Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2004 SALI
HABERLER
DUIVYADABUGUN
ALİSİRMEN
Erdoğan, Time'ın 'En
Etkili Yiirii İçinde
Aşağı yukan otuz yıl kadar oluyor, Cumhuriyet'e
ilk girdiğim yıllardaydı.
Gazetemizde birinci sayfanın altından "Fran-
sa'nın ünlü gazetesı Le Monde'da Yaşar Kemal
ile bir sayfalık bir röportaj çıktı" diye bir haber ya-
yımlandı.
Doğrusu çok yadırgamış ve o zamanki Genel Ya-
yın Müdürü Oktay Kurtböke'ye,
- Dünyaca ünlü bir Fransız yazan ile bizim ba-
sında bir röportaj yapılsa bu Fransız gazetelerine
haber olmaz, demiştim.
- Ama bizim basında her gazete için haberdir bu,
yanıtını vermişti.
Ben de haklıydım, o da.
Cumhuriyet gazetesinin eski yazıişleri müdürle-
rinden unutulmaz gazeteci ve tiyatro yazan, Ce-
vat Fehmi Başkutelli yıl kadar önceyazdığı "Har-
put'ta Bir Amerıkalı" adlı oyununda, Amerikalının
Harput konusunda ne düşündüğüne fazla aldırma-
dığını söyleyen kahramanına şunlan söyletir
- Neden bir gün bile dünyada kimse 'Harputlu-
lar bizim için ne düşünüyoriar' diye sormaz ken-
di kendine?
Daha yakın zamanda yine Time'ın bir anketinde
Mustafa Kemal Atatürk'ü 20. yüzyılın en büyük
on lideri arasına sokmak için, zaman zaman gü-
lünç, zaman zaman hazin bir biçimde nasıl çaba-
ladığımızı da hayretle, dehşetle izlemiştim.
• • •
Bu çabanın sonucunun ne olduğunu, doğrusu
önemsemediğim için pek hatırlamıyorum. Time
dergisinin Atatürk konusundaki, tabıı ki konjonk-
türün de etkisiyle, varacağı yargı bizim için çok mu
önemliydi, Time büyük derse Atatürk daha büyü-
yecek, hayır derse tarihi önemi mi azalacaktı?
Biz O'nun önderlıği döneminde toplumca elde
ettiğimiz kazanımlan korumak, onlara yenilerini
eklemek yerine, el âlemin onu nasıl algıladığıyla uğ-
raşırken büyük bir yanlışın içine düşmüyor muy-
duk?
Hangi Amerikalı, bir Türk gazete ya da dergisi-
nin George VVashington veya Thomas Jeffer-
son hakk/ndaki görüşlerini merak ediyordur der-
siniz?
Atatürk'ün evrensel değerinin, ancak oluştur-
duğu 'Türk Modeli'nin dünyadaki başansıyla ar-
tacağı veya eksileceğini, nasıl da görmezden ge-
liyorduk?
Dün de büyük tirajlı medyanın önde gelen ga-
zetelerinin çoğunun birinci sayfasında, Tayyip
Erdoğan'ın Time dergisinin "En Etkı!ı Yüz Kişısı"
listesinde yer aldığı haben manşetten ya da sür-
manşetten verilmişti.
Hele hele birı Tony Blair, Jacques Chirac ve
Gerard Schröder'ın yer almadığı listeye girişine
"Erdoğan var onlaryok" diye manşetten veriyor-
du.
Sanki onlann lıstede yer almayıp Erdoğan'ın al-
ması, Recep Tayyip Bey'i Blair Scrhöder ve Chi-
rac'tan daha önemli kılıyoımuş ve yıl sonunda on-
lardan müzakere tarihi almak için yardım istemek-
ten alıkoyuyormuş gibi....
• • •
Erdoğan, bizler tarafından çok eleştinlen, kayıt-
It seçmenin genel seçimlerde yüzde 25'i yerel se-
çimlerde yüzde 30'unun oyunu alan bir lider.
Kuşkusuz olayın "siz beğenmiyor, eleştiriyor-
sunuz, ama bakın onu Time gibi dünyaca ünlü bir
dergi en etkili yüz kişi arasına sokuyor" yollu bir
yorum, dolayısıyla da sınırlı bir haber değeri var.
Her şeyden önce, bizim Tayyip Bey'e, takımına
ve politikasına yönelttiğimiz eleştiriler ile Time'ın
onu önemli yüz kişi arasında sayması çelişmez.
Tayyip Bey, yeni Amerikan satrancının taşlann-
dan biridir kuşkusuz, ki biz de bunu yadsımıyoruz.
Ama Erdoğan'ın önemi, kendi kişiliğinden değil,
politikasının, ABD'nin yeni dünya görüşüne ek-
lemlenmesinden kaynaklanıyor. (Bu görüş bireleş-
tiri değil, sadece bir gözlemdir).
Ama bu haberi manşete koyarak içınden olma-
yacak övünme paylan çıkarmak, bana garip geli-
yor.
Acaba 'Tanzimat Kafası 'nın körü körüne 'Batı hay-
ranlığı'n\n, kendi değerlerini onlara göre yorumla-
manın batağından ne zaman kurtulacağız dersi-
niz?
Batı'nın her övgüsünün mutlaka yaranmıza ol-
madığını, her yergisinde haklılık payı bulunmadı-
ğı, kimi zaman övgünün bize hayn olmayanlara,
yerginin de gerçek yol göstericilere yöneldiğini
görmek için illa 1919 -1922 Amerikan basınında
Türkiye hakkında çıkan yazılara bakmak zorunda
kalmamız mı gerekiyor?
Bütün bunlara bakıp da "Bizadam olmayız kar-
deşim" demek yanlışına da düşmemek gerek.
Çünkü o yanlış slogan da, o çarpık kafalann bir
ürünü.
Türkiye İnsan Hakiarı Vakfı raporu
Düşünce hâlâ
yargılanıyor
tSTANBUL(ANKA)-
Avrupa Birliği'ne uyum
kapsamında yapılan yasa
değişikliklerine karşın
Türkiye'de düşünce suçu
kavramının ortadan kal-
dınlmadığı belirtildi.
2003 yılında "düşünce
suçu" tanımına giren 774
dava görüldü.
Türkiye İnsan Haklan
Vakfı'nın hazırladığı
"2003 DüşünceÖzgüriü-
ğü Raporu", TBMM'de
kabul ediien uyum yasa-
lanna rağmen düşünce
özgürlüğü davalannın bu
yılda da sürdüğünü göz-
ler önüne koydu.
Raporda, 2003 yılında
"resmi göriişe uymayan
düşünceler dik getirdik-
leri için siyasi partiler. hü-
kümetdışı kuruluşlar,ga-
zetecüer. yazaıiar ve sa-
natçılar üzerindeki bas-
kdaırn sürdüğü" belirtil-
di. Raporda, sözlü ya da
yazılı olarak dile getirilen
görüşler, kitap, gazete,
dergi gibi yaymlarda dü-
şüncelerin açıklanması
nedeniyle en az 774 da-
va görüldüğü bildirildi.
Rapora göre 2003 yılm-
da TCY'nın "devleti,
Cumhuriyeti, emniyetve
askeri kuvvetieri tahkir
ve tezyif etme" suçunu
düzenleyen 159'uncu
maddesi uyanncaen az 70
dava açıldı. Sonuçlanan
21 davada 7 mahkûmiyet
karan vçrildi.
Parti içi muhalefetin istifaya çağırdığı CHP Genel Başkanı'nı Erdal înönü de isim vermeden eleştirdi:!
Başansız lidergitmeli
tZMİR-SHP
Genel Başkanlı-
ğı'ndan "gönüDü"
olarak aynlan Erdal
Înönü, CHP Genel
Başkanlığı'nı bırakma-
makta direnen Deniz Bay-
v , kal'ı, isim vermeden eleş-
tırerek seçimlerde başan-
sız olan liderlerin aynlması gerek-
tiğini söyledi. Partililere de mesaj
gönderen înönü, "Liderler, eğer
partilileri istemezse orada kala-
mazlar. Her gün partiMkrinran si-
ze 'gıf dediğini görürseniz, artik
orada oturamazsınız" dedi.
TÜYAP'ın 9. Izmir Fuan'na
katılan Înönü, güncel siyaset-
le ilgili sorulan yanıtladı.
Türkiye'de parti liderleri-
nin görevlerinden aynl-
mak ıstemediğini vur-
HAKAN DtRİK • Başansız liderin aynlması geleneğinin Türkiye'de yerleşmesi gerektiğini vurgulayan
Erdal înönü, "CHP'yi Deniz Baykal'dan kurtarmanın" formülünü ise
"Ben bu işi üç defa yaptım. Ölünceye kadar hep yapmam mı gerekiyor? Artık
yapmayayım diye bıraktım. Bu mümkündür. Yolu da belli" diye konuştu.
gulayan înönü, Avrupa'daki sosyal
demokratpartilerdehüküm süren ba-
şansız liderin aynlması geleneğinin
Türkiye 'ye de yerleşmesi gerekti-
ğini vurguladı. Adını kullanmadan
Baykal'a göndermelerde bulunan
înönü şöyle devam etti:
"Avnıpa'da partüiler, akıllan-
nı kuOanıyorlar. Parti lideri, seçi-
mi kazanırken de kaybederken de
önemlidir. Böyle düşünmeye baş-
laymca başkanlar da kendileri bı-
rakabühor. Bu Türkhe'de de baş-
ladı. Ama her yerde olmuyor.
DYP'deoMu, ANAP'ta oldu. Ote-
kinde oklu mu, olnıadı mı beffi de-
ğO. Liderler,eğerpartilileri istemez-
se orada kalamazlar. Her gün par-
tUUerinizin size 'git' dediğini gö-
riirseniz, artıkorada oturamazsı-
nız. Ama, bir şaşkmtaktan sonra
partiMier' biz birbirimize bağhyız'
havasına giriyor, o zaman da lider
değişmiyor."
Ceçml$e bağlı
kalmak yetmlyor
Batı'da olduğu gibi, her seçim
sonunda kaybeden liderin gitme-
sinin Türkiye'de de alışkanlık ha-
line geleceğıne inandığını söyleyen
înönü, "Bir parti için b'der çok
önemta' ama ber şey demek değiL
Parti, halktan, gençlerden Ugi gör-
müyorsa bunun nedenlerineeğOme-
li onlan değişürmeu. Geçmişe bağ-
b kalmak iyi ama yetmiyor" diye
konuştu. înönü, "GeçmiştenGele-
ceğe Siy-asete Bakış" panelinde, ka-
tılımcılann, "fMkçi" kimliğini
anımsatarak "CHP'yi Deniz Bay-
kal'dan kurtarmanın ve kurultay-
larda galip gebnenin formülünü"
sormalan üzerine "Ben bu işi üç de-
fa yapüm. Ölünceye kadar hep yap-
mam mı gerekiyor. Artık yapma-
yayım diye bıraktım. Bu mümkün-
dür. Yohi da beffi" dedi.
Solda yeni bir oluşumun başın-
da olmayacağının altını çizen înö-
nü şöyle konuştu: "Bana kimse gö-
rev teklifetnıedi. Geçen defa arka-
daşlar istemişlerdi. Ben de iyi niyet-
Alt komisyonda TCK değişikliği
Müstehcen
yayınlara
'yasalsansür'
ANKARA (ANKA) -
TBMM Adalet Komisyo-
nu'nda, yeni TCK tasan-
sı için kurulan alt komis-
yon, uyum paketi ile ya-
pılan değişikliği dikkate
almayarak TCK'de müs-
tehcen yayınlan düzenle-
yen maddeyi değiştırdi.
Alt komisyonun önerdıği
degışiklik, Genel Kururda
aynen onaylanırsa bilim-
sel çalışmalar, şiir, roman,
öykü, tiyatro, haber, fo-
toğraf, sinema, müzik ko-
nusunda "yasal sansür"
gündeme gelebılecek.
Alt komisyon, TCK'nin
halen uygu- _ _ . ^ ^
lanmaktaolan
426'ncımad-
desini, "Şid-
det kuüanıla-
rak, hay\
F
an-
larla, ölmüş
insan bedeni
üzerindeveya
doğal olma-
yan yoldan
yapılan cinsel
davranışlara
ifişkinyaases
veya görüntü
içerenürünle-
ri üreten, ül-
keye sokan,
satışa arz ^ ^ " " ^ ^
eden, satan, nakleden, de-
polavan, başkalarmm kul-
lanımma sunan veya bu-
hmduran kişi. 1 yddan4yı-
la kadarhapis ve 5 bin gü-
ne kadar adH para cezası
ile cezalandınlır" şeklin-
de değiştirdi.
10 yıla kadar hapls
Buna göre, bunlan ba-
sın ve yayın yolu ile yayım-
layan veya yayımlanma-
sına aracılık eden ya da
çocuklann görmesini, din-
lemesini veya okumasını
sağlayan kişi, 6 yıldan 10
yıla kadarhapis ve beş bin
• Uyum paketi ile
getirilen değişikliği
dikkate almayan
alt komisyonun
TCK'nin 426.
maddesinde yaptığı
değişiklik
onaylanırsa
cinsellik; bilimsel
çalışmalar, şiir,
roman, öykü,
tiyatro, haber,
fotoğraf, sinema,
müzık eserlerinde
yer alamayacak.
güne kadar adli para ceza-
sı ile cezalandınlacak.
Ancak komisyon,
TCK'nin 426'ncı madde-
sindeki bu düzenlemeyi
değiştınrken uyum yasası-
ru unuttu. TBMM, 7. uyum
paketinde, TCK'nin bu
maddesıne, "Bflimvesanat
eserkri ile edebi değere sa-
hip oian eserler bu madde
kapsanıı dışuıdadu-" şek-
lınde fıkra eklemişti.
Ara?tırmaya darbe
Maddenın önerilen şek-
liyle Genel Kurul 'dan geç-
mesi halinde, birçok eser
yasaklanmış
olacak.Mad-
dede yer alan
"şiddetkulla-
nılarak vapı-
lancinsddin-
ranışlar" ifa-
desı ile taciz,
tecavüz gibi
tüm cinsel sal-
dınlara iliş-
kin, araşnrma,
kitap, röpor-
taj vs. yasak-
lanması gün-
deme gelebi-
lecek-Buldşi-
ler l yıldan 4
^ " ~ ^ ^ yıla kadar ha-
pis ve 5 bin güne kadar
adli para cezası ile ceza-
landınlabilecekler. "Do-
ğal olmayan yoldan \apı-
lan cinsel davranışlar"a
ilişkin düzenleme ile de
ensest ilişki başta olmak
üzere "doğalbulunmayan"
bir cinsel davranış hakkın-
da yazmak mümkün ol-
mayacak. Bu tür ilişkiden
söz etmenin cezası 6 yıl-
dan 10 yıla kadar hesap-
lanacak. Madde, univer-
sitelerin, sivil toplum ör-
gütlerinin ve Adli Tıp Ku-
rumu'nun araştırmalannı
da etkileyebilecek.
tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
le, tüzük ve program üzerinde ça-j
hşmışüm. Bunu vatandaşlara ank-
tirken gördüm ki bir yanılgı oluyon
Vatandaşlar beni dmoyoriarve des-
teldjvorlar. Amafikirlerimideği, be-
ni desteklhorlar. tstiyoriar ki, ben
başa gefcyim. Yeni birparti kurmak,
halka anlatmak 10 sene ister. Bu yaş-
tan sonra 10 seneok bir gayrete gir-
mem yanlış ohır. Ben yokum de-
dim. Onlan serbestbıraktim. Elbet
bir gün yaparlar."
AKP've elestlrl
Sosyal demokratlann, son yerel
seçimlere "dağınık" olarak girdi-
ğini anımsatan înönü, adaylann
çoğaltılması nedeniyle başansızlı-
ğın beraberinde geldiğini dile ge-
rirdi. AKP'yi de eleştiren ve geç-
mişte laiklikle ilgili sabıkası oldu-
ğunu \iirgulayan tnönü, şunlan
söyledi: "AKP'ninlaiklikdavranı-
şının ne olduğuyla ilgili
şüpbelerimiz var, çünkü
geçmişten sabıkası var,
onun kazannıasına kolay-
hk göstermeyin. Seçime
a>n ayn giriİhor, ondan
sonra 'ah vah denrvor.
AKP başından itibaren
Amerikablara dostça dav-
randL Laiküğe aykın bir
geçmişi olduğu için, 'Bu
bizi Türkiye'deki güçler-
le karşı karşıya getirir' di-
ye korkuyorda Kendfleri-
ni sağtama bağlamakiçin,
Amerika'dan müttefik
aradüar. Partinin başkanı,
daha başbakan obnadan
Amerika'ya gitti. Ameri-
ka Başkanı da hayret edi-
lecek birşekflde onu kabul
etti. Ben Dışişleri Bakanı
olarakAmerika'ya grttim,
Amerikan Başkanı beni
kabul etnıedi! Ilımlı İslam
konusunda Amerikalı
dostianmızı anlamak la-
am. Bir toplantı yapıhyor,
bakrvorlarki temsiküerin
hammlan garip kı>afet-
lerle orada. Niye böyle'
drve sonı>arlar,'dinımızın
icabı* deniyor. Demek ki
Türkhe'de ılımlı tslam ha-
reketi vardhe birsonuççı-
kanyoriar. Böyle bir şey
olmaz."
MuzırKurulu, üniversitelerde de okutulan ödüllü araştırmayı 'porno' olarak niteledi
Harvard kitabı toplatıldı
NtHATAKKAYA
ANK4RA - Harvard Üniver-
tesi tarafindan yayımlanan "Seks
tsyanbn-Toplumsal Cînsiyet,Baş-
kâknn veRock'n Rofl" adlı araş-
tuma kitabı "müstehcen" bulun-
duğu gerekçesi ile Küçükleri Mu-
zır Neşnyattan Koruma Kurulu
tarafından toplatıldı. Rock mü-
ziğinin kapitalist düzenle uyum
gösteren yanlan olduğunu ve mü-
ziğin asi olmakla birlikte de\-
rimci olmadığının vurgulandığı
kitap, kurulca "porno" olarak
nitelendirildi.
Harvard Üniversitesi tarafın-
dan yayımlanan ve MehmetKü-
çük'ün çevirisi ile Türkçeye ka-
zandınlan "Seks İsyanlan- Top-
lumsal Cinsiyet, Başkaldın ve
Rock'n RoB" kitabı TCY'nin 426.
maddesine dayanılarak Muzır
Kurulu tarafından müstehcen ol-
ması nedeni ile toplatıldı. Daha
önce FIKzBingölçe tarafindan ha-
zırlanan "Kadın Argosu Sözlü-
ğü"nü de "müstehcen" bulan ku-
rul, Harvard Üniversitesi'ni *por-
no ya>in yapan" bir kurum ola-
rak değeıîendirdi. Aynntı Yayın-
lan'ndan yayımlanan sosyoloji
kitabında Rock'ın Roll müziği-
almış, akademik makalelere ko-
nu olmuş, üniversitelerde ders ki-
tabı olarak okutulmuştu.
1995 yılında S.Revnolds ve
JJ*rees tarafindan kaleme alınan
kitapta şu ifadeler yer alıyor:
"Rock müziği asi olmasına asi
ama devrünci bir müzik değil!
• "Seks îsyanlan- Toplumsal Cinsiyet, Başkaldın ve
Rock'n Roll" adlı sosyoloji kitabında rock'n roll
müziğinin asi olması yanında devrimci bir müzik
olmadığı savlanıyor. Kitap ünlü rock yıldızlanmn kadım
aşağılayan şarkı sözlerini sert bir üslupla eleştiriyor.
nin asi olması yanında devrimci
bir müzik olmadığı savlanıyordu.
RoOing Stones. Iggv Pop ve Nick
Cave gibi ünlü rock yıldızlanmn
kadını aşağılayan şarkı sözlerini
sert bir üslupla eleştiren kitap;
Observer, New York Times, The
Times ve Independent gibi ya-
yın organlanndan büyük ödüller
KapitaüzmJe. düzenie uyum gös-
teren yanlan var; elbette is>-an-
kâr ama bu rock'çılann her suu-
n zorladıklan anlanuna gefaniyor.
Ozeflüde bu suuriar ataerfdl dü-
zenin toplumsal cinsnet pootika-
lanysa^. Kadın-erkek ilişkileri söz
konusu olduğunda rock'ın hesap
vermesi gereken çok şe> \ar. Zira
çok uzun bir süredir, rock'ı femi-
nen olana karşı duvıılan korkuve
nefret ateşlhor; genellikle kaduı
düşmanhgı ve maçolukta had saf-
hava \ardıgı zamanritinı,en he-
yecan verici haUne bürünüyon"
Tam bir mizah şaheserl
Aynntı Yayınlan'ndan Ömer
Faruk, yaptığı yazılı açıklama-
da, "GHay tam bir mizah şahese-
ri; şarkdan bütün müzik mar-
ketlerde saolan, bütün radyo ve
televizyon kanallannda sık sık
çaluıan ünlü rock yüdızlannın
şarkı sözfcrinin eleştirildiği bir
khabıtoplatmakherhaldebirtek
Türkhe'de gerçekleşebflır" de-
di. Kurum tarafından Harvard
Üniversitesi'nin "porno yayın
yapan birkurum" olarak nıtelen-
dirildığini ifade eden Faruk, "Ük
kez bir sosyoloji kitabına 'edebi
değil mütehcen' damgasiMuııl-
du" görüşünü savundu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Hamas'ın Şeyh Ahmet Yasin'den
sonraki lideri Abdülaziz Rantissi'nin
şu anda yerinde olmak mümkün de-
ğil. Çünkü o bir Israil füzesiyle öldü-
rüldü. Abdülaziz Rantissi'yi, Şeyh
Ahmet Yasin'in öldürülmesinden he-
men sonra yapılan söyleşilerde en-
dişeyle izlemiştim. NTV'den Mete
Çubukçu ile görüşürken herkesin
gözü önündeydi. Israil o sırada Ha-
mas'ın liderlerini öldürmeye devam
edeceğini fütursuz bir şekilde açık-
lamayı sürdürüyordu.
Abdülaziz Rantissi Israil'in işgali
altındaki Gazze bölgesinde yaşıyor-
du. Gazze'de Filistin halkı yaşama-
sına karşın tsrail bölgeyi bütünüyle
kontrol ediyor ve istediği her yeri
keyfince bombalıyordu. Bu neden-
le Rantissi'yi öldürmesi işten bile de-
ğildi. O herkesin gözü önündeydi.
Rantissi, Hamas'ın liderliğine yeni
seçilmişti ve kısa süre sonra oğluy-
la birlikte bir Israil bombası onun ya-
şamını sona erdirdi.
Abdülaziz Rantissi'den önce öl-
Rantissi'nin Yerinde Olmak
dürülen Hamas'ın kurucusu Şeyh
Ahmet Yasin, Hamas'ı kimlerle ve
nasıl kurduğunu polisteki ifadesin-
de şöyle açıklamıştı: "Aralık 1987
başlannda Hamas hareketini Gaz-
ze bölgesinde kurmaya karar verdim.
İlk elde işgale karşı bildiri dağıtıp
afiş yapıştıracaktık. Çeşitli kişilerle
Şeyh Salah Şahade, mühendis Isa
el Neşşar, Dr. Ibrahim el Yezari, Dr.
Abdülaziz Rantissi ile görüştükten
sonra bu işe koyulduk. Aralık 1987'de
ilk bildirimizi yayımlayarak intifada ile
birlikte eylem takvimini açıkladık."
Şeyh Ahmet Yasin bütün bunları
işkence altında Israil polisine anlat-
mıştı. Hamas örgütü, Filistin toprak-
lannda şiddet yanlısı Islamcı bir ha-
reketin doğuşunu ve yükselişini tem-
sil ediyordu. Hamas, Israil saldırıla-
n arttıkça şiddet yanlısı bir örgüt ola-
rak Filistinliler içinde güç topluyor-
du. Birçok Filistinli aydın Arafat'ın ön-
deriik ettiği Filistin Kurtuluş örgü-
tü'nü terk edip Hamas'a yöneliyor-
du. Bu aynı zamanda Filistin kurtu-
luş hareketi içinde bağnazlığı da güç-
lendiriyordu.
Şeyh Ahmet Yasin, Israil'e diren-
mek amacıyla kurulan bu örgütün
aynı zamanda "toplumsal ahlaksız-
lığı şiddet kullanarak önlemeyi" de
amaçladığını söylüyordu. Şeyh Ah-
met Yasin polisteki ifadesinde hedef-
lerini şöyle açıklıyordu: "İlk hedefi-
miz, işgalci Israil askeherine diren-
mek olacaktı. Güvenlik ve asayiş
açısından ise; Israil'le işbirliği ya-
panlan, İslam örf ve âdetlerine uy-
mayanlan, içki ve uyuşturucu kulla-
nanlan, fahişelikyapanlan doğruyo-
la getirmek için şiddet kullanacak bi-
rimler faaliyet içinde olacaktı."
Hamas, tam anlamıyla radikal bir
örgüt olarak gelişip güçlendi. örne-
ğin diğer Islamcı hareketlerden fark-
lı olarak Filistin Ulusal Meclisi'ne gir-
meyi reddetti. Hamas, Filistin Kur-
tuluş Örgütü'nü Filistin halkının meş-
ru temsilcisi saymakla birlikte laik
ve demokratik bir düzeni savundu-
ğundan böyle bir örgütün çatısı al-
tına girmeyi şeriat açısından caiz
görmüyordu.
Hamas bu radikal çizgisi nedeniy-
le uzun yıllar Suudi Arabistan'ın ve
Kuveyt'in desteğini kazandı. Hamas
süreç içinde FKÖ ile birçok kez ça-
tışmaya girdi ve Israil saldınsı arttık-
ça Hamas'ın Filistinliler içindeki et-
kisi de yaygınlaştı. Hamas, FKÖ ile
Israil arasında sürdürülen banş gö-
rüşmelerine de karşı çıktı ve şu açık-
lamalarda bulundu: "Filistin'in kur-
tuluşunun görüşmeleryoluyla değil
silahlı mücadeleyle gerçekleşeceği-
ni" ilan etti.
ABD uzun yıllar Hamas'ın gelişme-
si karşısında nasıl bir yol izleyeceği-
ne karar veremedi. Filistin lideri Ya-
ser Arafat'ı zayıflattığı için Hamas'ın
büyümesine göz yumuyor ve hatta
memnun oluyordu. Ancak Hamas'ın
Israil'e ve ABD hedeflerine yöneltti-
ği eylemler ise her geçen gün büyü-
yordu. VVashington yönetimi, Bush
ve Şaron'un henüz ABD ve Israil yö-
netiminde olmadıklan dönemde "Ha-
mas ile yeniden diyalog kurup böl-
gedeki banş güçlerine kazandırmak"
ile Hamas'ı "tümden terörist bir ör-
güt sayıp karşıya almak" arasında bir
tereddüt geçirdi.
Bush ve Şaron yönetime geldik-
ten sonra bu ikileme son verdiler.
Hatta Arafat'ı bile ortadan kaldırma-
ya karar verecek kadar gözü kara bir
çizgi izlediler.
Hamas, onların döneminde Filis-
tinlilerin neredeyse tek temsilcisi ha-
line geldi.
Abdülaziz Rantissi, ölümü ve öl-
dürmeyi göze alan bir Filistin örgüt-
çüsüydü. Bile bile ölüme gitti. Onun
yerinde olmak ister miydiniz?