29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28EYLÜL2004SAU 10 dishab@cumhuriyet.com.tr KAVŞAK OZGENACAR Belediyeci Başbakan'ın Siyasası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan b\r "çanklıerkânı harp"glbl akıllı adam. Türk ve yabancı medya ile Avrupa Bir- liği'nı parmağında oynatan bir lider! Hedefini çok iyi saptamış bir siyasacı! Erdoğan, sağdaki seçmen ile orta- daki yüzer gezer oylariaTurgut Özal gibi koalisyonsuz iktidar olma bece- risini gösterdi. Seçmen kitlenin yüz- de 34'tük oyu ile TBMM'nin ceylan de- risinden milyarlık koltukların yüzde 65'ini ele geçiren kişi usta bir siyasa- cı değil de nedir? Erdoğan, bir dahaki seçimde AKP'nin bugünkü düzeyine bir daha yüksele- meyeceğinin bilincınde. 2007'de Cumhurbaşkanlığı koltuğunun boşalacağı, ye- ni başkanı bu parlamento- nun seçeceğini de çok iyi bi- liyor. Bir başka bildiği ise Baş- bakanlık ve Cumhurbaşkan- lığı koltuklan arasındakitemel farkın birinde "siyasacı" nın, ötekisinde "deWefadamı "nın oturduğudur. Nakşibendile- ri ile hükümet yöneten özal ile başbakanlığında en çok Imam Hatip okullan açan Sü- leyman Demirel Çankaya köşküne çıkınca "Dûn dündür, bugün bugündür" dememişler miydi? Erdo- ğan da şımdi aynı sıyasayı ızliyor. Daha Başbakanlık koltuğuna otur- madan Beyaz Saray'a gidıp Amerika- lılara sözler vermemiş miydı? Ardın- dan Akropol'deYunan meslektaşı Kos- tas Simitis ile başlayan Avrupa baş- kentlen ziyaretlerinde "mavi boncuk- lar" dağıtmamış mıydı? Kremlın'de "hüsn-ü kabul" görmüş ve Vlademir Putin, hakkında "Erdoğan sözünün eri" dememiş miydi? Başbakan olma- dan dünya liderlerine ne gibi sözler verdiğini bilmiyoruz. "Resmi" olma- yan o görüşmeterde Erdoğan'ın yü- zünde nasıl bir maskenin bulunduğu, "tutanaklar" açıklanmadıği için bilgimiz dışında. Batı'da, Erdoğan el üstünde tutulduğuna göre orada "ılımlı Müslü- man Türk" maskesi kullanmış olabılır. Buna karşılık içerıde taktığı maske oldukça farklı! Memur emeklilik yaşını 60 yaşına indirmek istedi olmadı. Or- manlartn satışında referandumu göze alamadı, tasarıyı askıya aldı. Türki- ye'nin ulusal çıkarlannı 8.5 milyar do- lara ABD'ye satmaya kalktı, yürüme- di. Doçentlik yapmış milletvekillerinin TBMM'de geçen sürelerinin profesör- lük bekleme süresine sayılmasını gün- deme getirdi, beceremedi. Anayasa değişikliğı yapmak istedi, ama TBMM'deki tekgüçlü parti olan AKP'nin içinden de dirençle karşılaşacağını al- gıladı. Yerel yönetımler, kamu yöneti- mi değişikliği çabalannda da boşa kü- rek salladı. AB'de bir başbakan "be- lediyeci" gibi çalışsa değil muhalefet, kendi partisi o başbakanı o koltukta oturtmaz. Dikkatlerden kaçan önemli bir baş- ka nokta var. Erdoğan bazı yasalan, TBMM'deki güçlü konumuna karşın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer, Anayasa Mahkemesi ve de Avru- pa Birliği gibi kurumlardan dolayı ge- çıreme; R. Tayyip Erdoğan inı çok iyi biliyor. örneğin YÖK yasası ve Imam Hatip liseleri konusunda Üniversi- te ile sürtüştü, son dakika- da geri aldı. Amaç, kendi seçmenine selam gönder- mek değil miydi? Bir ara, tarikat okullannda okuyan öğrencılere devlet kesesinden burs vermeye kalktı. Şiddetli tepkilerden sonra öneriyi geri çekti. Işin başından beri sonucun böy- le olacağını Erdoğan ve tay- fası çok iyi biliyordu. Peki bi- le bile neden bu girişimde bulunuldu? Dinsel kesimdeki seçme- ne "Bak ben eiimden geleni yapıyo- rum. Ama..." gibilerden bir ileti gönder- mek değil de nedir? Sonra ne yaptı? Filistin konusunda Israil Başbakanı Ariel Şaron'a meydan okudu. On milyar dolariık silah alışve- rişinin yapıldığı Israil'in canını bu alan- da yakmak yerine, neden tribünlere oynayan bir demeç verdi? Yahudiler- le yüz göz olmadığını, Müslümanlan desteklediğini seçmenine anlatmak- tan başka neydi Erdoğan'ın amacı? Kuzey Irak'taTel Afer'de, Kerkük'te Türkmenlere yönelikABD baskısı kar- şısında VVashington'a posta koydu. Amaç yıne seçmene ne denli "taş fı- nn başbakan" olduğunu göstermek değil miydi? Oysa Tansu Çiller kadar bile olama- dı. Kadın olarak, çelik yeleği giyip sa- vaş içindeki Bosna'ya yaptığı ziyare- tin bir benzerini neden Kerkük ya da Tel Afer'ayapamadi? Türkiye'nin Irakta- ki Türkmenlerin arkasında olduğunu dosta düşmana anlatamayıp moda deyimiyle "light (hafıf) başbakan" ko- numuna düştü! Sayın Başbakanımız "Içişlerimize kimseyi kanşbrmaytz" diyerek AB'ye de "rest" çekti. Bu da belediyeci Erdoğan siyasasının bir başka ömeği değil de nedir? Benim oğlum zina okur, döner... Türk Ceza Yasası (TCY) muhalefet ile anlaşarakTBMM'den geçmek üze- reyken, birden "z/na" tartışması orta- lığı sardı. AKP, bırakın soldaki, orta- daki aydınlan; AKP sakşakçısı med- yayı bile karşısına aldı. Medya kıya- meti kopardı. Muhalefet köpürdü. AB ayağa kalktı. "Zina" olsa olsa bir "gü- nah"% nasıl "suç" olurdu? Erdoğan AB'nin 6 Ekim raporu ön- cesinde ipi bu kadar neden gerdi? Başbakan'ın gündeminde olmadığı halde işin başında medya konuyu çomaklayınca, çanklı erkânı harp baş- bakanımız olayın üzerine balıklama at- ladı. AKP seçmenine şirin görünme açısından bundan daha iyi fırsat olur muydu? f/svıçre Basınındanj TCY tasansı, muhalefetle anlaşma sonucunda güzel bir demokrasi öme- ği olarak ilgili komisyon ileTBMM Ge- nel Kurulu'ndan geçmiş, yalnızca son iki yürürlük maddesi kalmıştı. AKP grup yöneticileri, Başbakanlığa inerek, ko- nuyu Erdoğan ile ele aldıktan sonra TCY'yi "öteki tamamlayıcı yasalan ile aynı tarihteyürüriüğe girmesi" gerek- çesi ile komisyonageri çekti. Muhale- fet kendinı ihanete uğramış olarak his- setti. Borsa kölesi medya 200 trilyon- luk zarardan yakınmaya başladı. Yerii ve yabancı medyada "Kötü ha- ber, iyi haberdir"d\ye ortak bir özde- yiş vardır. TCY'deyapılan devrimsel de- ğişiklikler bir anda unutuldu, "Türki- ye'de zina" yasası yabancı basında bi- rinci sayfalann başlıklannda büyüdü. Zaten Türkiye'nin üyeliğine karşı çı- kan AB vatandaşlan arasında "Hıris- tiyan Kulübü" ve "Mûslüman Türki- ye" tartışmalan daha da körüklendi. AB yetkilileri, demeç üzerine demeç- lerle "zina" sorununun yerii ve yaban- cı basınının başlıklanndan indirmedi- ler. Oysa dikkatlerden önemli bir nok- ta kaçıyordu. Erdoğan kartını açık oy- namış, hükümet sözcüsü Adalet Ba- kanı Cemil Çiçek'e "yürüriük mad- deleri dışında TCY'de görüşülecekbir başka noktanın kalmadığım" açıklat- mıştı. Bu açıklama işin puf noktasıydı. Medya, muhalefet ve AB "zina da zi- na" diye kıyameti koparıyor, gözler başka bir şey görmüyordu. AB rapo- runun açtklanmasında saatin 12'ye 5 kalayı gösterdiği bir an bu inatlaşma- ya ne gerek vardı? Oysa, Erdoğan açık seçik konumu- nu açıklamış, bu önemli aynntıdan uzaklaşanlar bu gerçeği görememiş- lerdi. Erdoğan, kalktı Brüksel'e gitti. Orada, "zina" konusundaki bu aynn- tıyı özenle vurguladı. Amaç, öteki ce- za yasalan ile TCY'nin yürürtüklerinde eşzamanlılığı sağlamaktı. Sorun bu ka- dar basitti. Medyamıza yansıdığı gibi Erdoğan tükürdüğünü Brüksel'de ya- lamamıştı. AKP'nin dinci kesimi Erdo- ğan'ın zina konusun- daki iletisini algılamış- tı. "Zina"nın suç ol- ması yerine "AB'ye girip köşeyi dönmek" daha da kârlı değil miydi?. Ankettere çar- şaflılann, türbanlıların verdikleri yanıtlar bu olguyu doğruluyordu. önümüzde bir belir- sizlik var. Başbakan, Aralık'ta AB'nin tarihi açıklamasından son- ra da Mehter Takı- mı'nın yürüyüşü gibi, iki ileri bir geri adım uygulaması olan "yo yo" siyasasını sürdürecek mi? Genç- ler bilmezler. Birzamanlardünyayı.ye- didenyetmişe saran bir "yo yo" salgı- nı vardı. Içi saman dolu, üzeri jelatin kâ- ğıdı kaph, parmağa incecik lastik ile bağ- lı küçüktop ileri atılır lastiğin uzayıp es- nemesi ölçüsünde top gideceği kadar gider, sonrasert bir biçimde kendiliğin- den geri dönerdi. Bir süre sonra lastik esnekliğini yitirmeye başlar ya kopar yada sert bir yere çarptığındatop par- çalanır, içindeki samanlar sağa sola yayılır, oyun sona ererdi. Belediyeci Başbakanımız da siyasal yaşamında "yo yo" oynuyor. Bir başka deyimle "Tavşana kaç, tazıya tut" becerisini sürdürüyor? Erdoğan'ın "yo yo" lastiği nereye kadar esner? Ya lastik kopar, AKP to- pu parçalanır.. ya da Erdoğan, Sezer görevden aynlıp Çankaya Köşkü'ne çıkıncaya değin oyunu sürdürür. Son- ra ne olur? Erdoğan da, özal gibi, De- mirel gibi "Benden sonra tufan" der. Peki daha sonra? Liderier Köşk'e çı- kınca ne oluyorsa yine o olur. Ne ol- muştu? özal'dan sonra ANAP kaldı mı? Demirel'den sonra DYP kaldı mı? Erdoğan'dan sonra AKP kalacak mı? Bugün için söyleyebileceğimiz ancak "Benim oğlum zina okur, dönerdöner yine okur" olacaktır. Kürtlerin kentteki toprak işgalleri, Türkmenler ve Araplan rahatsız ediyor Kerkük ctikenüstiindeDış Haberier Servisi - Bir dönem Sad- dam Hüseyin taranndan Kerkük'ten sü- rülen Kürtlenn, bugün Araplan bölge- den çıkmaya zorladıklan ve bunun Irak'ta bir iç savaşı tetikleyecek en büyûk teh- dit olduğu öne sünİldü. Saddam Hüseyin döneminde bölge- ye yerleşen Araplar, eskiden göçe zor- İanan Kürtlerin, Kerkük'teki toprakla- nn kendilerine ait olduğunu kanıtla- maları halinde bu topraklan geri ver- meye hazır olduklannı belirttiler. An- cak, Arapların yanı sıra, Kerkük'teki Türkmen azuılüc da Kürt partilerinin dünyanın en zengin petrol yataklan ya- kınındaki kentte kontrolü tumüyle ele geçirmeye çalıştığını söylüyor. Reuters'e açıklama yapan Kerkük Be- lediyesi'nin Arap yetkililerinden Ah- • Türkmen siyasetçi Songül Çabuk, "Araplar Kürtleri, Kürtler Türkmenleri düşman olarak görüyor. Böyle giderse bu kentin geleceğinde iyi şeyler olacağını söylemek mümkün değil. Bir patlamaya doğru ilerliyor" dedi. med El Tavil ve Türkmen siyasetçi Son- gül Çabuk, bazı Kürtlerin hiçbir zaman kendilerine ait olmayan arazilere bina- lar inşa ettiklerini ve bugün Kürtlerin ege- menliğınde bulunankentte güvenlik güç- lerinin bu duruma göz yumduğunu bil- dirdiler. El Tavil, "Buradayıflanbr Kürt- krle biıükte yaşıyorduk ve hiçbir soru- numuz yoktu. Ancak, Kürtpartikri ken- di siyasi amaçlan doğrultusunda Arap- lan kentten sürnıek istiyoriar" dedı. tnsan Haklan Izleme Orgütü, geçen ay yayımladığı bir raporda, çoğu çadırlar- da ve terkedilmiş binalarda kalan Arap- lar ve Kürtler arasındaki mülkiyet soru- nunun çözülmemesi halinde gerihmin şiddetli bir patlamaya dönüşeceği uya- nsı yapmışh. Toprak işgali kızdınyor Kürtlerin kendilerine ait olmayan top- raklara yerleştiğini ve bunun diğerlerini kızdıran bir hata olduğunu belirten Son- gül Çabuk da, Kürtlerin her şeye egemen olmak istediğini vurguladı. Kürtlere kar- şı olmadıklannı ancak diğer halklann da temsil edilmesi gerektiğini belirten Ça- buk, ^ArapJarKih1fcri.KürtfcrTürkmen- leri düşmanolarakgörüyor. Böylegider- se bu kentin geleceğinde iyi şeyler olaca- ğını söylemek mümkün değil. Bir patla- maya doğru üertiyor" dıye konuştu. Bölgedeki Kürdistan Demokratik Par- tisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Bırhği'nin (KYB) her ne kadar Irak"ın bütünlüğünden yana olduklannı söyle- seler de, 1990'dan bu yana Irak'ın ku- zeyinde elde ettikleri özerkyönetünın teh- dit altmda olduğunu hissetmeleri duru- munda aynlmayı düşünebilecekleri öne sürülüyor. Bu senaryoya göre, Kürtlerin başkent olarak Kerkük'ü düşündüklen belirtiliyor. KDPlideri Mesud Barzani 750 bin nüfuslu kentin etnik gruplann banş için- de bir arada yaşadığı örnek bir kent ola- rak görülebileceğini söylemişti. Rehineler sağ olabilir Ürdün Kralı Abdullah 'Kendilerine ulaşan bilgilerin, şu anda İtalyan kadın rehinelerin hayatta olduğunu gösterdiğini' söyledi 'IRAK'TA DURUM KÖTÜ' PowelVdan yeni itiraf • Irak'ta direnişin daha da şiddetlendiğini belirten ABD Dışişleri Bakanı, Mûslüman ülkelerde ABD'nin popülaritesinin de giderek azaldığını kabul etti. Dış Haberier Servisi -Ürdün Kra- lı Abdullah, 3 hafta önce Irak'ta ka- çınlan İtalyan kadın rehineler Süuo- na Pari ve Simona Torretta'nın ha- yatta olduklannı söyledi. Ingiliz re- hinenin kardeşi de hayatta olduğu- nu öğrendiğini bildirdi. Kral Abdullah, İtalyan Corriere della Sera gazetesine verdiği demeç- te, istihbarat servislerinin yardımıy- la rehinelerin yerini bulmaya çahş- tıklanm ve serbest bırakılmalan için temaslannı sürdürduklerini söyle- di."Kendilerine ulaşan bilgilerin, şu anda rehinelerin hayatta olduğunu gösterdiğini" kaydeden Ürdün Kra- lı, insanlan kaçıranlann medyada yer alış biçimini eleştirerek ulusla- rarası topluluğun medyanın propa- ganda olarak kullanılmasına izin vermemesi halinde sorunun bir kıs- mının çözülebilecegini belirtti. Irak'ta kaçuılan Ingiliz Kenneth Bigley'nin kardeşi Paul Bigley de "Kea'in hayatta olduğuna dair bü- gialdun r> dedi.Paul Bigley bu habe- ri, savaş karşıtı bir Işçi partisi gru- bu tarafindan davet edildıği Işçi Par- tisi kongresinde dile getirdi.Ote yan- dan. Islami bir kuruluşun yetkilisi Ya- ser Seni Dubai'de AFP'ye yaptığı açıklamada, Bigley'nin hayatta ol- duğunu belirtti. Serri, Bigley'nin salıverilmesi için gönderdikleri Irak- lı bir aracının, rehinenin hayatta ol- duğunu belırttigini kaydetti. Dış Haberier Servisi - ABD Dışişleri Bakanı CotinPovvefl, Irak'ta gü- venlik durumunun kö- tüye gittiğini ve Islam dünyasında Amerikan karşıtlığının arttığını söyledi. ABC televizyonuna demeç veren Povvell, "Irak'ta yoğun bir dire- nişe karşı savaşıyonız. Evet, durum kötüye gi- diyor ve kötüye gttmesi- nin sebebi, direnişçflerin Irakseçiminibaltalanıa- ya karatiı olması" dedi. Povvell. buna karşılık ABD'nin, meydanı di- renişçilere bırakmaya- cağını ve ocak sonu için öngörülen seçimlerden önce direnişçilerin elin- deki bölgeleri yeniden Bağdat'ın denetimi altı- na sokacağını söyledi. Mûslüman ülkelerde ABD'nin popülaritesi- nin de azaldığını kabul eden Povvell, "İshm dün- yasında ABD karşıth- ğmdaaröşgördük,bunu inkâredemenT dedı. Po- vvell, buna karşılık Afga- nıstan ve Irak seçimleri- nin başanyla tamamlan- ması durumunda güven- lik durumunda iyileşme sağlanacağını ve Ameri- kan karşıtlığının azalaca- ğını savundu. ABD'deki gözlemci- ler, Povveirm açıklama- larının, Irak'a ilişkin iyimser bir tutum ser- gileyen Başkan George Bush'dan çok farklı ol- duğuna işaret ettüer. Po- vvell, geçen haftalarda da bundan sonra Irak'ta kitle imha silahı buluna- cağını sanmadığını ve savaş öncesinde çeşitli bilgilerin kendisine ve- rilmediğini açıklayarak Bush yönetirninin diğer üst düzey isimleriyle ters düşmüştü. YAPIM-C KULTUR TURURI MALAMA BEACH HOTEL 09-17 Ekim Akyarlar - Bodrum Bodrum Sualtı Arkeotoji Müzesi, tekne turu Sabah-öğle-akşam yemekteri, arada tost, meşrubat ve yerii içkiler Kişi Başı 450.000.000 TL Gastronomi Turu 08 -10 Ekim Kastamonu - Taşköprü - Daday Geziler, konaklar, külliyeler, müze, dokuma atölyeleri ve at çiftliği, Damak tadı - Buryan kebabt - Etli ekmek, Köy kahvaltısı Kişi Bası 210.000.000 TL irtibat YAPIM-C A.Ş. BENDİS TRAVB. - 2142 Türkocağı Cad. Basm Sarayı No: 1 Kat: 4 Cağaioğiu - IstanbuS Tet: 0212-520 21 91-92 5224925 Faks:0212-520 5023 Turfar en az 30 "Kjşjbk grapiarta yafüiacirtır. Elmek: pacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 Eda'lı CASMIR sizin için çalıyor, söylüyor! Cuma - Cumartesi aşkla. Istıklal Caddesı No 348/10 Surıye Pasajı 34430 Beyoğlu Tel (0 212) 251 00 00 Faks (0 212) 252 7> 80 w » catırestaurant com • info@catirestaurant com TC YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı'ndan Duyuru 1. ÖSYS'de merkezi yerleştirme sistemi içinde yer alan yükseköğretim programlarının zorunlu hazırlık smıflarından 3 Ekim 2003 tarihinden sonra kaydı silinen öğrencilerin aynı adı taşıyan ve öğretim dili Türkçe olan yükseköğretim programlarına yerleştirilmeleri, 1 Nisan 1996 tarih ve 22598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumlarında Yabancı Dil Eğitim-Öğretimi ve Yabancı Dille Eğitim-Öğretim Yapılmasında Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 9. maddesi uyarınca merkezimizce yapılacaktır. 2. Bu öğrenciler başvuru formlarını ve açıklamaları kayıtlarının silindiği yük- seköğretim programının bağlı olduğu üniversiteden alacaklar, doldurdukları başvurma formunu ÖSYM'nin Yapı Kredi Bankası Ankara Güvenevler Şubesi 1-001029-8 nolu hesabına 10.000.000. TL. (KDV dahil) ücreti yatırdıklarını gös- terir banka dekontu ile birlikte yine üniversitelerine 27 Eylül -1 Ekim 2004 tarih- leri arasında teslim edeceklerdir. 3. Süresi içerisinde üniversiteye teslim edilmeyen veya merkezimize posta ile gönderilen başvurular işleme alınmayacaktır. Basın: 42032 LULEBURGAZ SLTLH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo- 2004 158 E Davaci Sevım Alaylı \e arkadaşlan vekılı Av. Ahmet Kantaro tarafmdan davalı Muharrem Demır hakkında açılan onaklığın gıdenlmesı davasının japılan yargılama- sı sırasında venlen arakaran u>annca. yapılan tüm ara- malara rağmen bulunama) an Beyoğlu ılçesı Tomtom ma- hallesı nüfusuna kayıtlı da\alı Muharrem Demır'ın 24.11.2004 saat 9.00'dakı duruşma>a bızzat katılmanız veya kendınızi vekıl ile temsü ettırmenız. duruşmalara katılmadığınız veya kendınızi vekıl ile temsil ettırmedığı- nız takdtrde duruşmalara devam olunup \okluğunuzda >argılama \apıhp hüküm kurulacağı ılanen teblığ olunur '15.09.2004'Basın: 42331 Pasaportumu kaybertım. Hükümsüzdür FATMA ĞLLERSA\CAK GEBZE 2. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 2004 381 Davacı Serkan Paşaoğlu vekılı tarafmdan mahkememıze açılan gaıplik davasında venlen tensıp ara karan gereğınce, Da\acı vekılı dava dılekçesınde belırttıği üzere davacı mu- \ekkilının babası Şaban ve Hasıbe oğlu 1956 d.lu. Şerafet- tın Paşaoğlu'nun yaklaşık 10 yıl önce evı terk ederek bilm- meven bir vere gittığım. on yıldan ben kendısınden hiçbir bıçımde haber alamadıklanm. on yıl süren bekleyışe karşın kendısınm en ufak yaşadığına daır belırtıve rastlayamadık- lanndan Kaysen Mehkgazı. Camtkebu- cılt. 8. sıra no: 1 ha- ne no 274'te nüfusa kayıtlı Şaban ve Hasıbe oğlu. 01.07 1956 d lu, Şerafettın Paşaoglu'nun sağ olup olmadı- ğı. ya$ıvor ıse yennı bılenlenn, görüp ve tanıvanlann ılan- dan ıtıbaren 6 ay ıçınde mahkememıze bılgı \ermelen aksı takdırde yapılacak yargılama sonunda adı geçenm gaıplığı- ne karar venleceğı ılanen duv-urulur Basın 432"7 2
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear