25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12EKİM2004SALI HABERLER DUIVYADABUGUN ALt StRMEN Yiiz Elli YildlP Değişmeyen Kafa 1856 yılı nısan ayında Istanbul'da yayımlanan gazeteler, halka müjdeli haberler vermekte, artık seiamete erişeceğimiz yolunda yorumlar yapmak- taydılar. Sevıncin nedenı, Paris'te bugün hâlâ Dışişleri Ba- kanlığı'nın merkezı olarak kullanılan Qaui D'Or- say'de. 25 Şubat'ta başlayan barış konferansı ve bir aydan fazla süren müzakereler sonunda 30 Mart'ta ımzalanan Paris Antlaşması'nda, Osman- lı'nın Avrupa Devletleri arasında sayıldığını ve top- rak bütünlüğünün Avrupa Devletleri'nin güvence- si altında olduğunu belirten hükümleriydı. Çok ilginçtır, Osmanirnın Fransa. ingiltere ve kü- çük Sardunya Piemonte ile birlikte Rusya'ya karşı 1853 yılında gırdığı, tarihimize "Kırım Savaşı" diye geçen savaşı kazandıktan sonra, Paris Barış Gö- rüşmelerı sırasında, Osmanlı azınlıklannın durumu gündeme getirilmişti. Tanzimat döneminin ünlü siması, o günün sad- razamı, ileri görüşlü Ali Paşa, Abdülaziz e banş gö- rüşmelerinin hemen öncesinde, zamanın Kopen- hag Kriterleri olarak adlandınlabilecek olan Tanzi- mat Fermanı'nda ilerı sürülen hususlara uyulaca- ğını belirten ve özellıkle, azınlıkların haklan üzerin- de duran "Islahat Fermanı"m imzalatmıştı, bu gibi taleplere yanıt verebilmek ıçin. Azınlıklar maddesinin anlaşma metninden çıka- rılabilmesi için, Osmanlı delegasyonu çok uğraşa- caktı. Çok değil 20 yıl sonra, 1876'da Istanbul'dakı Ter- sane Konferansı'nda, Osmanlı bu kezazınlıklar so- rununun bir kez daha gündeme gelmesinin önüne geçebilmek için, bir parfamentonun oluşturulaca- ğı meşrutiyeti ilan edecek, Hariciye Nazın Saffet Pa- şa, iftiharla, - Duyduğunuztop sesleri, meşrutiyet rejiminin ila- nını haber veriyor, artık tüm anasır parlamentoda temsil edilecektir. Konunun burada görüşülmesine gerek kalmamıştır, dese de ne kimse ona kulak asacak ne de Rusya ıle savaşın önüne geçilebile- cektir. • • • Bu azınlıklar meselesine böylece dokunduktan sonra, gelelim Istanbul basınına. Istanbul basını 30 Marti 856tarihli Paris Antlaşması'nın ardından "Ar- tık Avrupalı olduk!" diye zil takıp oynarken, Avru- pa basını Osmanlı gazetelerinin kendi kendilerine gelin güvey olmalanyla alay ediyor, Türklerin Avru- palı olmadığını, olmayacağını, olamayacağını söy- leyen yazılarla donanıyordu. Avrupa Komisyonu llerleme Raporu'nun açık- landığı 6 Ekim günü televizyonlanmıza, ertesi gün- den başlayarak gazetelenmize ve o olaydan önce ve sonra Avrupa basınında çıkan yazılara ve kari- katüriere bakınca, 150 yıldır kafamızın hiç mi hiç de- ğişmediğini üzülerek gördüm. Bunlardan örnekleri, zaman zaman gazetelerin iç sayfalarında, internet sitelerinde görüyorsunuz, uzun uzun üzerinde durmaya gerek yok. Yalnızca 27 Eylül günü, Le Monde gazetesinde yayımlanan bir karikatürden söz etmek istiyorum. "Avrupalı Türkiye" lejandını taşıyan bu karikatür- de, AB yıldızlanyla bezeli, çepeçevre klozet kapak- lan kapalı alafranga tuvaletlerle dolu, yuvarlak bir salon resmedilmiş. Tam karşıya gelen yerde ise üzerinde ay yıldız bulunan açık bir kapı ve ardında da alaturka bir tuvalet var. Le Monde'un "Avrupalı Türkiye" algılaması ve su- nurnu böyle. Üç fırça darbesiyle, medyamızda dökülen bun- ca mürekkebe, ekran karşısında tüketilen bunca ne- fese verilmiş anlamlı bir yanıt. Bu arada karikatürün beni çok sevindirdiğini, o tür helaların bize Fransa'dan geldiğini bilmeyen ve bir zamanlar onlara alaturka değil "a /a française" dendiğini hiç duymamış olan meslektaşımın, ceha- letin hiçbir ulusun tekelinde olmadığını kanıtladığı için beni ferahtattığını da belirtmek isterim. • • • Bu durumda, llerleme Raporu'ndaki olumlu ifa- delerin yanında, Kürtler ve Alevilerin azınlık olarak beMilmeleri, geçmişe baktığınızda sizde hiçbir kay- gı uyandırmıyor mu? Her ne kadar Dışişleri Bakanı, bu ifadelerin kalk- tığını söylüyorsa da "Kürt azınlık" deyimi kalkmış olmasınarağmen, Kürtyurttaşlarımızın durumu ra- porun azınlıklar bölümü altında ele alınmaya devam etmektedir. "Sünni olmayan Müslüman azınlık" de- yimi de durmaktadır. Burada, bir yanlış anlamayı önlemek üzere, he- men belirtmek isterim ki, Türkiye'nin her iki konu- da da yapacağı, yapması gereken şeyler vardır. Nitekim, Prof. Dr. Izzetin Doğan'ın da belirttiği gibi, Alevi yurttaşlarımızın birçok haklı istemi hası- raltı edilmiştir. Ama Alevi liderierinin önde gelenlerinden Izzet- tin Doğan, Alevi kardeşlerimizin azınlık olarak ka- bul edilmegibi biristekleri olmadığını, onlann, hak- lannı Türk vatandaşlan olarak, temel hak ve özgür- lükler çerçevesi içinde aramaktan yana olduklarını da söylüyordu aynı konuşmasında. Bu gerçek böylesine açıkken, Lozan'ı reddedip Sevr'i anımsatan çağrışımlara yol açan bu ibareler ne anlam taşıyor dersiniz? Ve bütün bunlarolurken, Osmanlı basını gibi "Av- rupalı olduk!" naralan atmak, kimilerinin 150 yıldır hâlâ kafalannın değişmediğini gösteriyor. Hoş geldin Tanzimat kafası! asirmen@cumhuriyet.com.tr Ölümünün 33. yılı Kıvılcımlı anıldı İstanbul Haber Senisi - Türkiye sosyalist hare- ketinin öncülerinden Dr. Hikmet Kıvücımlı. ölü- mümün 33. yılında Top- kapı MezarhğTndaki kab- ri başında anıldı. Devrim- ci Mücadele dergisi okur- lannın katıldığı anma tö- renindeki konuşmalarda. Kıvılcımlı'nınbilimada- mı kimliği ve sosyalızm mücadelesindeki kararlı- lığı vurgulandı. 1902 yılında doğan Kı- vılcımlı, Kurtuluş Sava- şı'nda Köyceğiz Kuvayı Milliye KDmutanlığı yap- tı. Türkiye Komünist Par- tisi'nde görev alan Kıvıl- cımlı 1945'te Vatan Par- tisi'ni kurdu. 1960 yılın- da yayımlanan Sosyalist gazetesi ile Tarihsel Mad- decilik Yayınlan'nın ku- rucusu olan Kıvılcımlı, "Komünistiik" suçlama- sıyla farklı dönemlerde cezaevinde yattı. Kıvıl- cımlı 1971yılındaBelg- rad Asken Tıp Akademi- si'nde yaşamını yitirdi. Ağabeyiyle birlikte adliyeye gelen çete liderinin polis tarafmdan gözaltına alınmasma avukatı itiraz etti SedatPekerteslim olduIstanbul Haber Servisi - Em- niyet güçlerinin "Kefebek" adını verdiği operasyonla gözaltına altnan ve çıkanldığı mahkeme tarafindan serbest bırakıldık- tan 16 saat sonra hakkında gı- yabı tutuklama karan verilen SedatPtfcH-veağabeyıAtaaPe- ker dün teslim oldu. Polis, ad- liye önünde teslim olmadan gö- zaltına aldığı Peker'i, yasa ge- reği adliyeye geri getirmek zo- runda kaldı. Sedat Peker, ağa- beyi Atilla Peker ile adamlan Hüseyin Nalbantoğhı Bayram- paşa Cezaevi'ne gönderildiler. 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Orgütleriyle Mücadele Kanunu kapsamında "Ketebek" adı ve- • Sabah saatlerinde teslim olacağmı bildiren ancak adliyede polisin gözaltı işlemi yaptığı Sedat Peker, ağabeyi Atilla Peker ile adamlan Hüseyin Nalbantoğlu Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildi. rilen operasyonla 8 Ekim Cu- mun yapıldığını. "haberciliketi- gözaltına alındı. Avukatlann ara- ma günü gözaltına ahnan, an- cak 9 Ekim günü sabaha karşı çıkanldığı Beşiktaş'taki Istan- bul Adliyesi Nöbetçi Mahkeme- si'nce 'defflyetersizliğinden' ser- best bırakılan Peker ve adamla- n hakkında 16 saat sonra gıya- bi tutuklama karan çıkanlmış- tı. tki gündür aranan Peker, dün sabah saatlerinde gazetelere ya- zılı bir açıklama göndererek 15.00-17.00 saatlerinde teslim olacağını bildirdi. Açıklamasın- da kendisiyle ilgilı birçok yoru- ğjaçısından" kendı sözlenne de yer verileceğine inandığını kay- detti. Peker, "Bencehanralarda unutulmaması gerekli olan bir olay da Romarrya'da bulunur- ken arandığunı duyduğumda daozduçakkiralayarakgenptes- lim olmamdır'' dedı. Açıklama- sının ardından Peker, ağabeyi Atilla Peker ıle dün saat 15.00 sıralannda Beşiktaş'taki Istan- bul Adliyesi'ne gitti. Sedat Pe- ker. binaya üst kapıdan ginnek istedığı sırada polis tarafindan ya gırmesı üzenne Atilla Pe- ker'in binaya alınarak teslim ol- ması sağlandı. Istanbul Organize Suçlar Şu- be Müdürlüğü'ne ait bir araca bindirilerek adliyeden uzaklaş- tınlan Sedat Peker. kısa bir sü- re sonra yeniden adliye binası- na getirildi. Sağlık kontrolün- den geçirilen Sedat Peker ile sağlık kontrolüne almmayan Atilla Peker ve Hüseyin Nai- bantoğhı, daha sonra Istanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahke- Şişli Belediye Başkanı'nın Çorlu mitingini Sefa Sirmen ve Muharrem Eskiyapan da izledi Vekiller SarıgüPden etldlendiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP lideri Deniz Baykal'ın sert çıktığı ve yolsuzluk iddialan nedeniyle hakkında inceleme başlatılan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül'ün Çorlu mitingine CHP millervekillennin de katılmalan dikkat çekti. Mitinge, yalnızca "izlemek için gfttikkrinT savunan CHP milletvekilleri Sefa Sirmen ve Muharrem Eskiyapan. Sangülün "heyecan ve coşku yaratöğT görüşünde birleştiler. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, önceki gün Sangül hakkındaki iddialan dile getirerek "Genel başkan adaytağı bir aklanma firsaü değDdir. Etrafta koruma halkaa oluşturarak kuşkulu mali kaynaklarla siyaset yapdmasına CHP izin vermez" diye konuşmasının ardından gözler Sangül'e çevrildi. Ancak "rüşvet karşıhğı kaçak binalara izin verdiği" iddia edilen Sangül'ün, Baykal'ın açıklamasıyla aynı gün yaptığı Çorlu mitingine CHP mılletvekiUeri Sefa Sirmen ve Muharrem Eskiyapan da karıldı. Sefa Sirmen, Sangül'ün mitingini ilk kez izledığini belirtirken "Gerçekten çok büyük coşku, heyecan vann" dedi. Sirmen, mitinge gitmesinin Sangül'ün genel başkan adaylığına destek anlamına gelip gelmediği sorusu üzerine, "Ortada bir kurultay yok, seçbn yok. Adayhğını ilan etrniş değfl. Bana davet geldi, ben de bir parti faahyeti olduğu için gfttim" diye konuştu. Muharrem Eskiyapan da Sangül'ü çok eskiden beri tanıdığım belirtirken kendısıne yapılan davet üzerine izlemek için mitinge gittiğini söyledi. Sefa Sirmen: Çok büyük coşku vanh. Muharrem Eskiyapan: Halkharekctinigördüm. Cem Uzan'a 8 ay hapis cezasıBURSA(Gınmuriyet)-Genç Parti (GP) Genel Baş- kanı Cem Uzan, Bursa mitinginde yaptığı konuşma- da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret etti- ği iddiasıyla yargılandığı Bursa 3. Asliye Ceza Mah- kemesi'nce, 8 ay hapis, 693 mılyon 569 bin lira da para cezasına çarptınldı. Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasında, Başbakan Erdoğan'ın avukatı Güzey, Cem Uzan'ın Bursa mitinginde söylediği kelime ve cümlelerin her birinin "gaüz hakaretier" içerdiğini belirterek cezalandınlması- nı istedi. Mahkeme Başkanı Mustafa Öztürk, Uzan'ın konuşmasını "Türkiye CumhuriyetiBaş- bakanı'na neşren hakaret" olarak niteleyerek su- çun işleniş şeklı, sanığm suçtan önceki ve sonraki davTanışlan ve kastının yoğunluğunu dikkate ala- rak Uzan'ın 8 ay hapis, 693 milyon 569 bin lira da ağır para cezası ile cezalandınlmasına karar ver- di. Uzan'ın avukatı Şaylan Çığgın, karara itiraz et- tiklerini açıkladı. Eskiyapan, "Orada bir halk hareketi gördüm. CHP'ye \-erdigi heyecanı gördüm. 15-20 bin kişi vanü. Ama izlemek ayn, destek ayn. İnşallah muvaffak olurlar. CHP muvaffak olur inşaüah, yani halka verdikleri heyecanı yerine getirûier. Bunu derken CHP'nin iktidar ohnasmı kastediyorum'' dedi. Eskiyapan. Sangül'ün CHP Genel Başkanlığı'na adayhğının konuşulduğunun anımsatılması üzerine şunlan söyledi: "Bizim partimizin genel başkanı var. Kurultay da yok, seçim de yok. Zaten Sangül de 'Ben genel başkan olacağım' demryor. 'CHP'yi iktidara taşıyacağım' diyor. Bu CHP'nin mitingL Keşke izlemeyenler de izlese ve görse ne kadar coşkulu bir topluhık olduğunu." CHP tarafindan Sangül hakkmdaki yolsuzluk iddialannı incelemek üzere oluşturulan komisyonun çalışmalan da sürüyor. Baykal'dan Peker operasyonuna yönelik ilginç açıklama 'Konuşursam ortalık karışır' AHMETŞEFÎK TRABZON - CHP hderi Deniz Baykal, iki gün süren Trabzon ge- zisi boyunca Sedat Peker grubuna yönelik operasyon sürecine ilişkin sorulara yanıt vermezken dün ga- zetecilerin ısrarlı sorulan üzerine "Konuşmamak için kendimi zor tutuyorum. Konuşursam ortalık kanşacak" dedi. Trabzon gezisinin ikinci günün- de Trabzon, Maçka ve Akoluk be- lediyelerini ziyaret eden Baykal, Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canahoğlu'na övgüler yağdırdı. CHP'nin bütün gücüyle Trabzon Belediyesi'nin başansı için çahşa- cağı sözünü verdi. Baykal, ekonomiyle ilgili olarak da eriflasyonun düştüğünü, ancak borçlann arttığını ifade ederek "Bu- rada Amerika'dan esen rüzgâna yatağa yatma tehükesi beürhor. O zaman bağmıhuk artar. O nedenle Irak'ta istediklerini vapürır hak gefrfer" dedi. Baykal, Trabzon Be- lediyesi'nde kentin sorunlanna iliş- kin düzenlenen basuı toplantısın- da da genel politikaya yönehk so- ru sormak isteyen gazetecilere. "Baa sorulansormakisbyorsunuz, bühorum. Ben de konuşmamak için kendimi zor tutuyorum. Ko- nuşursam ortatak kanşacak" diye yanıt verdi. Toplantı sonrasında ga- zetecilerin, "SözlerinizMustafa Sa- ngül'le mi yoksa Sedat Peker'le mi ilgili?" sorusu üzerine Baykal, u Mahkeme kararlamia ügih*' de- mekle yetindi. Gazetecılerin açık- lamaya netlik kazandırmak için ha- vaalanında yınelediği 'Kimi kas- tediyorsunuz' yönündeki sorulan- na Baykal, "Gündemde ne var?" sorusuyla karşıhk verdi. Gazeteci- lerin 'SedatPeker' yanıtı üzerine ise "Bak bttrvorsunuz işte" dedi. mesı'ne çıkanldı. Burada, gıya- bı tutukluluklan yüzlerine oku- narak vicahiye çevrilen Sedat Peker, Atilla Peker ve Hüseyin Nalbantoğlu daha sonra polis aracıyla Bayrampaşa Ceza- evi'ne gönderildi. Peker'in avukatı BülentKıhc, müvekkilinin teslim olma ola- süığına ilişkin soruşturmayı yü- rüten cumhuriyet sa\cısıyla gö- rüşrüğünü vurgulayarak teslim olmak için adliyeye gelen Pe- ker'in, pohsler tarafindan dövü- lerek ve itilerek zorla arabaya konulduğunu öne sürdü. Kılıç, Peker'in hukuk dışı bir uygu- lamayla karşı karşıya kaldığı- nı söyledi. Cemil Cicek: Yargının önünü kesen ayncahldar kaldınlrnalı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Adalet Baka- nı Cemil Çiçek, Sedat Pe- ker'in serbest kalmasına yol açan mahkeme karar- lannı değerlendirirken hem yargıyı hem de ken- dini savundu. Her şeyin yargıya yüklenmemesini isteyen Çiçek, "Olayınta- rafı değilim, ben bu işin içinde de değilim. Ancak yarguun işle>ebilmesi için yargının önünü kesen ay- ncauklann kaldınlması gerekrjflr" dedi. Çiçek, mahkemenin ser- best bırakmasından 15 sa- at sonra hakkında gıyabi tutuklama karan çıkardı- ğı Sedat Peker'e ilişkin ga- zetecilerin sorulannı ya- nıtladı.Çiçek, ancak yazı- lıp çizilenlere göre değer- lendirme yapabıleceğini belirterek yargılama süre- cinin birden fazla makamı ilgilendirdiğini vurguladı. Tutuklamaya hâkimin ka- rar verdiğini söyleyen Çi- çek, ancak usul hukukun- da itiraz yollannın açık ol- duğunu ifade etti. Çiçek, Sedat Peker olayında da savcının hâkim karanna itiraz ettiğini kaydetti. Çiçek, Türkiye'de geri- ye dönük otorite zaafi ya- şandığrnı, bu nedenle or- ganize suçlarla yolsuzluk- lann adi olaylar haline gel- diğini savundu. Her şeyin yargıdan beklenmesinin de yanlış olduğunu öne sü- ren Çiçek, savcılann bazı imtiyazlardan kaynakla- nan sorunlarla karşı karşı- ya olduğunu vurguladı. Çi- çek, "Yargının bazı ktşt- ler için eti kolu bağhdır. Ya- save anayasasal açıdan av- ncahklann kaldırümasL, yargı ve soruşturma buü- ğinin sağlanması gereki- yor" dedi. Çiçek, bunun için de anayasada 20-30 maddenin değişmesi ge- rektiğini söyledi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Hakkâri'de gece yarısı oteldeki odaların telefonu çalmıştı. Otel gö- revlisi korku içinde, emniyetten ara- dıklannı, hızla kimlik bilgilerini bildir- memiz gerektiğini söyledi. Saat 03.00 sırasıydı. İki yıl önceydi. Uyku mahmurlu- ğu içinde yazar, gazeteci ve sanat- çılardan oluşan topluluk, otel görev- lisini zor duruma düşürmemek için kimlik bilgilerini birer birer bildirdiler. Bu işlem sabaha kadar sürdü. Bu olayı neden hatırladım. Bir tu- rizmci, bizim yaşadığımız olay ben- zeri olaylaıia sık sık karşılaştıklannı ve bu uygulamanın bir polis devleti anlayışına dönüştüğünü anlatan bir mektup yolladı. O mektubu sizlerle paylaşmak ve bu uygulamanın da- ha ne kadar sürdürüleceğini yetkili- lerden sormak istiyorum. Işte mek- tup: "2 Mart 2001 tarihinde Bakanlar Kurulu 'ndan çıkanlan bir karar ile tüm konaklama tesisleri ve hastane- ler, gün içerisinde kalan kişilerin bil- gilerini Emniyet Genel Müdüriüğü bil- gisayarlarına aktarmak zorunda bı- rakıldılar. Benim şirketim 1987yılın- Kimlik Bildirme ve Özel Yaşam dan itibaren otel sistemleri yazılım- lan ürettiğinden konu ile ilgilenmek zorunda bırakıldık. Programlanmız- da polis listesi diye bir rapor çıkar- tılır ve bu arşivlenir. Emniyet ile ilgi- li bir problem olduğunda bu liste- den bakılır veya bilgisayar ortamın- dan yararlanılırdı. Olağanüstü Hal bölgesindeki şehiherde bu raporla- nn her gece karakollara iletilmesi zorunluluğu getirildi." Hüseyin Biliş, bu uygulamanın daha sonra bütün şehirlere yayıldı- ğını belirtiyor. Böylece oteller üzerin- de tam anlamıyla bir polis kontrolü ortaya çıktığına dikkat çekiyor: "Ba- na göre tamamen anayasaya aykı- n olan bir uygulama yapıhyor. 1973 yılında çıkanlan Kimlik Bildirme Ya- sası'na ilaveleryapılarak kişinin özel hayatına giriliyor. Böylece bir kişinin polis kayıtlan yoluyla onun izni ol- maksızın nereye gittiği, nerede kal- dığı, kimlerle seyahat ettiği takip edilmiş oluyor. Bu ise insanın özel yaşamının gizliliği ilkesine aykın." "Bu karann çıkmasından hemen sonra Maraş 'tan otel sahibi birmûş- terim aradı ve karakolun kayıtlaria il- gili bir program istediğini ve bu amaçlazabıttuttuğunu söyledi. Son- radan böyle bir program gerektiği fıkrinin TUROB'dan (Türk Otelciler Biriiği) çıktığı anlaşıldı. Otelciler Bir- liği Başkanı Sinan Babila 'ya bu ko- nu ile ilgili biryazı yazdım. Böyle bir uygulamanın ne şekilde içinde olduk- lannı, nasıl bir programı veyaşirke- titavsiye ettiklerini sordum. Ustelik kendilerinin böyle bir uygulamaya şiddetle karşı çıkmalan gerektiğini yazdım." "Bana telefonda verdiği cevap aynen şöyle idi: 'Bana yazdığınız ya- zınınneanlama geldiğini biliyormu- sunuz? Otel bilgilerinin emniyete ve- rilmesinde ne mahzur var, sizin go- cunduğunuz bir şey mi var? Biz kim- seye böyle bir ihale yapmadık, yal- nızca emniyete tavsiye ettik.' 1 yıl ka- darbu konu böylece kaldı. Son 8 ay- dırIstanbul Beyoğlu Karakolu o böl- gedeki bütün otelleri sıkıştırdı. On- lan dolaylı olarakyönlendirerek bil- gisayar ve program almaya zorladı. Tabii bunu onlara sorarsanız böyle bir işlem yapmadıklannı söyleye- cekler. Beyoğlu Karakolu komiseri otelleri haftada iki kere dolaşarak baskı uyguluyor, arkasından bilgi- sayar firması dolaşarak otellerin ih- tiyaçlannı karşılayabileceklerini be- lirtiyor. Bunun adını siz koyun. Bu- nun benzeri uygulamalardeğişik şe- hirierden bize bildiriliyor. Diyarbakır, Nevşehir, Maraş, vb." "Tabii bu uygulama küçûkişletme- lere, 1 -2-3 yıldızlı otellere daha bas- kıcı uygulanıyor. Otellere 1 milyar cezayazma tehditleri, kapama teh- ditleri ile yıldınlarak bir program al- malan sağlanıyor. Otelciler Biriiği ve Ankara Emniyet Genel Müdüriüğü ileyaptığım görüşmeler sonuç ver- medi. Benim şirketim de mecburi olarakprogramlanna bu uygulama- yı koyuyor ve otellere iletiyor, üste- lik bu işten para da kazanıyoruz." Hüseyin Biliş, mektubunu şöyle sürdürüyor: "Yerii müşteriler için is- tedikleri bilgilerin haddi hesabı yok. 3 ay önce çıkardıklan programda müşterinin medeni halini istiyoriar- dı. Ankara Emniyeti'nden bu prog- ramla ilgili kişileri aradım, onlara, in- sanlann medeni halinden size ne, de- dim. Gelen kişiye evli misin, bekâr mısın, dulmusun, diye soracaldarde- dim. Bana, 'Yukanya yazın, kaldınn desinler kaldıralım' cevabını verdi- ler." "Isteklerine bu hafta yeni ilaveler yapmışlar, ikametgâh adresine ka- dar istiyoriar. Isteklerin nereye va- racağını çok merakediyorum. Biz de nerede ise 2 haftada bir program- da değişiklik yapıp otellere iletme- ye çalışıyoruz. Otellerin bu bilgileri doldurması imkânsız gibi bir şey. 150 oda üzerinde olan müşterileri- mizin günlük müşteri sayısı ortala- ma 250 kişi. Tüm müşterilerin kim- liklerini, adreslerini almak enaz 3 sa- at sürer. Bunlan kimse düşünmüyor. Benyaptım oldu mantığı hâlâ hâkim bizde. İşin özü POLİS SİZİİZLİ- YOR."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear