25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2004 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Yetmezlik CUMHURİYET TÖRKİYE'SİNİN, özellikle 1946 sonrasındaki diyalektiği CHP-DP karşrtlığıyla baş- lamıştı. Biryanda rejimin devrimciliğini temsil eden Cumhuriyet Halk Partisi, bir yanda da çeşitli tep- kilerin derleyicisi olarak yine CHP içinden çıkan De- mokrat Parti. Gerçi 21 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül kesintileri, bu diyalektiği parçalara bölüp ad deği- şıkliklerine yol açmıştır ama, ekonomik ve sosyai sorunların siyaset sahnesine yansıyışında hep ay- nı karşıtlık sürmüştür. Bugün şaşırtıcı olan, karşıtlığın bir yanında çe- şitli zikzaklardan sonra yine CHP yer alırken, öbür yanında cumhuriyetçi devrimciliğin karşısmda DP'den çok daha ters bir partinin, AKP'nin bulun- makta oluşudur. Başka bir deyişle, devrimcilik yumuşarken kar- şıdevrimcilik sertieşmiştir. Cumhuriyet cephesinde beliren endişenin temel nedeni budur. O cephedeki insanlann çoğu, kar- şıdevrimci gidişi durdurma açısından şimdiki CHP'nin ağıriığını yeterli bulmuyor. GelgeJelim, aynı insanlann çoğunluğu CHP'de son yıllar boyunca ortaya çıkan çok açık yapısal ve ki- şisel yetmezliklere karşın, çare olarak yine o par- tiyi görmeye devam etmekteler. Niçin? Birinci neden, bazılannca handikap sayılan es- kimişlik, yıpranmışlık, aşınmışlık ve aşılmışlık gibi "kusurlann, tam tersine, CHP için birçeşit "ka- rizma" yaratmış olmasıdır: "Cumhuriyeti kuran Atatürk'ün partisi hâlâ vardır ve ayaktadır; dola- yısıyla cumhuriyet ondan sorulur, cumhuriyeti sa- vunmak için de kalınacak, gidilecek ve çalışılacak parti deodur." Ayrıca, örgütün büyüklüğü, yaygın- lığı, köklülüğü gibi başka nedenleri de buna ekle- yebilirsiniz. Ne var ki, karizmanın ağıriığı, aksi gibi, parti için- de düzelme, yenileşme, güncelleşme, halk yığın- lanna köklü çözümler sunma gereğinin de hafife alınmasına yol açmıştır. Üstelik, partinin yetmez- liklerine tepki olarak değişik dönemlerde ortaya çıkan başka türlü örgütlenme ve yeni partiler ola- rak diyalektiğin o kefesinde CHP'nin yerini alma gi- rişimlerinin, yine aynı ağırlık yüzünden, cılız kalma- ya mahkûm olduğu yönünde bir inanç da yaygın- laşmıştır. Daha kötüsü, bu girişimleri bölücülük ve cum- huriyetçi güçleri zayrflatma olarak görenler bile var- dır. "CHP kötüleşmiş ve körelmişse, cumhuriyet- çiliğin kavgası yine o parti içinde mücadele ede- rek verilmelidir" diyenler çok. Soruna böyle yaklaşmaktaki büyük yanılgı şu: Dev- rimcilik üzerine "sosyai demokratlık" etiketinin yapıştınlışından beri, partiyi yönetenlere de, onla- ra muhalefet edenlere de bulaşmış olan şaşkınlığın ve dağınıklığın farkına varmamak. Dış kaynaklı böy- le bir şınngalamanın sonuçlannı görmek için, par- tiyi yöneten kadronun alacalı yapısından parti-içi mu- halefetin şahane dağınıklığına kadar gözler önün- deki parti görüntüsüne bakmak yeterlidir. Bu görüntü, cumhuriyeti batışasürükleyenleri ür- kütmeye yeter mi? SEVGİLl ALİHAKAN KALBİMLZDE YAŞIYORSUN Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi 86 Vlezunu Arkadaşların KOOP-C'DEN DUYURU "1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ"NÜ 29 Ağustos 2004 Pazargünü saat 13.00'te Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Kır Kahvesi'nde etkinliklerte kutluyoruz. Konuşmacı: Dr. Erdal ATABEK Öğle Mönüsü: Geleneksel Mantı Yemeği KOOP-C Yönetim Kurulu Önemli Not: Özel otosuyla gidemeyecekler için pazar gü- nü saat 11.00'de Taksim AKM önünden ve saat 11,30'da Bakırköy Ömür'ün önünden araba kaJdınlacaktır. ARDEŞEN ASLİYE CEZA MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003 46 Karar \ o : 2004 118 Sanıklar 1- Yusuf Karbuz 2- Halime Çiçek, Mehmet ve Emine kızı 1979 do- ğumlu Rize ili Pazar ılçesi Tütûncüler köyü nüfiısuna kayıtlı olup Pazar ilçesi Pazar Mahallesi'nde ikâmet eder. 3- Fatma Sanbaş 4- Kenan Acıyan 5- Engin Kutlu Suç: Hınızlık malı bilerek satm almak ve kullanmak. Suç tarihı: 27.08.2002 Karar tarihi: 13.05.2004 Karar özeti: Sanıgın beraatine. Mahkememiz tarafından verilen ve yukanda hüküm özeti ya_zılı karann sanık Halime Çiçek'e tebliğ edileme- miş oluj "201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28. maddesi uyannca Tirkiye genelinde dağıtımı yapılan tirajı yük- sek olan bf gazetede ilan ettirilerek ilan tarihinden itiba- ren 15 gün sonra karann tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliö olunıır. 16.08.2004 Basm: 38706 İtalya'da Neler Oluyor? Prof. Dr. Necdet ADABAĞörcFDekam B ugünlerde îtalya'da olup bitenle- re Nilgün Cerrahoğtu'nun Cum- huriyet 'te yazdıklanyla tanık olun- ca ister istemez o ülkede yaşadık- lanm aklıma geldi. Yepyeni bir dünya açılmışrı gözlerimin önünde. Ayağımı o topraklara atar atmaz tıpb bizdeki gibi hız- landınlmış(!) trenlere bindiğimde neye uğra- dığımı bilememiştim. Bir düzen vardı her şey- de, bir düzgünlük... Trencınin dudaklannda süzüJen ıslıkta La Traviata'dan bir ezgi. Var- sıllık her yerde; özenle sürülmüş tarlalar ve birbiri arkasından dumanJan tüten fabrika ba- calan. Trenin penceresine kadar sokulan anıt- sal yapılann kubbeleri ya da çan kuleleri. Bol- luk, bereket, trafik işaretleriyle süslenmiş oto- yollar, köprüler, barajlar. Ve milyonlarca rurist ve turizmden sağlanan gelir... Kentlerdeki dü- zen, kaldınmJara açılmış kafeler; renk renk, te- miz ve ütülü masa örtüJeri. Yol boyunca ağaç- lar ve yemyeşil kentler... Parklar, bahçeler. Ko- ca koca üniversiteler; ve Bologna. llk üniver- site kenti. Ortaçağdan yeni bir çağa geçişin ilk habercisi. Nesnel düşüncenin filizlendiği; bi- lim kitaplanmn artık anadilde yazılmaya baş- landığı yer. Insanın insanlığa en görkemli ar- mağanı. Ve insan. Çok konuşan, kavgacı, elinden gi- tannı düşürmeyen, sabah akşam sevgilisinin pen- ceresi altında serenatlar yaptığı söylenilen Ital- yan insanının gerçek yüzü; bu sözde görüntü- sünün arkasındaki derinlik. Hümanizma ve Rönesans terbiyesi ve üniversitelerdeki ezber- cilikten uzak analitik düşünce tarzı. Yetkin öğ- retim üyeleri ve genç araştırmacılar. Bilınçli top- ]um. Ne yaprığını bilen. Savaşın yaralannı kı- sa zamanda saran ve kalkınmaya geçen bir top- lum. Yüzyıllar süren yabancı egemenliğine karşın demokrasi ve laiklik konusunda ödün vermeden yaşayan ve savaş sonrası çok parti- li siyasal dizgesi içinde en demokratik Avru- pa ülkelerinden biri. Faşizmi çok boyutlu ya- şayan; karanlık yıllann acı ve ıstırabını yüre- ğine gömen; büyük bir özveri ve hoşgörüyle halkının yanında yer alan; demokratikJeşme ça- basında Kilise'ye karşın Avrupa'nm en güçlü komünist partisini oluşturan insan. însan hak- Ian, işçi haklan, özgürlükler adına sık sık mey- danlara inen ve tuttuğunu koparan inançlı ve kararh insan. 1968'li yıllan kavgasız, dövüş- süz ve üniversite işgallerini kansız geçiren ve salt çağdaş meydan gösterileriyle yetinen ve hak- lannı yasal yollardan arayan çok renkli insan. Ben, ilk kez yurtdıştna çıkmış yirmi üç yaş- Iannda bir gençtim. Tüm gördüklerim, yaşa- dıklanm kendim adına, ülkem adına büyük de- neyimler sayılacak kadar önemliydi. O yıllar- da Kuranıkerim'i ve Nâzun Hikmet ı ancak Itaryancadan okuyan bir doktora öğrencisi ola- rak gördüklerim ve yaşadıklarım karşısmda şaşkınlıktan şaşkınlığa düştüğümü anımsıyo- rum. Aramızda giderilmez farklılıklann oldu- ğunu ve 1860'lara dek bağımsızlığını bulama- yan ve parça pörçük devletlerin yer aldığı top- raklarda bu ulusun nasıl bir direniş ve direnç gösterdiğını ve bugün her konuda nasıl dün- yanın söz sahibi ülkelerinden biri olduğunu hep düşündüm. Aramızdaki uzaklığa baktık- ça umudum kınlıyor, içimdeki ülkülerin yok olduğunu, içtenliğimin sarsıldığını duyumsu- yordum. Yapmacık değerler ve göstermelik atıhmlarla aldatılmış olduğumuzu düşünüyor, Cumhuriyet devrimlerine büyük bir haksızlık yapıldığı inancını taşıyordum. Çağdaşhk adı- na, insan haklan, kadın haklan adına daha o günlerden de\Tİm yasalanna ihanet edildiğini ve iki ülke arasındaki bu uzaklıkta Atatürkçü düşünceden uzak kalmanın çok büyük payı ol- duğunu seziyordum. Devrim yasalannın çiz- gisinde çoğu A\Tupa ülkesinden önde olmamı- za karşın çoğu Arap ülkesinin gerisine düşrü- ğümüz bugünlerde bu uzaklığın çok daha açıl- dığını biliyorum ve AB 'ye girmek se\dasını ta- şıyanlann bu uzaklığın aynmında olup olma- dığını sormak istiyorum. Ancak bugün italya'da olanlan okudukça sular tersine mi akmaya başlıyor diye düşün- mekten kendimi alamıyorum. ftalya, Avru- pa'da bir simgedir. Avrupa'nın laik ve demok- ratik çizgide insanlığın onuru için vermiş ol- duğu savaşımda önder ülkelerden biridir. Ama şimdi Araplan mutlu etmek için liselerinde "Jslamcı öğrencflerin" "başörtüsü)1e" devam edebilecekleri özel sınıflar açılacakmış. Sö- züm ona bu çocuklan "sistem içine" çekme- nin en etkili yolu buymuş. Tersine, bu çocuk- lar, deyim yerindeyse, ıslah edilmez olacaklar- mış. Ülke ikiye bölünmüş. Olaya sıcak bakan- lar olduğu gibi karşı olanlar da var. Uygar top- lumlann karakteristik özelliğidir. Her şeyi tar- tışmaya açmak. Ancak aynı çatı altında bir yanda çağdaş ve laik eğitim verilirken. öte yan- da din eğitiminin verilmesi hangi ölçütlere sı- ğar diye merak ediyorum. Dahası, bir ülkede yaşayan yabancı topluluk- lar yaşadıklan ülkenin yasalanna, eğitim-öğ- reum dizgesine uymak zorunda değiller mi° Her bir yabancı topluluğa ayn ayn istedikleri tür- den eğitim ve öğretim olanağı tanımak, ev sa- hibi ülke açısından, tarzından, yaşam biçimin- den ödün vermek anlamına gelmez mi? Ken- di tarihini, kendi geçmişini, özellikle Engizis- yon, Restorasyon'un insan soyu bağlamında ne- lere mal olduğunu belleklerden silmek; buna karşın laik eğitim dizgesinin yılmaz savunu- culannın ölümüne verdıkleri sa\aşımı gözar- dı etmek anlamına gelmez mi? Ya da eğitim ve öğretim birliğini yok saymak? ttalya başka bir ülkeye benzemez. Halk ülkedeki toplum- sal ve siyasal gelişmelere ilgisiz görünse de ye- ri geldiğinde yurdunun temel hak ve özgürlük- lerinden kesinlikle ödün vermez. Italyan top- lumu böyle bir toplumdur. Karanlık günlerin ne demek olduğunu çok iyi bilir. Cerrahoğlu, yazar Claudio Magris'in sözlerini aktanyor: "De\1eC eşit eğitim verir. Okulun işlevi çocuk- lara İsa ya da Muhammet'in öğredlerinivermek dcgil; \arlıgın büyük sorunlanna özgürce ya- nrt aratnalannı saglamaktır. Eğitim laiktir. Eği- timin anlanu,çocuklara 'mantık'fle'inanç'; 'dev- let° ile din' arasındakifarkıa\vtedebflmeJe- rini sağlamakür. Dcviet okulu. medrese ya da teolojik enstitü olanıaz." Magris özgürbir yazardır. Dilediğini söyler. .-\ncak doğruyu söylemesi önemlidir. Ama da- ha önemli olan, devlet adamı olarak Milli Eği- tim Bakanı'nın söyledikleridir: Böylesi bir uy- gulamanın M ana\asal değerlere -Cerrahoğ- lu'ndan aktanyorum-a>kın olduğunu" söyle- miş. Demek ki göz önünde tutulması gereken yasalardır. Yasalan delmek hiçbir biçimde söz İconusu değildir. Eğitim-öğrerim yasalann gü- vencesi altındadır. ttarya'nın laiklikten ödün ver- meyeceğini; bağnazlığa kapılannı kapalı ruta- cağını biliyorum. Italya'dan daha çok şey öğ- reneceklenmiz var gibime geliyor. Ancaİc Ba- tı' nın, özellikle BOP sevdasına kapılmış Ame- rika'nın da bizden bir şeyler öğrenmesi gerek- tiğine inanıyorum. Müslüman ülkelere Türki- ye'yi örnek yapmak istiyorlarsa laik Türki- ye'yi göstermek zorunda olduklannı bilmeli- ler. Yoksa daha çok 11 Eylül'leri yaşar ve baş- kalanna da yaşatırlar. Özellikle Amerika doğ- ru olanı insanlığa göstermelidir. Bu işin orta yolu olmaz. İnsan ya laiktir ya da değildir. "Iümlı fslam" diye bir kavram yoktur, olma- malıdır. Insan hangi dinden olursa olsun laik olmalıdır. Müslüman ülkelerde yeni bir yaşam biçimi geliştirmek isteniyorsa eğer, o ülkelere hem Müslüman hem de laik olabilecekleri söy- lenmeli ve bir Müslüman ülke olarak Türkiye örnek gösterilmelidir. Itarya da bunu böyle bel- lemeli. Görecektir ki bugünlerde yaşadığı ta- lihsiz olaylan ve huzursuzluğu yaşamayacağı gibi, ülkesindeki MüslümanJann da kendi din- lerinden hiçbir şey yitirmeden çağdaşlığa ayak uydurdukJanna tanık olacaktır. Ya Türkiye... Avrupa'ya laik, demokratik ve Müslüman bir ülke örneğini taşımak ve bu ko- nuda bilgıli, yetenekli ve deneyimli olduğunu kanıtlamak isterse eğer, bu ışlevini daha yakın- dan ve daha işlevsel yapmanın tek yolunun AB'ye girmekte olacağını bilmesı gerekir. Böy- lesi birsürecin karşılıklı etkileşımi getıreceği- ni ve bu etkileşimin iki tarafin da işine yara- yacağını hem Avrupa hem de Türkiye bilir. Ancak Avrupa'nın bildiği ama Türkiye'nin bil- mediği ya da bilmezden geldiği bir şey var. O da bu kafayla AB'ye girilemeyeceğidir. VEFAT İstanbul Barosu ayukatlarından Şezen Özol'un eşi, Özgür Özol ve Barış Özol'un sevgili anneleri, değerli insan, Avukat-yazar İnci Özol 26. Ağustos. 2004 Perşembe günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 27 Ağustos. 2004 Cuma günü, İkindi Namazını takiben, Zincirlikuyu Mezarlığı içerisindeki Zincirlikuyu Camii'nden kaldırılacaktır. Sinema ve riyatro ONiıncusu DİLAVER UYANIK yaşamını yitirdi. 1938 doğumlu Uyanık, sinema ve tiyatroda onlarca yapımda rol aldı. Zeki Ökten'in "Yoksul", Şerif Gören'in "Umut Sokağı" ve "Beyoğlu'nun Arka Sokaklan", Ertem Eğilmez'in "Âşık Oldum", Erden Kıraruı "Dilan" ve "Av Zamanı" adlı fılmlerinde, televizyonda ise "Şehnaz Tango". "Zerda" adlı dizilerde değişik karakterleri başanyla canlandıran Uyanık, evli ve üç çocuk babasıydı. Sanatçmın cenazesi 27.08.2004'te öğle vaktinden sonra Şişli Camii'nden kaldınlarak Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Çağdaş Sinema Oyunculan Konut Yapı Kooperatifî AEŞfiV tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK AKTTIRMA İLANI Dosya No: 2002'29 Talimat Bir borçtan dolayı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile satılmasına karar veriien gayrimenkulün: Tapu Ka>dı: Kahramanmaraş ili, AİFşin ilçesi, Çoğulhan kasabası, köyiçi mevkiinde, 4 pafta, cilt 3, sahife 280, 280 parselde Halil 1lik adına kayıtlı arsa. İmar Durumu: Her türlü belediye imar hizmetierinden yararlarur, kasaba merkezinde bulunmaktadır. Arsa imar planında ticari alana tahsis edilen bir böl- gedir. HaKhaTir Dunımu, Ozeffilderi: 180 m2 yüzölçümündeki arsa ûzerinde 9.8x14 m. ebadında 3 katlı beton ev. Taşınmazın zemin katında yol cephesine nazır 2 dükkân ve depo, 1. katı ev ve son katı ise 9x8 m. ölçütlerinde çekme kat şeklinde, temel kısmı taş, üst duvarlar beton briket, tabfiyeler betonarme, sıvılar düz beton sıva, üzeri kireç badanalı zemin döşemeler tamamen beton şap, do|ramalar zemin katta tamamen beton şap, doğramalar zemin katta tamamen de- mir, üst katlarda ahşap, tesisat olarak basit şekilde tesis edilmiş elektrik ve sıhhi tesisat, mevcut ısuıma şekli sobadır. Btnada gerekli bakımlar yapıimamıştır. Ev kısmında ikamet edilmekte olup dükkânlar halen boştur. Gayrimenkıılün Kıymeti: Arsa Bedeli: 180 m2x5.000. 000= 900.000.000.-TL + Yapı Bedelleri: 29.929.000. 000.-TL (% 50 yıpranma payı tenzilatıyla birlikte) gayrimenkulün toplam değeri 900.000.000 + 29.929.000. 000 = 30.829.000.000.-TL kıymet takdir edilmiştir. ÎİK. 127. M d Göre Saöş İkmnın Tebtiği: Adresleri tapuda kayıtlı olmayan (mübrez tapu kaydında belirtilen) alakadarlara, gönderilen tebligatlann tebliğ imkânsızlığı halinde işbu satış ılanı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Saüş şartlan: 1- Satış, 12.10.2004 günü Afşinkra Müdürlüğü'nde 10. 30-10.45 saatleri arasında açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmalarda tah- min edilen kıymetin yüzde 60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu \e satış masraflannı geçmek şartıyla ihale olunur. Böyle bir bedelle alı- cı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla gayrimenkul 22.10.2004 günü a>nı yerde ve aynı saatlerde ikinci arttırmaya çıkartılacaldardır. Bu arttırmalarda da bu miktar elde edilememişse gayrimenkulü en çok arttıranın taahhüdü bakı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malm tahmin edilen kıvınetınin yüzde 40"ını bulması ve satış isteyenin alacagına rüçhanlı olan alacaklılann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyie fazla bedelle alıcı çıkmaz- sa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin ve alacağa mahsuben iştirak edeceklerin kendinden önceki sırada bulu- nan alacaklılann alacağının (muhammen bedelin yüzde 20'sıyle sınırlı olarak) yüzde 20"si nispetmde pey akçesi (nakit memleket parası) veya bu miktar ka- dar milli bir bankarun "şartsız. kesin ve süresiz" teminat mektubunu vermeleri lazımdır. \abancı para kurunda günlük değişimler olması ve 805 sayıb kanu- nun 1. maddesine göre "döviz" teminat olarak kabul edilmez. Satış, peşin para iledir. alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebiür. thaleye itiraz vaki olması halinde dahi (alacağma tekabül eden satış bedelini müşteri sıfatıyla ödemekte imtina suretiyle alacagına mahsuben ihale yaptlmamış olma- sı şartı hariç) satış bedeli nakden icra veznesine yatırılır (md. 134 4). Tellaliye resmi. ihale pulu. tapu harç ve masraflan ile Katma Değer Vergisi (150 m2'ye kadar olan net meskenlerde °'ol. metruk durumda olan binalarda, tarla, bina, otel ve arsalarda o ol8 olarak) müşteriden tahsil edilir. tahliye ve teslim giderleri öncelikle müşteri taranndan ödenir. Birikmiş emlak vergisi. cezalan ve ferileri ile tellaliye ve tapu satım harcı satış bedelinden müşteriye iade edilir. 3- Ipo- tek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanafı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmelen lazundır. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Satış bedeli hemen veya veriien mühlet içinde ödenmezse tc. ff. Kanunu'nun 133. maddesi gereğince ihale fesh edilir. tki ihale arasındaki farktan ve kanuni faizden alıcı ve ke- fılleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme gerek kalmaksızın kendilennden (varsa öncelikle teminat bedelinden) tahsil edilecektir. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için daırede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen ahcıya bir örneği gönderilır. 6- Ihaleye iştirak edenlerin icra satış dos- yası. tapu kaydı. şartname, ilan ve tebligatlan incelemek suretiyle ihaleye katıldığını kabul ettiği, satılacak taşmmazın tapu kaydmda varsa mükellefiyetleri nazara aldığı kabul edilir. başkaca bilgi almak isteyenlerin 2002/29 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. (*) Ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basm: 38625 ARDEŞEN ASLİYE CEZA MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004'98 Karar N'o: 2004.159 Sanık: Rıfat Üsküloğlu, Ali Remzi ve Asiye oğlu 1970 doğumlu Rize ili Pazar ilçesi Merkez Mahallesi nürusuna kayıtlı olup aynı yerde ikamet eder. Suç: Yedieminlik görevini suiistünal. Suç tarihi: 22.09.1999 Karar tanhı: 29.06.2004 Karar özeti: 4949 sayılı yasa ile değişik 2004 sayılı ItK.'nun 336 A ve TCK 2 maddeleri gereğince CMUK'un 1-7 ve 263. maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliğine dair karar. Mahkememiz tarafından veriien ve yukanda hüküm özeti yazılı karann sanık Rıfat Üsküloğluu'na tebliğ edilememiş olup 7201 sayılı Tebligat Ka- nunu'nun 28. maddesi uyannca Türkiye genelinde dağıtımı yapılan tirajı yüksek olan bir gazetede ilan ettirilerek ilan tarihinden itibaren 15 gün son- ra karann tebliğ edilmiş sayıiacağı ilanen tebliğ olunur. 17.08.2004 Basın: 38707 PENCERE Merhumu İyi Biliriz... "Ordinaryüs Profesör Sulhi Dönmezer" geçen- lerdesizlere ömür... Töreye göre ölenlerin ardından olumsuz konuş- mak uygun say/lmaz... - Merhumu nasıl bilirsiniz?.. - İyi biliriz. Allah 'Hoca 'nın taksiratını affetsin; ama, o biçim medyada Dönmezer'e ilişkin övgülerin ardı arkası bir türlü kesilmiyor... Niçin?.. Dönmezer'in ceza hukukuna önemli bir katkısı mı var?.. Üstelik bütün ömrünce baskıcı iktidarla- nn hizmetine koşulmadı mı?.. "Hocaların Hocası Profesör TahirTaner'ln ünlü ceza hukuku kitabın- dan yaptığı "intihal" dillere destan değil mi!.. Bu suçun cezasından kurtulmak için Profesör Ta- ner'den af dilememiş miydi?.. Dönmezer, bütün ömrünce, fikir özgürlüklerine karşı savaşımda roller üstlendi... • 1950'li yıllarda Babıâli'ye girmek aymazlığında bulunduğum zaman Demokrat Parti iktidardaydı; 'Bizim Yokuş'a adım atar atmaz savcılık davetiye- leri almaya başladım... Bu serüven 1991 'e dek sürdü... Aşağı yukan kırk yıl adliye koridoriannda volta at- tım... Vakta ki 1991 'de Sovyetler yıkıldı.. Bizim davalar da bitti.. Çok değerli avukat arkadaşlanm bu uzun ma- ceranın çok güç koşullarında beni savundular; en başta Gülçin Çaylıgil, Ortıan Apaydın, Ziya Nur Erün . Çoğu dava dosyasında karşımıza çıkan bilirkişi raporunun altında hangi imza vardı?.. Profesör Sulhi Dönmezer!.. Her yazıda bir "suç unsuru" bulurdu.. Iş o hale gelmişti ki dosyada Dönmezer adını gör- dük mü kendi aramızda gülüşmeye başlardık... • Peki sonuçta ne oldu?.. Davaların hepsinden beraat ettim!.. Nasıl?.. Almanların ünlü özdeyişini bilirsiniz; "Berlin'de yargıçlar var" derler... Türkiye'de de yargıçlar var!.. 1950'lerden 1990'lara uzayan kırk yıllık yargı- lanma serüveninde bir tek sabıkam yok!.. Davaların tümünden aklanarak çıktım. Ceza profesörünün suç unsuru bulduğu yazıla- n yargıçlar akladılar. • Yalnız benim başımdan geçen bir serüven de- ğildir bu; Sulhi Dönmezer Türkiye'nin ilerici aydın- larına, yazarlarına, gazetecilerine, şairlerine vepo- litikacılarına karşı açılan savaşımda bir gerçek pro- fesör, bir yansız bilirkişi, bir bilim adamı gibi dav- ranacak yerde bir tutucu ya da gerici militan gibi iş tutmuştur... Merhumu iyi biliriz... Birtarihsel gerçeği saptırmak için uğraşan med- yanın yalanlarına da göz yumamayız... ŞlrteUer İçin «el programrtr Iş İBgilizcesi programlan T8EH. - KITS - FCE prsgraoıian Hra-Hrlımnıea ÇsoHdar Içm özel prograınlar Eğitim Kalitemizden Yıldır Hic Ödün Vermedik GLISH CENTRI KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999 82 Da\acı maliye hazınesi tarafından davalılar Türk Akan Kılıçer, D. Caner Kılıçer ve 9 arkadaşı aleyhine açılan. Iz- mıt. Senetıye karşı köyü, 115 ada, 14 parsel sayılı taşın- mazla ılgılı tapu iptalı-tescıl davasında. 2. tapu kaydının iptaline karar venlmiş, davalılar Nevin Kılıçer. Ergün Kılıçer. Melahat Kılıçer. Canan Kılıçer, Sevil Aykurt'a iş- bu ilan karar teblıgi yerine kaim olmak üzere ilanen teb- lıgine, taraflann ilan tanhınden itibaren 15 gün içinde temviz edilebıleceöi ilan olunur. Basın: 38709
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear