23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 MAYIS 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 21 İ| Trure filmi göstervne girmiş. Biz her giin yafiyorvz! Elektronik posta: denizsoin9cumhui1yetconi.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - ABD Türkiye'den yeni üsler istiyormuş... "A/e aerek vardı... Bütün memleket onlann!" Hattuşa c4 bin yıllık bır Anadolu \ J4 bin yıllık bır Anadolu uygariığı olan Hititlerin başkenti Hattuşa ile aynı coğrafyadaki Çorum'u tanrtmak ve mektup küttürünü yaşatmak için Çorum Belediyesi "Hattuşa-Çorum'a En Güzel Mektup" yarışması düzenledi. Mürekkepli kalem ve el yazısı ile yazılması istenen mektuplann 21 Haziran'a dek Çorum Belediyesi'ne iletilmesi gerekiyor. Ödül 500 milyon lira. Tavşan Göksel Kaya: "ABD ılımlı Islam konusunda AKP'yi destekliyor, AB ise Türkiye'de laikliğin gerilemekte olduğunu söylüyor. Yani tavşana kaç, T tazıya tut diyorlar." evgiliAtam...UlusalKurtuluşSavaşı'nıbaş- latmak üzere attığın ilk adımın 85. yılını bu kez bir garip kutluyoruz... Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün bayram öncesi yurt genelinde astığı afişlerde "Zararlı alışkanlıklar ilk adım ve ilk tadımla başlar'' yazıyor. Bir vakıf gençleri "za- rarlı" alışkanlıklardan kurtarmak için bayram öncesi gençlere 1 milyon Kuran dağıtıyor... Sen, millet dilini öğrensin diye harf devrimi yapmış dinini öğrensin diye Kuran'ı Türkçeye çevirtmiştin. Şimdi Osmanlı'nın yazı karakteriyle basılan Kuranlar piyasadançekiliyoryerineVehhabiabecesiyleSuudi Arabistan'da bastınlan Kuranlar piyasaya sürülüyor... Yetmiyor. gençlere 1 milyon Kuran bedava dağıtılı- yor. Sevgili Atam... Şu sıra üniversiteler medreseleşti- rilmek isteniyor; rektörler. dekanlar, profesörler yürü- yor. Sayıları iki elin parmaklarını bulmayan ve kendi- lerine öğrenci diyen bir grup, hükümetin polisiyle bir- İlk adım likte öğretim üyelerinin yolunu kesiyor. Gazeteler bu zibidileri yazıyor, televizyonlar bunlan ekrana taşıyor; üniversiteler "devrimci kılıklılar"ın da işbirliği ile elden gidiyor. Sevgili Atam... Memleketin hali bildiğin gibi değil. Fabrikalanmız, tersanelerimiz ya kapatılıyor ya satı- lıyor. Askerimizin başına çuval geçiriliyor. Kaldırdığın kapitülasyonlar Gümrük Birliği olarak aynen işliyor. Devletin hazinesini, maliyesini Düyun-u Umumiye Idaresi yerine Uluslararası Para Fonu yönetiyor. Bir yandan Avrupa Birliği'nin kapısında ulusal onu- rumuzu ayaklar altına alıyorlar öte yanda Amerika Birleşik Devletleri'nin kapısında el pençe divan du- ruyorlar. Bir yandan borç para için yalvanyorlar öte yandan lüks içinde yaşıyorlar. Mandacılık, vatana ihanet, satılmışlık, işbirlikçilik her yanımızı sardı. TürkiyeCumhuriyeti'ni "Ilımlı islam Cumhuriyeti"ne dönüştürmenin hesaplannı yapıyorlar. Içeride ve dışarıda takıyye, ikiyüzlülük diz boyu... Halk işsizlikten kınlıyor. Halk açhk sınırının altında yaşıyor. Sevgili Atam... Sen, savaş alanlannda kazanılan üs- tünlüğün ancak eğitim alanında da aynı başarı sağ- lanırsa zafer olabileceğini söylemiş; öğretmenlere nasıl birbüyükgörevdüştüğünü bizeanlatmıştın. Bi- liyor musun ki bir-öğretmenevine kısa kollu bluz giy- diği için bir genç kızımız alınmazken içeriden kara çarşaflı bir kadın çıkıyordu. Sevgili Atam... Bayram öncesi yurt geneline asılan afişlerdeki "Zararlı alışkanlıklar ilk adım ve ilk tadım- la başlar" sözü boşuna değil... Emanetine ihanet ha- lindeyiz... Bizi asla affetmemelisin! TruvaZehra Zeyneloğlu: "Truvalılann Türk olup olmadıklan tartışılıyor... Son yıllardaki iç ve dış siyasetimize bakınca Truvalılann Türk olması gerekiyor; bizden başka hangi millet o tahta atı içeriye alırdı!" SESStZ SEDASIZ (!) Devlet Konservattıvarı ve piyanolar Istanbul Üniversitesi Devlet Konser- vatuvarı'nda "Yapalı Firması" tarafın- dan akort ve tamiri yapıldığı söylenen piyanolann anzalannın giderilmeme- si konusunda öğretim görevlilerinin verdıkleri şikâyet dilekçelerini yaz- mıştık... Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Meral Yapalı, "Yapalı Firması" ile bir ilişkisi olmadığını söyledi. Isim benzer- liğinin 12 yıl önce boşandığı eski eşi- nin soyadından kaynaklandığını belirt- ti ve 7 yıldır müdürlük yaptığı konser- vatuvarda bu şirkete ilk kez bir iş ve- rildiğini bildirdi. Prof. Dr. Yapalı, piyanoların onarı- mından hemen sonra ortaya çıkan arı- zalar konusunda ise "Bilindiği üzere 10O'ün üzerinde piyano öğrencisi bu- lunan bir okulda, piyanolar devamlı bozulacak, akort düşecek, pedal ça- lışmayacak, teller kopacak ve yeniden onarılacaktır" dedi. Konservatuvar Müdürü, öğrencilerin sınavlan öncesi söz konusu şirket tarafından tüm pi- yanolann anzalarının da giderilmiş , olacağını belirrti. Prof. Dr. Meral Yapalı ile konu- şurken ortaya başka bir sorun çıktı. Istanbul Üniversitesi Devlet Konserva- tuvarı'nda enstrümanların bakım ve onarımını yapacak bır uzman yoktu. Çünkü hükümet böyle bir kadro vermi- yordu. iş, imam hatiplere gelince Tür- kiye'yi germekte sakınca görmeyen bir iktidardan sanatçı yetiştiren bir eğitim kurumuna ilgi göstermesi de zaten beklenemezdi! Yüksek Yerilim Hattı Laik cumhuriyete bu kadar YÖKJen- meyin lütfen şeriatçı abiler! erdincutku • yahoo.com ÇED KÖŞESİ KİM KİME DLM DUMA BEHÎÇAK behicakCti turk.net OKTAY EKİNCt Sönmez Targan'm Kitabı Kitabın adı "Cumhuriyete Kafa Tutanlar" olacaktı... Sanat yaşamını emekçilerin dünyasına adayan ressam trfan Ertel bu ada göre kapağını bile yapmıştı... "Ne diyorsunuz?" deyince sustuk... "Beğenmediniz mi?" deyin- ce konuştuk; - "Cumhuriyete kafa tutula- maz; çünkü tutanın zaten kafa- sı olamazL" • • • Arkadaşımız Sönmez Tar- gan'ın yeni kitabı, sayısız dem- lenmelerinden birindeki bu sözlerin ardından "Yeşil Tu- zak" adıyla derlendi; genç yaş- ta vitirdiği "•yoldaşı" ve karde- şı Edip Targan'ın anısına ada- narak Hasat Yayınlan'ndan çıktı. Ağabeyimiz îlhan Selçuk da yazılannın ne anlama geldiği- ni önsözünde şöyle özetledi; "Kitaba egemen felsefe, in- sancıJ. evrenseL devrimci, de- mokrat. sosyalist yelpazenin tümünü kucaklayan sıcak bir yaklaşım... Solun hiçbir mez- hebi ve meşrebi dışlanmamış!.." tlhan Selçuk'un bu saptama- sı, aslında Sönmez'in kişiliği- ni de tanımlıyor. "Sol" demek, onun için sade- ce siyasi an- lamda top- lumculuk ya da eme- ğin yanda- şı partici- lik demek değil... Gerçi, biricık kızlannın adının da "Emek" ol- ması. hem Ay- ten Targanın hem de Sön- mez'in ortak dünyalannı yete- rince tanımlıyor. Ancak yine de "sol" demek Sönmez için aynı zamanda na- muslu olmak demek, dürüst ol- mak demek ve her şeyden ön- ce de "yurtsever" olmak de- mek.. Bu nedenle ülkenin ve ulusun çıkarlannı koruyan her türlü "sol" düşünce. Emek'in babası için kutsaldır. Anadolu'nun en yüce doruk- lanna "dağcüann devrimcisT olarak da tırmandığı zaman. karşısında uzanan ufaklarda hep "vatanını" seyretti... Bu büyük güzelliğin sonsuza dek bağımsız ve başı dik yaşaması için gösterilen her çabayı da ay- tıı dağlann tanıklığında kutsa- dı, kucakladı, destekledi... ••• Sönmez Targan. Cumhuri- /et'te yayımlanan yazılanndan lk seçkisini "V'enseremos" adıyla derlediği kitabında ya- yımlamıştı. Gençlik yıllann- daki Latın Amerika'dan dün- yaya yayılan ateşli devrım rüz- gârlannı yelkenlerine doldu- ran bir "Anadohı dağcısı" ola- rak, o yıllann ünlü ŞiH şarkısı- nı yazılanna adeta fon müziği yapmıştı. Bu kez ise son yıllarda her yurtsever gibi Sönmez'in de yüreğini sızlatan "şeriatçıhğa" karşı, aynı de\Tİmci ruhla kâ- ğıda kaleme sanlıp, içinden geçenleri yansıttığı yazılanru bizlere sunuyor... Yeşil Tuzak'ın sayfalannda ilerledıkçe, bir yazıda dikkat çekilen gelışmelerin ardından diğerinde değinilen konulann nasıl da "aynı bedefe" yönelik olduğunu daha açık görebili- yorsunuz. Bu hedefin ne olduğu ve gü- nümüzdekı "yaşamsaT önem kazanan gerçekliğini ise yine kitabın sunuşunda şöyle anım- satıyor; "Kabul etmek gere- kirsebugünTür- kiye, ya- km ta- rihin en önemii kınlma- lanndan birini yaşryor. Os- maıuYnın son dönemi de da- hil Cumhuriyet'i de içine aJan yüz yıllık bir süreçte gericilik, bu ülkc için hep potansiyel bir tehfike olmasma karşuı siyasal erki eBne geçirmek şöyle dur- sun, yaıuna bile yakİaşama- nuşü..." Peki, şimdi ne yapmalı?.. Sönmez Targan'ın yazı- lannı okurken kafalara Ağn'nın takılan bu sorunun ya- doruğunda... (1973) mtını nasıl vermeli 0 Sözü yine llhan Ağabey "e bırakmak en doğru- su. Önsözünün sonsözü, aynı zamanda Cumhuriyet Koope- ratiffni yöneten Sönmez'in son yıllarda neden hep Anado- lu kentlerinde etkinlikler dü- zenlediğinin de sanki "gerek- çea* gibi: "LaikGkten sosyaüzme giden yolun Aydmlanmacılan Ana- dolu'da birleşebilseler, ülkevi dinciliğe ve bölünmeye man- kûm etmek isteyen iç ve dış tu- zaldann hiçbir kıynıeti harbi- yesi kaJmayacak..r Bugün 85 yıl önce .Ajıadolu ihtilalinin ilk adımlannı oluş- turan 19 Mayıs 1919 coşkusu- nun bayramını kutluyoruz... Sönmez Targan'ın kitabı da aynı bayramın "sonsuza dek güvencesi" için gerekli duyar- lılığın belgeseli sanki... ÇÎZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasarackn mynet.com .^v.- «â*OT*- HARBİ SEMtH POROY Rejlk Durbuş'ın "Riiya Tabirleri"şürlerinden esin... y<£ A, semihporoyfa yahoo.com HAYAT EPtK TÎYATROSU MLSTAFA BÎLGÎN TARİHTE BUGÜN MÜMAZARIKAN incic.nuuntaz-arikan.com Oekinci(« cumhuriyetcom.tr KAOIN SACLARI KISAUNCA.. f92.?'P£ SuSÜM, KADIN SAÇ MODASt/V/N £7K:tC-£&tYL£ İL.GILI e/ipoe, B/4T-/ s/ıstNrMDA rs/s K/tC/N SAÇ BİÇİMİfJD£Kİ OLAĞAM DlŞt ÖJ ÜDÜKJ&M KAPAMAStA/A YOL. S4ÇIN SAfCtMI VE 6/Ç.iM Ö /'ff DE KALMtŞTI.. KtSA SAÇ MOOASI- A/A PABALEL OC^/SAK, &AŞA 774MAM£N 4PKALA/2 &ÖZPE A/cSESUAfl 0 PU&JMÜNA GBLMİÇTI- ZATEfJ PE/C KlSA OLAN SAÇLAR BU ?*PtCAL4&İj4 iyİCS SİZ- LENMİŞTİ f SU AGAPA ETE-/O_£G. DE, HEAAEN ALTfA/A £>£/£ PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU f Kuş r u Böceğe Çevirmek AKP milletvekillerinin oylarıyla TBMM'den geçen YÖK Tasansı nedeniyle gergin günler yaşadık, yaşıyo- ruz. Eğer AKP hükümetinin hesabı tutar da yasa yürür- lüğe girerse ımam hatip lısesi mezunlannın üniversite- ye girişleri kolaylaşacak. Imamlaryargıç, diplomat ola- cak. Ben bu "meslek lisesi" düzenini başından beri ya- dırgıyorum. Yadırgayışım, sadece "imamlıkve hatiplik" öğreten okullarla da sınırlı değil; "motorustası", "yapı ustası", "hastane teknikpersoneli" ve nitelikli eleman yetiştiren öbür meslek "liseleri"ri\ de yadırgıyorum. Bil- diğim kadanyla Avrupa'nın başka hiçbir ülkesinde söz- gelimi "laborant", "elektrikçi", "duvarcı" gibi eleman yetiştiren "lise" düzeyinde okullara rastlanmıyor. 0 ül- kelerde "lise" deyince insanlann aklına öğrencileri üni- versitelere ve yüksekokullara hazırlayan orta dereceli okullargeliyor. "Lise"sözcüğü Latince "lyceum"vees- ki Yunanca "lykeion" sözcüklerinden geliyor. "Lyke- ion" sözcüğü bu anlamda ilk kez ünlü filozof Aristote- les'in Apollon Tapınağı'ndaki okulunu tanımlamak için kullanılan "lykeios" sözcüğünden türemiş. Biz ise "li- se" sözcüğünü Fransızca "lyc ee" sözcüğünden almı- şız. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlük'ünde "lise", "öğrencileri ortaokuldan sonra en az üç yıllık bir eği- timle hayata veya yükseköğretime hazırlayan orta eği- tim kurumu" olarak açıklanıyor. Almancada ise bu söz- cüğün karşılığı olarak "lyzeum" ya da daha çok "gymnasium" kullanılıyor. Eski Yunanca "gymnasion" ve "gymnos" sözcüklerinden türeyen "gymnasium" sözcüğü, "üniversiteye öğrenci hazırlayan okul" anla- mını taşıyor. Görüldüğü gibi "//se"nin elektrikçilik, du- varcılık, motorculuk gibi meslek eğitimiyle bir ilgisi ol- madığı gibi imamlık- hatiplikle veya papazlıkla da bir il- gisi yok. örneğin, Almanya'da "ticaret" ve "müzik" dışında "meslek" öğreten bir "lise" mevcut değil. Bu, öbür Av- rupa ülkelerinde de aşağı yukan böyle. Almanya'da çocuklar eğer bir meslek öğrenmek istiyorlarsa, 9-10 yıllık ilköğretım okullanndan sonra yüzde 50 okul ders- lerini, yüzde 50 de işyerinde çıraklığı esas alan 2 ya da 3 yıllık meslek okullanna gıdiyorlar. Onlar gibi ailelen de meslek okulunu bitirince üniversiteye gidilemeyeceği- ni biliyorlar. Çocuklar ilende üniversiteye ya da üniver- siteye eşdeğerli bir yüksekokula girmek istiyorlarsa, bunun karannı ilköğretim okulunun 4. sınıfının sonun- da veriyorlar ve bu dört yılın üzerine dokuz yıllık lise eği- timi alıyorlar. Dolayısıyla liselere yalnızca ileride üniver- siteye devam etmek isteyen öğrenciler devam ediyor. Üniversiteye ya da eşdeğerli yüksekokullara gitmek isteyen meslek okulu mezunlanna ise ydlar tümden ka- palı değil. Diyelım ki çocuk "motormeslek okulu"nu bi- tirdi ve teknik üniversiteye gitmek istiyor. Bu durumda önce "teknik meslek yüksekokulu "na gitmek zorunda. Eğer ilköğretimde yalnızca 9 yıl okumuşsa, önce ıkı yıl- lık bir okula devam ederek ilk yıl ilköğretim okulunun 10. sınıf derslerinı, ikinci yıl da "teknik meslek yükse- kokulu" hazırlık derslerini okuyup sınava giriyor. Bu sı- navı başanrsa "teknik meslek yüksekokulu"na alınıyor, burada üç yıl ve yine "meslek dersleri ağırlıklı", ama aynı zamanda da "lise dersleri takviyeli" bir öğrenim görüyor. Eğer mezuniyet puanları tutarsa "okuduğu meslekle ilintili" bir üniversite ya da yüksekokula ka- bul ediliyor. Kısacası 9 yıllık ilköğretimden sonra, 3 yıl meslek eğitimi aldıktan sonra üniversiteye girebilmek için toplam 5 yıl daha okuyor. En sonunda sıra, süresi en az 5 yıl olan teknik üniversiteye geliyor. özetle, bir Alman öğrenci, eğer meslek eğitiminden sonra yükse- köğrenim görmek ve üniversite diploması almak isti- yorsa altı yaşından başlayarak tam 22 yıl dirsek çürü- tüyor. Bizde ise çocuklar, 8+3+5= 16 yılla, yani aynı du- rumdaki bir Alman öğrenciden 6 yıl daha az okuyarak yüksek mühendis oluyorlar. 14 yaşında çalışmak zo- runda kalan, fakat daha sonra "ekonomi doktoru" olan Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in de bu uzun öğrenim yolunun başanlı öğrencilerden bırı olduğunu buraya not olarak düşüyorum. Türkiye'de ise eğitim alanında baştan aşağıya bir komedi oynanıyor. Sonuçlan çok ağır olacak, drama, trajediyedönüşecek bir komediye... Biz, birçokşey gi- bi 7/se"yi de, "üniversite "yi de zaten kuşa çevirmişiz. Beterin beteri var derler, çok doğru, şimdi de yeni ya- salarçıkartıp "kuş"u böceğe çevırmeye çabalıyoruz. Bı- zi Avrupa Birliği'ne alacaklanna kesin inandığımızdan olacak, Fransız, Alman, Ingiliz mühendislerine üniver- site mezunu çıraklaryetiştirmeye çalışıyoruz. Avrupa'ya kabul duamızı ise hemalde imam hatip dıplomalı dip- lomatlar okuyacaklar Avrupa kapılannda. Ne diyelim, Allah duyarda kabul eder, inşallah. (Faks:0212-234 68 73) (e-posta: dkavukcuoglu < r superonline.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 SOLDANSAĞA: 1/ Bır gaz ya da bu borusu- na takılarak akışı ayarla- yan ya da ke- sen anahtar... 4 Kuzu sesi. 2/ Mersin'in Si- lifke ilçesınde antik bir kent... tki ya da daha çok kola aynlan değnek. 3/ Tatlımsı lezzette bir mandalı- na cınsi. 4/ Evlere, çeşmeden su taşıma\ı iş edinmiş olan kim- se... Kemiklerin yu- varlak ucu. 5/ Genel- likle ateşli bir hastalık sonrası deride fiske- ler durumunda beli- 8 renkabarcık... Darve 9 kalınca tahta. 6/ Sarı katran çıkanlan birçeşit çam ağacı. 7/Tantal elemen- tinin simgesi... Kazaklarda ve Kırgızlarda saz şair- lerine verilen ad. 8/Eski dilde su... Bilgisiz, kültür- süz kimse... Ekolojide, bir canlının varlığını sürdü- rebildiğı yaşama ortamırun en küçük buimi. 9/Öğe, unsur... Pasta hamuru. YUKARTOAN AŞAĞı\'A: 1/Kesilmiş. yüzülmüş, temizlenmiş ama bölünmemiş ko\ırna verilen ad... Eylemleri olumsuz yapmakta kul- lanılan ek. 2/ Sınır nişanı... Yemek yerken kullanılan bir araç. 3/ Japonya'da üretilen ünlü bir fayans. 4/ Gü- zel ötüşlü küçük bir kuş... Bütün kutsal Hint metınle- rinin başında ve sonunda yinelenen mistik hece. 5/ Olağandışı. ilginç. hayal ürünü anlamında kullanılan sözcük... Osmanlılarda ulema sınıfından kişilenn giy- diği uzun üstlük. 6/Karlı havada kanatlan ıslandığı için uçamayan keklik. 7/Uzaklık işareti... Hücum. 8/ Ana- dolu halklanrun en eski ana tannçası... Argoda esrar... Duvar içinde bırakılan oyuk bölüm. 9/ Bir toplulukta çalışan insanJann her biri... Bir gösterme sıfatı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear