25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12EKİM2004SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER IHazır gıda imalatçılannın kızartma yağlannı defalarca kullanmalan insan sağlığını tehdit ediyor Açgözlüler kansersatıyorANKARA (ANKA) - Sağlık Bakanlığı'nın Is- tanb*ul'daki gıda işyerlerinde yap- tığı denetim: kızartma yağlan- nın. defalarca yeniden kullanıl- dığı ıçin kanserojen özellik ka- zanarak insan sağlığı için bü- yükc tehlike oluşturduğunu orta- ya koydu. Sağlık Bakanlığı, Istan- bul'da 118 gıda işyerinde incele- melerde bulundu. Efcakanhk, gıda işyerlerinin yüz- de 80'inin, insan sağ- lığı açısından 3 de- fadan fazla kulla- nılmaması gereken kızartma yağlannı, 20"den de fazla kez kullandı- Sağlık Bakanlığı'nın, îstanbul'daki 118 gıda işyerinde yaptığı denetim, yeniden kullanılan kızartma yağlannın insan sağlığı üzerinde büyük risk oluşturduğunu ortaya koydu. Uzmanlar, imalatçılar tarafindan defalarca kullanılan yağlann kansere davetiye çıkardığına dikkat çekıyor. ğını ortaya çıkardı. Uzmanlara göre, aynı yağın 3 kezden fazla kullanılması, kanse- rojen etkilerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Bakanlığın araştırmasına göre, halk sağ- lığının tehlikeye atılması bununla da bit- miyor. Defalarca kullanılan yağlar topla- nıp sahşa sunuluyor. Bu yağlan alan ruhsatsız işyeri sahiple- ri, "merdiven alü" işyerlerinde yağlan iş- lemden geçiriyor. süzdürüyor ve rengini açarak gecekondu mahallelerinde ucuz fı- yata satıyor. Aynca, bu yağlan alan bazı işyerleri çikolata yapımını da yanmış yağ- larla gerçekJeştiriyor. Işlemden geçirilen kullanılmış yağlar, sabun yağıyla birleş- tirilip, kakao eklenerek çikolata yapılıyor. İKİNCİ DERECE KANSEROJEN Sağlık Bakanlığı kanser Savaş Daire Başkanı Murat Tuncer. ihbar üzerine ha- rekete geçerek bu incelemeyi yaptıklan- nı ve konuyu yakından izlediklerini kay- detti. ll sağlık müdürlükleri ve gıdalann denetiminden sonımlu olan Tanm ve Kö- Yetis telefonlara çıkmadı' Biliııı kaduurun öfkesi Avrupa'da tanınmış bilim adarnlanndan oluşan bilim kuruluna davet edilen Prof. Dr. Semra Tuncel'in kurulun karar organlannda yer alabilmesi için TUBİTAK tarafindan karşılanması gereken 10 bin dolar ödenınedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ODTÜ Kimya Bölümü ögretim üyesi Prof. Dr. Sem- ra Tuncel, bir süre önce Avrupa'dan tanınmış bilim adamlannın da yer aldığı bilim kurulu- na davet edıldı. Ancak, Avrupa çapındaki çe- şitli bilimsel kongre ve çalıştaylan destekle- yen, doktora öncesi ve sonrasında burslar ve- ren kurulun karar organında yer alabilmesi için TÜBlTAK'tan 10 bin dolar ücret istendi. TÜBİTAK'ın gerekli girişimlerde bulunma- ması üzerine kurul bu kez de Tuncel'ı uyardı. Tuncel, bunun üzerine TÜBÎTAK'a başvura- rak konuyla ılgilenilmesini istedi. Ancak başvurusunun üzerinden aylar geçmesine karşın Tuncel'e herhangi bır yanıt verilmedi. Çahşmalannı sürdüren Tuncel, Türkıye'de "Hava Kirtüiği ve Yanma" konulu konferans düzenlemeye karar verdi. Konferans için No- bel ödüllü Prof. Mario Motina ve Prof. Paul Crutzen'i Türkiye'ye davet eden Tuncel'in bu projesine de TÜBlTAK'tan destek gelme- di. Prof. Tuncel, TÜBtTAK Başkanvekili Nüket Yetiş'in şimdiye kadar hiçbır telefonu- na yanıt vermediğını belırterek "Bana 10 bin dolar verselerdi belki bunun ülkeye yüz bin- lerce doiarhk getirisi olacakn" dedi. 'BîLIME ÖNEM VERMIYORLAR 1 Yetiş'in daha çok sanayi ağırlıklı çalışmalara destek verdiğini ve bilimi ihmal ettiğini anla- tan Tuncel, "Ben Yetiş'in, TÜBİTAK Başkan- hğı için yetkin bir insan oimadığmı düşünüyo- rum. İnsanlann bu tip görevieri yapabilmeİeri için bazı özverUerde bulunmalan gerekir" de- dı. Yetiş ise konuyla ilgilı olarak Cumhurih yet'e yaptığı açıklamada, kendi dönemlerin- de fonlamaya ayırdıklan bütçeyi 3 katına çı- kardıklanru söyledi. Yetiş, "Teküfler, araşor- ma gruplanna gider ve buradaki hakemler aracıhğryla değerlendirmeye alınır. Projelerin desteklenip desteklenmeyeceğine gruplarmuz karar verir" dedı. Bilimsel toplantılar ıçin de aynı prosedürlerin geçerli olduğunu anlatan Yetiş, Prof. Tuncel'in kendisiyle görüşeme- rnekten yakınmasına da "TÜBİTÂK büyük hr kunduş. Bu nedenk beni arayanlara geç dönebiliyorum. Ancak, hocamızm beni ara- nasına bile gerekyoktu" yanıtını verdi. Emzirme eğitimi ilgi görmedi Bolu'nun Mudurnu ilçesinde Sağhk Grup Başkanhgı'nın, ilçedeki annekre yönetik verdiği emzirme eğtömine sadece 3 kişi kaükb. Dumlupınar Üköğretim Okulu'nda emzirme eğitimi veren Mudurnu Sağtak Grup Başkanı Dr. Faruk Karsh, 5 bin kişinin yaşadığı Mudurnu'da bir hafta boyunca vapılacak eğitimin duyuruhnasına karşın egitime sadece 3 annenin kaülmasınuı bu konuda insanlann bilinçsizliğini gösterdiğini ifade etti. Eğitime kaülan anneler ise "Oğrendikkrimizi diğer annelere anlatacağız. Oğrendiğimiz şeyleri anlatmca gelmediklerine pişman olacaklar" dediler. (Fotoğraf: AA) Cerrahi müdahalelerde başan oranı yüzde yüze yakın OmıırgaeğriBghıe dikkat VURALAHI Tıp dılinde "Skolyoz" has- talığı adını alan omurganın sol ya da sağ yana doğru eğrilik durumu genellikle çocukluk çağında oluşuyor. Omurga eğ- riliklerin birçoğu da bel ağn- sı yapmayan, sürekli gözlem dışında müdahale gerektirme- yen tipi oluyor. Birçok omurga eğriliği tipi- nin nedeninin bilinmediğini söyleyen tÜ Tıp Fakültesi Or- topedi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Azmi Hamzaoğhı, omur- ga eğriliklerinin daha çok alt ya da üst omurga bölümünde olduğunu, çok yaygın olma- yanmdaysa omurganın orta bölümünde eğriliklerin gö- rüldüğünü belirterek bu konu- Kac dereceden sonra tehlikeli? enelde 60 derecenin üzerindeki toraks denilen vJgöğüs kafesindeki eğriliklerde aktiğerler, eğrihide bhükte göğüs boşiuğu içinde yer değişürdiği için akriğerierin çabşma kapasitesinde bir azalma oluyor. Onun için 60-70 derece üzerindeki eğriükler solunum işleviermi bozabflmesi açısından önem taşıyor. da şu bilgileri verdi: "Omurga eğriliklerinin biü- nen 50'den fazla nedeni buhı- nuyor. Bunlar hastabğm yüz- de20'sini oluşturuyor. Bu ara- da genetik faktörlere bağlı omurga eğriliklerinin yüzde 80'ini ohışturan otgulann ne- deni bilinmiyor. Omurga eğ- rüklerindehastanınçokdüzen- ü izlenmesi şartün." Bir omurga eğriliği bulunan hasta doktora hangi durumda, kaç eğrilik derecesinde gehyor, kalp veya böbrek rahatsızlığı var mı. bütün bunlann hepsi te- daviyi etkileyen faktörler. Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu'na gö- re organ sorunlan olmayan, yalnızca eğriliği olan bir has- ta cerrah tarafindan ameliyat yapıldığı zaman hemen he- men yüzde 95 ile 98 arasında sağlığına kavuşuyor. yişleri Bakanlığı'nı konu hakkında uyar- dıklannı bildiren Tuncer, "Noter aracın- ğıyla özeDikle fast-food yapan gıda işyeıie- rini gezeceğiz" dıye konuştu. Ön çahşmanın şimdilik tstanbul'da ya- pıldığını belirten Murat Tuncer, yapılan de- netimlerde kızartma yağlannın kararana kadar kullanıldığını tespit ettiklerini bil- dirdi. Murat Tuncer, "Bizlazartmayağlarmın en fazla 3 defa kullanılabibnesine izin ve- riyoruz. Ancak. işyerleri bunu kararana ka- dar kullanıyor. Yanmış yağlar ikinci dere- ce kanserojen" diye konuştu. Tuncer, süzdürülerek işlemden geçirilen ve gecekondu mahallelerinde satılan yağ- lan alanlann ucuz olduğu için ihbarda bu- lunmadığını söyledi. Beyaz önlük Davası' 'Dünyanm engüzel suçhıları' W T Terkese eşit, ücretsiz sağlık A±ve iş güvencesi" talebiyle yaptıklan eylemler sonrası haklannda dava açılan 85 sağlık emekçisinin ilk duruşması yann görülecek. Çeşitli sivil toplum örgütleri açılan davayı protesto etti. Istanbul Haber Servisi - DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birhği (TTB) ve Diş Hekimleri Birliği'nin de aralannda bulunduğu çeşitli sivil toplum örgütleri, "Herkese eşit, ücretsiz sağhk ve iş güvencesi" talebiyle yaptıklan eylemler sonrası, 85 kişi hakkında dava açılmasını protesto etti. SuLTANAHMET ADÜYESİ'NDE Bazı sendika ve sivil toplum örgütleri, 5 Kasım, 24 Aralık 2003 ve 10-11 Aralık'ta yapılan grevler nedeniyle açılan davanın, yann Sultanahmet'teki Istanbul Adliyesi'nde görülecek ilk duruşması öncesi Istanbul Tabip Odası'nda bir toplantı düzenledi. Toplantıda konuşan Istanbul Tabip Odası Başkam Dr. Gençay Gürsoy, kamu davasının tek bir şikâyet dahi olmadan açıldığuu belirterek "Eylemi tek kuıayan, Başbakan ve Sağhk Bakanı'dır" dedi. TTB Merkez Konsey Başkam Dr. Füsun Sayek de "Bu insanlar, dünyanın en güzel suçlulan, Suçlan, herkesin niteükli ve parasız saghk hizmetinden faydalanmasını istemeleridir" diye konuştu. 'DAVA BIZI YILOIRMIYOR' Toplantıda konuşan DlSK Başkanı Sükyman Çelebi. "Açılan dava bizi vikbrmıyor, böyle bir dava olamaz, fakat böyle bir dava açıhmşsa bu davanın sanığı ohnaktan gurur duyuyorum'' dedi. KESK Başkanı Sami Evren de Türkiye'de hak arama mücadelesinin. her dönem ya engellenmeye çalışıldığını ya da mevzuat gereği suç sayıknak istendigini belirterek sağlığın ve eğitimin ücretsiz olması için mücadele verdiklerini söyledi. Haklannda dava açılmasının yanlışhğına işaret eden Evren, "O sandalyeye Sağhk Bakam'nın oturması gerekiyordu" diye konuştu. ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet@ cumhuriyet.com.tr Medyada Kalite Okullan Merkezi (QOMER) adı- r\ pek sık duymuyoruz. 22 Ocak 2000 tarihinde ^ohn Jay Bonstingl ile Hayal Köksal tarafindan feüite Okullan Türkiye Merkezi, Türkiye'nin değer \s ilkelerini temel alan nitelik geliştinme bazlı et- t-ınlikierini yoğun olarak sürdürüyor. Merkezin in- tjrnet adresi http7/www.kaliteokullari.com Kalite Okullan Merkezi kendini şöyletanımlıyor OOMER; aileden başlayıp önce okulu sonra da iş cünyasını içine alan, yani bıreyden yola çıkarak ku- uma ve toplum geneJine yayılan, insanlığın geli- smi adına ulusal bazda kurulup teknolojinin des- feğiyle uluslararası iletişim ve paylaşımın gereği- re inanan, insanoğlunun sürekli gelişimine ve mut- Lluğuna odaklanmış bir iletişim ağı/network sis- îmidir. Okullarda "Nitelik lyileştirme ve Başarıyı Yûk- sltme" konusunda danışmanlık hizmetleri, öğren- :ier<e imece çalışmaları, öğrenci-öğretmen-veli estek programlannı gerçekleştiren Kalite Okul- ın Merkezi, teknolojiyi dersine daha sık ve kolay işıyabilmesi için öğretmenlere "Innovative Te- chers" çalışması yapıyor, bunu gerektiğinde IT zmanlan ve Microsoft desteğiyle gerçekleştiriyor. lerkez dört yıllık süreçte 250 civarında seminer, 5 bin eğitimci ile kurulan bağlantılar ve 6 kitap ıkardı. Kalite Okullan Merkezi'nin çabalan sonu- unda Hindistan'da, Delhi'ye birsaat uçuş mesa- ;sindeki 29.000 mevcutlu bir okulda 10-17 Ka- Kaliteli Okullar İçin El Ele sım tarihleri arasında Atatürk Haftası kutlanacak. Üstelik bu kutlama sadece bu yılla kısröı kalma- yacak. Her yıl geleneksel olarak devam edecek. Sayın Hayal Köksal çalışmalannı Cumhuriyet okurlanyla paylaşmak istiyor. Bu amaçla gönder- diği e-postayı sizleıie paylaşmak istedik. "Sizlerte,'insan'a gerçekten değer veren, onu yüceltmeye ve mutlu etmeye dayalı, sevgi odak- lı bir öğrenme anlayışı ile yola çıkan birey ve ku- nımlann 'ortak mükemmeT/ nasıl bulduğunun gü- zel bir örneğinipaylaşmak istiyorum. 2003 yılının aralık ayında Hindistan'ın Lucknovv kentinde ku- rulmuş olan City Montessoh Schools'da (CMS) yapılacak olan '6. Uluslararası öğrenci Kalite Hal- kalan Konvansiyonu' bir eğitimci olarak beni çok etkiledl. Onca kalabalıknüfus veyoksunluğa kar- şın gençlerini daha iyi birdünyaya hazıriayabilmek amacıyla bir taraftan onlara içsel huzur, sevgi ve saygı, paylaşım ruhunu kazandınrken; diğertaraf- tan da teknolojiyi öğretmiş, düşünme becerileri- ni, irdeleme-araştırma yöntemlerini yaratıcılıklan ile süsleyebilmeyi başarmış birokuldu CMS. Üç bin öğretmen ve 29.000 öğrencisiyle dünyanın tek bir şehirde kurulmuş en büyük özel okulu olarak Guiness Rekorlar Kitabı'na geçmiş olan bu oku- lun bir başka önemli özelliği, uyguladığı program ve kullandığı yöntemlerte 2002 yılında 'UNESCO Banş ödülü'nüa/m/? olmasıydı. Okulöncesinden lisans programlanna kadargeniş birdüzeyde uy- gulamakta olduğu 'niteükli insan' yetiştirmepoli- tikası gerçekten güzel sonuçlar ortaya koymuş- tu. Herkesi; dil, din, ırk, cins ayınmı yapmaksızın kabul eden ve seven, teknolojiyi ülkesinin en ön- de gelen kurumu olarak kullanan çağdaş bir eği- timin nasıl yapıldığını izlerken gerçekten çok et- kilenmiştim. Okulun kurucusu Jagdish Gandi ve müdürü Dr. Vineeta Kamran 'Catch them Yo- ung' sloganını benimsemiş, yani bireyin çok er- ken yaşlardan itibaren ele alınıp yönlendirilmesi gereğine inanmış, son derece ilerigörüşlü insan- lardı ve okuldaki her slogan 'sevgi ve banş' me- sajlan veriyordu. Bizim ekip olarak orada Ata- türk'ümüzün 'Yurtta banş dünyada banş' sözünü sürekli olarak kullanmamız ve Atatürk'ün hem bi- ze ve hem de tüm insanlığa katkılannı paylaşma- mız onlan çok etkiledi. Geçen yıl başlattığımız 'Bilişimci Martılar Proje Yanşması'n/n temelinde de öğrenci halkalan ça- lışması, ekip ruhuyaratma becerileri, iletişim be- cerileri, zaman yönetimi ilkelerinin kazanımı, pro- je veportföyyönetimi ve bilgisayann eğitimde et- kin kullanımı gibi özellikler vardı. Bu yanşmanın ödül töreninin de içinde yer alacağı bir etkinliği Microsoft Türkiye'nin işbihiğiile 24-25 Eylül2004 tarihleriarasında Istanbul'da gerçekleştirdik. 'Eği- timde Bilişim ve Gelişim Konferansfnda konuş- macılardan biri de Dr. Kamran 'dı ve ne ilginçtirki; Dr. Kamran'ın verdiği tüm ömeklerin içinde dün- yayı değiştiren liderierden en önemlisi olarak hep Atatürkyer alıyordu. îstanbul'daki okul ziyaretle- rinde, Miniaturk'teki Zafer Müzesi'nde de yine Atatürk çok etkiledi onu. Vegiderken şöyle bircüm- le sarfetti: 'Ben okulumda da bir haftayı bu yüce insana, banş insanına vermek isterim, ne dersiniz?'. Bu beni son derece mutlu eden biröneriydi. Za- tenyüce liderin değerini 'UNESCO Banş ödüllü' bir okulun bilmesinden daha doğal ne olabilirdi, değil mi? Bu teklif dün sabah bir kez daha yine- lendi. Hindistan 'da, Delhi'ye birsaat uçuş mesa- fesindeki 29.000 mevcutlu bir okulda 10-17 Ka- sım tarihleri arasında Atatürk Haftası kutlanacak. Üstelik bu kutlama sadece bu yılla kısıtlı kalma- yacak. Her yıl geleneksel olarak devam edecek ve belki de dalga dalga yayılıp o bölgedeki tüm uluslan da ateşiyle, sevgiyle bakan mavi mavi gözleriyle saracak bu eşsiz insan ve yaptıklan, eserieri, düşünce sistemi. Bizim üstümüze büyük bir görev düştüğü inancındayım bu etkinlikte. Atamıza başka uluslann böylesine sahip çıktığı bir dönemde bizterneyapıyoruz, neleryapacağız; hep biriikte görelim bakalım." DUZYAZI ORHAN BİRGİT Sedat Peker Olayı Devam eden bir dava hakkında düşünce açık- lamanın doğru oimadığmı elbette biliyorum. Ancak "tutuktama" bir dava değil, Ceza Muhakemeleri Usu- lü Yasası'nın öngördüğü bir önlemdir. özellikle sa- nığın kaçmaması, işlediği ileri sürülen eylemin ağır cezalık olması ya da delillerin karartılmasının ön- lenmesini amaçlayan bir önlem. Sedat Peker'le ilgili soruşturmada, Cumhuriyet Savcısı'nın 32 kişi için tutuklama istemini Nöbet- çi Mahkeme yerine getirmiyor. "Niçin böyle yapı- yorsun" sorusunun sorulamayacağı tek görevli organ olan yargıcın o karannaşayet savcı itiraz et- meseydi ve bir üst mahkeme olan 12. Ağır Ceza Mahkemesi tam tersine hareket ederek tutuklama ısteklerini onaylamasaydı ne yapacaktık? Ancak Ağır Ceza Mahkemesi, aynı gün aynı dosya üstün- de Cumhuriyet Savcısı'nın isteği doğruttusunda ka- rar verince, başlayan tartışma giderek artarak sü- rüyor. Üstelik toplumun saydamlaşma yolunda uzun adımlarattığı ve bugüne kadar dokunulmaz- lık taşıyan kurumlara karşı "yeter" denmeye baş- landığı bir dönemde. Biz vergi mükellefleri... Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Amerikan filmlerin- de izlemeye alıştığımız bır söylemin belki de ilk kez resmi ağızdan bizim toplumumuzca da sahiplen- mesine yeşil ışık yakıyor. Vatandaşları, aynı za- manda oluşturduklan devletin vergi yükümlüleri olarak, sorunlan irdeleme hakkının sahıpleri ola- rak göreve çağıran bir söylemdir Sayın Çiçek'in dün gazetelerde açıkladığı görüş. O görüşe göre ister doğrudan memur, ister politikacı ya da yargıç ko- numunda olsun. Devletten maaş alan herkes, o ma- aşa vergısi ile katkıda bulunanlara hesap verme yü- kümlülüğünde olmalıdır. Amerikan filmlerinde bu yüzden işine karışılma- sından hoşnut olmayan polisin "Sen kim oluyor- sun" sorusuna verilen "Senin maaşını veren kişi- yim. Vergiyükümlüsüyüm" yanıtı, birtür haklı öy- künme de oluyor. O zaman, hıç gazeteci olmaya ya da bu son olaydan yola çıkarak söyleyelim, Hâkimler ve Sav- cılar Yüksek Kurulu Üyesi olmaya bile gerek duy- madan herkes düşüncesini açıklayabilmelidir. Za- ten Sedat Peker olayı bu tür bir tartışmayı çoktan başlattı. Dosyayı hazırtayan ve soruşturma düğ- mesıne basan polisin, o dosyanın içeriğini, hatta belli ölçülerde abartarak sanık olarak göstermek istediği kışiler yargı önüne çıkmadan belirii biror- tamı hazırlama çabası içinde olduğu gözden kaç- tı mı? Hani hazırlık ve ilk tahkikat aşamalannın giz- li olduğunu yazan yasalar nerede? O yasalan ilk çiğneyen isimleri belirsiz resmi kişiler, el altından polis muhabirierini diledikleri biçimde yönlendirir- ken Emniyet Genel Müdürtüğü niçin sessiz kalı- yor? O sessizlik içinde, bir politikacı ya da üst dü- zey bürokrata veya işadamına hıncı varsa, onu kolaylıkla yerine getiren meçhul kişiden hiç hesap sorulduğunu hatırlayanımız oluyor mu? Mesela Peker olayı sırasında, bir güvenlik gö- revlisine gönderme yapılarak bulunan silahlann birbölümünün ancak devletin belirii bölümlerinde rastlanan türden olduğu yazıldı. Daha sonra açık- lanan listede ise yalnızca av tüfeği ve tabancalar- dan söz ediliyordu. Acaba hangisi doğruydu? Bu tür görevlerin yapıldığı kurumlarda görünürde bi- rer sözcüden bahsedilir. Ama o 'sözcüler'm konuş- ması sıradan olaylarla sınıriı kalır. Adlarını verme- yen kışiler, daha çok her dilediklerini medyaya yansıtmak amacıyla bir tür embedit gazeteci kul- lanır ve diledikleri havayı oluştururlar. Polisle üç gün kovalamaca oynayan Sedat Pe- ker'in, dün ağabeyi ile biriikte Beşiktaş'ta, hakla- nndaki tutuklama karannın verildiği Ağır Ceza Mah- kemesi'ne gelerek teslim olması, olaya yeni bir boyut getırecektir. Belki kimi çevreler, yolun bitti- ğini, yani kaçıp saklanmanın sonu oimadığmı an- ladığı için teslim olma seçeneğini kullandığını ile- ri süreceklerdir. Başkaları da salıverildiği sırada "Devlet istiyorsa girer yatanz" şeklindeki açıkla- masında söylediklerini çağrıştıran biryöntem kul- landığını söyleyeceklerdir. Belki her iki düşüncede de hak payı vardır. Ve Sedat Peker, şayet suç işlemediğine içten- likle inanıyorsa, yargının en doğru karan verece- ğini bilmelidir. Faks: 0 216 3028208 obirgrttoe-kolay.net Prof. Dr. Muharrem Coskun Hastalara 'omç' uyarısı tstanbul HaberServi- si - Ramazanda yanlış beslenme, sindirim sis- temini olumsuz etkile- mesinin yani sıra bazı hastalıklann ilerlemesi- ne de neden oluyor. ' Türk Kalp Vakii kar- diyologlanndan Prof. Dr. Muharrem Coşkun, oruç rurmanm kanser, sürekli ilaç kullanımı ge- rektiren hastalıklar, kalp- damar, şekerhastalıkla- n, verem, ateşli hasta- hklar ile özellikle sindi- rim sistemi hastalıklan- nın ilerlemesine, hatta ölüme neden olabilece- ğini belirtti. Prof. Dr. Coşkun, sağlığı uygun olmayan kişilerin oruç tutmamalannı ya da dok- tor kontrolünde tutmala- rını önerdi. Ramazanda sindirim sisteminde olu- şan sorunların çoğunun yanlış beslenmeden kay- naklandığını belirten Coşkun, bunun ülser, mi- de kanaması ve diğer mi- de hastalıklanna neden olduğunu söyledi. Kalp-damar hastalık- lan ile yüksek tansiyo- nu olanların ve günde 3- 4 kez ilaç alması gere- kenlerin oruç tutmasının sakıncalı olduğunu vur- gulayan Prof. Dr. Coş- kun, "Tanshon hasta- larmın kullandığı idrar söktürücü ilaçlar, vü- cuttan sıvı ve ekktroüt akmmıhıziandırdığıiçin bunlannenkBazaman- da geriahnmasıgerekir. Bu nedenle oruç tutma- malantavsiye edili\x)r" diye konuştu. Hamile kadınlann oruç tutması, kan şeker- lerinin düşmesine ve bu nedenle bayılmalara yol açacağı için bebeğin sağ- lığını etkileyeceğini vur- gulayan Prof. Dr. Coş- kun, bebek susuz kalıp beslenmesi aksayacağı için emzirenlerin de oruç tutmamasını önerdi. Coşkun, şeker hastala- nnın da oruç tutmasının sakıncah olduğuna dik- kati çekerek diyalize gi- renlerin oruç tutmasının kesinhkle yasaklandığı- nı açıkl?dı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear