Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12EKİM2004SALI
HABERLER
DUIVYADABUGUN
ALt StRMEN
Yiiz Elli YildlP
Değişmeyen Kafa
1856 yılı nısan ayında Istanbul'da yayımlanan
gazeteler, halka müjdeli haberler vermekte, artık
seiamete erişeceğimiz yolunda yorumlar yapmak-
taydılar.
Sevıncin nedenı, Paris'te bugün hâlâ Dışişleri Ba-
kanlığı'nın merkezı olarak kullanılan Qaui D'Or-
say'de. 25 Şubat'ta başlayan barış konferansı ve
bir aydan fazla süren müzakereler sonunda 30
Mart'ta ımzalanan Paris Antlaşması'nda, Osman-
lı'nın Avrupa Devletleri arasında sayıldığını ve top-
rak bütünlüğünün Avrupa Devletleri'nin güvence-
si altında olduğunu belirten hükümleriydı.
Çok ilginçtır, Osmanirnın Fransa. ingiltere ve kü-
çük Sardunya Piemonte ile birlikte Rusya'ya karşı
1853 yılında gırdığı, tarihimize "Kırım Savaşı" diye
geçen savaşı kazandıktan sonra, Paris Barış Gö-
rüşmelerı sırasında, Osmanlı azınlıklannın durumu
gündeme getirilmişti.
Tanzimat döneminin ünlü siması, o günün sad-
razamı, ileri görüşlü Ali Paşa, Abdülaziz e banş gö-
rüşmelerinin hemen öncesinde, zamanın Kopen-
hag Kriterleri olarak adlandınlabilecek olan Tanzi-
mat Fermanı'nda ilerı sürülen hususlara uyulaca-
ğını belirten ve özellıkle, azınlıkların haklan üzerin-
de duran "Islahat Fermanı"m imzalatmıştı, bu gibi
taleplere yanıt verebilmek ıçin.
Azınlıklar maddesinin anlaşma metninden çıka-
rılabilmesi için, Osmanlı delegasyonu çok uğraşa-
caktı.
Çok değil 20 yıl sonra, 1876'da Istanbul'dakı Ter-
sane Konferansı'nda, Osmanlı bu kezazınlıklar so-
rununun bir kez daha gündeme gelmesinin önüne
geçebilmek için, bir parfamentonun oluşturulaca-
ğı meşrutiyeti ilan edecek, Hariciye Nazın Saffet Pa-
şa, iftiharla,
- Duyduğunuztop sesleri, meşrutiyet rejiminin ila-
nını haber veriyor, artık tüm anasır parlamentoda
temsil edilecektir. Konunun burada görüşülmesine
gerek kalmamıştır, dese de ne kimse ona kulak
asacak ne de Rusya ıle savaşın önüne geçilebile-
cektir.
• • •
Bu azınlıklar meselesine böylece dokunduktan
sonra, gelelim Istanbul basınına. Istanbul basını 30
Marti 856tarihli Paris Antlaşması'nın ardından "Ar-
tık Avrupalı olduk!" diye zil takıp oynarken, Avru-
pa basını Osmanlı gazetelerinin kendi kendilerine
gelin güvey olmalanyla alay ediyor, Türklerin Avru-
palı olmadığını, olmayacağını, olamayacağını söy-
leyen yazılarla donanıyordu.
Avrupa Komisyonu llerleme Raporu'nun açık-
landığı 6 Ekim günü televizyonlanmıza, ertesi gün-
den başlayarak gazetelenmize ve o olaydan önce
ve sonra Avrupa basınında çıkan yazılara ve kari-
katüriere bakınca, 150 yıldır kafamızın hiç mi hiç de-
ğişmediğini üzülerek gördüm.
Bunlardan örnekleri, zaman zaman gazetelerin iç
sayfalarında, internet sitelerinde görüyorsunuz,
uzun uzun üzerinde durmaya gerek yok.
Yalnızca 27 Eylül günü, Le Monde gazetesinde
yayımlanan bir karikatürden söz etmek istiyorum.
"Avrupalı Türkiye" lejandını taşıyan bu karikatür-
de, AB yıldızlanyla bezeli, çepeçevre klozet kapak-
lan kapalı alafranga tuvaletlerle dolu, yuvarlak bir
salon resmedilmiş. Tam karşıya gelen yerde ise
üzerinde ay yıldız bulunan açık bir kapı ve ardında
da alaturka bir tuvalet var.
Le Monde'un "Avrupalı Türkiye" algılaması ve su-
nurnu böyle.
Üç fırça darbesiyle, medyamızda dökülen bun-
ca mürekkebe, ekran karşısında tüketilen bunca ne-
fese verilmiş anlamlı bir yanıt.
Bu arada karikatürün beni çok sevindirdiğini, o
tür helaların bize Fransa'dan geldiğini bilmeyen ve
bir zamanlar onlara alaturka değil "a /a française"
dendiğini hiç duymamış olan meslektaşımın, ceha-
letin hiçbir ulusun tekelinde olmadığını kanıtladığı
için beni ferahtattığını da belirtmek isterim.
• • •
Bu durumda, llerleme Raporu'ndaki olumlu ifa-
delerin yanında, Kürtler ve Alevilerin azınlık olarak
beMilmeleri, geçmişe baktığınızda sizde hiçbir kay-
gı uyandırmıyor mu?
Her ne kadar Dışişleri Bakanı, bu ifadelerin kalk-
tığını söylüyorsa da "Kürt azınlık" deyimi kalkmış
olmasınarağmen, Kürtyurttaşlarımızın durumu ra-
porun azınlıklar bölümü altında ele alınmaya devam
etmektedir. "Sünni olmayan Müslüman azınlık" de-
yimi de durmaktadır.
Burada, bir yanlış anlamayı önlemek üzere, he-
men belirtmek isterim ki, Türkiye'nin her iki konu-
da da yapacağı, yapması gereken şeyler vardır.
Nitekim, Prof. Dr. Izzetin Doğan'ın da belirttiği
gibi, Alevi yurttaşlarımızın birçok haklı istemi hası-
raltı edilmiştir.
Ama Alevi liderierinin önde gelenlerinden Izzet-
tin Doğan, Alevi kardeşlerimizin azınlık olarak ka-
bul edilmegibi biristekleri olmadığını, onlann, hak-
lannı Türk vatandaşlan olarak, temel hak ve özgür-
lükler çerçevesi içinde aramaktan yana olduklarını
da söylüyordu aynı konuşmasında.
Bu gerçek böylesine açıkken, Lozan'ı reddedip
Sevr'i anımsatan çağrışımlara yol açan bu ibareler
ne anlam taşıyor dersiniz?
Ve bütün bunlarolurken, Osmanlı basını gibi "Av-
rupalı olduk!" naralan atmak, kimilerinin 150 yıldır
hâlâ kafalannın değişmediğini gösteriyor.
Hoş geldin Tanzimat kafası!
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Ölümünün 33. yılı
Kıvılcımlı anıldı
İstanbul Haber Senisi
- Türkiye sosyalist hare-
ketinin öncülerinden Dr.
Hikmet Kıvücımlı. ölü-
mümün 33. yılında Top-
kapı MezarhğTndaki kab-
ri başında anıldı. Devrim-
ci Mücadele dergisi okur-
lannın katıldığı anma tö-
renindeki konuşmalarda.
Kıvılcımlı'nınbilimada-
mı kimliği ve sosyalızm
mücadelesindeki kararlı-
lığı vurgulandı.
1902 yılında doğan Kı-
vılcımlı, Kurtuluş Sava-
şı'nda Köyceğiz Kuvayı
Milliye KDmutanlığı yap-
tı. Türkiye Komünist Par-
tisi'nde görev alan Kıvıl-
cımlı 1945'te Vatan Par-
tisi'ni kurdu. 1960 yılın-
da yayımlanan Sosyalist
gazetesi ile Tarihsel Mad-
decilik Yayınlan'nın ku-
rucusu olan Kıvılcımlı,
"Komünistiik" suçlama-
sıyla farklı dönemlerde
cezaevinde yattı. Kıvıl-
cımlı 1971yılındaBelg-
rad Asken Tıp Akademi-
si'nde yaşamını yitirdi.
Ağabeyiyle birlikte adliyeye gelen çete liderinin polis tarafmdan gözaltına alınmasma avukatı itiraz etti
SedatPekerteslim olduIstanbul Haber Servisi - Em-
niyet güçlerinin "Kefebek" adını
verdiği operasyonla gözaltına
altnan ve çıkanldığı mahkeme
tarafindan serbest bırakıldık-
tan 16 saat sonra hakkında gı-
yabı tutuklama karan verilen
SedatPtfcH-veağabeyıAtaaPe-
ker dün teslim oldu. Polis, ad-
liye önünde teslim olmadan gö-
zaltına aldığı Peker'i, yasa ge-
reği adliyeye geri getirmek zo-
runda kaldı. Sedat Peker, ağa-
beyi Atilla Peker ile adamlan
Hüseyin Nalbantoğhı Bayram-
paşa Cezaevi'ne gönderildiler.
4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç
Orgütleriyle Mücadele Kanunu
kapsamında "Ketebek" adı ve-
• Sabah saatlerinde teslim olacağmı bildiren ancak adliyede polisin gözaltı
işlemi yaptığı Sedat Peker, ağabeyi Atilla Peker ile adamlan Hüseyin
Nalbantoğlu Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildi.
rilen operasyonla 8 Ekim Cu- mun yapıldığını. "haberciliketi- gözaltına alındı. Avukatlann ara-
ma günü gözaltına ahnan, an-
cak 9 Ekim günü sabaha karşı
çıkanldığı Beşiktaş'taki Istan-
bul Adliyesi Nöbetçi Mahkeme-
si'nce 'defflyetersizliğinden' ser-
best bırakılan Peker ve adamla-
n hakkında 16 saat sonra gıya-
bi tutuklama karan çıkanlmış-
tı. tki gündür aranan Peker, dün
sabah saatlerinde gazetelere ya-
zılı bir açıklama göndererek
15.00-17.00 saatlerinde teslim
olacağını bildirdi. Açıklamasın-
da kendisiyle ilgilı birçok yoru-
ğjaçısından" kendı sözlenne de
yer verileceğine inandığını kay-
detti. Peker, "Bencehanralarda
unutulmaması gerekli olan bir
olay da Romarrya'da bulunur-
ken arandığunı duyduğumda
daozduçakkiralayarakgenptes-
lim olmamdır'' dedı. Açıklama-
sının ardından Peker, ağabeyi
Atilla Peker ıle dün saat 15.00
sıralannda Beşiktaş'taki Istan-
bul Adliyesi'ne gitti. Sedat Pe-
ker. binaya üst kapıdan ginnek
istedığı sırada polis tarafindan
ya gırmesı üzenne Atilla Pe-
ker'in binaya alınarak teslim ol-
ması sağlandı.
Istanbul Organize Suçlar Şu-
be Müdürlüğü'ne ait bir araca
bindirilerek adliyeden uzaklaş-
tınlan Sedat Peker. kısa bir sü-
re sonra yeniden adliye binası-
na getirildi. Sağlık kontrolün-
den geçirilen Sedat Peker ile
sağlık kontrolüne almmayan
Atilla Peker ve Hüseyin Nai-
bantoğhı, daha sonra Istanbul
Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahke-
Şişli Belediye Başkanı'nın Çorlu mitingini Sefa Sirmen ve Muharrem Eskiyapan da izledi
Vekiller SarıgüPden etldlendiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP lideri
Deniz Baykal'ın sert çıktığı ve yolsuzluk iddialan
nedeniyle hakkında inceleme başlatılan Şişli
Belediye Başkanı Mustafa Sangül'ün Çorlu
mitingine CHP millervekillennin de katılmalan
dikkat çekti. Mitinge, yalnızca "izlemek için
gfttikkrinT savunan CHP milletvekilleri Sefa
Sirmen ve Muharrem Eskiyapan. Sangülün
"heyecan ve coşku yaratöğT görüşünde birleştiler.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, önceki gün
Sangül hakkındaki iddialan dile getirerek "Genel
başkan adaytağı bir aklanma firsaü değDdir. Etrafta
koruma halkaa oluşturarak kuşkulu mali
kaynaklarla siyaset yapdmasına CHP izin vermez"
diye konuşmasının ardından gözler Sangül'e
çevrildi. Ancak "rüşvet karşıhğı kaçak binalara
izin verdiği" iddia edilen Sangül'ün, Baykal'ın
açıklamasıyla aynı gün yaptığı Çorlu mitingine
CHP mılletvekiUeri Sefa
Sirmen ve Muharrem
Eskiyapan da karıldı.
Sefa Sirmen, Sangül'ün
mitingini ilk kez
izledığini belirtirken
"Gerçekten çok büyük
coşku, heyecan vann"
dedi. Sirmen, mitinge
gitmesinin Sangül'ün
genel başkan adaylığına
destek anlamına gelip
gelmediği sorusu üzerine,
"Ortada bir kurultay yok,
seçbn yok. Adayhğını ilan
etrniş değfl. Bana davet
geldi, ben de bir parti
faahyeti olduğu için
gfttim" diye konuştu.
Muharrem Eskiyapan da
Sangül'ü çok eskiden
beri tanıdığım belirtirken
kendısıne yapılan davet
üzerine izlemek için
mitinge gittiğini söyledi.
Sefa Sirmen: Çok
büyük coşku vanh.
Muharrem Eskiyapan:
Halkharekctinigördüm.
Cem Uzan'a 8 ay hapis cezasıBURSA(Gınmuriyet)-Genç Parti (GP) Genel Baş-
kanı Cem Uzan, Bursa mitinginde yaptığı konuşma-
da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret etti-
ği iddiasıyla yargılandığı Bursa 3. Asliye Ceza Mah-
kemesi'nce, 8 ay hapis, 693 mılyon 569 bin lira da
para cezasına çarptınldı.
Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen
davanın karar duruşmasında, Başbakan Erdoğan'ın
avukatı Güzey, Cem Uzan'ın Bursa mitinginde
söylediği kelime ve cümlelerin her birinin "gaüz
hakaretier" içerdiğini belirterek cezalandınlması-
nı istedi. Mahkeme Başkanı Mustafa Öztürk,
Uzan'ın konuşmasını "Türkiye CumhuriyetiBaş-
bakanı'na neşren hakaret" olarak niteleyerek su-
çun işleniş şeklı, sanığm suçtan önceki ve sonraki
davTanışlan ve kastının yoğunluğunu dikkate ala-
rak Uzan'ın 8 ay hapis, 693 milyon 569 bin lira da
ağır para cezası ile cezalandınlmasına karar ver-
di. Uzan'ın avukatı Şaylan Çığgın, karara itiraz et-
tiklerini açıkladı.
Eskiyapan, "Orada bir halk hareketi gördüm.
CHP'ye \-erdigi heyecanı gördüm. 15-20 bin kişi
vanü. Ama izlemek ayn, destek ayn. İnşallah
muvaffak olurlar. CHP muvaffak olur inşaüah,
yani halka verdikleri heyecanı yerine getirûier.
Bunu derken CHP'nin iktidar ohnasmı
kastediyorum'' dedi. Eskiyapan. Sangül'ün
CHP Genel Başkanlığı'na adayhğının
konuşulduğunun anımsatılması üzerine şunlan
söyledi: "Bizim partimizin genel başkanı var.
Kurultay da yok, seçim de yok. Zaten Sangül de
'Ben genel başkan olacağım' demryor. 'CHP'yi
iktidara taşıyacağım' diyor. Bu CHP'nin mitingL
Keşke izlemeyenler de izlese ve görse ne kadar
coşkulu bir topluhık olduğunu." CHP
tarafindan Sangül hakkmdaki yolsuzluk
iddialannı incelemek üzere oluşturulan
komisyonun çalışmalan da sürüyor.
Baykal'dan Peker operasyonuna yönelik ilginç açıklama
'Konuşursam ortalık karışır'
AHMETŞEFÎK
TRABZON - CHP hderi Deniz
Baykal, iki gün süren Trabzon ge-
zisi boyunca Sedat Peker grubuna
yönelik operasyon sürecine ilişkin
sorulara yanıt vermezken dün ga-
zetecilerin ısrarlı sorulan üzerine
"Konuşmamak için kendimi zor
tutuyorum. Konuşursam ortalık
kanşacak" dedi.
Trabzon gezisinin ikinci günün-
de Trabzon, Maçka ve Akoluk be-
lediyelerini ziyaret eden Baykal,
Trabzon Belediye Başkanı Volkan
Canahoğlu'na övgüler yağdırdı.
CHP'nin bütün gücüyle Trabzon
Belediyesi'nin başansı için çahşa-
cağı sözünü verdi.
Baykal, ekonomiyle ilgili olarak
da eriflasyonun düştüğünü, ancak
borçlann arttığını ifade ederek "Bu-
rada Amerika'dan esen rüzgâna
yatağa yatma tehükesi beürhor. O
zaman bağmıhuk artar. O nedenle
Irak'ta istediklerini vapürır hak
gefrfer" dedi. Baykal, Trabzon Be-
lediyesi'nde kentin sorunlanna iliş-
kin düzenlenen basuı toplantısın-
da da genel politikaya yönehk so-
ru sormak isteyen gazetecilere.
"Baa sorulansormakisbyorsunuz,
bühorum. Ben de konuşmamak
için kendimi zor tutuyorum. Ko-
nuşursam ortatak kanşacak" diye
yanıt verdi. Toplantı sonrasında ga-
zetecilerin, "SözlerinizMustafa Sa-
ngül'le mi yoksa Sedat Peker'le mi
ilgili?" sorusu üzerine Baykal,
u
Mahkeme kararlamia ügih*' de-
mekle yetindi. Gazetecılerin açık-
lamaya netlik kazandırmak için ha-
vaalanında yınelediği 'Kimi kas-
tediyorsunuz' yönündeki sorulan-
na Baykal, "Gündemde ne var?"
sorusuyla karşıhk verdi. Gazeteci-
lerin 'SedatPeker' yanıtı üzerine ise
"Bak bttrvorsunuz işte" dedi.
mesı'ne çıkanldı. Burada, gıya-
bı tutukluluklan yüzlerine oku-
narak vicahiye çevrilen Sedat
Peker, Atilla Peker ve Hüseyin
Nalbantoğlu daha sonra polis
aracıyla Bayrampaşa Ceza-
evi'ne gönderildi.
Peker'in avukatı BülentKıhc,
müvekkilinin teslim olma ola-
süığına ilişkin soruşturmayı yü-
rüten cumhuriyet sa\cısıyla gö-
rüşrüğünü vurgulayarak teslim
olmak için adliyeye gelen Pe-
ker'in, pohsler tarafindan dövü-
lerek ve itilerek zorla arabaya
konulduğunu öne sürdü. Kılıç,
Peker'in hukuk dışı bir uygu-
lamayla karşı karşıya kaldığı-
nı söyledi.
Cemil Cicek:
Yargının
önünü kesen
ayncahldar
kaldınlrnalı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Adalet Baka-
nı Cemil Çiçek, Sedat Pe-
ker'in serbest kalmasına
yol açan mahkeme karar-
lannı değerlendirirken
hem yargıyı hem de ken-
dini savundu. Her şeyin
yargıya yüklenmemesini
isteyen Çiçek, "Olayınta-
rafı değilim, ben bu işin
içinde de değilim. Ancak
yarguun işle>ebilmesi için
yargının önünü kesen ay-
ncauklann kaldınlması
gerekrjflr" dedi.
Çiçek, mahkemenin ser-
best bırakmasından 15 sa-
at sonra hakkında gıyabi
tutuklama karan çıkardı-
ğı Sedat Peker'e ilişkin ga-
zetecilerin sorulannı ya-
nıtladı.Çiçek, ancak yazı-
lıp çizilenlere göre değer-
lendirme yapabıleceğini
belirterek yargılama süre-
cinin birden fazla makamı
ilgilendirdiğini vurguladı.
Tutuklamaya hâkimin ka-
rar verdiğini söyleyen Çi-
çek, ancak usul hukukun-
da itiraz yollannın açık ol-
duğunu ifade etti. Çiçek,
Sedat Peker olayında da
savcının hâkim karanna
itiraz ettiğini kaydetti.
Çiçek, Türkiye'de geri-
ye dönük otorite zaafi ya-
şandığrnı, bu nedenle or-
ganize suçlarla yolsuzluk-
lann adi olaylar haline gel-
diğini savundu. Her şeyin
yargıdan beklenmesinin
de yanlış olduğunu öne sü-
ren Çiçek, savcılann bazı
imtiyazlardan kaynakla-
nan sorunlarla karşı karşı-
ya olduğunu vurguladı. Çi-
çek, "Yargının bazı ktşt-
ler için eti kolu bağhdır. Ya-
save anayasasal açıdan av-
ncahklann kaldırümasL,
yargı ve soruşturma buü-
ğinin sağlanması gereki-
yor" dedi. Çiçek, bunun
için de anayasada 20-30
maddenin değişmesi ge-
rektiğini söyledi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Hakkâri'de gece yarısı oteldeki
odaların telefonu çalmıştı. Otel gö-
revlisi korku içinde, emniyetten ara-
dıklannı, hızla kimlik bilgilerini bildir-
memiz gerektiğini söyledi. Saat 03.00
sırasıydı.
İki yıl önceydi. Uyku mahmurlu-
ğu içinde yazar, gazeteci ve sanat-
çılardan oluşan topluluk, otel görev-
lisini zor duruma düşürmemek için
kimlik bilgilerini birer birer bildirdiler.
Bu işlem sabaha kadar sürdü.
Bu olayı neden hatırladım. Bir tu-
rizmci, bizim yaşadığımız olay ben-
zeri olaylaıia sık sık karşılaştıklannı
ve bu uygulamanın bir polis devleti
anlayışına dönüştüğünü anlatan bir
mektup yolladı. O mektubu sizlerle
paylaşmak ve bu uygulamanın da-
ha ne kadar sürdürüleceğini yetkili-
lerden sormak istiyorum. Işte mek-
tup:
"2 Mart 2001 tarihinde Bakanlar
Kurulu 'ndan çıkanlan bir karar ile
tüm konaklama tesisleri ve hastane-
ler, gün içerisinde kalan kişilerin bil-
gilerini Emniyet Genel Müdüriüğü bil-
gisayarlarına aktarmak zorunda bı-
rakıldılar. Benim şirketim 1987yılın-
Kimlik Bildirme ve Özel Yaşam
dan itibaren otel sistemleri yazılım-
lan ürettiğinden konu ile ilgilenmek
zorunda bırakıldık. Programlanmız-
da polis listesi diye bir rapor çıkar-
tılır ve bu arşivlenir. Emniyet ile ilgi-
li bir problem olduğunda bu liste-
den bakılır veya bilgisayar ortamın-
dan yararlanılırdı. Olağanüstü Hal
bölgesindeki şehiherde bu raporla-
nn her gece karakollara iletilmesi
zorunluluğu getirildi."
Hüseyin Biliş, bu uygulamanın
daha sonra bütün şehirlere yayıldı-
ğını belirtiyor. Böylece oteller üzerin-
de tam anlamıyla bir polis kontrolü
ortaya çıktığına dikkat çekiyor: "Ba-
na göre tamamen anayasaya aykı-
n olan bir uygulama yapıhyor. 1973
yılında çıkanlan Kimlik Bildirme Ya-
sası'na ilaveleryapılarak kişinin özel
hayatına giriliyor. Böylece bir kişinin
polis kayıtlan yoluyla onun izni ol-
maksızın nereye gittiği, nerede kal-
dığı, kimlerle seyahat ettiği takip
edilmiş oluyor. Bu ise insanın özel
yaşamının gizliliği ilkesine aykın."
"Bu karann çıkmasından hemen
sonra Maraş 'tan otel sahibi birmûş-
terim aradı ve karakolun kayıtlaria il-
gili bir program istediğini ve bu
amaçlazabıttuttuğunu söyledi. Son-
radan böyle bir program gerektiği
fıkrinin TUROB'dan (Türk Otelciler
Biriiği) çıktığı anlaşıldı. Otelciler Bir-
liği Başkanı Sinan Babila 'ya bu ko-
nu ile ilgili biryazı yazdım. Böyle bir
uygulamanın ne şekilde içinde olduk-
lannı, nasıl bir programı veyaşirke-
titavsiye ettiklerini sordum. Ustelik
kendilerinin böyle bir uygulamaya
şiddetle karşı çıkmalan gerektiğini
yazdım."
"Bana telefonda verdiği cevap
aynen şöyle idi: 'Bana yazdığınız ya-
zınınneanlama geldiğini biliyormu-
sunuz? Otel bilgilerinin emniyete ve-
rilmesinde ne mahzur var, sizin go-
cunduğunuz bir şey mi var? Biz kim-
seye böyle bir ihale yapmadık, yal-
nızca emniyete tavsiye ettik.' 1 yıl ka-
darbu konu böylece kaldı. Son 8 ay-
dırIstanbul Beyoğlu Karakolu o böl-
gedeki bütün otelleri sıkıştırdı. On-
lan dolaylı olarakyönlendirerek bil-
gisayar ve program almaya zorladı.
Tabii bunu onlara sorarsanız böyle
bir işlem yapmadıklannı söyleye-
cekler. Beyoğlu Karakolu komiseri
otelleri haftada iki kere dolaşarak
baskı uyguluyor, arkasından bilgi-
sayar firması dolaşarak otellerin ih-
tiyaçlannı karşılayabileceklerini be-
lirtiyor. Bunun adını siz koyun. Bu-
nun benzeri uygulamalardeğişik şe-
hirierden bize bildiriliyor. Diyarbakır,
Nevşehir, Maraş, vb."
"Tabii bu uygulama küçûkişletme-
lere, 1 -2-3 yıldızlı otellere daha bas-
kıcı uygulanıyor. Otellere 1 milyar
cezayazma tehditleri, kapama teh-
ditleri ile yıldınlarak bir program al-
malan sağlanıyor. Otelciler Biriiği ve
Ankara Emniyet Genel Müdüriüğü
ileyaptığım görüşmeler sonuç ver-
medi. Benim şirketim de mecburi
olarakprogramlanna bu uygulama-
yı koyuyor ve otellere iletiyor, üste-
lik bu işten para da kazanıyoruz."
Hüseyin Biliş, mektubunu şöyle
sürdürüyor: "Yerii müşteriler için is-
tedikleri bilgilerin haddi hesabı yok.
3 ay önce çıkardıklan programda
müşterinin medeni halini istiyoriar-
dı. Ankara Emniyeti'nden bu prog-
ramla ilgili kişileri aradım, onlara, in-
sanlann medeni halinden size ne, de-
dim. Gelen kişiye evli misin, bekâr
mısın, dulmusun, diye soracaldarde-
dim. Bana, 'Yukanya yazın, kaldınn
desinler kaldıralım' cevabını verdi-
ler."
"Isteklerine bu hafta yeni ilaveler
yapmışlar, ikametgâh adresine ka-
dar istiyoriar. Isteklerin nereye va-
racağını çok merakediyorum. Biz de
nerede ise 2 haftada bir program-
da değişiklik yapıp otellere iletme-
ye çalışıyoruz. Otellerin bu bilgileri
doldurması imkânsız gibi bir şey.
150 oda üzerinde olan müşterileri-
mizin günlük müşteri sayısı ortala-
ma 250 kişi. Tüm müşterilerin kim-
liklerini, adreslerini almak enaz 3 sa-
at sürer. Bunlan kimse düşünmüyor.
Benyaptım oldu mantığı hâlâ hâkim
bizde. İşin özü POLİS SİZİİZLİ-
YOR."