23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10MAYIS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Sağlıkta Gizli ftslaklar Sağlık Bakanlığı, gizli gizli -gizli giz- i diyoruz, çünkü Türk Tabipleri Biriiği re diğermeslek öfgütieri çalışmalar ko- nusunda bilgilendirilmedi-sağlık ala- rıinı yeniden yapılandıran taslaklar ha- arfıyor. Orneğin bir Sağlık Kanunu taslağı \arki, Umumi HrfzsshhaYasasTrıdan trtun Verem Savaşı Hakkında Yasa'ya- Jağlık Hizmetlennin Sosyalleştirilme- s Hakkında Yasa'dan tutun Gözlük- çülük Hakkında Yasa'ya değin ytirür- lûkteki 20'yeyakın yasayı toptan kal- anyor. Ya yen'ne ne toyuyor? Çok açık.. sağlık alanını ticarileşti- ren bir çerçeve yasa koyuyor Zaten taslağa baktığınızda, özel- leştirme mantığı ile hazıriandığı şipşak anlaşılıyor. Ömeğin, hastanelerin "iş- letme "ye dönüştürülmesi buna bir ka- nt Oluştunjlacak "Genel Sağlık Si- gortası Kurvmu"r\un "hizmet alımı sözleşmeleri" ile çalışmasına ya da Hazine'ye. kamuya ait mallann "has- tane kurrna yetkisine sahip kişi ve ku- rüuşlara satılması"na ilişkin madde- ler de bu savımızı pekiştiriyor. Taslak. sağlık çalışanlanna yönelik de pek hayıriı olmayan düzenlemeler içeriyor. Hastaneler ve sağlık tesisle- ri 'ç/efr77e"yegeçirilirken,tümçalışan- larda "sözleşmelipersonel" statüsü- neaktanlıyor. Kısacası, Sağlık Bakan- lığ, yurttaşlık yerine müşteriliği esas aJan Kamu Yönetimi Temel Kanunu ta- sansına koşut bir çocuk doğurmak üzere. TTB Ikinci Başkanı Metin Bak- kalcı, yasa hazırlıklan konusunda do- laylı bilgi sahibi olduklannın altını çiz- dikten sonra diyor ki: Taslaklar, insandanyanabirtercih koymuyor, sağlığı bir hak, bir kamu- salhizmetolmaktan çıkanyor, alanr tû- müyle piyasalaştınyor." Bakanlığın neden gizli çalıştığı bel- li. Halktan utanıyor da. ondan. ISIK KANSU Ksnsowcwtinunyet.com.tr Fidanlıklar TehlikedeÇevre ve Orman Bakanlığı, nisan ayında kimi orman fidanlıklannı kapatma karan aldı. Istanbul, Ankara, Konya, Antalya, Kastamonu ve Bursa'da 39 fidanlık kapatılacak, arazileri de özel sektöre kiraya verilecek ya da satılacak! Oysa, bundan 9 yıl önce, "Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Yasası" çıkanlmış, Başbakanlık'tan üniversitelere, TRTden SEKA'ya birçok kamu kurum ve kuruluşu için orman yetiştirme ve ağaçlandırma yapma zorunluluğu getirilmişti. 0 yıldan bu yıla, 10 milyar fidan, 6 bin ton tohum üretilmiş, milyonlarca dönüm de ağaçlandırma yapılmıştı. Ormanlan, kızılağaçlan, aşılı kestanelikleri satıp savamayan AKP iktidan, bu kez gözünü fidanlıklara dikmiş görünüyor. Ormanlanmızın dostu Doç. Dr. Yücel Çağlar, "Bu karar" diyor, "iktidann, Türkiye'deki kaynak yetersizliği sonınunu her tûriü kamusal zenginliği satarak çözme yaklaşımının ormancılık kesimine yansımasının sonucudur. Iktidar, devlet ormanı sayılan alanlar ile Türkiye ormancılığının 150 yılı aşkın birikimini de gözden çıkarmıştır." Kanaman'da Dil Bayramı Karamanoğlu Mehmet Dil ve Kültür Derneği Başkanı Habip Çalışkan'ın söylediklerine katılmamak dasımı? Türkçe bugûn Ingiliz- Am&ikan dili ve kültürünün gûdümü altında yozlaşma ve giderekyok olma tehlikesi yaşamaktadır. Milli eğitimimizde, laik demokratik Cumhuriyetin ulusal yapısı terk edilip yerine ana okullanndan başlayarak dışa bağımlı, yabancı dilde eğitim sistemi yerteştirilmeye çalışılıyor. Ingilizce'nin bir küresel dil ya da dûnya dili olduğu yalanı yaygınlaştınlıyor. Yabancı dil öğrenmeye evet, ancak yabancı dilde eğitime hayır diyoruz." Habip Çalışkan, bu yüzdendir, her yıl olduğu gibibuyılda, ta1277'de "Bugûnden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türkçe'den başka dil kullanmayacaktır. Defterier dahi Türkçe yazılacaktır" diyen Karamanoğlu Mehmet Be/in doğduğu Balkusan'daTürkdil bayramı düzenlenmesine öncülük ediyor. Yann başlayacak bayram; Balkusan'da, Ermenek'te, Karaman'da ve tüm Türkiye'de Türkçecilere kutfu olsun. ÇALIŞANLAKIN SORULARI/SORUNLARI Blep Yine AOÇ'ye Uzanıyor TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bekleyen Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) ile ilgili yasa tasansının ardında yine bildik cin fikirlilik yatıyor. önce AOÇ'nin 126 bin 572 metrekarelik bir alanı Gençlik ve Spor Genel Müdüriüğü'ne devredilecek, sonra da genel müdüriük aynı yeri özel kişilere bırakacak... Ziraat Mühendisleri Odası, küçük bir araştırma yapmış. Buna göre, AOÇ'nin kiraya verilen topraklan içinde özel ve tüzel kişilerin payı yüzde 84, spor kulüplerinin payı yüzde 32 imiş. Aynca, çiftlik topraklannın yüzde 6.8'i yasa tasansına konu spor kulüplerince kullanılmaktaymış. Zaten satış, kiralama ve işgaller sonucu çiftlik bütünlüğü içinde "özel mûlkiyet adaJan" oluşturulmuş. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, tasannın geri çekilmesini istiyor: "AOÇ arazisini boş biralan olarak algılayan karar vericilere mi kızmalı, anayasa maddelerinin kötü emellere yönelik bilinçli çarpıtılmasına mı üzûlmeii, yoksa Atatürk'ün emanetine yapılan hıyaneti mi gûndeme getirmeli?" AOÇ'yi rahat bırakın artık! Kromu Korumak Yüksek karbonlu ferrokrom üretimi gerçekleştiren, 11 krom, 1 kuvarsit maden sahası bulunan Eti Krom AŞ, yaklaşık 60 milyon dolara elden çıkanlmak üzere. Maden Mühendisleri Odası'nın bu satışa itirazı var "Krom madenciliği açısından ülkemizin sorunu, krom işletmeciliğinin kamu ya da özel sektör tarafından yapılması değildir. Temel sorun, hammaddenin sanayide kullanılabilmesidir. Kromit cevheri üreticisi ülkeler, çok büyûk oranda ferrokrom ve paslanmaz çelik üretimi yapmakta, hammaddenin ülke ekonomilerine katkısını arttırmaktadırlar. Hammadde olarak satılması yerine, paslanmaz çelik üretiminde kullanılması durumunda kromun katma değeri 20 kat artmaktadır. Türkiye'nin deyapması gereken, kamunun elindeki krom işletmelerini özelleştirmek ve kromlann hammadde olarak ihraç edilmesini sürdürmek değil, mevcut hammadde kaynaklannı sanayi sektörierinin kullanımına sunmak, paslanmaz çelik yatınmına, ferrokrom yatınmlanna yönelmektir. Bu konu da, özelleştirme Idaresi Başkanlığı 'nın algılayabileceği, dolayısıyla çözebileceği bir sorun değildir." Bu ciddi konuyu, AKP iktidan da algılayamaz. Çünkü, aklı fikri imam okullannda... KİM KlME DUM DUMA BEMÇAK behicakı turk.net YILMAZ ŞİPAL (2425) SSK Yannın Emekli Ayhğı Oranları 3395 sayılı yasa ile yayımlanan 9 Temmuz 1987 günlü Res- mi Gazete'de yayımlanan 3395 sayılı ile sosyal güvenlik siste- minde yeni bir döneme girildi. Kamuoyunun "Süper Emeklihk Yasası" admı verdıği 3395 sayılı yasa, 9 Temmuz 1987"de yüriırlüğe girmesiyle SSK emek- lileri "süper emekn" ve "normal emekli" olarak ikiye aynldı- lar. 9 Temmuz 1987'den önce, SSK malullük, yaşlılık, dul ve ye- tim aylıklannın hesaplandığı tek bir gösterge tablosuna, bu ya- sa ile "Üst Gösterge Tablosu" adı ile bir ikinci gösterge tablo- su daha eklendi. Üst Gösterge Tablosu'nıuı yürürlüğe girme- siyle, TC Emekli Sandığı ve Bağ-Kur emeklileri ile SSK emek- li aylıklan arasında bir farkhlık oluştu. Bunun üzerine, TC Emekli Sandığı iştirakçileriyle Bağ-Kur sigortalılannın birbö- liimü SSK sigortalısı olmayı yeğlediler. Kurumlar arasında SSK yönüne dönük bir "transfer" yaşandı. Süper Emeklilik Ya- sası'nm oluşturduğu tepkıler, zaman içinde yatıştı. 12 yıl son- ra bu kez, 8 Eylül 1999 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan ve bütün sosyal güvenlik kurumlan yasalannda çok büyük ölçü- de değişiklik geriren, Işsizlik Sigortası Yasası'nı da içine alan ve kamuoyuna "Sosyal GövenBk Reformu Yasası" olarak tanı- nlan, 4447 sayılı yasanın uygulamasınageçildi. Bu yasanınba- n maddeleri yayımlandığı gün, bazı maddeleri de, 1 Ocak 2000'den geçerli olarak yürürlüğe gırdi. Görüşümüze göre 4447 sayılı yasa ile bugünün ve yannın SSK sıgortalılan arasında emek- li aylıklan yönünden bir uçurum daha oluştu. 3395 sayılı kamuoyu deyimiyle "Süper Emeklilik Yasası" ile 'Üst Gösterge Tablolannın tavan göstergesine göre hesaplana- cak ayhklann ayhk bağlama oranı" 5.000 gün içın % 50 (elli) jlarak belirlendi. Sigortalının. "5.000günden fazla ödediği her 240 (iki yüz lark) günlük malullük, yaşulık ve ölüm sigortalan primi için % 50 (eüi) oranı, (l)'er arttınlarak. sigortalının 5.000 günden eksik ödediği her 240 günliik malullük. yaşhhk ve ölüm sigortalan için % 50 (elli) oranı 1 (bir) eksiltilerek" hesaplan- nası koşulu getirildi. Aynca, "bağlanacakaylıklann oranı her halde % 851 (seksen beş)" geçemeyeceği de vurgulandı. 4447 sayılı "Sosyal Güvenlik Reformu Yasası" ile bu koşul: "Aylık bağlama oranı sigortalının prim ödeme gün savısınuı Jk 3.600 (üç bin altı yüz) gününün her 360 (üç yüz altmış) günü çin % 3 ^ (binde oruz beş), sonraki 5.400 (beş bin dört yüz) gü- lün her 360 günü için % 2 (yüzde iki) ve sonraki her 360 gün çin %1£ (binde on beş) oranlannın toplamıdır" denilerek de- iiştirildi. 4447 sayılı Yasa Geçici Madde 82 uyarınca, 1 Ocak 2000 yı- ından sonra bağlanacak yaşlılık aylıklan, iki aylığın toplamın- lan oluşacaktır. Bu aylıklardan birincisi, 31 Aralık 1999 "ta- ihine kadar prim ödeme sürelerine aitsçhğı". olacak ve bu ay- ık 1 Ocak 2000'den önceki yaşlılık ayhğı hesaplama yöntemi- ıc göre ikinci ayhğı ise 1 Ocak 2000'den "sonraki prim öde- ne sürelerine ait ayhğı" olacak ve bu ayhk da 1 Ocak 2000'den onraki yaşlılık ayhğı bağlama yöntemine göre belirlenecektir. îu iki ayn döneme ait iki ayn "kısmi ayhğın" toplamı da yan- un yaşlılık aylığını oluşturacaktır. 13.680 gün (38 tam yıl) prim ödeyerek, 2000 yılı öncesinde e sonrasında emekli olan ve olacak sigortalılara birlikte bağ- ınacak her iki aylığın ayn ayn oranlan: -/«btı h dcfct'or' HARBİ SEMtH POROY semihporoya yahoo.com HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BJLGIN 4447 Sayılı Yasaya Göre SSK Yaşlılık Aylıklan Oranı laşlılık Prim Gün Savılan. Avlık Oranları Aylığı 2000'den Onceki 2«00'den Sonraki Bışvurn 1. Kısmi Ayhk 2. Kısmi Aylık Yüı 2000 Gün 13.680 200! 13.320 2002 12.960 2003 12.600 2004 12.240 2005 11.880 2006 11.520 2007 11.160 2008 • 10.800 2009 10.440 2010 10.080 2015 8.280 2020 6.480 2025 4.680 2030 2.880 ,2035 1.080 Oran Gün »»85.00 0 %84,00 %83.OO %81,00 %80.00 360 720 1.080 1.440 %79.0O 1.800 %77.00 %75.OO 2.160 2.520 %74.00 2.880 %72.00 0 »71.00 %63.00 %56.00 3.240 3.600 5.400 7.200 »'«49.00 9.000 %42.00 0 »34.00 10.800 12.600 Oran %0,00 %3.5O %7.00 %10.50 %14,00 %17.50 %21,00 %24,50 %28.0O %31.50 %35,O0 %45.00 %55.00 %65,00 %72,50 %80,00 Toplam Prim Günü 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 13.680 OTOBLSTEklLER KEMAL fyzetekfcJl€ göfüyof ffltfH/î faıı kfın yapttfl îîfefic&\tfM fo URGEi\Ç MkAn f/ln 4C w Jü k_urgenc(âyahoo.com TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN lOMavu uwu.mumtas-arikan.com "ÇİZGİ DELİSİ BİR YASU ADAM.. " 18*3"DA 8UGÜM, ÜAILÜ JAPON KESSAMI HOKüSAf i)y 83 X4ŞfM£>A ÖLMÜÇTÛ. ÇOK KÜÇÜK YA$- 'Ç, DSSEN ÇİZJUEYİ DE OA/ûA/V ÖĞ&£A/- i Miçri. &.essAM OLMAy» /&ygA/e ısseorĞt ZAMA "UKİYO-e" TAR2/SJDA ÇALIŞAM BİR SAMATÇı »4 Ç.IRAKL/K ETMİŞTİ. "C/KİYO-E', WtN HeS/MLERf ANLAMIUA <5£LEN, SANATfNOA BİG 7 £4/ BU Tüe.ÜtJ £A/ CJAJLÜ SAYtlj4CAKT7. /LE& İÇİN "ÇİZSİ PEUSr " PİYEN HOtOJSAİ, ÖZ£L C£Kj BATT OÜfJMStM/fll l/ANSO6H,GAUG(I- I- SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Ebu Garib Tüneli... Ebu Garib fotoğraflan bir "korku tüneline" dönüş- tü. Hani lunaparklarda vardır. Karanlığın içine bir kez daidığınızda geri dönemezsiniz. Herdönemeçten, her köşeden üstünüze bir başka ceset, bir canavar, bir ha- yalet saldınr. Tünelin sonunda "ışık hüzmesi" görüne- ne kadar. Işte böyle "devasa bir korku tünelindeyiz" şimdi. Tünelin ucu görünene dek El Garib canavarlanna mu- hatap olmak durumundayız. "Indirin beni. Alın şuyû- kü üstümden" diyemiyoruz. Ortaya çıkan her görün- tü, her tanıklık, her rfşaat müthiş bir insanlık yükü ola- rak biniyor omuzlanmıza. Ve hiçbir şey yapamıyoruz. Seyretmekten başka... "Acaba" diyorum, "İkinciDünya Savaşı'ndaAusch- witz fotoğraflannın birbölümü de ortalığa böyle dö- külseydi; insanlardehşetiböyle seyredecekmiydi?" Toplama kamplannda da çekilmiş yığınla fotoğraf var. O döneme ait belgeseller ve sergilerde gönjyoruz. An- cak yıllar sonra ortaya çıktılar. Dijital kameralarla o dö- nemde görüntüleri disketlere yükleyip dünyaya "eş- zamanlı olarak" yaymak gibi bir teknoloji olmadığı için belki. Kim bilir? İnsanlık sonuçta Auschvvitz, Dac- hau, Birkanau'lan "Bilmiyorduk!" mazeretine sığına- rak geçiştirebildi. Bizim böyle bir mazeretimiz yok. Biz biliyoruz. Bu "bilgi", El Garib'den çıkan fotoğraflan çok daha büyük bir "karabasana" dönüştürüyor. El Garib'in "yıl- ör /z/"(!) Lynndie England'ın tasmayla sürüklediği çıp- lak Iraklı tutsağın fotoğrafına bakmakla, sararmışAusch- vvitz fotoğraflanna bakmak aynı şey değil. Biz cinaye- ti gördük. Göz göre göre cinayet tanıklığını yapıyoruz. Ve hiçbir şey olmamışçasına hayata devam ediyoruz. Her yeni fotoğrafla karşılaştığımda "Vefe^ Gözüm gör- mesinartık.."duygusuna kapnlıyorum. Bu bir "kaçışdûr- tüsü". Ama "bilip de seyretmek" çok ağır geliyor. Bu kadar çivisinden çıkmış bir dünyayla entelektüel ve duygusal anlamda baş etmekte zorlanıyorum. Tam bir "Durdurun gezegeni; ben şurda ineyim!" hali.. NATO müttefikleri, baksanıza başlannı hemen öte ya- na çevirmiş. Senato veTemsilciler Meclisi'nin Silahlı Iş- ler Komitesi'ne Rumsfeld'le birlikte hesap veren ABD Genelkurmay Başkanı Myers geçen akşam bunu açık- ça ifşa etti; Fotoğraflann yayımlanmasının andından yapılan ilk NATO toplantısında "müttefıklerden" hiçbi- ri çıkıp "Bu ne iş? Ne rezalet?" dememiş. Ona buna insan haklan dersi veren "Avrupalı müttefıkler"; Nazi yöntemleriyle Irak'a "demokrasi'ft ihraç etmeye kal- kışan ABD'ye tek serzenişte bulunmamışlar... Skandal içindeki en büyük skandal bu bence. Rumsfeld'in tek düşmanı: 'Şeffaflık' Tek umut Amerikan demokrasisinin kendi antidot- lan. Cuma akşamı BBC'de Rumsfeld ve Myers sor- gusunu izledim. Ikisi de kendilerini hiç ummadıklan bir konumda bulmanın şokundaydı. Myers "CBS"ye te- lefon ederek "yayınlan durdurmak" istemiş. Sorgu ko- mitesinin üyeleritarafından resmen "azariandı": "ABD GenelkurmayBaşkanı, bir TVkanalına telefonda san- sürteklifedemez. Bu demokrasiye de, anayasaya da aykın. Başkalanna demokrasi götürmek ne kelime; siz kendi demokrasiniziayaklaraltınaaldınızJ' dediler. Fır- ça yiyen generalin yüzünü gönneliydiniz. Rumsfeld; "münferitolaylar" diye açıklanan "işken- ce fotoğraflanndan" daha bin tane olduğunu; bunla- nn ortalığa saçılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Amerikalılann, şimdiye dek gördüklerinden çok daha feci manzaralara kendilerini hazırlamalan gerektiğini be- lirterek gardını almaya çalıştı. Ve en kritik sorulan, "iş- kence üzerinde açılan araştırma komisyonlannı etki altında bırakmamak" gerekçesi arkasına sığınarak yanıtlamaktan kaçtı. Bu sorulardan en önemlisi "işkencecilerin emirleri kimden aldığı" idi. "Irak hapishanelerinde olanlan ay- laröncesinden raporeden Kızılhaç'ın uyanlannın ne- den hemen dikkate alınmadığına; olan bitenden Bush ve Kongre'nin neden derhal haberdar edilmediğine" ilişkin sorular da yanıtsız kaldı. Ama nafile. Ok yaydan çıktı bir kere. "Olayın üstünü örtmeye mi çalıştınız" di- yen Hillary Clinton karşısında Rumsfeld'in şaşkınlı- ğını görmeliydiniz. Clinton-Ted Kennedy ikilisi müthişti. Kennedy "Sa- yenizde ABD artık 'özgüriük heykeliyle' değil; elektrik akımına bağlanmış, çuval geçirilmiş işkence mah- kûmlanyla hatırianacak!" dedi. Bu tür bir şeffaflığın Na- zi yöntemleriyle yan yana yürümesi çok zor. Biri diğe- rine teslim olmak zorunda. Dünyayı bu "korku tüne- linden" kurtanrsa gene Amerikan demokrasisinin ken- di antidotlan kurtaracak. Kendi hesabıma bunu um- mak istiyoaım. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/ "Tayland boksu"dade- nilen, ayakla- rın da kulla- nıldığı bir tür boks. 2/Judo- da teknik ba- kımdan raki- binden zayıf kalan taraf... Yeni çıkmaya başlamış ekın. 3/Birilimiz... Yerölçümünde kulla- nılan, üzeri taksimat- 1 lı tahta lata. 4/ Sat- 2 rançta bir taş... Su- 3 yun dibinde sürükle- 4 nerek çekilen bir tür 5 balıkagı.5/Kötülük, 6 fenalık...Gelenek. 6/ 7 "Jack — ":ABD'li 8 yazar. 7/ îzmir'in 9 köklü sporkulüplerinden biri... Ilgi eki. S/Bir so- ru eki... Ekmek, peynir ve et suyuyla yapılan bir yemek. 9/ Danslı ve resmi giyimli gece toplantı- sı... Uğraş. YUKARIDAN AŞAĞrYA: II "Özbek güreşi'' de denilen ve judoyla güreşin kanşımı olan spor dalı... Gözleri görmeyen. 2/ls- tanbul'da medya kuruluşlannın yer aldığı semt. 3/Defa, kere... Motorlu taşıtlarda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan mil. 4/ Mısır'ınplaka işareti... Eldiven vegiysi yapımın- da kullanılan bir tür yumuşak deri. 5/Trabzon'un bir ilçesi... Yançapla ilgili olan. 6/Geniş kollu sa- bahlık... Italya'nın en uzun ırmağı. 7/Asya'dabir ülke. 8/ Rütbesiz asker... Oylumlu. 9/ Görkem, heybet... Halk dilinde bulgur pilav^na verilen ad.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear