Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2004 ÇARŞAMBA
HABERLER
AKP'nin irtica soruşturması geçirmiş isimlerden yaptığı atamalann devlete maliyeti 100 milyar
Oğretmenevinde yolsuzlukEVRÎMKAYA
AKP'nin Milli Eğitim'de kadrolaş-
ma faaliyetleri kapsamında, Vali Erol
Çakır Öğretmenevi'ne adı daha önce
yolsuzluk ve taciz olaylanna kanşan
Mehmet Aytan müdür vekih, hakkın-
da irticai faaliyetlere kanştığı gerek-
çesiyle1
*\önetidBk\apanıaz" karan ve-
rilen Hüseyin Ceylan \ e Ersan Yetişen
de müdür yardımcısı olarak atandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, Aytan hakkın-
da gıda, tekstil alımı gibi çok sayıda
alanda yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle
soruşturma başlattı.
Tesisleri ile beş yıldızlı otel görünü-
mündeki Vali Erol Çakır Öğretmene-
vi'nde, kurum açıldığı günden bu ya-
na sorunlar bitmedi. Atanan ilk müdür-
• İstanbul Vali Erol Çakır Öğretmenevi, AKP'nin kadrolaşma çabalannın kurbanı oldu. Adı
daha önce yolsuzluk ve taciz olaylanna kanşan Mehmet Aytan'm müdür vekili, irtica
soruşturması geçinniş Hüseyin Ceylan ve Ersan Yetişerf in de müdür yardımcısı olarak atandığı
kurumda havludan ete kadar her konuda yolsuzluk yapıldığı ortaya çıktı.
lerden Mehmet Emin Bozkurt. yol-
suzluk yaptığı gerekçesiyle görevden
alındı. Bozkurt'tan sonra öğretmene-
vinin müdürvekilliğine Faik Reşıt Unat
Ilköğretim Okulu müdür yardımcısı
Mehmet Aytan atandı. Aytan hakkın-
da okul kooperatifînde yolsuzluk yap-
tığı gerekçesiyle çok sayıda soruştur-
ma açılmış ve adı kız öğrencileri taciz
olaylanna kanşmışn. Ögretmene\ı mü-
dür vekilliği görevine gelen Aytan "ın
ilk işi aralannda demokrat kımlıkleriy-
le tanınan müdür yardımcılanrun da bu-
lunduğu yaklaşık 30 personeli işten
çıkarmak oldu.
Aytan'ın operasyonunun ardından
kununun müdür yardımcılığı vekilli-
ğine, daha önce çalıştığı Kadıköy Imam
Hatip Lısesi'nden "irtkai faaliyetleri
gerekçesiyle'' ahnarak yöneticilik ya-
pamayacağı kararlaştınlan Hüseyin
Ceylan atandı. Kadrolaşma Ceylan ile
son bulmadı. Kurumun halkla ilişkıler
sorumlusu olarak Kadıköy llçe Milli
Eğitim Müdürlüğü"nde şube müdü-
rüyken parakarşıhğıdiplomaverilme-
si olayına adı kanşarak yöneticilik ya-
pamaz karan verilen Ersan Yetişen gö-
revlendirildi.
Aytan göreve geldikten sonra kuru-
mun ışleyişinde de değişmeler başla-
dı. Alışveriş yapılan yerler değışn'ril-
di, yeni anlaşmalar yapıldı. Anlaşma-
lardan biri kurumun su ihtiyacının kar-
şılanması için Ayhan Albayrakadh ki-
şiye ait Öz-Ay Gıda Taşımacılık ve Tu-
rizm Şirketi'yle yapıldı. Ancak sade-
ce su için anlaşılan firmadan Kasım
2003 te "19milyar3yüz22milyon500
bûı" lira değerinde toplam 1050 adet
ne\Tesim, çarşaf, yastık kılıfi ile 100'ü
banyo havlusu olmak üzere 200 adet
Özdilek havlu alındı.
Alınan ev tekstili ürünlerinin belir-
li bir marka ve kalıtesi bulunmazken
Özdilek perakende satış mağazalann-
da 3 milyon 250 bin liraya satılan yüz
havlulannın her bın için 10 milyon, 12
milyon olan banyo havlulan için ise 21
milyon lira ödendi.
Zamlıetier
Aytan'ın et aldığı Kadıköy'dekı Bal
Et Et ve Et Mamullen Gıda Sanayi Ti-
caret Limited Şirketı de yüksek fiyat-
lanyla öğretmenevini yılda 30 milyar-
lık zarara uğrattı. Firmanın Kasım 2003
kırmızı et fiyatlan 12 milyon, beyaz et
ise 6 milyon 500 bin lira iken aynı ta-
rihlerde çok sayıda firmanın fiyatlan
7 ile 2 milyon olarak belirlendı.
CHP adayına baskı iddiası
Amcaoğlu
Aksu çekildi
MAHMUTORAL
DtYARBAMR- AKP'li Içışlen Bakanı Ab-
dülkadir Aksu, CHPnın Diyarbakır Büyük-
şehir belediye başkan adayı olarak açıkladığı
Kenan Aksu'ya baskı yaparak adaylıktan
vazgeçirdi. AKP'de akrabalann başka partide
siyaset yapmasına tahammül edılmiyor. Bu-
nun bir örneği Diyarbakır'da yaşandı. CHP
Genel Merkezı, Diyarbakır'ın
Terkan bölgesinde yerleşik,
kalabalık bir aileden olan Ab-
dulkadir Aksu'nun amcasının
oğlu işadamı Kenan Aksu'yu
büyükşehir belediye başkan
adayı olarak açıkladı. Ancak
bu durum Bakan Aksu'yu
kızdırdı. Edinilen bilgıye göre
Aksu, telefon ederek öfkeyle
Kenan Aksu'nun adaylığını
geri çekmesini istedi. Ba-
kan'ın baskısına dayanamayan Kenan Aksu,
CHP Genel Merkezi'ne başvurarak adaylık-
tan azlini istedi. Açıklamak istemediği ge-
rekçelerle adaylıktan çekildiğinı belirten Ak-
su, hiçbir parti ile organik bağı olmadığını,
ancak CHP'li milletvekillerinin kendisinden
aday olmasını istediğini öne sürdü.
Abdülkadir Aksu
HUSET» cROOCAH
VEUOEOEOĞLU
_ 18S3
Velidedeoğlu anıldı
Atatûrkçü Düşünce Dernegi (ADD) Onursal Genel
Başkanı Ord. Prof. Hıfn Veidet Velidedeoğlu,
öiümünün 12. yılında mezan başında anıldı. Törende
Meriç Velidedeoğlu, eşi Hıfn VeMet Velidedeoğlu ve
arkadaşlannın 1923 devrimi için çok önemti kişiler
okluğunu beürterek "Onlar Atatürk'ün toprağa
aröğj tohıunu sulayan bir kuşakü. Bu kuşak
üyeierinin bıraknğı belge ve anılar yok olup gidiyor.
Bu beigeleri toplayacak bir enstirü yapılmasını
istiyorum ve gerekHbğine yürekten inanryorum" dedi
ADD İstanbul tl Merkez Şube Başkanı Yemh'ha Türk
ise VeBdedeoğlu'nun Cumhuriyet de\Tİmlerine
sonuna kadar sahip çıküğnu vurgulayarak "Bizler
ûzerimize düşeni yerine getiremedik. Devrimler
yanm kaldı. Ama ne olursa obun devrimleri
tamamlavacağız. Bu karanhğı kaldınp atacağız" dhe
konuştu. (Fotoğraf: SEVCAN ÖZDEMÎR)
Adaylann kesinleşmesi üzerine çok sayıda il ve ilçede protesto gösterileri yapıldı
AKP'de istifafiıryasıbaşladıYürt Haberleri Senisi -
AKP'de belediye başkan aday-
lıklan kesinleşince partı içınde
tartışmalar da büyüdü. Yalova
Belediye Başkanı Yakup Ko-
çal, Başbakan RecepTayyipEr-
doğan'ın kendisini aldamğını id-
dia ederek bağımsız aday ola-
cağını açıkladı. Bursa ve Nev-
şehir il örgütlerinde de açıkla-
nan adaylara tepki gösteren çok
sayıda partili istifa effi.
AKP'den belediye başkan
aday adayı olan Yakup Koçal,
Yalova'da AKP'nin adayıru Bar-
baros Binicioğhı olarak belirle-
mesine tepki gösterdi. Ergun
Düğün Salonu'nda yaklaşık 3
bin kişiyle birlikte toplantı dü-
zenleyen Koçal, "Beni AKP'ye
Başbakan davet ettL Son 2 ay
içersinde 4 kez anket çahşması
yapıldı. 6 aday adayı arasından
en fazla ben aldım. Ancak, 6
aday adayı arasında en az oyu
alan kişi AKP tarafindan aday
gösterfldL AKP'de demokratik
kaahmın yerine farkh üışküer-
leadaytespitminvBpüdığırugör-
dük""dedi.
Koçal, konuşmasmın ardın-
dan toplulukla birlikte Cumhu-
riyet Meydanı'nda yürüyüşe
geçti. Uğur Mumcu Kültür Mer-
kezı önünde kalabalığa seslenen
Koçal, Yalova bağımsız beledi-
ye başkan adayı olduğunu be-
lirtti.
AKP'den istifa eden Nevşe-
hir Belediye Başkanı Yalçın
Demir de yerel seçimlere ba-
ğımsız olarak gireceğini açık-
ladı.
AKP Bursa örgütünde aday-
lann belirlenmesiyle başlayan
kavga istifalara dönüşüyor. Gür-
Köstebek davası sanığı askeri mahkemede yargılanmıştı
GP'nin Eskişehir adayı Orakoğlu
CANHACIOĞLU
ESKtŞEHİR - Genç Parti (GP),
son genel seçimlerde Türkiye gene-
linde en çok oy aldığı illerin başın-
da gelen Eskişehir'de, " köstebekda-
vaa"nın sanıİdanndan, eski Emni-
yet Genel Müdürlüğü tstihbarat Da-
iresi Başkanvekili Bülent Orakoğ-
hı'nu belediye başkan adayı göster-
di. 1997 yılında DenizKuvvetleri Ko-
mutanlığı Askeri Mahkemesi'nde
yargılanan Orakoğlu, Batı Çalışma
Grubu'nun gizJi ihtiyaçlan belgesi-
ni, dönemin Içişleri Bakanı Meral
Akşener'e vermekle suçlanmış, da-
ha sonra 5 sanıkla birlikte beraat et-
mişti. "ÇiDerÖzelOrgütü'' diye ad-
landınlan ekibin önemli isimlerin-
den biri olarak gösterilen Orakoğlu,
Genelkurmay Başkanhğı'na "teleku-
lakyerfcştirmekle" de suçlanmıştı.
su tlçe Başkanı Necati Akun yö-
netim kurulunun 10 üyesi, 7
aday adayı bulunmasına kar-
şın aday olarak AKP Grupbaş-
kanvekili Fanık Çeük'ın da-
nışmanı Orhan Özcü'nün açık-
lanmasına tepki göstererek is-
tifa ettiler. Parti içindeki tartış-
malan sona erdirmek için aday
adaylık başvurusunda bulunan-
lar belediye ve il genel mecli-
si üyeliklerine kaydınlıyor.
AKP'nin Denizli belediye
başkan adayı olarak NihatZey-
bekçi'yi belirlemesinin ardın-
dan, merkez ilçe ve 15 belde yö-
netimi toplu olarak istifa etti.
AKP Merkez llçe Başkanı Me-
tin Karakurt, yaklaşık lOOOis-
tifacının katıldığı toplantıda
yaptığı konuşmada, 3 Kasrm
seçimlerinin ardından partinin
istilaya uğradığını ve siyaseti
kirleten kişilerin aday gösteril-
diğini söyledi.
AKP'den 3 aday
Kadının
adı yok
MUSTAFA ÇAKIR
ANKARA - AKP, 28
Mart'ta yapılacak yerel se-
çimlerdeki il ve ilçe aday-
lan arasında sadece 3 ilçe-
de kadın belediye başkan
adayı gösterecek. En az
kadın aday gösteren partı-
lerden olan AKP'nin kadı-
na bakışı, partinin yaptığı
ankete de yansıdı. Kadın
kollannın 7 Ocak'ta baş-
lattığı ve "Beledrve başka-
nınızın bir kadın obnasını
ister misiniz?" sorusunun
yöneltıldığı ankete sade-
ce 151 kişi katıldı.
AKP 28 Mart seçımle-
ri için en az kadın aday
gösteren partilerden birisi
oldu. AKP'nin ıl bazında
kadın belediye başkan ada-
yı bulunmazken, sadece 3
ilçede kadın adaya yer ve-
nldi.AKPKonyaYahhü-
yük'te Asuman Topkar.
tzmir-Dildli 'de NesibeÖr-
s ile Giresun-Doğankent'te
de Nazmiye Kabadayı'yı
aday gösterdi. AKP'lile-
rin. kadın adaylara ilgisiz-
lıği internet üzerinden ya-
pılan ankete de yansıdı.
Iktidar partisindeki ka-
dm adayının azlığı, kadın
örgütleri tarafindan da tep-
kiyle karşılandı. KA-DER
Ankara Şubesi Başkanı
İlknurÜstün,AKP'nin ilk
önce yüzde 30 kadın ko-
tası koyacağını açıkladı-
ğını ancak hemen ardın-
dan bu sözünden geri adım
attığına işaret etti.
AKP'ye çok sayıda ka-
dın aday başvurusu oldu-
ğunu ancak hiçbirisinin
aday yapılmadığını dile
getiren Üstün, "Uyumpa-
kederi 8e,demokratik Tür-
kiye laflan ile demokrat
olunmuyor. Cins aynmcı-
hğıyapançağdaşlıktansöz
edemez" diye konuştu.
Uçan Süpürge Genel
Koordinatörü HalimeGü-
ner de yerel yönetimlerde
"rantveçıkarilişkfleri'
1
ol-
duğunu dile getirerek, er-
keklerin "bu tarafi" kay-
betmek istemediklerini
söyledi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Muhafazakâriann meclisteçoğun-
luğu ele geçirmesinin ortaya çıkma-
sından bu yana, bazı yorumcular
Iran'da reform rüyasının sona erdiği
saptamasını yapıyorlar. Iran'ı yakın
dönemde zıyaret etmiş, oradaki ge-
lişmeleri dikkatle izleyen birisi ola-
rak, ben bu yorumun Iran'daki ger-
çeği yansıtmadığına inanıyorum. Ne-
denlerini şöyle sıralayabilirim:
Ülke çapında yüzde 50 katılımın,
Iran gibi otoriter bir ülke için dikkate
alınacak büyük birtepkiyi ifade etti-
ğini düşünüyorum. Bu yüzde 50 ka-
tılımın içinde bir kısım reformcu oy-
larda bulunuyor. Çünkü reformcula-
rın bir kısmı seçimleri boykot eder-
ken bir kısmı seçimlere katıldı. örne-
ğin Cumhurbaşkanı Hatemi yanlısı re-
formcu siyasi ittifak partileri seçim-
lere girdiler, adaylar gösterdiler, bir kı-
sım adaylan da milletvekili seçildi. O
nedenle yüzde 50 oyun tamamı mu-
hafazakârlara ait degil..
Ikinci ve önemli bir ölçü Tahran'da-
ki katılımdır. Tahran'daki katılım yüz-
İran'da Reform Rüyası Bitti mi?
de 28.11. Yani Tahran seçmenlerinin
yüzde 70'inden fazlası seçimleri boy-
kot etti. Tahran, Iran'ın siyasi, kültü-
rel ve entelektüel merkezidir. Tahran
siyasi mücadelenin odak noktasıdır.
Muhafazakâr iktidar mekanizması da
Tahran'dadır. Köylük bölgelerde yüz-
de 60'ın üzerinde bir katılım söz ko-
nusu. Toplumun en dinamik kesim-
lerinin yaşadığı şehirlerde katılım dü-
şük. Hele Tahran'da çok düşük. Tah-
ran'daki siyasi potansiyel değişimin
isteğinin en büyük dinamiği olmaya
deyam edecektir.
Üçüncü olarak Iran'daki çarşı es-
nafıdır. Çarşı esnafı uzun zamandır
muhafazakârfara olan desteğini kes-
ti. Sebebi de çok açık, ülkenin bütün
kaynaklan muhafazakâr bürokrasi-
nin tekelinde. Onlar serbest piyasa
ekonomisinin önündeki en büyük en-
gel. Bu nedenle çarşı esnafı bu bü-
rokratik yapıdan zarar görüyor ve bu
nedenle reform hareketine destek
veriyor.
Toplum içinde reformculara bir tep-
ki vardı. iran'da konuştuğumuz he-
men herkes reformculann mecliste-
ki çoğunluğu elde tutmalanna karşın
bir iş yapamadıklanndan yakınıyor-
du. Çünkü mecliste çıkan bütün ka-
nunlar Anayasayı Koruyucular Kon-
seyi'ne takılıyor ve yürürlüğe girmi-
yordu. Reformcuların eli kolu bağlı
durumdaydı. Bu nedenle meclis için-
deki reformcular, halk için pek umut
veren bir güç olmaktan çıkmışlardı.
• • •
İran'da bundan sonra neler olabi-
lir? öncelikle, muhafazakârların içi-
ne kapanık bir siyaset izlemeleri de-
mek, ekonominin daha da kötüye
gitmesi demek. Halkın muhafazakâr-
lara olan tepkisinin temelinde ekono-
mik durumun bir türlü düzelmemesi
yatıyor. Muhafazakârlar yönetimin-
de bu durum düzelebilir mi? Burada
da muhafazakârlar içinde iki eğilim ça-
tışacak, yeni muhafazakârlar diye ad-
landırılan bir kesim ılımlı bir şekilde
reformların sürdürülmesini ve Batı'yla
daha sıcak ilişkiler kurulmasını sa-
vunuyor. Muhafazakârlar arasındaki
bu farklılık önümüzdeki dönem da-
ha netleşebilir. Çünkü halktan gelen
değişim baskısı onlann üzerinde ar-
tarak sürecektir.
Ikinci ihtimal sertlik yanlısı muha-
fazakârların duruma egemen olma-
sıdır. Bu az bir ihtimal de olsa gerçek-
leşirse, Iran'ın içine kapanması hız-
lanır. Ekonomik ambargo daha da
derinleşir, bu ekonomik durumun da-
ha da bozulması anlamına gelir ki bu,
hoşnutsuzlukları daha da arttınr ve iç
muhalefeti sertleştirir. iç baskının ve
muhalefetin sertleşmesi demek dış
müdahale koşullannın da artması an-
lamına gelir.
Böylesi bir durumda iç muhalefe-
tin dışanyla işbiriiği eğilimi de güçle-
nir ve işler iyice karışır.
Sonuç olarak İran'da, seçim so-
nuçlan da gösteriyor ki çok güçlü bir
değişim isteği var. Tahran'daki oy
yüzdesini çok önemsemek gereki-
yor. Çünkü birçok önemli kavga Tah-
ran'da cereyan edecek. Tahran'da
çok güçlü bir muhalefet olduğu gün
gibi aşikar. Aydınlar, bilim insanlan, öğ-
renciler, çarşı esnafı Iran'ın kaderini
tayin edecek önemde bir ağıriıktır.
Orada çıkacak her mücadele ve ça-
tışma Iran'a yayılabilir.
Burada iki ihtimal söz konusu, mu-
hafazakârlar ya sertliği seçecekler ve
iç çatışmayı kışkırtacaklar, ya da adım
adım değişim isteğine onlar da bo-
yun eğecekler. Hangisini seçerierse
seçsinler, Iran'daki büyük değişim
potansiyelini engelleyip durduramaz-
lar. Iran önümüzdeki dönemlerde
önemli siyasi gelişmelere gebe. He-
nüz rüya falan bitmiş değil. Belki de
yeni başlıyor.
GLOBALPOLITIKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Tentagon Kıyameti
GÖPdü' (1)
Insanlığın geleceğini tehdit eden küresel iklim de-
ğişiklıkleri üzerine yapılan çalışmalarda dikkatler uzun
dönemli (100 yıl) tedrici gelişmelerden, kısa dönem-
li ani dönüşüm olasılıklan üzerine kaymaya başla-
dı. Pazartesi günü Cumhuriyet'teaktanlan Penta-
gon raporu bu küresel iklim değişikliğine ilişkin
olasılıklann artıkjeopolitik hesaplaradahil edilme-
ye başlandığını gösteriyor.
Gelip kapıya dayandı
1960'larda, çevre sorunlanna ilişkin ilk siyasi tar-
tışmalar başladığında sol "çevreciliğin", dikkatle-
rin stratejik hedef üzerinde yoğunlaştırılmasını en-
gelleyen bir "burjuva refleks" olduğunu düşün-
dü. Daha sonra, "sol popülizm" ve Stalinist, kal-
kınmacı perspektiflerin etkileriyle "Emperyalistler
sanayileştiler, şimdibizim sanayileşmemizi engel-
lemek istiyoriar" anlayışı çevrenın tahribatıyla, 200
yıllık toplumsal ekonomik ilişkıler arasında doğru-
dan bir bağlantı kurulmasını, gerçekten radikal po-
litikaların oluşturulmasını engelledi.
Bu arada her şey "eskisi" gibi devam etti, hat-
ta "küreselleşme" döneminde baş döndürücü bir
hız kazandı. Son 5 yıldır yaşanan gelişmeler (aşırı
sıcaklar, sert kışlar, fırtınalar, seller, orman yangın-
lannda görülen artışlar, kınlan buzdağlan) küresel
iklim değişikliklerıne bağlı felaketlerin gelip kapı-
mıza dayandığını gösterdi.
2001 'de Hükümetler Arası İklim Paneli, son elli
yıldaki değişimlerin büyük bir bölümünün insan
etkinliklerinden kaynaklandığını belgeledi. 2002'de
ABD Ulusal Bilimler Akademisi'nın bir raporu, bu
etkinlikler "ani değişikliklere yol açabilir" sonucu-
naulaştı. İklim dinamik bir sistem olduğundan, ni-
celiksel birikimlerin etkisiyle beklenmedik bir an-
da, ani bir sıçramayla nitelik değiştirebilirdi. Kutup
buzullannın derinlıklerinden çıkanian örneklerdün-
ya tarihinde ani iklim değişiklerinin birçok kez ya-
şandığını gösteriyordu. Geçen yıl konu Davos'ta
da gündeme alındı, ani iklim degişikliklerinin ola-
sı boyutları, etkileri üzerinde duruldu. önce 26
Ocak'ta ABD iş çevrelerinin dergisi Fortune'de,
pazar günü de Observer'de aynntılı biçimde akta-
nlan Pentagon raporu artık bu tartışmalann jeost-
ratejik planlama çalışmalan kapsamına alınmaya
başlandığını gösteriyor.
Gerçekçi ol...
Iklım değişikliğine yol açan etkinlikler, aslında
meta üretiminden, kâr maksimizasyonundan, üret-
kenlik saplantısından, piyasa mekanizmasından,
tüketim toplumundan, kısacası kapitalist üretim
tarzından kaynaklanmıyor mu? Insanın, uzun dö-
nemli yaşamsal kaygılanna duyarsız bu üretim tar-
zının, küresel serbest piyasa oluşturma projesiy-
le, hızlanarak, toplumsal denetimden tümüyle çık-
tığı da bir gerçek değil mi? Dahası, son birkaç yıl-
dır emperyalizm, hegemonyacı (dolaylı) kontrol,
yerini imparatorluk kurmaya yönelik, militarist ge-
lişmelere, savaşlara, açık işgale bırakmaya başla-
madı mı?
Böyle bir ortamda hazırianan Pentagon raporu,
ABD militarist çevrelerinin, iklim sisteminde, tüm
insanlığın kaderini belirieyecek bir küresel çöküş
olasılığını, yalnızca kendi ulusunun, kültürünün
merceğinden görmesi, Nazi Almanyası'nın III. Re-
ich ruhunu anımsatmıyor mu? Rapor, çok daha sal-
dırgan, acımasız, yıkıcı, militarist politikalann, ulu-
sal çıkar adına daha kolay hayata geçirilmesine ze-
min hazıriamıyor mu? Tüm bu gelişmeler/olasılık-
lar diğer ulus devletlerin, kendilerini koruma kay-
gısıyla başta enerji, su ve gıda kaynaklan üzerin-
de büyük çaplı çatışmalara, soykınmlara, karşılık-
lı "engelleyici vuruşlara" varacak tepkilerine ne-
den olmayacak mı?
Imparatoriuğun saldırısı küresel direnişı gerekli
kılarken ani iklim değişikliğinin olası etkilerine kar-
şı savunma gereksinimi, ulusal kaynaklan ve eko-
nomileri, çoğu kez militaristleşerek koruma reflek-
sine yol açarak bir "fasit daire" oluşturmayacak
mı? Sanınm tam bu noktada bir çatışkı (antinomi)
oluşuyor: İmparatorluk küresel bir olgu olduğu için
küresel direniş/iklim sistemindeki çöküş ulusal
alanda hissedileceğı için, etkilerine karşı ulusal sa-
vunma. Acaba, bu çatışkının bir yanına öncelik
verip diğerini ona tabi kılarak ya da diyalektik bir
sentezi amaçlayarak bir tutum alınabilir mi? An-
cak, çatışkının taraflannın her ikisinden birden kay-
naklanan bir sorun var! Hangi tarafa öncelik verir-
sek verelim, "kıyameti" engelleyecek bir duruma
ulaşamıyoruz! Oyleyse, bu çatışkının taraflarından
birini diğerine tabi kılmadan, bizzat bu çatışkının
kendisini hedef alan bir tutum gerekmez mi?
Doğru tutum üzerinde düşünmeye başlarken
acaba, şöyle bir saptama bir başlangıç noktası
oluşturabilir mi? Bugün artık azgelişmiş ülkelerin
(dolayısıyla dünya nüfusunun yüzde 80'inin), tüm
insanlığın geleceğini tehdit etmeden, gelişmiş ül-
kelerin tüketim normlarına "refarı "düzeyine, ulaş-
maları olanaklı değil. Öyleyse bu denklemi tersine
çevirmek, onlara yetişmeye çalışmak yerine onlar-
dan tüm insanlık adına, tüketim normlannı değiş-
tirmelerini, zaten çoğu kez azgelişmiş ülkelerin sır-
tından (sömürgecilik) elde ettikleri refahı, artık dün-
yanın geri kalanıyla paylaşmalannı istemek gerek-
mez mi? Esas gerçekçi tutum bu "imkânsızı" ta-
lep etmek değil mi?
(1) Cumhuriyet, 25, Şubat, 2004
TİHV'den Erdoğan'a mektup
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye
însan Haklan Vakfı (TtHV) Başkanı Yavuz
Önen, UlucanlarCezaevi'nde 1999'da
gerçekleştirilen operasyonda yaşamını yitiren
mahkûmlardan Nevzat Çiftçi'nin cenazesine
katılanlar hakkında açılan davayla ilgili olarak
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mektup
yazdı. Önen, 13 Şubat'taki duruşmada
31 kişi hakkında değişik sürelerde hapis
cezası verildiğini kaydederek bu cezalara
karşın Çiftçi'nin de ölümüne neden olan
operasyonun sorumlulan hakkında hiçbir
işlem yapılmadığını aktardı. Önen, "Insan
haklan savunuculannın, işkenceye karşı
mücadele edenlerin bu faaliyetlerinden ötürü
takibata uğratılması ve esas olarak
işkenceyle ilgili takibattan kaçınıhnası,
işkenceye göz yummak ve işkenceyi teşvik
etmektir" dedi. *.-