Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2004 CUMA
HABERLER
DÜNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Cumhuriyeti Tartışmak
1989 yılında Fransa'da yer yerinden oynadı. Dev-
rimin 200. yılı kutlanıyordu. Sergiler, konferanslar,
Büyük Fransız Devrimi ile ilgili yayınlar, toplantılar
birbirini izledi.
Sanmayın ki, devrimesürekli övgüleryağdınlıyor-
du. Tam tersine, eleştiriler, almış baştnı gidiyordu,
Aydınlanma kimilerince yerden yere vuruluyordu.
Kısacas/, ikinci yüzyılın bitiminde Fransa, devri-
mini yalnızca kutlamıyor, aynı zamanda acımasız-
ca eleştiriyordu da.
0 sıralarda, Fransa'nın Türkiye'deki büyükelçisi
gazeteci kökenli dostum Eric Rouleau idi. Kendi-
si ile yaptığım bir söyleşide, aynen şunlan söyledi:
- Bu tartışmalarsevindiricidir, devrimin hâlâ can-
lı olduğunu gösterir, hiçbirdevrim birdefada başa-
nlıp sonra yan gelip yatılacak bir olgu değildir, sü-
rekli tartışmak yeni kazanımlar elde etmek gerekir.
Tartışmalar ondan sonra da sürdü. Sivil okul, la-
iklik vb. gibi konular zaman zaman öne çıktı, tartı-
şıldı, günün koşullanna göre, kurumlaryeniden ele
alındı...
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuaıluşunun 81. yılında kı-
yasıya tartışıyoruz. Hatta zaman zaman tartışma hır-
laşmaya dönüşüyor, karşılıklı olarak taraflardüşün-
celeri bırakıp birbirierini suçluyor, kimi görüşlerhak-
kında kovuşturma açılması önerileri bile yapılıyor.
• • •
Ben tartışmanın, alanı iyi belirlendikten, kavram-
lann tanımlannda önce bir anlaşma sağlandıktan
sonra, doğru verilere dayanarak yapılmasının za-
rar değil, yarar getireceğine inanıyor ve bunu sağ-
lıklı buluyorum. Yeter ki fikir çatışması, cahilce ya-
pılmasın, kavramlartartışmacılann mezhebine gö-
re çarprtılmasın ve ele alınan dönemin gerçekleri sap-
tınlmasın...
Tartışmalar meyanında, Murat Belge'nin Radi-
kal gazetesinde yayımlanan iki yazısı (23 Ekim Cu-
martesi ve 27 Ekim Çarşamba) dikkatimi çekti.
Belge, bunlardan birinde özetle Cumhuriyetin bir
sınrf hareketi olmadığı, gerçek anlamda birsınrfdo-
ğuramadığı, bir kadro hareketi olarak kaldıgı yolun-
daki genel görüşü belirttikten sonra, daha da ileri
giderek, köyü dönüştürmek istemediğini, böyle bir
projesi olmadığını ileri sürüyor.
Belge ikinci yazısında ise "Köy Enstitüleri"ne de-
ğişik biraçıdan yaklaşarak, bunlann devrimci olma-
dıklannı söyledikten sonra, "köyün toplumdakiöne-
mini azaltmayıp arttıran birproje devrimci olabilir
mi" diye soruyor.
Burada hemen belirtelim ki, aynı görüşü daha ön-
ce Osman Ulagay da serdetmişti.
• • •
İki yazıda ileri sürülenler ilk bakışta ilginç gibi gö-
rünüyorsa da kanımca çağın gerçeklerini tam ola-
rak yansıtmıyor.
Siyası görüşleri herkesçe bilinen Ekrem Pakde-
mirii "Rakamlaria Türk Ekonomisi" adlı kitabında
Atatürk döneminin Cumhuriyet ekonomisini en
parfak ve sanayileşmede en büyük hamlelerin ya-
pıldığı dönem olarak niteliyor.
Ama o zamanın gerçeklerine baktığımız zaman,
koşullann ne denli elverişsiz olduğunu, bu sanayi-
leşmeye kaynak bulmanın zorun ötesinde nasıl im-
kânsız sınıriarına dayandığını görüyoruz.
Olaya bu açıdan bakılınca, demiryollan ve sana-
yileşme hamlesinin adeta imkânsızı başarmak ol-
duğunu görürüz. Ama bunun da sınırian olmuştur.
Sermaye birikimi olmayan, yabancı sermayenin gı-
dımının gelmediği bir ülkede, yoksul ve perişan bir
halkın sırtından alınan vergilerie gerçekleştirilen bu
girişimlerin, "birneslin sırtına fazla yük bindirmek"
olarak nitelenip eleştirildiğini, sonunda bu duru-
mun halkın tepkisine yol açtığını, bunun da Serbest
Cumhuriyetçi Fırka olayıyla patlak verdiğini, Çetin
Yetkin "SCFOlayı" adlı kitabında çok iyi anlatıyor.
Prof. Yetkin'in, dönemin CHP yöneticilerini de kı-
yasıya eleştiren bu kitabını herkese salık veririm; dö-
nemin ekonomik koşullannı çok iyi anlatan bu eser,
hepimizin bu konularda aydınlanmasına yardımcı
olacaktır.
Köyün durumunagelince: Toynybee'nin "tarihin
şafağındakinden değişik olmayan tanm metotla-
n" kullanıyor dediği köylü, aynı zamanda ağalann
tahakkümü altındaydı.
Köy Enstitüleri, yalnızca Aydınlanmayı bir ölçü-
de köye taşımayı değil, bu metotlan değiştirmeyi
ve ağa sultasını ortadan kaldırmayı amaçlıyordu.
Ama o çevrelerden gelen baskılaria, yok edildi.
İlk hamle de DP'den değil, CHP'den geldi.
Unutmayalım, CHP'nin iktidardan düşmesine ne-
den "Çiftç/yi Topraklandırma Kanunu" girişimi ol-
muştur.
KÎsacası Cumhuriyetin köyü değiştirme projesi var-
dı. Bunun temeli, sanayileşme ve tanmda üretimin
artmasıydı. Bu projeyi yaşama başanyfa geçireme-
miş olması, onun hiç olmadığı anlamını taşımıyor.
Temelde bir yanlış olmadığını söylemek doğru
değildir. Ama yanlışı, yanlış yerde aramak, yanlışın
kendisi kadar büyük olan ve yeni yanlışlara yol açan
başka bir yanlıştır.
asirmen@cumhuriyetcom.tr
Yıkım projesini
boşa çıkartmak için
NUTUK"7'den 7O'e
herkese bir
NUTUK
her eve bir
NUTUK
Günümüz
türkçesiâe
tam metin
19.5 x 13.5 cm
672 sayfs poster
hedryeli ssdece
10 milyon TL
Genel Daâıtim: KAROAK
Uarfıbahçe Sofc* No 6 Cağatofrı • İSTAMBUL
Tel (0212)528 66 89 Fax (0212)5t9W85
e-post:!oplumsaldon(/sum@siiperonline.com
'AKP, parti siyasetiyapıyor'Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, hükümetin IMF merkezli ekonomik
programlarla tüm kamu hizmetlerini özelleştirme düşüncesinde olduğunu belirtti.
ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) -
Eğitım-Sen Genel Başkanı Alaaddin
Dinçer, AKP hükümetinin IMF mer-
kezli ekonomi programlan doğrultusun-
da tüm kamusal nitelikJi hizmetierin,
küresel özelleştirme harekâönın tehdi-
di altında olduğunu söyledi. Okul ön-
cesi okullaşma oramnın Türkiye gene-
linde yüzde 13 olmasına karşın bu ra-
kamın Sıirt'te yüzde 70'lere ulaştığı-
nı belirten Dinçer, *AKP hükümeti
parti siyaseti yapmaktadır" dedı
Dinçer, sendika genel merkezinde
düzenlediği basın toplannsında, sözleş-
meli öğretmen aümı. öğrenci affi, ÎLK-
SAN davası gibi çeşitlı konulara ilış-
kin eleştirilerini dıle getirdi. Dinçer,
ana hatlanyla şu konulara değindi:
CHP'li Mustafa Cazalci:
Öğrenci affi:
Hıçbırsiyasi partinin ve de hiçbir hü-
kümetin sürekli olarak umut dağıttık-
lan bu gençlen hayal kınklığına uğrat-
maya hakkı yoktur. Geleceklerinın be-
lirsizlığı nedeniyle sorunJar yaşayan
bu gençlere bir şans daha tamnmalıdır.
Öğrenci affinı öngören yasa tasansı
derhal yasalaşmalıdır.
Ögretmen açıklari:
Eğitım-öğretım yılı başlayalı bir bu-
çuk aydan daha fazla olmasına karşın,
birçok okulda ögretmen açığı nede-
niyle eğitim- öğretime başlanamamış-
tır. Birçok ilçede ve ilde sözleşmeli
ögretmen ahmında AKP il ve ilçe baş-
kanlan ile AKP'li belediye başkanla-
nrun referanslan dikkate alınır hale
gelmiştir. AKP'nin taşra teşkılatlan,
bulunduklan ilçelerde hükümet gibi
davranmaktadır.
Okul öncesi eğitim:
AKP hükümetinin kriterlerine gö-
re, Siirfte yaklaşık 16 bin okul önce-
si eğitim çağındaki çocuktan 11 binj
bu eğitimden yararlanmaktadır. Bu ke-
sinlikie mümkün değildir. Eğitım-
Sen'in geçen hafta kamuoyuna açıkla-
dığı bir araşnrmanın sonuçlanna gö-
re. Türkiye"de okul öncesi çağ okullaş-
ma oranı yüzde 13 'tür. AKP hüküme-
ti, büyük bir başanyla Siirt'te bu ora-
nı yüzde 70"lere yükseltmıştır. Bütün
bunlar. inandıncılıktan uzakfır. Hükü-
met parti siyaseti yapmaktadır.
İLKSAN davası:
Yıllardır adı yolsuzluklarla anılan
iLKSAN'da büyük bir deprem yaşan-
maktadır. Yüz binlerce ilköğretim oku-
lu sınıf öğretmeninın alın terinin ürü-
nü olan İLKSAN, yapılan bir madde
değişiklığı ileAKPİi mılletvekıli Meh-
metYılmazcana 2.5 tnlyon borçlu çı-
kanlmıştır.
Eğitim- Sen olarak, kışilere göre ya-
salann çıkanldığı bir ülkede hukuk
devleti ka\Tamından söz edilemeye-
ceğını hatırlahnak ve yürütmenin ya-
sama organı üzerindeki etkilerinin oto-
riter rejimlerin kapısını açacağını be-
lirtmek ıstivoruz.
Kantinlerin devri:
.Amaç. olaıllan mafya sıstemine terk
etmek. birer rant kaynağına dönüştür-
mektir. Hükümet, eğitımı özelleştir-
me harekâtını tüm hızıyla sürdürür-
ken, IMFyetkililerine verdiği taahhüt-
leri yerinegetirememekten endişelen-
mektedir.
Sınavlar.-
Sonuçların kötü çıkması. aslında
mevcut ögretmen yetıştırme sistemınin
bozukluğundan ve bakanlığın üstlen-
diği görev ve sorumluluklan gereği gi-
bi yerine getirmemesınden kaynaklan-
maktadır. Sınavda 70puanıgeçenlenn
kimler olduğu ve hangi sendikalara
üye olduğunun araştınhnası gerekiyor.
Eğitim
dinselleşiyor
ANKARA (Cumhuriyet Börosu) - CHP Denizli
Millervekıli Mustafa Gazakı. Milli Eğitim
Bakanlığf nın yasal düzenlemelerı ve
yönetmelik değişikliklerini eğitimın nitelığini
arttırmak için değii, partızanca kadrolaşma için
yaptığım kaydetti. Gazalcı, Milli Eğitim
Bakanhğı'nın okul müdürlerini mülakat
yöntemiyle belirleme
yönetmeliğinin kimi
maddelerinin Danıştay 2.
Daıresi nce durdurulmasına
ılişkin yaptığı açıklamada.
MEB'in birçok
uygulamasının yargıdan
döndüğünü anımsattı. Buna
karşın bakanlığın "kejfî"
uygulamalarda ısrarcı
Mustafa Gazalcı olduğunu belirten Gazalcı.
şunlan kaydetti: "Cumhuriyet,
öğretim birliği içinde yetişmiş, laik, büimsel
kuşaklar sayesinde yükseİdi. Türkhe
Cumhuriyetinin en büyük kazanımlanndan
birisi ulusal, laik. bilimsel, fırsat ve olanak eşitUği
içinde uyguladığı çağdaş egitimdir. Laik ve
büunsd eğitim çağdaş ehliyetli eğitim
yönetküeri ehyie olur. AKP v« onun JVIifli Eğitim
Bakanı ise 2 yıldır uyguladığı poütikalarla
öğretim birliğini bozmakta, partizanca
kadrolaşmakta, eğitimimizi dinselleştinnekte ve
özeDeştirmektedir."
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN CHP'den araştırma önergesi:
Bedavakitabın
kaynağı nereden?AINTCARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP. AKP hükü-
metinin "büyûk bir dev-
rim" olarak sunduğu ilköğ-
retim okullannda dağıhlan
"ücretsizders krtaplannm "
kaynağı ile 9 ilde pılot böl-
ge uygulaması olarak baş-
latılan ilköğretimin ilk beş
sınıfindaki müfredat deği-
şıminin nedeninin araştınl-
ması istemiyle
TBMM Baş-
kanlığı'na araş-
tırma önergesi
verdi.
CHP Yalova
Milletvekıli
Muharrem Ince ve arka-
daşlannca verilen ilk araş-
tırma önergesinde 2004-
2005 öğretim vılında MEB
tarafından ilköğretim öğ-
rencilenne ücretsiz dağıtı-
lan ders kıtaplannın basım
ihaleleri ile mali kayîiağırun
araştınlması istendı.
Ccretsiz ldtaplann kalite-
sizliği ve baskı yanlışlanna
da dikkat çekilen önergede
illerdeki kitap basım ihale-
lerinin -partizanca dağıtü-
dığı" savlanna da yer ve-
nldi.
Bu yıl dağıtılan kitapla-
nn kaynağının Sosyal Yar-
dımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu'ndan, fon mev-
zuatına aykın olarak sağ-
landığı kaydedilen önerge-
de, "Fon kcndisine aktarv
lan kaynakları ancak bu
mev/uarındaki
özeUikkre sahip
olanlar için har-
cayabiür. Halbu-
ki ücretsiz kitap
dağrtınunda bu
koşullar aran-
mamaktadır" denıldi.
CHP'nin ikinci araştırma
önergesinde de ilköğretim
ders programlarının tü-
müyle değiştirilmesi süre-
cinde. ulusal uzlaşma sağ-
Ianma yoluna gidilmedı-
ğine dikkat çekilerek yeni
müfredat içeriğinin milli
eğitimin temel hedefleri
açısından sakıncalar do-
ğuracağı savlannın araştı-
nlması istendi.
DSP'nin onursal başkanı, hükümetin AB ve ABD güdümünden çıkamadığmı savundu, eski bakanını eleştirdi
Ecevit: Derviş en büyük günahım
BAHAR TANRISE\TR
ANK\R\ - DSP'nin onursal başka-
nı Bülent Ece>1t, AB Ilerleme Rapo-
ru'nu sert biçımde eleştirerek hüküme-
tin bunu ciddiye almaması gerektiğini
söyledi. Çaöşmalannyaşandığı bircoğ-
rafyadayer alan Türkiye'de, silahlı kuv-
vetlerin etkisinin azalûlmasından en çok
Avrupa'nın zarar göreceğini belirten
Ecevit, "AB. kendi menfaatian açısın-
dan saçma sapan birtakun şartiar öne
sürüyor" dedi. Ecevit, başbakanlığı dö-
neminde Türldye'ye çağırarak ekonomi-
nin başına gefirdiğı ve son olarak "Er-
meni kadianundan üzüntü duyuyonun"
sözüyle tartışma yaratan CHP IstanbuJ
Milletvekili Kemal Derviş için "En bü-
yiik günahım" diye konuştu.
Ecevit, gazetemizin sorulan üzerine,
Üerleme Raporu'nda Türkiye'de sanki
• AB'nin kendi menfaatleri için Türkiye'ye saçma sapan şartlar
öne sürdüğünü belirten Ecevit, TSK'nin etkisinin azalmasından en
b^oik zararı AB'nin göreceğini savundu. Ecevit'in ABD'den umut
olarak getirdiği Kemal Derviş hakkındaki yorumu ise
'En büyük hatam' oldu.
Sünni-Alevi karşıtlığı varmış gibi gös- kiye.ABD,Irak'tabizimsözümüzüdin-
terilerek bunun tahrik edilmeye çalışıl-
dığını kaydetti. "Ulusal ayrüık havası
\aratmayB çabşıyorlar" diyen Ecevit,
Türkiye'de silahlı kuvvetlerin etkisinin
azalrılmasından en çok Avrupa'nın za-
rar göreceğini söyledi. Kosova'daki olay-
lan anımsatan Ecevit şöyle konuştu:
tt
Doğu AvTupa hatta bazı Afrika ül-
kelerinin silahlı kuv\ ederinin veterli ol-
maması durumunda Türk Silahh Kuv-
vetleri çagnlnor. eğitim vapması için.
Türkiye'nin içindebuhınduğu coğrafya-
da gerginlikler. çatışmalar vaşanıyor.
Bunlaraengdolabflecektek iiîkedeTür-
leseydi biz orada çoktan huzuru ve ba-
nşı sağlamışolurduk. Kendi menfaatia-
n açısından AB, saçma sapan birtaJam
şartlaröne sürüyor. Kendimizedahafaz-
la güvennıdiyiz. Hükümet ise maJesef
bu konuda AB ya da ABD ne isterse, o
yönde bir eğitim içine gniyor."
Ilerleme Raporu'nun '"ciddrye ahna-
cak bir şey olmadığuır anlatan Ecevit,
hükümetin de bunu ciddiye almaması-
nı istedi. Ecevit, bazı basın organlannı
da eleştirerek şunlan söyledi. "Kendiiçi-
mizde de aslında sayılan az, ama sesleri
çok çıkan gruplar var. Osmanh'da Mü-
tarekedönemindekiçe\Telergibida\Tan-
maya çahşıyorlar. HaJkın bu konudaki
tepkisi de artıvor. İç sstvstş ötçüJerine \a-
ran dönemlerde bile basın görevini ce-
sur biçimde yerine getirmiştir. Osman-
b'da bile bu yapıldı. Ama son zamaniar-
da bir kısını basın, yasalardaki özgür-
lüklere rağmen ürkek davramyor. Bu-
rada hükümet ve mali çevrelerde kanş-
macıdurumda.AB konusunda basın.ye-
terince özgüriüklerûıi kuDanmadı.
n
YTP'nin CHP'ye katılması konusun-
da herhangi bir değerlendirme yapma-
yanEcevit, "Benoişibitirdim'' diye ko-
nuştu. Ecevit, Kemal Derviş için ise "Be-
nim en büyükgûnahHn" dedi. Ecevıt'in,
başbakanlığı döneminde Türkiye'ye ça-
ğırarak ekonominin başına getirdiği Der-
viş, DSP'nin bölünmesi sırasında
YTP'ye yakın durmuş, sonra CHP'ye
kanlrnışn.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Ünlü oryantal Asena ile türkücü
Ibrahim Tatlıses ilişkisi de moda
deyimle artık kamusaJ aJanda. Çün-
kü Asena, Ibrahim Tatlıses'in ken-
disiyle ilgili "O benim namusumdur"
şeklindeki açıklamasını bir tehdit
olarak gördüğünü, devlet katlanna
iletmeye karar verdiğini bir basın
toplantısıyla açıkladı.
Asena, "özgürlüğüm için Recep
Tayyip Erdoğan'a da, Abdulka-
dir Aksu 'ya da da çıkarım. Adalet
Bakanımıza giderim, insan hakları
mahkemesine başvurunım, nege-
rekiyorsa yapanm" dedi. Herkesin
tanıdığı bu ünlü ikilinin ilişkilerini is-
tesek de, istemesek de TV kanal-
larından, gazetelerden izliyoruz.
Tatlıses'in Asena'ya dayak artığı
sahneler, günlerce TV ekranlannı
kaplamıştı. Daha da önemlisi Ase-
na, bacağından vurulmuş ve uzun
süre sakat kalmıştı.
İki "ünlü" insan arasındaki ilişki,
eğer özel bir ilişkiyse tabii ki maga-
zin basınını ilgilendirebilir, ama bi-
zi ilgilendirmez. Ancak, eğer bu iliş-
Asena ile Tatlıses İlişkisi
kinin sonunda her zaman olduğu gi-
bi kadın tarafı baskı altında kalıyor,
şiddete uğruyorsa, artık bu ilişki
özel ilişki olmaktan çıkar vetoplum-
sal birsorun haline gelir. Hatırlarsı-
nız, Ibrahim Tatlıses'in çocuğunun
annesi Derya Tuna da sahneye
çıktığı için ağır bir silahlı saldınya ug-
radı ve sakatlandı.
Geçmiş olaylara bakınca, "A/e-
den erkekler kadınlara bunuyapa-
biliyor" sorusu gündeme geliyor.
Bu kadar göz göre göre yapılan
saldırılar kadın özgürlüğünün de
ötesinde bir kamusal güvenlik so-
runu haline gelmiyor mu? Aynı so-
run Aiaattin Çakıcı'nın eşi Ugur Kı-
lıç'ın öldürüldüğü dönemde de ya-
şanmıştı.
Asena'nın çıkışını bir cesaret ola-
rak kabul etmek gerekmez mi? Da-
ha önce başına neler geldiğini bili-
yoruz. Ayrıca kim bilir, bilmediği-
miz ne gibi tehdit ve sıkıntılarla yüz
yüze geldi. Tabii bu sorun çok da
kişisel bir sorun olarak görülme-
meli. Erkek egemen kültürün en
kuvvetli yaşandığı alanlardan biri-
si de magazin dünyası. Hiçbir de-
mokratik geleneği içinde banndır-
mayan, korkutmaya dayalı bu dün-
ya, sürekli şiddet üretiyor. Bu şid-
deti de bizler seyrediyoruz. Bizim
dışımızda bir mesele olarak görü-
yoruz.
•••
Aslında bu konu, ciddi bir kamu-
sal güvenlik sorunu. Türkiye gibi
demokratikleşmesini tamamlaya-
mamış ülkelerde korku imparator-
luklan yaratmak kolay oluyor. Çün-
kü bu tür eylemler ciddi bir yaptı-
rımla karşı karşıya kalmıyor.
Ibrahim Tatlıses'in kendisi de baş-
ka tehditlerin, başka dışlanmışlık-
ların muhatabı oldu. Çünkü bu ül-
kede kime nereden, ne geleceği de
pek kestirilemez. Asena'yı belki de
seviyor ve onu kaybetmek istemi-
yor olabilir. Ancak korkuya dayalı
sevgi olur mu? Sonunda ilişki iki
tarafiıdır. Bir taraf istemediği an bi-
ter. Ibrahim Tatlıses'in kendisi iste-
mediği birçok ilişkiyi bitirmedi mi?
Asena'nın buna hakkı yok mu?
Asena'yı da, Ibrahim Tatlıses'i de
kişisel olarak tanımam. Aralannda-
ki ilişkinin ne olduğunu da bütün
yönleriyle bilemem. Beni de ilgilen-
dirmez. Beni ilgilendiren yanı, biz-
leri ilgilendiren yanı, gözümüzün
önünde bacağından vurulmuş ka-
dınların çığlıklarıdır. Buna hepimiz
tanık oluyoruz. Bunu kabul ede-
meyiz. Bu türeylemlerin sürdüğü bir
ülkede demokrasi, insan haklan fa-
lan gelişemez. Toplumsal kültürü-
müz şiddeti reddedecek boyutlara
ulaşmadan, bir yerlere gidemeyiz.
Asena, çaresizlik içinde insan
haklan mahkemesine giderim di-
yor. Gerçekten böyle bir konunun
Avrupa İnsan Haklan Mahkeme-
si'ne gitmesi ne anlama gelir? Tür-
kiye'deki yargının bu tür tehdit ve
korkutmalan engelleyemediği an-
lamına mı gelir?
Sizce Asena'nın çağnsı bizi ilgi-
lendiriyor mu? özgürlük isteyen,
erkek egemen kültürün şiddetine
karşı çıkan kadınları ve erkekleri il-
gilendiriyor mu? Yoksa bunlar bizi
ilgilendirmeyen kişisel sorunlarmı?
Benim bu yazıyı yazmam bazı
okuıiar tarafından, "Oral Çalışlar
da ne diye bu tür konularla ilgile-
niyor, memleketin başka derdi mi
kalmadı" diye değerlendirilebilir.
Ben konunun o kadar kişisel oldu-
ğu inancında değilim. Bunun ciddi
bir toplumsal sorun olduğuna ina-
nıyorum. Erkek egemen kültürün
en uç noktadaki ıfadelerinden biri-
si bu olayda yaşanıyor.
Bu konu devletten de önce biz-
leri ilgilendiriyor.