Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
-IOSKYIS 20O4 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HjJvUiıU1VJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
<3çen yıl martta yürürlüğe giren îş Yasası'nda iki seçenek önerilmiş, ancak uzlaşmaya vanlamamıştı
Kıdemtazmınatlan unutturuldu• araflar arasında uılaşma
siönamasa da kıdem
tazinatlannın fona
deedilmesı konusunda
eğim oluştuğunun ileri
simmesi dikkatleri bu konuya
yöıltti. İşçi temsilcileri, fonda
yetrince para birikememesi.
tazıinat rnıktannın 15 günden
az e foımn siyasi İktidarrn
yöntiminde olması gibi
tehkeler içereceğine dikkat
çek/orlar.
OL'AY BÜYÜKTAŞ
Rlen 30 gün üzerinden öde-
nen/e çalışanlann en büyük gü-
venesi olarak görülen kıdem
tazninatı üzerinde kara bulutlar
dolşıyor. Geçen yıl kabul edıle-
rek ^irürlüğe giren Îş Yasası'nda
erteenen düzenleme üzennde
kesh bir uzlaşma sağlanamasa
da Kikümet ve işveren tarafının
fon Dİuşturulmasına sıcak bak-
FONUN SAKINCALARI NELER?
• Fona devir, iş güvencesi
hûkümlerini daha da
etkisizleştirecek. Yeni yasanın
getirdiği iş güvencesi yaptınmı,
sadece dört ile sekiz aylık ücret
tutannda bir tazminat. Fon, işten
çıkarmada caydıncılığı
azaltacak.
ı/ Tazminat miktarlannın makul
ve caydmcı bir düzeye
çıkanlmadan kıdem
tazminatının fona devredilmesi,
pratik olarak 1475 sayıh yasa
dönemindeki koşullara
dönülmesi anlamına gelecek.
•" Sigorta primlenni ve vergileri
zamanında yatırmayan işveren.
fona primlerini de zamanında
yatırmayacak.
• Fon, siyasi iktidarlaruı
müdahalesine açık olacak.
\/ Sendikalar, kıdem
tazminatının fona devri yerine,
işveren yükümlülüğü olarak
kalmasvnı, ancak ödeme güçlüğü
bulunan işyerlerindeki işçilerin
kıdem tazminatı haklan için
işsizlik sigortası kapsamında
sınırlı bir garanti fonu
oluşturulmasını öneriyorlar.
ması, çalışanlan yine bir tehli-
keyle karşı karşıya getirdi.
Hükümet, işçi ve işveren tara-
fını temsilen oluşturulan Bilim
Kurulu'nca hazırlanan iki seçe-
nekten biri olan kıdem tazminatı
fonu, pek çok çalışan açısından
bir dizi belirsizliğin kaynağı ola-
cak. İşçi sendikalan yetkililerine
göre fon, işçinin tazminat alma-
sını hükümet ve işverenin insafı-
na bırakacak. Çünkü halen 30
gün üzerinden ödenen kıdem taz-
minatı, uygulamaya göre, suçlu
çıkarmalar hariç, ışçinın ışten çı-
kanlması, askerhk nedenıyle iş-
ten aynlma, evlenme, emeklilik-
te ya da ölüm halınde ödeniyor.
Kıdem tazminatında halen 1 mil-
yar 485 milyon liralık tavan uy-
gulanıyor.
Oysa kıdem tazminatı fonu
ödeme koşullanna bir dizi sınır-
lama getirihyor. İşçi ya emekli
olunca. ya da adına 10 yıl prim
yatmışsa isteğı halinde tazminat
alabilecek. Askerlik ya da evlen-
me gibi sosyal gerekçeler tazmi-
nat almak için gerekçe olmaktan
çıkacak.
Yönetimi Çalışma Bakanhğı,
işçi konfederasyon temsilcısi ve
işveren konfederasyonu temsil-
cisinden oluşan bir ekip tarafın-
dan sağlanacak fona. işçinin ay-
ni kazancımn yüzde 3'ünü geç-
meyen bir miktar yatınlacak.
İşçi ya da hak sahıplerine fona
prim yatmış her yıl için. prim he-
sabına esas olan ücretın 30 gün
tutannda tazminat ödenecek.
Prim adma yatınlmayan ya da ek-
sık yatınlan işçinin tazminatı da
buna göre olacak.
VEKîı BARIŞI YARAMADI
Afgeldi
kaçak arttı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AKF hükümetinin. *vergiban$ı
r
'adıy-
la getirdiği vergi affı; vergi kaçağını
adeta "teşvik etti." Maliye Bakanlı-
ğı'nın yaptığı incelemeler; 2002 yıhn-
da yüzde 57.5 olan vergi kaçağı oranı-
nın; vergi banşının yapıldığı 2003'te
yüzde 73.7'ye çıktığmı gösterdi.
Maliye Bakanhğı, Vergi Banşı uy-
gulamasının >
r
ürürlüğe girdiği 2003
yıh içinde 68 bin 251 vergi inceleme-
si gerçekleştırdi. Ortaya çıkan sonuç-
lar; "Vergi BanşTnın sadece AKP'li
bakanlan vergi idaresiyle "banşünb-
ğuu" gösterdi. Buna göre, inceleme-
ye alınan mükelleflerin devlete 25 kat-
rilyon 563 trilyon 195 milyar 271 mil-
yon lira gelir beyan ettiği anlaşıldı.
Buna karşıhk mükellefler. 18 katril-
yon 834 trilyon 977 milyar 142 mil-
yon liralık gelıri devletten gizledi ve
vergisini ödemedi.
'Anayasaya madde konulsun'
Mükellefler, 5 yıllık dönem içinde
her 100 liralık gelirlerinin 83.9 lirası-
nı beyan etmeyerek kaçırdı ve devle-
te katrilyonlarca lira daha az vergi
ödedi.
CHP Istanbul Mılletvekili Kemal
Kıhçdaroğju. vergi banşının istenilen
sonucu ortaya koymadığını belirterek
"Net bir gerçekük var. O da, "kayıtdı-
şf ekonomi küçülecegine, büyüyor"
diye konuştu. Vergi Denetmenleri
Derneği Başkanı Sadettin Çakıb da
anayasaya vergi affı olmaması için hü-
küm konulmasını istedi.
TURKIYE
IKTtSAT
KONGRESİ
Devlet Bakanı
ŞenerMn okuduğu
sonuç bildirgesinde,
tanmsal üretimde
verimlUiğin
artünlması ve
rekabet
edilebilirüğin
sağlanması yönünde
sürdiirülebilir bir
tanm potitikasının
oluşturulmasının
ekonomik büyüme
açısından önemine
de dikkat çekildi.
(AA)
4. Türkiye Iktisat Kongresi'nin Sonuç Bildirgesi açıklandı:
En temel sorıın yoksulluk
tZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) - 4. Türkiye Iktisat Kongre-
si Sonuç Bildırgesi'nde, gelir da-
ğılımı ve yoksulluğun Türki-
ye'nin en temel sorunlan arasın-
da bulunduğu kaydedildi. 4. Tür-
kiye îktisat Kongresi'nde sonuç
bildirgesi, Devlet Bakanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Abdüllatif Şe-
ner tarafından açıklandı.
Sonuç bildirgesinde, gelir dağı-
lımını düzeltmek amacıyla gelinn
piyasa koşuşlarına göre dağılımı-
na, ekonomik ve sosyal dengeler
dikkate ahnarak müdahale etme-
nin mümkün ve gerekli olduğu
kaydedildi. Gelir dağılımının ıyı-
leştırilmesi ve yoksullukla müca-
dele konusunda uygulanan, ka-
musal araçlarla yapılan yardımla-
rın iyi takip edilmesi amacıyla
kuruluşlar arasında koordinasyo-
nun ivedilikle oluşturulması ge-
rektiği vurgulandı.
'Pengeslzllk azaltılmalı'
Eğitim konusunda bölgeler ara-
sı dengesizlik ve eğitimde cınsiyet
aynmının azaltılması gerektiğinin
vurgulandığı bildiride, sağlık ve
eğitim hizmetlennin hem büyü-
meyi destekleyen, hem de gelir
eşitsizliğini azaltan etkisı olması
nedeniyle beşen sermayeye ve
sosyal hizmetlere yatınm yapıl-
ması gerektiği üzerinde duruldu.
Orta ve uzun vadede sürdürü-
lebılir yüksek büyüme açısından
makro ekonomik ve politik is-
tikrann önemine dikkat çekilen
bildiride, "Ekonomide kısa va-
dede şoklarve dalgalanmalar ol-
sa bile orta ve uzun vadede temel
makro ekonomik politikalar
önem kazanmaktadır. Bu bağ-
lamda doğru politikalar uygu-
lanması ve uygulanan politikala-
nn sık sık değiştirilmemesi
önemlidir" denıldi.
Kongrenın ardından gazeteci-
lerin sorulannı yanıtlayan Abdül-
latif Şener. toplumdakı en yoksul
kesimin ışsizler olduğunu belirte-
rek. işsizlikle mücadelenin yok-
sullukla mücadelede en etkili yol
olduğunu kaydettı. Şener, işsizli-
ğin ortadan kaldırılması ve azal-
tılması için önemli rolün piyasa-
ya verildiğini, ancak pıyasaya gü-
venıp de sosyal politikalar uygu-
lamamanın yanlış bir yaklaşım
olduğunu belirtti.
Türkiye
enflasyonda
hâlâ birincl
ANKARA (ANKA) - Türkıye,
enflasyonda sağladığı tarihi düşüşe
rağmen OECD ülkeleri içerisindeki
rekortmenlığıni korudu. Türkiye'nin
en yakın takıpçısı olan Slovakya ile
arasındaki farkın 2 puana kadar indiği
dikkatı çekti.Yıllık tüketici fiyat
artışını ıkı yıl öncekı yüzde 6O'lı
düzeylerden bu yılın nısan sonunda
yüzde 10.2'ye kadar düşürmesine
rağmen Türkiye. OECD ülkeleri
içinde enflasyon rekortmenliğini
sürdürdü. Birinciliğe aday gösterilen
Slovakya'da nisan sonu itibanyla
yıllık TÜFE artışının yüzde 8.2
olduğu belirlenirken OECD'nin en
yüksek enflasyonlu üçüncü ülkesi
olan Macaristan'daki yıllık TÜFE
artışı da yüzde 6.7 düzeyinde
gerçekleşti. Bu ülkeleri yüzde 4.2Tik
yıllık enflasyonla Meksika ve yüzde
3.3 Te Güney Kore izledı. Diğer
ülkelerde ise çok düşük, sıfır ya da
negatif enflasyon yaşandığı dikkat
çekti. AB ülkeleri içinde en yüksek
yıllık enflasyon yüzde 2.7 ile
Yunanistan'da gerçekleşti.
1 dolar gelirle
1.25 dolarlık
harcama
ANKARA (ANK\) - Türkıye elde
ettiği her l dolarlık döviz gelirine
karşıhk l .25 dolar döviz harcaması
gerçekleştiriyor. Geçen yıl rekor
düzeyde cari işlemler açığı veren
Türkıye, dö\ız gelir-gıden
dengesinde 2004 yılına da kötü
başladı. Türkiye, ocak-şubat
döneminde 11.3 milyar dolarla geçen
yılın aynı dönemine göre 2.1 milyar
dolar daha fazla döviz geliri elde
ederken 14.2 milyar dolarla 3.6
milyar dolar daha fazla döviz
harcaması gerçekleştirdi. Döviz
gelırinin gideri karşılama oranı yüzde
87'den yüzde 79.9'a geriledi. Başka
bir deyişle döviz harcamalannın
gelire oranı yüzde 115'ten yüzde
125'e yükseldı. Merkez Bankası
verilerine göre. ocak-şubat
Türkiye'nin cari işlemler
kapsamındaki toplam döviz geliri
geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 23.5 oranında 2 milyar 156
milyon dolar artarak 11 milyar 340
milyon dolar olurken döviz gideri
yüzde 34.3 oranında 3 milyar 622
milyon dolar artışla 14 milyar 189
milyon dolara ulaştı. Böylece daha ilk
iki ayda 2 milyar 849 milyon dolarlık
can işlemler açığı ortaya çıktı.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDR.4
Işkence resimleri, Bush yönetiminin
Irak'ta askeri, siyasi ve ahlaki açılardan
tam anlamıyla iflas ettiğini gösteriyor.
Dahası petrolün varil fiyatının geçen
hafta ulaştığı olağanüstü düzey, ABD
faizlerinde başlamak üzere olan yüksel-
me trendinin, daha şimdiden küresel
sermaye hareketlerinde yarattığı etkiler,
Bush yönetiminin dünya ekonomisini
de bir uçurumun kenanna getirdiğinı
gösteriyor.
Nereden nereye?
Prof. Krugmariın cuma günü New
York Tımes'taki yorumunda anımsat-
tığı gibi, Irak savaşı başlamadan önce,
"neocon" savaş çığırtkanlan petrolün
varil fiyatının 20 dolara düşerek dünya
ekonomisinde büyük bir ivme yarata-
cağını savunuyoriardı. O günlerde biz
bunun hayal olduğunu, Irak'ta petrol
üretiminin, değil günde bir milyon varil
artmak, savaş öncesindeki 2.5 milyon
varil düzeyine bile ulaşmasının çok
tzun bir süre alacağını, büyük yatınm
çerektirdiğini, bunun da siyasi istikra-
n bağlı olacağını savunuyorduk. Ge-
çen hafta petrolün varil fiyatı 40 dolara
Lİaştı. Petrol piyasası analistleri yine bir
(latta CBS Market VVatch analisti Pa-
«I Erdman ın ifadeleriyle 1973'e rah-
ret okutabilecek) petrol krizinin gün-
<emde olup olmadığını tartışmaya baş-
üdılar.
Aslında bir süredir sürmekte olan tar-
tşma hızlandı demek daha doğru olur.
)aha önce vurguladığımız gibi petrol
jiyasası, jeopolitik gelişmelere çok du-
•arlı, spekülasyona çok açık ve ilk ba-
ışta garip refleksler sergileyebilen bir
lünya. ömeğin, bugün, piyasalann te-
îşlanmaması gerektiği söylenebilir.
!)yle ya. Rusya'nın petrol uretimi hızla
ırtıyor, artmaya da devam edecek.
İpin Ucu Hâlâ Bush'ta mı?
OPEC Genel Sekreteri Yusgiantoro,
kartelin üretiminin resmi sınınnın 1.5
milyon varil üzerinde seyrettiğini açık-
lamış (Tehran Times 06/05). Petrol fi-
yatlan üzerinde büyük baskı yaratan
Çin ekonomisi bir soğutulma sürecine
sokuluyor. Ama petrol fıyatlan gevşe-
yeceğine, artmaya devam ediyor, ede-
cek; Mitsui Bussan Futurs'ün baş
meta piyasalan analisti Tetsu Emori'ye
göre önümüzdeki aylarda 43-45 dolar
bandını zoriayacak (Reırters
06/05). Societe General analisti
Alain Bokoboza da "Kimi oyun-
cular petrol fiyatının 45-50 dola-
ra yükselmesini bekledikleri için,
ona göre pozisyon Muyoriar, bu
da fıyatlar üzerinde yukan doğru
bir basınç yaratıyor" diyor (Le
Monde 07/05). Yusgiantoro da
fiyat artışlannın arzdan kaynak-
lanmadığını savunuyor.
Petrol ve jeopolitik
Petrol fıyatında yükselme bek-
lentilerine yol açan faktörlerin ba-
şında geçen ay Ortadoğu'da sert-
leşen istikrarsızlık rüzgârian var.
Bu sertleşmenin kaynağında da Necef.
Felluce, işkence fotoğraflan vb.. var.
Bu konu geçen hafta Paris'te toplanan
Beşinci Uluslararası Petrol 2ürve-
si'nde de geniş bir biçimde tartışılmış.
Oil and Gas Journal muhabirinin bil-
dirdiğine göre Petrostrategies'nin dı-
rektörü Pierre Terzian ABD ile dünya-
nın en önemli petrol üreticisi Suudi Ara-
bistan arasındaki gerginliğin giderek
arttığına, Suudilerin petrol ortaklıkları-
nı ABD'den diğer başka ülkelere kay-
dırarak çeşitlendirmeye başladığına,
bugünlerde ABD'nin Suudirejimiüze-
rinde artık eskisi kadar etkili olmadığı-
na, bu gelişmelerin yarattığı belirsizliğe
dikkat çekmiş (05/05).
Gerçekten de, geçen hafta yayımla-
nan yorumlar gözlemciler arasında
şöyle bir konsensüs oluştuğunu gös-
teriyordu: Işkence skandalı ABD ile böl-
ge ülkeleri arasındaki gerginlikleri, halk-
lann ABD nefretıni güçlendirecek; ge-
çen haftalarda önce Basra'da, sonra
da Suudi Arabistan'da petrol tesisleri-
ne yönelik saldınlann gösterdiği gibi
bundan sonra petrol endüstrisine yö-
nelik saldınlar artacak; bunlardan biri
üretimi ciddi bir biçimde aksatabilir.
özellikle kapasite fazlası, dolayısıyla fi-
yatı etkileme gücü olan tek ülke Suudi
krallığı söz konusu olduğunda, görün-
tu bir Deustche Bank raporunda an-
latıldığı gibi gerçekten çok korkutucuy-
du. Raporu aktaran The Economist,
yorumunu "Petrolün merkez bankası
saldın altında" sözcükleriyle bitiriyor-
du (06/05). Le Monde editöriüğü yo-
rum yazısına "Bush ve Kaos" başlığı
atarken, Financial Times'tan Philip
Stevens VVashington'da, "Herkesin,
giztiden gizliye, Bush yönetiminin
Irak'taki isyanın elinde tutsak olduğu-
nu... Çıkış kapısına yönelmeye başla-
yacağı anın yaklaşmakta olduğunu dü-
şündüğünü'yazıyorveekliyordu: "Gö-
rünüşteki kararlı duruş, gittikçe derin-
leşen bir şüpheyi gizliyor. Ortada bir
(çkışa ilişkin) strateji yok yalnız-
ca, ABD'nin Irak'ta kontrolü kay-
bettiğinin ayırtına varmaktan
kaynaklanan bir kaos söz konu-
su..." (6/05). Diğer bir deyişle
petrol fiyatlannı etkileyen jeopo-
litik ortam kalıcı.
Ve ekonomi...
Geçen yıl OECD, varil fiyatı
beş dolar artar, bir yıl o düzeyde
kalırsa dünya ekonomisinin bü-
yümesinden yüzde birin üçte bi-
ri kadar bir eksilme olacağını he-
saplamıştı. O zaman varil fiyatı
30 doların altındaydı, şimdi 40
dolara ulaştı, artış yaklaşık 10
dolar. Etkisinı de göstermeye başladı.
Singapur'da çıkan Business Times'a
göre, petrol fiyatlanndaki artış, petrol it-
hal eden Asya ülkelerinde, ömeğin pet-
rolünün yüzde 70'ini ithal eden Hindis-
tan'da ekonomik büyümeyi vuracak iş-
sizliği, enflasyonu körükleye-
cek(07/05). Bu ortamda, dünyanın he-
men yer yerinde merkez bankalarının,
enflasyon korkusuyla faizleri arttııma-
ya başlaması. durgunluk eğilimlerinı
daha da güçlendirecek.
Bu gelişmelerde, sermaye hareket-
erginy(§ tr.net
lerini etkileyerek bir fasit daire oluştur-
ma dınamikleri de var. Geçen yılın ba-
hannda, ABD'nin Irak'ta başanlı oldu-
ğu havası yayılır, faizler düşmeye de-
vam ederken yatınmcılann yükselen pi-
yasalara ilgisi hızla artıyordu. örnegin
Japonya hariç, Asya'ya yönelik fonla-
ra o yıl 7.5 milyar dolarlık yeni kaynak
girişi olmuştu. Ancak şu günlerde fark-
lı bir iklim söz konusu. Geçen hafta bu
fonlardan, haftalık açıdanrekorbir dü-
zeyde, 411 mityon dolar çıkmış. Mor-
gan Stanley Capital International'ın
yükselen piyasalar endeksi, bu yılki
zirve noktasının yüzde 14 gerisine çe-
kildi. Kore ve Tayland borsalan da ge-
çen hafta sonunda 10 gün öncesine
göre sırasryla yüzde 11 ve yüzde 14
gerilemişti. özetle yükselen piyasalar
cazibelerini yine kaybediyorlar (Wall
Street Journal 07/05). Bu gelişmenin
arkasındaki nedenlerden biri Çin eko-
nomisinde bir soğutma sürecinin baş-
lamtş olması. Ama Irak savaşıyla ilişki-
li iki gelişme de bu süreçte önemli rol
oynuyor. Birincisi petrol fıyatlannın ye-
ni düzeyinin olumsuz etkileri, ikincisi
ABD'de de faizlerin artık bir yükselme
trendinin başma gelmiş olması. FED'i
faizleri yükseltme noktasına getiren ne-
denlerden en önemlisi. ekonomide
oluşmaya başlayan enflasyonist ba-
sınçlar. Enflasyonun kaynağında da tek
başına olmasa bile önemli ölçüde, sa-
vaş harcamalanna bağlı parasal ve ma-
li genişlemenin bütçe açığı üzerindeki
büyütücü etkisi var.
Özetle Bush yönetimi, imparatorluk
projesinde kontrolü elinden kaçınyor,
buradan kaynaklanan belirsizliklereko-
nomiye sıçrayarak başka yeni istikrar-
sızlıklara yol açıyorlar. Bu ikisi birbirini
besleyen çok sayıda fasit daire oluştu-
ruyor. Belli ki Bush artık ipin ucunu tu-
tamıyor... ±
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
I
Geçenlerde, AKP'nin "kadına şaşı baktığı" Cum-
huriyet'in başlığa çıkan haberiydı. Bu gerçek, her gün
yeniden kanıtlanıyor.
Toplumsal yaşamda kadının güçlenmesinı sağla-
yacak en önemli etkenler, eğitim ve ış bulmadır. Kız
çocuklannın eğitim olanağı bulması ve bu olanağın,
para ya da töre gibi nedenlerle sınırlandırılmaması
çok önemlidir. Bunun kadar önemli olan kadının üc-
retle çalışması, yani, düşünsel özgürleşmesinin eko-
nomik özgürieşmesiyle tamamlanmasıdır. Aşağıda-
ki tablonun verileri, okur-yazarlık oranı ile ücretlı ça-
lışan oranı arasında çok yakın bir koşutluk olduğunu
kanıtlıyor.
Ülkemizde kadınların işgücüne katılması, aslında
çok sınırlı kalıyor.
Çalışma çağı nüfusunun işgücüne katılma oranına
bakıldığında, durum, hıç de parlak değildır; ülke or-
talaması olarak, kadınlann işgücüne katılma oranı,
2003'te, yani AKP yönetimi döneminde, yüzde 26.6
düzeyindedir ve bu oran bir öncekı yıla göre 1.3 pu-
an azalmıştır. Kentlerde ise kadının işgücüne katılma
oranı, yüzde 18.5 ile, ülke ortalamasından çok daha
azdır ve bu oran da 2003'te bir önceki yıla göre azal-
mıştır. Türkiye, kadının ış bulmasını ve buradan eko-
nomik özgürlüğüne sahip olmasını sağlayamıyor.
Böyle olunca da kadın-erkek eşitliği ilkesi, çok an-
lamsız bir düş olarak kalıyor.
Kadın sorunu olarak görülmesi gereken çok önem-
li bir nokta daha var; o da çalışan kadınların işteki du-
rumudur.
Tablo, 2000 yılı verilenyle, kadınların okur-yazarlık
ve ücretli çalışma durumunu bölgelere göre veriyor.
Ülke ortalaması olarak, çağ nüfusu kadınlann, orta-
lama beşte biri, okuma yazma bilmiyor. Bu oran Do-
ğu ve Güneydoğu'da, beşte ikiye yükseliyor; bu böl-
gelerde kadınların geriye kalan yüzde 4O'ı, okuma
yazma bilmiyor. Bu bölgelere il düzeyinde bakıldığın-
da, kadınlann yanya yakınının okur yazar olmadığı gö-
rülüyor. Bu illerin başında, okur yazar kadın oranı
yüzde 52.0 ile Van, yüzde 52.1 ile Hakkâri ve yüzde
52.2 ile Ağrı geliyor. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın,
bu olgu, bir büyük toplumsal yaradır; bir ayıptır.
Ayıp, toplam çalışanlar içinde ücretle çalışan ka-
dın oranlanyla açıklık kazanıyor. Bu illerde, ücretle ça-
lışan kadınların ilin toplam istihdamı içinde oranı,
Muş'ta yüzde 1.3 ile en düşük düzeydedir; Muş'u
yüzde 1.5 oran ile Ağn; yüzde 1.6 ile Hakkâri ve yüz-
de 2.1 ile Van izliyor. Büyük çoğunluğuyla bunların
da sivil kamu çalışanlan olduğu çok açıktır.
"Olumlu aynmcılık", devlete, kadınlann eğitim ve
iş bulma alanında durumunun düzelmesi amacıyla gi-
rişimlerde bulunması yetkisinin verilmesidir. Eşitliği
gerçekleştirmek için, devlet "kanuni ve idari düzen-
lemeler dahil gereken tüm önlemleri alır Ancak ka-
nun önünde eşitlik ilkesi, özelliği nedeniyle belirli bir
cinsiyet için diğerinden farklı olarak kanuni ve idari
düzenlemeleryapılmasını veya başka önlemleralın-
masını engellemez". Anayasa değişikliği teklifi bunu
içeriyordu. Ülkenin çağdaşlaşmasının en önemli da-
yanaklanndan biri olması gereken "olumlu aynmcı-
lığı", CHP, sonuna kadar savundu; ancak hükümet,
öneriyi budadı; düzenleme "Devlet bu eşitliğin yaşa-
ma geçmesini sağlamakla yükümlüdür" biçımini al-
dı ve kesınleşti.
Kimi aydınlanmızın "so/cu" saymakta ısrar ettiği ve
toz kondurmadığı AKP'nin gerçek nitelığinı gösteren
bir sonuç alındı. Çelişkiye bakın, AKP'nin dayandığı-
nı söylediği "millet iradesi" kadına nefes aldıracak bir
anayasal düzenlemeyi önlemek için kullanılıyor.
Aslında, AKP hükümetinin bu yanlış bakışı, kamu
kesiminin işe alma işlemlerinde yaşanıyor. Kamu ku-
rumları, resmen, kadınları işe almak istemiyor, "er-
kek olan işe alınır" anlayışı, kamu kesiminin tüm bi-
rimlerinın ilklerine ışleniyon bir kara bulut gibi toplum-
sal yaşamın üstüne çöküyor.
Bu uygulama, gelecek yıllarda kadının ekonomik
durumunun kötüye gideceğinin kanıtı saytlmalıdır.
Ek olarak, sayılar, sınırlı da olsa, töre cinayetleriy-
le, çocuk yaşta kızlann ve hamile kadınlann neden
boğazlandığının da ipuçlannı veriyor. AslındaAKP'nin
tutumu, şaşı bakış da olmuyor; bu soruna gözünü ka-
pama, yani körlük oluyor.
Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da kör
uçuşu yapılıyor.
Böfcler
Akdenız
Do^u Anadolb
Ege
Güneydoğu Anaddu
IçAnadolu
Karaderız
Marmara
Türkıye Ortalaması
Kadntamokur
yazartk oranı
82.0
65.9
84.2
60.2
85.0
78.5
88.1
80.6
Ücretle çalışaıkadrlam
topiam tsttıianıa oran
7.4
2.7
10.4
3.7
8.5
4.4
147
8.8
(DPT, lller ve Bölgeler İtibanyla GSYİH'deki Geliş-
meler 1987-2000, Eylül, 2003)
yakup • metu.edu.tr
Çiftçi hükümetten yakındi:
DGD'yi biz değil
Ankara'dakiler alıyor
MUSTAFAÇAKIR
GÖLBAŞI - Türkıye
Ziraatçılar Derneği
(TZD) Çiftçi Haftası'nın
açıhşında köylüler An-
kara'ya, "Doğnıdan Ge-
Kr Desteği'nden (DGD)
biz üretenler değil .\nka-
ra'daki masa başında
oturanlar yararlanıyor"
diye seslendi.
TZD, Çiftçi Haftası
kapsamında Gölbaşı il-
çesine bağlı Subaşı kö-
yünde çiftçilerin de katı-
lunıyla etkinlik düzenle-
di. TZD Genel Başkanı
tbrahim Yetkin, burada
yaptığı konuşmada, hü-
kümetin çiftçiye DGD'yi
zamanında ödemediğini
söyledi. Yetkin. "Şu an-
da DGD'den çiftçinin
2003 yıhndan kalma 13
, katrüyonliraalacağıvar-
dır. 2004 yılı ödemderi
hiç yapdmamışür.
2003'te ödenmesi gere-
ken mazot parasmdan da
çifçinin 330 trihon alaca-
ğıme\cuttur"dedı.
Türkiye'nin daha faz-
la üreterek dünya pazar-
lannda yanşmak yenne
IMF ve Dünya Banka-
sı'nın baskılanyla iç pa-
zanm dahi çokuluslu te-
kellere bıraktığını belir-
ten Yetkin, bu politikalar
nedeniyle büyüme yılı
olarak ilan edilen
2003'te tanmın yüzde
2.5 oranında küçüldüğü-
ne işaret etti.
Çifçi Halil tbrahim
Atak ise DGD'den ya-
rarlanamadıklanna işaret
ederek, gelirden üretici-
lerin değil, Ankara'da
masa başında oturanlann
yararlandığını söyledi.