Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
IO"NİSAN 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
ankara kıılisi
Şeyhülislam Edası
ISIK KANSÜ
Her ne kadar düzeltilrneye çalışılsa da ABD Dı-
şişleri Bakanı Colin Povvell'ın "Türkiye Islam cum-
hunyetıdir" yönünde*i a-çıklaması, bir gaf değil, bir
niyet beyanıdır. Ortada bir "al gülüm, vergülüm"
durumusözkonusudur. Povvell.açıklamasıyiaAKP
ktidannı cesaretlendirirk:en AKP iktidan da uygula-
•nalanyla Povvell'a ortam hazıriamaktadır. Diyanet
l-şleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun, şubat ayında
^BD'de, Utah Üniversitesi'nde verdiği konferans,
ou savımıza ömek oluşturmaktadır. Konferansın
"/aifc"liğe bir kez bile gönderme yapılmayan "Müs-
'üman ülkeler arasınaa Türkiye 'nin benzersiz konu-
T)u" ara başlığından sonraki kimi ifadeler ve onla-
-ın yorumu bize göre şöyledir:
Bardakoğlu'nun söyîedikleri: Çağdaş Türkiye,
Dsmanlı Imparatorluğu'nun kalıntıları üzerine inşa
edilmiş ve imparatofiuk mirasını devralmıştr. Osman-
ılar 18. yüzyılda siyaset, hukuk, idare, eğitim ve
<ültürel alanlarda çağdaş reformlar başlatmış, Tür-
<iye Cumhuriyeti kurucuian da söz konusu reform-
an kabul etmiştir.
Bardakoğlu'nun söyJediklerinin meali. Çağ-
daş Türkiye, 1923'te aydınlanma devrimini yapma-
mış, laik, demokratik Cumhuriyeti kurmamış, yal-
nızca tekerkçi birdin devleti olan Osmanh'nın kalı-
tını ve reformlannı devralmıştır!
Bardakoğlu'nun söytedikJeri: llımlılık aynı zaman-
da farklı dinlerin birlikteliğinin kabulünü de gerekti-
rir. Türkiye, çeşitli dini topluluk mensuplannın ana-
yasa ile korunduğu ve Türk vatandaşı olarak görül-
düğü sistemi ile bunun güzel bir ömeğini sergile-
mektedir. Geçmişte, Osmanlı Imparatoriuğu banş
içinde bir arada yaşamanın benzer bir örneğini ser-
gilemişti. Osmanlı hâkimiyetinde kültürel farklılıklar,
diğer kültürlere karşı hoşgörü ve tanıma politikala-
n ile geliştirilmişti. Müslümanlann da bugün bu po-
litikayı sürdürmeleri için hiçbir neden yoktur.
Bardakoğlu'nun söylediklerinin meali: Çeşit-
li dini topluluklann korunmasının asıl çatısı laiklik de-
ğil, ıhmlı Islamın bizzat kendisidir. Zaten Osmanlı da
aynı ılımlı Islam modeli çizgisini sürdürmüştü. Tıl-
sım, laiklikte değil, Osmanh'nın ılımlı Islam uygula-
masındaki hoşgörüdedir!
BardakoğJu'nun söyîedikleri: Islam hakkındaTür-
kiye'deki ılımlı anlayış, aynca diğer dini toplulukla-
nn da din özgüriüğünden faydalanmalannı sağla-
maktadtr. Şu arvdaki görünüm mükemmel olmasa
da diğer Müslüman ülkelerin çok ilerisindedir.
Bardakoğlu'nun söytediklerinin meali: Aynı te-
ma güçlendiriliyor ve laikliğin yerine koruyucu, kol-
layıcı, hoşgören "ılımlı Islam" konuyor.
Bardakoğlu'nun ABD'deki konferansının özeti,
"Müslüman ülkelerarasında Türkiye'nin benzersiz
konumu" nun "/aMk"ten değil, "ılımlı /s/am'dan kay-
naklandığını kanıtlanma çabasıdır.
Recep Tayyip Erdoğan ABD ziyaretinde Ab-
dülhamid'in torunu ile kahvaltı eder; TBMM Baş-
kanı Bülent Annç, Abdülmecid'in torunu ile Dol-
mabahçe'de kütüphane açar; ulus devleti çökerte-
cek Kamu Yönetimi Temel Kanunu tasansını hazır-
layanlar "Osmanlı millet modelci" olur; Diyanet Iş-
leri Başkanı yeni diktirdiği "fıldişi" cüppesinin için-
de "Şeyhülislam" edasıyla konuşursa; ABD Dışiş-
leri Bakanı da işine geldiği için gözünü kırpmadan
"Sen, Islam cumhuriyetisin" der!
Kıbrıs ne zaman gitti? s \ r \ \ k
Işbirlikçi AKP iktidarı ve ulusal çı-
karian dolma niyetine rafa kaldırmış
bulunan Dışişleri Bakanlığı üst düzey
bürokratlan, teslim oldukları Annan
Planı'nı savunurken vanlan nokta-
nın 1960 anlaşmalannın ötesinde ol-
duğu kandırmacasına başvuruyoriar.
Görmekistemedikleri, üstünesim-
siyah bir örtü örttükleri olgu, Türki-
ye'nin 1974'te yaptığı banş harekâ-
tı ve bu harekât sonrası Kıbns'a ge-
Çöz de al
len "kalıcı" banş ve Kıbns Türkleri-
nin kazandıklan haklardır. Kaldı ki, o
banş harekâtının yasallığı, 21 Mart
1979 tarih ve 2658/79 sayılı karan ile
Yunan Temyiz Mahkemesi tarafın-
dan bile kabul edilmiş, onanmıştır. 22
Temmuz 1974'te Lefkoşa üzerinde
uçanken Rumlann açtıklan ateş so-
nucu düşen uçakta ölen bir Yunan-
lıaskeriçin 1976'daaçılantazminat
davası ile ilgili Yunan Temyiz Mahke-
mesi karannda, Türkiye'nin garantör-
lük hakkına da değinilerek aynen şu
saptama yapılmıştır: "Türkiye, 20
Temmuz 1974'te yaratılan durum
nedeniyle, hukuki hakkını kullana-
rak Kıbns'a müdahalede bulunmuş-
tur." 1974'ü, Türkiye'nin hakkını, hu-
kukunu yok sayacak, KKTC'yi orta-
dan kaldtracak, Kıbns'ın Kuzeyi'ne
yaklaşık 100 bin Rum'un girişine ola-
nak tanıyacak, buna karşılık 60 bin
Türk'ü yerinden yurdundan edip göç-
men kılacaksın, sonra kalkıp olup
bitene "çözüm" diyeceksin.
Bunun adı, olsa otsa Ege türküsün-
deki nakarat gibi "çöz de al" olur.
Esenyurt Belediyesi'ne
Buyurun Sayın Derviş!
Annan Planı, "LozanAntlaşması"ndan
da ötedeymiş. Yok, devenin başı... Ya,
devenin başına bir de hörgüç ekleyenle-
re ne demeli:
"Lozan en büyük ver kurtuldur. Kıbrıs
Lozan'da verilmiştir."
Doğru değil... Kıbns, AKP'yi "demok-
ratik devlete" geçişi sağlayacak "ilerici"
parti olarak niteleyenlerin ileri sürdüğü gi-
bi Lozan'da değil, AKP'nin aynı çizgide yü-
rüdüğü Osmanlı döneminde yitirilmiştir.
Osmanlı; kendisini Rusya'dan koruya-
cağına "söz veren" -ilginçtir, bugün deTür-
kiye'yi AB'ye alma sözü veriliyor- Ingilte-
re'ye 4 Haziran 1878'deki antlaşmayla
Kıbrıs'ı "tahsis" etmiştir. Aynı Ingiltere,
1914'te Ruslaria biriikte Osmanlı'ya savaş
açmış, 1878 antlaşması ile "işgal" ettiği
Kıbrıs'ı 5 Kasım 1914'te bu kez ilhak et-
miştir. Bu ilhak, 1920'de Osmanh'nın im-
zaladığı Sevr Antlaşması ile kabul edil-
miş, Osmanlı Kıbns'a ilişkin bütün hakla-
nndan vazgeçmiştir. Gelelim Lozan'a...
Değil lise, ortaokul çocukları bile bilir ki,
Lozan Antlaşması'nda Türkiye'nin zemi-
ni, 1920'de son Osmanlı Meclisi Mebu-
sanı tarafından kabul edilen "Misak-ı Mil-
//" sınırlandtr. Misak-ı Milli'de, Osmanlı'nın
sayesinde Ingiltere tarafından ilhak edil-
miş olan Kıbns yoktur.
Değerli tarihçimiz Prof. Dr. Şerafettin
Turan, 1954'te Hürses gazetesinde çı-
kan "Kıbns'ın Türk hâkimiyetinden çıkı-
ş/"adlı makalesinde, LozanAntlaşması ile
Kıbrıs ilişkisini şöyle kurar:
"Lozan banş müzakerelerinde ingilte-
re ile mevcut Musul ihtilafına bir yenisi-
ni eklememek düşüncesi ve her şeyden
önce Misak-ı Milli'nin tahakkuk ettihlme-
si gerektiği prensibiyle bu ilhak kabul
edilmiş, ancak antlaşmanın 21. madde-
siyle de ada Tûrklerinin 2 yıl içinde Türk
tabiyetine geçme imkânı sağlanmıştır."
Gerekçesi anlaşılmaz kinlerle Cumhu-
riyet'in kuruluş sürecine saldırmak tarihi
saptırmaya yetmiyor...
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak" turk.net
BEDRİBAYKAM
Tüm yurtta olduğu gibi
Esenyurt'ta da oylar bölündü,
sonuçta sosyal demokrat
başkan Gürbüz Çapan kay-
betti. AKPkazandı.
Hadi buraya kadar, diyebi-
lirsiniz ki, "Eh ne yapalım, bu
da demokrasinin cilvesi". De-
mokrasi mi dediniz? "Tür-
bancılık demokrasisi"nden
mi söz ediyorsunuz yoksa?
Hani "türban demagojisi" sa-
yesinde kendini mazlum ve
mağdur gösterme sanatının
tüm yörüngesi Türkiye'de si-
yasetin ana hammaddesi ol-
du ya? Işte şimdi Esenyurt'un
taze belediye başkanı Nec-
mi Kadıoğlu'nun göreve ge-
lir gelmez belediyenin tüm
sanatsal aktivitelerine son ver-
mek üzere harekete geçme-
sini bakalım türban demago-
jisinin büyük "taşıyıcı" teoris-
yenleri ve siyasileri nasıl kar-
şılayacak?
örneğin türban konusun-
daCHP'yi şimdi "Ilımlı Islam-
cılar"\a aynı noktaya çekme-
ye çalışan Sayın Kemal Der-
viş (veya Sayın Livaneli)
Esenyurt Belediyesi'ne gidip
otursa başkanın bir acı kah-
vesini içse acaba Kadıoğlu
kendisine işin içyüzünü an-
latıp Derviş'i biraz aydınla...
pardon karartabilir mi?
Mesela şu sözleri birilerin-
den duyar mı acaba Sayın
Derviş? "Kemal Bey, bizim
türban olayı birsimgedir, bu-
nu kadınların bireysel özgür-
lük simgesi olarak saf de-
mokratlara yutturup gücü eli-
mize geçirdiğimiz her nokta-
da ülkeyi Iran 'a benzetmeye
çalışmz. Kadınlara görev ver-
meyiz. Sanatı sevmeyiz.
Esenyurt ömeğinde de göre-
ceğiniz gibi tiyatro öğretme-
ni Nazım Yılmaz ve karika-
tür öğretmeni Kamil Masa-
racı'yı park ve bahçeler mü-
dürlüğüne atanz, belki çiçek-
lere kara mizah ya da 'Yara-
sa Oyunu' nu öğretirler diye.
Kurslan kapatmz, zorlaştırı-
nz, vücut dilimizle insanları
bu 'gâvur' aktivitelerinden
soğuturuz. Bu arada türbanı
'Avrupa Uyum Yasalan' veya
' nsan hakları nutukları' ile
talka sızdırıp, Kemalistleri
cerici ve antidemokrat gös-
hrmek için her numarayı ya-
panz sağ olsunlar bugünkü
laik-ilerici-çağdaş' medya-
pın yansı bizim ikinci cum-
huriyetçi kardeşlerimizden
oluşur, diğer yarısını da sus-
vracak tatlı baskı yöntemle-
lini geliştirmişizdir. Böylece
aiz hep bir taşla iki, üç kuş vu-
vruz. Hep deneme yanılma
'öntemiyle Iranlaşabilmek
çin iki adım geri atar, fazla
•epki gelirse bir adım ileri ata-
\z. Böylece attığımız geri
idım yanımıza kâr kalır. Biz bu
jelişkiler dolu dâhiyane for-
vüllerle, medyanın beyin yı-
<ama kapasitelerini, doğal
vüttefiklerimiz olan dönek
îosyalistlerimizle beraberso-
tuna dek kullanarak burala-
-a kadar geldik. Şurada par-
afnento çoğunluğumuzu
yüzde 80'e çıkarmak için -
Baykal ve Ecevit sağ olsun-
lar en fazla iki üç yıl kaldı.
Medya kontrolümüzde,
CHP'de bile sizin gibi tür-
bancılar bizim adımıza dev-
rede ANAP ve DYP'yi bize
benzetmeye çalışırlarkenyu-
tup, eritip yok ettik, şimdi sı-
ra CHP'de, onu da elhamdü-
lillah önce ANAP'laştınp son-
ra tam buharlaştırmak için
projelerimiz hazırdır. örneğin
Sayın Taha Akyol bu konuda
tüm desteğini en ilerici gö-
rüntülü medya organianndan
vermektedir. Kâh içkiyi, kâh
namusu, kâh örf ve âdetleri-
mizi, kâh milli görüş ve gele-
neklerimizi öne sürerek hep
gönül modelimiz Iran 'a adım
adım yaklaşınz. Mesala okul
sevgimizi öne sürüp, içkiliyer-
lehn okullara artık 100 değil
200 metreden yakın olamaya-
cağını söyleyerek, içkiyi ya-
vaş yavaş yok ederiz. Biraz
sanatı, biraz çplakSığı, biraz ka-
dın görevlileri biraz Atatürkçü
tüm kadroları yok ede ede
adım adım yolumuzda ilehe-
riz.
Muhterem medyamız yal-
nız önümüzde yere kapak-
lanmakla kalmamış, aynı za-
manda Ordumuzu da öksü-
remez hale getirmeyi başar-
mıştır. Aynca üniversitelerin,
yargının ve sivil toplumun se-
si de medya sayesinde nere-
deyseyokedilmiştir. Yanian-
layacağınız biz demokrasiyi
kullanarak, demokrasiyi yok
etme konusunda eriştiğimiz
yüksek standartlan kullanarak
bu toplumun yobazlaşması
için vanmızı yoğumuzu vefa-
kârca ortaya koyarız."
Evet sevgili arkadaşlar, bi-
rilerinin Kemal Derviş'e bun-
ları "içten " bir şekilde izah et-
mesini bekliyorum. Sayın Der-
viş'in kendisini de bugün Esen-
yurt Belediyesi'nin önünde
okuyacağımız protesto bildi-
risini bizzat dinlemeye davet
ediyoruz. Türban dayatması-
nı "demokrasi" olarak kendi-
sine kabul ettirenlerin Ata-
türk'ün, Aydınlanma'nın ve
özgürlüğün simgesi olan sa-
natı yok etmek için hangi sin-
si ve açık oyunlarla, aynen
Melih Gökçek'in izinden gi-
derek çabaladıklarını görür.
Kadın sesinden, kadın saçın-
dan, kadın vücudundan kor-
kan, tüm dişileretepki duyan-
lann gerçek düşünceleriyle ta-
nışır, onlan "masum" birerde-
mokratik© hak arayıcısı olarak
görmekten belki vazgeçer...
Bakalım Sayın Derviş bu-
gün, cumartesi saat 14.00'te
Esenyurt Belediyesi önünde
sanatçıların dayanışmasını
göstererek birlikte okuyaca-
ğımız "Sanata Özgürlük" bil-
dirisine türbancılara verdiği
desteği verecek mi? Kendisi
gelir mi bilmiyoruz ama siz
davetlimizsiniz. Meşru, me-
deni, demokrat protestomu-
zu hep beraber bugün gerçek-
leştirmek, vazgeçilmez va-
tandaşlık ve demokrasi göre-
vimizdir. Tüm aydın ve Ata-
türkçü yurttaşlarımızı destek
vermeye davet ediyoruz.
ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci(îı mynet.com
18$!*!
HARBİ SEMtHPOROY semihporoyfâ yahoo.com
9. IZMIR. KiTAP FUARl AÇ
USTA,
HAYAT EPİK Tİ\ATROSU MISTAFA BILGÎA
ABD'DEN İTtRAF: "2. VtETNAM'I yA5ryORU2T'
J i 1 \ I...T3. .71 .JI . I
ı
TARİHTE BLGÜ> MIMTAZ ARIKAM lONisan wuru.mumtaz-ariJian.com
3Sİ =
ZAPATA'YA KURULAN TUZAKL
1S19'M 6U6ÜH,ÜNLÜ MEKSİKALI PEI/ttitoCİ EMlUANO
ZAPffrfiÇSAPATA), TUZAĞA DÜŞÜRÜLE&EK ÖL-DÜGÜLDÜ '
KÜÇÜK SİB. 7&P£AK SAHİtİNİN OSUU OLfifJ ZAPfim, «3t -
bA$LAI?ryLA(SAĞDA) BİHL/KTE , PitCrATÖR POBFietC
DIAZ'A KAeÇI AtfUOANMlÇ, MAPERO'NUN BAÇKMJU-
ĞINI PESTEKL£M/ÇTİ.AUG*K, ONDAN O4 BEKLEDıĞıNİ
BUlAMAMlÇTI. MAC6/JDAOOLAH 'rH (8ÜVÜK TOPSAK A6A-
LAKÎ) ESEMEMLİSİNİ YIICMAK İÇİM "AyAlA PLÂKlln
ADLI
&İR PZOGeAtA YAPTI. TOPGAK RE^ORMU VE DEMCKI&Sİri
ÇAVUNAU 8U PeoGBAl/l, A/£ MAO£RO,NE DE ONU DEVİ-
KEH HÜEerA TARARNDAM ONAYLANDI. YAŞAMl 8OYUN-
CA YÖMETtULE MÜC4PBLE ETM&~ ZO/ZUN0A KALAKI
ZAPATA, SONUNDA YENİK DÜÇTV. BİR SÜRE SOURA, KU V-
VETLERİ AHASfNA BİR KÖYLÜ GİBİ KAVL4N ALSAY JESUS
&UAİARDO'Hühl SuİKASriNA KUÜSAN GİTTİ.(3b YA$MMV[M>)
NİLGÜN CERRAHOĞLU
'Sosyal Demokrat
Misyon...'
"Cumhuriyet"teki gazetecilik serüvenıme ben Ispan-
ya'da sosyai demokrasi ve demokratikleşmenin mima-
n olarak tarihe geçen Felipe Gonzales'in seçim otobü-
sünde başladım. 1982 yılında Gonzales'ı "mutlak ço-
ğunlukla" iktıdara getiren seçimin ana teması "deği-
şim" ve "demokratikleşme" ıdi. On dörtyıl iktidardaka-
lan Gonzales, tarihi seçimleri kazandığı o otobüste şöy-
le demışti:
"Bizim ilk önceliğimiz demokrasiyi inşa etmektir. De-
mokrasinin olmadığıyerde sosyal demokrasiden söz edi-
lemez. Bu yûzden biz sosyal demokrasi bayrağına sa-
nlmadan önce 'demokrasi' diyonjz. İlk misyonumuz
bu..."
"Değişim" ve "demokrasinin inşasından" neyi kas-
tettiğinı sorduğumda Ispanyol sosyalistlerinin tarihi lide-
ri:
"Işleyen bir demokratik devlet mekanizmasının ge-
liştirilmesi.." demiş ve ilave etmişti: "Bu; bizim için ana-
yasada kâğıt üzerinde kalan özgühüklerin inşası, yerel
özerklikler, ülke idaresinin modemleştirilmesi anlamına
gelir. Ispanya'da değişim ilerici birmesaj olmaktan öte
yeni bir devlet anlayışı ve demokrasinin geliştihlmesi-
dir..."
'9O'lı yıllardademokrasiyegeçen "Doğu Bloku" ve Şi-
lı gibi bazı Latin Amerika ülkelerinın "ömek aldığı" ıs-
panya'nın "değişim projesi" böyle start aldı. Gonzales
liderlığinde kolları sıvayan Ispanyol sosyalistleri, "ofori-
ter devletten" arta kalan "baskıcı" ne varsa yok eden
bir program hazıriamıştı.
Gonzales ve ekıbi koordinatlan saptanmış bir "prog-
ramla" işbaşına geldi. Iktidarda da "programa" sahip çık-
tı. "Darbeci orduyu sivil güçlenn denetimine almaktan"
tutun da sivil ve askerı okullarda okutulan "ders kitap-
lannt yeniden yazmaya" dek "demokratikleşme misyo-
nu" "program" çerçevesinde uygulamaya kondu. 1996'da
Aznar muhafazakârlanna kaybettiği seçimleıie lideriik-
ten ve siyasetten çekilen Gonzales seçim otobüsünde
verdiği ilkgünkü sözü tutmuş; bıçtiği "misyonu" gerçek-
leştirmiş ve "kâğıt üzerinde kalan tüm özgürlükleri" ger-
çekten inşa etmişti. AB'nın şimdi bize "Kopenhag Kri-
terieri" olarak dışardan empoze ettiği şeyleri Gonzales
içten bir "lidehik misyonuyla" benimseyerek yaptı.
Zapatero da 'değişimci'
"Merkezsol* ve "sağ" arasında ıktidann düzenli el de-
ğıştırdığı Ispanya'da geçen ay yeniden işbaşına gelen
sosyalistler (PSOE), hâlâ Felıpe'den devraldıklan "de-
ğişimci" mirası sürdürüyor. "Küreselleşme çağındapost-
modem siyaset artk sağ-sol üzerinden yapılmıyor..." söy-
lemini sınıyor Ispanya. Ispanyol sosyalistlerinin genç li-
deri Zapatero'nun "d/ş politikası" Aznar'a taban taba-
nazıt mesela, "Bush-çu" Aznar'a karşın inançlı bir "Av-
rupacı" Zapatero.
Kabineyi yan yarıya kadınlarla kuran Ispanyol sosya-
listleri, *80"Ii yıllarda olduğu gibi bugün de "devrimciye-
niliklere" imzaatıyor. Eşcinsel evliliklenni yasalaştırarak
özgürlüklerde bir "devrim" daha gerçekleştirecekler.
Laiklikte duyarlı olan PSOE, Vatıkan'ı ıplemıyor. Eğitim,
araştırma, kamu hızmetleri ve adalet alanında da ayn-
ca yeni yatınmlar yapmayı vaat ediyorlar.
Buna karşın ekonomının çizgısınde Aznar politikala-
nyla "örtüşüyor/ar". Felipe de kendısinden önceki "mer-
kez sağ" hükümetlerle ekonomide "devamlılığı" yeğle-
miş; bu tercihı (Denriş'm Sosyal Demokrasi Raporu'nda
belirttiği gibi) "Sosyal demokrasinin ekonomiyönetimin-
de de başanlı olduğunu kanıtlamalıyız!" diyerek açıkla-
mıştı. "Ustası" Felipe gibi Zapatero da ekonomik libe-
ralizmi üç slogan üzerinden inşaedıyor bugün: "Müda-
haleci olmamak", "Verimlilik", "Özgürlük"...
Zapatero'nun 14Martseçımlerını "teröreylemleri" sa-
yesinde aldığını düşünmek yanıltıcıdır. Jose Luis Rod-
riguez Zapatero, Aznar'la arasında oy beklentileri açı-
sından mınimal birfarkolduğu için sandıktan zaferieçık-
tı. "Merkezsağ" ve "merkez sol" arasındaki makas biz-
de olduğu gibi 20 puanı aşsaydı, trendin bir gecede de-
ğişmesı hayal olurdu.
Sosyalistler Ispanya'da merkez sağa "inandıncı birik-
tidar altematifi" oluşturuyor. Bunu yaparken -ekonomi
politikalan dışındaki alanlarda- kendilerıni "sağa" ben-
zeştirmiyon farklı bir "dunjş" sergiliyortar. Sağ klasik
anlamda "tutucu"; sol "değişimci, dönüşümcü ve öz-
gühükçü" Ispanya'da. Buna karşın küreselleşmenin da-
yatmalan karşısında da akıntıya karşı kürekçekmeye kal-
kışmayıp "esnek" davranabilıyorlar. Zapatero, Ispan-
yoliara; "Merkez sağ maziyi, ben ise sizin geleceğinizi
temsil ediyorum!" diyebilıyor. Ve "merkez sol" seçmen
olmak Ispanya'da "demokrasi kültürü" adına hâlâ bam-
başka seçenekler ifade edebiliyor.
Gel de kıskanma!..
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAÜ
SOLMNSAĞA:
iy"Keşmirşa-
h" da denilen
ve keçi kılıyla 2
dokunan çok 3
yumuşak bir
dokuma. 2/
Tanntanı-
tnaz... Sepı- 6
lenmiş koyun
derisi. 3/ Kir-
liliği gösteren
iz... Birçok 9
bölümden
oluşan televizyon fıl-
mi. 4/Gebeliktekimi 1
yemeklerden tiksi- 2
nip, oLmayacak şey- 3
ler için aşırı ıstek
duymak. 5/ Dürüst, 5
iyi ahlaklı. 6/ Eski 6
Türklerin telli çalgı-
lara verdikleri genel 8
ad... Osmanlılar dö- 9
neminde Roma kentine verilen ad. II Yolsuz ya
da emeksiz elde edilen şey... Eski Mısır'da güneş
tannsı. 8/ İki şey arasını yan açmak. 9/ Bir toplu-
luğu oluşturan bireylerden her biri... Kâğıt ya da
metal para üstündeki kafa resmi.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Ortaoyunun sergılendiği oval biçimli alan. 2/ "-
- kesilir geçsez sabâ gülşenimızden" (Ya\-uz Sul-
tan Selim)... Uygun bulma, tasdik. 3/Çok tatlı bir
kayısı cinsi. 4/ Koca... Rusya Federasyonu'nda
özerk bir cumhuriyet olan Başkırdistan'ın başken-
ti. 5/Parola... Anıtmezar. 6/Sebep... Sergen. 7/"Ben
gidersem sazım sen kal dünyada Gizli sırlanmı
— etme" (Âşık Veysel)... Bir soru eki. 8/ Yeşim
Ustaoğlu'nun bir filmi... Bir gazete ya da dergi-
nin baskı sayısı. 9/ Kedı ya da köpek yavrusu...
Akdeniz yöresine özgü bitki toplujuğu.