14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
rSAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2004 CUMARTESİ HABERLER DÜNYADA BUGUN JdA StRMEN Cııtjağına Kadar Popülist 'Demokrasü' Türkiye'de Cumhuriyet'in ilk yıllarında egemen olan HaJk Partisi'nin ve tek parti döneminde, Cum- liuriyet'in altı okundan birini oluşturan "halkçılık" Hkesinin yaşama nasıl geçtiğini anlamak güçtür. 0 dönemin halkçılığı daha çok kuzeydeki sos- yalist, batıdaki faşist uygulamalar karşısında, sı- nrfsız bir kitle olarak kabul e«dilen topluma, bu iki skıma karşı bağışıklık kazar»dırmak için yapılmış bir aşı olarak yorumlanabilir. Hatta kimileri bunun tek parti döneminin ve Cumhuriyet'in kuruluş yıl- lannın, sınıf gerçeğini yadsıyan, ileriki yıllarda bu- nu Cemiyetler Kanunu, hatta Sendikalar Kanunu'na da yansıtan, felsefesinin bir ürünü olarak görür- ler, ki pek haksız olduklannı söylemek mümkün değildir sanıyorum. Halkçılık ilkesinin savunucuları bunu yeni baş- layan ekonomik gelişrnenin, Cumhuriyet'in eği- tim seferberliği, sağlık seferberliğini bütün halka yansıtmayı hedeflemenin ifadesi olarak gösterir- ler. Ama Cumhuriyet'in ilk dönemi ve tek parti re- jiminde, hiç değilse 2. Dünya Savaşı ertesine ka- dar, Türkiye yönetimde ve dıişüncede elitist kal- mış, bu elitist kadro da halkçılığı, "halka rağmen halk için" diye özetlenebilecek jakoben bir çizgi- de tutmuştur. Kimilerinin gerçek demokrasi ile karıştırdıkları çok partili yaşamın ise ne önceki gibi bir elitist uy- gulamayı ne de jakoben bir halkçılık anlayışını sürdüımesi istenebilirdi. • • • Kısacası, halkçılık çok partili rejimle değişecek, halk tabii ki demokratik. gelişyneye uygun olarak, karartarda daha geniş şekild>e söz sahibi olacak- tı. Ama bir önceki dönemin elitist tavnnı haklı ola- rak bırakmış olanlar, bunu başarmak yerine, za- ten daha çıkışında ne olduğu tam anlaşılamamış, en belirieyici niteliği sınıfsallık karşıtlığı olan halk- çılığı bu kez koyu bir popülizme dönüştürerek, re- jimi bir öncekinden daha da büyük bir çıkmazın içine sürüklemişlerdir. Türkiye'de demokrasinin bütün kurum ve ku- rallarıyla elli yılı aşkın bir sürede hâlâ oturamamış olmasının nedenleri arasında en önde gelenler- den biri ve belki de birincisi, iîlkenin gırtlağına ka- dar içine battığı bu popülizm çukuru olmuştur. Halk ile ilişkilerini, ağa-şeyh aracılığı ve aşiret ilişkileriyle sağlayan "Demokratlar"\n politikalan sonucunda Cumhuriyet'in seksen ikinci ve mila- dın 2004. yılında Türkiye'de hâlâ aşiretler, devle- tin güvenlik güçlerini tutsak alabilmekte, ardından devlete kafa tutmaktan korkrnamakta, buna kar- şılık da devletin otoritesini e-llerinde tutanlardan hiçbir tepki görmemektedirler. Van'da cereyan eden olaylar ve ardından izle- diğimiz gelişmeler, bu olgunun en çarpıcı örne- ğidir ve ne yazık ki siyasi iktidan ellerinde tutan- lar gibi, doğrusu ya kamuoyuından da yeterli tep- kiyi görmemiştir. Hiç kuşku yok ki bu durum Susurluk Olayı'ndan bile daha vahimdir. Korkut Eken'in hapis çıkışında, görkemli tö- renlerle karşılanması ile aynı zamana rastlayan, Van'da aşiretlerin devlete açıkça kafa tutmalan ve karşılığında biryaptınm görrnemeleri, Türkiye'de demokrasi ve Cumhuriyet'in ne kadar büyük teh- likelerle karşı karşıya bulunduğunu gayet iyi gös- teriyor. Ama aldıran yok! • • • Türkiye'de popülist dönemin banisi Adnan Menderes'in bir tümcesi alaturka popülizmi çok iyi açıklar. 1955 yılında, Parti Meclis Grubu toplantısında Menderes, ayaklanmış olan DP'Iİ milletvekilleri- ne kürsüden şöyle sesleniyordu: - Siz her şeye kadirsiniz. Siz isterseniz hilâfeti bile geri getirebilirsiniz! Demokrasiyi milli iradenin ve onun temsilcisi sa- yılanların hiçbir kural ve sınır tanımadan istedik- lerini yapabilecekleri bir rejime indirgeyen bu gö- rüşün sahibi, milli iradenin temsilcileriyle ilgili ola- rak da başka bir zaman şu sözleri rahatlıkla söy- leyebiliyordu: - Ben odunu aday göstersem seçtiririm! Ayak kokulu popülizmin şu iki tümceyle özet- lenmiş olaydan daha güzel bir tarifi olamaz sanı- nm. O dönem hüsranla bitti. Ama Türkiye'nin ondan sonra gelen siyasileri, biraz olaydan gereken dersi alamadıklan, biraz da demokrasinin olması gereken kazanımlannı taba- na alamadıkJan için, aynı popülizmi sürdürerek bu- güne kadar geldiler. Halkı yüceltiyor görünmek için en alt düzeyde- ki beğeni, düşünceyi pohpohlayan bu davranışın, okutulmamış, cahil bırakılmış birtabanla halkı ne- reye getirdiği, ona neler sağladığı artık açıkça gö- rülüyor. Ama basınımızın kimi güzide kalemleri hâlâ bundan ders almamışlardır ve gırtlağına kadar popülizme gömülmüş bir düşünceyi özgürlükçü ve demokratik düşünce olarak okurlarına suna- bilmekte, demokrasinin koruyucusu kişi ve kurum- lan bu popülist tavırlan ile eleştirerek "özgürlük ve demokrasi mücadelesi!" verdiklerini ileri sür- mektedirler. önümüzdeki günlerde bunlan somut örnekle- riyle, çelişkilerini de sergileyerek sunacağız. DYP'den AKP'ye eleştiri • tstanbul Haber Servisi - DYP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, Istanbul'un yaz yağmu- runa teslim olmasını eleştirerek "Bu işin tek suçlusu 10 yıldır bu kentte iktidar koltuğunda oturan, başta genel başkanlan olmak üzere AKP zihniyetidir" dedi. Adan yaptığı yazılı açıklamada, AKP'li bakanlann büyük bölümü- nün tstanbul Belediyesi kökenli kişiler oldukla- nna dikkat çekerek "Başanlı olduklan işlere sa- hip çıkıp başansızlıklannı 'takdiri ilahi' diyerek dini siyasete alet ediyorlar" dedi. > CHP'li 25 milletvekili parti yönetiminin muhalifler için disiplin sürecini başlatmasına tepki gösterdi 'Cezalandırmakaygıverici'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'li muhalif 25 milletvekili, Ge- nel Başkan Deniz Baykala gönder- dikleri mektupta. Disiplin Kurulu'na sevk edilen 3 milletvekili ve diğer partililere yönelik "agırvehaksc" ka- rarlann yeniden değerlendirilmesi ve yanlış uygulamalardan dönülmesini istedi. CHP Yüksek Disiplin Kuru- lu (YDK), bugün toplanarak ihraç istemiyle tedbirli olarak disipline sevk edilen 3 milletvekilinin "ted- bir" karanna itirazını görüşecek. Muhaliflerin mektubunda, YDK'ye gönderilen milletvekille- ri Ahmet Güryüz Ketenci, Hasan Aydın ve Mehmet Tomanbayın tü- zükten doğan haklannı kullanmak- tan öte suç oluşturacak herhangi bir eylemi olmadığı savunuldu. 3 mil- CHP'li Eraslan: • Ahmet Güryüz Ketenci, Hasan Aydın ve Mehmet Tomanbay'ın ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilmelerine tepki gösteren 25 CHP milletvekili Deniz Baykal'a mektup gönderdi. Mektupta, bu üç milletvekilinin tüzükten doğan haklannı kullanmaktan öte suç oluşturacak herhangi bir eylemi olmadığı savunuldu ve parti yönetiminin aldığı yanlış karardan dönmesi istendi. letvekilinin, bazı yöneticilerin ha- zırladığı rapor dayanak yapılarak partiden ihraç edilmek istenmele- rinin haksız ve hukuksuz olduğu kaydedilen mektupta, özetle şöyle denildi: "Siyasal yaşamda olağan görül- mesi gereken eleştirileri ve demokra- tik talepleri suç gibi göstererek en ağır yapünmlaıia cezalandırmayı çağdâş ve demokratik yönetim anlâ- yışıyla bağdaşır görmediğimiz gibi partimizin geleceği açısuıdan da va- him ve kaygı verici bulmaktayız." Mektupta, partide bundan sonra ba- nşın, gelişmenin, bütünleşme ve bü- yümenin sağlanması açısından 3 mil- letvekili ve diğer partililere yönelik ağır ve haksız kararlann yeniden de- ğerlendiriierek yanlış uygulamalar- dan hızla dönülmesi istendi. Derviş ekibi destek verdi Derviş'e yakınlığıyla bilinen Ka- raman Milletvekili FİkretÜnlü ile Is- tanbul milletvekilleri Memduh H a o oğhı ve Zeynep Damla Gûrel de mek- tuba imza ath. Mektupta imzası olan diğer milletvekilleri de şöyle: Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Vedat MeHk, Ziya Yergök, Yakup Kepenek, Nurettin Sözen, İsmail DeğerK, Tu- ran Tüysüz, Hüseyin Özcan, Hakla Akahn, Mustafa Gazalcı, Mehmet Nuri Saygun, Muhamem Toprak, IVe- jat Gencan, Mustafa Sayar, Ersoy Bu- lut, Züheyir Amber, Ferit Mevlüt As- lanoğju, Feridun Ayrazoğiu, Mehmet Siyam Kesimoğlu, Hakla Ülkü, SKU- ka Sanbekir, Sami Tandoğdu. YDK bugün toplanıyor CHP YDK de bugün toplanarak 3 milletvekilinin "tedbir" karanna iti- razını değerlendirecek. CHP Tüzü- ğü'ne göre tedbirli olarak YDK'ye sevk edilerek üyelikleri askıya alı- nanlann tedbir karanna itirazlannın 7 gün içinde karara bağlanması ge- rekiyor. Öte yandan YDK'ye sevk edilen ve 7 günlük sürenin dün bittiğini savunan 2 milletvekilinin danışma- nının genel merkeze giderek YDK'nin dün ıtibanyla toplanma- dığını noter aracılığıyla tespit ettir- diği öğrenildi. Alınan bilgiye göre milletvekille- ri, 30 Temmuz'da başvuru yaptıkla- rını, bu nedenle tüzük gereği YDK'nin dün toplanması gerekti- ğini ileri sürüyorlar. YDK'nin 7 gün- lük süre içinde toplanmaması halin- de tedbir karannın kendiliğinden or- tadan kalkacağı iddia edildi. TCYtosarısı kıiklikle hesaplaşma aracı oldu ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - TBMM Adalet Alt Komisyonu'nun CHP'li üyesi Orhan Eraslan. AKP'li Ko- misyon Başkanı Kök- sal Toptan'ın, "tûr- banbya ceza" verile- ceği savıyla Türk Ce- za Yasa Tasansı'nın "Devrim yasalanna uymayanlara ceza" öngören hükümleri- nin genel kurul aşa- masında değiştirilme- si istemine tepki gös- terdi. TBMM Adalet Alt Komisyonu üyesi Orhan Eraslan, TCY tasan- sına ilişkin muhalefet şerhinde, ta- sannın ka- muoyunda ve ilgili ku- rumlar tara- findan yeterince tarh- şılmadan, AKP hükü- metince alelacele çı- kanlmak istenmesini eleştirdi. Eraslan, mu- halefet şerhinde özet- le şu eleştirileri yö- neltti: - "Hıziandınbnış" ceza kanununun şu anda öngörmediğimiz birtakım olumsuzluk- lara davetiye çıkaraca- ğını herkes bilmek du- rumundadır. - Ceza kanununun AB süreci için "ace- leye getirümesi" sa- vunması da hem doğ- ru değildir hem de ka- bul edilemez. Önce- likle ceza kanunu, AB için değil, ülke için Orhan Eraslan, yapılmak durumun- dadır. Ikincisi, ceza kanununun AB mük- tesebatına uygun ha- le getirilmesi süreci ise ancak müzakere tarihinden sonraki 10 yıllık sürede nazara alınacak bir durum- dur. - Bu siyasal yakla- şım biryandan anaya- saya dayandınlmaya çalışılırken, anayasa- nın 174. maddesinde yer alan tnkılap Ka- nunlan'nın korunma- sı çerçeve- sindetasan- nın 223. maddesinde yer alan "BanKBve- lerinGrvile- meyeceğine Da'ir Ka- nun"unko- runmasına karşı çıkal- mıştır. Bu konudaki düzenleme hem alt komisyonda hem de komisyonda defalar- ca tartışıldığı halde iktidar partisi sözcü- leri, bu konuyu göz- den kaçudıklannı söy- lemektedir. Bu konu- nun genel kurulda dü- zeltilebileceği belir- tümekte, gerekçe ola- rak da yürürlükteki ceza kanunundan da- ha geri bir düzenle- menin yapılamayaca- ğı ileri sürülmektedir. Daha geri dedikleri düzenleme ise Ata- türk devri kanunlan- nın korunmasıdır. Bu ibret verici bir durum- dur, kabulü de müm- kün değildir. IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN TÜRK KAMYON ŞOFÖRÜ IRAKTA TÜRK KAMYON SOFÖRÜ TÜRKİYEOE Şemsi Denizer. CHP'nin Van Raporu'nu hazırlayan Genel Başkan Yardımcısı Selvi: AKP'yi aldığı tehdüler mi siLsıııak zorunda bırakıyor? ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP Genel Başkan Yardım- cısı Cevdet Sehi, Van'daki olayla- nn ardından açıklama yapma gere- ği duymayan AKP ıktidannı eleş- tirerek M Açıklayamadıldan birta- kım olaylar mı var acaba? Tehdit- ler onlan susmay^a zorlayan bir dü- zeyde mi" diye sordu. CHP'nin Van Raporu, yann Ge- nel Başkan DenizBay- kal tarafından basın toplantısıyla açıklana- cak. Selvi başkanlığın- da milletvekilleri Ke- mal Kıbçdaroğiu, Or- han Eraslan ve Tun- cayEreenk'ten oluşan heyetin hazırladığı ra- ^ ^ ^ ^ ^ porsonşekliverilerek ^^^^ m Baykal'a sunuldu. CHP Genel Baş- kan Yardımcısı Cevdet Selvi, eski milletveküi MustafaBayram'ın 20- 25 kişilik silahlı grupla, Van-Erciş yolundaki polis merkezini basarak gözalhndaki oğlunu kaçırması ola- yının medyada yer bulması üzeri- ne daha detayh birinceleme gerek- sinimi duyduklannı belirtti. Ola- yın, tahmin edilenden daha önem- li ve çok boyutlu olduğunun orta- ya çıktığını anlatan SeKa şöyle ko- nuştu: "Yapılandeğerlendinne so- nucunda herkesin olavi kapatmak kin çaba harcaması, ciddi bn* siya- si baskı oiduğunu gösterdi Bugün işçiye, emekçiye, memura, çiftçhe, hatta gazetecflere anında çoksert bir üshıp kuHanarak cevap veren Baş- bakân, olay hakkuıda en ufak bir • CHP'nin Van Raporu, yann Deniz Baykal tarafından basın toplantısıyla açıklanacak. AKP'nin konuya ilişkin tatmin edici bir açıklama yapmamasını eleştiren Cevdet Selvi, "Tehditler onlan susmaya zorlayan bir düzeyde mi" diye sordu. açıklama yapma ihtiyaa duymadı. LTkenin can, mal güvenüği, huzu- ru, asa\işi> k 1. dereceden sorumhı bakanlık ise ortada yoktu. Olay anmdatetefongörüşmesiyapan Mi- K Eğitim Bakanı ve olay yerine gi- den Tanm Bakanıda açıkkma yap- ma gereği duymadL" Selvi, bu du- rumun kabine üyelerinin sorumlu- luklannın bilincinde olmadıklannı ya da olayın önemini kavrayama- dıklannı gösterdiğini söyledi. Selvi. "Bu son derece tehüketi. Oiaym avTmülanndan haberleri ol- masına karşın açıklama ihtiyacı duymamalan daha da vahimdir. Açıklayamadıklan birtakım oiayiar mı var acaba? Tehditler onlan sus- maya zorlayan bir düzeyde mi?" dedi. Hükümetin ses çıkarmaması- nın, bölgedeki kamu görevlilerinde de "sa- hipsizfik" izlenimi ya- rattığını anlatan Selvi, "Devietin bu son dere- ceönemBoiaydabu ka- dar zaaf içinde kahna- sına göz yuman shasi iktidar, Türkiye'yi yö- neteme>eceğini bir ke- re daha ortaya koymuştur. Hükü- mette olayı sapürmak. kamufk et- mekve derhal fatura>i başkalanna çıkarma çabası var" diye konuştu. Türkiye'nin sahipsiz olmadığını belirten Selvi, raporun açıklanma- sının ardından TBMM Içtüzü- ğü'nün verdiği tüm olanaklan kul- lanarak sorumlular hakkında giri- şimdebulunabileceklerini söyledi. Törenle anıldı Şemsi Denizer unutulmadı ZONGLIL- DAK (Cum- huriyet)- Eskı Türk-lş Genel Sekreteri ve Genel Maden Işçileri Sendi- kası (GMİS) Genel Başka- nı Şemsi De- nizer, 6 Ağus- tos 1999'da evinin önünde uğ- radığı silahlı saldın sonucu öl- dürüldüğü sokakta ve mezan başında anıldı. Türk-tş Genel Teşkilatlan- dırma Sekreteri ve GMÎS Ge- nel Başkanı Çetin Altun. De- nizer'in, Zonguldak'ın Çaycu- ma ilçesine bağlı Gökçehatip- ler Köyü'ndeki mezan başın- da düzenlenen anma törenin- de yaptığı konuşmada, eski ge- nel başkanlaruıın kentte özen- le kurduğu Emek Platfor- mu'nun dağılma aşamasına geldiğini söyledi. Türkiye'de benimsemedik- leri IMF politikalannın uygu- lanmasına devam edildiğini be- lirten Altun, şöyle dedi: "De- nizer'i kadedenleri lanetle kı- nıyonız. Eski genel başkammı- zm bize öğrettikleriv le çahşan- lanmızm aleyhine yürütülen poHtikalar karşısmda direnme- yi sürdüriiyonız. Llkemiz her geçen gün biraz daha kötüye gkîiyor, kentimiz de bundan na- sibini ahyor. Maden ocaklannın kapanmaması,yeram işçi açık- lannm giderilmesi ve ülke eko- nomisinekatkıverebflmek ama crvla Denizer'in çizdiği yolda yürüyoruz. Yaşamı süresince laik, demokratik vehukukdev- letini yaşatmak için mücadele- den kaçmmayan Denizer'in sen- dikacüık anlavışım örnek al- maya devam edeceğiz." Karanfll bırakıldı GMÎS Genel Başkanı Yar- dımcısı Rahmi Yaman da De- nizer'in Sendika Mahalle- si'ndeki öldürüldüğü evinin önünde sokağa karanfiller bı- raktı. Yaman, 5 yıl önce yaşa- mını yitiren Denizer'in gönül- lerinde asla ölmeyeceğini söy- ledi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oraicalislar@cumhuriyet.com.tr Avukat Ergin Cinmen, "Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık" girişiminin sözcülerindendi. Susuıiuk kazasının ortaya çıktığı sırada kamuoyunun du- yariılığının arttırılması yönündeki ça- balanyla dikkat çekti. Ergin Cinmen, Alaattin Çakıcı'nın yakalanması sı- rasında ortaya çıkan bilgi ve belge- lerin ardından yeniden harekete geç- mek gerektiğini düşünüyor. Birçoğu ortalığa dökülmüş bilgilerin yeniden toparlanması, karanlık olaytann ay- dınlanması için bir inisiyatif oluştu- rulmasından yana. Yolladığı mektubu sizlerle paylaşıyorum: "Sayın Oral Çalışlar, Bir müddet önce Alaattin Çakı- cı'nın üzerinde 2. kez çıkan MlTgö- revlilehne ait pasaportlan konu alan yazınız üzerine sayın hocamız Prof. Dr. Aydın Aybay'/n mektubunu ya- yımladınız. Gerek sizin yazınız gerek- se hocamızın yazısı, bu toplumun demokratlannın boyunlannın borcu olan bir konuyu ve görevi bir kez da- ha gündeme getirdi. 0 da devletin içinde on yıllardan beri odaklanmış Karanlık Geçmişin Aydmlanması suç çetelerinin karanlık inlehnin içi- ni olabildiğince aydınlatmaktır. Abdi Ipekçi, Bahriye Üçok, Ca- vit Orhan Tütengil, Kemal Türkler, Uğur Mumcu ve nice aydınlanmızı katleden tetikleri kimler çektirdi? Sı- vas, Kahramanmaraş, 1977 1 Ma- yıs, 16 Mart 1978 ve bunun gibikat- liamlann azmettiricileri, planlayıcıla- n kimlerdi? Andıçlann, fişleme tez- gâhçılannın kimlikleribilinmes/ne rağ- men açıkça suç teşkil eden fiillerin fa- illerine yargı niçin ulaşamıyor? Kıbns'ta bir astsubayın otosunda bulunan C5 plastik patlayıcılarla ilgi- li niçin halen birişlemyapılmadı? Yu- kandaki soruların yanıtlannı bu top- lum öğrenmedikçe, hukuk harekete geçmedikçe Türkiye'nin demokrasi idealinin gerçekleşmesi mümkün de- ğildir. Bu toplum konuyla ilgili kanık- sama psikolojisine girdikçe yukanda sayılan faaliyetler devam edecektir. Bundan görülecek zarar ise hepimi- zin hanesine yazılacaktır. Yukanda sayılan garabetlere karşı sessiz kalmak ise suça ortak olmak- la eşanlamlıdır. Oysa herşeygün gi- bi ortadadır. TBMM Faili Meçhul Si- yasi Cinayetleri Araştırma Raporu, Susurluk TBMM Araştırma Raporu, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlı- ğı Raporu canavann kuyruğunu açı- ğa çıkarmışttr. Yapılması gereken, yalnızca biraz duyarlılık ve kendimi- zi sorunlara müdahil kılmaktır. Sayın Aybay'ın çözüm önerisi, ya- ni Meclis'in konuya el atması ideal bir çözümdür. Ancak bu hassasiyete sa- hip bir Meclisimizin bulunduğunu dü- şünmüyorum. Istanbul Devlet Gü- venlik Mahkemesi'nin kesinleşmiş karanna göre Korkut Eken ve arka- daşlannın mensup olduğu çetenin lideri olmakla suçlanan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar hakkında do- kunulmazlığın kaldınlması konulu tez- kere hâlâ Meclis'in tozlu raflannda duruyorsa ve ne iktidar ne de muha- lefet partilerine mensup bir milletve- kili dahi bundan rahatsızlık duymu- yorsa herhalde bu Meclis'in konuy- la ilgili olarak harekete geçmesi dü- şünülemez. O zaman yapılması gereken belli- dir: Konulann hukuken hak sahibi olan mağdurian ve avukatlan kendi- leri arasında iletişim kurmalıdırlar. Dosyalar yeniden toplumun günde- mine taşınmalıdır. Bilgiler biheştiril- melidir. Bu yolla hem tetikçiler hem tetikçileri kurgulayanlar hem de kat- liam planlayıcılarının kim ve kimler olduğu ortaya çıkanlabilir. Sizin köşeniz bizim iletişim mer- kezimiz olsun. Oradan haberteşelim. Belki de konu ile ilgili önemli bir şey- leryapabiliriz. Ne dersiniz?" Avukat Ergin Cinmen'in çağrısı önemli. Meclis'in bu konuya sahip çıkması için de bir ön çalışmaya ve kamuoyu yaratılmasına gerek oldu- ğuna inanıyorum. Herkesin elinde çe- şitli dosyalar var, elleri böğründe kal- mış bu ülkenin öldürülmüş aydınlan- nın aileleri var. Bilgiler birleştirilmeli, belki de bir bilgi bankası oluşturulma- lı. Bir inisiyatif oluşturmalı. Bu konuda yapılacak çok şey oldu- ğu bir gerçek. Demokratik ve özgür bir Türkiye kurabilmek için, önce bir ev içi temizliğe gereksinim duymalı- yız. Ceşitli karanlık olaylaria, toplu öl- dürmelerie, faili meçhul cinayetler dü- zenlemekle suçlanan kişilerden bu ülkede hiçbir hesap sorulamadı. Bir kısmı halen etkili ve yetkili yerlerde bu- lunuyor. Böyle bir ülkede adalet, de- mokrasi, özgürlük olabilir mi? Ergin Cinmen'in de dikkat çektif/ gibi bu konuda ne yapabiliriz? Bu ko- nuda düşüncesi olanların düşünce- lerini iletmelerini bekliyoruz. Yeni bir girişim nasıl oluşturulabilir? Tartışalım. Bu köşe bu konudaki fikirtere açık olacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear