Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
rSAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2004 CUMARTESİ
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
JdA StRMEN
Cııtjağına Kadar
Popülist 'Demokrasü'
Türkiye'de Cumhuriyet'in ilk yıllarında egemen
olan HaJk Partisi'nin ve tek parti döneminde, Cum-
liuriyet'in altı okundan birini oluşturan "halkçılık"
Hkesinin yaşama nasıl geçtiğini anlamak güçtür.
0 dönemin halkçılığı daha çok kuzeydeki sos-
yalist, batıdaki faşist uygulamalar karşısında, sı-
nrfsız bir kitle olarak kabul e«dilen topluma, bu iki
skıma karşı bağışıklık kazar»dırmak için yapılmış
bir aşı olarak yorumlanabilir. Hatta kimileri bunun
tek parti döneminin ve Cumhuriyet'in kuruluş yıl-
lannın, sınıf gerçeğini yadsıyan, ileriki yıllarda bu-
nu Cemiyetler Kanunu, hatta Sendikalar Kanunu'na
da yansıtan, felsefesinin bir ürünü olarak görür-
ler, ki pek haksız olduklannı söylemek mümkün
değildir sanıyorum.
Halkçılık ilkesinin savunucuları bunu yeni baş-
layan ekonomik gelişrnenin, Cumhuriyet'in eği-
tim seferberliği, sağlık seferberliğini bütün halka
yansıtmayı hedeflemenin ifadesi olarak gösterir-
ler.
Ama Cumhuriyet'in ilk dönemi ve tek parti re-
jiminde, hiç değilse 2. Dünya Savaşı ertesine ka-
dar, Türkiye yönetimde ve dıişüncede elitist kal-
mış, bu elitist kadro da halkçılığı, "halka rağmen
halk için" diye özetlenebilecek jakoben bir çizgi-
de tutmuştur.
Kimilerinin gerçek demokrasi ile karıştırdıkları
çok partili yaşamın ise ne önceki gibi bir elitist uy-
gulamayı ne de jakoben bir halkçılık anlayışını
sürdüımesi istenebilirdi.
• • •
Kısacası, halkçılık çok partili rejimle değişecek,
halk tabii ki demokratik. gelişyneye uygun olarak,
karartarda daha geniş şekild>e söz sahibi olacak-
tı.
Ama bir önceki dönemin elitist tavnnı haklı ola-
rak bırakmış olanlar, bunu başarmak yerine, za-
ten daha çıkışında ne olduğu tam anlaşılamamış,
en belirieyici niteliği sınıfsallık karşıtlığı olan halk-
çılığı bu kez koyu bir popülizme dönüştürerek, re-
jimi bir öncekinden daha da büyük bir çıkmazın
içine sürüklemişlerdir.
Türkiye'de demokrasinin bütün kurum ve ku-
rallarıyla elli yılı aşkın bir sürede hâlâ oturamamış
olmasının nedenleri arasında en önde gelenler-
den biri ve belki de birincisi, iîlkenin gırtlağına ka-
dar içine battığı bu popülizm çukuru olmuştur.
Halk ile ilişkilerini, ağa-şeyh aracılığı ve aşiret
ilişkileriyle sağlayan "Demokratlar"\n politikalan
sonucunda Cumhuriyet'in seksen ikinci ve mila-
dın 2004. yılında Türkiye'de hâlâ aşiretler, devle-
tin güvenlik güçlerini tutsak alabilmekte, ardından
devlete kafa tutmaktan korkrnamakta, buna kar-
şılık da devletin otoritesini e-llerinde tutanlardan
hiçbir tepki görmemektedirler.
Van'da cereyan eden olaylar ve ardından izle-
diğimiz gelişmeler, bu olgunun en çarpıcı örne-
ğidir ve ne yazık ki siyasi iktidan ellerinde tutan-
lar gibi, doğrusu ya kamuoyuından da yeterli tep-
kiyi görmemiştir.
Hiç kuşku yok ki bu durum Susurluk Olayı'ndan
bile daha vahimdir.
Korkut Eken'in hapis çıkışında, görkemli tö-
renlerle karşılanması ile aynı zamana rastlayan,
Van'da aşiretlerin devlete açıkça kafa tutmalan ve
karşılığında biryaptınm görrnemeleri, Türkiye'de
demokrasi ve Cumhuriyet'in ne kadar büyük teh-
likelerle karşı karşıya bulunduğunu gayet iyi gös-
teriyor. Ama aldıran yok!
• • •
Türkiye'de popülist dönemin banisi Adnan
Menderes'in bir tümcesi alaturka popülizmi çok
iyi açıklar.
1955 yılında, Parti Meclis Grubu toplantısında
Menderes, ayaklanmış olan DP'Iİ milletvekilleri-
ne kürsüden şöyle sesleniyordu:
- Siz her şeye kadirsiniz. Siz isterseniz hilâfeti
bile geri getirebilirsiniz!
Demokrasiyi milli iradenin ve onun temsilcisi sa-
yılanların hiçbir kural ve sınır tanımadan istedik-
lerini yapabilecekleri bir rejime indirgeyen bu gö-
rüşün sahibi, milli iradenin temsilcileriyle ilgili ola-
rak da başka bir zaman şu sözleri rahatlıkla söy-
leyebiliyordu:
- Ben odunu aday göstersem seçtiririm!
Ayak kokulu popülizmin şu iki tümceyle özet-
lenmiş olaydan daha güzel bir tarifi olamaz sanı-
nm.
O dönem hüsranla bitti.
Ama Türkiye'nin ondan sonra gelen siyasileri,
biraz olaydan gereken dersi alamadıklan, biraz da
demokrasinin olması gereken kazanımlannı taba-
na alamadıkJan için, aynı popülizmi sürdürerek bu-
güne kadar geldiler.
Halkı yüceltiyor görünmek için en alt düzeyde-
ki beğeni, düşünceyi pohpohlayan bu davranışın,
okutulmamış, cahil bırakılmış birtabanla halkı ne-
reye getirdiği, ona neler sağladığı artık açıkça gö-
rülüyor.
Ama basınımızın kimi güzide kalemleri hâlâ
bundan ders almamışlardır ve gırtlağına kadar
popülizme gömülmüş bir düşünceyi özgürlükçü
ve demokratik düşünce olarak okurlarına suna-
bilmekte, demokrasinin koruyucusu kişi ve kurum-
lan bu popülist tavırlan ile eleştirerek "özgürlük
ve demokrasi mücadelesi!" verdiklerini ileri sür-
mektedirler.
önümüzdeki günlerde bunlan somut örnekle-
riyle, çelişkilerini de sergileyerek sunacağız.
DYP'den AKP'ye eleştiri
• tstanbul Haber Servisi - DYP Genel Başkan
Yardımcısı Celal Adan, Istanbul'un yaz yağmu-
runa teslim olmasını eleştirerek "Bu işin tek
suçlusu 10 yıldır bu kentte iktidar koltuğunda
oturan, başta genel başkanlan olmak üzere
AKP zihniyetidir" dedi. Adan yaptığı yazılı
açıklamada, AKP'li bakanlann büyük bölümü-
nün tstanbul Belediyesi kökenli kişiler oldukla-
nna dikkat çekerek "Başanlı olduklan işlere sa-
hip çıkıp başansızlıklannı 'takdiri ilahi' diyerek
dini siyasete alet ediyorlar" dedi. >
CHP'li 25 milletvekili parti yönetiminin muhalifler için disiplin sürecini başlatmasına tepki gösterdi
'Cezalandırmakaygıverici'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP'li muhalif 25 milletvekili, Ge-
nel Başkan Deniz Baykala gönder-
dikleri mektupta. Disiplin Kurulu'na
sevk edilen 3 milletvekili ve diğer
partililere yönelik "agırvehaksc" ka-
rarlann yeniden değerlendirilmesi ve
yanlış uygulamalardan dönülmesini
istedi. CHP Yüksek Disiplin Kuru-
lu (YDK), bugün toplanarak ihraç
istemiyle tedbirli olarak disipline
sevk edilen 3 milletvekilinin "ted-
bir" karanna itirazını görüşecek.
Muhaliflerin mektubunda,
YDK'ye gönderilen milletvekille-
ri Ahmet Güryüz Ketenci, Hasan
Aydın ve Mehmet Tomanbayın tü-
zükten doğan haklannı kullanmak-
tan öte suç oluşturacak herhangi bir
eylemi olmadığı savunuldu. 3 mil-
CHP'li Eraslan:
• Ahmet Güryüz Ketenci, Hasan Aydın ve Mehmet Tomanbay'ın ihraç istemiyle Yüksek Disiplin
Kurulu'na sevk edilmelerine tepki gösteren 25 CHP milletvekili Deniz Baykal'a mektup gönderdi.
Mektupta, bu üç milletvekilinin tüzükten doğan haklannı kullanmaktan öte suç oluşturacak herhangi
bir eylemi olmadığı savunuldu ve parti yönetiminin aldığı yanlış karardan dönmesi istendi.
letvekilinin, bazı yöneticilerin ha-
zırladığı rapor dayanak yapılarak
partiden ihraç edilmek istenmele-
rinin haksız ve hukuksuz olduğu
kaydedilen mektupta, özetle şöyle
denildi:
"Siyasal yaşamda olağan görül-
mesi gereken eleştirileri ve demokra-
tik talepleri suç gibi göstererek en
ağır yapünmlaıia cezalandırmayı
çağdâş ve demokratik yönetim anlâ-
yışıyla bağdaşır görmediğimiz gibi
partimizin geleceği açısuıdan da va-
him ve kaygı verici bulmaktayız."
Mektupta, partide bundan sonra ba-
nşın, gelişmenin, bütünleşme ve bü-
yümenin sağlanması açısından 3 mil-
letvekili ve diğer partililere yönelik
ağır ve haksız kararlann yeniden de-
ğerlendiriierek yanlış uygulamalar-
dan hızla dönülmesi istendi.
Derviş ekibi destek verdi
Derviş'e yakınlığıyla bilinen Ka-
raman Milletvekili FİkretÜnlü ile Is-
tanbul milletvekilleri Memduh H a o
oğhı ve Zeynep Damla Gûrel de mek-
tuba imza ath. Mektupta imzası olan
diğer milletvekilleri de şöyle:
Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Vedat
MeHk, Ziya Yergök, Yakup Kepenek,
Nurettin Sözen, İsmail DeğerK, Tu-
ran Tüysüz, Hüseyin Özcan, Hakla
Akahn, Mustafa Gazalcı, Mehmet
Nuri Saygun, Muhamem Toprak, IVe-
jat Gencan, Mustafa Sayar, Ersoy Bu-
lut, Züheyir Amber, Ferit Mevlüt As-
lanoğju, Feridun Ayrazoğiu, Mehmet
Siyam Kesimoğlu, Hakla Ülkü, SKU-
ka Sanbekir, Sami Tandoğdu.
YDK bugün toplanıyor
CHP YDK de bugün toplanarak 3
milletvekilinin "tedbir" karanna iti-
razını değerlendirecek. CHP Tüzü-
ğü'ne göre tedbirli olarak YDK'ye
sevk edilerek üyelikleri askıya alı-
nanlann tedbir karanna itirazlannın
7 gün içinde karara bağlanması ge-
rekiyor.
Öte yandan YDK'ye sevk edilen
ve 7 günlük sürenin dün bittiğini
savunan 2 milletvekilinin danışma-
nının genel merkeze giderek
YDK'nin dün ıtibanyla toplanma-
dığını noter aracılığıyla tespit ettir-
diği öğrenildi.
Alınan bilgiye göre milletvekille-
ri, 30 Temmuz'da başvuru yaptıkla-
rını, bu nedenle tüzük gereği
YDK'nin dün toplanması gerekti-
ğini ileri sürüyorlar. YDK'nin 7 gün-
lük süre içinde toplanmaması halin-
de tedbir karannın kendiliğinden or-
tadan kalkacağı iddia edildi.
TCYtosarısı
kıiklikle
hesaplaşma
aracı oldu
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
TBMM Adalet Alt
Komisyonu'nun
CHP'li üyesi Orhan
Eraslan. AKP'li Ko-
misyon Başkanı Kök-
sal Toptan'ın, "tûr-
banbya ceza" verile-
ceği savıyla Türk Ce-
za Yasa Tasansı'nın
"Devrim yasalanna
uymayanlara ceza"
öngören hükümleri-
nin genel kurul aşa-
masında değiştirilme-
si istemine tepki gös-
terdi.
TBMM
Adalet Alt
Komisyonu
üyesi Orhan
Eraslan,
TCY tasan-
sına ilişkin
muhalefet
şerhinde, ta-
sannın ka-
muoyunda
ve ilgili ku-
rumlar tara-
findan yeterince tarh-
şılmadan, AKP hükü-
metince alelacele çı-
kanlmak istenmesini
eleştirdi. Eraslan, mu-
halefet şerhinde özet-
le şu eleştirileri yö-
neltti:
- "Hıziandınbnış"
ceza kanununun şu
anda öngörmediğimiz
birtakım olumsuzluk-
lara davetiye çıkaraca-
ğını herkes bilmek du-
rumundadır.
- Ceza kanununun
AB süreci için "ace-
leye getirümesi" sa-
vunması da hem doğ-
ru değildir hem de ka-
bul edilemez. Önce-
likle ceza kanunu, AB
için değil, ülke için
Orhan Eraslan,
yapılmak durumun-
dadır. Ikincisi, ceza
kanununun AB mük-
tesebatına uygun ha-
le getirilmesi süreci
ise ancak müzakere
tarihinden sonraki 10
yıllık sürede nazara
alınacak bir durum-
dur.
- Bu siyasal yakla-
şım biryandan anaya-
saya dayandınlmaya
çalışılırken, anayasa-
nın 174. maddesinde
yer alan tnkılap Ka-
nunlan'nın korunma-
sı çerçeve-
sindetasan-
nın 223.
maddesinde
yer alan
"BanKBve-
lerinGrvile-
meyeceğine
Da'ir Ka-
nun"unko-
runmasına
karşı çıkal-
mıştır. Bu
konudaki
düzenleme hem alt
komisyonda hem de
komisyonda defalar-
ca tartışıldığı halde
iktidar partisi sözcü-
leri, bu konuyu göz-
den kaçudıklannı söy-
lemektedir. Bu konu-
nun genel kurulda dü-
zeltilebileceği belir-
tümekte, gerekçe ola-
rak da yürürlükteki
ceza kanunundan da-
ha geri bir düzenle-
menin yapılamayaca-
ğı ileri sürülmektedir.
Daha geri dedikleri
düzenleme ise Ata-
türk devri kanunlan-
nın korunmasıdır. Bu
ibret verici bir durum-
dur, kabulü de müm-
kün değildir.
IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
TÜRK KAMYON ŞOFÖRÜ IRAKTA TÜRK KAMYON SOFÖRÜ TÜRKİYEOE
Şemsi Denizer.
CHP'nin Van Raporu'nu hazırlayan Genel Başkan Yardımcısı Selvi:
AKP'yi aldığı tehdüler mi
siLsıııak zorunda bırakıyor?
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - CHP Genel Başkan Yardım-
cısı Cevdet Sehi, Van'daki olayla-
nn ardından açıklama yapma gere-
ği duymayan AKP ıktidannı eleş-
tirerek
M
Açıklayamadıldan birta-
kım olaylar mı var acaba? Tehdit-
ler onlan susmay^a zorlayan bir dü-
zeyde mi" diye sordu.
CHP'nin Van Raporu, yann Ge-
nel Başkan DenizBay-
kal tarafından basın
toplantısıyla açıklana-
cak. Selvi başkanlığın-
da milletvekilleri Ke-
mal Kıbçdaroğiu, Or-
han Eraslan ve Tun-
cayEreenk'ten oluşan
heyetin hazırladığı ra- ^ ^ ^ ^ ^
porsonşekliverilerek ^^^^
m
Baykal'a sunuldu. CHP Genel Baş-
kan Yardımcısı Cevdet Selvi, eski
milletveküi MustafaBayram'ın 20-
25 kişilik silahlı grupla, Van-Erciş
yolundaki polis merkezini basarak
gözalhndaki oğlunu kaçırması ola-
yının medyada yer bulması üzeri-
ne daha detayh birinceleme gerek-
sinimi duyduklannı belirtti. Ola-
yın, tahmin edilenden daha önem-
li ve çok boyutlu olduğunun orta-
ya çıktığını anlatan SeKa şöyle ko-
nuştu: "Yapılandeğerlendinne so-
nucunda herkesin olavi kapatmak
kin çaba harcaması, ciddi bn* siya-
si baskı oiduğunu gösterdi Bugün
işçiye, emekçiye, memura, çiftçhe,
hatta gazetecflere anında çoksert bir
üshıp kuHanarak cevap veren Baş-
bakân, olay hakkuıda en ufak bir
• CHP'nin Van Raporu, yann Deniz Baykal
tarafından basın toplantısıyla açıklanacak.
AKP'nin konuya ilişkin tatmin edici bir
açıklama yapmamasını eleştiren Cevdet Selvi,
"Tehditler onlan susmaya zorlayan bir
düzeyde mi" diye sordu.
açıklama yapma ihtiyaa duymadı.
LTkenin can, mal güvenüği, huzu-
ru, asa\işi> k 1. dereceden sorumhı
bakanlık ise ortada yoktu. Olay
anmdatetefongörüşmesiyapan Mi-
K Eğitim Bakanı ve olay yerine gi-
den Tanm Bakanıda açıkkma yap-
ma gereği duymadL" Selvi, bu du-
rumun kabine üyelerinin sorumlu-
luklannın bilincinde olmadıklannı
ya da olayın önemini kavrayama-
dıklannı gösterdiğini söyledi.
Selvi. "Bu son derece tehüketi.
Oiaym avTmülanndan haberleri ol-
masına karşın açıklama ihtiyacı
duymamalan daha da vahimdir.
Açıklayamadıklan birtakım oiayiar
mı var acaba? Tehditler onlan sus-
maya zorlayan bir düzeyde mi?"
dedi. Hükümetin ses çıkarmaması-
nın, bölgedeki kamu
görevlilerinde de "sa-
hipsizfik" izlenimi ya-
rattığını anlatan Selvi,
"Devietin bu son dere-
ceönemBoiaydabu ka-
dar zaaf içinde kahna-
sına göz yuman shasi
iktidar, Türkiye'yi yö-
neteme>eceğini bir ke-
re daha ortaya koymuştur. Hükü-
mette olayı sapürmak. kamufk et-
mekve derhal fatura>i başkalanna
çıkarma çabası var" diye konuştu.
Türkiye'nin sahipsiz olmadığını
belirten Selvi, raporun açıklanma-
sının ardından TBMM Içtüzü-
ğü'nün verdiği tüm olanaklan kul-
lanarak sorumlular hakkında giri-
şimdebulunabileceklerini söyledi.
Törenle anıldı
Şemsi
Denizer
unutulmadı
ZONGLIL-
DAK (Cum-
huriyet)- Eskı
Türk-lş Genel
Sekreteri ve
Genel Maden
Işçileri Sendi-
kası (GMİS)
Genel Başka-
nı Şemsi De-
nizer, 6 Ağus-
tos 1999'da evinin önünde uğ-
radığı silahlı saldın sonucu öl-
dürüldüğü sokakta ve mezan
başında anıldı.
Türk-tş Genel Teşkilatlan-
dırma Sekreteri ve GMÎS Ge-
nel Başkanı Çetin Altun. De-
nizer'in, Zonguldak'ın Çaycu-
ma ilçesine bağlı Gökçehatip-
ler Köyü'ndeki mezan başın-
da düzenlenen anma törenin-
de yaptığı konuşmada, eski ge-
nel başkanlaruıın kentte özen-
le kurduğu Emek Platfor-
mu'nun dağılma aşamasına
geldiğini söyledi.
Türkiye'de benimsemedik-
leri IMF politikalannın uygu-
lanmasına devam edildiğini be-
lirten Altun, şöyle dedi: "De-
nizer'i kadedenleri lanetle kı-
nıyonız. Eski genel başkammı-
zm bize öğrettikleriv le çahşan-
lanmızm aleyhine yürütülen
poHtikalar karşısmda direnme-
yi sürdüriiyonız. Llkemiz her
geçen gün biraz daha kötüye
gkîiyor, kentimiz de bundan na-
sibini ahyor. Maden ocaklannın
kapanmaması,yeram işçi açık-
lannm giderilmesi ve ülke eko-
nomisinekatkıverebflmek ama
crvla Denizer'in çizdiği yolda
yürüyoruz. Yaşamı süresince
laik, demokratik vehukukdev-
letini yaşatmak için mücadele-
den kaçmmayan Denizer'in sen-
dikacüık anlavışım örnek al-
maya devam edeceğiz."
Karanfll bırakıldı
GMÎS Genel Başkanı Yar-
dımcısı Rahmi Yaman da De-
nizer'in Sendika Mahalle-
si'ndeki öldürüldüğü evinin
önünde sokağa karanfiller bı-
raktı. Yaman, 5 yıl önce yaşa-
mını yitiren Denizer'in gönül-
lerinde asla ölmeyeceğini söy-
ledi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oraicalislar@cumhuriyet.com.tr
Avukat Ergin Cinmen, "Aydınlık
İçin Bir Dakika Karanlık" girişiminin
sözcülerindendi. Susuıiuk kazasının
ortaya çıktığı sırada kamuoyunun du-
yariılığının arttırılması yönündeki ça-
balanyla dikkat çekti. Ergin Cinmen,
Alaattin Çakıcı'nın yakalanması sı-
rasında ortaya çıkan bilgi ve belge-
lerin ardından yeniden harekete geç-
mek gerektiğini düşünüyor. Birçoğu
ortalığa dökülmüş bilgilerin yeniden
toparlanması, karanlık olaytann ay-
dınlanması için bir inisiyatif oluştu-
rulmasından yana. Yolladığı mektubu
sizlerle paylaşıyorum:
"Sayın Oral Çalışlar,
Bir müddet önce Alaattin Çakı-
cı'nın üzerinde 2. kez çıkan MlTgö-
revlilehne ait pasaportlan konu alan
yazınız üzerine sayın hocamız Prof.
Dr. Aydın Aybay'/n mektubunu ya-
yımladınız. Gerek sizin yazınız gerek-
se hocamızın yazısı, bu toplumun
demokratlannın boyunlannın borcu
olan bir konuyu ve görevi bir kez da-
ha gündeme getirdi. 0 da devletin
içinde on yıllardan beri odaklanmış
Karanlık Geçmişin Aydmlanması
suç çetelerinin karanlık inlehnin içi-
ni olabildiğince aydınlatmaktır.
Abdi Ipekçi, Bahriye Üçok, Ca-
vit Orhan Tütengil, Kemal Türkler,
Uğur Mumcu ve nice aydınlanmızı
katleden tetikleri kimler çektirdi? Sı-
vas, Kahramanmaraş, 1977 1 Ma-
yıs, 16 Mart 1978 ve bunun gibikat-
liamlann azmettiricileri, planlayıcıla-
n kimlerdi? Andıçlann, fişleme tez-
gâhçılannın kimlikleribilinmes/ne rağ-
men açıkça suç teşkil eden fiillerin fa-
illerine yargı niçin ulaşamıyor?
Kıbns'ta bir astsubayın otosunda
bulunan C5 plastik patlayıcılarla ilgi-
li niçin halen birişlemyapılmadı? Yu-
kandaki soruların yanıtlannı bu top-
lum öğrenmedikçe, hukuk harekete
geçmedikçe Türkiye'nin demokrasi
idealinin gerçekleşmesi mümkün de-
ğildir. Bu toplum konuyla ilgili kanık-
sama psikolojisine girdikçe yukanda
sayılan faaliyetler devam edecektir.
Bundan görülecek zarar ise hepimi-
zin hanesine yazılacaktır.
Yukanda sayılan garabetlere karşı
sessiz kalmak ise suça ortak olmak-
la eşanlamlıdır. Oysa herşeygün gi-
bi ortadadır. TBMM Faili Meçhul Si-
yasi Cinayetleri Araştırma Raporu,
Susurluk TBMM Araştırma Raporu,
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlı-
ğı Raporu canavann kuyruğunu açı-
ğa çıkarmışttr. Yapılması gereken,
yalnızca biraz duyarlılık ve kendimi-
zi sorunlara müdahil kılmaktır.
Sayın Aybay'ın çözüm önerisi, ya-
ni Meclis'in konuya el atması ideal bir
çözümdür. Ancak bu hassasiyete sa-
hip bir Meclisimizin bulunduğunu dü-
şünmüyorum. Istanbul Devlet Gü-
venlik Mahkemesi'nin kesinleşmiş
karanna göre Korkut Eken ve arka-
daşlannın mensup olduğu çetenin
lideri olmakla suçlanan DYP Genel
Başkanı Mehmet Ağar hakkında do-
kunulmazlığın kaldınlması konulu tez-
kere hâlâ Meclis'in tozlu raflannda
duruyorsa ve ne iktidar ne de muha-
lefet partilerine mensup bir milletve-
kili dahi bundan rahatsızlık duymu-
yorsa herhalde bu Meclis'in konuy-
la ilgili olarak harekete geçmesi dü-
şünülemez.
O zaman yapılması gereken belli-
dir: Konulann hukuken hak sahibi
olan mağdurian ve avukatlan kendi-
leri arasında iletişim kurmalıdırlar.
Dosyalar yeniden toplumun günde-
mine taşınmalıdır. Bilgiler biheştiril-
melidir. Bu yolla hem tetikçiler hem
tetikçileri kurgulayanlar hem de kat-
liam planlayıcılarının kim ve kimler
olduğu ortaya çıkanlabilir.
Sizin köşeniz bizim iletişim mer-
kezimiz olsun. Oradan haberteşelim.
Belki de konu ile ilgili önemli bir şey-
leryapabiliriz. Ne dersiniz?"
Avukat Ergin Cinmen'in çağrısı
önemli. Meclis'in bu konuya sahip
çıkması için de bir ön çalışmaya ve
kamuoyu yaratılmasına gerek oldu-
ğuna inanıyorum. Herkesin elinde çe-
şitli dosyalar var, elleri böğründe kal-
mış bu ülkenin öldürülmüş aydınlan-
nın aileleri var. Bilgiler birleştirilmeli,
belki de bir bilgi bankası oluşturulma-
lı. Bir inisiyatif oluşturmalı.
Bu konuda yapılacak çok şey oldu-
ğu bir gerçek. Demokratik ve özgür
bir Türkiye kurabilmek için, önce bir
ev içi temizliğe gereksinim duymalı-
yız. Ceşitli karanlık olaylaria, toplu öl-
dürmelerie, faili meçhul cinayetler dü-
zenlemekle suçlanan kişilerden bu
ülkede hiçbir hesap sorulamadı. Bir
kısmı halen etkili ve yetkili yerlerde bu-
lunuyor. Böyle bir ülkede adalet, de-
mokrasi, özgürlük olabilir mi?
Ergin Cinmen'in de dikkat çektif/
gibi bu konuda ne yapabiliriz? Bu ko-
nuda düşüncesi olanların düşünce-
lerini iletmelerini bekliyoruz. Yeni bir
girişim nasıl oluşturulabilir? Tartışalım.
Bu köşe bu konudaki fikirtere açık
olacaktır.