25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2004 ÇARŞAMBA HABERLER AKP'nin irtica soruşturması geçirmiş isimlerden yaptığı atamalann devlete maliyeti 100 milyar Oğretmenevinde yolsuzlukEVRÎMKAYA AKP'nin Milli Eğitim'de kadrolaş- ma faaliyetleri kapsamında, Vali Erol Çakır Öğretmenevi'ne adı daha önce yolsuzluk ve taciz olaylanna kanşan Mehmet Aytan müdür vekih, hakkın- da irticai faaliyetlere kanştığı gerek- çesiyle1 *\önetidBk\apanıaz" karan ve- rilen Hüseyin Ceylan \ e Ersan Yetişen de müdür yardımcısı olarak atandı. Milli Eğitim Bakanlığı, Aytan hakkın- da gıda, tekstil alımı gibi çok sayıda alanda yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle soruşturma başlattı. Tesisleri ile beş yıldızlı otel görünü- mündeki Vali Erol Çakır Öğretmene- vi'nde, kurum açıldığı günden bu ya- na sorunlar bitmedi. Atanan ilk müdür- • İstanbul Vali Erol Çakır Öğretmenevi, AKP'nin kadrolaşma çabalannın kurbanı oldu. Adı daha önce yolsuzluk ve taciz olaylanna kanşan Mehmet Aytan'm müdür vekili, irtica soruşturması geçinniş Hüseyin Ceylan ve Ersan Yetişerf in de müdür yardımcısı olarak atandığı kurumda havludan ete kadar her konuda yolsuzluk yapıldığı ortaya çıktı. lerden Mehmet Emin Bozkurt. yol- suzluk yaptığı gerekçesiyle görevden alındı. Bozkurt'tan sonra öğretmene- vinin müdürvekilliğine Faik Reşıt Unat Ilköğretim Okulu müdür yardımcısı Mehmet Aytan atandı. Aytan hakkın- da okul kooperatifînde yolsuzluk yap- tığı gerekçesiyle çok sayıda soruştur- ma açılmış ve adı kız öğrencileri taciz olaylanna kanşmışn. Ögretmene\ı mü- dür vekilliği görevine gelen Aytan "ın ilk işi aralannda demokrat kımlıkleriy- le tanınan müdür yardımcılanrun da bu- lunduğu yaklaşık 30 personeli işten çıkarmak oldu. Aytan'ın operasyonunun ardından kununun müdür yardımcılığı vekilli- ğine, daha önce çalıştığı Kadıköy Imam Hatip Lısesi'nden "irtkai faaliyetleri gerekçesiyle'' ahnarak yöneticilik ya- pamayacağı kararlaştınlan Hüseyin Ceylan atandı. Kadrolaşma Ceylan ile son bulmadı. Kurumun halkla ilişkıler sorumlusu olarak Kadıköy llçe Milli Eğitim Müdürlüğü"nde şube müdü- rüyken parakarşıhğıdiplomaverilme- si olayına adı kanşarak yöneticilik ya- pamaz karan verilen Ersan Yetişen gö- revlendirildi. Aytan göreve geldikten sonra kuru- mun ışleyişinde de değişmeler başla- dı. Alışveriş yapılan yerler değışn'ril- di, yeni anlaşmalar yapıldı. Anlaşma- lardan biri kurumun su ihtiyacının kar- şılanması için Ayhan Albayrakadh ki- şiye ait Öz-Ay Gıda Taşımacılık ve Tu- rizm Şirketi'yle yapıldı. Ancak sade- ce su için anlaşılan firmadan Kasım 2003 te "19milyar3yüz22milyon500 bûı" lira değerinde toplam 1050 adet ne\Tesim, çarşaf, yastık kılıfi ile 100'ü banyo havlusu olmak üzere 200 adet Özdilek havlu alındı. Alınan ev tekstili ürünlerinin belir- li bir marka ve kalıtesi bulunmazken Özdilek perakende satış mağazalann- da 3 milyon 250 bin liraya satılan yüz havlulannın her bın için 10 milyon, 12 milyon olan banyo havlulan için ise 21 milyon lira ödendi. Zamlıetier Aytan'ın et aldığı Kadıköy'dekı Bal Et Et ve Et Mamullen Gıda Sanayi Ti- caret Limited Şirketı de yüksek fiyat- lanyla öğretmenevini yılda 30 milyar- lık zarara uğrattı. Firmanın Kasım 2003 kırmızı et fiyatlan 12 milyon, beyaz et ise 6 milyon 500 bin lira iken aynı ta- rihlerde çok sayıda firmanın fiyatlan 7 ile 2 milyon olarak belirlendı. CHP adayına baskı iddiası Amcaoğlu Aksu çekildi MAHMUTORAL DtYARBAMR- AKP'li Içışlen Bakanı Ab- dülkadir Aksu, CHPnın Diyarbakır Büyük- şehir belediye başkan adayı olarak açıkladığı Kenan Aksu'ya baskı yaparak adaylıktan vazgeçirdi. AKP'de akrabalann başka partide siyaset yapmasına tahammül edılmiyor. Bu- nun bir örneği Diyarbakır'da yaşandı. CHP Genel Merkezı, Diyarbakır'ın Terkan bölgesinde yerleşik, kalabalık bir aileden olan Ab- dulkadir Aksu'nun amcasının oğlu işadamı Kenan Aksu'yu büyükşehir belediye başkan adayı olarak açıkladı. Ancak bu durum Bakan Aksu'yu kızdırdı. Edinilen bilgıye göre Aksu, telefon ederek öfkeyle Kenan Aksu'nun adaylığını geri çekmesini istedi. Ba- kan'ın baskısına dayanamayan Kenan Aksu, CHP Genel Merkezi'ne başvurarak adaylık- tan azlini istedi. Açıklamak istemediği ge- rekçelerle adaylıktan çekildiğinı belirten Ak- su, hiçbir parti ile organik bağı olmadığını, ancak CHP'li milletvekillerinin kendisinden aday olmasını istediğini öne sürdü. Abdülkadir Aksu HUSET» cROOCAH VEUOEOEOĞLU _ 18S3 Velidedeoğlu anıldı Atatûrkçü Düşünce Dernegi (ADD) Onursal Genel Başkanı Ord. Prof. Hıfn Veidet Velidedeoğlu, öiümünün 12. yılında mezan başında anıldı. Törende Meriç Velidedeoğlu, eşi Hıfn VeMet Velidedeoğlu ve arkadaşlannın 1923 devrimi için çok önemti kişiler okluğunu beürterek "Onlar Atatürk'ün toprağa aröğj tohıunu sulayan bir kuşakü. Bu kuşak üyeierinin bıraknğı belge ve anılar yok olup gidiyor. Bu beigeleri toplayacak bir enstirü yapılmasını istiyorum ve gerekHbğine yürekten inanryorum" dedi ADD İstanbul tl Merkez Şube Başkanı Yemh'ha Türk ise VeBdedeoğlu'nun Cumhuriyet de\Tİmlerine sonuna kadar sahip çıküğnu vurgulayarak "Bizler ûzerimize düşeni yerine getiremedik. Devrimler yanm kaldı. Ama ne olursa obun devrimleri tamamlavacağız. Bu karanhğı kaldınp atacağız" dhe konuştu. (Fotoğraf: SEVCAN ÖZDEMÎR) Adaylann kesinleşmesi üzerine çok sayıda il ve ilçede protesto gösterileri yapıldı AKP'de istifafiıryasıbaşladıYürt Haberleri Senisi - AKP'de belediye başkan aday- lıklan kesinleşince partı içınde tartışmalar da büyüdü. Yalova Belediye Başkanı Yakup Ko- çal, Başbakan RecepTayyipEr- doğan'ın kendisini aldamğını id- dia ederek bağımsız aday ola- cağını açıkladı. Bursa ve Nev- şehir il örgütlerinde de açıkla- nan adaylara tepki gösteren çok sayıda partili istifa effi. AKP'den belediye başkan aday adayı olan Yakup Koçal, Yalova'da AKP'nin adayıru Bar- baros Binicioğhı olarak belirle- mesine tepki gösterdi. Ergun Düğün Salonu'nda yaklaşık 3 bin kişiyle birlikte toplantı dü- zenleyen Koçal, "Beni AKP'ye Başbakan davet ettL Son 2 ay içersinde 4 kez anket çahşması yapıldı. 6 aday adayı arasından en fazla ben aldım. Ancak, 6 aday adayı arasında en az oyu alan kişi AKP tarafindan aday gösterfldL AKP'de demokratik kaahmın yerine farkh üışküer- leadaytespitminvBpüdığırugör- dük""dedi. Koçal, konuşmasmın ardın- dan toplulukla birlikte Cumhu- riyet Meydanı'nda yürüyüşe geçti. Uğur Mumcu Kültür Mer- kezı önünde kalabalığa seslenen Koçal, Yalova bağımsız beledi- ye başkan adayı olduğunu be- lirtti. AKP'den istifa eden Nevşe- hir Belediye Başkanı Yalçın Demir de yerel seçimlere ba- ğımsız olarak gireceğini açık- ladı. AKP Bursa örgütünde aday- lann belirlenmesiyle başlayan kavga istifalara dönüşüyor. Gür- Köstebek davası sanığı askeri mahkemede yargılanmıştı GP'nin Eskişehir adayı Orakoğlu CANHACIOĞLU ESKtŞEHİR - Genç Parti (GP), son genel seçimlerde Türkiye gene- linde en çok oy aldığı illerin başın- da gelen Eskişehir'de, " köstebekda- vaa"nın sanıİdanndan, eski Emni- yet Genel Müdürlüğü tstihbarat Da- iresi Başkanvekili Bülent Orakoğ- hı'nu belediye başkan adayı göster- di. 1997 yılında DenizKuvvetleri Ko- mutanlığı Askeri Mahkemesi'nde yargılanan Orakoğlu, Batı Çalışma Grubu'nun gizJi ihtiyaçlan belgesi- ni, dönemin Içişleri Bakanı Meral Akşener'e vermekle suçlanmış, da- ha sonra 5 sanıkla birlikte beraat et- mişti. "ÇiDerÖzelOrgütü'' diye ad- landınlan ekibin önemli isimlerin- den biri olarak gösterilen Orakoğlu, Genelkurmay Başkanhğı'na "teleku- lakyerfcştirmekle" de suçlanmıştı. su tlçe Başkanı Necati Akun yö- netim kurulunun 10 üyesi, 7 aday adayı bulunmasına kar- şın aday olarak AKP Grupbaş- kanvekili Fanık Çeük'ın da- nışmanı Orhan Özcü'nün açık- lanmasına tepki göstererek is- tifa ettiler. Parti içindeki tartış- malan sona erdirmek için aday adaylık başvurusunda bulunan- lar belediye ve il genel mecli- si üyeliklerine kaydınlıyor. AKP'nin Denizli belediye başkan adayı olarak NihatZey- bekçi'yi belirlemesinin ardın- dan, merkez ilçe ve 15 belde yö- netimi toplu olarak istifa etti. AKP Merkez llçe Başkanı Me- tin Karakurt, yaklaşık lOOOis- tifacının katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, 3 Kasrm seçimlerinin ardından partinin istilaya uğradığını ve siyaseti kirleten kişilerin aday gösteril- diğini söyledi. AKP'den 3 aday Kadının adı yok MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - AKP, 28 Mart'ta yapılacak yerel se- çimlerdeki il ve ilçe aday- lan arasında sadece 3 ilçe- de kadın belediye başkan adayı gösterecek. En az kadın aday gösteren partı- lerden olan AKP'nin kadı- na bakışı, partinin yaptığı ankete de yansıdı. Kadın kollannın 7 Ocak'ta baş- lattığı ve "Beledrve başka- nınızın bir kadın obnasını ister misiniz?" sorusunun yöneltıldığı ankete sade- ce 151 kişi katıldı. AKP 28 Mart seçımle- ri için en az kadın aday gösteren partilerden birisi oldu. AKP'nin ıl bazında kadın belediye başkan ada- yı bulunmazken, sadece 3 ilçede kadın adaya yer ve- nldi.AKPKonyaYahhü- yük'te Asuman Topkar. tzmir-Dildli 'de NesibeÖr- s ile Giresun-Doğankent'te de Nazmiye Kabadayı'yı aday gösterdi. AKP'lile- rin. kadın adaylara ilgisiz- lıği internet üzerinden ya- pılan ankete de yansıdı. Iktidar partisindeki ka- dm adayının azlığı, kadın örgütleri tarafindan da tep- kiyle karşılandı. KA-DER Ankara Şubesi Başkanı İlknurÜstün,AKP'nin ilk önce yüzde 30 kadın ko- tası koyacağını açıkladı- ğını ancak hemen ardın- dan bu sözünden geri adım attığına işaret etti. AKP'ye çok sayıda ka- dın aday başvurusu oldu- ğunu ancak hiçbirisinin aday yapılmadığını dile getiren Üstün, "Uyumpa- kederi 8e,demokratik Tür- kiye laflan ile demokrat olunmuyor. Cins aynmcı- hğıyapançağdaşlıktansöz edemez" diye konuştu. Uçan Süpürge Genel Koordinatörü HalimeGü- ner de yerel yönetimlerde "rantveçıkarilişkfleri' 1 ol- duğunu dile getirerek, er- keklerin "bu tarafi" kay- betmek istemediklerini söyledi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Muhafazakâriann meclisteçoğun- luğu ele geçirmesinin ortaya çıkma- sından bu yana, bazı yorumcular Iran'da reform rüyasının sona erdiği saptamasını yapıyorlar. Iran'ı yakın dönemde zıyaret etmiş, oradaki ge- lişmeleri dikkatle izleyen birisi ola- rak, ben bu yorumun Iran'daki ger- çeği yansıtmadığına inanıyorum. Ne- denlerini şöyle sıralayabilirim: Ülke çapında yüzde 50 katılımın, Iran gibi otoriter bir ülke için dikkate alınacak büyük birtepkiyi ifade etti- ğini düşünüyorum. Bu yüzde 50 ka- tılımın içinde bir kısım reformcu oy- larda bulunuyor. Çünkü reformcula- rın bir kısmı seçimleri boykot eder- ken bir kısmı seçimlere katıldı. örne- ğin Cumhurbaşkanı Hatemi yanlısı re- formcu siyasi ittifak partileri seçim- lere girdiler, adaylar gösterdiler, bir kı- sım adaylan da milletvekili seçildi. O nedenle yüzde 50 oyun tamamı mu- hafazakârlara ait degil.. Ikinci ve önemli bir ölçü Tahran'da- ki katılımdır. Tahran'daki katılım yüz- İran'da Reform Rüyası Bitti mi? de 28.11. Yani Tahran seçmenlerinin yüzde 70'inden fazlası seçimleri boy- kot etti. Tahran, Iran'ın siyasi, kültü- rel ve entelektüel merkezidir. Tahran siyasi mücadelenin odak noktasıdır. Muhafazakâr iktidar mekanizması da Tahran'dadır. Köylük bölgelerde yüz- de 60'ın üzerinde bir katılım söz ko- nusu. Toplumun en dinamik kesim- lerinin yaşadığı şehirlerde katılım dü- şük. Hele Tahran'da çok düşük. Tah- ran'daki siyasi potansiyel değişimin isteğinin en büyük dinamiği olmaya deyam edecektir. Üçüncü olarak Iran'daki çarşı es- nafıdır. Çarşı esnafı uzun zamandır muhafazakârfara olan desteğini kes- ti. Sebebi de çok açık, ülkenin bütün kaynaklan muhafazakâr bürokrasi- nin tekelinde. Onlar serbest piyasa ekonomisinin önündeki en büyük en- gel. Bu nedenle çarşı esnafı bu bü- rokratik yapıdan zarar görüyor ve bu nedenle reform hareketine destek veriyor. Toplum içinde reformculara bir tep- ki vardı. iran'da konuştuğumuz he- men herkes reformculann mecliste- ki çoğunluğu elde tutmalanna karşın bir iş yapamadıklanndan yakınıyor- du. Çünkü mecliste çıkan bütün ka- nunlar Anayasayı Koruyucular Kon- seyi'ne takılıyor ve yürürlüğe girmi- yordu. Reformcuların eli kolu bağlı durumdaydı. Bu nedenle meclis için- deki reformcular, halk için pek umut veren bir güç olmaktan çıkmışlardı. • • • İran'da bundan sonra neler olabi- lir? öncelikle, muhafazakârların içi- ne kapanık bir siyaset izlemeleri de- mek, ekonominin daha da kötüye gitmesi demek. Halkın muhafazakâr- lara olan tepkisinin temelinde ekono- mik durumun bir türlü düzelmemesi yatıyor. Muhafazakârlar yönetimin- de bu durum düzelebilir mi? Burada da muhafazakârlar içinde iki eğilim ça- tışacak, yeni muhafazakârlar diye ad- landırılan bir kesim ılımlı bir şekilde reformların sürdürülmesini ve Batı'yla daha sıcak ilişkiler kurulmasını sa- vunuyor. Muhafazakârlar arasındaki bu farklılık önümüzdeki dönem da- ha netleşebilir. Çünkü halktan gelen değişim baskısı onlann üzerinde ar- tarak sürecektir. Ikinci ihtimal sertlik yanlısı muha- fazakârların duruma egemen olma- sıdır. Bu az bir ihtimal de olsa gerçek- leşirse, Iran'ın içine kapanması hız- lanır. Ekonomik ambargo daha da derinleşir, bu ekonomik durumun da- ha da bozulması anlamına gelir ki bu, hoşnutsuzlukları daha da arttınr ve iç muhalefeti sertleştirir. iç baskının ve muhalefetin sertleşmesi demek dış müdahale koşullannın da artması an- lamına gelir. Böylesi bir durumda iç muhalefe- tin dışanyla işbiriiği eğilimi de güçle- nir ve işler iyice karışır. Sonuç olarak İran'da, seçim so- nuçlan da gösteriyor ki çok güçlü bir değişim isteği var. Tahran'daki oy yüzdesini çok önemsemek gereki- yor. Çünkü birçok önemli kavga Tah- ran'da cereyan edecek. Tahran'da çok güçlü bir muhalefet olduğu gün gibi aşikar. Aydınlar, bilim insanlan, öğ- renciler, çarşı esnafı Iran'ın kaderini tayin edecek önemde bir ağıriıktır. Orada çıkacak her mücadele ve ça- tışma Iran'a yayılabilir. Burada iki ihtimal söz konusu, mu- hafazakârlar ya sertliği seçecekler ve iç çatışmayı kışkırtacaklar, ya da adım adım değişim isteğine onlar da bo- yun eğecekler. Hangisini seçerierse seçsinler, Iran'daki büyük değişim potansiyelini engelleyip durduramaz- lar. Iran önümüzdeki dönemlerde önemli siyasi gelişmelere gebe. He- nüz rüya falan bitmiş değil. Belki de yeni başlıyor. GLOBALPOLITIKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Tentagon Kıyameti GÖPdü' (1) Insanlığın geleceğini tehdit eden küresel iklim de- ğişiklıkleri üzerine yapılan çalışmalarda dikkatler uzun dönemli (100 yıl) tedrici gelişmelerden, kısa dönem- li ani dönüşüm olasılıklan üzerine kaymaya başla- dı. Pazartesi günü Cumhuriyet'teaktanlan Penta- gon raporu bu küresel iklim değişikliğine ilişkin olasılıklann artıkjeopolitik hesaplaradahil edilme- ye başlandığını gösteriyor. Gelip kapıya dayandı 1960'larda, çevre sorunlanna ilişkin ilk siyasi tar- tışmalar başladığında sol "çevreciliğin", dikkatle- rin stratejik hedef üzerinde yoğunlaştırılmasını en- gelleyen bir "burjuva refleks" olduğunu düşün- dü. Daha sonra, "sol popülizm" ve Stalinist, kal- kınmacı perspektiflerin etkileriyle "Emperyalistler sanayileştiler, şimdibizim sanayileşmemizi engel- lemek istiyoriar" anlayışı çevrenın tahribatıyla, 200 yıllık toplumsal ekonomik ilişkıler arasında doğru- dan bir bağlantı kurulmasını, gerçekten radikal po- litikaların oluşturulmasını engelledi. Bu arada her şey "eskisi" gibi devam etti, hat- ta "küreselleşme" döneminde baş döndürücü bir hız kazandı. Son 5 yıldır yaşanan gelişmeler (aşırı sıcaklar, sert kışlar, fırtınalar, seller, orman yangın- lannda görülen artışlar, kınlan buzdağlan) küresel iklim değişikliklerıne bağlı felaketlerin gelip kapı- mıza dayandığını gösterdi. 2001 'de Hükümetler Arası İklim Paneli, son elli yıldaki değişimlerin büyük bir bölümünün insan etkinliklerinden kaynaklandığını belgeledi. 2002'de ABD Ulusal Bilimler Akademisi'nın bir raporu, bu etkinlikler "ani değişikliklere yol açabilir" sonucu- naulaştı. İklim dinamik bir sistem olduğundan, ni- celiksel birikimlerin etkisiyle beklenmedik bir an- da, ani bir sıçramayla nitelik değiştirebilirdi. Kutup buzullannın derinlıklerinden çıkanian örneklerdün- ya tarihinde ani iklim değişiklerinin birçok kez ya- şandığını gösteriyordu. Geçen yıl konu Davos'ta da gündeme alındı, ani iklim degişikliklerinin ola- sı boyutları, etkileri üzerinde duruldu. önce 26 Ocak'ta ABD iş çevrelerinin dergisi Fortune'de, pazar günü de Observer'de aynntılı biçimde akta- nlan Pentagon raporu artık bu tartışmalann jeost- ratejik planlama çalışmalan kapsamına alınmaya başlandığını gösteriyor. Gerçekçi ol... Iklım değişikliğine yol açan etkinlikler, aslında meta üretiminden, kâr maksimizasyonundan, üret- kenlik saplantısından, piyasa mekanizmasından, tüketim toplumundan, kısacası kapitalist üretim tarzından kaynaklanmıyor mu? Insanın, uzun dö- nemli yaşamsal kaygılanna duyarsız bu üretim tar- zının, küresel serbest piyasa oluşturma projesiy- le, hızlanarak, toplumsal denetimden tümüyle çık- tığı da bir gerçek değil mi? Dahası, son birkaç yıl- dır emperyalizm, hegemonyacı (dolaylı) kontrol, yerini imparatorluk kurmaya yönelik, militarist ge- lişmelere, savaşlara, açık işgale bırakmaya başla- madı mı? Böyle bir ortamda hazırianan Pentagon raporu, ABD militarist çevrelerinin, iklim sisteminde, tüm insanlığın kaderini belirieyecek bir küresel çöküş olasılığını, yalnızca kendi ulusunun, kültürünün merceğinden görmesi, Nazi Almanyası'nın III. Re- ich ruhunu anımsatmıyor mu? Rapor, çok daha sal- dırgan, acımasız, yıkıcı, militarist politikalann, ulu- sal çıkar adına daha kolay hayata geçirilmesine ze- min hazıriamıyor mu? Tüm bu gelişmeler/olasılık- lar diğer ulus devletlerin, kendilerini koruma kay- gısıyla başta enerji, su ve gıda kaynaklan üzerin- de büyük çaplı çatışmalara, soykınmlara, karşılık- lı "engelleyici vuruşlara" varacak tepkilerine ne- den olmayacak mı? Imparatoriuğun saldırısı küresel direnişı gerekli kılarken ani iklim değişikliğinin olası etkilerine kar- şı savunma gereksinimi, ulusal kaynaklan ve eko- nomileri, çoğu kez militaristleşerek koruma reflek- sine yol açarak bir "fasit daire" oluşturmayacak mı? Sanınm tam bu noktada bir çatışkı (antinomi) oluşuyor: İmparatorluk küresel bir olgu olduğu için küresel direniş/iklim sistemindeki çöküş ulusal alanda hissedileceğı için, etkilerine karşı ulusal sa- vunma. Acaba, bu çatışkının bir yanına öncelik verip diğerini ona tabi kılarak ya da diyalektik bir sentezi amaçlayarak bir tutum alınabilir mi? An- cak, çatışkının taraflannın her ikisinden birden kay- naklanan bir sorun var! Hangi tarafa öncelik verir- sek verelim, "kıyameti" engelleyecek bir duruma ulaşamıyoruz! Oyleyse, bu çatışkının taraflarından birini diğerine tabi kılmadan, bizzat bu çatışkının kendisini hedef alan bir tutum gerekmez mi? Doğru tutum üzerinde düşünmeye başlarken acaba, şöyle bir saptama bir başlangıç noktası oluşturabilir mi? Bugün artık azgelişmiş ülkelerin (dolayısıyla dünya nüfusunun yüzde 80'inin), tüm insanlığın geleceğini tehdit etmeden, gelişmiş ül- kelerin tüketim normlarına "refarı "düzeyine, ulaş- maları olanaklı değil. Öyleyse bu denklemi tersine çevirmek, onlara yetişmeye çalışmak yerine onlar- dan tüm insanlık adına, tüketim normlannı değiş- tirmelerini, zaten çoğu kez azgelişmiş ülkelerin sır- tından (sömürgecilik) elde ettikleri refahı, artık dün- yanın geri kalanıyla paylaşmalannı istemek gerek- mez mi? Esas gerçekçi tutum bu "imkânsızı" ta- lep etmek değil mi? (1) Cumhuriyet, 25, Şubat, 2004 TİHV'den Erdoğan'a mektup • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye însan Haklan Vakfı (TtHV) Başkanı Yavuz Önen, UlucanlarCezaevi'nde 1999'da gerçekleştirilen operasyonda yaşamını yitiren mahkûmlardan Nevzat Çiftçi'nin cenazesine katılanlar hakkında açılan davayla ilgili olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazdı. Önen, 13 Şubat'taki duruşmada 31 kişi hakkında değişik sürelerde hapis cezası verildiğini kaydederek bu cezalara karşın Çiftçi'nin de ölümüne neden olan operasyonun sorumlulan hakkında hiçbir işlem yapılmadığını aktardı. Önen, "Insan haklan savunuculannın, işkenceye karşı mücadele edenlerin bu faaliyetlerinden ötürü takibata uğratılması ve esas olarak işkenceyle ilgili takibattan kaçınıhnası, işkenceye göz yummak ve işkenceyi teşvik etmektir" dedi. *.-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear