Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
M
32 yaşındayken bu dünyadan göçen dostu anmak için 18 dağcı, siz bu satırları okurken Ağrı'dayız
skender,dağ kazalarıve risklerNASUH MAHRUKÎ
eundan tam 4 yıl önce, 29 Şubat 2000
gıbi çok özel bir tarihte, 32 yaşınday-
ken bu dünyadan göçen dostlsken-
der'i (Iğdır) anmak içın 18 dağcı. siz bu satırlan
okuduğunuz sırada Ağrı Dağı'ndayız. Onsuz ge-
çen yıllarda bütün acımıza rağmen herkes gibi biz
de kendimizi hayatın normal koşturrnacasına kap-
tırdık. Günler, haftalar, aylar birbirini kovaladı. Gö-
zümüzü kapattık açtık, dört tane 365 gün geçtı git-
ti. Her şeye rağmen hayat hâlâ devam ediyor ve
hâlâ çok güzel. Şubata kızmıyoruz, tıpkı kışa, da-
ğa veya buzula kjzmadığımız gibi. Iskender'in seç-
tiği bu tanrısal kombinasyona insan nasıl kızar. Bir
şeye kızdığımız yok da sıranın bozulmasına birtür-
lü alışamadık.
ölümler ne kadar acı olursa olsun, hayatın
bir parçası, en az onun kadar doğal ve en az onun
kadar hayata, insana ait. Bu gerçeği artık beyni-
mize kazıdık ama yine de hiçbir şubat ayında o
sevecen ruhu unutmadık. Onu seven dostlan ola-
rak her yıl şubat ayının son haftasını ona ayırdık.
Artık geleneksel hale getirdiğimiz anma tırmanış-
lanmızı tam olarak çözemediğimiz duygularla ya-
pıyoruz belki ama içimizde öfke, kızgınlık, küskün-
lük yok. Hikmetinden sual olunmayacağını biliriz,
sadece paylaşamadıklarımıza üzülüyoruz. Isken-
der yaşarken olduğu gibi giderken bile ders ver-
mışbize. Yıllardırsevdiklerimıze, dostlanmızada-
ha sıkı sanlıyoruz. Olur a, onlar da bir gün erken-
den gitmek isterler diye.
Iskender belki fiziksel olarak aramızda yok
Uludağ
Kimliğini Arıyor
MUZAFFER ERGÖZ
Hiç uzun lafa
gerek yok. Uludağ
gerçek bir S.O.S ve-
riyor. Bunu bizsöyle-
miyoruz. Bayramda
Uludağ'daki tüm otel
sahipleri her dönem
iktidarda kim varsa
onu davet eder ve acı
sorunlannı dile getirirler. Sonra o ik-
tidar gider sorunları ile otelciler baş-
başa kalırlar. Geçen bayramda çok iyi
bir sporcu ve kayakçı olan sayın Kür-
şat Tüzmen ile yine Uludağ'da bira-
raya gelip yılların biriktirdiği sorunla-
rı masaya yatırdılar. Işte size masaya
yatan sorunların başiıkları;
I - Telesiyej ve teleski kartlarının
tüm tesisler için geçerli olması (Tek
kart uygulamasına geçilmesi)
2- Otopark ve ulaşım sorunu. Yol
güvenliği ve yol yardımı
3- Yarım kalan mevcut 4. Revi-
ze ve planlama çalışmalarının deva-
mının sağlanması
4- Devlet Işletmeleri ve tesisle-
rinin özelleştirilmesi (Amacına uygun
kullanılması)
5- Elektrik ve telefon hatlarının
havai hat olması nedeni ile çok sık
meydana gelen anzalarve görüntü kir-
liliği. Televizyon yayınları için kablolu
yayın ihtiyacı
6- Doğalgaz ısrtma sorunları
7- Kanalizasyon ve altyapı prob-
lemlerinin çözümü
8- Giriş gişesinden elde edilen
gelirin vilayetin ve Uludağ Koop. de-
netiminde Uludağ için harcanması
9- Uludağ'ın 1. ve 2. bölge ola-
rak değil bir bütün olarak ele alınma-
sı
10- Pistlerde meydana gelen
kazalarda ve kurtarma faaliyetlerine
jandarma yerine sivil ve profesyonel
ekiplerin kullanılması. Pist güvenliği
(Kar motorlannın hizmet dışında pist-
lere sokulmaması)
I1 - Çöp toplama hizmetlerinin
yeniden organize edilerek daha faal
hale getirilmesi
12- Uludağ çevresinde yol gü-
zergâhında başıboş dolaşan yoğun
erezyonun sonucunda meydana ge-
len heyelan, pistlerin çimlendirilmesi
Ört ki ölem!
Şu yukarıdaki gündem madde-
sine defalarca göz atar mısınız. Ada-
ma sormazlar mı bugüne kadar bu so-
runların her bir tanesine bir yılınızı
ayırsaydınız bu sorunlar ortadan kalk-
maz mıydı? Elbette kalkardı ancak,
perde gerisinde yatan neden ne ki
diye biraz da hınzırca düşünmekte
yarar var.
Kısaca otel sahipleri devlet yet-
kililerine diyorlar ki "Siz kaçağı orta-
dan kaldınn ama benim kaçağıma
dokunmayın, sizişportayı önleyin be-
nim işportama dokunmayın." Bu ku-
ral parçalı iktidariar döneminde kimin
menfaati halel görüyorsa öbür iktidar
sahiplerine yanaşınca sorunlar çözül-
meden kör topal bugüne geldi.
ama bir sembol olarak hep var. Her hafta sonu
AKUT'ta ağıriadığımız ve kapsamlı bir eğitim ver-
diğimiz 20 kadar, 9-12 yaş arasındaki kardeşle-
rimize ömek AKUT'lu olarak Iskender abilerini ta-
nıtıyoruz, onun güzel yüzünde yansıyan AKUT ru-
hunu öğretiyoruz.
Iskender'i yttirdiğimiz günlerde ıçimiz kan ağ-
larken, ruhumuz henüz onun acısını bütün şidde-
tıyle yaşarken, daha onu toprağa bile vereme-
mişken hiç tahmin edemeyeceğimiz bir şey ya-
şadık. O sürecin acısı içinde böyle bir şeyin ola-
bileceği, böyle bir şeyin yaşanabileceği aklımıza
bile gelmemişti ama insan sürekli bir şeyler öğre-
niyor, iyi ya da kötü. Yaşıma rağmen
kötülüğün envai çeşidini gör-
düğüm için, genellikle duygulanma hâkım olma-
yı fazla zorlanmadan beceririm. Ama her yıl Isken-
âer'i anmak için Ağn Dağı'na gittiğimızde, kaza son-
rası süreç aklıma geldıkçe içımcle kızgınlık ile ka-
nşık bir acıma, bir utanma belıriyor. Kötü niyetle-
rine kızıyorum, zavallılıklarına acıyorum ve bunu
yapanlaryüzünden insanlığımdan utanıyorum. Is-
kender'in cenazesini daha Istanbul'a getiremeden
kaza hakkında spekülasyonlara başlayanlara ve
kazayı 52 gün boyunca ta ki Iskender'in babası
Yusuf Amca bu acıya dayanamayıp evladının ya-
nına gidene kadar, yalancı işbirlikçileriyle gazete
köşelerinde ve televizyon programlarında gün-
demde tutan ve yaptıklanyia belki de bir cana mal
olan, gazetecı ahlâkı ile uzaktan yakından ilgisı ol-
mayan bu sözumona gazetecılere şunlan sormak
isterdim: Bu ülke bugüne dek yaklaşık 32-33 dağ-
cısını dağ kazalannda kaybettı. Bunlardan hangi-
sini köşenızde veya programınızda bir satır veya
15 saniye olarak haber yaptınız? Bu ülke iki Dağ-
cılık Federasyonu başkanını dağ kazalannda kay-
betti ve ikisi de en fazla 3 gün gündemde kaldı da
Iskender'in kazasını babacığı da bu acıya daya-
namayıp göçene kadar neden gündemde tuttu-
nuz? Son dört yılda, Ağn Dağı'nda kritik hatalar
sonucunda Sertaç (Tümerdem) ve Türkiye'nin
yetiştjrdiğı en deneyimli dagcılardan ikisi, Uğur(Ulu-
ocak) Kırgızistan'da ve AKUT'un en güçlü takım
liderlerinden Kürşat (Avcı) Demirkazık Dağı'nda
hayatını kaybetti. Iskender'in kazasında dağcılık
Sezonun hareketli günlerinde pistlerin denetimi gündeme geldi
avaan sorunlarJ \^
Uünyanın ileri
kayak
merkezlerinde,
kayak
öğretmenleri ve
kayak okullarına
bağlı, güvenlik
sağlayıcıları diye
ayrı bir
organizasyon
dahavardır...
Ski Patrol adı
verilen bu
güvenlik
sağlayıcıları,
eski deneyimli
kayakçılardan
meydana
getirilmiş ve belli
bir eğitim
verildikten sonra
pistlerin
güvenliğini
sağlamaları için
görevlendirilmiş
lerdir.
YUCEL DONMEZ
K
ayak sezonu-
nun hız kazan-
masıyla kayak
yapmak isteyenlerin kafa-
sında yine kayak pistlerin-
deki denetim eksikliği şe-
killeniyor... örneğin Ulu-
dağ'da kayak yapan bu spo-
run tutkunları, kayak ya-
parken bir riski de kabul-
lenmiş olduklarının rahat-
sızlığını yaşamaktadırlar...
Dünyanın ileri kayak mer-
kezlerinde, kayak öğretmen-
leri ve kayak okullanna bağ-
lı, güvenlik sağlayıcıları di-
ye ayn bir organizasyon da-
ha vardır...
Ski Patrol adı verilen
bu güvenlik sağlayıcılan, es-
ki deneyimli kayakçılardan
meydana getirilmiş ve belli
Snovvboard ve kayakta 2. Bonus Snow
Masters Yanşlan, geçtiğimiz hafta Bursa
Uludağ'da yapıldı. Itatyan Pisti'nde yer alan
Grand Yazıcı Snow Park'da gerçekleştirilen
kış sezonunun ilk kapsamlı snovvboard ve
kayak yanşlanna, toplam 58 sporcu katl-
dı. Son dönemde snovvboard ve kayak or-
ganizasyonlannın artması bu spora olan il-
ginin ne kadar arttığının göstergesi oldu.
bir eğitim verildikten sonra
pistlerin güvenliğini sağlamaları için görevlendiril-
mişlerdir. Kayakta güvenliği sağlayanların işi, sürek-
li pistlerde dolaşmak ve kazalara yol açacak durum-
ların önüne geçmektir. Türkiye'deki kayak pistlerin-
de ise kayakseverler, Ski PatroPların değil de, ken-
di özel çabalannın kaderine bırakılmıştır... Türk Ka-
yak Federasyonu, Kayak Öğretmenleri Derneği ile
işbirliği yaparak en kısa zamanda, Türk Ski Patrol or-
ganizasyonunu da oluşturmalıdır. Bu organizasyo-
na, kayaktan para kazanan turizmcilerimiz, oteller,
şirketlerfinansman sağlayabilirler... Elbette ki bu ya-
zılanları Kayak Federasyonumuz ve bu işten para ka-
zananlar bilmektedirler ancak bugüne dek bu orga-
nizasyonu sağlama yönünde adım atılmamıştır...
Bu arada yıllardır kayak öğretmenleri ile ilgili
olarak süren, bu arkadaşlarımızın büyük paralar ka-
zandıkları iddialarına, aynı zamanda bir kayak hoca-
sı olarak da açıklık getirmek isterim; kayak öğret-
menlerimizin çoğunluğu genel-
likie bu işten geçimlerini sağla-
maktadırlar. Sadece kışın belli bir
zaman içinde kazandıklan pa-
ra ile bir yılını geçirmek zorun-
da olan bu profesyonellerimizin
dedertleri ile yakından ilgilenil-
melidir...
Düşünün bir kere, bir çift
kayak kaç paraya alınabiliyor;
bunun bağlaması, batonlan,
kayak ayakkabısı ve bir de kı-
yafeti var ki, bugün normal
bir bütçeye sahip bir insanın
bunları satın alması zorun da
ötesindedir... Burada fazla de-
taylaragirmek istemiyorum, na-
sıl ki sanatçıya vergi indirimi ge-
tiriliyorsa, kayak öğreticilerine
de devletimizin belli bir vergi in-
dirimi getimnesi ve bu profesyo-
nellerden daha sezon başlama-
dan talep edilen peşin vergi sis-
teminden vazgeçilmesi gerekir.
Çünkü bu profesyoneller, dev-
letin tesislerden ve otellerden
aldığı vergilerin de artmasında, devlete yardımcı ol-
maktadırlar...Kayak bilenlerin sayılannın artması, öğ-
reticilerin çabalarıyla paraleldir...
Geçmişte bir kayak öğretmeni arkadaşımızın
sezonun başında ayağını kırmasıyla ne tür bir geçim
sorunu karşısında kaldığını yaşadığım için, konuya
bu açıdan bakılması gerektiğini düşünüyorum. Ka-
yak hocası hastalandığında, belki günlerce, işyapa-
mamakta ve hastalanması da her an mümkün olmak-
tadır. Her gün en az 5 saat terleyen ve soğukla mü-
cadele etmek zorunda kalan bu insanlann, bir za-
manlar bu spora amatör olarak da hizmet ettiklerini
unutmamalıyız... Kabuledilirveyaedilmezbu insan-
lar dağda kazandıklarının çoğunu yine dağda bıra-
karak, evlerine de dönmek zorunda kalabiliyorlar...
Sanat ve sporun sponsor edilebilmesi ile, ülke, ge-
lecek kuşaklarının da, bedensel ve zihinsel gelişimi-
ne katkıda bulunmuş olur...
uzmanı kesilen siz sözumona gazeteciler, olayın
sorgulanmasını geçtim de köşenizde veya prog-
ramınızda acaba bu dağcılara rahmet dileyip, ai-
lelerine başsağlığı mesajı geçtiniz mi?
Bunlara cevap veremezler, çünkü bunlar
zaten o gün de Iskender'i umursamamışlardı ki bu-
gün Sertaç'ı, Uğur'u, Kürşat'ı veya dağcılann acı-
lannı umursasınlar. Onlar Iskender'i sadece bir
malzeme olarak kullandılar ve alacaklannı aldık-
tan sonra geçıp gıttiler. Hâlâ merak ederim, bu tür
insanlar hayattan ne bekler, onları ne tatmin eder
acaba? İnsanlann acılarını ve ölümlerini bile ama-
cına ulaşmak için bir silah olarak kullanan bir ruh
hali, kendi çocuğuna nasıl analık - babalık eder,
onu nasıl yetiştirir, ona ne öğüt verir. Bir de bu kir-
li oyuna o gün alet olanlar acaba ne hissediyor bu-
gün.
Bu konuyu fazla uzatmak niyetinde değilim,
yukarıdaki soruların cevabını çok iyi bildiğime
emin olabilirsiniz, sadece sürecin arka planını si-
zinle paylaşmak istedim.
Bizim gönül verdiğimiz dağlar ve doğanın
her bir parçası, tanrısal güzelliği ile insanı her za-
man gızli gızlı kendine çekmiştir. Insanoğlu artık
doğadan lyıce uzaklaşmış ve kendisini beton ve
çelik yapılara hapsetmiş durumda. Buna rağmen,
boyun eğmez ve mağrur ruhu ile zaman zaman
doğanın kucağına yaptığı ziyaretler muhteşem ve
cazip ama bazen detehlikelidir. Dağcılıktan bah-
sedecek olursak, ılk söylememiz gereken şey şu-
dur: Her ne olursa olsun, dağcılar dağ kazalanna
karşı her an dıkkatli ve uyanık olmalıdır. Neresin-
den bakarsanız bakın dağcılık tehlikeli ve nskli bir
spordur. Bızler kararlanmızla ancak bu riski kabul
edilebilir bir sevıyeye çekerek sporumuzu yapa-
rız. Risk, sonucunda gerçekleşmesını istemediği-
miz bir olayın meydana gelme olasılığıdır. Bu ola-
sılık her zaman vardır, ama küçük ama büyük. Biz-
ler sadece fiziksel, teknik ve psıkolojik antrenman-
la, ekipman seçimiyle, rota ve mevsim seçimiyle,
takım çalışması ve liderlik yeteneklenyle, doğru stra-
tejilerin ve karar mekarıizmalarının kullanılmasıy-
la bu riski kendimıze göre kabul edilebilir, kontrol
edilebilir ve üstlenılebilir bir sevıyeye çekenz.
Risk almak
Bilimsel ölçekli bazı kaynaklar, nedense ris-
ke gırmenin cazibesıni yapılan eylemin önünde
değerlendinrler. Bu bakış açısını hiçbir zaman an-
layamadığımı itiraf etmeliyim. Çocukluğumdan bu
yana, içinde bulunduğum gruplarda her zaman
diğerierinden daha kolay ve daha fazla riske gire-
bilen bir yapıda oldum. Ancak bugüne dek üstlen-
diğim risklerin hiçbıri o riskın kendisi için değildı.
Kendi adıma riske girmemin tek sebebinin, ulaş-
mak istediğim yere en hızlı şekilde gıdebilmek için,
bu yolu kulîanmak zorunluluğu olduğunu söyleye-
bilirim. Dağlaratırmanmakgibı, mağaralara girmek
gibi, motosikletle uzaklara gitmek gibi sevdiğim şey-
lere ulaşabilmek için onlaria ilişkili riskleri de ka-
bullenmem gerekti ve ben de öyle yaptım. Sev-
diklerimden vazgeçip evde oturmayı da seçebilir-
dim elbette, ama o başka bir hayat olurdu.
Riskin kabul edilmesinin sebebi, sonucun-
da yaşanacak olan kişısel tatmindir. Güzel ve zor-
lu bir bedensel ve ruhsal etkinlik yaşamanın getır-
diği mutluluk, hele bir de içinde tannsal güzellik-
ler olursa, bazıları için pek az şeyle kıyaslanabilir.
Siz ortaya belirli ölçüde fiziksel ve ruhsal güç ko-
yarsınız ve bunu kontrol ettiğinızi düşündüğünüz
risk ölçüsünde baştan kabul ettiğiniz tehlikelerie
bütünüyle üstlenirsiniz. Bu kontrollü risk yüklen-
menin sebebi, bu riskin üstlenilmesi sonucunda
terazinin öbürtarafında büyük bir tatminin ve mut-
luluk kaynağının elde edileceği beklentisidir. Ev-
den çıkarsınız ve sizi mutlu edecek şeyi elde et-
mek için bu kadar güç, şu kadar fedakâriık koyar-
sınız ve bu kadar da risk yüklenirsiniz. Her şey iyi
gider ve risk sadece bir olasılık olarak kalıp ger-
çekleşmezse, sonuçta arzu ettiğiniz tatmini elde
edersiniz ki, zaten ana amaç da budur.
Bazen arzu ettiğiniz hedef için ortaya koy-
mayı göze aldığınız emek ve risk, hedefi karşıla-
makta yetersız kalır. O zaman karşınızdaki tehli-
keyi göze almazsınız ve bir dahaki sefere daha uy-
gun koşullarda deyip gerı dönersiniz. Ama bazen
de kabul edilebilir seviyede değerlendirerek üst-
lendiğiniz risk gerçekleşir. Işte bu noktada her şey
değişebilir, tersine dönebilir. Üstlendiğiniz riskin
karşılığı, bedensel sıkıntı, zahmet, zorluk ve başa-
nsızlık gibi şeylerse, bunların hepsini ter dökerek
yaşar, eğer yeteri kadar iyiyseniz çözer ve sonu-
ca ulaşamadan evinize geri dönersiniz. Her durum-
sini yapmaktır. Ancak bu 'en iyisi' her zaman yet-
meyebilir. Risk gerçekleştiğinde, boyutlarına bağ-
lı olarak, eğer onu karşılayacak önceden hazırian-
mış alternatif planlannız yoksariskidoğrudan üst-
lenmekzorunda kalırsınız ki, genellikle insan bedeni
ciddi ve sert bir doğrudan karşılaşmayı kaldıramaz.
Riskin gerçekleşmesine rağmen altematif planlar
bir yere kadar size ikinci, hatta üçüncü bir şans
verebilir. Burada ilk belirleyici, tehdidi algılama
hızınızdır, sonrasında yeteri kadar güçle ve sürat-
le cevap verip alternatif planları devreye sokabilir
ve ilk şoku fazla zarar görmeden üzerinizden
atabilirseniz, devamındakı süreci yönetmek çok
daha kolay olur. Ama bazen her şey çok hızlı gelişir,
ne alternatif planlar devreye sokulabilir, ne yeni
stratejiler. Gözünüzü açıp kapayana kadar hayat
avuçlarınızdan akıp gider. Işte her şeyin tersine
döndüğü o anda, duygular ve yetenekler oyun
dışında kalır ve sadece olasılıklar vardır elinizde.
Burada duygu, güç, yetenek veya malzemenin
katkısı, her şey durur; zaten onlar yetersiz olduğu
içın bu aşamaya gelinmiştir.
Artık sadece şans yanınızda kalır. Matematik
devreye girdiğinde sağ kalmak için denklemin
pozitif tarafında kalmanız, büyük ölçüde sizin
dışınızdakı faktöriere bağlıdır. Bazıları buna Tann
der, bazıları şans, bazılan kader. istediğinızi kabul
edebilirsiniz, sonuç aynıdır. Bütün yapmanız
gereken, risk gerçekleştiğinde ilk anda onu en az
zararla atlatmak ve sonrasındaki süreci bilinçli bir
şekilde yönetmektir. Bunu yapmanın söylemesi
kadar kolay olmadığı ortada, ama bu zaten sizin
dışınızda size biçilen bir rol. Bunu kabul etmek ve
oyundaki rolünüzü en iyi şekilde oynamak gerek-
li. Bu rol her ne olursa olsun.
www.nasuhmahruki. com
nasuh@nasuhmahruki.com
Turgay Tatmaz 0533 2706446
55 ŞUBAT 2004 -SAY175