02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J\_U Li M. U M\ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 Nâzım 103 yaşında • KUltür Servisi - Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ve Barış Derneği, bugün 20.30'da Ses Tiyatrosu Ortaoyuncular'da "Nâzım'dan Okuma Tiyatrosu" adh bir etkınlik gerçekleştirecek. Geçen yıl Karaca Tiyatrosu'nda yapılan etkinlik, bu yıl Ferhan Şensoy'un desteğiyle Ses Tiyatrosu'nda yapılıyor. Ali Poyrazoğlu'nun da desteğiyle, Moliere'in 'Tartüf'üne 2005'ten bir bakış sunulacak. Yönetmenliğini ve dramaturgluğunu Yılmaz Onay'ın yaptığı oyunun müziği Nurettin Özşuca, ışık tasarımı Yüksel Aymaz'a, efektleri Ersın Aşar'a ait. Ali Poyrazoğlu, Rasim Öztekin, Mahmut Gökgöz, Metin Coşkun, Orhan Aydın, Eser Ali, Özlem Turhal, Gonca Konuklar, Murat Ilgar, Ezgi Coşkun ve Ferhan Şensoy rol alıyorlar. (0 216 414 22 39) Afganistan'ın gizlî mirası • KÂBİL (AFP) - Kâbil Ulusal Müzesi'nin onarım bölümü müdürü Shairazuddin Saifi, Afganistan'ın tarihi miraslarına restorasyon başlattı. Dincı Militanlarla savaş sırasında yağmalanırken tahrip edılen birçok Budist ve îslam öncesi heykellerinı onarma çalışmalanna başlayan Saifi, "Bunu yaparken gururlanıyorum, çünkü bu Afganistan'ın tarihidır" diyor. Çalışmalarını Kâbil Müzesi'nin arka odasında gerçckleştiren Saifi, onarımın tıtizlik ve dıkkat gerektiren bir iş olduğunu belirtti. Müzenin bulunduğu çevrenin de perişan bir halde olduğu, ayrıca çevrede önceki kral ve kraliçenin sarayından iskelet kalıntılarının da bulunduğu belirtildi. Müzenin yüzde yetmişinin yağmalandığı dini militanların savaşında, 2500-3000 arası parçanın Taliban tarafından yok edildiği de müze müdürü Omara Massoudi tarafından vurgulandı. Müze sorumlusu Fauzia Hamraz, "Heykelin her tarafını onarmıyoruz, çünkü yıkımda mirasımızın bir parçası ve insanlar bunu hatırlamah" dedı. Spencer Dryden öldü • LONDRA (BBC) - Spencer Dryden, 1960'ların ünlü rock topluluğu Jefferson Airplane'nin davulcusu 66 yaşında öldü. 1966'datopluluğa katılan, ABD'de ilk ona giren parçalara birlikte imza atan (Somebody To Love, Whıte Rabbıt) Dryden, 1970'te Woodstock Festivali'nin ardından topluluktan ayrıldı. Müzik geçmişi caza dayanan Dryden, topluluğun yeniden birleştiği 1989'da onlara katılmamış, ancak etkinliklerde birlikte sahne almıştı. Senaryolar yarışıyor • LONDRA (BBC) - Screenwriters Guild of Amerıca'nın dağıttığı ödüllerin adayları açıklandı. 'The Aviator' ve 'Hotel Rwanda'nın senaryo yazarları bu ödüle aday olan isimlerinden. 'Sideways', 'Before Sunset' ve 'Mean Girls' de 'En lyi Uyarlama Senaryo' dalında adaylardan. Ödüllerin kimlere gittiği, 19 Şubat'ta açıklanacak. 'En lyi Uyarlama Senaryo' dalındaki adaylardan bıri de Clint Eastvvood'un 'Million Dollar Baby'siyle Paul Haggis. Geçen yıl özgün senaryo dalında Sofia Coppola 'Lost in TranslationTa ödül almıştı. Ispanyol sopranoya veda • LONDRA (BBC) - Ispanyol soprano Victoria de los Angeles, tedavi gördüğü Barcelona'daki hastanede 81 yaşında öldü. 20. yüzyılın en ıyı sopranolarından kabul edilen sanatçı, 1979 yılında emekli olmuş, ancak 70 yaşına kadar resital vermeyi sürdürmüştü. 'Fıgaro'nun Düğünü'ndekı rolüyle ünlenen sanatçı (1944), ülkesinin yanı sıra Londra ve Parıs gibi önemli merkezlerde başrollerde sahneye çıktı. 'Carmen', 'Faust' gibi başyapıtlarda rol aldı, çoğunlukla Fransızca ve ltalyanca, gerektiğinde de Almanca yapıtlarda rol alsa da tspanyolca operalara özel bir önem verdi ve ülkesindeki çalışmalarını aksarmadı. 'Normalizasyon' süreci • Kültür Servisi - Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi ve British Çouncil işbirliğiyle ülkemizin konuğu olan Mark Leckey, yarın 18.30'daplatformda 'Normalizasyon/Makulleştirme Programı 2' adh söyleşisinde, son dönem çalışmalan üzerine konuşacak. Video çalışmaları ve ses yerleştirmeleri tasarlayan Leckey, konferanstan sonra, Fransız sanatçı Hadad Tal'ın başlattığı 'Global Hearl My Radio' oluşumu çerçevesindeki 'Global Heart Me' projesine, yeni bir ses sistemi çalışmasıyla katılacak. Bu proje 20 Ocak Perşembe 19.00'da ÎSM'dc (Istanbul Sanat Merkezi) gerçekleştirilecek. (0 212 233 22 38) HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ 'Insan yaşadığı yere benzer'Bilirdim ki, kar yağıp yollar kapansa da gene onlar bana gelecek. Sobayı alevlendirir, güğüme su ekler, odunlann kurulannı seçip yazı tahtasının ucuna, kapı arkasına istif ederdim... Gözüm yollarda izlerde kalırdı. Önlerinde sakolu bir adam, art arda, el ele tutuşarak o ak örtünün içinden çıkıp gelir- lerdi. Sonrası bana şenlik, bana üzünçtü. Günün neredeyse ilk iki saati onların üzerlerini kurutmak, iki saatlik yolu aşıp gelmelerinin soğukluğunu çözmekle ge- çerdi. Derse başladığımızda ise dünyalar onla- rın olurdu. Bense, bu dağ köyünde, onlara her gün ışık taşıdığıma inanırdım. Onlann bu hali, beni bu uğraşa daha bir bağlamıştı. Benim için hayat buradaydı. ilk adımı belli, sonrası belirsizlik çınan gibi karşım- da dursa da; hayatm değiştirilebilirliğine olan inancımı onlara iyi eğitim verebilmek- le pekiştiriyordum. Beni hayata dair ülkü- lerim buraya sürüklemişti. Kendimi ayak- lanmış bir ordunun neferi gibi hissediyor- dum. İki 'dört mevsim'e sığdırdığım ve bana bir aşk acısı kadar uzun gelen Andınn'ın o dağ köyündeki öğretmenliğimin her bir an'ı gözlerimin önünden bir bir gelip geçi- yordu, Yavuz Turgul'un Gönül Yarası fil- mini izlerken. Hayatın, yaşadığımız günlerin seyrinden devşirdiği birçok insani durumu/olayı fil- mine konu olarak seçen Turgul, ıncelikli bir dille kurduğu dünyanın doğru okunması gerektiği bilgisini de bu yapıtının içine sin- dırerek veriyor. lyi bir anlatıcı. usta bir kurgucu lyi bir filmde olması gerekenleri en ince ayrmtılarına değin düşünüp tasarlayan yö- netmenin bakış açısının ne olduğuna, fil- minde neyi/ nasıl/nıçin anlatmak istedıği- ne gene filmi doğru izleyerek/okuyarak erişebiliyoruz. Turgul'un sinematografisinde ız bırakan Muhsin Bey, Gölge Oyunu, Eşkıya film- lerinin uzanımında Gönül Yarası'na bakar- sak; her yanıyla farklı, ama bir o kadar da yönetmenin (anlatıcı/ gösterici demek da- ha yerinde) dünyasından izleri geliştirerek taşıdığını söyleyebiliriz. Filmlerinin senaryolarını da kaleme alan Turgul, her şeyden önce iyi bir anlatıcı, 'hi- kâye edici', usta bir kurgucu. Sinemayı büyülü kılan, en az bir roman okumak kadar heyecanlandıran bu öğelerı öylesine dengeli kullanıyor kı; fılmin/öy- künün kahramanları adım adım karak- ter/tip/kişi/yan figür olarak filmin ana ör- güsünde işlevsellik kazanıyorlar. Turgul, öyküsünü üç katman üzerine ku- rup geliştiriyor. Nâzım öğretmen, Dünya, Halil bu kat- FlLM İZLEME/OKUMA ÖNERİLERİ * Gönül Yarası: Yönetmen/Senaryo: Yavuz Turgul, Oyuncular: Şener Şen, Meltem Cumbul, Timuçin Esen * Bulutları Beklerken: Yönetmen: Yeşim Ustaoğlu, Senaryo: Y. Ustaoğlu, Petros Markaris; Oyuncular. Suna Selen, Rüçhan Çalışkur, Rıdvan Yağcı, İsmail Baysan. * Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak: Yönetmen: Ahmet Uluçay. * Atilla Dorsay, Sinemamızda Çökiiş ve Rönesans Yılları, 2004, Retnzi Kitabevi, 232 s. BELLEK KUTUSU "Bufilmle ilgili bir beklentimiz yok. Beklesek beklesek -ya da ben beklesem beklesent- insanların güzel birfilm izlediklerini ifade etmesini beklerim. Bundan ötesi, seyirci sayısıfilan gibi durumlar, tabii ki yapımcı açısından önemli, bizint açımızdan da önemli olabilir; ama benim kişisel düşüncem, bunlar, bu beklentiler filan bizi bozuyor! Trendler, artık uçuk kaçık espriler, komik anlayışı değişti, espri anlayışı değişti türünden durumlardan uzaklaştıkça kendi saf halinizi buluyorsunuz." Yavuz Turgul manın ana fıgürleri, olay/durum öyküle- menin açımlayıcı kişilikleri. Filmin dramatik yapısını bu 'sahici' ki- şilikler üzerine kuran yönetmen, hem ya- şadıklarımıza, hem de geçmişte kalanlara yönelik dokunaklı bir söyleyiş geliştiriyor. Söylenılenlerı yer yer kişilerin diyalog- larında, birkaç yerde de Nâzım öğretmenin 'iç ses'inde buluruz. Sözün durduğu yerde yüzler, mekânlardır konuşan. Yavuz Turgul'un gözünden... Görselliğin diliyle ördüğü öyküsünü bir o kadar da dokunaklı kılan, anlatıcının/ yö- netmenin bakışıdır. Turgul, bir romancı gibıdir karşımızda. Kamerası bın bir hünerli/renkli kalemdir. Onun gözüyle bakar, düşünür, hissederız. Oyunculannın yüzlerine sinen, davranışla- rında belıren gerçekleri okuma bilgisini ve- rirler bize. Sinemanın, bütün sanatlardan daha etkı- lı, verımli, sarsalayıcı olduğunu bir kez da- ha hatırlatıyor bizlere, Turgul. Şunu açıklıkla söylemeliyim ki; asıl ha- yatı okuma/ anlama/kavrama bilgisini bi- ze veren edebiyat (özellıkle de roman) ol- masaydı, sinemanın görsel gücü bu denli etkileyici düzeye erışemeyecekti belki de! Yavuz Turgul'un her bir fılmıni dikkatle izleyip okuduğumuzda, onun her şeyden önce iyi bir 'edebiyatçı' olduğunu, dağar- cığını bu bırikimle beslediğini gözleriz. Salt sinema bilgisı ile bu noktaya vardı- ğını düşünmüyorum; Yavuz Turgul'un Gö- nül Yarası, onun bu yanının güzel bir örne- ğıdir. Tutunamama, savrulma, aydın eleştirisı, çözülme, yozlaşma, dayanışma, aidiyet duygusu, kımliksızleşme, çatışma, değer yitimi, aşk, tutku, sevgı/sevgısızlık, geç- mişin izleri, ınanç/bağlanma/ideal, deği- şım gibi birçok izleğı kurduğu dünyanın ıçıne sindirerek veren; bunları da yer yer ıç- selleştirıp bazen de dışavurarak gösteren usta bir yönetmendir, Turgul. Bu filminde de beliren sımgesel anlatı- cılığının fıgürlerini göz ardı etmemek ge- rek... Karanlıkta beliren dolunay, güver- cinler, yalnızlığın simgesi iç mekânsal gö- rüntüler, 'ötekileşme' durumunu yansıtan renkler, simgeler... Elbette ki ezgiler... Ha- yatın değişip akan bütün renklerinı duygu dünyamıza taşıyan müzik, Turgul'un film- lerımn başlı başına bir 'kahraman'ıdır. Yeni hayaf biçmek Çünkü hayatın kanayan yerindedir o ez- giler. Çünkü bizleri, duygu haritamızı en iyi anlatandır bunlar. Çünkü; "İnsan yaşa- dığı yere benzer / O yerin suyuna, o ye- rin toprağına benzer." (Edip Cansever) Yavuz Turgul, bu toprağın insanlarının öyküsünü anlatıyor. Anlattıklanyla insan- lığın en temel sorunlarına, vazgeçilmez tut- kularına değiniyor... Acının hayatın nere- sinde saklı durduğunu gösteriyor... Sürek- li kanayanın ne olduğuna bakıp kendimize 'yeni hayat' bıçmenin nasıl bir değişimden geçmesi gerektığini derinden hissettiriyor. Gönül Yarası'nı ızleyin sevgili okurum, eminim ki hayatın öte yakasında olup bi- tenlere daha farklı bakacaksınızdır. SELÇUK'TA TÎYATRO ENGELİ Oyuna yasak tepki gördü Kiiltür Servisi - Daha önce kaymakamlığın izniyle 15.12.2004'te yapılan gala gecesiyle ve 24.12.2004'te Hacı Bektaş Veli Derneği'nin düzenlediği etkinlıkle halka sunularak büyük ilgi gören, Selçuk Belediyesı Efes Tiyatro topluluğu tarafından oynanan, yazar ve yönetmenliğini Hasan Öztürk'ün yaptığı 'Babalar' adh tiyatro oyunu Selçuk llçe Emniyet Müdürlüğü'nün önerisi ve Selçuk Kaymakamlığı'na vekâlet eden Tire Kaymakamı Cezmi Göçer'in karar ve onayıyla yasaklandı. Daha önce iki kez Selçuk'ta, bir kez Aliağa'da sahnelenmesine rağmen oyunun Selçuk ilçe sınırlarında oynanmasının yasaklandığı kararı tepkiyle karşılandı. Içeriğinin izleyiciler arasında farklı görüş ve fikir ayrılıklarına yol açabileceği iddiası ve muhtemel olayları önlemek amacıyla 5442 sayıh Iller fdaresi Kanunu çerçevesinde alındığı belirtilen karar, ilgili taraflara bildirildi. 'Bu bir yanlışlıktır' Yarın düzenleyeceği bir kültür etkinliğinde oyunu programına alan ve yasaklandığı cevabıyla karşılaşan CHP llçe Örgütü ve Belediye Spor Kulübü Yönetimi, kamuoyuna açıklamada bulunarak olayı kınadılar. Oyunun yazan ve yönetmeni Hasan Öztürk yasaklama konusunda, "Yıl 2005, halen bir tiyatro oyunu yasaklanıyor. Bu bir yanlışlıktır. Tiyatro adına değil, AB'ye girmeye hazırlanan bir ülkenin böyle yasakçı bürokratları adına" diye açıklama yaparken Selçuk Belediye Başkanı H. Vefa Ülger ise "Yasağın kaldırılnıası için her türlü mücadeleyi ilçe olarak vereceğiz" dedi. Gencay Kasapçı'nın sergisi 14 Şubat'a dek Leonardo Sanat Galerisi'nde Yasamın dairesel düzeniKültür Servisi - Leonardo Sanat Galerisi, 14 Şubat'a dek Gencay Kasapçı'nın ki- şisel resim sergisıne ev sahip- liği yapıyor. Sergıde, sanatçı- nın boncuklu panoları ve son dönem yağhboya çalışmala- nndan oluşan 30 kadar yapı- tı yer alıyor. Kasapçı'nın ya- pıtlarında sergilediği kurgu- sal yaklaşım, "doğanın ve sanatın düzeni" olarak ta- nımladığı "dairesel düzen" üzerine kurulu. Yapraktan boncuğa Sanatçı kendi düşsel doğa- sını bu düzenin içinde yaratı- yor. Bu düzende ağaç çok önemli bir yer tutuyor. Siste, karda, her iki baharda da do- Sanatçının boncuklu pano ve son dönem yağlıboya çalışmalarmdan oluşan sergiden bir yapıt. laşan bu ağaçlar yalnız değiller sanatçı- nın resimlerinde, benzerleriyle çevrilıler. Yansımaları karda, gövdelerinde sis bu- lutlan var bazen. Ve bazen de yapraklar, kuşlar ve rüzgârla birlikte tek bir daıre- nin içinde dönerler. Sanatçı, kendi etrafında dönen ağaç, kuş ve yapraklardan, sanatının ilk yılla- rında da kullandığı boncuklara varır. Boncuk rengin, yalınlığın, biçımın, şiir- sel görselliğin egemenliği altın- da ona göre. Bu yeni çahşmala- rında da yine o döngüsel düzen geçerli. çeşltll ödüller aldı 1933 Ankara doğumlu sanat- çı, 1954'te Istanbul Devlet Gü- zel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü'nden mezun ol- du. 1958'de Italyan hükümeti bursuyla gittiği Floransa Güzel Sanatlar Akademisi'nde mozaik ve fresko çalıştı. Çalışmalanna 1966 yılına kadar Roma'da de- vam eden Gencay Kasapçı, An- kara ve lstanbul'un önemli ban- ka ve otellerine panolar ve şu an- da yaşamakta olduğu Mersin'e de ıkı anıt yaptı. Yurtiçi ve yurt- dışında 70'e yakın sergi açmış olan sanatçı çeşitli ödüller aldı. Son ola- rak 2003 yıhnda Kültür Bakanlığı 64. Re- sim ve Heykel Yarışması Başarı Ödü- lü'ne layık görüldü. (0 212 280 83 94) 'Beyazperde Ezgileri' bu akşam 21.00'de BKM'de Göçer'den film müzikleri Kültür Servisi - Ferhat Göçer, 'Be- yazperde Ezgileri' adı altında topladığı çalışmasıyla ilk olarak bu akşam saat 21 .OO'de Beşiktaş Kültür Merkezi'nde iz- leyıciyle buluşacak. Konserde Göçer ken- di orkestrası eşliğinde sinema dünyasının ünlü filmlerinin şarkılarını seslendirecek. Tam 25 film müziğinın yorumlanacağı konser 'Kahveci Güzeli'nden 'Vizonte- le'ye, 'Bahçevan'dan 'G.O.R.A.'yi, 'Ar- kadaş'tan 'Sarı Gelin'e, Love Story'den 'Godfather'a uzanan bir yolculuk sunu- yor izleyiciye. Son üç yılda, konserleri ve 'Anadolu Aryalan' adh müzikal göste- risiyle dikkat çeken Ferhat Göçer, tiyatro çalışmasının kendisine yeni bir heyecan getirdiğini, bu sayede kulüp çalışmaları- na gelemeyen veya konserleri kaçıran din- leyicılerine çok daha kolay ulaşabildiği- ni belirtiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear