Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS 2004 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Büyükelçi Yaman Başkut ile 'Aferin Iyiydin' adlı kitabı üzerine konuştuk
S Ö Y L E Ş I : LEYLA TAVŞAIMOĞLU
leyBa.tavsanoglu@cumhumetcom.tr
43yılını Türk Dışi^leri'ne adamış Büyükelçi Yaman Başkut, son
<dış görevi olan To^yo Büyükelçiliği nin ardından 2002 'de emekli
oldu. Yaman Başkut, gazeteciliğe babam Selim Ragıp Emeç 'in
gazetesi Son Posta da başlayıp daha sonra meslekyaşamı
boyunca Cumhuriyet'inyazüşleri vegenelyayın müdürlüğünü
yapan, aynı zamanda oyun yazan ünlü Cevat Fehmi Başkut 'un
küçük oğlu. Yaman Başkut hep zor işlerin adamı olmuş bir
Dışişleri mensubu. Bu görevlerinde de çok önemli deneyimler
edinmiş. Emekliye ayrıldıktan sonra meslek anılarım topladığı
"Aferin İyiydin: Bir Diplomatın Anıları" înkılap Kitabevi 'nden
yenilerde yayımlandı. Başkut'la eskileri, dünyanın bugünkü halini
ve Türkiye 'nin yeni dünya düzeni içindeki konumunu konuştuk.
Türkiye'nin önemi artıyor'- "Aferin İyiydin " aaTM kitabınızda bizim Dışiş-
Jeripolitikalarımıza k&srşı hafiften müstehzi bir
yaklaşım sezinledim. Yî*ksa yanüdım mı?
RAŞKUT-Yok. pek cte yanılmadınız. Anlatayım:
Ben Soğuk Savaş dönerranin ikinci bölümünü ya-
şadım. 0 dönemde ilk ta^in yerim Paris'ti. Oradan
da Cezayir Büyükelçiliğ;'ne gittim. Cezayir o dö-
nemde üçiincü dünya ülkeleri tramvayını kaçırmak
üzere olan bir ülke manralıtesindeydi. Onu yaka-
lamak için de hızla koşuyr>rdu. Aniden "TTler Dûn-
yasTna hükmetmenin çcx. önemli bir olay olduğu-
nu kavramıştı. 0 arada d a Birleşmiş Milletler (BM)
sisteminı değişrirmemiz •şerektiğini de savunur ol-
du. Ben ofikırlerleAnkaıa'ya döndüğümde Dışiş-
leri 'nde bu fikırlenme çok açık genç arkadaşlar
buJdum.
- Kimdi bu genç arkaaiaşlarınız?
BAŞKLT-Gündüz AUîan, Temel Iskit. Oturduk,
konuştuk; kendi aramızdi bırgrup oluşturalım, de-
dik. Türkiye. 1950'den 1 '^70'e kadar olan dönem-
de Sovyet tehdidı zihniyetiyie Batı'ya olabildiğin-
ce yaklaşmışt]. Ama BfV-î sisteminde de garip bir
yerdeydik doğrusu.
- \asıl garip biryerd&ydi Türkiye?
BAŞKLT-BM'de B Grubu. daha açık söylemek
gerekirse Batı Grubu içmde yer alıyorduk. Batı
Grubu dediğirn de gelişnnış üÛceler grubu. Orada
alınan her kararda, üçüncü dünyaya para nasıl ve-
rilmesin. tartışılıyordu. Biz üçüncü dünya ülkesi ol-
mamıza rağmen kendi aleryhimıze oy \ erir nale gel-
miştik. Biz genç diplomatlar, böylece oturduk ve
bunun düzeltilmesi çareierini araştırmaya başla-
dık.
TürMye'nln Içlnde mılunduğu iMlem
- Siz kitapta buna, "Dsşişleri 'ndeki ilk başkal-
dın " diyorsunuz—
BAŞKUT - Evet, doğr»ı Gündüz Aktan, Temel
Iskit, daha sonralan bizcLen aynlan Şefik Onat ve
ben. Anlaşılan bizim büy»ikler BM'de Türkiye'nin
içinde bulunduğu bu ikilesni bilmiyorlardı. Bakan-
hk müsteşan o dönem Biiyükelçi ŞükrüElekdağ'dı.
Elekdağ'a gittik, "Çok yanlış yapıyoruz. Türki-
ye'nin çıkarlarryla taban tabana zrt bir tutum izü-
yoruz. BudurunıusizeanJatahnT dedik. Bunun üze-
rine şöyle karşıhk verdi: "SiznormaJişmizivapın.
Geri kalan zamanda da toizi bilgilendirecek notlar
ahn." Biz normal ışımizim dışında, geceleri toplan-
tılar yaparak oturduk ve fcir kitap yazdık. Kitabın
adı da "Türkiye'nin Yeri*~ oldu. Kitapta BM siste-
mi içindeki yanlışlığı anlamyor, grup değiştirmemi-
zin zorunlu olduğunu vuırguluyorduk. Şansımız o
ki Dışişlen Bakanı İhsan SabriÇağlayangirdi. Kı-
tap ortaya çıkınca bakanlık yönetıcileri şaşkına
döndü. Bunun üzenne. Türkiye'nin BM içindeki
yerini tartışmak amacıyl.a bütün dünyadan ılgih
riim büyükelçıler Ankara~'ya çağnldı. Bu büyükel-
çilerin ıçınde Dter Türkraıen, Coşkun Kırca gibi
isimler de vardı. Bizim gnıptan toplantıya sadece
Temel Jskıt'i aldılar. Sonradan öğrendiğimize gö-
re, toplantıda "Bu yüanın başı ealmeKdir'' sonucu
çıkanlmış.
Dışlşleri tarîhimlzdefcl ilk başkaldırı
- Yani, Dışişleri'nde ba^kaldırdığınız'ıçinydan
olarak mı algılandınız?
BAŞKIT - Evet Ama orJara tek itiraz eden ki-
şı Çağlayangıl oldu. Şöyle dedi:
"Dışişleri tarihinıizde ilk kez böyle bir başkaldı-
n oluyor. Gençler buna cesaret etriğine göre demek
ki kendilerine çok güveniy-orlar. Bunu etimizin ter-
siyle iftneyeJim.'' Bunu söy leyen kışı hariciyecı de-
ğıl. Dışişlen Bakanı. O toplantıdan sonra bizim ki-
tabı dolaşımdan kaldırdılar. Dağıtımını önlediler.
Ama bir kere genç hariciyecüer durumu kavramış-
lardı. Hele de Çağlayangi l'in o sözlerinden sonra
bizim BM'deki statümüzdıe şöyle bir değişıklik ol-
du: B Grubu bütün kararlannda artık Türkiye dt-
şmda B Grubu adma" deyişi kullanılmaya başlan-
dı. Oh, istedığimizi almıştık ya. Öte yandan, bu iş
bıttikten sonra her nedense ben hep üçüncü dünya-
yı yöneten ilgili dairelerde görev lendirildim. Bu
tabii bize üçüncü dünyayla yakınlaşma modelini ge-
ürdi. Bu arada 1970 ile 1990 arası Soğuk Savaş "ın
ikinci döneminde Türkiye 'de de birtakım değişik-
likler. hareketler olmaya başlamıştı.
- Bunlar ne gibi değişiJilikler ve hareketlerdi,
YAMAN BAŞKUT
1939, tstanbul doğumlu. Ünlü gazeteci ve
tiyatro yazan Cevat Fehmi Başkut 'un
oğlu. Ortaöğrenimini Galatasaray
Lisesi 'nde, yükseköğrenimini İsviçre 'de
Neuchatel Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Bölümü 'nde bitirdi. Daha sonda aynı
üniversitede hukuk ve iktisat alamnda
lisansüstü derecesini aldu Dışişleri
Bakanhğt 'nin çeşitli kadrolannda 43yıl
hizmet verdL Yurtdışmda diplomat olarak
başlangıçta Paris ve Cezayir
büyükelçiliklerinde çalıştt. Daha sonra
Türkiye 'nin Cenevre ve Moskova
büyükelçiliklerinde müsteşar, Bükreş ve
Tokyo 'da büyükelçi olarak görev yaptu
Romen basını tarafından "Yılın Adamı"
ve "Büyük Sempati" ödüllerine layık
görüldü. Dışişleri Bakanlığı 'ndan emekli
olduktan sonra "Aferin tyiydin: Bir Diplomatın Anılan " adım verdiği kitabını
yazdı. Meslek yaşamımn son döneminde birlikte çalıştığı eski Dışişleri Bakanı
tsmail Cem kitaptaki anıları, "ciddiyetin, yurtseverliğin, duyarlılığm ve
dııygusallığın, insana olan sevgi ve saygının yansımaları" olarak değerlendirdi
sizce:
BAŞKIT - BunJar sadece BM sistemi içindeki
değişiklikler değildi. Hükümette de Batı'dan biraz
farklı davTanahm anlayışı yavaş yavaş yerleşmeye
başlamıştı. O dönemde, Balkanlar'dald iki devlet,
Bulgaristan ve Romanya'nın başında komünizmin
en katı savunuculan bulunuyordu.
- Todor Jivkm''la Çavuşesku'yu tnu kastedi-
yorsunuz?
BAŞKIT- E\et Dikkatimi çekmişti. Barılı lı-
derler o ülkeleri zıyaret etmiyordu. .Ama Türkiye
hükümetı yetkililen o ülkelere sık sık gider gelir ol-
muşlardı. Bu da Batı standardının dışında bir ha-
reketti, bu da bir çeşıt Batı'ya karşı başkaldın ha-
reketiydi. Barılılar da "Bu f ürkler ne yapıyorlar"
sorusunusormayabaşlamışlardı. Bundanbaşkaolu-
şan değişiklik. bir ölçüde İslam ülkelerine yakın-
laşma dönemıne girilmesidir. Türkiye işte o dö-
nemde İslam Konferansı Örgütü'ne (IKÖ^ çok ba-
sit bir rezervle üye oldu.
- Neydi konulan o çekince?
BAŞKUT-Türkiye'nin laik sistemine aytan ka-
rarlar alındığı takdirde bunlann kabul edilmemesi
biçiminde bir çekince... 1984'te başbakan olan
OzaL benim çakşma sistemimi çok se\di. "tKÖEko-
nomik İşler Genel Sekreter \ardımcılıgı'na seni
ada> göstereBm" dedı. Ben daha büyükelçi filan oi-
mamışım. "Nasıl olur" diye sorunca kestirip attı:
"Seni bü}"ükeJçi >apr>orum."
Daha büyükelçiliğime iki yıl \ar. Ama ne olur-
sa olsun heyecanlanmamak elde değil. Bunun üze-
rine "İSEDAK içinde bir ekonomik konse> kura-
hm veİslam ülkeleriarasmdaekonomiktşkrielege-
çirelim'" fikrinı ortaya attı.
Moskova yı tercih ettim'
- Yani bu da Batı 'ya karşı bir alternatifarayı-
şı mıydı?
BAŞKLT- Evet. Özal bir yandan AB'yle ilişki-
leri geliştıriyor gibi gözüküyordu, ama bir yandan
da ilişkileri çeşitlendirmek arayışlannı sürdürüyor-
du. Ve bu. benım meslek hayatınun ikinci dönemi-
ne girmeden önceki önemli bir ginşime de yol açtı.
- Neydi o?
BAŞKIT-Karadeniz Ekonomik îşbirliği (KEl).
Ben bu ikisini Türkiye'nin Batı dünyasına karşı
başkaldınsı olarak kabul ediyorum. Bütün bu baş-
kaldınlann hepsinde ben vardım Arkadaşım Gün-
düz Aktan köşe yazısında. "Baştan sona kadar hep
garipişJeıieuğraşan tekekononu diplomatmuzdır"
diye yazmış. Bunu mealen söyledım tabii. Ben bu
durumdan hıç gocunmadım. Ben çok rahatlıkla Pa-
ris'e ya da başka bir gelişmiş Batı ülkesinin baş-
kentine gidebilirdim. Ama Moskova'yı tercih ettım.
- Son olarak dayine sizin tercihiniz Tokyo ol-
madı mı?
BAŞKUT-Evet. O sırada Isntafl Cem, Dışişlen
Bakanı'ydı. Ilişkilerimiz onunla çok iyiydi. Istedi-
ğün yere gidebilirdim. Tam o aralar Gündüz (Ak-
tan), Tokyo'daki görev süresini tamamlamış, geri
dönüyordu Nereye gıtmem gerektiği konusunda
onunla uzun uzun tartıştık.
Sonuçta. Japon kültüründe bize yol gösterecek
birtakım noktalar olup olmadığım araştırmak ama-
cıyla Tokyo'yuseçtim. Moskova'yagelince... Mos-
kova benim için gidilebilecek en iyi yerdi. Bir dip-
lomat olarak düşünün kı her şe>in değişmeye baş-
ladığı bir dönemdi. Moskova'da olduğum sırada
başta Gorbaço\'vardı. tlk gittiğimde çok şaşırmış-
tım. Çünkü haftada bir ya da iki kez bütün NATO
ülkeleri "sflent rooms" (sessiz odaiar) dedikleri,
her tarafi kapalı odalarda birer temsilciyle toplan-
tı yapıyorlardı. Bü>ükelçiliklerin "KremÜnolog" de-
dikleri Kremlın uzmanı ikinci adamlan bu toplan-
tılara katılıyorlardı. Çok da ilgınç bir durumdu.
Çünkü bir öneri ya da karardaki bir virgülün bile
üzerinde ritizlikie duruyorlardı. ,\rada bir de top-
lantılarla ilgili "franklj' speaking" (açıkça konuşu-
lan) bir ortamda fikir aîışverişinde bulunulduğu
haberlen yayıldığında. bu "kâgjtkr ha\ada uçuş-
ru" demekti. Müthiş bir şeydi bu. O toplantılardan
çok ciddi kararlar çıkıyordu. Ama o kadar ilginçti
ki artık adamlann söyledikleri hiçbir şey doğru çık-
maz olmuştu. Gorbaçov onlann bütün bildiklerinin
tersini yapma>a başlamıştı.
- O zaman NA TO ülkelerinin ekonomi koordi-
natörü siz değil miydiniz?
BAŞKUT-Bendirn. Bırde sryasi koordinatör\'ar-
dı. Çok değişik, renkli bir ortamda çalışmıştık.
Kendisi açısından sonunda son derece başansız bir
sonuç verdi, ama Gorbaçov müthiş kökJü bir yapı-
yı değiştirmeye kalkıştı. O yapıyı >ıktı da, ama ye-
rine yenisini yapamadı. Çünkü o yönde yetişme-
mişti.
- Peki, sizce bugünkü dünya konjonktüründe
Rusya 'nm yeri nedir?
BAŞKUT - Rusya'nın önemini, aman, küçüm-
sememek lazım. Bugün zor durumda olabilir. ,^ma
Rus\a esas olarak çok büyük bir güçtür ve ona çok
temkinli yaklaşmak gerekir. Bunu hiç kimse aklın-
dan çıkarmasın. Bu arada Batı'nın da yapısı de-
ğişti. Eskiden NATO olarak Sovyetler Birliği'ni
muhatap kabul ederken 1990'lardan itibaren tek
kutuplu bir dünyada hareket eder hale geldik. Ba-
lan, bugün üçüncü dünya yok artık. Batı entegras-
\onunda da çözülme başladı. Buna hiç kimse sesi-
ni çıkarmadığı gibi Rusya da öyle yapıyor. Ama bi-
zim takımın bir zamanlar Dışişleri Bakanlığı 'nda
başlattığı başkaldın hareketi dünyada başlatılırsa bu-
rada Rusya'yı mutlaka hesaba katmak lazımdır.
RusyaAB 'ye dahafazlayaklaşacak Rumlar oyun bozan konumundalar
• Peki, sizce başka bir biçimde bu kez
ikinci dünya hareketi ortaya çıkabilir
mi?
BAŞKIT- Bir kere, NATO ülkeleri
arasında dayanışmamn nasıl olacağını,
Batı dayanışmasının ne ölçüde devam
edeceğini görebilmek lazım. Eğer bu
olmayacak ve ABD istediği gibi hareket
edecekse onlar da ister istemez başka bir
dayanışma ara>aşı içine girecekJerdır. O
zaman da Rusya AB'ye çok daha fazla
yaklaşacaktır.
- Biliyorsunuz, ABD 'nin bir Büyük
Ortadoğu Projesi (BOP) var. Sizce
Türkiye, Rusya, AB bıt projenin
neresindeyer alabilir?
BAŞKLT - Benim görüşüme göre ABD
Türkiye'ye bir yer vermiş. Bu yer de AB
artı Ortadoğu. Dolayısıyla ABD'nin
Türkiye'yi gözden çıkardığı filan söz
konusu değil. Tam tersine... Türkıye'yı ön
plana çıkanyor.
- Yani, Soğuk Savaş sonrası Türkiye'nin
stratejik öneminin iyice azaldığt savları
doğru değil mi?
BAŞKLT - Nasıl doğru olabilir ki
9
.ABD
Ortadoğu'da zor durumda kaldıkça
Türkiye'nin önemi gittikçe artmaktadır.
Avrupa'nın hareket kabiliyetı yok. Nasıl
olsun ki? Zaten kaçmanın yollarını anyor.
Benım gördüğum kadanyla Türkiye çok
gerçekçi da\Tanmak durumunda. Biz
yanlış heyecanlann peşinde koşuyoruz.
Kıbns olayındaki gelişmeleri neredeyse
bütün medyamız "zafer" diye ilan etti.
Ben bunu kesinlikle paylaşmıyorum.
- Mye paylaşmıyorsunuz?
BAŞKLT - Bir kere üç tane değişmez unsur vardır.
Birincisi, çözümsüzlük çözüm değıldir Birtakım
kişiler. şimdi bu Kıbns meselesini savdık
düşüncesindeler. Türkiye'nin onlarca yıldır çok ciddı
sorunlarla boğuşmasına neden olan Kıbns konusu.
bundan sonra yine çok uzun yıllar uğraşmak zorunda
olacağı bir konu olmaya devam ediyor. Sorun
çözülmedi. Bir tarafın "evet" demesinın hiçbir anlamı
yok. tki tarafin da "evet" demesi lazımdır.tkincisi.
buna karar verecek olan, başta Kıbns Türk
toplumudur. O da olumlu karannı verdi Bunu
biliyoruz.
Üçüncüsü de, ne olursa olsun Türkıye'nin
stratejik açıdan söyleyecek sözünün olmasıdır.
Zaten onu da söylemelıdir. Bana kalırsa
bunlan bağdaştırmak zor bir hedef değildi.
Şımdi güzel bir firsat çıktı.
Rumlar oyunu bozan bir konuma geldiler Bunu iyi
satmamız lazım. Türkiye'deki bütün kurumlann,
bütün politik kışılerin. duygusal tepkileri ve hamasi
açıklamalan bir tarafa bırakarak bütün dünyaya
oyunu bozanın gerçekte Rumlar olduğunu iyice
duyurmalan gerekir. Onlar çok ters planlarla yeniden
karşımıza çıkıp yıne bızi suçlu durumda bırakmak
için ellennden gelenı yapacaklardır. Onun için müthiş
bir hücuma geçme zamanıdır. Bu görev de Türkiye'ye
düşmektedir.
- Peki, ya Kıbns Türk toplumu?
BAŞKLT- Ona da tabii ki çok önemli görevler
düşüyor .Ama benım Sayın Denktaş'ı anlamakta ciddi
sıkıntılanm var. Çok saygı duyduğum, büyük sempati
beslediğım ve bir zamanlar oranın kahramanı olarak
gördüğum Sayın Denktaş'ın son dönemdeki tutumu
beni şaşırtıyor. Bundan sonra Denktas hangı
uluslararası muzakereye katılacak? "Nari GeneraM"
fVerheugen) diye hitap ettiği adamın karşısına geçip
müzakere edebilir mi?
ABD'ye
küsmemiz söz
konusu değil'
- Sayın Denktaş da sizin deyiminizle
"açıkça konuşmayı" (frankly speaking)
tercih ediyor olamaz mı?
BAŞKUT-Olabilir, tabii. Ama KKTC'nin
de Türkiye'ye çok yardımcı olması lazımdır.
Bunu yaparİcen de sert değil, ılımlı bir
yaklaşun içinde olmalıdır.
Bir başka inandığurı nokta da şu: Çok fazla
ekonomik işlerle uğraştığım için rahatlıJda
söyleyebiliyorum. Ben ortalıkta dolaşan bir
sürü görüşü paylaşmakta da güçlük
çekiyorum. Yine Kıbns'tan ömek vereyim.
Deniyor ki: Rumlann kişi başına düşen
yıllık geliri Türklerden kat kat fazladır.
Dolayısıyla da Rumlar Türkleri ezer.
Bu doğru değil. Rum tarafmın bütün
avantajı turizm, serbest ticaret, finans ve
vergi sistemidir. Türk tarafına aynı
rahatlıklan ve kolaylıkian tamrsanız onlar
da Rumlara hemen yetişirler. Daha uyanık
ve daha akıllı olduklanndan değil. Eşit
fırsatlardan yararlanmış olurlar.
tkinci ekonomik şikâyetim, Türkiye'nin
AB'ye girişiyle ilgili. Sanılıyor ki
Türkiye'ye bir tarih verdiklerinde dış
yahnmlar oluk gibi akacak. Hiç kimse
yambnasın, Türkiye'de belli bir istikrar
oluşmadıkça böyle bir yatınm gelmez. O
istikran sağlarsanız, yatınmlar AB üyesi
ohnasak dahi gelir.
- Siz kitabınızda benzer bağlamda Japonya
örneğini vermiştiniz. Bunu açar mısınız?
BAŞKUT- Japonya'nin bugünkü milli geliri
Ingiltere, Fransa ve Almanya'nın milli
gelirlerinin toplamına eşittir. Ama Japonya,
AB normlanna büyük ölçüde terstir. Şimdi,
Japonya'ya, "Siz AB'yle birfikte obnak ister
misiniz? AB'ye girmek ister misiniz" diye
sormak lazım.
Bakın, Türkiye belli bir ekonomik yapıya
kavuşabilirse Japonya ömek ülke olabilir.
Yani, bizim AB'ye girmemiz hayat memat
meselesi değildir. "AB'ye girmezsek
mahvolduk" gibi düşüncelere ve kaygılara
kapılmak çok yanlış olur.
Kaptda bekletflen üike Bulgaristan
- Ama Türkiye 'nin yüzü Avrupa 'ya dönük
değil mi?
BAŞKUT -Gırsek belki birilennde
Türkiye'ye yatınm yapma inancı aşılanır
diye düşünebilirsiniz. Ama ben ona
inanmıyorum.
Siz yatınm yapacak olsanız, önce hangı
bankanın daha sağlam göründüğüne bakmaz
mısınız? Yann batacağuıa mandığınız
bankaya tasarrufunuzu yattnr mısınız?
Ddncisi, muzakereye başlamakla tam üye
olmak çok farklı şeyler. Ben çok uzun süre
Romanya'da kaldım. Romanya'nın bütün
yöneticileriyle hâlâ yakın dostlugumu
sürdürüyorum.
Romanya, AB üyeliği için 2000 yılında
müzakerelere başladı. Bütün sürecin
2007'de tamamlanıp Romanya'nın tam
üyeliğinin başlaması kararlaştınldı. Ama
şimdi, Romen ailelerin çocuklaruu sattıklan
bahanesiyle "Sizi almajiz" diyorlar.
Kapıda bekletilen öbür ülke de Bulgaristan.
Her dakika da bu ikisine koşul getiriliyor.
- Benzer bir davranış Türkiye'ye
yapılmıyor mu?
BAŞKUT - Tabii. Bu örneği onun için
verdim zaten. Dolayısıyla Türkiye'nin
çözümü AB'ye şirin gözükmek değil.
Türkiye'nin çözümü kendi gücünü
arthracak unsurlara kavuşmak.
Aynca ben Türkiye'nin bu enstrümanlara
sahip olduğuna inanıyorum.
- 5/z kitapta bir de ABD 'yle ilişkilerin
nasıl olması gerektiğini tarif ediyorsunuz.
Bunu anlatır mısınız?
BAŞKLT- ABD'den vazgeçmeniz ya da
ona küsmeniz söz konusu değil. Bunlan
bilip ona göre hareket ederseniz işler
yolunda gider.
Biz ABD'yle stratejik işbirliği yapamayız.
Türkiye yapmak istese o yapmaz. Stratejik
işbirliği fsrail'in, Kanada'nın, Ingiltere'nin
yaptığıdu'.
- Yani?..
BAŞKUT - ABD günün birinde, örneğin
Kuzey Kore'deki gidişi beğenmediğini ve
oraya gitmek istediğini söylediği ya da
başka maceralara ahlmak istediği zaman
ona uymak zorundasmız. Bu, stratejik
işbirliği gereğidir. Dolayısıyla, Irak'ta
olduğu gibi o stratejik işbirliği bize çok ters.
Çünkü ABD'nüı müdahale etmek istediği
bölgenin içindeyiz. Eğer o doğrultuda
hareket edersek sonra büyük sılantısını biz
çekeriz. Biz o bölgede bulunmanın
avantajlanndan yararlanmalıyız. Mümkün
olduğunca da maceralardan kaçınmalıyız.
Gerçekleri görüp ona göre değerlendırmek,
ABD'yi de kaybermemek lazımdır. Biz
ABD için dünyadaki tek süper güç diyoruz.
Dolayısıyla bir dostluk ilişkisini
sürdürmeliyiz.