23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2004 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Oyunun Son Perdesi TÜRKÇEDEKİ renkli deyimlere, "paçayı kap- tırmak"tan sonra bir de "ayağı çarşafa dolan- mak" deyimini de ekleyebilirsiniz. "Büyülen- miş, efsunlanmış" gibi sıfatlan 6a. Bu iktidann AB'den "tarih alma" ısran yüzünden düştüğü durumlan ancak bu çeşit sözlerie anlatmak müm- kün. Çünkü, konu artık Ankara'nın iradesinden çık- mış, Brüksef'den Türkiye'ye hükmetme heves- lisi AB'lilerin ağızlarından çıkacak sözlere bağ- lanmıştır. Bir gün şöyle, bir gün böyle. Yerli medya ve özellikle bir tek büyük holdin- ge bağlı bir yığın gazete, dergi ve kanal zinciri bu sözlerden işlerine geleni yayımlamakta, gel- meyenleri ya hiç duyurmama ya da önemsiz göstermeye çalışmakta. Türk halkı, AB'lilerin gerçek niyetleri konusunda asla sağlam izienim edinmiş sayılmaz. Yalnız AB'lilerin niyetleri konusunda mı? Kürt, Ege ve Kıbns sorunlannı da Ingiltere aracılığıyla AB'yi kullanarak çözmeye çalışan VVashington'un niyetleri konusunda da. Üstelik, tıpkı Sevr öncesi San Remo ve Paris toplantılannda yaşananları anımsatırcasına şu günlerde Avrupa başkentlerine üşüşen yerli ve yabancı "baskı gnjplan"na 17 Aralık kararlan için neler vaat edildiğini de bilmiyoruz. Ama, en ilginci, Yunan diplomasisinin şu ay- larda oynadığı oyunlardır. Atina, bir yandan Apo olayından sonra söz ver- diği gibi Türkiye'nin AB'ye girişine "yardım" edermiş gibi görünürken, bir yandan da aynı AB'nin gözünde Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışmakta. Üstelik, Ege hava sahası konusun- da sürüp giden eski anlaşmazlığı ve ona bağlı "ihlalleri" yeniden gündeme getirerek. Oysa, bu ihlaller, Yunanlılann koyduğu kurallara ters düş- se de uluslararası hukuka uygun: O hukuk ha- va sahasını karasuları s/nınndan dikey çıkılacak çizgilerle beliıier; karasulan sının neyse, hava sa- hası sının da odur. Oysa, Yunanistan altı deniz miliik karasulanna karşılık on millik hava sahası ilan ederek huni biçiminde bir hava sının çizmiş- tir. Türk uçaklan dört millik fazlalığı sürekli "ih- lal" ederek aslında o hukuksuzluğu protesto et- mektedirler. Atina'nın bunlan bile bile olayı şimdi büyütme- si AB'yi Türkiye konusunda bir de bu bakımdan tereddüde düşürmeye çalışmaktan başka ne- dir? Kıbns Rum Yönetimi'nin başındaki Papado- pulos'un birdenbire Annan Planı konusun- daki güvenlik isteklerini gündeme getirmesinde- ki amaç da bundan farklı mı? Ama, hiç kuşkunuz olmasın, onlann bunlardan ötürü 17 Aralık kararını veto edeceklerini san- mayın. Bu kıpırdanışlar, onlar için Türkiye'yi zor duruma sokmanın geçici cilveleridir. Yoksa An- kara'yı AB kapanına soktuktan sonra o cende- rede Türkiye'den istediklerini söke söke kopar- mak Yunan diplomasisinin başlıca hedeflerinden biridir. Siyasal Gücümüz Cumhuriyetten... VedÜ BİLGET Emekli Amiral K emalist "eylenTı küçümseyen emper- yalızmın has -katışıksız- adamlanna; bağımsız ve laik Mustafa Kemal Cum- huriyeti'nınoluşturulduğu "29Ekiın 1923" gününden beri -kötücüllere- karşı koruyuculuğunu üstlenerek nöbete katılan en değerli güven kaynağımız genç kuşaklara; Gazi Mustafa KemalAtatürk'ün uzak görülü kışüığı adı- nasunanz... Tûrkiye"yi parçalamaya ve yok etmeye karar ve- ren Ingiltere'ye Allah'tan sonra sığındığını açıkla- yarak idam fermanlanmızı -Mondros'u ve Sevr'i- art arda evetleyen VahdettiıTlı. Damat Ferit lı yerel ıianet ortaklanna karşın. emperyalizme diz çökme- yeceğimizi, düşmanlanmızı aklından geçirmedik- len ağır bir askersel yenilgıye uğratarak kanıtlayan tek vatanlı tek adam Mustafa KemaTdir... Türkiye'yi haritadan sılerim, tehdidini savuran küs- tah Hîbon'lı Amerikan emperyalizmi yan çizme- sine karşın, LordGeorglu, LordCurzon'lu ve Cle- mencean'lu emperyalistler hiç beklemedikleri ikin- cı yenilgiyi de (siyasal yenilgi) Lozan'da tanımak zorunda kalmışlardır. Antiemperyalizm, siyasal ve ekonomik bağım- sızlık temeli üzennde Ulusal Kurtuluş Savaşı veren ve yaşamı boyunca bunlann özündenasla ödün ver- meyen tek vatanlı tek adam yine Mustafa Kemal ola- caktır... Siyasal, ekonomik, hukuksal ve askersel bağunsızlığımıza karşıt olanlan ya da emperyaliz- me ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı verenleri yadsıya- rak Mustafa Kemal Türkıyesi'nin çeşıtlı siyasal özellikleri olan kargasalardan kurtuluşunu ABD'den. emperyalızmden bekleme çelişkisine düşenleri. meydanı boş bulup saldırganlığını azıtan Amerikan emperyalizmine aşın derecede bağlanarak el açma saplantısından kurtulamayanlan uyarmak, tek va- tanlı TC vatandaşlannın binncil görevidir... Ame- rika'nın güdûmündeki dış politikamızın ve egemen sınıf düzeninin koruma kalkanlannın, işlerine gel- mese de, bağımsız "Kemalfct" politikanın özünü öğ- renmelerini gereklı görmekteyız. Iktidann yetkıli- lerine bizim küçük bir sorumuz olacak: Emperya- lizme bağımlı politıkaya "hayır", bağımsız Kema- list politikaya "evet* demeye var mısınız9 Bir yandan. Cumhuriyet tarihımızde eşi benzeri görülmedik bir siyasal, sosya! ve ekonomik çökün- tü öngününde (anfesinde). ayjoıka çıkan yüz kızar- tıcı rüşvetgiderek devfct soygunıı söylentilerine ve suçlamalanna gerçekten hedef olanlan, şunun ya da bunun dümenine girerek kaçamak yollannı arayan halk düşmanlannı, kapitalizmin demırbaşına kayıt- lı soygunculan, vurgunculan. kimi politika bezir- gânlanru, bürokratlan, ışbıtiricileri ve hempalannı. övüncümüz bağımsızlık tarihi onünde nefretle kı- narken, öte yandan da bizlere Lozan'ı, bağımsız ve laik Türkiye Cumhunyeti 'ni emanet eden tek vatan- lı Mustafa Kemal Curnhuriyetçılerini, Mustafa Ke- marieri, Ismet tnönü'len. ulusal bağımsızlık cep- hesinde savaşanlan. Anadolu "er"lerimizı. ulusal bağımsızlık cephesıne cephane yetiştiren Anadolu kadınlanmızı. bu pınl pınl insanlanmızı saygıyla anıyoruz. Mustafa Kemal'in ulusal bılinçle "yedidü- veTe karşı sürdürdüğü kavganın anlamı. gerçek ba- ğımsızlıknr. "KemaEzm'in ortaya çıkmasına yol açan nedenlerin bugüne dek süregeldığını. sonuçta bu- gün de var olduğunu bilmek, ulusumuz için bir ölüm kalımsorunudur... Geldik bugünlere Ektiğimizı bıçiyoruz. Devle- te dinsel terör egemen. Amerikan bo\ıınduruğu ar- tık tam bir pranga. Emperyalizm, küreselleşme adı ardında "siyasaL mali iktisadi. adü. askert kültürel ve benzeri her hususta" ulkemıze egemen Bu iktidarla bağımsızhğı, hürnyetımızi ve Cum- huriyetimizı ne pahasına olursa olsun koruyabile- cek miyız? Dun Türkiye Cumhuriyeti'nin 81. kuruluş yüdö- nümüydü. Ne yazık ki biz hâlâ Cumhuriyetimizin kuruluş ılkesi olan "tam bağımsızük"" arayışı için- deyiz. Ve bu arayış hiç ama hiç eksilmiyor. Gide- rek daha da yoğunlukla aranır, özlenir, beklenir olu- yor.. Bu durum karşısında, yenı Türk devletının kuruluş özünü oluşturan "tam bağunsjzhk" ilkesi- nin kimler taranndan ve ne zaman yürürlükten kal- dınldığını da sorgulamak gerekmez mı? Türkiye Cumhunyeti'nin Mustafa Kemal sürecin- dekı bağımsız ve onurlu yaşamını yadsıyanlann kimler ve bugün nerede olduklannı da sorgulamak gerekmez mi17 Uluslararası ilişkilerde "tam bağımsız Türki- ye"nin onurunu üst düzeyde tutmak yenne Ameri- kanlaşma ûlküsüne indirgemeye kalkışanlar ve gün- cel uzantüan kımlerdır diye de sorgulamak gerek- mez mi? Kemalist gelışım sürecini temel öğesinden kopa- rarak çıkarlannı bırleştırdikleri emper>r ahzmın ül- kemızdekı çifte pasaportlu öykünmecileri kimler- dir ve hangi çıkarlan yönetmektedırler dıye de sor- gulamak gerekmez mi? Ülkemizi "vatan". devletimızi "cumhur" kılan Mustafa Kemal olgusunu dümdüz etmek isteyen- ler bugün hangi Banlı ya da Ortadoğulu mali çev- relerin siyasal temsilciliğüıi yapmaktadırlar diye de sorgulamak gerekmez mi? Gerekir elbet, hem de hangi konumda olurlarsa olsunlar bu kişılenn açıklanması mutlaka gerekir. Demem o kı; kim olursa olsun siyasal ekonomik ve militer çıkarlanmızla bağdaşmayıp bizı dışla- yanlarla her şeye karşın amaç birliği düşlemeye paydos. Yanlışı yaşayanlar Sevr yanılgısını sürdür- mede ınatlaşan Batıhlar nasd olurda eninde sonun- da doğruya vanrlar ki? Bu noktada ilke pekiştirmek yannlanmızın ge- reksıneceği siyasal anlaşmalar güvencesinin pekiş- mesinde önemli bir adım olacaktır. Lozan deneyi- mi bunu bu>xıruyor çünkü... Siyasal güciimüzü bu buvTuktan, Mustafa Kemal'den alacağız. PENCERE Talim ve Terbiye Kurulu... Ünal Ö Z M E N TTKÖgr. Materyallerini Gel. tnc. Mer. Md. Bof Yard. T alim ve Terbiye Kurulu (TTK), TTK. etki alanı ve kararlannın tar- Türk Milli Eğitım sisteminin tışmasız uygulandığı dikkate alındı- felsefesinin oluşturuldugu bir ğında. YÖK kadar ve hata YÖK'ten I alim ve Terbiye Kurulu (TTK), Türk Milli Eğitım sisteminin felsefesinin oluşturulduğu bir kurumdur. Eğitim ve öğretimle ilgili ilke ve politikalan belirler. Buna gö- re hazırlanmış kanun, tüzük. yönet- melik, öğretim programı ve öğretün materyallenni inceler. değerlendirir ve görüş bıldirir. Her iktidarla değişen eğitim felsefesi, yönetenlerin bile için- den çıkamadığı mevzuatı, öğretim programlan ile tavsiye edilen öğretim mater> r allerinin ürettiği sorunlar göz önüne alındığında, müli eğıtimın "bey- ni" olan bu kurumun. Mustafa Ke- mal'in, 1 Kasım 1926'da TBMM'de "Ülkedeeğitim veöğretim ilkeferini bi- Umselvebağımsızbir merkezden yön- kndirmek amacıyia..." kurulduğunu belirttıği kurum olmadığı görülmek- tedir. de önemlidir. Çünkü TTK, 13 milyon ilk ve ortaöğretün öğrencisinın öğre- tim stratejisini belirliyor. Yüksekögre- nime devam eden öğrencilerin bilin- cini oluşturuyor. Üniversıteye kayıt ol- duktan sonra bilim dışı taleplerle ka- pıya dayanan gençlenn ilk ve ortaöğ- retimde hazırlandığı düşünülerek ku- rumun ıçinde bulunduğu durum ırde- lenmelidir. YÖK konusunda gösteri- len duyarlılık bu konuda da gösteril- melidir Başkan ve üyelerin kimliği tartışılmalı, kararlan izlenmelidir. TTK'nin, Türk Milli Eğitim siste- mine katkıda bulunabümesi için bu zorunludur. Şimdiki durumuyla Ta- lim ve Terbiye Kurulu: • Bilgi çağındaki kurumlannkendi- lerinı yenılemelennin ve güçlendirme- lerinin zorunluluğuna inanmış bir ör- güt yapısına sahıp değildir. Kurumda, kalitenin "ryi organize oimuş" yöne- timlerle gerçekleşeceğıne inanmış bir yönetim anlayışı bulunmamaktadır. • Gelişmelerin yönünü herkesten önce sezebilecek yetenekte değildir Gelişen toplum talebıne uygun, bilim- sel, geliştinci ve yenileştirici kararla- n zamanında alamamaktadır. • Üyelenninkararlannaideolojik ter- cihleri yön vermektedir. • Her kademedeki yönetici ve üye- nin referansı; yetenekleri, yeterlilikle- ri, bilgı birikimı ve alanında gerçek- leştirmiş olduğu üretımleri değil "bi- zim adamlar" olmasıdır. Kurulun bu- gün içinde bulunduğu durumu uzun uzun anlatmaya gerek yok. Öğretim programlannı ihale ile satın alma gi- rişimı, yani eğitım öğretim stratejisi- ni özelleştirmeye kalkışması, gelınen noktayı kavTamamızı sağlamaya yeter de artar bile. Talim ve Terbiye Kuru- lu Başkanhğı Yönetmeliği'nde Deği- şiklık Yapılmasına llışkin Yönetmeük, 17 Ekim 2003 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak v-ürürlüğe girdi. Baş- kanlığın görevine eklenenbirkaç mad- de ile bağlı birimlerin adını değiştir- mekten öteye gitmeyen yönetmelık değişiklığinia değişımi zorunlu kılan günümüz koşullanna uyarlama, kuru- mun etkınliğıni arttırma gibi bir ama- cı yok. Yönetmelik değişikliği ile ku- rumun hızmet birimine dönüştürül- mesi pekiştinlmiş. Her zaman olduğu gibi değışim beklentisi, ders kitabı ve eğitim aracı yayıncılığınm ürettiği ran- tı yönlendırrnek ve iktidann kadro de- ğişikliğini yapabilmesinin malzeme- si yapılmış. Kuruluş gerekçesi her za- man geçerli olan bu kurumun, "ülke- de eğhim ve öğretim ilkelerini bilimsd ve bağımsızbir merkezden" yönlendi- rebilmesı için öncelikle siyasal yetki- nin etkisınden kurtanlması gerekir. Bunun için kurul, ilgili devlet kurum- lannın, sendikalann ve sivil toplum örgütierinin de temsil edileceği biçim- de yeniden yapılandınlmahdır. Benim iki büviiik eserim vardır; biri Türkive Cumhuriveti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi'dir. En Güvenilmez Meslek Hangisi?.. "Artık bazı şeyleri söylemenın ve yazmanın za- manı geldi.. Artık, yalaka olma hobisinden mustarip kıt beyinli kurnazlann okuyucuyu aptal yerine koy- malanna dur deme zamanı geldi.. Türkiye'deki bütün araştırmalara bakın.. En güvenilmez meslekler grubu listesinin ba- şında kimler var?.. Gazeteciler var... Niye gazeteciler var?.. Çünkü âlem kör ve sağır değil.. Yıllarca bu meslekte gruplararası ticari savaş- laryaşandı.. Bu ticari savaşlar, gazeteler ve televizyonlar üzerinden yapıldı.. Okuyucuyu aptal zannedenler, attıkları man- şetlerin, yazdıkları yazılann, televizyonda yap- tıklan programların 'altında hangi hesapların yattığını' millet anlamazzannettiler.. Oysa insanlar aptal değildi.. Anlı şanlı gazetelerin, televizyonlann neyin aracı haline getirildiğini herkes fark ediyordu.. Haberlerinde tarafsız olması gereken gazete- lerin ne hale düştüğünü okuyucu çoktan anla- mıştı.. Artık hangi yazının altında ne var, hangi amaç var, onun bulmacasını oyun haline getirmiştL" • Yukandaki satırlar, Reha Muhtar'ın Sabah'ta- ki köşesinden aktarıldı... Medyamızjn gerçeğini tastamam dile getiriyor... En güvenilmez meslek gruplarının en başına gazeteciler bağdaş kurup oturmuşlar... Aklı başında bırıne gidip de 'gazeteci' dedin mi soruyor: - Gazeteci mi, tetikçi mi?.. Mesleğin gerçekten de üç kuruş otuz para- lık saygınlığı kalmadı.. Tetikçilerin banka cüzdanlanndaki sağdan bol sıfıriı hesaplan şişti, villalannın kapısında bekle- yen lüks arabalann sayısı arttı... Tetikçi nedemek?.. lyi ki bizım Uğur Mumcu bu günleri görme- di; "araştırmacı gazetecilik" türünün bu denli kötüye kullanılıp şantaj aracı, çıkarsilahı, patro- nun amacına uygun yalan dolan yöntemı olarak ilginç bir mesleğe dönüştüğünü görse ne yapar- dı?.. Tetikçi, en kısa tanımıyla gazeteciliğini patro- nun hesabına ve çıkanna kullanan kişi demek- tir. Artık tek gazete de kalmadı... *•<* .-.,.p (Cumhuriyet bu alanda tek!) '•'•"'-•-• ••* 199O'lı yıliarda, medya kesiminde, yapısal bir değişim gerçekleşti. Sonuçta ortaya kimi ko- şullar çıktı; medyada bir patrona bağlı diyelim ki beş attı gazete. var; tek merkezden yönetili- yoriar. 1 *;*-—•*•»» Biriikte kampanya açıyoriar. Birtikte yayın yapıyoriar.. Yorumlan bir.. Sermaye yapısı, gaze- telerin nasıl yayın yapa- caklannı belirliyor. " i. • Ancak bu işlerin kokusu öylesine yayıldı ki sakla- mak gizlemek olanaksız... Reha Muhtar haklı: "Çünkü âlem kör ve sa- ğır değil!.." t Cumhu Bayramınızı kutlarım. BEŞIKTAŞ BELEDIYE BAŞKA İSMAİL ÜNAL uzuner imza gunu 30.10.2004, Cumartesi Saat, 14:00-16:00 TÜYAP Kitap Fuarı Alfo Yayınlan Standı BİNGÖLASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 2002/149 * Davacı Ali Çelika- yak vekıli Av. Meh- met Çahan tarafından davalı Natascna An- nika Kliem aleyhine açıian boşanma dava- sının yapılan duruş- malan sonunda, Mahkememizce 23.09 2004 tarıh ve 2002'149 esas, 2004/390 karar sayılı kararı ile Bingöl ili, merkez Yelesen Kö- yü. Cılt 91'de kayıtlı Mehmet Sıdık ve Seyran oğlu, 1983 d.lu Ali Çelikayak ile aynı yer nüfusuna ka- yıtlı Alman uyruklu Chiristıan Herbert ve Elke'den olma 1978 d.lu. Natascna Anni- ka Kliem'ın boşan- malarına, davacı ve- kilinin masraf ve ve- kalet ücreti konusun- da talebi olmadığın- dan bu hususta karar verilmesıne yer olma- dığına ilişkin karar davalının adresi belli olmadığından dava dilekçesi ile duruşma gününü de gazetede ilanen yapıldığından, kararın da gazetede ilanen yapılmasına karar verilmiş oldu- ğundan işbu ilanın ılan tarihinden itiba- ren 15 gün sonra da- vacıya tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ila- nen tebliğ olunur. Basın: 49312
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear