22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAVFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2004 CUMARTESİ INCELEME Kamu hastanelerinin yetersizlikleri giderilmeyince yurttaşlar özel sağlık kurumlannı seçiyor Hükümetierin yanlış poütikalannın bedelini ödeyen yurttaşlar hem öfkeyi hem de 'ya bunu da bulamazsak' korkusunu bir arada yaşryor. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) Parasıolanatedavi varSK hastanelerinde yaşanan durum yurttaşların halini gözler önüne seriyor. tlgisizlikten yakman hastalar, sistemin işleyişinden şikâyet ediyorlar. Uzun süre sonrasma verilen randevular yüzünden yurttaşlar kendi ceplerinden para ödeyerek film çektiriyor, tahlil yaptınyor. ÖZGÜR ERRAŞ/MERAL AYDOGAN Yıllardır özelleştırme pohtıkalannın gerekçesini "devlet temel işlevlerini yapsuı" sözlenyle açıklayan sıyasal ıktıdarlar, sağlıktan elinı çekıyor. Her sıyasal ıktıdar dönemınde değışen veya değıştınlen sağlık polıtıkalan, yurttaşlan mağdur ediyor. Hükümetlenn yanhş polıtıkalannın bedehni ödeyen yurttaşlar hem öfkeyi hem de "ya bunu da bulamazsak" korkusunu bır arada yaşıyor. Odacı benden para Istedl' Sabahın erken saatlennden ıtıbaren muayane olmak ıçın SSK Okmeydanı Hastanesı'nde sıra bekleyen hasta ve hasta yakınlan sorunlannı ve neden hastanede olduklannı anlattılar. Torunu Gökhan Naz'ın 14 yıkhr epılepsı tedavısı gördüğünü ve heyet raporuyla ılaç aldıklannı ıfade eden Ayşe Denizli, "Ben yaşlıyun diye aptal sandüar. Heyet raporunun dolmasına daha süre var, ama odacı 'reçete yazılacak parayla bu ılaç alınacak tlaç vermiyoruz para vereceksın' diyor. Ben biüyorum parayı ceplerine indirecekler. Böyle adalet mi olur? Sağhk Bakanı çıkıyor, ne konuşuyor? Biüyor mu halk ne kadar perişan halde. Zaten nıilleti perişan ettüer. Böyle yönetim mi olur? Bu personeü şikâyet edeceğiın" dıye konuşru. "Başun ağnr diyerek" adını vermek ıstemeyen bır hasta da telefonla randevu alamadığını. damar tıkanıklığı ıçin ameliyat olması gerektığıni ve 10 gündür Yurttaşlar tedavi için sokakta uzun süre bekHyor. bekledığını söyledi. Aynı hasta derdını şöye anlattr. "•Bir ev parası yatinyoruz emekli olana kadar. Ama sıra tedaviye gelince işler yürümüyor. Eşim de böbreklerinden film çektirecekti, o kadar uzun zamana gün verdiler ki dışanda parayla çektirmek zorunda kaldık. Buralar hep böyle. Biz hep bekliyoruz. Paran varsa işlerin yürüyorT 10 gündür doktorun yüzünü göremedlk Ordu'dan se\kle tstanbul'a gelen dedesının onkolojıde muayene edılmesı ıçın 10 gündür her sabah Çengelköy'den Okmeydanı'na geldıklennı söyleyen Tülay Aygüler şunlan söyledi. "Bizim hastamızuı kalacak yeri var, ama olmayanlar burada hastane bahçesinde \atı\or. Sevkle şehirdışından gelenler için başka bir yol bulmalan gerekiyor. Her sabah 630'da burada oluyoruz. 10 gündür geliyoruz daha tedaviye başlayanıadık. Sevkle gelenlere 3 doktor bakıyormuş. Bunun için de sıraya ginnek gerekiyor. Mesele doktora ulaşmak. Ondan sonra sorun çıkmıjor. Hasta bakıcüar ve müstahdemleri aşıp doktora ulaşınca tamam diyoruz. Büyük şehirde daha iyi muayene olur dedik, ama bu kalabahkta raümkün değil. Ordu'da onlar işlerini bir günde hallediyorlardı. Şimdi keşke gelmesej dik diyoruz." 3 gündür film çektlremedik Çocuğunun boğazındakı ıltıhap ıçın Uşak'tan tstanbul'a sevkle geldiklennı anlatan Mehmet Topkaya ıse şunlan söyledi. "Üç gündür buraya gelip gjdnoruz. Film çekilecek dedîler gelip gidiyoruz bir türlü olnıadı. Paran olursa iyi, olmazsa kötü. Bizde de para yok. Ben memlekerte çiftçOik yapıyorum, yeşil kartım var. Ilaç paralanıun bize düşen bölümü bile çok yüklü miktar tutuyor. Burada bazen otelde bazen hemşehrilerin yarunda kalıyoruz. Parahda muayene olnıuş kadar oluyor." Akcığerlenndekı rahatsızlığı nedenıyle hastanede bulunan 7 0 yaşındaki AH Özkaya ağır hasta olduğu ıçin erken ahndığını aksı takdırde uzun bır zaman bekletıleceğmi söyledi. Memnun olan da var Aydın'dan kızının amelıyatı için gelen Dilaver Fidan da telefonla randevu aldıklannı \ e herşeyın söylenen saatte yapıldığını belırterek, "Fazladan herhangi bir şey ödemedik. Hastaneden de doktoıiardan da memnunuz" dedı. 1 doktora 130 hasta . Personel yetersızhğınden şıkayetçi olan sağlık personelı ıse bır doktorun günde ortalama 130 hastayı muayene ettığını söylüyor. Bir yurttaşınhastane isyanıKasımpaşa Taşkızak Tersanesı'nden emekli olan Tuncay HeKacüar, göğüs ağnsı nedenıyle tedavi olmak ıçın bır ambülansla gıttığı Paşabahçe SSK Hastanesi'nden sonra nasıl hastane hastane dolaştınldığını anlatrı. Helvacılar, sorununu dinlememız ıçın oturdugu sandalyede söze, "tsyanımı duyuru bana yardımcı olun. Ben ölürsem sorumlu ldmdir? Anadoluhisarvnda oturu>orum. Ağrdarınun artması üzerine bir ambülans çağırarak 1 ağustos gecesi saat 03.00'te Paşabahçe'de SSK Hastanesi'ne gittim. Orada uzman doktor bulunmaması üzerine Cöztepe Eğitim Hastanesf ne gönderildim. Orada bana bir iğne yapülar. Çekilen tomografiye göre, buradan da Süreyyapaşa Hastanesi'ne gönderildim. Süreyvapaşa ise ben orada daha önce tedavi gördüğüm için Romatoji bölümüne gönderdi. Hastanenin verdigi yazı doğrultusunda beni Çapa'ya tstanbul Ünrversitesi'ne gönderdiler. Çapa'da da bana 13 Ekim 2004 tarihine M ay sonrasına gün verdiler. Soruyorum, devlet nerede? Ben ölürsem sorumlu kimdir? Hastanelerde kimin parası varsa onlar tedavi olabiUyor Öncelik onlara verttiyor. Sizin herhangi bir sosyal kurumdan emekli olmanız ve birçok hakkmıan bulunmasuun hiçbir önemi yok. Sağlık Bakanı ve ilgüileri hastanelerde olan bitenlere kulak vermesini istiyorum.Hastayun. geceleri uyuyamıyorum. Kirada oturuyor, 400 milyon lira ayhk maaş ahyorum. İki çocuğumu okutuyorum." KULTUM • SANM (02121 2*3 »• 7« O "YKJN E N İ Y t i O FtLMtNDEK B*Wİ~ rdoî Hevıev*- a İIIHMU »**>»«• ıı v sıssnı amm» KADIKOY'DE İLK DEFA SADECE SİNEMAMIZDA Hayatın içinden Beyoğlu Alkazar Mecidıyeköy Odeon Cineplex Altunızade Capitol Spectrum 14 Kadıköy Rexx Kadıköy Tepe Cinemaxx (293 (216 (651 (336 İ339 24 37 33 01 85 6,6) 90) 30) 12) 85) 12:15 - 14:30 - 11:40-14:10- 11:50- 14:10- 10:45- 13:00- 13:30- 16:00- 17:00- 16:50- 16:30- 15:15- 18:30- 19:15 19:20 19:00 17:30 21:00 -21:15 -21:50 -21:30 - 19:45 - C/Ct. • - 21:45 23:30 CUMARTESt YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Okurlapım••• Şiiryazarken ya da şıirdüşünüp çalışırken "okur"u düşünmezsiniz. Bu sanıyorum kı bütün şaırler, ge- nellersek bütün sanatçılar ıçın böyledir, böyle ol-. ması gerekir... Sanatsal çalışmada baş başa oldu- ğunuz kişi kendinizdır... Bunu söylemekle şiirin okurunu, sanatın izleyicisını önemsememiş mi olu- yorum? Tam tersıne... Bır sanat ürününün kalıcı- lık kazanmasında okur (ya da ızleyıci) yargısının, beğenısının bırincıl önem taşıdığını düşünenler- denim... Fakat bu başka bır konu... Gazete okuru ile köşe yazannın ilişkisi ıse bambaşkadır... Şainn, sanatçının, kendisıne bile açıklamakta güçlük çe- kebileceği, sezgi, bilinçaltı vb. kaynaklı ürünleri olabilir... Köşe yazarlığında bu söz konusu ola- maz. Her sözcüğünüzün, her cümlenizin, her ko- nunuzun hesabını verebılmeniz gerekir. Gazete yazariığı sanatsal yaratıcılıktan farklıdır. Bu anlam- da köşe yazanyla okurunun ilişkisi de sanatçıyla okuryadaızleyıcısinın ılışkısinden farklıdır... "Cu- martesi Yazıları"na ara verdığım üç hafta süresin- ce köşe yazarlığımla ilgılı olarak düşündüklenmın bir bölümü de bunlardı... Bu yazılarla okuruma ve- rebildiğim şey nedır? Okurum benden ne bekliyor? Beklediğini bulabıliyor mu? Okurum dediğım kişı- lerkimlerdir?Vb... • • • Okurianndan çok da mektup, mesaj alan birya- zar değilım. Şiirlenmın okur sayısını, kimliğini, ki- taplarımın baskı sayılanndan, katıldığım dinletile- nn ızleyıcılerinden öğrenıp tanımam güç değil... Kö- şe yazılanmın okurlarını ıse aldığım mektuplar ve mesajlarlatanıyabilınm. Kuşkusuz, bır de kişisel kar- şılaşmalardan. Ara verdığım üç hafta süresınce, ne zaman başlayacağımı soran bırkaç okurumla karşılaştım. Onlara dostlarımı, yakınlanmı da ek- lemeliyım... Bu gibı karşılaşmalar ya da mesajlar- da, zaman zaman, onur verıcı ıltıfat sözleri duydu- ğumu gizlemek de haksızlık olur... Fakat yine de, doğrusunu istersenız, vazgeçilmez bır köşe yaza- n olabildığımı sanmıyorum... Köşe yazariığı güç bir zanaat, güç, özgün, kendine özgü... Vazgeçilmez olabilmek için, öncelıkle, yaptığınız işin sizin için vazgeçilmez olması gerekir... Köşe yazarlığı benim ıçın vazgeçilmez mı? Yıllardır yazdığıma ve yaz- mayı sürdürdüğüme gore böyle olması gerekir... Pekı, neden? • • • Bu soruyu yanıtlamaya çalışmadan önce "okur- lanm" konusunu sürdüreyim... Aldığım mektup- lar ölçü kabul edilirse en çok sayıdave sadık okur- lanmın F Tipi diye adlandınlan tecnt odalanndakı tutuklular olduğunu söyleyebilirim. (Onlar kendi- lerini, bence de haklı olarak, "tutsak" dıye adlan- dınyor.) F tiplerinden yıllar ıçınde aldığım mektup- lar dosyalan dolduruyor. F Tipi cezaevlennın hem onu ıcat edenler hem deTürkıye için yüz karası ol- duğuna her zaman ınandım, bugün de böyle dü- şünüyorum. F Tipi cezaevlerı ortadan kalkmadan ve ondan da önce düşünme ve örgütlenme suçu diye adlandınlan bır suç türü yok edılmeden bu ül- kede gerçek anlamıyla insan gibi yaşamak olanak- sızdır. Bu konuda, başka yazar arkadaşlar gibi, ben de pek çok kez yazdım ve bu köşe, olanak- lan ölçüsünde, F tıplennde gençlıklen ve yaşam- lan söndürülenlenn sözcüsü olmayı sürdürecek... • • • llk yıllarda farklı okur tıplennden daha çok sayı- da mektuplar alırdım... Şımdı mektuplann yerini e- postamesajlanaldı...Bunlardagenellikle, yaşam- da nasıl bir yol turturmalan gerektığı konusunda benden hem bır şaır hem bir köşe yazan olarak akıl danışan, kimılen lıse çağında çok genç okurlardan... Demek kı gazetemızın genç bır okur kıtlesi var... Bununla birlikte, "Cumhunyet" bu zaten çok genç toplumun zihni pek çok kanştınlmış genç insan- lanna, onlara daha da yakın bir dille, onlan daha ilgilendiren konularda, daha çok ışıktaşımalı, da- ha da genç bir gazete olmalı diye düşünüyorum... Yaşları ne olursa olsun kafaca genç olan pek çok okurumla ise, genellikle toplantılarda, ya da rast- lantıyla karşıtaşıp soyleşıyoruz. Çeşrtli meslekgrup lanndan bu aydın, toplumcu, yurtsever okur kitle- si, hiç kuşkusuz, bız köşeyazariannın ve bütün ola- rak gazetemızın temel okur potansiyelinı oluştu- ruyor... • • • Okurlanmdan uzak kaldığım bu üç hafta süre- since de pek çok üzücü, düşündürücü, öfkelen- dinci olay yaşandı ülkemızde ve dünyada... Tek tek sıralamaya bile bu sütun yetmez. '7S/öber"teki ar- kadaşlanmız bunları enıneboyunaişlediler... Ken- dime bu üç haftalık yazmama "taf/7"i sırasında bir- kaç günlüğüne de olsa gazete okumayı da yasak- layabıleceğımı düşünmüştüm... Ne gezer! Bilgisa- yarım aldığım haber notlanyla, yazı konulanyla do- luptaşmayı sürdürdü... Bu arada, okuduğum bir- kaç önemlı kitabın (biri ünlü Huntington'ın "ma- hut" "Uygarlıklar Çatışması"Ğ\f) bende ülkemizin ve dünyamızın geleceği konusunda uyandırdığı kaygılan, karanlık hesaplar üstüne sezgilerimi okur- lanmla paylaşmak isterim... Ve yine, özellıkle ülke içindekı gezilenmde yaşadığım kimi sevinçleri, mutlulukdolugözlemlenmı... Demek kı, şiırlerle ol- duğu gibi köşe yazılarıyla da, okurianmla paylaşı- lacak, paylaşılması gereken daha pek çok şey var... Kim bilir, belkı detekve aynı okurdan sözedi- yorum; kimliginde yaşam ve insan sevgısiyle ül- keye ve insanlığa karşı sorumluluk duygusunu bir- leştirmeyi başarmış, en azından bunun çabası tçin- de olan bir sevgili okurdan... ataol b(S cumhuriyet.com.tr. Faks:(0212)513 85 95 KOOP-C'den Duyuru Kooperotifimizin düzenlemiş olduğu Tavla ve Satranç Turnuvası bu hafta ve bunu izleyen her hafta pazar günleri saat: 14'te yaptlmaya devam edecektir. Çanta'daki Kır Kahvemizdeyapüan Turnuva, katılmak isteyen herkese açıktır. Önemli Mot: İsteyenler voleybolya da baskelbol maçları da yapabilirler. KOOP-C Yönetim Kurulu Özel otosıty la gıdemey ecekler ıçın pazar günu saaf 11 OO'de AKM önünden araba kaldınlacaktır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear