Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10MAYIS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Sağlıkta Gizli
ftslaklar
Sağlık Bakanlığı, gizli gizli -gizli giz-
i diyoruz, çünkü Türk Tabipleri Biriiği
re diğermeslek öfgütieri çalışmalar ko-
nusunda bilgilendirilmedi-sağlık ala-
rıinı yeniden yapılandıran taslaklar ha-
arfıyor.
Orneğin bir Sağlık Kanunu taslağı
\arki, Umumi HrfzsshhaYasasTrıdan
trtun Verem Savaşı Hakkında Yasa'ya-
Jağlık Hizmetlennin Sosyalleştirilme-
s Hakkında Yasa'dan tutun Gözlük-
çülük Hakkında Yasa'ya değin ytirür-
lûkteki 20'yeyakın yasayı toptan kal-
anyor. Ya yen'ne ne toyuyor?
Çok açık.. sağlık alanını ticarileşti-
ren bir çerçeve yasa koyuyor
Zaten taslağa baktığınızda, özel-
leştirme mantığı ile hazıriandığı şipşak
anlaşılıyor. Ömeğin, hastanelerin "iş-
letme "ye dönüştürülmesi buna bir ka-
nt Oluştunjlacak "Genel Sağlık Si-
gortası Kurvmu"r\un "hizmet alımı
sözleşmeleri" ile çalışmasına ya da
Hazine'ye. kamuya ait mallann "has-
tane kurrna yetkisine sahip kişi ve ku-
rüuşlara satılması"na ilişkin madde-
ler de bu savımızı pekiştiriyor.
Taslak. sağlık çalışanlanna yönelik
de pek hayıriı olmayan düzenlemeler
içeriyor. Hastaneler ve sağlık tesisle-
ri 'ç/efr77e"yegeçirilirken,tümçalışan-
larda "sözleşmelipersonel" statüsü-
neaktanlıyor. Kısacası, Sağlık Bakan-
lığ, yurttaşlık yerine müşteriliği esas
aJan Kamu Yönetimi Temel Kanunu ta-
sansına koşut bir çocuk doğurmak
üzere. TTB Ikinci Başkanı Metin Bak-
kalcı, yasa hazırlıklan konusunda do-
laylı bilgi sahibi olduklannın altını çiz-
dikten sonra diyor ki:
Taslaklar, insandanyanabirtercih
koymuyor, sağlığı bir hak, bir kamu-
salhizmetolmaktan çıkanyor, alanr tû-
müyle piyasalaştınyor."
Bakanlığın neden gizli çalıştığı bel-
li. Halktan utanıyor da. ondan.
ISIK KANSU
Ksnsowcwtinunyet.com.tr
Fidanlıklar TehlikedeÇevre ve Orman Bakanlığı, nisan ayında
kimi orman fidanlıklannı kapatma karan
aldı. Istanbul, Ankara, Konya, Antalya,
Kastamonu ve Bursa'da 39 fidanlık
kapatılacak, arazileri de özel sektöre kiraya
verilecek ya da satılacak!
Oysa, bundan 9 yıl önce, "Milli
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü
Seferberlik Yasası" çıkanlmış,
Başbakanlık'tan üniversitelere, TRTden
SEKA'ya birçok kamu kurum ve kuruluşu
için orman yetiştirme ve ağaçlandırma
yapma zorunluluğu getirilmişti. 0 yıldan bu
yıla, 10 milyar fidan, 6 bin ton tohum
üretilmiş, milyonlarca dönüm de
ağaçlandırma yapılmıştı.
Ormanlan, kızılağaçlan, aşılı kestanelikleri
satıp savamayan AKP iktidan, bu kez
gözünü fidanlıklara dikmiş görünüyor.
Ormanlanmızın dostu Doç. Dr. Yücel
Çağlar, "Bu karar" diyor, "iktidann,
Türkiye'deki kaynak yetersizliği sonınunu
her tûriü kamusal zenginliği satarak
çözme yaklaşımının ormancılık kesimine
yansımasının sonucudur. Iktidar, devlet
ormanı sayılan alanlar ile Türkiye
ormancılığının 150 yılı aşkın birikimini de
gözden çıkarmıştır."
Kanaman'da Dil Bayramı
Karamanoğlu Mehmet Dil
ve Kültür Derneği Başkanı
Habip Çalışkan'ın
söylediklerine katılmamak
dasımı?
Türkçe bugûn Ingiliz-
Am&ikan dili ve kültürünün
gûdümü altında yozlaşma
ve giderekyok olma
tehlikesi yaşamaktadır. Milli
eğitimimizde, laik
demokratik Cumhuriyetin
ulusal yapısı terk edilip
yerine ana okullanndan
başlayarak dışa bağımlı,
yabancı dilde eğitim sistemi
yerteştirilmeye çalışılıyor.
Ingilizce'nin bir küresel dil
ya da dûnya dili olduğu
yalanı yaygınlaştınlıyor.
Yabancı dil öğrenmeye
evet, ancak yabancı dilde
eğitime hayır diyoruz."
Habip Çalışkan, bu
yüzdendir, her yıl olduğu
gibibuyılda, ta1277'de
"Bugûnden sonra hiç kimse
sarayda, divanda,
meclislerde ve seyranda
Türkçe'den başka dil
kullanmayacaktır. Defterier
dahi Türkçe yazılacaktır"
diyen Karamanoğlu
Mehmet Be/in doğduğu
Balkusan'daTürkdil
bayramı düzenlenmesine
öncülük ediyor.
Yann başlayacak bayram;
Balkusan'da, Ermenek'te,
Karaman'da ve tüm
Türkiye'de Türkçecilere
kutfu olsun.
ÇALIŞANLAKIN
SORULARI/SORUNLARI
Blep Yine AOÇ'ye Uzanıyor
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda bekleyen
Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ)
ile ilgili yasa tasansının
ardında yine bildik cin
fikirlilik yatıyor. önce
AOÇ'nin 126 bin 572
metrekarelik bir alanı
Gençlik ve Spor Genel
Müdüriüğü'ne devredilecek,
sonra da genel müdüriük
aynı yeri özel kişilere
bırakacak... Ziraat
Mühendisleri Odası, küçük
bir araştırma yapmış. Buna
göre, AOÇ'nin kiraya verilen
topraklan içinde özel ve
tüzel kişilerin payı yüzde 84,
spor kulüplerinin payı yüzde
32 imiş. Aynca, çiftlik
topraklannın yüzde 6.8'i
yasa tasansına konu spor
kulüplerince
kullanılmaktaymış. Zaten
satış, kiralama ve işgaller
sonucu çiftlik bütünlüğü
içinde "özel mûlkiyet
adaJan" oluşturulmuş.
Ziraat Mühendisleri Odası
Başkanı Gökhan
Günaydın, tasannın geri
çekilmesini istiyor:
"AOÇ arazisini boş biralan
olarak algılayan karar
vericilere mi kızmalı,
anayasa maddelerinin kötü
emellere yönelik bilinçli
çarpıtılmasına mı üzûlmeii,
yoksa Atatürk'ün emanetine
yapılan hıyaneti mi
gûndeme getirmeli?"
AOÇ'yi rahat bırakın artık!
Kromu
Korumak
Yüksek karbonlu ferrokrom
üretimi gerçekleştiren, 11
krom, 1 kuvarsit maden sahası
bulunan Eti Krom AŞ, yaklaşık
60 milyon dolara elden
çıkanlmak üzere. Maden
Mühendisleri Odası'nın bu
satışa itirazı var
"Krom madenciliği açısından
ülkemizin sorunu, krom
işletmeciliğinin kamu ya da
özel sektör tarafından
yapılması değildir. Temel
sorun, hammaddenin
sanayide kullanılabilmesidir.
Kromit cevheri üreticisi
ülkeler, çok büyûk oranda
ferrokrom ve paslanmaz çelik
üretimi yapmakta,
hammaddenin ülke
ekonomilerine katkısını
arttırmaktadırlar. Hammadde
olarak satılması yerine,
paslanmaz çelik üretiminde
kullanılması durumunda
kromun katma değeri 20 kat
artmaktadır.
Türkiye'nin deyapması
gereken, kamunun elindeki
krom işletmelerini
özelleştirmek ve kromlann
hammadde olarak ihraç
edilmesini sürdürmek değil,
mevcut hammadde
kaynaklannı sanayi
sektörierinin kullanımına
sunmak, paslanmaz çelik
yatınmına, ferrokrom
yatınmlanna yönelmektir. Bu
konu da, özelleştirme Idaresi
Başkanlığı 'nın algılayabileceği,
dolayısıyla çözebileceği bir
sorun değildir."
Bu ciddi konuyu, AKP iktidan
da algılayamaz. Çünkü, aklı
fikri imam okullannda...
KİM KlME DUM DUMA BEMÇAK behicakı turk.net
YILMAZ ŞİPAL
(2425) SSK Yannın
Emekli Ayhğı Oranları
3395 sayılı yasa ile yayımlanan 9 Temmuz 1987 günlü Res-
mi Gazete'de yayımlanan 3395 sayılı ile sosyal güvenlik siste-
minde yeni bir döneme girildi.
Kamuoyunun "Süper Emeklihk Yasası" admı verdıği 3395
sayılı yasa, 9 Temmuz 1987"de yüriırlüğe girmesiyle SSK emek-
lileri "süper emekn" ve "normal emekli" olarak ikiye aynldı-
lar.
9 Temmuz 1987'den önce, SSK malullük, yaşlılık, dul ve ye-
tim aylıklannın hesaplandığı tek bir gösterge tablosuna, bu ya-
sa ile "Üst Gösterge Tablosu" adı ile bir ikinci gösterge tablo-
su daha eklendi. Üst Gösterge Tablosu'nıuı yürürlüğe girme-
siyle, TC Emekli Sandığı ve Bağ-Kur emeklileri ile SSK emek-
li aylıklan arasında bir farkhlık oluştu. Bunun üzerine, TC
Emekli Sandığı iştirakçileriyle Bağ-Kur sigortalılannın birbö-
liimü SSK sigortalısı olmayı yeğlediler. Kurumlar arasında
SSK yönüne dönük bir "transfer" yaşandı. Süper Emeklilik Ya-
sası'nm oluşturduğu tepkıler, zaman içinde yatıştı. 12 yıl son-
ra bu kez, 8 Eylül 1999 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan ve
bütün sosyal güvenlik kurumlan yasalannda çok büyük ölçü-
de değişiklik geriren, Işsizlik Sigortası Yasası'nı da içine alan
ve kamuoyuna "Sosyal GövenBk Reformu Yasası" olarak tanı-
nlan, 4447 sayılı yasanın uygulamasınageçildi. Bu yasanınba-
n maddeleri yayımlandığı gün, bazı maddeleri de, 1 Ocak
2000'den geçerli olarak yürürlüğe gırdi. Görüşümüze göre 4447
sayılı yasa ile bugünün ve yannın SSK sıgortalılan arasında emek-
li aylıklan yönünden bir uçurum daha oluştu.
3395 sayılı kamuoyu deyimiyle "Süper Emeklilik Yasası" ile
'Üst Gösterge Tablolannın tavan göstergesine göre hesaplana-
cak ayhklann ayhk bağlama oranı" 5.000 gün içın % 50 (elli)
jlarak belirlendi. Sigortalının. "5.000günden fazla ödediği her
240 (iki yüz lark) günlük malullük, yaşulık ve ölüm sigortalan
primi için % 50 (eüi) oranı, (l)'er arttınlarak. sigortalının 5.000
günden eksik ödediği her 240 günliik malullük. yaşhhk ve ölüm
sigortalan için % 50 (elli) oranı 1 (bir) eksiltilerek" hesaplan-
nası koşulu getirildi. Aynca, "bağlanacakaylıklann oranı her
halde % 851 (seksen beş)" geçemeyeceği de vurgulandı.
4447 sayılı "Sosyal Güvenlik Reformu Yasası" ile bu koşul:
"Aylık bağlama oranı sigortalının prim ödeme gün savısınuı
Jk 3.600 (üç bin altı yüz) gününün her 360 (üç yüz altmış) günü
çin % 3 ^ (binde oruz beş), sonraki 5.400 (beş bin dört yüz) gü-
lün her 360 günü için % 2 (yüzde iki) ve sonraki her 360 gün
çin %1£ (binde on beş) oranlannın toplamıdır" denilerek de-
iiştirildi.
4447 sayılı Yasa Geçici Madde 82 uyarınca, 1 Ocak 2000 yı-
ından sonra bağlanacak yaşlılık aylıklan, iki aylığın toplamın-
lan oluşacaktır. Bu aylıklardan birincisi, 31 Aralık 1999 "ta-
ihine kadar prim ödeme sürelerine aitsçhğı". olacak ve bu ay-
ık 1 Ocak 2000'den önceki yaşlılık ayhğı hesaplama yöntemi-
ıc göre ikinci ayhğı ise 1 Ocak 2000'den "sonraki prim öde-
ne sürelerine ait ayhğı" olacak ve bu ayhk da 1 Ocak 2000'den
onraki yaşlılık ayhğı bağlama yöntemine göre belirlenecektir.
îu iki ayn döneme ait iki ayn "kısmi ayhğın" toplamı da yan-
un yaşlılık aylığını oluşturacaktır.
13.680 gün (38 tam yıl) prim ödeyerek, 2000 yılı öncesinde
e sonrasında emekli olan ve olacak sigortalılara birlikte bağ-
ınacak her iki aylığın ayn ayn oranlan:
-/«btı h dcfct'or'
HARBİ SEMtH POROY semihporoya yahoo.com
HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BJLGIN
4447 Sayılı Yasaya Göre SSK Yaşlılık Aylıklan Oranı
laşlılık Prim Gün Savılan. Avlık Oranları
Aylığı 2000'den Onceki 2«00'den Sonraki
Bışvurn 1. Kısmi Ayhk 2. Kısmi Aylık
Yüı
2000
Gün
13.680
200! 13.320
2002 12.960
2003 12.600
2004 12.240
2005 11.880
2006 11.520
2007 11.160
2008 • 10.800
2009 10.440
2010 10.080
2015 8.280
2020 6.480
2025 4.680
2030 2.880
,2035 1.080
Oran Gün
»»85.00 0
%84,00
%83.OO
%81,00
%80.00
360
720
1.080
1.440
%79.0O 1.800
%77.00
%75.OO
2.160
2.520
%74.00 2.880
%72.00
0
»71.00
%63.00
%56.00
3.240
3.600
5.400
7.200
»'«49.00 9.000
%42.00
0
»34.00
10.800
12.600
Oran
%0,00
%3.5O
%7.00
%10.50
%14,00
%17.50
%21,00
%24,50
%28.0O
%31.50
%35,O0
%45.00
%55.00
%65,00
%72,50
%80,00
Toplam
Prim
Günü
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
13.680
OTOBLSTEklLER KEMAL
fyzetekfcJl€ göfüyof ffltfH/î
faıı kfın yapttfl îîfefic&\tfM fo
URGEi\Ç
MkAn
f/ln
4C
w
Jü
k_urgenc(âyahoo.com
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN lOMavu uwu.mumtas-arikan.com
"ÇİZGİ DELİSİ BİR YASU ADAM.. "
18*3"DA 8UGÜM, ÜAILÜ JAPON KESSAMI HOKüSAf
i)y
83 X4ŞfM£>A ÖLMÜÇTÛ. ÇOK KÜÇÜK YA$-
'Ç, DSSEN ÇİZJUEYİ DE OA/ûA/V ÖĞ&£A/-
i Miçri. &.essAM OLMAy» /&ygA/e ısseorĞt ZAMA
"UKİYO-e" TAR2/SJDA ÇALIŞAM BİR SAMATÇı
»4 Ç.IRAKL/K ETMİŞTİ. "C/KİYO-E',
WtN HeS/MLERf ANLAMIUA <5£LEN,
SANATfNOA BİG 7
£4/ BU Tüe.ÜtJ £A/ CJAJLÜ
SAYtlj4CAKT7. /LE&
İÇİN "ÇİZSİ PEUSr " PİYEN HOtOJSAİ, ÖZ£L
C£Kj BATT OÜfJMStM/fll l/ANSO6H,GAUG(I-
I-
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Ebu Garib Tüneli...
Ebu Garib fotoğraflan bir "korku tüneline" dönüş-
tü. Hani lunaparklarda vardır. Karanlığın içine bir kez
daidığınızda geri dönemezsiniz. Herdönemeçten, her
köşeden üstünüze bir başka ceset, bir canavar, bir ha-
yalet saldınr. Tünelin sonunda "ışık hüzmesi" görüne-
ne kadar.
Işte böyle "devasa bir korku tünelindeyiz" şimdi.
Tünelin ucu görünene dek El Garib canavarlanna mu-
hatap olmak durumundayız. "Indirin beni. Alın şuyû-
kü üstümden" diyemiyoruz. Ortaya çıkan her görün-
tü, her tanıklık, her rfşaat müthiş bir insanlık yükü ola-
rak biniyor omuzlanmıza. Ve hiçbir şey yapamıyoruz.
Seyretmekten başka...
"Acaba" diyorum, "İkinciDünya Savaşı'ndaAusch-
witz fotoğraflannın birbölümü de ortalığa böyle dö-
külseydi; insanlardehşetiböyle seyredecekmiydi?"
Toplama kamplannda da çekilmiş yığınla fotoğraf var.
O döneme ait belgeseller ve sergilerde gönjyoruz. An-
cak yıllar sonra ortaya çıktılar. Dijital kameralarla o dö-
nemde görüntüleri disketlere yükleyip dünyaya "eş-
zamanlı olarak" yaymak gibi bir teknoloji olmadığı
için belki. Kim bilir? İnsanlık sonuçta Auschvvitz, Dac-
hau, Birkanau'lan "Bilmiyorduk!" mazeretine sığına-
rak geçiştirebildi. Bizim böyle bir mazeretimiz yok. Biz
biliyoruz.
Bu "bilgi", El Garib'den çıkan fotoğraflan çok daha
büyük bir "karabasana" dönüştürüyor. El Garib'in "yıl-
ör
/z/"(!) Lynndie England'ın tasmayla sürüklediği çıp-
lak Iraklı tutsağın fotoğrafına bakmakla, sararmışAusch-
vvitz fotoğraflanna bakmak aynı şey değil. Biz cinaye-
ti gördük. Göz göre göre cinayet tanıklığını yapıyoruz.
Ve hiçbir şey olmamışçasına hayata devam ediyoruz.
Her yeni fotoğrafla karşılaştığımda "Vefe^ Gözüm gör-
mesinartık.."duygusuna kapnlıyorum. Bu bir "kaçışdûr-
tüsü". Ama "bilip de seyretmek" çok ağır geliyor. Bu
kadar çivisinden çıkmış bir dünyayla entelektüel ve
duygusal anlamda baş etmekte zorlanıyorum. Tam bir
"Durdurun gezegeni; ben şurda ineyim!" hali..
NATO müttefikleri, baksanıza başlannı hemen öte ya-
na çevirmiş. Senato veTemsilciler Meclisi'nin Silahlı Iş-
ler Komitesi'ne Rumsfeld'le birlikte hesap veren ABD
Genelkurmay Başkanı Myers geçen akşam bunu açık-
ça ifşa etti; Fotoğraflann yayımlanmasının andından
yapılan ilk NATO toplantısında "müttefıklerden" hiçbi-
ri çıkıp "Bu ne iş? Ne rezalet?" dememiş. Ona buna
insan haklan dersi veren "Avrupalı müttefıkler"; Nazi
yöntemleriyle Irak'a "demokrasi'ft ihraç etmeye kal-
kışan ABD'ye tek serzenişte bulunmamışlar... Skandal
içindeki en büyük skandal bu bence.
Rumsfeld'in tek düşmanı: 'Şeffaflık'
Tek umut Amerikan demokrasisinin kendi antidot-
lan. Cuma akşamı BBC'de Rumsfeld ve Myers sor-
gusunu izledim. Ikisi de kendilerini hiç ummadıklan bir
konumda bulmanın şokundaydı. Myers "CBS"ye te-
lefon ederek "yayınlan durdurmak" istemiş. Sorgu ko-
mitesinin üyeleritarafından resmen "azariandı": "ABD
GenelkurmayBaşkanı, bir TVkanalına telefonda san-
sürteklifedemez. Bu demokrasiye de, anayasaya da
aykın. Başkalanna demokrasi götürmek ne kelime; siz
kendi demokrasiniziayaklaraltınaaldınızJ' dediler. Fır-
ça yiyen generalin yüzünü gönneliydiniz.
Rumsfeld; "münferitolaylar" diye açıklanan "işken-
ce fotoğraflanndan" daha bin tane olduğunu; bunla-
nn ortalığa saçılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Amerikalılann, şimdiye dek gördüklerinden çok daha
feci manzaralara kendilerini hazırlamalan gerektiğini be-
lirterek gardını almaya çalıştı. Ve en kritik sorulan, "iş-
kence üzerinde açılan araştırma komisyonlannı etki
altında bırakmamak" gerekçesi arkasına sığınarak
yanıtlamaktan kaçtı.
Bu sorulardan en önemlisi "işkencecilerin emirleri
kimden aldığı" idi. "Irak hapishanelerinde olanlan ay-
laröncesinden raporeden Kızılhaç'ın uyanlannın ne-
den hemen dikkate alınmadığına; olan bitenden Bush
ve Kongre'nin neden derhal haberdar edilmediğine"
ilişkin sorular da yanıtsız kaldı. Ama nafile. Ok yaydan
çıktı bir kere. "Olayın üstünü örtmeye mi çalıştınız" di-
yen Hillary Clinton karşısında Rumsfeld'in şaşkınlı-
ğını görmeliydiniz.
Clinton-Ted Kennedy ikilisi müthişti. Kennedy "Sa-
yenizde ABD artık 'özgüriük heykeliyle' değil; elektrik
akımına bağlanmış, çuval geçirilmiş işkence mah-
kûmlanyla hatırianacak!" dedi. Bu tür bir şeffaflığın Na-
zi yöntemleriyle yan yana yürümesi çok zor. Biri diğe-
rine teslim olmak zorunda. Dünyayı bu "korku tüne-
linden" kurtanrsa gene Amerikan demokrasisinin ken-
di antidotlan kurtaracak. Kendi hesabıma bunu um-
mak istiyoaım.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/ "Tayland
boksu"dade-
nilen, ayakla-
rın da kulla-
nıldığı bir tür
boks. 2/Judo-
da teknik ba-
kımdan raki-
binden zayıf
kalan taraf...
Yeni çıkmaya
başlamış ekın.
3/Birilimiz...
Yerölçümünde kulla-
nılan, üzeri taksimat- 1
lı tahta lata. 4/ Sat-
2
rançta bir taş... Su-
3
yun dibinde sürükle- 4
nerek çekilen bir tür 5
balıkagı.5/Kötülük, 6
fenalık...Gelenek. 6/ 7
"Jack — ":ABD'li 8
yazar. 7/ îzmir'in 9
köklü sporkulüplerinden biri... Ilgi eki. S/Bir so-
ru eki... Ekmek, peynir ve et suyuyla yapılan bir
yemek. 9/ Danslı ve resmi giyimli gece toplantı-
sı... Uğraş.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
II "Özbek güreşi'' de denilen ve judoyla güreşin
kanşımı olan spor dalı... Gözleri görmeyen. 2/ls-
tanbul'da medya kuruluşlannın yer aldığı semt.
3/Defa, kere... Motorlu taşıtlarda direksiyon ile
tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan mil. 4/
Mısır'ınplaka işareti... Eldiven vegiysi yapımın-
da kullanılan bir tür yumuşak deri. 5/Trabzon'un
bir ilçesi... Yançapla ilgili olan. 6/Geniş kollu sa-
bahlık... Italya'nın en uzun ırmağı. 7/Asya'dabir
ülke. 8/ Rütbesiz asker... Oylumlu. 9/ Görkem,
heybet... Halk dilinde bulgur pilav^na verilen ad.