25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 15ŞUBAT2004PAZAR HABERLER DÜNY\DABUGUN ALİSİRMEN Kar Yağdı Böyle Oldu Sevgili, Ne zaman kar yağsa ve her yer beyaz örtüye bürünse, içimdekı ebedi genç ile huysuz ihtiyar amansız bir kapışmaya girişiyorlar. Delikanlı sevinç çığlıkları atıyor: - Oh, çok şükür yine kar yağıyor, şu güzelliğe bak!.. Huysuz ihtiyar rıomurdanıyor: - lyi bir halt oluy or sankı, yollar tıkanacak, çöp- ler birikecek, elektrikler ve sular kesilecek... Delikanlı hınzır bir gülümseme ile gönlümün ucunu çekiştiriyor: - Bak her taraf bembeyaz oldu, hadi kalk doğ- ru sokağa!.. Huysuz ihtiyar aklımın kapısına dayanıyor: - Deli misin sen! Çık kay, düş, bir yerini kır da görürsün; kar manzarası istiyorsan, git pence- reye seyret! Ne de olsa huysuz yaşıtım, onu dinliyor, pen- cereye gidip karşıı yakayı seyretmeye karar ve- riyorum, ama tipi bir perde oluşturmuş, bir şey göremiyorum. Bu sırada huysuz ihtiyar, zıpır delikanlıya zıl- gıt çekmekle meşgul: - Bilmiyor musLin, bu eskiden de zırt pırt ka- yıp düşerdi kar üstünde, herifin başına dert mi açacaksın? Gerçekten de ortaokul liseyıllarında, yani ka- rı tereddütsüz bir sevinçle kollarımı açarak ku- cakladığım yıllardla, 2. Dünya Savaşı için, Ingi- lizlerin verdikleri, kunt gibi sağlam, Churchill ta- bir edilen ayakkabılarımla durmadan kayar, her karda birkaç kez kaldırımların topoğrafyasını çı- karırdım. Herkes kayarken en çok benim düşmem, iler- ki yaşlarımda karsız günlerde de sürdü. Sanki yazgıymış gıbi, herara rejim döneminin kaygan zemininde, Dİrçokları kayarken denge- sini bulduğu halde, ben ikide bir hapse düşer oldum. • • • Delikanlı ile huysuz ihtiyarı kavgalarını sürdü- rürlerken bıraktım, kendi köşeme çekildim. Kızmış, bir hayli de üzülmüştüm. Çünkü içim- deki şu fırtına bile gcsteriyordu ki yaşlanmıştım. Tam o sırada aklıma, köşesini her zaman zevk- le okuduğum, zaman zaman da her hafta sonu sahne aldığı Ece'nir Aynalı Meyhane'sinde ke- yifle izlediğim Pakize Suda'nın yazısı geldi. Herneyse, PakizeSudayazısında "yaşlılıkbir suç, birayıp gibi" dyor. Üstelik sözünü ettği yaşlılığın sınırı olarak da kırk yaşını gösteriyo". Düşündüm de haklı. Ne zaman, bir yeıde "ben yaşlıyım" desem, gençlerden gelen cevap hemen hemen aynı: - Estağfurullah! Demek ki, gençlc yaşlılığı gerçekten bir suç ya da hiç değilse ayp gibi görüyorlar. Yeni yetmelere geince, onlara göre, kendile- rinden az buçuk büNÜk olan herkes yaşlı. • • • Hoş ben de öyle/dim. Bir zamanlar ilk, orta ve lisedeki hocalarmın çok sağlıklı ve uzun ömürlü olduklarını cüşünmüştüm. öyle ya, yıl- lar sonra rastladığında bile onlar yine sağlıklı, dimdik ve eskisi gib idiler. Sonra bir gün Beyoğlu'ndayürürken.çözdüm işin sırrını, aslında :>nlar bizim öğretmenimiz iken, sandığımız, kendilerine biçtiğimiz yaşın çok altında, genç kşilerdi de, biz o zaman bu gerçeği fark etmediğmiz için onlan sonradan gör- düğümüzde şaşırıycrduk. Neyse ben bu gerçlik yaşlılık meselesini ga- yet rahatlıkla çözdün. Bana göre yaşlı, benden büyük olanlardır ve ter zaman da öyle kalacak- tır. Bu düşüncelerdei sıyrıldığımda, baktım ki, benimkiler hâlâ didiş/orlar, tam o sırada zıpır de- likanlı, huysuz ihtiya: elinin tersiyle şiddetlice it- ti ve bana dönüp, - Hadi giy ayakka>ılarını fırla kara! dedi. Bu kez onu kırmaiım. - Olur anam, dedin, olur! Tipi de olsa, kardı Taksim Meydanı öyle de güzel görünüyordu k, birdetürkütutturmuştum: "Bilmem bu gönüfkben nasıl yaşayacağım, o daha genç yaşında,benimse..." Ya işte böyle Sevdli! Kar yağdı böyle oldu. CHP Divriği adayı Yağbasati: Holka döııükoltnayan seçimikaıanamaz HaberMer- kezi- Sıvas'ın Divriği ilçesi belediye baş- kan aday ada- yı olan Mu- harrem Yağ- basan,. yüzü halka dönük olmayan hiç- bir adayın se- çimi kazanma şansınn olmadığını vurgulad. Aday adayı olduknta sonra bir açıklama y.- pan Yağbasan. " B a bu halkm içinden gela ve DrvriğTyi iyi tanıyaı birhim, 15 yılhkbeled- ye başkanhğı sürec-in yapacaklanmm da gjö- tergesidir'' diyerek E>r- riğililerin kendisini tei- rar belediye başkazı olarak görmek isted- ğini vurguladı. \jgbasan 1941yılmda Sıvas'ın Div- riği ilçesinde doğan Yağba- san, uzun yıllar Türkiye De- mir-Çelik iş- letmelerinde yönetici olarak çalıştı ve bu kurumdan emekli oldu. Ankara Üniversitesi Iktisadi ve Ticari İlimler Akade- misi mezunu olan Mu- harrcm Yağbasan 1984- 1999 yılları arasında Divriği Belediye Baş- kanlığı görevinde bu- lundu. Bu süre içerisin- de Divriği'ye önemli hizmetlerde bulunan Muharrem Yağbasan, 1999 yılındaki yerel se- çimlerde tekrar aday ol- madı. Danıştay'm karanna karşm Bakanlar Kurulu, Şişecam grevini ikinci kez erteledi Hükümet hukuk tanımadıEkonomi Servisi - Bakanlar Kurulu, Şişecam grevinı kendi- sine iş edindi. AKP hükümeti, daha önce aldığı erteleme ka- rannın, yürürlüğü Danıştay lO'uncu Dairesi tarafindan dur- durulan Türkiye Şişe ve Cam Fabrikalan'ndaki grevi ikinci defa erteledi. Kristal-Iş Sendi- kası, Bakanlar Kurulu karany- la Şişecam'da devam eden gre- vi erteleme karannı "hukuk skandalT olarak değerlendirir- ken Şişecam'a bağlı 13 işye- rinde 30 Ocak'tan bu yana gre\' yapılıyordu. Bakanlar Kurulu'nun Türki- ye Şışe ve Cam Fabrikalan'na bağlı işyerlerinde Kristal-lş Sen- dikası tarafindan uygulanan gre- vin, "gendsağbğıvemilligüveıı- Bği bozucu nitefikte" olduğu gerekçe- siyle ertelenmesine ilişkın karan Res- mi Gazete'de yayımlandı. Erteleme karannı yaptıklan yazılı açıklama ile değerlendiren Kristal-Iş Sendikası Genel Merkezi, karann "ya- sadışT olduğunu belirtti. Genel mer- kez açıklamasında, yeni grev erteleme karannı gayri meşru ve yüksek yargı AKP binasınayumurta Mersin'de Kristal-tş'e üye cam işçileri grevin ikinci kez ertekıunesini protesto etti. SeDdikanm Mersin Şubesi önünde toplanan yaklaşık 500 işçiye ADD Şube Başkanı tlker Taşyürek de destek verdLİşçiler İstiklal ve Hastane caddeleri güzergâhını takip ederek AKP İl Başkanbğı'na yürümek istedi. Güvenlik güçlerinin uyanlanna karşı yotu trafiğe kapatan işçiler "Tayyip senin de yüzün gülmesüT, "Sennayenin imanu Amerika''ya'" sloganlan amlar. AKP İl Başkanhğı önünde alkış \e ıslıklarla grev erteleme karannı protesto eden işçiler, binayı yumurta yağmunına ruttular. Bu sırada yumurtalardan zarar gören bir giyim magaya«nın sahibine sendika yetkilileri para wrdi (Fotoğraf: ABİDİN YAĞMUR) kararlan ile alay eden pervasız bir gi- rişim olarak değerlendirdi. Açıklama- da, "Bu karar bir kez daha AKP'nin demokrasi anlayışınuı samımiyetsiz demokrasi' olduğunu göstermiştir.Bu karar ülkemizdeki sermaye çevreleri- nin demokrasi ve AB normlan konu- sundaki çifte standardmı gözler öniine sermektedir" denildi. Kristal-Iş Sendikası, karann durdu- rulması için Danıştay'a başvuracakla- nnı bildirirken yargı karannı hiçe sa- yanlann bir kez daha yargıdan dersı- ni alacağı belirtıldi. Açıklamada, "Er- teleme öncesinde İMKB'de işlem gören grevdeki şirketierinfiyadanndave iş- lem hacimlerinde yaşanan olağandışı yükseiiş, erteleme karannın sızdınldi- ğıizknimini yaratmaktadır. EVIKB'den inceleme talep edeceğjz" denıldı. . Kristal-Iş Sendikası, Cam Işveren- leri Sendikası ile 18 Temmuz 2003 ta- rihinde başlayan 19'uncu dönem top- lu iş sözleşmesi görüşmelerinde uz- laşma sağlanamaması üzerine geçen yıl aralık ayında 13 fabrikada gre\r kara- n aldı. . Ancak Bakanlar Kurulu, grevin, "mifli güvenKgi bozucu nitefikte" oldu- ğunu ıleri sürerek 60 gün süreyle er- telenmesüıi kararlastırdı. . Kristal-Iş Sendikası'nın söz konusu karann ıptali ve yürüt- menin durdurulması istemiyle açtığı davada Danıştay lO'uncu Dairesi, Bakanlar Kurulu kara- nnın yürürlüğünü 12 Ocak'ta durdurdu. Bunun üzerine Şişe- cam işyerlerinde 30 Ocak'ta gre- ve çıkıldı. . Hükümet söz konusu yüriir- lüğün durduruhnası karannın iptali için Danıştay Dava Da- ireleri Genel Kurulu'na basvur- du. Danıştay Dava Daireleri Ge- nel Kurulu da hükümetin bu is- temini reddetti. . Bakanlar Kurulu'nun, ön- ceki karann yürürlüğünün dur- duruhnasına rağmen yeniden aldığı erteleme karan, Şişecam'a ait 6 şirkete bağlı 13 işyerini ve 5 bin- den fazla ışçiyı kapsıyor. Knstal-Iş Sendikası, AKP hüküme- tinin Şişecam grevini Danıştay kara- nna karşın ikinci kez ertelemesinı pro- testo etti. Sendika avukatı AbdiPesok, Danıştay'm karanna karşın hüküme- tin ikinci erteleme karannın hukuksuz olduâunu belirtti. 21 mahkûmiyet Helvacı davası sona erdi ALİAĞA (Cumhuri- yet)- Ankara Ulucanlar Cezaevi'ndekı müdaha- lede yaşamını yitıren Nevzat Çiftçi'nin Aliağa Helvacı'da kaldınlan ce- nazesinde çıkan olaylann ardından gözaltına alı- nan 69 sanıklı "Helvacı davası" sona erdi. Dava sonunda, 21 kişi Toplan- tı ve Gösteri Yürüyüşle- ri Yasası'na muhalefet- ten 3 yıla kadar hapis ce- zasına çarptınldı. Aliağa Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ve 52 aydır süren dava- ya 8 sanık, 9 avukat ile birlikte TtHV tzmir Tem- silcisi Prof. Dr. VetiLök. Izmir Barosu Başkanı Bahattin Özcan Acar, Petrol-Iş Aliağa Şube Başkanı Ibrahim Doğan- gül ve bazı uluslararası kuruluşların temsilcilen destek amacıyla katıldı. Avukatlann yaklaşık 7,5 saat süren son savunma- lannın ardından 23' ü da- ha önceki duruşmalarda beraat edenlere, 24 kişi daha eklendi. Karar so- nucunda Adnan Akm 3 yıl, Alp A>^n, Cem Cihan ErküL ZaferDoğan, Gün- seü Ka>a, HaydarCenan, Hacer Yümaz, Rahşan Çetiner, Birol Karaaslan, Turgut Yenidün> a Güle- sen, Sokulu Cem Hakde- mir, Sevda Dağ, Ayten Moral, Buket Acartürk, Setana Topçuoğlu, Erdal Yağçeken, Seray TopaL Mihti Perinçek, Betül Kı- bçarslan, Barış Bozyiğit ve Alev Yazıcı l ,5 yıl ha- pis cezasına çarptınldı. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN HJT/IBIONOBH/E 6rtteiR Alevilerden Celik'e açık mektup 'Bizi suçunuza ortak etmeyin' • Murtaza Demir, Aleviliği din dersi kapsamına alma girişiminüı altında, hükümetin "din devleti düşü" ve "siyasi rant hesaplannın" yattığmı söyledi. ANKARA (Cumhuri- rüriüğe girmiştir. Tarafi- Siyasiyasak talebinde bulunulan Jdşilerin savunmalannı dinleyecek Anayasa Mahkemesi^ııde ttr ilk ANKARA(ANKA)- Anayasa Mahkemesi, ilk kez siyasi yasak talebine yönelik incelemesini, par- ti yöneticilerinin savunmalannı ala- rak yapacak. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'mn tale- bi üzerine bir ilke imza atacak. Hak- londa açılan kapatma davası süren Türkiye Sosyalist Işçi Partisi'nin, haklannda siyasi yasak talep edi- len eskı üç yöneticisi Anayasa Mah- kemesi'nde savunma yapacak. Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ana- yasa Mahkemesi'ne gönderdiği gö- rüşünde, haklannda siyasi yasak talep edilen kişilerin dinlenihnesi- ni istemişti. Yüksek Mahkeme, din- leme talebini, 6'ya karşı 5 oyla ka- bul ederek, bir ilke de imza atmış oldu. "Odakhalinegeldiği'' gerek- çesiyle TStP'in temelli kapatılma- sına karar verimıesiyle ilgili dava- da, haklannda siyasi yasak talep edilen Parti'nin eski genel Başka- nı Turgut Koçak ile eski MYK üye- leri Hasan Yav^ış ve Necmi Öz\Tir- da Yüksek Mahkeme'de 26 Şubat günü sa\-unma yapacak. Anayasa Mahkemesi, bugüne ka- dar 58 siyasi parti yönetici veya üyesine siyasi yasak getirdi. Ka- patılan HADEP'in 46 yöneticisi si- yasi yasak alırken, Fazilet Parti- si'nin 5, Refah Partisi'nin 7 yöne- ticisi yasaklı konuma geldi. Siya- si yasaklılann içinde, Murat Boz- lak, Necmetrin Erbakan, Şevket Ka- zan, Nazta Ihcak gibi isimler de yer aldı. Yüksek Mahkeme, DEP'li Ahmet Türk. AK YlğiL Sun Sakık, Leyia Zana,Hatip Dicle, Sedat Yurt- taş^ Selim Sadak, Orhan Doğan, Zü- beyir Aydar, NaifGûneş, Mahmut Küioç, Remzi Kartal ve Nizamet- tinToğuç un, HEP'li Febmilşıklar, Feridun Yazar, Ahmet Karataş ve tbrahim Aksoy'un, FP'li Nazh Ih- cak ve Bekir Sobacı'mn milletve- kiüklerinin düşürübnesine de karar vermişti. yet Bürosu) - Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakıf Başkanı Murtaza Demir, Milli Eğıtım Bakanı Hüsevin Çeük'e gönderdiği mek- tupta, "Ale\ihğe gölge" etmemelerini istedi. Zo- runlu din dersinin laiklik ilkesiyle çeliştiğini \-urgu- layan Demir, Aleviliği din dersi kapsamma ahna gi- rişiminin altmda, hükü- metin "din devleti düşü" ve "siyasi rant hesaplan- nın" yattığını kaydetti. Demir, Alevilerin. laik- likle çelişen uygulama- lanna "suç ortağı" olma- yacağına işaret etti. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e gönde- rilen mektupta. zorunlu din öğretimınin Türkiye Cumhuriyeti'nin değış- mez niteliklerinden olan laiklik ilkesiyle çeliştiği vurgulanarak "Zoria din eğitimi almak istemiyo- ruz" denildi. Laik dev- lette hiç kimsenin dinine ve inancma kanşılama- yacağı behrtilen mektup- ta şu görüşlere yer verdı: "Sayın Bakan, zorunlu din dersleri uygulaması, salt uhısal hükiümlerle çe- nşmekle kahnayip Dünya Çocuk Haklan Sözleşme- si, tnsan Haklan Sözleş- mesi ve benzer sözleşme- lere de a\ kındır. Bu söz- leşmelerin rümü yetküi- lerimiz tarafindan imza- lanmış, TBMM'ce onay- lanmış ve jıllar önce yü- nızdan da bUineceği gibi, çocuk haklan sözleşmesi gereğince 'Ebeveyninin nzasmı ahnadan bir din veya mezhebi çocuklan- mıza zorla öğretemezsi- niz'. Yapmanızdurumun- da suç işlemiş olur ve taz- minat ödersiniz. AleviUk öğretimini zorunluluk kapsamma almak değü, din öğretimindezorunlu- luğun kalduıünası daha çağdaş, laikve akti bir dü- zenleme olacaknr." 'Zoriamavı büyütü- yorsıınuz^ Laikliğin kabul edıldi- ği hiçbir üUcede din eğı- timinin. sınıf geçmeyi et- kileyecek şekilde zorun- lu olmadığı vurgulana- rak "tslam dininde 'din- de zorlama yoktur' deni- hr. Buna karşm siz, din öğretiminin kapsamım daha da genişleterek zor- lamav ı büyütmektesiniz. Bize göre bu ni\ etin al- tmda dine, Aleviliğe, Sün- niliğe, vatana, miDete niz- met değü, doğnıdan doğ- ruya diğer temel eğitim kurumlanrun imam ha- tip okullanna dönüşrü- rühnesi anla>ışu din dev- leti düşü ve siyasi rant he- saplan yatmaktadır" de- nildi. Çelik'inbirbaşkaniye- tinin ise AB Ilerleme Ra- poru'nda "AleviKğin yok sayıldığı" itirazlarının önünün kesihnesi çabası olduğu belirtildi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Pencereden dışarı bakıyorum. Bo- ğaz'ın ve Marmara'nın bir bölümü gö- rünüyor. Aslında görünmüyor, her taraf bembeyaz. Karda kıyamette ne yapılır? En iyisi evde oturup kitap okumak. Ki- taplıktan eski Istanbul kitaplan arasın- da, Semih Mümtaz S. imzalı "Tarihi- mizde Hayal Olmuş Hakikatler" kitabı- nı çıkanp karıştırmaya başladım. Kita- bın naşiri, yani yayımcısı Ibrahim Hil- mi Çığıraçan. Yayınevi, Hilmı Kıtabe- vi. Kitap, Kenan Matbaası'nda, 1948 tarihinde basılmış. Kitabın kapağında adı Semih Müm- taz S. olarak belirtilen yazar, kitaba yaz- dığı önsözün attınaAhmet Semih Müm- taz imzasını koymuş. Osmanlı Impara- toriuğu'nun son günlerine ilişkin ilginç tanıklıklar ve gözlemleri içeren kitabı kanştrmaya başladıkça bazı yerterde du- rup merakla okumayı sürdürdüm. özel- lıkle eskı Istanbul kışlanna ilişkin bir bö- lüm ilgimi çekti. 1906 yılında Kurban Bayramı'nın kar- lı günlere rastladığını anlatan Semih Mümtaz, o günleri şöyle not etmişti: Kar Altında Kitap Okumak "(1322/1906) Kurban Bayramı çok kar- lı, rûzgâriı, soğuk bir güne tesadüf et- mişti. Muayedede ne yapacağız diye düşünüyorduk. Şehir soğuktan kmlı- yordu. Tipi, kar devam ediyordu. Fa- kat bunun bir güzel tarafı da vardı. Man- zara... Istanbul kâmilen beyaz tüllere bü- rünmüştü. Damlarda, saçaklarda, ağaç- larda, minare ve kubbelerde toplanıp rüzgâriar estikçe ayaklanan kar derya- lan göze güzel, hem de sıcak görünü- yordu. Yalnız fıkarayı düşünen kalpler bir türiü ısınamıyordu. Bu soğukta ha- beralmıştık. Kurtuluş'ta 3, Davudpa- şa'da 5 kişi donmuştu. Şişlieteklerine kadar gelen kurtlar da bir ekmekçi çı- rağını parçalamış, yemişlerdi." "Biz, YıldızSarayı'nda toplandık. Mu- ayedeye resmen davetli olan diğerze- vat da Dolmabahçe Sarayı'na gide- cekti. Boru çalındı. Bahçeye indik. Hün- kânn (Padişah) teşrifini bekledik. Ürit- formalanmızın içigazete kâğıtlanyla bi- zisımsıkı sanyor, mehma emken (müm- kün olduğu kadar) bizi soğuktan koru- yordu. Padişah Sultan İkinci Hamid bayram namazını Beşiktaş Sinanpaşa Camii'nde kılacaktı. Oradan Dolma- bahçe'ye gidecekti. Bir boru daha ça- lındı. Hünkâr dairesi bahçesinin kapı- lan açıldı. Dört atlı landonun (atlı ara- ba)körükbriyanmaçıktı. Derhalelpen- çe selama durduk." "Landonun arkasında yürümek üze- re hünkârın önümüzden geçmesini bekledik. Kapıdan geçerken bizlere doğru ilerlemekte olan araba birden- bire durdu. Yaverpaşalardan ikisiara- baya doğru koştu. Vaziyetlerinden an- laşılıyordu: Hünkârdan irade alıyohar- dı. Biraz sonra çekildiler ve hepimize birerbirer. 'Efendimiz emrediyor. Dol- mabahçe'ye kadar paltolannızı giyin' iradesini söylediler. Ve çabuk olunuz, dediler. Zira padişah bu ameliyenin ne- ticesini bekliyordu. Koşuştuk, paltola- nmızıgiydik. Yinesıramızageldik. Hün- kânn arabası hareketetti." Semih Müm- taz, Padişah İkinci Abdülhamit'i şöyle tasvir ediyordu: "Rengini bir türlü de- ğiştirmediğikoyurenkligriaskerkapu- tunu sırtında, beyaz eldivenli elleriyle tuttuğu kılıcı bacaklannın arasında gör- düğümüzpadişah gülerekarabada kar- şısında oturan seraskerie küçük şeh- zade Bürhaneddin Efendi'ye birşey- ler anlatıyordu. Ve arabanın yanlann- da yürüyen yaveherine de ara sıra hi- tap ediyordu. Artıksarayı bırakmış, Ha- midiye Camii'ne giden caddeye gelmiş- tik... Hâlâkaryağıyordu. Tipiberdevam- dı. Bereket versin rüzgâr azalmıştı... Eğer mütemadiyen belediye amelesi yollan temizlememiş, karlanyolun iki ta- rafına savurmamış olsaydılar hepimiz için arabalaria beraberkara gömülme- mek mümkün olmayacaktı. Bununla beraber arabalann seyri pek munta- zam değildi..." Padişahın katıldığı bu bayram nama- zı hızlı kıldınlıyor. Ardından yine arabay- la saraya dönülüyor. Tam sarayın kapı- sına gelindiğinde atlar karlara batıyor- lar ve arabalar daha ileriye gidemiyor. Bu duruma sinirlenen Abdülhamit, ara- banın içinde ayağa kalkarak şunlan söy- lüyor: "Buraya kadar rahat geldik. So- kaklan mehma emken geçilirhale ge- tirmek için ne mümkünse yapmışlar. Halbuki kendi evimizin bahçesinde müşkülata düştük, karlara battık. Bu ne ayıp şeydir. Misafiher bize ne der- ler? Hazine-i Hassa Nazın bunu görme- di, düşünmedi mi, bunu ben miyapa- yım? Bahçıvanlar nerede? Ohannes Paşa'ya söyleyin, dikkat etsin." 98 yıl önce istanbul'da bir kış günü, saray ve çevresinde böyle yaşanmıştı. Yüzyıl içinde neler neler değişti... Ne Ab- dülhamit kaldı, ne padişahlık. Karlı bir Istanbul gününde evde oturmanın key- fı de başka oluyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear