Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2004 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Mustafa Kemalcilere Karşı Ali Kemalciler...
Asker Çekmek
DEVRİM SEVİMAY, geçen gün 'Vaten"daya-
yımlanan röportajında Denktaş'asoruyor: "Siz-
ce asker Kıbns 'a hangi mesafede duruyor? Me-
sela Kıbns 'la AB anasına sıkışmış gibi birgörûn-
tü veriyor mu?"
Yanıtşöyle: "AB Türkiye'dekiaskerin gücünü
sıfııiamaya çalışıyor. Asker bunun bilinci içinde.
Nasıl ki beni sıfırlamak için 'Denktaş AB düşma-
nıdır' propagandası yapıldı, asker de ortaya çık-
sa ve birşey söylese 'Bak AB'ye girecektik, as-
ker engelledi' diyecek/er... Bence asker geride
de durmuyor. Bilakis, müteyakkız, gözü açık iz-
liyor. Nereye gidecek diye. Bence de doğrusu-
nu yapıyor... Şahsen askerden şikâyetim yok."
Röportajda, ayrıca, Genelkurmay Başkanı'nın
KKTC Cumhurbaşkanı'na mesajından yansıtılmış
şu sözler de yer alıyor: "Kıbns milli davadır; re-
ferandumla siziuzlaşmaz diye tanımlayanlar, si-
zin düşüncenize gelmektedir."
Bütün bunlar ortadayken, 17 Aralık öncesin-
de AB ve Kıbns Rum Yönetimi'yle Yunanis-
tan'ca Türkiye'den istenenler birtürlü bitmek bil-
miyor: Biryandan, dönem başkanı Hollanda "Şu
üç haftada Adli Kolluk, Infaz, CMUK, Istinaf
Mahkemelenyasalannı çıkann; Güney Kıbns'la
Gümrük Biriiği protokolünü imzalayın; hele mü-
zakereleröncesinde o devleti tanısanız daha da
iyi olur" demekte. öte yandan, Rumlarla Yunan-
lılar, yanm ağızla da olsa, "Kıbrıs'tan asker çe-
kilmeye başlanmazsa, tarih karannı veto ederiz"
şantajını sürdürmekteler.
Niçin "yanm ağızla"?
Çünkü, asker çekme konusunun, bütün aske-
ri konulargibi, diplomasi oyunu değil, "ciddi bir
iş" olduğunu ve istediklerinin yapılmayacağını
çok iyi bilirler. Bilirier ki Türk askerinin adadaki
sayısı, gerektiği zaman yapılan "tehdit değehen-
dirmeleri"r\e göre artar veya eksilir. Dahası, uzak
geçmişteki tek istisna dışında, bu artış ve eksi-
lişler hiçbir dönemde başkalan korksun ya da
memnun olsun diye davul zurnayla ilan edilme-
miştir. Zaten, ilan edilmesine de gerek yoktur; zi-
ra, Ingiliz istihbaratı başta olmak üzere, adada-
ki bütün haber alma kaynaklan bunları en küçük
ayrıntılanna kadar izlemekte pek mahirdirler.
Ama, onlar eksilişleri etrafa hiç duyurmaz, fa-
kat artışlan bire bin katıp yayarak dünyayı velve-
leye verirler. Zira, onlara göre, Kuzey Kıbrıs'ın
"işgal altında" oluşu hep vurgulanmalıdır.
Bu ne biçim bir işgalse, "işgal altındakiler" so-
nuçta "işgalciler"e karşı meydanlara topla-
nıp tam birfütursuzlukla "Haydiartık gidin de biz
Rumlarla birlikte Avrupalı olalım" diye serbest-
çe ve bangır bangır bağırabilmişlerdir.
Böyle bir durumda, henüz müzakere tarihi bi-
le alamadan bekleyen ve alsa da tam üyeliği yıl-
larca pamuk ipliğine bağlı kalacak olan Ankara'nın
şu sırada yapabileceği en büyük hata, ortada fol
yok yumurta yokken asker çekmek olur.
Çekilenin bir daha sokulamayacağı iyi bilin-
melidir.
Atatürkçülük, Atatürkçü düşünce sisteminin gerçeğini, bilmeyenlere,
anlamak istemeyen aymazlara anlatmaktır. Gerçi, bu aymaz yazarlar zaman
zaman, kendilerinin de Kemalci olduğunu söylüyorlar. Ancak bir farkla:
Onlar Ali Kemalci, bizler ise ödün vermez gerçek MUSTAFA KEMALCt...
Bahir M. ERÜRETEN
A
tatürkçülük, Yüce Önder Ata-
türk'üjı ilke ve devrimlerini
doğru beDeyip iyi özümsemek,
uygulamave süreküliğini sağ-
, lamakamacındagerekeniher
koşulda yerine getirmeyi kutsal vatandaşhk
görevi sa>maktır.
Türkiye Cumhuriyeti"nin kurtancı ve ku-
rucusu yüce Atatürkümüzü, Türk halkının
gözünden ve gönlünden silmeye, ulusaJ bir-
lik ve beraberliğimizi aynştırmaya ve böl-
meye çalışan. iç ve dış düşmanlann güdü-
mündeki kendini bilmez, (cahil) ve aymaz
işbirlikçi köşe yazarlannın hezeyanlan, her
gün artan bir dozda pervasızca devam edi-
yor.
Atatürk karşın şeriatçı yazarlarla el ele ver-
miş. kendine ikinci Cumhuriyetçi adını tak-
mış; arkasını, tekelci medyanın parasal gü-
cüne dayamış bu yeni, yetnıe sözde köşe ya-
zarlan, Atatürkçü halka, özellikle de onla-
nn sözcüsü durumunu üstlenmiş olan Cum-
huriyet gazetesinin değerli yazarlanna kin
kusmayı aralıksız sürdüriiyorlar.
Hele bunlardan biri var İci, evlere şenlik.
Gerçekte kimsenin cıddiye almadığı, maga-
zin haberleri için satış oJanağı bulunan te-
kelci medyanın bir ayağı. Son zamanlarda
üstlendiği misyon ise Atatürkçü Cumhuri-
yetin anayasal kurumlannı halkın gözünden
düşürmek için bazı Atatürkçü yazarlan ile
esas amacını perdeleyerek gerçekte Ata-
türk karşıtı yeni, yetme sözde köşe yazar-
lan ile, ülkemizin anayasal değerlenni akıl-
lannca(!) yıpratmaya çalışmak. Başlığında
Türklükten simge yerleştirip aslında. asla ku-
rucusuna layık olmayacak biçimde, kımı
haberleri ve köşe yazılan ile bu simgeyi sil-
meye çalışan yazı ve resimler yayarak ama-
cını sergilemek. Örneğin Yüce Önderimi-
zin ölüm yıldönümünde koyduğu resim ile,
elinde. rakı bardağını anımsatan bir poz ile,
halkı da enayi yerine koymak. Bu arada,
düşünsel açıdan geniş bir yelpaze görünü-
münü vermek için birkaç Atatürkçü yaza-
ra sütunlannı açıp aslında bu değerli yazar-
lan esas özgörevi (misyonu) adına perde-
leme amacı ile kullanmak...
Bu tür aymazlıklardan biri, rastlantı ola-
rak başlığı ile gözüme takılan, aslında bu
gazetede kimsenin pek okuduğunu bile san-
madığım, basın dünyasının başka yerlerin-
de adı duyulmamış, iddialan ve çarpık dü-
şünceleri kendine özgü (23 Kasım 2004 ta-
rihli) köşe yazısı ile sergilenmiş.
Yazar, bu yazısında, Cumhuriyet gazete-
sinin değerli yazarlanna çatmak, aslında, Ata-
türk'ü her zaman olduğu gibi, aklınca eleş-
tirmek için üşenmeden baştan aşağı yalan
yanlış bir sütun doldurmuş, gerçekle hiç il-
gisi, özellikle de kendilerine haksız eleşti-
ride bulunmak için bahane saydığı bir ola-
yı ele alarak, bu değerli yazarlara akla gel-
medik hakaretler yağdırarak sonunda ama-
cını kusuyor: Atatürkçülük ve Kemalizm yok
vede hiç olmadı!
Böylesine aymazca ve sıkılmadan bir tüm-
ce yazmak, aslında Türkiye Cumhuriye-
tı'nin, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı
düşünce sistemine pervasızca hakaret yanın-
da, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığı ya-
şam koşulu sayan Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'na da ters, gerçek bir suçtur. Ya-
zısının başlığında, başkalannı suç işiemiş
gibi anlatarak, asıl en büyük suçu kendisi
işlemektedir.
Aynı gazetenin bu görüşteki başka bir kö-
şe yazan da, bir süre önce, Türkiye'nin bü-
tün düşünürlerine aynı pervasızlıkla haka-
ret edip, yine bir başka yazısında, Cumhu-
riyet ve Atatürk karşıtı, kaçak şeriatçı Fet-
hullah ı yirminci yüzyılın en büyük düşü-
nürü olarak ilan etmedi mi?
Aynı gazetenin başyazanf!) da kısa bir sü-
re önce hiç gereği yok iken Cumhuriyet ga-
zetesinin başyazanna saldında bulunmadı
mı? Elbette, Cmmhuriyet'in değerli yazar-
lan bu aymazca karalamalan ciddiye alıp da
onlara yanıt verme gereğini bile -haklı ola-
rak- duymuyorlar.
Ancak, onlar ve çevresi suskun kaldıkça,
1920 Türkiyesi'nin AB Kemalci gazeteci-
lerine benzemeye çalışan bu kişiler, saldı-
nlannın dozunu da arttınyorlar.
Cumhuriyet okurlan CUMOK'lara da bir-
kaç sözüm var. Kapalı toplantılarda açık
büfe sohbetleri yerine, sizlere, bu yayınla-
ra karşı eylem yapmak görevi düşmüyor
mu?
Örneğin, bu tür gazeteleri boykot edip, hal-
kın bunlan alıp okumaması için bir karnpan-
ya başlatamazlar mı? Atatürkçü dernekle-
re gidip, bunlann daha aktif çalışması için
onlan uyaramazlar, söyleşilere ve etkinlik-
lere katılamazlar mı?
Atatürkçülük (Kemalizm) Yüce Önder Ata-
türk'ün düşünce ve eylemlerini, ilke ve dev-
rimlerini doğru belleyip, iyi özümsemek, uy-
gulama ve sürekliliğini sağlamak amacında
gerekeni, her koşulda yerine getirmeyi kut-
sal vatandaşlık görevi saymaktır.
Atatürkçü düşünce sisteminin gerçeğini
bilmeyenlere, anlamak istemeyen aymazla-
ra anlatmaktır. Gerçi, bu aymaz yazarlar za-
man zaman, kendilerinin de Kemalci oldu-
ğunu söylüyorlar.
Ancak bir farkla: Onlar Ali Kemalci, biz-
ler ise ödün vermez gerçek MUSTAFA KE-
MALCİ...
Avrupa'nm Öbür Yüzü
Yüksel PA2ARKAYA
vrupaBirliği'nin
bir değerler bir-
. liği olduğundan
dem vuruluyor ya, bu ger-
çeğin bir yüzü. Çünkü bu
değerler, Rönesans ve
Aydınlanma'nın yüzler-
ce yıldır oluşturduğu de-
ğerlerdir. Elbette Avru-
pa kültürünün bir boyu-
tunda, Ortaçağın rezalet-
leriyle, Hitkr e destek
çıkan papalığıyla Hıris-
tiyanlık var. Ancak din,
sözü edilen değerlerin
içinde yer almaz. Söz ve
ifade özgürlüğü, bireyin
din, inanç ve vicdan öz-
gürlüğü, bir bütün olarak
bu değerler içinde önem-
li. Ama toplumun ve top-
lumsal kurum ve kuru-
luşların. güncel kavra-
mıyla kamusal olanın, di-
nin etki alanı dışında ol-
ması, yani laik ya da se-
küler devlet ve toplum il-
kesı, yine birliğin dızge-
si içindeki en önemli or-
tak değerlerden.
Öte yandan, Avrupa
Biriiği toplumlannda da
aydınlanma, başından iti-
baren karşıtının tepkisiy-
le savaşun içindedir. Dö-
nem dönem, karşıdevrim
Altın fırsatlar bizden,
değerlendirmek sizden!
Şimdi Focus'lar 28,6 milyar TL'den* başlayan fiyatlarla!
f*-
Ya da kredili alımda 12 milyar TL için 12 ay %O faiz seçeneğiyle... Focus, Avrupa'da yılın otomobilı seçildiğinden
ben 65 uluslararası yanşmada bırincilik kazandı. Şimdi bir Ford yetkılı satıcısına uğrayın, sızi altın fırsatlarla, attın değerinde
bir Focus sahıbı yapalım. Aynntılı bilgi için, Ford Direkt Hattı 444 3673 ya da www.ford.com.tr
Kredi tablosu
• Focus CatecSon 5K 1 6ı baz moöef çn peşn atmörda
tatfsrye edten anahtar tes*Ti fiyatdr Kredi rr*ct£yi
12mayarTL
15mJya-TL
20milysu-TL
12 ay
%0/1.000
24 ay
%1,00/578
%0,42/1.291 %1,23/747
%0,85/1.779 :
%1,47/1.029
36 ay
%1,38/445
%1,55 / 575
%1,72/793
YL»<ancia bei-titen ayfck gen öcieme tutartan Mlyon TL cnsrxjarndr
Koç
FordFocus
Ford Otosan tarafından ıthal edılmektedır
niteliğindeki karşıtlık,
yükselir gibi olur, tarihin
akışıru geri çevirmeye ça-
lışır. Aydınlanmaya kar-
şı akım da üç yüz yıldan
beri yok olmadan süregel-
mektedir. aydınlanma ile
karanlık yanlılannın sa-
vaşımı günümüzde de
Avrupa 'nın bütün top-
lumlannda sürüyor.
Avrupa Biriiği Parla-
mentosu içinde de, bu iki
akımın taraftarları var.
Son dönemde aydınlan-
ma karşıtlannın belli bir
yükselişe geçtiğini görü-
yoruz. Avrupa Biriiği
anayasa taslağı hazırla-
nırken, Huistiyanlığı öl-
çüt olarak alma çabalan
unutulmadan, şimdi Va-
tikan'dan çok daha va-
him bir ses yükseliyor.
Vatikan 'ın önemli kişi-
lennden Kardinal Joseph
Ratzinger, "Kamusal
alanda Katolik ya da HJ-
ristiyan \izyonunayer bt-
rakmıyor" diyerek, Av-
rupa'daki laikliğe cephe
alıyor ve laiklik uygula-
masının değişmesini is-
tiyor. Bizde epeydir bu
yönde tavır koyanlann,
Vatikan ile koşutluklan-
na işaret etmekle yetine-
lim.
Bu arada Irak'ta kadın,
çocuk, yaşlı demeden in-
san kıyımını uzaktan sey-
reden Avrupa. son günler-
de fihn yapımcısı Hol-
landalı Theo van Gogh
cinayetiyle çalkalanıyor.
Elbette ne denli büyük
saldın olsa da, bir film,
bir roman ya da başka bir
ifade yolu yüzünden ci-
nayet, Islamın kutsal ki-
tabmda yer almaz. An-
cak, bu cinayeti hep bir-
likte telin ederken, Av-
rupa ırkçılannın ve Hıris-
tiyan köktendincilerinin,
nrsat firsattır diyerek gi-
riştikleri saldın, yakma
yıkma eylemleri ve bütün
Müslümanlann sda dene-
tım altına alınmalan, ca-
milerde vaazlann Alman-
ca ya da Hollandaca ol-
ması gibi talepler, Avru-
pa'nın aydınlanmacı yü-
zünden gelmiyor ve Av-
rupa değerler birliğünn
de sonucu değil.
Hayır, aydınlanma kar-
şıtlan, Avrupa'yı aslm-
da birlik sürecine getiren
değerlerin karşıtlan sah-
nedeler. Ama bunlar yal-
nızca sağ kesimde değil-
ler. Sağ liberal diye bili-
nen, Almanya'nın Hıris-
tiyan Birlik partilerinden
CSU'nun genel başkanı,
Bavyera eyalet başbaka-
nı ve son federal seçim-
lerde federal başbakan-
lığı kıl payı kaçıran Ed-
mund StoJber, son parti
kurultayında (19-20 Ka-
sım, Münih), Ahnanlan
güçlü yeni bir yurtsever-
liğe çağınrken, Alman-
ya'daki yabancı kökenli-
lerin de Alman kültürü-
nü benimsemelennı iste-
di. 'LeitkuJtur' (yani kı-
lavuz kültür) Alman kül-
türüdür, diyerek, iktida-
ra geldiklerinde, çok kül-
türlülüğe yer olmayaca-
ğını, Alman kültürünün
Hıristiyan niteliginin güç-
leneceğini bildirdi. Bu-
nun doğal sonucu olarak
da bir kez daha yapılan
oylamada delegeler, Tür-
kiye'nin AB üyeliğini
reddettiler.
Ama iktidardaki sos-
yal demokratlann içişle-
ri bakanı SchiOy de Sto-
iber'den hiç geri kahna-
yarak, elbette en iyi uyum
asimilasyondur, dedi bir
kez daha açıktan, hiç kirn-
seden ve dünya kamu-
oyundan hiç çekinmeden.
Şimdi bu taleplerden
bir teki Türkiye'de dile
getirilse, örneğin, kilise-
lerde ayinlerin Türkçe ya-
pılması istense, başta Al-
manya oknak üzere, Av-
rupa'da kopanlacak kı-
yameti, bittecrübe çok iyi
biliyoruz.
Avrupa'nın bu yüzü,
belki AKP iktidanna uy-
gundur ve yine bu yü-
züyle Avrupa, AKP iîcti-
dannın yapıp ettiklerini
reform kabul etmektedir.
Ama AB ortak değerleri
bunlar olacaksa, ben za-
ten Avrupalı değilim ve
hiç Avrupalı olmadan
cumhuriyetimizin dev-
rim ilkeleri benim için
her zaman bunlardan çok
daha çağdaştır.
KORGAN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
2004/110 Esas
2004/130 Karar
Sıvas ili Divriği ilçesi Mursal köyü nüfusuna
kayıtlı, Orhan Gazi Mısır'ın soyadı Korgan
Asliye Hukuk Mahkernesi'nın 2004/110 Esas,
2004/130 Karar sayılı ve 20.10.2004 tarihli
ilamı ile Önal olarak değiştirilmiştir. Ilanen
duyurulur. Basın: 49863 «
PENCERE
Kanakış ile
Kara Mizah.
Sabah erkenden uyandım. Gün ağarmış, ağar-
mamış. Televizyonun düğmesine bastım. Karakış
odanın içine doldu. Yurtta yağmur, kar, dolu, fırtı-
na, tipi. Kesilen yollarda kalan araçlar. Hava duru-
mu felaket!..
Derken dünyadan ve ülkeden birbirine taş çıkar-
tacak olumsuzlukta haberter başlayınca, aklıma
"Zift mi kesildin be mübarek?" başlığı altında bel-
leğime yazılan eski fıkra geldi. Ben öyküyü mizah
yazanmız Şakir Balkı'dan öğrenip otuz yıl kadar
önce bu köşeye aktarmıştım...
öykü 'Kara' üzerinedir, ama, esprinin gücü ya-
şama tutkusunu yeşertip kuvvetlendirir; hiçbir ilaç
mizah kadar insana hayatın tadını aşılayamaz...
•
Gemisinin belgelerini, pasaportunu, nüfus kâğı-
dını, nesi var nesi yoksa hepsini bir fırtınada kay-
beden kaptanı liman idaresinden çevirmişler, gö-
revli memur bakmış kı yapacak başka iş yok, res-
mi evrakı yeniden çıkartmak için sormaya başla-
mış:
- Adın ne?..
-Kara Ali!..
- Memleketin?..
- Karabiga!..
- Nereden geliyorsun?..
- Karadeniz'den..
-Yükün?..
- Kara boya!..
- Nereye gideceksin?..
- Karamürsel'e..
- Dönüşte nereye uğrayacaksın?..
- Hiçbir yere.. Gemiyi karaya çekeceğim..
- Ya sonra ne yapacaksın?
- Karayoluyla Karaman'a gideceğim, Karadağ-
lıoğlu Kara Mustafa'yı göreceğim..
Görevli memur içinden bir lahavle çektikten son-
ra çaresiz sorguyu sürdürmüş:
- Görüp ne yapacaksın?..
- Onda alacağım var; paramı alıp Mekkei Müker-
reme'ye doğru yola çıkacağım...
Memur:
- Neden?..
- Çünkü niyetim Mekke'de Karadonlu Beytullah'a
yüzsürmek...
Liman görevlisinin içi kararmış, ne diyeceğini bi-
lememiş, konuşmanın havasını değiştirmek için:
- Inşallah, demiş, oradan yüz akıyla dönersin!.
Kaptan'ın yüzü kararmış:
- Orası kara toprağa girdikten sonra belli olur.
Deyince görevli memur dayanamayıp patlamış:
- Allah belanı versin ulan, zift mi kesildin be mü-
barek!..
•
Kara mizah, İkinci Dünya Öavaşı'ndan sonra,
çizgide ve yazıda patlama yapmıştı; insan ağlar-
ken de gözyaşı döker, gülerken de...
Bizim özdeyişlerimizden en çarpıcı biri de "gü-
leriz ağlanacak halimize" değil midirL
Demokrasiyi türbanda arayıp, özgürlüğü kara
çarşafla özdeşleştiren softalık bastırdıkça Türkiye
karanyor, insanın içinden mürteciye sormak geli-
yor
- Zift mi kesildin mübarek?..
KARŞIYAKA CUMOK DUYURUSU
KAHVEDE SÖYLEŞİ
1- GENEL SAÛLIK. SİGORTASI NELER GETlRlYOR''
Sunuş Ba>raklı ADD Bşk Zeliha Avtr.
Konuşmacı: Hekım Güçbırlığı'nden Opt. Dr Güne> Toprak.
Tanh 2"
1
Kasım Cumanesı
Saat 15 00
Yer Bayraklı Kahvesı (Hacı Amcamn )en) Gazı Mejdanı.
Saat 14.00 - 14 30 arası Bayraklı ADD'de olalım.
Saat 14 3O'da Ba>raklı ADD (Anadolu Cad. Demıryolu Karşısı.
No. 61 Ba>Taklı KARŞIYAKA)
beraberce kahve>e gıdılecek.
Söyleşı sonrası kahvedekı arkadaşlanmızın tansi)onlan ölçülecek,
göz taraması vapılacakiır
Sevgılı Cumhun>et okurlan. kahvedekı arkadaşlanmız ıçın
fazladan bır Cumhunyet gazetesı daha alıp dagıtarak
Aydınlanmaya
bir pencere açmava ne dersınız?
Tum Cumhunvet okurlannı beklıvoruz
2- Ulusal Bırhk Hareketı olarak. ABD \e A\nıpa Bıriıgı
Koalısyon Güçlennın Felluce'dekj
saldırganlığını nefretle kınıyoruz.
lletişim: Deoiz Sapmaz: 0 232 362 09 75 - 0 544 249 24 91
MERSİAI CUMOK DUYURUSU
ADD Mersin Şubesi ile birlikte bu vatanuı
satılık olmadığını göstermek için araştırmacı
yazar YILMAZ DİKBAŞ'ın konuşmacı ola-
rak katıldığı bir söyleşi düzenliyoruz.
Tüm CUMOK'larlabirlikteulusunuve yur-
dunu seven herkesi toplantımıza çağınyoruz.
Söyleşi günü : V Kasım 2004
Saat : 13.00
Yer : Atatürkçü Düşünce Derneğı
Mersin Şubesi Konferans Salonu
Adres : Vila>'etbınasıyanıZekıSabahIşHanıNo:312
Detışım: Fethı Karaduman 0 535 364 88 89
fiker Taşyürek 0 533 817 94 34
ADD Mersin 0324 237 00 25
KADIKÖY ASÜYE 4. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2004 421 Esas
2004 860 Karar
Davacı Sağlam tarafından açılan soyadı tashi-
hi davasının yapılan muhakeme sonunda davacı-
nın nüfustaki Saglam olan soyadının Sağlam
olarak düzeltılmesine karar verilmiştir.
22.11.2004 Basın: 53426