29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 EYLÜL 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA İ V U M.J L U J A kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 90'a bir kala 'Ismet Kür'e Saygı' etkinliği doğum günü olan yarın yapılıyor Yaşlanmayanbir yürekGÜLSÜM CENGİZ O karşımızda oturmuş konuşurken çevremi ınceliyorum. Odanın deni- ze bakan penceresinin önünde geniş bir masa var. Masanın üstünde üst üste konmuş kıtaplar, açık bir defter, beyaz kâğıtlar ve kalemler var. Bir de ilaçlar. Ona bakıyorutn; konuşması ala- bildiğine canlı ve neşeli. Konuşuyor, soruyor, soruyor. TYS Edebiyat Mü- zesi'nin işlevini öğrenmek istiyor. Çünkü kimi değerli belge ve kitap- lan müzeye bağışlamayı düşünüyor. Dilün döndüğünce yanıtlamaya ça- hşıyorum. Sonra ona, eylül ayının son günlerinde, kendisi için bir et- kinlik düzenlemek tasanrruzdan söz ediyorum. Ansızın gözleri parlıyor ve neşeyle yanıthyor: '29 Eylül be- nim doğum günüm.' Hemen o anda, etkinliğin o gün yapılmasında görüş birliğine vanyo- nız. Sonra bize şiir okuyor. Adile Sultan Kasn'na gittiğı gün esinlenip yazdığı Adile Sultan adlı şıirini... Blllnçll bir aydın Oradan aynlırken bizi bahçe kapı- sınakadargeçiriyor, içtenlikle el sal- lıyor. Nuran Turan ile onu görmek için gittiğimiz Kumbağ'dan tstan- bul'a dönerken, yol boyunca onu dü- şünüyorum. Sözünü ertiğim kişi, 29 Eylül 1916'da yaşama gözlerini açan Is- met Kür. Onu ilk kez nerede gör- düm, tam olarak anımsamıyorum. Türkiye Yazarlar Sendikası olarak düzenîediğimiz etkinliklerden binn- de ya da bir üye toplantısında. An- cak, görür görmez saygı ve hayran- lık duygulanyla ızlediğımi çok iyi anımsıyorum. Ilerlemiş yaşına kar- şın özenli giyimiyle, davTanışlanyla, konuşmalanyla hemen ilgimi çeki- yor. Sonra, daha birçok etkinhkte F tipi cezaevlerine karşı TYS üyeleri olarak başlattığımız üç günlük açlık grevinde, savaş karşıtı etkinliklerde, 8 Mart Dünya Emekçi Kadmlar Günü etkinliklerinde ve daha pek çok etkinlikte, bir aydm olmanm bilinci ve sorumluluğuyla örgütlü savaşımın içinde yer aldı Ismet Kür. birlikte oluyoruz onunla; F tipi ceza- evlerine karşı TYS üyeleri olarak başlattığımız üç günlük açlık grevin- de, savaş karşıtı etkinliklerde, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkin- liklerinde ve daha pek çok etkinlik- te, bir aydın olmanın bilinci ve so- rumluluğuyla örgütlü mücadelenin içinde yer aldı Ismet Kür. Bu kısa yazıda onun yaşamını an- larmak çok kolay değil. Ancak kısa- ca bir göz atabiliriz. Edirne Kız Öğ- retmen Okulu'nun ardından, Anka- ra Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nübitirir. Edebiyata, çocuk ve gençlik edebiyatına ilgist olduk- ça eskilere dayanmaktadır. tngilte- re'de çocuk ve gençlik yazınlan üze- rine araştırmalar yapar. New York Üniversitesi'nde dört yıl çocuk ve gençlik psikolojisi, eğitim, insan iliş- kileri üzerine kurslar görür. Yirmi bir yıl Türkçe ve edebiyat öğrermen- liği yapar. Amerika'da bulunduğu dört yıl boyunca kültür ataşeliği, öğ- renci müfettişliği yardımcılığı gö- revlerinde bulunur. Ancak, bütün bunlann ötesinde, kendisini yazarak gerçekleştiren bir insandır îsmet Kür. Edebiyata ilk adımını, 1931 "de Muhip Dergisi'nin ağustos sayısında yayımlanan bir öy- küsüyle atar. Sonra onu kitaplan iz- ler. Şiirlerini 1947'de Yaşamak adh kitapta toplar. Şiir ve çocuk-gençlik romanlarının yanı sıra oyunlar ya- zar. Yazdığı 100'e yakın oyunu rad- yoda yayımlanır, tiyatrolarda sahne- lenir. Kıpır Kıpır Yıllar... Ne yazık ki, bu oyunlar kitap- laşmadığı için, bugün bu birikim- den yararlanma olanağımız yok. Bununla birlikte; 10. Sigara, Ya- rısı Roman, Kocaman Bir Örümcektir Zaman vb. öykü, ro- man ve anı kitaplan okura ulaşma olanağı bulmuştur. Aynca, araştır- maları sonucunda yazdığı Türki- ye'de Süreli Çocuk Yayınları 1869-1928 ve Amlarla Mustafa Kemal Atatürk adlı kitaplan da, kaynak niteliğindedır. Yazmak onun için bir yaşam bi- çimi. Tekirdağ-Kumbağ'daki din- lenme yerinde onu görmeye gitti- ğimizde, çalıştrken bulmuştuk. Kıpır Kıpır Ydlar adıyla yayım- lanacak olan anı kitabının üstünde çalışıyordu. Aynı zamanda gazete- lere makaleler yazmaktan da geri durmuyor. Toplumsal yaşama, ya- zarak düşünceleriyle katkı sun- mak, müdahale etmek için. Seçtiği yaşam biçimiyle, bilinç- li aydın tutumuyla ve ürettikleriy- le kendisinden sonraki kuşaklara örnek oluşturan, umut veren bir in- san tsmet Kür. Varlığı bize umut ve iyimserlik veriyor... Ona, do- ğum günün kutlu olsun derken, da- ha nice kitapta ve etkinhkte birlik- te olmayı diliyorum... Romanya'nm ünlü oyuncularından Maia Morgenstern tiyatronun ölmeyeceğine inanıyor Tutku'nun Meryem Anası• "Çok farklı yönetmenlerden çok deneyim kazandım. Hem kişiliği hem sanatçı yönüyle Angelopoulos'tan çok etkilendim. Sıra dışı, ilginç ve zor. Eski Yugoslavya'da Miloşeviç zamanında Ulysses'i çekerken çok zorlandık. Angelopoulos tek bir kareyi binlerce kez çekiyor. Sonunda senaryoyu, yönetmeni ve oyuncuyu bir noktada buluşturuyor." EMRE ERDEM Mel Gibson'ın Tutku adlı fılmi gösterime gir- meden önce gündeme oturdu. Yahudi toplulu- ğundan yükselen seslerin ardından ilk sınav Va- tikan'da verildi. Paskalya öncesi film gösterime girdi. Filmi sahiplenenköktendinci Hıristiyanlaı sinemalan kiralayıp ayinlerin ardından filmi üc- retsiz olarak gösterdüer. Romanya'nm ünlü oyun- culanndan, Tutku'nun Meryem Anası Maia Morgenstern ile hem Tutku, hem de sinema ve tiyatro üzerine söyleştik. - Sevgili Maia, oyunculuk senin değil, aile- nin senin için seçtiği bir mesleknıiş... MAİA MORGENSTERN - Evet, ashnda tam tersi olur. Babam oyuncu olmamı çok istedi; be- ni çok destekledi. Konservatuvar sınavını ilk yıl kazanamadım. Biryıl Yidiş Devlet Tiyatrosu' nda çalıştım. Ikinci yıl Bükreş Devlet Konservatuva- n'nı kazandım. Okurken tiyatrolardan öneriler almayabaşladım... - Büyükbabanın Auswitch'te öldürüldüğü- nû, ailenin Nazi zulmüne uğradığuu sık sık di- le getiriyorsun... MORGENSTERN - Bu bir tür diskirimrnas- yon, annem sürekli yakasına David yıldızı tak- mak zoranda kalmış. Komşularımız Nazi kamp- lanna sürülmüşler. Büyükbabam Auswitch'te ça- lışma kampında öldürülmüş. Savaşta yağmurdan kaçarken doluya yakalanmışlar... Nazilerin ar- dından Kızıl Ordu ve Stalin. - Sen de zorlu günlere tanık oldun. Çavuşes- ku dönemi... MORGENSTERN - Şukulisin camından Ça- vuşesku ve köpeklerini her gün görüyorduk. Fe- laketlerin yaşandığı bir dönemdi. Şöyle ki, Ça- vuşesku bir buyuruyorsa, köpekleri on katını ya- pıyorlardı. Ama Yidiş Devlet Tiyatrosu o evrede kapatılmadı. Tiyatro perde açmayı aralıksız sür- dürdü, böylelikle antisemitizmin olmadığınm göstergesi olarak kullanılıyordu. Oysa tiyatro kentin ıssızbir köşesine atürruş, akşam saatlerin- de seyircinin gelip gitme olanağı hiç yoktu. Biz de pazartesileri tatil olan tiyatroların salonların- da oynuyorduk. - Yidiş Devlet Tiyatro- su'nda salt Yahudi oyuncu- lar mı çalışıyor? MORGENSTERN - Şunu belirtmek isterim, bu bir dev- let tiyatrosu yani ödenekli ti- yatro. Yahudi, Hıristiyan, ate- ist hepsi var. Oyunlar Yidiş di- linde ve Romence oynanıyor. Yidiş dili Almanca kökenli, lbraniceyle harmanlanmış bir dil. Tiyatromuzda aslında tek bir dil konuşuluyor, o da tiyat- ro dili. - Oyun seçerken senin için en önemli ölçüt nedir? MORGENSTERN - Met- nin anlamı. göndermeleri, projenin çılgınlığı, yürekliliği ve yenilik getirmesi... - Kendini yineleyen bir oyuncu olmaktan kaçınıyor- sun... MORGENSTERN - Salt yetenek işi değil oyunculuk. Düzenli olarak ses, beden alış- tırmalan yapıyorum. Ata bi- niyorum. Okuyorum, yeni oyunlar izliyor, araştınyo- rum... - Dünyaca ünlü sinema yö- netmenleriyle çalıştın. On- ları birbiriyle nasıl kıyaslar- sın? Maia Morgenstern fılmde Meryem Ana'yı canlandınyordu MORGENSTERN - Doğru. Çok farklı yö- netmenlerden çok deneyim kazandım. Hem ki- şiliği hem sanatçı yönüyle Angelopoulos'tan çok etkilendim. Sıra dışı, ilginç ve zor. Eski Yugos- lavya'da Miloşeviç zamanında Ulysses'i çeker- ken çok zorlandık. Angelopoulos tek bir kareyi binlerce kez çekiyor. Sonunda senaryoyu, yönet- meni ve oyuncuyu bir noktada buluşturuyor. 'Cerçek bir sanat yapıtı' - Mel Gibson ile de Tutku'da birlikte çalış- tın... MORGENSTERN - Daha önce oynadığım filmleri izlemiş Mel Gibson. Meryem Ana rolü için beni düşünmüş... Beni aradı ve ttalya'da bu- luştuk... - Tutku, sence tecimsel bir film mi oldu? MORGENSTERN - Kesinlikle tecimsel de- ğil. Gerçek bir sanat yapıtı. tsa'nın son saatleri- ni irdeleyen bir bataş... Rolüme hazırlanırken din- ler tarihini çok araştırdım. - Film dünyada çok büyük yankı uyandırdı. Tasarraşamasında bile insanlar ayaklandılar... MORGENSTERN - Aslında insanlann kafa- sında bir tabu din. Bir şeyi yeniden yorumluyor- san dikkat çekiyorsun, korku uyandınyorsun... - Yaratıcüık bakımından tiyatro tüm dünya- da bunalım yaşıyor... MORGENSTERN - Tiyatro asla ölmez. Ho- şumuza giden her şeyi deneyelim, ortaya koya- lım. O bir gereksinimdir. Beğenseler de beğen- meseler de geurler, gelecekler... - Bir korkun mutluluğa dönüşmüş... MORGENSTERN - Evet, oğlum oyuncu ola- cağım dediğüıde çok endişelendim... Korktum. Bu belki de annelîk güdüsünden kaynaklanıyor. Sonra zaten o kendi yolunu seçti. Oyunculuk öğ- renimi görüyor. Bu dünyaya bir sanatçı daha ka- tılıyor, negüzel... - Yeni tasarın oğlunla ikili bir gösteri ve Müslüman bir düşünce adanundan... MORGENSTERN - Ömer Hayyam'ın dört- lüklerini yorumluyoruz oğlumla. Yunanistan'da ilkgösterim yaptun. Hayyam, yaşamımın en zor anlarında dörtlükleriyle bana yol göstermiştır. - Sevgili Maia Morgenstern, bitmeyen sanat aşkınla soyadın gibi parla ömrünce... Bir sinema daha... Kültür Servisi - Osmanlı Bankası'nın Karaköy'deki tarihi binasında geçen yıl oluşturulan Osmanh Bankası Müzesi Si- neması'nda bu mevsimin gösterimlerine löEylül'debaşlandı.TÜRSAKVakfi'nca belirlenen gösterim programında, uzun metraj filmlerin yanı sıra ülkemizde ilk kez gösterilecek olan ödüllü kısa metraj ve bel- gesel fılmler de yer alıyor. TURSAK Vakfı'nın ülkemizde kısa filmlerin birkaç festival dışında gösterilmediği, belgesel si- nemanınsa belli temalarda ve geç saatler- de ancak televizyonda izlenebildiği gerçe- ği ve öğrencilerle sinema izleyicilerinin is- tekleri göz önüne alınarak oluşturduğu program kapsamında, her perşembe, ülke- mizde ilk kez gösterilecek belgesellere, cu- ma günleri ödüllü kısa fılmlere, cumartesi günleriyse uzun metraj filmlere aynldı. 46 kişilik salonda, seanslar, perşembe ve cuma günleri 19.30, cumartesüeri 14.30 ve 18.30'da başhyor. Tüm fümler Türkçe alt- yazılı gösteriliyor. Gösterim programında, önemli kısa film etkinlikleri arasında yer alan Clermont- Ferrand Uluslararası Kısa Film Festrvali kapsamındaki yanşmada büyük ödülleri kazanan fılmlerden bir seçki de yer alıyor. Sinema tarihinin unutulmaz 'kara film- ler'i, cumartesi günleri gösterilecek. Ka- ra film, 1. Dünya Savaşı sonrası Fransa'da gösterime giren Amerikan suç ve dedektif filmlerinin, sert bakış açılanndan etkile- nen Fransız fıhn eleştirmenlerince verilen adı. Programda, Johan Van Der Ke- uken'in belgesel fıknlerine de yer veril- miş. Fotoğrafçı, görüntü yönetmeni ve yö- netmen kimliğiyle belgesel ustası olarak tanınan Hollandalı Der Keuken'in filmle- ri de ülkemizde ilk kez gösterilecek. 2001 yılında hayata gözlerini yuman ustayönet- men, tüm filmlerinde kameraman olarak da görev yaptı. Bilet fiyatlannın, tam 4 milyon, indirim- li 2 milyon olduğu Osmanlı Bankası Mü- zesi Sinemasf nda 334 22 70 numarah te- lefondan yer ayırtüabüiyor. Sunullah Anısoy Şiir Ödülü • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Kuşadası Eğitim ve Geliştirme Vakfı (KEGEV) tarafından venlecek olan Sunullah Ansoy Şiir Ödülü için başvurular başladı. Yarışmaya katılımm 1 Ocak-31 Aralık tarihleri arasmda yayımlanan şiir kitaplanyla olacağı belirtildi. Baş\r urulann 'KEGEV, Demirköprü Mevkii, PK 83, 09400, Kuşadası' adresine yapılması istenen yanşmanm seçici kurulunda Talat Sait Halman, Mustafa Şerif Onaran, Cengiz Bektaş, Şükrü Erbaş ve Özgen Seçkin bulunuyor. Portekiz film platosu oluyop • LİZBON (AFP) - Portekiz, uluslararası yapım şirketlerini ülkede film çekmeye teşvik edici adımlar atıyor. Turizmin yanı sıra ülkenin tanıtımına farklı bir boyut katan sinema sektörünün ülkeye yakınlaşmasının öneminin altı çizilirken geçen yıl, hükümet, turizm, ekonomi ve kültür alanlanndan yetkililerden bir komisyon oluşturdu. Komisyon, kısa vadede film yapımcılanmn dikkatini çekecek uygulamalara imza atacak. Portekiz film yapım şirketlerinden L'Agence'ın yöneticisi Oliver Andre, "Portekiz yeni bir Hollywood olabilir, bunun için, politik platformda desteğe ihtiyaç var" açıklamasını yaptı. Ülkede, son olarak John Malkoviç'in yönetmenliğini yaptığı 'The Dancer Upstairs' çekilmişti. Dylan yaşamını yazıyor • LONDRA (AEP) - Amerikah ünlü rock ve folk sanatçısı Bob Dylan özyaşamöyküsünü yazıyor. Yazmaya karar verdiğinde belleğine çok güvenemediğini söyleyen ünlü şarkıcı yazmaya başladıktan sonra birçok şeyi ayrıntıh biçimde hatırlamasının kendisini de şaşırttığını belirtti. 'Chronıcles Volume One' başlıklı kitap, sanatçının doğduğu Minnesota'dan aynlarak New York'a gelişini ve 1960'larda 'Blowin Lıke the Wind' ve 'Like a Rolling Stone' gibı şarkılara imza atarak ünlü oluşunu anlatacak. Dylan, yaptığı açıklamada "Hakkımda yazıhnış başka kitaplar olduğunu biliyorum, bazılannı okudum, ancak burada yapmaya karar verdiğim şey, kimsenin yanlış yorumlayamayacağı bir kitap yazmak" diyor. Sanatçı kitabın 12 Ekim'de yayınlanmasıyla birlikte Amerika'daki üniversıteleri kapsayacak bir konser turnesine çıkacak. Japonya'dan Hearn'e saygı • TOKYO (AFP) - Japonolog Lafcadio Hearn, yüzüncü ölüm yıldönümünde anıldı. Anma etkinlikleri, Hearn'ün bir samuraym kızıyla evlenip yaşamını sürdürdüğü Güneybatı Japonya'daki Matsue kentinde yapıldı. Kentte, Hearn'ün çalışmalanna ve yaşamına ışık tutan sempozyumlar, sergiler ve konserler düzenlendi. İrîanda kökenli bir tngiliz subayıyla Yunanlı bir annenin çocuğu olan Hearn, Yunanistan'ın Lefkas Adası'nda dünyaya geldi. 1890'da gazeteci olarak görevli gittiği Japonya'da yaşadı. Adını Koizimu Yakumo olarak değiştiren Hearn, Japonya üzerine kitaplar yayımladı ve bu kitaplar, birçok dile çevrüdi. COCUK FİLMLERİ FESTIVALİ • CINECİTY KOZYATAĞI'nda 11.00'de ve 15.00'te 'Vahşi Atın Yazı', 13.00'te 'Urpa ile Turpo', 'Karga tle Tilki', 'Tootletubs ile Jyro', 17.00de 'Altın Orman', 'Beni Aydınlat', 'Kı>ı>ı Döven Rüzgâr', 'Sirkka', 'Yavaş Ser\is', 'Gregor'un Büyük İcadı', 'Son Notam'. 19.00'da 'Abbie'," 'İptal Edilen Bale', 'Teslim Günü', 'Hava Postası'. (0216315 10 10) • CINECİTY ZEYTİNBURNU'nda 11.00'de 'Ren Geviği Robbie', 13.00'te ve 17.00'de 'Koca Burunlu Lfaklık 1 ,15. OO'te 'Van Gogh ve Ben', 19.00'da 'Küçük Melek'. (0 212 546 96 96) • CINECİTY YEŞİLKÖY'de 11.00'de ve 15.00'te 'Meyveler ve Sebzeler', 'Çöp Tenekeleri',13.00te 'Ave', 'Fare', 'tnşaattaki Kurbağa', 'Müziği Se^yorum', 'Küçük Beyaz Ev', 'Luck ve Büyükbaba Krilov', 'MüzikDükkânı% 'Vaftiz Anne', 'Zheltouhin', 17 OO'de 'Gökyüzüne Lzannıak', 19.00'da 'Avustralya'ya Yolculuk'. (0 212 662 25 70) • ETİLERPEUGOT CINECITY'de 11.00'de ve 15.00'te 'Dört Mevsimin HayvanlarT, 'Dottie', 'Ma\i', 'Kırkayağın Izleri', 13.00'te 'GizliKale', 17.00'de 'Eskimo', 'Kaptan Bligh', 'Rüyadaki Kuş', 'Sessiz Bir Öykü', 'Ze ve Pengueni', 'Müziği Seviyorum'. 19.00'da 'Kayıp Çocuklar'. (0 212 287 73 73) BUCÜN • NARDİS JAZZ CLUB'ta 21.30'da A capella Boğaziçi konsen. (0 211244 63 27)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear