17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2MART2004CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab o cumhuriyet.com.tr 11 «Grül'ün itirazı ardından De Soto, görüşmelerin akşam yemeklerinde sürdürülmesi karan aldı ^femekte uzlaşıarayışıOış Haberier Servisi - Önceki gün îs-içre'de Kıbns sorununun çözülme- sikconusunda görüşmelenn yapılaca- ğı-4'lü zirve toplantılan taraflann ve Bvl'nin çelışkili açıklamalan. görüş- rrclerin 2'li mi 4'Iü mü olacağı tartış- rrulan, iptal edilen ve ertelenen mü- zacereler gölgesinde sürüyor. Oün BM Genel Sekreten Kofî An- naı 'ın Kıbns Temsilcisi de Soto, Bür- gerastock'ta düzenlediği basın toplan- tıanda New York'ta vanlan anlaşma- laıda dörtlü görüşmeler yapılacağı yö- ntnde bir format belirlenmedığını bil- dirdi. Alvaro de Soto, ıkıli görüşme- lerin ve BM mekık diplomasinin sü- re:eğini, mutlaka dörtlü görüşmeler yapılması gerekmediğini belirtti. BM Özel Temsilcisi, Bürgenstock'ta süre- cin ilerlediğıni ve özlü görüşmelere geçildiğıru açıkladı. Fakat, görüşme- lerin al-ver şeklinde ilerlemediğini söy- ledi. Ancak bu açıklamanın ardından diplomatik kaynaklann verdığı bilgi- ye göre De Soto. Dışışleri Bakanı AbdulIahCül'ün şikâyeti üzerine bir ortayol bularak 4'lü görüşmelerin ak- şam yemeklerinde yürütülmesi karan aldı. Bu arada. Burgenstock'taki progra- rrun sarkması dunımunda 20 Nısanda Ada'daki iki tarafta ayn ayn yapılma- sı beklenen referandumlann da ıleri oNUR ÖYMEN Öymen: Görüşmeler "larmızı alarm" veriyor. cağını, ama sınırlı bir takvimin buna imkan vermedığıni kaydetti. De Soto. takvimde küçük değişikliklere gıdıle- bileceğinı, fakat 1 Mayıs'tan önce mut- laka referandum yapılması gerektiği- ni söyledi. Yemek masasında görüşme Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, De Soto, dünden beri zer formatta bir yemek yapılmasının planlandığını söylediler. Aynı kaynak- lar, De Soto'nun bulduğu bu orta yol çerçevesınde dörtlü görüşmelerin bun- dan sonra akşam yemeği formatında olacağım bıldırdiler. Bu çerçevede, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardım- cısı Abdullah Gül'ün bugün Brük- selden İsviçre'ye dönmesi ve bu ak- şam taraflann yemekte bir araya gel- • Burgenstock'daki programın sarkması dunımunda 20 Nisan'da Ada'daki iki tarafta ayn ayn yapılması beklenen referandurrüann ileri bir tarihe alınması olasılığı belirdi. 4'lü görüşmeler konusundaki belirsizlik Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Gül'ün itirazı sonrası orta yol bulunarak giderildi. bir tarihe alınması ihtımali belirdi. Özel Temsılci De Soto'nun refe- randumlann 25 Nısan'a alınması içın nabız yokladığı ifade edıliyor. De So- to. referanduma gıdilmeden önce halk- lara zaman verilmesinin daha ıyi ola- daha yapıcı bir tutum takınarak bir or- ta yol bulma arayışına girdi. Tarafla- nn önceki akşam bir araya geldiklen yemeğin dörtlü görüşmeler formatın- da olduğuna dikkat çeken diplomatik kaynaklar. yann akşam için de ben- mesi bekleniyor. Bu arada, De Soto'nun bulduğu ''ye- mek masası görüşmeleri" Bakan Gül'ün, görüşmelenn dörtlü formata dönüşmemesinden duyduğu rahatsız- lığı dün De Soto'ya iletmesinin ardın- dan ortaya çıktı. Diplomatik kaynak- lardan edinilen bılgıye göre, Türk ta- rafının önceki günkü görüşmelerin ya- pılmaması. belirsızliğin sürmesi ve dörtlü görüşmelerin yapılmaması du- nımunda Dışışlen Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, "AB zir- vesi için gideceği Brüksel'den dön- meyebileceği" mesajını BM tarafina vermesi ardından De Soto bu orta yol arayışına girdi. BM Genel Sekreten Kofi Annan, 28 Mart Pazar günü Burgenstock'a ge- lerek 29 Mart'ta 4 tarafla ayn ayn bir araya gelmesi öngörülüyor. Annan'ın taraflann görüşlerini ve değışıklık öne- rilerini dikkate alarak üzerinde değı- şiklik yapacağı Annan Planı'nın son ha- lini ise görüşmelenn son günü olan 31 Mart Çarşamba günü sunacağı belır- tıliyor. Taraflarbubelgeyi almalannın ardından kendi içlennde değerlendır- meye başlayacaklar. 'Kıbns Gititgibi gidiyor' SERKA.N DEMİRTAŞ ANKARA-CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen. Kıbns görüşmelennın "kırnuzı alarm" verdiğini belirterek, Kıbns'm da Girit gibi Türkiye'nin elinden gitmek üzere olduğunu kaydetti. Öymen, Isvıçre'de yaşanan fiyaskoyla ilgili olarak da "Abdullah Gül bavuhınu toplayıp dönmdrydi. Ama bunlarda cesaret Meriç NehrTne kadar" değerlendirmesini yaptı. Öymen'in Kıbns'la ilgili Cumhuriyet'e yaptığı açıklamalar özetle şöyle: 4'lü görüşmenin olmaması: Benzer bir tecrübeyi Cenevre Konferansı'nda da yaşamıştık. Orada da Yunanistan, sıfatlanndan dolayı Kıbnslı Türklerle aynı masaya oturmayı reddetmişti. Bunlar politikalannı değiştirmiyorlar. Derogasyon çelişkisi: Burada şöyle bir durum var: Anlaşmanm içeriğinden memnun olursunuz da ileride AB hukuku yoluyla delinmemesi için Brüksel'den önlem istersiniz. Biz anlaşmanm içeriğinden memnun değıliz. Bu haliyle "derogasyon sağlandT diye zafer kazanmış olmayız. Çünkü iki kesimliliği ortadan kaldınyor. Güçlendirmek istiyoruz demek muğlak bir ifadedir. Kuzeye dönecek kaç Rumdan bahsediliyor. "Bundan fazlasını alamayız, ısrar ederseniz, bu işte yokuz" denmeli. AKP'nin direnci yok: Hükümetin direnç noktası sıfir, hayır deme direnci yok. 1950'lerde Menderes- Karamanlis görüşmeleri sırasında Başbakan Menderes, "Kıbns'ta asker sayısı konusunda istediğimiz obnazsa yann sabah dönüyorum" demiştı de bunun üzerine Yunanlar imzaya gelmişlerdi. Bunlarda. bunu rest olarak bile yapacak güç yok. AB'nin, ABD'nin tepkisinden o kadar korkuyorlar ki, yanm ağızla bile hayır demeye korkuyorlar. Cesaretleri yok. Isviçre'de fîyasko: Şimdi dünkü (önceki gün) olaydan sonra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "DörÜü görüşme olmuyorsa masaya otunnuyorum ve dönüyorum" demesı gerekmez mıydi? Nerede bu güç, cesaret onlarda. Bunlarda cesaret Meriç'e kadar. Kımuzı alarm: Kıbns konusunda kırmızı alarm veriyoruz. Kıbns kritik bir aşamadadır, Girit gibi gidiyor. Bu gidiş kararlı bir tavırla durdurulmalıdır. Cumhurbaşkam'nın tavn da dikkat çekicidir. Daha önce başkanlık ettiği toplantıya neden katılmadı? Bu gelişmelerin Meclis'in kapalı olduğu bir süreçte yaşanması da dikkat çekicidir. Meclisten 9 Nisan'a kadar bir bıldiri çıkarmak ıstiyorlar. Irak'ta olduğu gibi Meclis'ten yetki almaya yanaşacaklar. Böyleliİde tepkileri îzaltmaya çalışacaklar. Milli davanın son demlerini yaşıyoruz. KKTC lideri Rauf Denktaş'ın Isviçreye gitmemesıni de teslimiyetçiliğe ortak olmama arayışı olarak görüyoruz. Brüksel'de bulıman Başbakan, bugün Fransa lideri Chirac ile görüşecek Erdoğan'ın trafiği yoğun ELÇÎN POYRAZLAR BRÜKSEL - Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı AbduDah GüL A\Tupa Birliği Bahar Zirvesi'ne ka- tılmak üzere girtiklen Brüksel'de yo- ğun bir görüşme trafiğı yaşadılar. Erdoğan ve Gül, Belçıka Başbaka- nı Guy Verhofstadt tarafindan dün Av- rupalı lıberallere venlen öğle yeme- ğıne katıldılar. Yemekte. AvTupa Par- lamentosu Başkanı PatCos. AB Ko- mısyonu Başkanı Romano Prodi, Da- nimarka Başbakanı Anders Fogh Ras- mussen, Finlandiya Başbakanı Mat- ti Vanhanen. Bulgaristan Başbakam Simeon Sakskoburgotskt Slovenya Başbakanı Anton Rop, Avrupa Par- lamentosu Liberal Grup Başkanı Graham VVatson gibi ısımler de bu- lunuyor. Erdoğan ve Gül, yemek çerçevesin- de çeşıtli temaslarda bulundular.Baş- bakan Erdoğan, daha sonra AB Yük- sek Temsilcisi Javier SoJana. AB Ko- misyonu'nun bilim ve araştırmadan sorumlu üyesı Phüppe Busquin ve AB Komisyonu"nun genışlemeden so- rumlu üyesı Günter Verheugen ile ikili görüşmeler yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dün ortak basın toplantısı düzen- leyen AB genışleme komiseri Gün- ter Verheugen Kıbns'ta vanlacak an- laşmada yer alacak derogasyonlar hakkında hiç bir zaman kamuoyuna açıklama yapmadığım ıddıa etti. Baş- bakan Tayyip Erdoğan ile yapıcı ve olumlu bir görüşme yaptıklannı söy- leyen Verheugen, derogasyonlann tar- tışılması gereken bir konu olduğunu ancak müzakereler devam ederken bu konuda konuşmanın önyargılara se- bep olabileceğini ifade etti. "Derogas- yonlar hakkında kamuoyuna hiçbir açıklama yapmadım ve yapmaya- cağım" şeklinde konuşan Verheugen. Kıbns'ta vanlacak anlaşmaya ilişkın olarak .AB'nin gereken esneklığı gös- tererek destek vereceklerinı, bu konu- da da zirve kararlannın bulunduğu- nu vurguladı. Verheugen kesin tarih vermedi Basın toplantısı sırasında Başba- kan Tayyıp Erdoğan'ın "bu yıl bi- zim için çok önemli çünkü yü sonun- da görüşmelere başhyoruz" şeklın- dekı açıklamasının ardından Verhe- ugen, tarih konusunda kesin konuş- maktan kaçınarak "Başbakan böyle bir şey söylediyse kendine güveni- ni yansıtıyordur. Türkiye'nin Ko- penhag kriterlerini yerine getire- ceğine güvenini ifade ediyordur. Komisyonun da bu konuda bakışı olumludur. Elbette karar yıl sonun- da verilecek" dedi. Erdoğan, bugün Fransa Cumhur- başkanı Jacques Chirac ile bir araya gelecek Erdoğan, AB Dönem Başkan- lığı tarafindan düzenlenen aday ülke devlet ve hükümet başkanlannı bilgı- lendirme toplantısının ardından. bu ak- şam Belçıka dan aynlacak. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül Bahar Zirvesi nedeniyle gittikieri Brüksel'de Verheugen ile görüştüler. Denktaş'ın son belgesi masada REŞATAKAR LEFKOŞA- Kıbns sorununun çö- zümü için Isviçre'nin Bürgenstock sayfiye kentinde önceki gün başlama- sı gereken 4'lü görüşmeler hafta so- nuna kaldı. 4'lü görüşmeler Rum kesimi ve BM tarafindan dolaylı görüşmeye dönüş- türülmüştü. KKTC Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı SerdarDenk- taş. dörtlü Kıbns görüşmelerine Brük- sel zin'esinden sonra başlanacağını bil- dirdi. Ancak Brüksel zirvesinin ar- dından isviçre'ye geri dönen tarafla- nn hangi program veya yöntem çer- çevesinde bir araya gelecekleri konu- su hâlâ netlik kazanmadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kostas Ka- ramanlis'in de katılacağı dörtlü kon- • KKTC Cumhurbaşkanı, 18 Mart tarihini taşıyan ve De Soto tarafindan 2 gün önce Papadopulos'a iletilen son önerilerinde, Türk topraklannda yaşayacak Rum sayısının kısıtlanmasmı ve 50 bin Türk vatandaşının adada kalmasını istiyor. feransı yönetecek olan Birleşmiş Mil- letler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın cumartesi günü Bürgenstock'a ulaş- ması beklenıyor. Rum basınına göre dörtlü konferans sırasında, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın 18 Mart tarihlı son belgesinin yanı sıra Rum lideri Tasos Papadopulos'un or- taya koyacağı taleplerin tartışılması bekleniyor. Denktaş'ın, BM Genel Sekrete- ri'nin Kıbns Özel Temsilcisi Alvaro de Soto aracılığıyla Papadopulos'a ilettiğı son belgeye göre, Türk tara- fının itirazlan daha çok 2 bölgelilik ve güvenlik üzerinde yoğunlaşıyor. Denktaş'ın belgesini manşetınde ya- yımlayan Fileleftheros. Politıs, Si- merinı ve Mahı gazetelerine göre Türk yönetimi altındaki topraklara dönecek Rum sayısının yüzde 10 ile sınırlandınlmasını ve siyasi haklan- nın kaldınlmasını ısteyen Denktaş, KKTC vatandaşlığı kazanan 50 bın Türk vatandaşının adada kalmasını şart koşuyor. Annan Planı'na göre, Türk yöne- timi altındaki topraklara dönecek Rum sayısının yüzde 21 olduğunu anımsatan Rum basını, Denktaş'ın önerdiğı yüzde 10'luk sınınn kabul edilmesi halinde, Türk toprağının yüzde 28.5'ten 23'e gerileyeceğini iddia ediyor. Öneriler Denktaş'ın diğer önerileri ise şu başlıklar altında yer alıyor: • Rum göçmenlerin geri dönüşü- ne 6 yıl süreyle moratoryum uygulan- ması. • Mülk edinecek Rum sayısının yüzde 5 ile sınırlandınlması. • Adada kalacak Türk ve Yunan bır- lıklerindeki asker sayısı 6 bine düşü- rülürken diğerlerinin aynlışı konu- sunda 45 aylık bir süre tamnması. • Annan Planı'na göre adada ka- lacak Türk vatandaşlannın 45 bin- den 50 bine çıkanlması. • Vanlacak anlaşmanm. 1 Mayıs 2004 Avrupa Konseyi sonuç metni- ne dahıl edilmesi. VerheugenHn hedefi Denktaş BRÜKSEL (AA)-A\Tupa Bir- liği Komisyonu'nun genişleme- den sorumlu üyesi Günter Verhe- ugen, dün KKTC Cumhurbaşka- m Rauf Denktaş'a yönehk eleş- tirilerini sertleştirerek "banş yo- lundaki firsatlan kullanmakta ba- şansız olduğunu " ileri sürdü. Denktaş ise Verheugen'in "cid- diye alınnıaması gerektiğmi" söy- ledi. Verheugen. Reuters haber ajan- sına verdiği demeçte. Kıbns'ta 1 Mayıs'tan önce anlaşma sağlan- ması olasılığını, geçmişe oranla daha fazla bulduğunu belirtti. "Eğer az birflerienıeokruğuna işa- ret eden bir izlenim varsa, sinir- lenmeyin. Benim görüşüme göre girtikçe yaklaşıyoruz" diyen Ver- heugen, Kıbnslı Türklerin büyük bölümünün, anlaşmadan ve AB üyeliğinden yana olduğunun açık- ça görüldüğünü öne sürdü. \'er- heugen. "Denktaş'uı, arük Kıb- nsh Türiderin büyük çoğunluğu- nu tenısil ettiğine inaıuıuyorum" diye konuştu. Verheugen, G. Kıb- ns'ın tek başma AB'ye üye olma- sının sorumluluğunun Denktaş'a ait olacağını kaydetti. Denktaş ise NTV'ye verdiği demeçte. Verheugen'in ciddiye alınmaması gerektığini söyledi. Denktaş şöyle konuştu: "Verhe- ugen döneminin sonuna gelmiş bir bürokrat ve Kıbns meselesin- de Rumlardan yana ağırhğını koy- muş birisidir. Benim kinû temsil edip etmediğim seçimlerde mey- dana çıkar. Gaipten haber almış- sa, kendisinin bileceği bir iştir." Blair'in teröreçöriim planı Dış Haberier Senisi - Avrupa Bırliği'nin (AB) terorızm gün- demli Brüksel doruğu dün başlar- ken tngiltere Başbakanı Tony Bla- ir. uluslararası topluluğun teröre karşı birleşebilmesi içın Türki- ye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) ahnmasını istedi. Önceki akşam Portekiz'in baş- kenti Lizbon'a gıden Blair, ulus- lararası topluluğun teröre karşı bır- leşebümesini sağlamak için 6 mad- delik bir plan açıkladı. Planın son maddesinde, "Avrupa'nın sadece Hıristiyan olmadığını gösterebil- mesi için Türkiye .\B'ye ahnsın" denildi. Blair'in planı şöyle: • Terör her ülkede yenılgiye uğ- ratılmalı. • Irak'ın egemen ve demokra- tık bir devlete dönüşmesine yar- dımcı olunmah. • Aynı destek Afganistan'a da %'erilmeli. • Terörle bağlannı kopararak uluslararası topluluğa yeniden ka- tılmak isteyen devletlere "ortak- lıkeB"uzatılmalı. • Ortadoğu banş sürecine ivme kazandınlmalı. • A\ rupa'nın sadece Hıristiyan olmadığını gösterebilmesi için Tür- kiye AB'ye alınmalı. Blaır bu konuda şunlan söyledi: "Türki- ye'yi, gururlu bir Müslüman ül- keyi, diğer devietierle eşit koşullar- la .\B'ye alarak Avrupa'nın fark- lı kültür, din ve ırklan ortak kural- lar, dayanışma ve karşıhkh saygı te- melinde banndırma kararhhğuu gösterelim." BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Kendi Halkına Karşı Olmak... Türkiye'de insanlar toplum ile uyuşamaz hale geliyoriar. Kendini kurtarmaya çalışırken topluma, halka, ülkeye zarar veriyorlar. Oylesine bir düzen, ya da düzensizlik kurulmuş. - iyi yetişen ya da yeteneği olan bir mali uzman gidiyor çokuluslu şirkete kapılanıyor. Çokuluslu şir- ket Türkiye'yi sömürdükçe bizim uzman maaşını alabiliyor. - Ya da bir büyük yerii holdinge hizmet veriyon ne güzel dıyecekken işin yine sarpa sardığını gö- rüyorsunuz. Yerii büyük şirket dışarıdaki büyük bir çokuluslu şirkete kapılandığı için işler yine tersine dönüyor. Çokuluslu şirket Türkiye'ye araba ya da sigara satıyorsa yerii şirket köylüyü, işçiyi ve yerii sanayiciyi sömürmek zorunda. - iyi yetişmiş bir öğretim üyesi daha iyi gelir sağ- lamak için "özel üniversiteyi" tercih ediyor. Oraya gittiğinde de yine sürprizlerte karşı karşıya geliyor; örneğin "okulunpatronunun" siyasi ve iktisadi gö- rüşlerine yakın durmak zorunda kalıyor. Veya Türk Medeni Kanunu'nu öğrencilerine ingilizce ögretmek garabetı ile karşılaşıyor. Yine halkı ile, toplumu ile karşı karşıya getiriliyor. Çünkü okulun düzeni bo- zuk kurulmuş. - Yetenekli bir iletişim fakültesi mezunu genç, ola- nakları geniş bir gazeteye alınıyor. Gazetenin ola- nakları, patronun olanakları ile bütünleşmiş. Hat- ta, borsayı yönlendirerek halkın tasarnjfiannın bir- kaç patronun cebine gitmesini sağlıyor. Gazetecı genç, yetenekli ama gazete kötü: Gaze- te. "gayn milli sermaye" çevrelerinın tekelinde; dışa- ndaki çıkar gruplanna hizmet ediyor. Yetenekli gen- cimiz de ekmek parası için ülkesine ihanet ediyor. Pat- ron gazete çalışanını, halkına karşı kullanıyor. Gazete, patron, sermaye, gayri milli sermaye, dış güçlerzınciri öyle bir düzen oluşturmuşlar ki Batı ka- pitalizmi içınde herkes kazanırken Türkiye'de pat- ron hariç herkes kaybedıyor. Gayn milli yerii serma- ye de bunun aracısı olmuş. Köylü, işçi, memur, es- naf kaybederken küçük bir azınlık kazanıyor. - Dışarıda okuttuğumuz en yetenekli genç ya Batı kapitalizminin bir kurumuna ya da çokuluslu şirketine monte edilıyor. Artık yeteneğıni Batı ka- pitalizmi içın kullanacak ve bu sayede ücretini ala- cak. Kendini kurtarabilmesi için Türkiye'nin sömü- rülmesine hizmet etmek zorunda. Ya politikacılar... Pariak, genç politikacılar mı? Onlar da diğer uz- man gençlerden farksız durumdalar. Türkiye'de polıtıka yapmaları ABD ve AB'den icazet almala- nna bağlı. Onlar çokuluslu şirket yerine çokuluslu devlete (veya devletlere) hizmet sunuyorlar. - Batı kapitalizminin büyük devletleri kendi dev şirketlerinin serbestçe at oynatmalannı sağlayan kanunları. kuralları dayatıyorlar. Bizim siyasilerde icazet aldıklan çevrelerin taleplerini yerine getirmek zorundalar, emir kulu oluyorlar. Yalnız pamuğu, tü- tünü değil Kıbns'ı da satıyoriar. - Gümrük birliği gibi bir sömürge anlaşması bu yüzden imzalandı; tanm ve ulusal sanayi bu yüz- den çöktü; devletin borç toplamı bu yüzden 220 milyardoları aştı. Yetiştirdiğimiz insanlanmız, gençlerimiz kendi ül- kelerine, kendi insanlarına değil çokuluslu şirket- lere, VVashington'a, Brüksel'e. Londra'ya, Paris'e, Beriin'e, hatta Atina'ya hizmet ediyorîar. Içeride çalışanlar ise öyle ya da böyle, "kurulu bozuk dü- zenin bir sonucu olarak" kendi toplumuna ihanet ederek geçimlerini sağlıyorlar. - Borsada halkı soyuyoriar. - Medyada halkın haber alma özgürlüğünü or- tadan kaldırarak yabancı güç odaklanna hizmet edi- yorlar. - Ulusal sanayinin değil çokuluslu şirketlerin ta- rafmda duruyorlar. - Onlar istedi diye Kıbns'ı, Ege'yi ve diğerlerini veriyorlar. Bütün bunların gerisinde, Batı kapitalizminin yıl- lardır Türkiye ile oynadığı oyun yatıyor. Toplum, bir uyuşturucu bağımlısı gibi bozuk düzenin bir par- çası olmuş. Batı kapitalizmi iktisadi, siyasi, sosyal, kültürel ve askeri olarak kazanırken biz kaybedi- yoruz. Çünkü, onların yaptığı gibi "kendimizi ko- ruyamıyonız"; ulusal çıkarlanmızı, halkımızı koru- mayayönelik politikaları yürütemiyoruz. Içimizde- ki uzantılar bunu engelliyor, çomak sokuyorlar. O halde, içimizdeki uzantılan tasfiye etmeden iş- leri düzeltemeyiz. Kimdir bunlar? - Gayri milli sermayedir, Türkiye'yi işgal eden çokuluslu şirketlerin yerii ortaklarıdır. - Dış odakiaria işbirliği yaparak Cumhuriyeti yık- maya çalışan köktendincilerdir; dış destekle ayak- ta duran siyasilerdir. - Ülkeyi bölmek isteyen bölücülerdir. Ulusal cephe ve ulusal güçler emperyalizmin ve Batı kapitalizminin bu faşist uzantılarını tasfiye et- mek zorundadır. Aksi halde insanımız, bireylerimiz bozuk düzenin bir parçası olarak kendi halkına karşı ayakta durmaya çalışarak bu trajik çelişkiyi devam ettirmek zorunda kalır. Bu çemberi mutlaka kırmak zorundayız. www.istanbul.edu .tr/iktisat/emanisali ABD'yi kanştıran komisyon • YVASHEVGTON (A.\) - ABD'de 11 Eylül saldınlannı sonışturan komisyonda ifade veren Başkan George Bush'un eski terörle mücadele danışmanı Richard Clarke'ın. yönetimi terör konusunda ihmalle suçlaması, başkanlık seçimine hazırlanmakta olan Bush'u çok zor durumda bıraktı. Clarke. Bush döneminde terörle mücadelenin geriye itildiğini söyledi. Temmuzda açıklanacak raporda, yönetimin terörle mücadeleyi ihmalle suçlanması dunımunda. bunun Bush'un kasımdaki seçimi kaybetmesine yol açabıleceği kaydediliyor. Irak'ta çocuklar hedefte • Dış Haberier Servisi - Irakın orta kesimlerindeki Gazrvan köyünde ABD askerlennin dün gerçekleştirdiği operasyonda, aralannda 2 yaşında bir çocuğun da bulunduğu dört Iraklı öldürüldü, 4 çocuk da yaralandı. Görgü tanığı Cemal Alı. dün gece köye baskın düzenleyen ışgalci Amerikan askerlerinin ıkı saat boyunca ateş ettiklerini söyledi. Ali, "Bir erkek, iki kadın ve 2 yaşında bir çocuk öldürüldü. Dört çocuk da yaralandı" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear