsel basına teslim ederek, ondan medet umarak, kitle- leri dışlayarak, siyaset yapmanınyeterli ola- cağı sanısındadır. Bu yüzden toplumsal açı- lım seçeneğini kullanmamış, sivil toplum ör- gütlerini şemsiyesi altına almaya gerek gör- memiş, televizyon ekranı ve gazete sayfa- lanndan politika yapmayı yeterli görmüş, so- nuçta sürekli muhalefet partisi olmak gibi bir sonucu yaşamaktan kurtulamamıştır. CHP bundan sonraki siyasal süreçte ya li- derini değiştirmek ya da liderin yönetim anlayışını değiştirmesinin zorunlu olduğu- nu anlaması gerekecektir. CHP lideri sü- rekli olarak başkan olmak tutkusundadır. Bu doğaldır ama bir başkanın sürekli genel başkanhk görevini isteyebilmesi ve bu gö- revde kalmayı hak etmesi için bir şeyler üretmesi, partisini başarı ile tanıştırması, partisini yerel yönetimlerde ya da genelde iktidar yapması gerekir. CHP'nin genel baş- kanı bu görevde bu kadar uzun süre parti- nin başında kalmayı hak edecek bir başan- ya imza atamamıştır. Batı 'da partisine oy kay- bettiren liderler, kendiliğinden istifa ederek yeni insanlara yol açarlar. CHP yakın geç- mişte hiçbir yengiye imza atamadığı gibi ya- şanan başarısızlıktan dolayı partililerden özür bile dilememiş, yenilgileri doğal ka- bul etmiştir. CHP yaşadığı iç çekişmeler sonucu ola- ğanüstü kurultaya gitme karan almıştır. Hangi nedenlerle böyle bir kurultaya gerek duyulduğu değil kurultayın sonucu önem- lidir. CHP seçmenin yeniden ilgi odağı ol- mak istiyorsa bu kurultayda liderini değiş- tirmek zorundadır; çünkü lider kendini ye- nileyememiş, partiye yeni ufuklar açama- mış ve seçmenin desteğini önemli ölçüde yi- tirmiştir. Eğer bu kurultay liderini değişti- remeyecekse ve tüm olumsuzluklara karşın aynı lideri yeniden seçecekse, o zaman li- der yeni siyasal paradigmalan gündeme ge- tirmek, yeni açılımlan gerçekleştirmek, top- lumla yeni ittifaklar kurmak zorundadır. CHP'nin çok acele büyümeye, üye profili- ni değiştirmeye; gençleri, öğrencileri, kadın- ları, sivil toplum örgütlerıni ve özellikle iş- çi sendikalarını şemsiyesi altına almaya ge- reksinimi vardır. CHP, yönetim organlann- da sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine söz hakkı olan gözlemci olarak yer vermek ve onlarla ortak politikalar oluşturmak zo- rundadır. CHP muhalefet görevini sadece TBMM'nin duvarlan arkasında değil so- kağa taşarak yapmalıdır. TBMM içinde en- gelleyemediği AKP girişimlerini seçmen- le sokakta bütünleşerek, parlamento dışın- da muhalefet yaparak engelleyebilmeyi de- nemelidir. Toplumun ve ülkenin çıkarlan için yumuşak başlı muhalefet görüntüsünden kurtulup siyasetin sulannı ısıtmalıdır. Bu- nu yaptığı zaman yaratacağı heyecan fırtı- nası CHP'yi en yakın zamanda iktidar ya- pacaktır. Bir halk deyimi vardır; derisini değiştire- meyen yılan ölür. CHP, halkın bu öğüdünü asla unutmamalıdır. Kurban Eti Üzerine îrfan O. HATİPOĞLU Veteriner Hekim K urban Bayramı nede- niyle değişik açılar- dan tartışmalar başla- tılır. Dini duygular öne çıka- rılır, Kurban Bayramı'na sos- yal boyut kazandırılmaya uğ- raşılır. Bayrama damgasını vu- ran tartışmaysa "kurban deri- si" kavgasıdır. Yapılan tartış- maların içinde kurban etinin nasıl üretileceği, saklanacağı konusunda bilgilendirme ya- pılmaz. Oysa etin üretilmesi, tüketilmesi, saklanması, halk sağlığının korunması açısın- dan önemlidir. Kurban eti, kasaphk hayvan- lar olarak tanımladığımız bü- yükbaş (sığır, dana, manda vb.) ve küçükbaş (koyun, keçi) hay- vanlardan üretilmektedir. Et üretiminin belli koşulları var- dır. Et üretim işliği (mezba- ha) ve veteriner hekim kontro- lü zorunludur. Kurban kesim- lerinde zorunluluk yoktur. Ana- yolda, sokaklarda, evlerinbah- çelerinde, kısacası et üretimi- ne uygun olmayan yerlerde ke- simler yapılmaktadır. Kurban- hk hayvanlarda dinin koydu- ğu fiziksel kurallar kesim ön- cesi sağlık kontrolüne yardım- cı olmaktadır. Etin sağlık kont- rolü açısından kesim sonrası kontrol, mutlaka veteriner he- kim tarafından yapılmahdır. Yüzün üzerinde hayvandan in- sanlara geçen hastalık vardır. Tüberküloz (verem), şarbon, bruselloz (malta humması), kisthidatik bunlardan en yay- gın olanlarıdır. Etin biyolojik ve kimyasal yapısı kalitesini, sağlıklılığını olumsuz etkile- yen mikroorganizmaların üre- mesine uygundur. Kurban eti üretimi de kurallanna uygun iş- liklerde ve veteriner hekim gö- zetiminde yapılmahdır. Etteki kirlilik, hayvanın ye- tiştirilme aşamasında başlıyor. Yetiştiriciler hayvanlarını hız- lı geliştirmek için antibiyotik ve hormonlardan sınırsız, ku- ralsız olarak yararlanmakta- dır. Kesim öncesi hayvan, bu- lunduğu ortamın havasından, suyundan, yediği yemden vü- cuduna mikroorganizmalar al- maktadır. Kurbanlık olarak alı- nan hayvanlar stresten uzak, uygun ortamlarda tutulmah- dır. Kesim öncesi hayvan 24 sa- at aç bırakılmalıdır. Etin kir- lenmesinin kritik aşaması ke- sim zamanıdır. Kesimlerin uy- gun olmayan yerlerde "acemi kasaplar" tarafından yapılma- sı kirlenmeyi arttırmaktadır. Kesilen hayvanın ayakları, de- risi, iç organları özellikle iş- kembe ve bağırsakları, akan kan, kullanılan kesim malze- meleri, kasapların temizlik ku- rallanna uymamasından, kanuı tam akıtılamamasından kirli- lik oluşmaktadır. Kirlilik etin uzun saklanma- sını engeller, tüketicilerde be- sin zehirlenmesine neden olur. Örneğin Kurban Bayramı'nın ilk günlerinde sindirim siste- mi rahatsızhğı olan insan sa- yısı artar. Etin tüketilmesi ve saklan- masında da yeterli bilgiye sa- hip değiliz. Kurbanda et "sıcak et" olarak, yani kesimden he- men sonra tüketümektedir. Et- te kesim sonrası kimyasal re- aksiyonlar sürmektedir. Tü- kettiğimiz et, kaliteli et niteli- ğini almamıştır. Kaliteli, ger- çek anlamda et tüketmek için etler bir gün dinlendirilmeli- dir. Kalan etin uzun saklan- masının ilk aşaması soğutma- dır. Soğutma işlemi mikroor- ganizmaların üremesini azal- tır. Soğutma işlemi +10 C ile -1 C arasında yapılır. Pratik olarak buzdolabında 12-24 sa- at bekletilmelidir. Dondurma işlemi -10 C ile -15 C arasın- da yapılır. Dondurulmuş et -18 C'de uzun süre saklanabilir. Kuralına uygun çözdürülen dondurulmuş etin kalitesi ta- ze etten farksızdır. Çözdürme işlemi donmuş etin +15 C'ye ahnmasıyla başlatılır. Buzdo- labında bir gün bekletilmeli- dir. Daha yüksek ısılarda ya- pılan çözdürme işlemi ette mikroorganizmaların üreme- sine neden olur. Etin kalitesi ve sağlığı olumsuz etkilenir. Kurban kesiminde de kırmı- zı et üretim kurallarına uyul- ması zorunlu olmahdır. Bu du- rum, sağhklı et üretmenin ya- ni sıra ülke ekonomisine kat- kı da yapacaktır. Acemi ka- saplar tarafından kesilen hay- vanların derilerine zarar veril- mektedir. Hayvanların tırna- ğı, kanı, boynuzu vb. yan ürün- ler atılmaktadır. Dini ibadeti- mizin ilkel görüntülerden arın- ması için de kurallara uygun kesim yapılmahdır. Demirağlan Geliştirelim T o l g a A K G Ü N Emekli Ulaştırma Bakanhğı Müsteşar Yard. 1 997 yılı ağustosunda Maliye Bakanlı- ğı'ndan aynlarak Ulaştırma Bakanhğı Müsteşar Yardımcıhğı görevine atan- dım. Bakanımız, değerli bir devlet adamı olan NecdetMenzir, Müsteşanmız daha çok deneyimli bir bürokrat ve teknokrat olan Sü- reyya Yücel Özden; Demiryolları, Limanlar ve Havameydanları Inşaatı (DLH) Genel Müdürü Faruk Balcı; Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürü ise Tekin Çınar'dı. Ben de Devlet Demiryolları'ndan sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapıyor- dum. En önemli hedeflerimizden biri, demir- yollarını çağın teknolojisine ulaştırmaktı. Bu amaca varabilmede yol gösterici olması umuduyla 1998 yılı haziran ayında yapılan 9. Ulaştırma Şûrası'nda demiryollannın mo- dernleştirilmesi ile ilgili çok önemli karar- lar alındı. Bir de yayın yapıldı. Göreve başladığımda, Ulaştırma Bakanh- ğı DLH Genel Müdürlüğü tarafından yürü- tülmekte olan ve avam proje ile inşaatı baş- lamış olan Ankara-îstanbul hızlı tren hattı (Ayaş üzerinden) tamamlandığı takdirde, Ankara-îstanbul arası tren yolculuğunun 2.5 saate inmesi hedefleniyordu. Devlet Planla- ma Teşkilatı (DPT) ile yapılan 1998 yılı ya- tınm bütçesi görüşmelerinde inşaatı devam etmekte olan 10 kilometrelik Ayaş tünelinin henüz 8 kilometresinin tamamlandığı, geri kalan 2 kilometresinin tamamlanabilmesi için daha onlarca tünel açılacağı ve bu hat- tın kaça mal olacağının belirsizliği ortaya çıktı. DPT ile birlikte bu projenin şantiye düze- yinde devam etmesi için bir iz bedeli ödene- ği koyulmasına, bu hattın doğru bir hat olup ohnadığı, ayrıca maliyetinin ne olacağını saptamak üzere bir proje ödeneği konularak bu işin etüt ve projesinin yeniden ihalesinin yapılmasına, ancak proje bittikten sonra bu hattın inşaatına devam edilmesine karar ve- rildi. Şimdiye kadar bu etüt ve projenin iha- lesinin yapıhp çalışmanın bitirilmiş olması gerekirdi. Bu projeden vaz mı geçildi? Emek verilmiş, üzerinde çok durulmuş bu proje- nin müspet ya da menfi sonuçlandınlması ge- rektiğı kanısındayım. Öte yandan, 1998 yılında dönemin başba- kanına bizzat başvuran bir Isveç firmasının, kullanılmakta olan Ankara-îstanbul demir- yolu hattında hızlandınlmış tren seferleri ya- pılabilmesi için iyi bir proje sunduğu ve bu projenin dinlenmesi talimatı bakanlığa ulaş- tı. Bakanlıkta Müsteşar'ın başkanlığında ya- pılan DLH, TCDD genel müdürleri vc yet- kililerinin hazır bulunduğu toplantıda tsveç firması yetkilileri tarafından teklif edilen proje bizlere açıklandı. Bu projede 'tilting body' diye adlandırılan yeni bir sistemle ça- lışan, çeken ve çekilen araç dizisini ücretsiz olarak Türkiye'ye getirmek istediklerini, bu yeni sistemle mevcut hat üzerinde Ankara- îstanbul arasını dört saatte tamamlayabile- ceklerini ve daha sonra Ankara-îstanbul ara- sındaki kurplann, rayların, demiryolu alt ve üst geçitlerinin, hemzemin geçitlerin iyileş- tirilmesi (rehabilitasyonu) gerektiğini bildi- rerek ancak bu işler tamamlandıktan sonra hızlandınlmış tren seferlerinin başlayabıle- ceğinı, bu işin mali yükünün 450 milyon do- lar tutannda olduğunu, bu miktarı Hazine Müsteşarlığı garanti verdiği takdirde dış kre- di olarak getirebileceklerini söylediler ve bu projenin de kendilerine verilmesini talep et- tiler. Konu, Bakan, Müsteşar ve TCDD Ge- nel Müdürü tarafından Bakanlar Kurulu'na anlatıldı. Ilgiyle karşılanan bu projenin Ba- kanlar Kurulu'na getirildiği takdirde kabul edileceği bildirildi. Bu aşamada TCDD'de var olan hat üzerin- de Ankara-îstanbul seferinin dört saatte ya- pılabılirhğine ilişkin olumlu ve olumsuz ol- mak üzere iki ayrı görüş oluştu. Bir yandan da TCDD Genel Müdürü, aynı işe tspanyol, Alman, Amerikan, ltalyan ve Fransız firma- larının da talip olduğunu bildirdi. Genel Mü- dür'e aynı koşulları teklif ettikleri takdirde bu firmalarla da görüşebileceği bildirildi. Bu sırada TCDD Genel Müdürü Tekin Cı- nar'ın emekliliğini isteyerek aynlmasından sonra proje, inceleme aşamasında kaldı. lnceleme aşamasında TCDD'de lstanbul- Ankara tren yolculuğunun 4 saate indirile- bileceği görüşü egemen oldu. Bu sırada es- kı DPT Teşvik Uygulama Genel Müdürü Hasan MoUaoğullan TCDD Genel Müdürü olarak atanmıştı. Değinilen hattaki kurplar, raylar, alt, üst ve hemzemin geçitlerin ne şekilde yeni baştan iyileştirilebileceği, MoUaoğullan bu göreve geldikten sonra tespit ettirildi. Bu iyileştir- me tam anlamıyla yapılmadan, insan yaşa- mı söz konusu olduğundan, belirtilen hatta çalışan trenlerin saatlerinin düşürülmesinin uygun olmadığı, hayati tehlike arzedeceği gö- rüşüyle 450 milyon dolar dış kredili bu pro- je ihale edildi. Hazine Müsteşarlığı da bu projeye ait dış kredinin garantörlüğünü üstlendi. Yapılan ihaleye ALARKO ile birlikte bir tspanyol fir- ması müştereken girdıler ve ihaleyi kazan- dılar. Yer teslim anında Müsteşar, ben, TCDD ve DLH genel müdürleri yeni bakanla çah- şamayacağımızı anladığımızdan, 2000 yılı ba- şında emekhyeayrıldık. Bizden sonraki yet- kililerin, devletin devamlıhğı yönünden bu işleri sürdürmeleri gerekirdi ve bizler, böy- le yapıldığı kanısındaydık. Ne yazık ki demiryolunu geliştirici poli- tikayı hep savsakladık. Bu gelişmeleri sür- dürüp asıl ulaşım aracı olarak treni geliştir- mek ulusal politikamız olmahdır. Taşımacı- hkta bütün Avrupa demiryolunu seçti ve bu tutumunu sürdürüyor. PENCERE Soluk Soluğa Birlikte••• Bir gece tiyatrodaydım.. Ne oynuyordu? Çehov'dan 'Vişne Bahçesi' mi? 'Üç KızKardeş' mi? Belki de bir başka oyundu.. Ikinci perdeye doğru unutamadığım bir şey ol- du, yanımdaki koltuktaoturan kadının solukları sık- laştı.. Kendisini oyuna kaptırmış, nefes alıp verişleri hızlanmıştı.. • Insanın soluması yaşamının elektrosunu çıka- ran gösterge gibidir. Bir tiyatro salonunda sahneye şartlanan seyir- ciler, oyuncularla birlikte nefes alıp vermeye baş- ladıkları zaman, paylaşılan sanatın mutluluğu bir- liktelikte mayalanır... Ne sinemada insandan insana böyle bir payla- şım var. Ne televizyonda.. Ne mimarlıkta.. Ne resimde.. Sanatçıyla izleyicinin soluk soluğa bütünleş- mesi ancak tiyatroda gerçekleşebilir. • Geçen akşam TRT'de Işık Yenersu'nun yaşa- möyküsünü seyrettim. Kerime Senyücel'in yap- tığı filmin adı: "Tiyatronun Narin/Çetin Divası"... Müzik: Derya Köroğlu... Danışman: Ediz Baysal... Her belgeselde sanat değeri aramak elbette gereksiz... Ama bir gerçek sanatçının yaşam belgeseline sinema sanatı aşılandığı zaman ortaya çıkan ürün iki kere ikinin dört dörtlüğüne dönüşüyor. • Işık Yenersu'nun sanat yaşamı Türkiye'deki son kırk yılın dramına oturuyor... Peki "Bilim-eğitim-öğretim-kültür-sanat" üze- rine tasarlanıp kurulan laik Cumhuriyet, nasıl ol- du da aydınları, sanatçıları ve sanat sevenleri düş- man gibi gören iktidarların çaprazına girdi?.. Bugünkü hâl-i pür melalimizde sorunun yanıtı da yatmaktadır. • Türkiye girdiği çaprazdan nasıl kurtulabilir?.. Tiyatroyu severek.. Tüm sanatları bütün boyutlarıyla benimseyerek.. Islamda kadın özgürlüğü yoktur.. Kadın sahneye nasıl çıkacak?.. Tesettürlü mü?.. Dünya sanatına edebiyatçıların armağan ettik- leri binbir oyundaki kadınları sahnede canlandır- mak olanağını yok eden bir düzende nasıl yaşa- yacağız?.. Tiyatronun "olmazsa olmaz" yasası kadın öz- gürlüğüdür... Şeriat ile tiyatro, sanat ile sünnet, tesettür ile oyun- culuk bağdaşmaz... • Dünya büyük bir tiyatrodur.. Türkiye de büyük bir tiyatrodur.. Kurtuluşumuz bu tiyatroda oynayanlarla izle- yenlerin, soluk soluğa, nefes nefese, sanatı du- yumsayacak kültürün bilincinde buluşmalarına bağh... CumhuriYet kitap kulübü GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK SÖYLEV CİLT I-II GftZtM KEMAL ffCOTURK SÖYLEV Basıma hazırlayan: Ord. Prof. Dr. H1FZI VELDET VELİDEDEOĞLU Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 (34334) Cağaloğlu-İstanbulTel:(0212) 514 01 96 Yarım Bırakılmış Öyküler İlköğretim 1. ve 2. kademe HER ÖĞRETMENİN EL KİTABI DENGEKİIAP Tel: (0212) 528 94 64-65 SULTANBEYLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 2002/624 Karar No- 2003/598 Ordu ılı Ulubey ılçesı Aydınlar nüfusuna kayıtlı Mustafa ve Lusi'den olma 1977 doğumlu, Arzu Aktürk larafından ay- nı hanede nüfusa kayıtlı Yalçın ve Su/an'daıı olma 1973 do- ğumlu davalı Rahmi Aktürk'iin yapılan yargılaması sonunda şıddetlı geçimsızlık nedenı ile 26.06.2003 tarıhınde boşan- malarına karar verilmiş olup, davalı Rahmi Aktürk adresın- den tüm aramalara rağmen teblığe sarih adresi bulunamadı- ğından işbu kararın ilan tarıhınden itibaren 15 günlük yasal süresı içinde adı geçen davalı tarafından temyiz edilmediğı takdirde kesınleşmiş sayılacağı hususu tebliğ yenne kaım ol- mak üzere ilan olunur. 27.10.2004. Basın: 2245
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear