Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2004 ÇARŞAMB/
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MinVITAZ SOYSAL
Temiz Petpol
ESKİ gemilerin, hele buharlı yıllardaki şileple-
rin köprü üstleri başkatürlü olurdu: Vardiyaza-
bitınin ve serdümenin bulunduğu kaptan köş-
künde sert ağaçtan kocaman bir dünnen, kıçta-
ki büyük dolaba bağlayan donanımın başlangı-
cı olarak küçük dümen dolabı, makine dairesi-
ne kumandaeden "tirinim tirinim"\\ "telgraf", ası-
larak çekilen düdük teli ve bayrak raflan, aşağı
yukan hepsi bu. Haritalar bile, hemen arkadakı
küçük kamarada olurdu; telsizci ise daha da
uzakta.
Çağın yeni gemilerinde hepsi birarada: Elekt-
ronik dümen araba direksiyonu kadar küçülmüş
ve hele "otomatiğe bağlandığı" zaman büsbü-
tün gereksizleşmiştir; artık "baş mühendis"de-
nen çarkçıbaşı oradadır, makine dairesine ora-
dan kumanda eder; telsiz zabiti. maniplesi ve ku-
laklığıyla değil, çeşitli bilgisayariarı ve iletişim
araçlanylaoradaoturur;gelişmişbütünradarve
seyir sistemleri orada toplanmıştır. Kısacaa, ye-
ni köprü üstleri gemilerin beynidir.
Çağdaş tankerin köprü üs tünde bir levha:
Çürük yumurta kokulu hidrojen sülfür gazı-
nakarşı uyan. Şu kadar süreteneffüs edilirse gırt-
lağı nasıl tahriş edip gözleri nas/l kızartır, hangi
sürede uyuklama başlatır, solunumu durdurur,
akciğerlerde ödem oluşturur, ne zaman öldürür
ve ne yapmalı!
Yangınla birlikte petrol taşımacılığının ve özel-
likle tanker denizciliğinin büyük tehlikelerinden
biri bu. Çağdaş petrol gemisi, zorunlu kılınan çrft
cidaıiı gövdesi, yükleme, boşaltma ve seyir sı-
rasındaki yeni buluşlanyia bu tehlikeJere karşı bü-
tün önlemleri alan, ama aynı zamanda çevre te-
mizliğini ön planda tutan gemi demektir. Eski gün-
lerin, kirli, yağlı ve pis kokulu "gaz gemisi" de-
ğil-
Gemiler böyle de, limanlar başka türfü mü?
Karadeniz'in kuzeydoğusundaki Rus limanı
Novorossiysk'e gırerken açığına ve dolum rıh-
tımlarına tankerler yığılmış bir petrol limanıdır
orası diye, lekeli, kararmış, hatta kokmuş bir su
bekliyorsunuz. Hayır, tam tersi: Liman dışı ne ka-
dar temızse, içi de öyle.
Çünkü her gün yüz binlerce ham petrolü, ya-
ni en kirletici akaryakıtı bıle yükleyen tesislerde
her şeyin temiz kalması için gereken tüm önlem-
leralınmış.
Yalnız petrol bakımından değil, denizdeki do-
ğal yaşamın korunması için de. örneğin, gemi-
lerin boş gelirken kullandıklan "balast" denen saf-
ra suyunun kendi denizlerindeki canlılara zarar
verici madde içermemesi için safra suyunun ye-
rine Karadeniz suyunun doldurulması istenmek-
te ve bu da denenmekte.
Rejimler değişse de, sağlam atılmış eğitim te-
mellerinin değişmediğini gösteren daha iyi bir ör-
nek bulunabilir mi?
Bunlan görüp yaşadıkça, Manmara'daki re-
zaleti, 10 mıllık mesafede bile basılmış en
az beş sintine bulaşığı görmenin utancını, buna
göz yuman adamsendeciliği anımsamadan ve
üzülmeden edemiyor insan.
Geldikleri Gibi...
Bugün ülkemizi yönetenler, içeride, dinsel bir kadrolaşmayı gerçekleştirerek
laik Cumhuriyet ilkelerini yok edip dinsel bir düzen kurmaya çalışırken, dı-
şanda da bu amaçlannın desteklenmesı karşılığmda, AB'ye ve ABD'ye karşı
tam bir teslimiyet içerisindedirler.
Erol ERTLĞRVLHukukçu
A
KP yönetimi ıle Türkıye dışa-
ndan bakıldığı zaman. bir İslam
Devletı gibi görünmeye başla-
dı. Bundan bir süre önce ABD
Dışişleri Bakanı FotveH, Türkı-
ye'yi bir îslam Cumhuriyeti gibi göstermiş-
tı. Bazı çe\Teler bu açıldamayı belki de bir
dil sürçmesi gibi algıladılar. Bu konu tam
unutulmaya başlanmıştt ki bu kez de Alman-
ya'nın Dışişleri Bakanı Fiscber, "AKP ikti-
darının modern bir İslam anlayışım gerçek-
leştirmeye çabşdğmı" söyledi. Böylece an-
laşıldı ki Büyük Atarürk iin kurduğu Türki-
ye Cumhunyeti Batı tarafindan böyle görü-
lüyor ya da böyie görülmek ıstenilıyor Bu-
na, Batı'nın ve özellikle de ABD'nın Türkı-
ye'ye biçtiği görevin yanında, AKP yöneti-
minin de eylemJeri ve davTanışlan ile neden
olduğu açıktır. Geçen günlerde. Türkiye'ye
gelen ve halkı ı\füs!üman olan ve hatta şen-
at ıle yönetilen ülkelenn devlet başkanlannı
ve onlann eşlerini izledik. Peygamber so-
yundan geldığini bildiğimiz Ürdün Kralı "nın.
Sunye Devlet Başkanfnın, şeriatla yönetilen
Pakistan Devlet Başkanı'nın, Endonezya
Devlet Başkanı'nın eşlerini izledik. En son
da, Azerbaycan Devlet Başkanı'nın eşıni iz-
ledik. Hepsi de başlan açık, pırıl pınl, cağ-
daş. uygar hanımlardı Bir de, bizım Başba-
kanımızın, dığer bır yığın bakanlarımızın
başlan kapalı, ortaçağı yaşamak ısteyen eş-
lerini düşününce ıçimiz acıyla burkuldu. Çağ-
daş Türkıye Cumhunyeti böyle bir kadro-
nun eline mı düşecektı
9
Bu duruma neden
olanlar bundan utanmahdırlar. Kadınlannın
başlan bağlı, tslamı bir yaşam biçimi olarak
seçen yöneticilen bulunan bır ülkenin AB'ye
gırme şansı var mıdır"
7
Anayasamızın. Cumhuriyet'in nıteliklen
başlıklı 2. maddesinde, "Türkiye Cumhuri-
yeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve
adalet anlayışı içinde, insan baklanna sayp-
h. Atatürk millryetçiliğine bağlı, başlangıçta
belirtilen temel ilkelere dayanan. demokratik,
laikvesosval bir hukukd«\ietidir" denılmek-
tedir. Buradan da açıkça anlaşılacağı gibi
Türkiye Cumhunyeti. ne bır İslam cumhuri-
yetidir ve ne de devletı yönetenlenn, Türkı-
ye'yı ılımlı bir İslam ülkesi yapmak yetkı ve
görevlen vardır. Türkiye. bilimi ve aklı yol
göstenci yapmış, aydınlanmacı ve çağdaş bır
hukuk devletidir. Birileri bunun tersını söy-
lese ve yapmaya çalışsa bıle kimsenın gücü
bunu değiştırmeye yetmez. Başbakan'ın la-
iklik anlayışı bile. onun taşıdığı çarpık düşün-
ceyi açıkça ortaya koyuvor. Başbakan, laik-
liği, herkesın ınanç özgürlüğünü bır yaşam bi-
çimı olarak istedıği gibi yerine getirmesini sağ-
layan bır kurum olarak açıklıyor. Oysa ki bu
görüş. gerçeklerle bağdaşmayan ve laiklığı çar-
pıtan bir görüştür. Laık bır devlette kimse
kimsenin inancına kanşmaz ve devlet kimse-
nin inancının gerekJennı yenne getirmesini
sağlamak görevinde değildir. Gerçekte laik-
lik. din karşısında aklın özgürlüğüdür.
Türkiye"de böyle bir kadronun yönetımde
bulunması, Batı'nın \ e özellikle de ABD'nin
işine gelıyor. Böylece ABD, Büyük Ortado-
ğu Projesı "nı daha kolay gerçekleştırmek fır-
sahnı buluyor. Bu proje ıle ABDnin Türki-
ye'ye yüklemek istediğı görev, yayılmacı ve
sömürgecı Batı'nın ve özellikle de ABD'nin
çıkarlarının bekçiliğinı yapmasıdır. Eğer,
Türkıye'de aydınlanmacılar ve Kemalistler gö-
rev de olurlarsa ve Atatürkçü düşünce sıste-
mi bır yaşam biçırru olursa. bu durum Batının
işıne gelmez. Çünkü o zaman Türkiye onur-
lu ve tam bağımsızlıkçı bır ülke olur. Ve o za-
man Türkıye "yı kullanmak ve sömürmek ola-
nağı olamaz. Batı bunu bıldıgı için, sürekli
olarak AKP yönetimini destekliyor, her fır-
satta yeni ödünler kopanyor ve Türkiye'yi bir
îslam ülkesi gibi görmek istiyor. ABD. ya-
yılmacı ve sömürgeci emellennı gerçekleş-
tinrıek için Kıbns'ta bir üs istiyor. Büyük
Ortadoğu Projesi ıçm, Afganistan'a ve Irak'a
askergöndermemizi istiyor. Irak'taki son ge-
lişmelere baktıkça, orada bulunmamış olma-
mızm, uJusal çıkarlanmıza ne denlı uygun düş-
tüğü ve ne denli onurlu bir davranış olduğu
bir kez daha ortaya çıkıyor. Acaba, yakın
geçmişte Irak"a mutlaka girmemizi isteyen-
ler ve TBMM'nın Irak'a asker göndenlme-
mesi yolunda aldığı karan eleştirenler, bugün
önJerine bakıp utanıyorlar mı?
Bugün ülkemizi yönetenler, içeride, dinsel
bir kadrolaşmayı gerçekleştirerek laik Cum-
huriyet ilkelerini yok edip dinsel bir düzen
kurmaya çalışırken, dışanda da bu amaçla-
nnın desteklenmesı karşılığında, AB'ye ve
ABD'ye karşı tam bir teslimiyet içerisinde-
dirler. Bunun için, Millı GüvenJik Kurulu
kararlanna karşın, Kıbns'ta ödünler verıl-
miş. Annan Planı koşulsuz kabul edılmiştir.
Başbakan. AB"nin Dublin'dekı toplantısına
koşa koşa gıtmiş ve Güney Kıbns Rum ke-
siminın, Kıbns'ın tümü adına. AB'ye üye
yapılmasına tanıklık etmiştir. Daha sonra da,
dünya dıploması tarihine altın harflerle ge-
çecek bıçimde, "Ne yapaiım, dünya Güney
Kıbns'ı kabul edrvor. biz dezorunlu kabul ede-
ceğE" demişur. Bu sözlere karşılık, Kıbns Rum
kesimındekı gazeteler, "Erdoğan,eflerini kal-
dırdı, teslim oldu" başlığını ahnışlardır.
"Demir ağlarla neyi ördünüz. yalıuzca laf
ördünüz" diyerek Onuncu Yıl Marşı'yla
alay eden ve Cumhuriyetimizın ilk on yılın-
da yapılan dev devrimleri ve dev ekonomik
atılımlan göremeyen Başbakan. vüksek mah-
keme yargıçlannın. TBMM tarafindan atan-
masmın yollanru arayarak yargıvı denetım al-
tına abnak istiyor. Ceza yasamızdaki laıkli-
ği koruyan maddelen, ustaca girişımlerle çı-
karmaya çalışıyor. YÖK Yasası değişikliği ile
eğitim birliği kuralmı yıkarak ımam hatip li-
selerinin önünü açmaya çalışıyor. Herkes bi-
liyor ki bu liselerde açık bıçimde Cumhun-
v et v e Atatürk düşmanlan yetiştinlıyor. An-
cak bu gerçeği, kımse açıkça dile getirmek
ıstemıyor. AKP bunlan yaparken TBMM'nın
başkanı da. kendisıne soru soran gazetecile-
re. "şeyini şey ettiğimin şeji" diyerek, temsil
ettığı makamın onuruna v e saygmhğına göl-
ge düşürüyor. Tüm bunlardan anlaşılıyor ki,
kendi çarpık emellen için, ülkemizde bır dü-
zen değişikliğini TBMM'deki çoğunluklan-
na dayanarak gerçekleştirmeye çalışanlar ve
\oırtdışında akıl almaz ödünler vererek tam
bir teslimiyet içine girenler bu ulusa yakış-
mıyorlar. Içimize sindıremediğimız ve ulu-
sumuza yakıştıramadıgımız bu kadrolar, ulu-
sumuzun ıstencı ve kararlılığı ile günü gel-
dığinde geldikleri gibi gideceklerdir.
Atatürk'ün Armağanı: Laik Eğitim...
BetÜl BATIR/s-r. Üni. HasanÂH Yücel Eğitim Fakültesi
ç
ağdaş, laik, demok-
ratik birhukuk dev-
leti olduğunu ana-
yasasında belirten Türki-
ye Cumhuriyeti, eğitim
sisteminde de çağdaş, la-
DijiFest 2004
Dijital Fotoğraf Teknolojileri Fuarı
27 - 30 Mayıs 2004 Dolmabahçe Kültür Merkezi / Beşiktaş
29 Mayıs
20:00 - 24:00
DijiFest
Bahar Partisi
Dijıtal fotoğrafa ılgı duyan amatör veya profesyonel herkes,
Tûrkıye'nin di|rtal fotoğraf teknolojileri* alanındaki ilk fuar/festivalı
DijiFest 2004'de buluşuyor
Dıa \e kısa fılm gösterilen, özel konserler. tanınmış fotoğraf
sanatçıiarı ıle vvorkshop'lar, eğlencelı yarışmalar, en son yenilikler.
urün testieri ikincı el panayırı ve daha birçok fırsat Dijifest 2004'te...
' L elonu cl bigisayan, göriintu
BeşiKîaş
{ * )
DijiFest Seminer Takvimi
27Mayıs
17 00
28 Msyıs
13 00-14 15
15 00-1615
17 00-18:15
SanyEricsson ERSCSSON $
Cumhuriyet
Hızn. __, „
1100-12 15
1300-1415
1700-18İ5
38 Mayıs
11 OO-12'5
1300-14-15
1
5 00-16 15
1700-1815
~ ı --ı Fotoğraf Tsknoloı erı-
•jl ]"ia| Dûzeltme Teknı* .
V=ırh San;ar- Görse' Yonçfnen
<etn& -ctnğra'ı Çekım Tekrfii- en
Mjstafa Dorsay -fotojrafçı
Ha«lını;de«ı Fotoğrafı Masn Ç6<e-sn
Timur Srrt - Saba*] Gazetesı Edıtoru
Dıjfal Fotoğ-af Çekım "eknıkler
Murat G?-men - Fotogralçı
fDfe e Cıjjtai Htoçrtf-Mize Çözûmlsn ^
Murat B o ı k ı -
Dyrtal FoIoğratçıliKta Buvük Boyjt Basto Otanaklan
Yrt Doç dr Mı'ıh Zafer Arıcai
Sualtı Fotoğrafçılığı
AJptekn Baloğlu - Fotoğrarg
Sıya^ BerarFoto§rafçılıktaOıııalın Yen
v
ra Doç C- Meîih Zafer Ancan
Stud/o fctoğrafçthğı
AMurratıım Sönmez - Sanat
DîjJîst Foto^ral Maonesı Si'
Başar Tunççl - Pfıotoüre Yayın Vonetmenı
Pfıoîoshcp'ta Prcfesvonel Pctuş
r dlusan - MacL/ne Edıtöru
ik, demokratik esaslan be-
nimsediğini "öğretimin
birJeştirilmesr yasasıyla
belirtmiştir.
Eğitim, aklın ve bilımın
yol göstericiliğinde olma-
lıdır. Bugün eğitimde ya-
şanan sıkıntılann nedenı,
bu ilkelerden ödün veril-
mış olmasıdır. Işte laik
eğıtımin kuruluşu:
2 Mart 1924 (2 Mart
1340) tarihli bir yasa öne-
risi... Öneri. Saruhan Mil-
letvekili Vasıf Bey ve on-
lara, 57 millervekiline ait.
Yasa önerisinin adı **Ög-
retimin Birleştirilmesi
(Te^d-iTedrisat)''. Tür-
kiye Büyük Millet Mec-
lisi'nin 3 Mart 1924 ta-
rihli oturumunda ele alı-
nan bu kanun tekhfinin
gerekçesi şöyledir: "Bir
milletin kültürvemiDi eği-
tim sr\asetinde. miDctin fi-
kir \ e duygu bakımından
biriigini sağlamak için öğ-
retim biriiği en doğru, en
bitinıseL en çağdaş ve her
yerde yararlan görübnüş
bir ilkedir. Bir milJet fert-
leri ancak bir türiü eğitim
görebilir. İki türlü eğitim
bir memlekette iki njrtö
insan yetiştirir. Bu ise his
ve fikir birliğine ve daya-
nışma amaçlaruıa tama-
men aykındır. Kanun tek-
lifımizin kabulü takdirin-
de, Türkiye Cumhuıiyeti
dahilinde bütün irfan mü-
esseselerinin biricik mer-
cii Milli Eğitim Bakanlığı
olacaktır. Bu surede bü-
tün mesul ve kültürümü-
zü his ve kültür biriiği da-
hilinde ilerletnıeye mec-
bur olan Milli Eğitim Ba-
kanhğı müspet ve yekne-
sak bir milli eğitim siyase-
ti u\ gula> acaktır."
Gerekçesi ve kanun tek-
lifleri, Meclis'teokunduk-
tan sonra. hiçbir itiraz ol-
madan tüm maddeler ay-
nen kabul edilir.
Mustafa Kemal Ata-
türk ün. Milh Mücadele
sırasında ve daha sonraki
>ıllarda, öğretmenlerle ve
halk ile yaptığı sohbetle-
rinde dile getirdiği öğre-
timin birleştirilmesi iste-
ği, 3 Mart 1924 tarihinde
gerçekleştınlmişti. Böy-
lece Türkiye Cumhuriye-
tı'nin eğitim sistemi uhı-
saL laik. çağdaş, bağımsu
ve karma olmuştu. Türki-
ye'de bundan sonra tek bir
terbiye. tek bir mektep,
tek bir öğretim olacaktır.
Okullar Milli Eğitim Ba-
kanlığı tarafindan denet-
lenecektir. Okullarda ak-
la dayalı. bılıme dayalı
eğitim verilecektı. Kısaca-
sı Türk eğitim sıstemı de-
mokratıkleşmıştı.
Türkiye Cumhunyeti
için. Atatürk ilke ve dev -
rimlerinin sürekliliğı için
önemli olan 3 Mart 1924
yasalan ve devamında ge-
lecek çağdaşlaşma hare-
ketlennin kalıcılığı eği-
timle sağlanacağından, bu
yıl 80. yıldönümünü kut-
ladığımız öğretim birliği
kanununu ve bu kanunu
teklif edenlen anmayı bir
borç bıliyorum. Kanun
önerisinde bulunanlann
başında gelen Vasıf Bey
(Vasıf Çınar), 1892yılın-
da Izmir'de doğmuştur. 1
Haziran 1935 tarihinde
Moskova'da elçilik göre-
\ indeyken vefat etmiştir.
Mezan Cebeci'dedir.
Kısa yaşamı süresince.
önemli çalışmalarda bu-
Iunmuştur. Lise tahsilin-
den sonra, arkadaşlan AK
Fuad \ e Mustafa Necati
beylerle birlikte ellerin-
deki bir miktar parayla
1913'te, lise denginde
"Özel Şark Mektebi'ni"
kurarak burayı ıdare et-
mişlerdır.
îzmir'in ışgali sırasında,
arkadaşı Mustafa Necati,
kardeşi Esat ile beraber
Kuvayı Milliye'ye katıla-
rak Balıkesır'e gitmişler-
dir. Burada "Izmir'e Doğ-
ru" gazetesini çıkarmış-
lardır. Izmir'ın kurtulu-
şundan sonra Cumhuri-
yet'in ilk milli eğitim mü-
dürü olarak. şehrin yeni-
den yapılandınlması gö-
revini üstlenmıştir. 5 Tem-
muz 1923 tarihinde Saru-
han mılletvekih seçılmiş-
tır.
Teklif ettikleri öğreti-
min birleştirilmesi yasa
tasansı Meclis'te kabul
edildikten 3 gün sonra, 6
Mart 1924'te, Milli Eği-
tim Bakanı olarak görev-
lendirilen Vasıf Çınar. la-
ik, çağdaş ve devrimcı
kimliğiyle, Atatürk ilke
ve devrimlerinin her za-
man yanında olmuştur.
Burada, oldukça çok ya-
pılan bir yanlışı da düzelt-
mek ıstiyorum. Vasıf Bey,
1872'de Yemen'de doğ-
muş olan Kara lakaplı
"Kara YasdT ile kanştınl-
makta, Kara Vasıf'ın an-
latıidığı paragraflarda pa-
rantez arasında Vasıf Çı-
nar olarak geçmektedir.
Bu iki isım ayrı kışilerdir,
dıkkatleri çekmek isterim.
Vasıf Çınar'ın. 3 Mart
1924 tarihli kanunlann
kabulünden 3 gün sonra
Milli Eğitim Bakanlığı 'na
atanmış olması bir tesadüf
olarak düşünülmemelidir.
Çünkü kendısi, bu kanun-
lann çıkanlmasında etkin
rol oynamıştır.
Büyük önderimiz Mus-
tafa Kemal Atatürk, "Eği-
timdirki bir milleti.ya öz-
gür, bağımsız, şanh, yüce
bir toplum halinde yaşa-
br veya bir miDetiesaretve
sefaleteterkeder_" sözüy-
le, eğitimin önemini vur-
gulamaktadır. Bu eğitim,
ulusaldır, çağdaştır, ba-
ğımsızdır ve laiktir, akla
ve bilüne dayanır. Bu il-
keler, 3 Mart 1924 kanun-
lan ile kazanılmıştır.
Bu kanunların kabul
edilişinin 80. yıldönümün-
de. bugün kendilerinı say-
gryla anarak, eğitim siste-
mımizde bu ılkelerin öne-
mini bir kez daha düşüne-
lim diyorum. Laik eği-
tim bize Atatürk'ümüzün
armağanıdır, korumayı bi-
lelim.
Her geçen QÛC. yenne ı;gı çelyasemmerterekîenmektedtı
Gürıce1
s«Tnrwr orogramı tçr ıvıv« öi'^est zıyn
MENGEN ASLt\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2003 94 Esas
Davacı Mengen Orman Idaresı tarafindan da\alı flhan Türkmen aleyhuıe açılan alacaJ;
davasının açık dunışması sonunda, Davacı dilekçesınde toplam 3.337.905.OO0.-TL ıkı
ıhale arasındaki idare zararmın alacağına iliştan da\a dılekçesı ıle duruşma günü tüm ara-
malara rağmen davalı Ilhan Türkmen'e teblıg edılemedığı bu kez duruşma günu olan
24.06 2004 günü saat 09.00'da duruşmada hazır bulunması aksı takdırde yargılamaya
yokluğunda devam edılerek karar venleceğı hususu ılanen teblıg olunur. Basın- 23635
PENCERE
Sakallı Celâl•••
Orhan Karaveli yine güzel bir iş yaptı, "bilinme-
yen ünlü" Celâl Yalnız'/n yaşamöyküsünü yazdı,
ortaya çıkan kitap (Pergamon Yayınları) gerçek bir
emek ürünü; titiziik veözenle hazırlanmış yapıt, ın-
sanın yüzüne gülüyor...
Celâl Yalnız kım?..
Sakalh Celâl!..
Yaşamı, tutumu, hayat biçemi, nükteleriyle dil-
den dile dolaşan, ama kim olduğu bılinmeyen Sa-
kallı Celâl'in düşündürücü ömrü, insan denen bil-
mecenın çözümünde özel bir örnek sayılabılir.
•
Toplumun seçkin kesiminden gelip 'makamı, ik-
bali, şatafatı' horgörmüş Sakallı Celâl'i FikretAdil
"nevi şahsına münhasır" (türü kendisine özgü) di-
ye tanımlıyor...
Yusuf Ziya:
"- Celâl" diyor "ben seni Mikelanj 'ın Musa hey-
keline benzetiyorum..."
Sakallı Celâl'in yanrtı:
"- Evet, sadece heykeline!.."
Ortaç. bir gün üstada 'Babıâli Yokuşu'nu tırma-
nırken rastlıyor, Sakallı Celâl diyor ki:
"- Biliyor musun Ziya, eskiden buyokuşu çıkar-
ken, şimdi inerkenki kadar yorulmazdım."
Sakallı Celâl tüm yaşamını. düşüncesinı nüktey-
le vurgulayan türden bir aydın zarafetıyle sürdürü-
yor; onu kimi zaman lise müdürü, kımi zaman
emekçi (eski adıyia amele), kimı zaman lostromo,
kimi zaman Diyojen gibi kıtapsız birfilozof. kimı za-
man gemilerde ateşçi, kımi zaman iki ayaklı bir
protesto bayrağı ya da başmakinıst kımliğınde gör-
mek, tüm yaşam bıçemlerinde dışa yansıyan ben-
liğini vurguluyor; gerçekte hayata paranın değil
esprinin güzelliğinde bakan Sakallı Celâl'in en doğ-
ru çıkan öngörüsü 21 'inci yüzyılın başında dört
dörtlük bır 'tam' ile yerli yerine oturdu...
Ne demişti üstad:
"- Türkıye Doğu 'ya yol alan bir büyük gemidır.
Bu geminin içinde Batı 'ya koşanlar var. Ve bız de
bunu 'Batılılaşmak' sanıyoruz."
•
Celâl'e sormuşlar:
"- En değersiz insanlar bile hayatta başarı ka-
zanırken, sen niçin batıyorsun?.."
"- Anlatayım" demiş birköpeği suya atsanız tıp-
kıyürür gibi hareketler yaparak yüzer, boğulmaz;
çünkü vücut yapısı böyledir; ağzı, burnu, boynu
denizaltı kulesi gibidir. Insanoğlunun vücut yapı-
sı köpeğinki gibi olmadığından su yüzünde kalma-
sı özel bir eğitimi gerektınr. Nice köpekler hayat-
ta yüzerken gerekli terbiye ve eğitimi almayan ben
boğuluyorum."
•
Orhan Karaveli'nin kitabı bir 'insan'\ tanıtıyor.
Herkese benzemeyen bir ınsanı...
Karaveli. bize yaşamı zengınleştırecek renkli bir
kımliği dört başı mamur bır kalem çalışmasıyla su-
nuyor, dostlarımıza bir dost ekliyor...
Sakalh Celâl'in nükteyle vurguladığı felsefe incı-
lerinden biri daha:
"- Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkün-
dür..."
Aydınlanma'nın sağladığı 'eğitim'den geçme-
miş, ama 'öğretim'm çarkından geçmiş kışıler ıçın
bu kadar cuk oturan bir başka özdeyış bulunabi-
lir miydi?..
CUMHURİYET KfTAP KULÜBÜ
MAYIS AYIETKİNÜKLERİ
PANEL
"27 Mayıs ve Demokratik
Ürünü 61 Anayasası"
Oturum Bajkani: Cİİneyt AKAUN
Konuşmacılar:
Dr. Alev COŞKUN
(61 Anayasası Kurucu Meclis Üyesi)
niuman ESİIM
(Eski MBK Uyesi-1961 Anayasası ve Cağdas
Demokrasi Vakfı Başkanı)
DOÇ. DP. Oktay UYGUN
(İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi)
(27 Mayıs 2004 Perşembe Saat: 17.30)
W : Cumhurnet kitap Kulfibü (Fransı/ Konsolosluğu'nun >anıı
İstiklal Cad. Zatnbak Sok. \o: 4 D: \-l
Be\oğlu'lstanbul Tel: 0212 252 38 81 - 82
Etkinükler Koop-C tarafindan dütenlenmektedir.
İcretsiz ve herkese açıktır.
Kafetenamız pazar dahıl her gun saat 10110 - 21 OU ara>ı açıktır