22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2004 ÇARŞAMBA HABERLER Orgeneral Başbuğ, güncel konulan değerlendirdiği toplantıda azınlık tartışmalanna tepki gösterdi: Uniter yapı tarüşdamaz Türkiye'nin üniter devlet yapısında olduğunu vurgulayan Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral tlker Başbuğ, "Üniter devlet, ülke, millet ve egemenlik unsurlan ve keza yasama, yürütme ve yargı organlan bakımından teklik özelliği gösteren devlet olarak tanımlarur. Buna göre üniter devlette tek bir ülke, tek bir egemenlik ve tek bir millet vardır. Türkiye'nin üniter devlet yapısını tartışmaya açmak TSK tarafından tasvip edilemez" diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral B- ker Başbuğ. kamuoyunda tartışma ya- ratan azınlık konusuna tepki göster- di. Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriye- ti'ni kuran Türkiye haİkına Türk mil- leti denir" sözüne atıfla bulunan Baş- buğ, millet kavramı ve tanımı üzerin- deki tartışmalarla "miHet kavramının teklik nitebğinin bozuhnaya çahşıkb- ğmı" söyledı. Başbuğ, "Millet bir bü- tündür parçalardan ibaretgörülemez. Böyle görülürse bu parçalann her bi- ri vatanın da parçalarma sahip çıkma temayülü gösterir. Bu ise devletin par- çalanmasına giden yolu açar" dedı. Başbuğ, Genelkurmay Karargâ- hı'nda düzenledıği aylık basını bilgi- lendirme toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin Türk Silahlı Kuv\ et- leri'nin görüşlerini açıkladı. Başbuğ konuşmasının önemli bir bölümünü son günlerde yoğun olarak tartışılan "azmhk" konusuna ayırdı. Konu hak- kında uluslararası sözleşmeler, Lo- zan Antlaşması, AB mevzuatı, 6 Ekim'de açıklanan raporlar ve bölü- cü örgüt değerlendirmeleri hakkında bilgi veren Başbuğ, Türkiye'nin gü- venliğindeki sarsıntının bölgesinden başlayarak geniş bir çevreyi etkileye- ceğine dıkkat çekti. Başbuğ, "Bu ne- denfc Türkiye'yi coğrafyası, yönetim yapısı, ekonomisL dinl tarihi gibi ne- denleıie sorgulayan ülkelerin en çok da kendi güvenliklerini korumak için hu- zurhıve güvenükli bir Türkiye'ye tah- minkrinden çok daha fazla ihtiyaçla- n vanhr" dedi. Türkiye'nin üniter devlet yapısın- da olduğunu düe getiren Başbuğ, "Üni- ter devlet, ülke, millet ve egemenlik unsurlan ve kezayasama, yürütmeve yargıorganlan bakmundan tekliközel- fiği gösteren devlet olarak tanımlarur. Buna göre üniter devlette tek bir ülke, tek bir egemenlikve tek bir millet var- dır. Türkiye'nin üniter devlet yapısmı tarüşmaya açmakTSK tarafından tas- vip edilemez" diye konuştu. Üniter devlet yapısında yerini bulan millet kavramının ise dil, kültür ve ül- kü birliğiyle birbirine bağh vatandaş- lann oluşturduğu bir siyasi ve sosyal olgu olduğunu kaydeden Başbuğ, şu çarpıcı değerlendirmeyi yaptı: "Ata- nırk,TürkmiDetinişö>1etanım]amak- tadır: Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran TürkiyehalkınaTürk nüDeti denir.Bu tanımda da görüldüğü gibi Türk mil- letinioJuşturanTürkiyecoğrafyası üze- rinde \e üflai bağıyta birbirine bağfcobn Türkiye haUa, üniter devlet yapısı içe- risinde bir milletolarak tanımlanmak- tadır. Atatürk'ün bu görüşü bugünkü anayasamızda da hukuklaşarılmışnr. Ancak bugün millet kavTamı ve tanı- mı üzerinde kamuoyunda yapüan ba- n tarnşmalar ile, millet kavramının tekliknketiğibozulmaya çahşümakta- dır. Oysa millet kavramı aynşûran de- ğil, bütünleştiren bir olgudur. Millet birbütündürparçalardan ibaretgörü- lemez. Böyle görülürse bu parçalann Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ilker Başbuğ, Genelkurmay Karargâhında düzenlediği a\ük basını bilgilen- dirme toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görüşlerini açıkladı. (Fotoğraf: AA) her biri vatanın da parçalarma sahip çıkma temayülü gösterir. Bu ise devie- tin parçalanmasına giden yolu açar." Lozan'da durum net Başbuğ, azınlık konusunun olduk- ça karmaşık olduğunu, uluslararası belgelerin konuyu bireysel hak olarak gördüğünü, bireyın zorla bu konuma "Lozan'daki Azuıhklann Korunma- sı Kesinıi'nin hazuianması esasında- ki temel esas ve düşünceler ile tarafla- nn konuya ilişkin görüşlerini dikkate ahnadan, yani UgiB kesimin tutanak- lannı okumadan her bir maddeyi ve bu maddeler içindeki cümkleri ve söz- cükleri kendi düşünceleri doğrultu- sunda yorumlayarak sonuç çıkarma- sı ile tesis edilen durumun dışma çık- öğı ortadadır. Aynca kendilerini azın- hkolarakdüşünmeyçn bireyierin, aan- hkolduklannmaçıkçasö>1enntesinive- yaimaedihnesinitas\ipetmiyoruzve düşündürücü buhıyoruz" değerlen- dirmesini yaptı. AB'yi Atatürk'ün gösterdıği "çağdaş uygarhk düzeyi- nin üerisi" ıçın önemli bir araç olarak Orgeneral Başbuğ, Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" sözüne atıfta bulunarak, azınlık tartışmalanyla "millet kavramının teklik niteliğinin bozulmaya çahşıldığını" söyledi. Başbuğ, "Millet bir bütündür parçalardan ibaret görülemez. Böyle görülürse bu parçalann her biri vatanın da parçalanna sahip çıkma temayülü gösterir. Bu ise devletin j parçalanmasına giden yolu açar" dedi. Başbuğ, AB raporunda azınlık haklan çerçevesinde düşünülen ve istenilen bazı haklann kültürel alanı aştığını ve siyasal alana taşanlar olduğunu belirtti. sokulamayacağını dile getirdi. Baş- buğ, her de\ letin ülkesinde azınlık olup olmadığı konusunda karar ver- meye egemen olduğu kuralının Avru- pa Konseyi'nın Ulusal Azmlıklann Korunmasına ilişkin Çerçeve Sözleş- mesi ve deklarasyonlannda bulundu- ğunu belirtti. Başbuğ, "Andan çerçe- ve sözleşmesi. bireysel azmhk haklan- mn kuDanıtanasının ilgili ülkenin top- rak bütünlüğüne ve ulusal egemenîi- ğine karşı kuDanılamayacağını açıkça ifade etmektedir'" dedi. Lozan'da du- rumun net olduğunu belirten Başbuğ, nm sağhksE bir yaklaşım olduğu söy- lenebiür" görüşünü açıkladı. tlerleme raporunda Lozan'da sta- tüsü belirlenenlerin dışmda topluluk- lara atıfta bulunularak Türkiye'de ye- ni azınlıklar olduğu iddiasının günde- me geldiğine işaret eden Başbuğ, -KürtkökenüvatandaşlanmızUeAle- vi vatandaşlanmız ki -AB'nin bu ay- nmmı konuşmamızda kullanmak bi- le bizim için rahatsızedki- Türkiye'de- ki Müslümanlar içinde a7inhk-lar ola- rakverilmektedir. AB'nin sözkonusu yaklaşmmun Lozan Banş Antlaşnıa- gördüklerini vurgulayan Başbuğ, "Sa- ymCumhurbaşkanınuzındadarıaön- ce ifade ettikleri gibi, AB ile müzake- re sürecinde ulusal çıkariannıızuı tam bir kararhhkla korunmasuıın önemi- ne de inanmaktayız. AB'nin bize sağ- layacağı yararlar kadar, Türkiye'nin üyeüğmin AB'yi de küresel bir güç ol- maya taşıyacağı unutulmamalıdır" görüşünü açıkladı. Kültürel alanı aşan istemler AB raporunda azınlık haklan çer- çevesinde düşünülen ve istenilen ba- Kerkük'ün durumu 'Ihtimaliyat planı yapıhyor 9 \ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral tlker Başbuğ'un yaptığı basını bilgilendirme toplantısında Cumhuriyet'ın gündeme taşıdığı "Kerkük'e müdahale planı" başlıklı haber çarpıtılarak soruldu. Başbuğ, Kerkük konusunda TSK'nin tutumunun devletin tutumuyla aynı olacağını belirterek her türlü "ihtimaliyat planının" yapıldığını dile getirdi. Orgeneral Başbuğ'un düzenle- diği toplantıda, Cumhuriyet'in gündeme getirdiği Kerkük pla- nı haberi de konu oldu. Baş- buğ'un konuşmasını yapması- nın ardından sorular bölümün- de bir gazeteci, "Kerkük'e müdahale konusunda ABD ile bir anlaşma yapıkü mı" soru- sunu yöneltti. Geçen cumarte- , si günü gazetemizin manşetin- den duyurjlan haberde ise "Müdahale konusunda ABD ile anlaşma yapddıgı*' değil, "Olası müdahaleye ABD'nin soğuk bakmadığr ifadesi yer almıştı. Sorulan bu soruya Başbuğ, Kerkük'te meydana gelen olaylan önlemek için, devletin bütün kurumlanyla birlikte çahşıldığını söyledi. Başbuğ, öncelikli olarak dip- lomasi yoluyla haksızlıklann giderilmesine çalışıldığmı kaydetti. Kerkük konusunda TSK'nin tutumunun, devletin tutumundan ayn düşünülemeyeceğini kaydeden Başbuğ, bu konularda önceden her türlü "ihü'maliyat plan- laması yapıküğı''nı dile f getirerek Cumhuriyet'in haberini de doğrulamış oldu. zı haklann kültürel alanı aştığını ve si- yasal alana taşanlar olduğunu vurgu- İayan Başbuğ, "Seçün sistemindeki yüzde 10'luk baraj eleştinsinin sade- ce beüıü bir toplulugun parlamento- da temsfl edDmesini zoriaşürdığına da- yandınlması da bu hususa bir örnek- tir. Halbuki bu konu, Türkiye'deki se- çim sisteminin temsikfc adalet prensi- biçerçevesindeefe almmasıgereken bir husustur" dedı. Halk içinde kutupla$ma Türkiye'de yaşanan teröre karşm halk içinde bir kutuplaşma yaşanma- dığını anlatan Başbuğ, "Bu durum ise ülke güvenüğiyle yakmdan inşkfli- dir. Diğer bir deyişle buyaklaşunın te- meÜnde üniterdevletyapısınmsorgu- lanmasıvankr" diye konuştu. TSK'nin taraf olduğu konulan daha önce Ge- nelkurmay Başkanı Orgeneral Hflmi Özkök'ün de konuşmasında dile ge- tirdiğini anımsatan Başbuğ, '"Üniter devlet ya vardır ya yoktur. Ortası ola- maz" vurgusunu yaptı. Orgeneral Başbuğ, son dönemde askerlik süresinin kısaltıhnası, bedel- li askerük uygulaması konulannın ye- niden gündeme geldiğini anımsata- rak. "Askerük süresinin kısaltihnası verjedeffiaskerBkkonusugündemimiz- de voktur" dedi. AVRUPA'DAN •DE OLAGANDIŞI BİR SEY YOK' AgUStOS ve eylül aylannda Atina'da yapılan olimpiyat- lar nedeniyle TSK'nin Ege'deki tatbikatlannı iptal etti- ğinı. diğer faaliyetlerini asgari düzeye indirdiğini anım- satan Başbuğ, "Ohmpiyatlann sonunda ise kendisi için vazgeçilmez olan Ege'deki hak ve menfaatlan doğruhu- sunda her zaman düzenB olarak yapageldiği uçuş faali- yetlerini sürdürmeye devam etmiştir'' dedi. Kardak çev- resinde de hava koşullannm uygun ohnası durumunda Sahıl Güvenlik Komutanlığı'na bağh gemilerin keşif, karakol ve gözetleme faaliyetlerinde bulunduğunu anla- tan Başbuğ, şöyle konuştu: "Sonuç olarak, Ege hava sa- hasında ve Kardak bölgesinde Türkiye'nin yoğun faab- yetierde bulunduğuna dair Yiınanistan tarafından öne sürülen iddialar gerçekleri yansıtmamakta, Notam ihlal- leri argümanı da gerçek esaslara dayanmamaktadu". Yiı- nanistan, e>1ül-ekim uçuşlanmızm normalin altmda ger- çekleşmesine rağmen, olinıpiyaüann yapıldığı ağustos ayım baz alarak uçuşlanmızm artüğuıı iddia etmiştir. Türkiye'nin Ege'deki uçuşlanm artürdığına yönelik iddi- alar gerçekleri yansıtmamakta ve icra edilen görevier iö- bamla ola^an dışı bir faaüyette bulunulmamaktadır." Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir. ETNİK CRUPLARIN TEMSİLİNDE ENDİSE Toplantı sonunda dağıtılan Başbuğ'un konuşma metninin sonuna, Atatürk'ün elyazısıyla "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" yazıh Türkiye haritası ve Türk bayrağı üzerine basıhnış haü de eklendi. Ş ğ , Irak güvenlik gücünün tamamınm Mart 2005 'te tamamen operasyonel hale getiril- mesinin hedeflenmesine karşm Peşmerge ve Mehdi Ordusu gruplannın silahtan arındınlma- dığıru belirterek eğitim amacıyla oluşturulan NATO timi içerisinde iki Türk subayının da gö- rev yaptığını dile getirdi. Başbuğ, "Bu gücün ya- pılanduılmasında, etnik gruplann nüfuslan ora- nında tenısilinin önenıine inandmaktadn". Bu ko- nuda endişeler mevcuttur" dedi.Kerkük'ün de- mografik yapısmm Saddam öncesine döndürül- mesinin Irak Geçici Yasasf nda öngörüldüğünü belirten Başbuğ. "Ancak buradaki sorun, deği- şikhğin bu çerçevede yapdmamasıdır. Bunun ana nedeni ise, Kerkük'ün geleceginin Kerkük halkı tarafından tayin edilmesi ihtünaünin, Irak Kürt- leri tarafından nrsata dönüştüriilme düşüneesi- dir. Ancak Irak Geçici Yasası'nda öngörülen du- rum dışma çıküarak Kerkük'ün bölgedeki olası federe devletlerden birinin içine dahil edilmesine bu yasa olanak tanımamaktadır" dive konuştu. GURAY OZ En Güzel Sözcükler Almanlar en çok sevdikleri sözcüğü seçtiler. Ya- nşmayagönderilen yüzlerce öneri arasında "Hab- seligkeit" (habzeligkaytokunuyor) sözcüğü yanş- mayı kazandı. Gerçekten de güzel, anlamlı birsöz- cük "Habseligkeit". Gönülden, yürekten bağh ol- duğunuz ve size ait bir şeyi anlatıyor. Hani içinde sevdiklerinizin fotoğraflannı sakladığınız bir kol- yeniz vardır ya da bir kahvede karaladığınız ve bir- likte imzaladığınız bir peçete olabilir. O ilk şiirleri- nizi yazdığınız sayfalan sararmış defter de olabi- lir. Belki de hiçbirisi değildir, dönüp dönüp dinledi- ğiniz ve artık dinleyemez olduğunuz bir plak, bir uzunçalardır. Işte, bildiğiniz gibi "uzunçalar" söz- cüğü kalktı artık günlük konuşma dilimizden. Şim- di CD'ler var ve biz onlara "si di" diyoruz. Her şey değişiyor. Zaten esas olan değişimdir. Bir nehirde bir kere bile yıkanamazsın dememiş miydi fılozof. Aktıkça değişir nehir ve o akarken her şey değişir onunla birlikte. Sen de biraz durağan olan, biraz geride giden aklınla, farkına varsan da varmasan da değişirsin. Ikinci sırayı "Geborgenheit" "esenlik - güvenlik - selamet" aldı. Ne güzel bir sözcük. • • • Yeni doğacak gün nelere gebe kim bilir. Ben değişimden değil, sözcüklerin eskimesin- den, içlerinin boşalmasından kaygılanınm. Çünkü kimi zaman nehre bir pislik bulaşıyor, bir fabrika- nın atıklan kanşıyor ve sürekli değişen nehir, o pis- liği temizlemek için yine değişimin hızından me- det umuyor. Kolay da olmuyor pisliğin temizlenmesi. Kavramlar da öyledir. Zamanla kirteniyorlar. Onlara da çiçeklere bakar gibi bakmak, içlerini yeniden doldurmak gerekir. Bağımsızlık kavramını ele alalım sözgelimi. Ne gü- zel bir sözcüktür. Insandan başlayın sınıfa, sınrf- tan ulusa kadar gidin. Insan, kişi olabilmeli, sınıf kendine gelebilmeli, ulus toprağına sahip çıkabil- meli. Insanlar, sınıflar, uluslar birbirinden farklı ve iç içedirler. Biri ulusu satar, diğeri gözünden sakı- nır. Kimi kişi kendinden başkasını görmez, kimile- ri sınrfı, ulusu aşmış havalardadır. Kimileri de pi- yasada, borsada fiyatını, dolar üzerinden değeri- ni sorar. Sınıf da, ulus da güzel değil, ama somut kav- ramlardır. Güzel değildir, çünkü sınıflardan birinde zenginlik en üst sınırlara tırmanırken diğerinde va- dinin en aşağılanna kadar iner. Birine gölge, öte- kine güneş hâkimdir. Biri üstüne düşmüş zorluk- lann, karanlığın zincirini kıramazken diğeri ege- menliğin ve gücün sefasını sürer. Ulus da öyledir. Güçlü olanı, güçsüze zebella gi- bi musallat olandan ayırmazsanız, emperyalistini, gelişmişini, bir kene gibi yapışanını fark edip, ke- nara koymazsanız pek güzel bir söz değildir. Bu nedenle insanın hevesi günün birinde sınıf- tan, ulustan kurtulmak, temiz bir dünyayla baş ba- şa kalabilmektir. , . . • • • ' • • ' • ' " Türkçedeki en güzel sözcük hangisi sizce? Üç sözcük öneriyorum: Değişim, eylem, eleşti- ri. Biz de Almanlar gibi bir yanşma düzenlesek, bi- rinci sıraya "değişim"\ koyardım, Kafka'nın Gre- gorSamsa's\ gibi birgecede hamamböceğine dö- nüşmek tehlikesi varsa da güzel sözcüktür deği- şim. Ama değişim sözcüğünde sanki bir tuhaflık var gibi gelir bana hep. Kendi başına bir laf gibidir. öz- nesiz bir eylemden söz ediyor, pratikten kopmuş skolastik bir sorunla uğraşıyoruzdur sanki. Sonra anlanm ki, öznesiz hiçbir eylem, hiçbir değişim ol- maz. Eylem varsa mutlaka bir özne vardır ve ey- lemin öznesi biz değilsek ötekidir. Zaten kitapta bi- zim kaçınılmaz bir şekilde özne olacağımız da hiç- bir zaman yazılmamıştır. Yazılacaksa yazacak olan bizizdir. Şu sıralarda biz beklemedeyiz. Birileri değişip, değiştirip duruyor. Kavramlar havada uçuşuyor, ra- porlar yırtılıp dikiliyor, dünya gittikçe karmaşıkla- şıyor ve kirleniyor. Sözler kimilerinin ağzından ka- ra bir duman gibi çıkıyor. Dökülen kanın, ölümle- rin hesabını şaşırdık. Niye böyle derseniz epeydir unutulmuş olan üçüncü sözcüğe, haşmetli saka- lıyla hâlâ duvardaki yerinde durana dikkatinizi çek- mek isterim. Yani eleştiriye... e-posta: guray.ozu/ cumhuriyet.com.tr TEŞEKKUR Küçük kızım EDA KARSANDI'nın estetik ameliyatını başanyla gerçekleştiren, daima gülen yüzüyle bize moral verip nazımızı çeken Estetik-Plastik Cerrahi Uzmanı Sajın Dr. NURULLAHYILDIRIR'a ve bizlere her konuda yardımcı olan İSVİÇRE HASTANESİ Başhekimliği başta olmak üzere tüm doktor, hemşire ve personeline bütün kalbimle teşekkür ederim. AvCANDANGÜLCAN FOÇA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No- 2004 12 Da\acı Anf Hıkmet Cezavırlıoglu vekılt Av. Ilyas Akbaş- lı tarafından davalı Mustafa Öner Tanın aleyhıne açılan tapu ıptalı ve tescıl davasında davalıya dava dılekçesi ve duruş- ma günü teblig edilemedıgmden. Duruşma gününün 30.11. 2004 günü saat 09.45 olduğu. bu da\a hakkında varsa bel- gelennın mahkememız dosyasına ıbraz etmesı, ışbu ılan ya- yınından 15 gün sonra davalı Mustafa Oner Tanın'a tebliğ edılmış sayılacağı ilan olunur. Basın: 49598
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear