29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12EKİM2004SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Müşerref Arök Yok mu? Yıl 1949. Ankara'da Milli Eğitim Ba- kanlığı Te/cüme Bürosu'nda görev- liyim. Şenden başka Oğuz Pettek vaoBirde Genel Sekreter Lırtfi Ay... •^;Bir^abahgençbırkızgeldi. llkba- ki^ta ğöze çarpan bir kişilik. Uzun boyt güzel, etkileyici gözler. Eski Is- tenbüj kohuşması... Birçeviriyapmış Almancadan, ün- lü romancı, Herman Suder- mann'dan: "Litvanya Hikâyeleri". Klasıkler dizisinde çıkmasını istjyor. Oğuz Peltek'e bir bölümünü vermiş okusun diye. "Güzel, başanlı" diyor OğuzBey.. "Tamamını bitir, getir"... Sık sık uğruyor. Tanışıyoruz, adı Müşerref Hekimoğlu... Gazeteci ol- mak istiyor. Benimle yaşıt... Çeviri bitiyor, kitap basılıyor. Ama o günden sonra Hekimoğlu adı basında duyul- maya başlıyor. önce dergilerde, son- ra gazetelerde... Toplum haberleri, fıkralar... Kısasürede Ankara'nın ba- sın, daha da çok toplumsal, kültürel olaylannda adı geçen bir gazeteci, bir yazar. Kadın gazetecilerimizin birön- cüsü. Cumhuriyet kuşağının Atatürk devrimlerinin bir içtenlikli savunucu- su... Sonra sonra, herkes tanıdı onu... Akşam gazetesi, Cumhuriyet gaze- tesi. Derken 21 Mayıs'tan sonra ye- ni biranlayışla çıkan "Öncü", ardın- dan da kurucusu olduğu Anka Ajan- sı... Ve Cumhuriyet'te cuma günü se- vilerek, ilgiyle okunan köşeyazıları. Pazar eklerindekı An kara haberleri... Benim yarım yüzyıllık arkadaşım... Yalnız gazetecilikte değil, Burhanıye ören'deki evindeki komşuluğumuz. Yaz aylarında o güzel balkonunda güneşin batışını izlediğimiz, denize gir- diğimiz, söyleşi yaptığımız.. Dostlar- la politika, sanat, edebiyat, ünıversı- te dünyasının en seçkin insanlanyla yaşanan akşamlar. Tartışmalar, dert- leşmeler... Yıllarsüren birliktelik... On beş yirmi yıl önceydi, rahatsız- lanmıştı, yürüme zorluğu çekiyordu, merdivenlerden çıkamıyordu, ama dostları vardı, alıyor istediği yere gö- türüyorlardı. Yaşıyordu en güzel şe- kilde, yazıyordu en güzel şekilde, dostluğu, insanlığı en güzel şekilde... Bursalı bir piyango satıcısı vardı, Adem Gerçek... Manevi oğlu gibiy- di. Sık sık yazardı ailesinı, yaşamını, çocuklarını, onların dersleriyle, oku- malarıyla, öğrenimleriyle ilgilenirdi. Benim de tanıdığım bir insan Adem Gerçek... Ama Müşerref'ti onun ger- çek ablası, koruyucusu.. Daha baş- kaları da vardı insanca ilgisinin kişi- leri olan... Insandı, insancıydı, uyan- mak, yetişmek, aydınlanmak isteyen herkese açıktı, yardımcısıydı... _ O 1961 yazında, bir gezimiz oldu. Örsan Öymen'in de katıldığı; Yu- goslavya'ya... Tam 61 Anayasa'sı oy- laması günlerindeydik. Umut ıçinde, güven içindeydik. 27 Mayıs olayı Tür- kiye'nin önünü açmıştı, demokrasi- ye, özgürlüğe, çağdaşlığa, Atatürk- çülüğe... En öndeydi Müşerref Heki- moğlu; yazıları tutumuyla. Kitapla- nyla... Unutulmaz birgeziydi! Daha çok bir inceleme.. Heryanını gezdik; Hırvat, Sırp, Sloven, Türk aydınlarla, politi- kacılarta görüştük. Güzel akşam ye- mekleri, içkiler, dostluklar.. Bosna dağlarında, halk bayramlarında, Ti- to'nun söylevini dinlerken... Bir masal gibi anımsıyorum. Her şey zaten masala dönmüyor mu? Bir gün kapanıro masal kitaplan. Birse- ven, bir anlayan gelip o kitabın ka- pağını açana kadar.. Müşerref Heki- moğlu bir kişilikti, bir tarihti, bir baş- langıçtı. llk kadın gazetecılerin en ba- şarılısı, en uzun süre sevileni, beğe- nileni, kitaplarıyla, anılarıyla daha uzun süre sevenlerin belleğinde ya- şayacak olan... Şimdi yok mu? Telefonu açsam sesini duyamayacak mıyım? Inanılmaz gibi gelen şeyler bir gün katı bir gerçek mi oluyor? Sevenlerine başsağlığı dileyerek... hatemoglu1 9 2 4 V - ^ FlNANS |CAROf*UNSa| öztı TAKSİT *vw.hatemogtu c< RKÖ TOPTAN): Samanycki 18 2) 225 62 00 Hta (0212) 233 30 50 SÜAD1YE: Bağdcrt Caddesı Tel: (0212) 369 00 49 PENDİK OUTIET: Dumankaya Outlet Center Tel: (0216) 473 52 55 İKITELLİ OUTIET: Turgut Özal Cad. No 153 Tel: (02) 2) 549 40 56 IZMIT OUTLET CENTER: Tel: (0262) 335 57 35 KONYA Mİ REAL: No: 45/46 Tel: (0332) 265 19 80 KONYA MASERA: Tel: (0332) 241 61 15 ÇORLU ORION: Tel: (0282) 673 26 64 ZONGULDAK: Gazipaşa Cad. No: 77 Tel: (0372) 252 17 97 SIİRT Güces Cad. No: 121 Tel: (0484) 224 00 43 ERZURUM: PEK YAKINDA 82. Yılında Mudanya Mütarekesi Prof. Dr. MllStafa ÖZYUKY Bursa Milletvekilı-CHP Partı Meclısı Cyesı ^^~m >A ünümüzden M ' 82 yıl önce, • -w- Amerikalı ^ ^ I yazar Er- ^ * J nest He- mingway. 11 Ekim 1922'de ımzalanan Mu- danya Mütarekesi nı ta- nımlarken "Baühlar ba- nş dilenmeye geliyoriar- dL Yoksa banş istemeye yadabanşkDşuflanrudik- te ettirmeye değil" diye yazıyor Toronto Daily Star gazetesıne. 26Ağustosl922saba- hı topçu ateşi ile başlayan Başkumandan Meydan Savaşı"nın ardından. Yu- nan ordulannın sanlmak- tan kurtulan bölümünü iz- leyen Tüık askerinin 9 Ey- lül günü Şerafettin Yüzfoa- şı'nın şanlı bayrağımızı Izmir Hükümet Konağı'na çekmesıyle Anadolu düş- man askerinden bir oran- da temizlendi. Bundan sonra Türk bırlıklen 24 Eylül günü Çanakkale üzenne yürümeye ve müt- tefiklerin tarafsız bölge dedikleri yerlere girmeye başladı. Bütün dünya ve Türkiye nefesini tutmuş, Ingilizlerle bir çatışma çıkmasından kaygılı göz- lerle izliyordu bu geliş- meleri. Kurtuluş Savaşı'nı yürütenler için gerilimli 10 uzun gün yaşandı bu arada. Aslında müttefıkler, 22 Mart 1922'de Paris'te yap- hklan bir toplantıda Türk- lere teklif edecekleri ye- ni banş koşullannı karar- laştınrken Anadolu'nun boşaltılacağını baştan ka- bul etmışlerdir. tşte tam bu aşamada müttefıklerin ateşkes önerisıne Musta- fa Kemal ve arkadaşlan, Mudarrva'da olmak koşu- lu ile *Evet" derler. Ne- den Mudanya da bir baş- ka yer değil? Belki de Mondros Mü- tarekesi'nin öcünü, adı- nın başharfı M olan ve küçük bir kıyı kasabasın- da, Mudanya"da almak ıs- tediklerinden olabılir. Mu- danya Mütarekesi, 3 Ekim günü toplandı ve 11 Ekim Çarşamba günü sabah sa- at 06.00'da imzalandı. Kurtuluş Sa\aşuruz sü- recinde birbirine zıt ko- şullan içeren ikı mütare- ke ve iki antlaşma vardır. tlki Mondros Mütarekesi, Limnı Adası'nın küçük Mondros Limanı'na de- mirli Agamemnon zırhlı- sında imzalanır ve Türk- ler için kayıtsız koşulsuz esirlik fermanıdır. Diğeri ıse Mudanya Mütareke- si 'dir. Göğsümüzü kabar- tan, başımızı dikleştiren, bizi dünyaya tanıtan ve Lozan'ın yolunu açan mü- tareke. Görüşmeler Ernest He- mingway'in de tanımla- dığı gibi ikinci suııf bir kıyı kasabasındaki ahşap evlerden, Rus asıllı bir tı- caret adamı olan Alek- sandr Ganyanof un iki katlı beyaz yalısında baş- lar. Mudanya Mütareke- si 'nden 5 gün sonra Lloyd George, Manchester'da Reform Club'da Mudan- ya'nın nedenlerini açık- İarken "Türk gibi birinci sıruf savaşçrya blöf yap- mayı denemek iyi değîl- dir. TürkJerişin ciddiyeti- ni veya gevşekfiğmi hemen anlar" diyecek kadar ola- yı kavTamıştır. Ama geç kalmıştır. Çünkü bu de- meci Başbakanın son de- meci olmuştur. Anadolu yenilgisi Ingiltere Başba- kanı'nı yerinden etmiştir. 1 Kasım'da saltanat kaldı- nldı. 4 Kasım'da Sadra- zam Tevfîk Paşa Osman- h de%letinin son hüküme- tinin mührünü Halife Sul- tan'a geri \ erir. Ertesi cu- ma günü de IV. Mehmet Vahdetim'i müezzin ezan- da yamızca "Hafife'" ola- rak anacaktır. Vahdettin, 16 Kasım'da işgal kuv- \etleri başkomutanı Gene- ral Harrington'a yazdığı sığınma isteğini içeren mektubunun alt köşesıni "Mehmet \ ahdettin, Müs- lümanlann Hatifesi" un- vanını kullanarak imza- lar. Dokuz gün süren tar- tışmalı toplantı Trakya'yı anavatana kattığı için kuş- kusuz çok önemliydi. Bu baglamda Yunan ordusu, sı\ıl memurlan da birlik- te olmak koşulu ile Edir- ne'yi, Meriç Irmağı'nın Demokrasinin Pman: Laiklik Hulusi METtNHukukçu M ilyonlarca yıl ön- ce atmosferdeki yoğunsubuhan- nın sağanaklar halinde yeryüzüne düşmesiyle kızgın kayalar soğumaya yüz tutmuş, o devrelerde oluşan çok büyük akar- sular yerküremizin çukur yerlerinde toplanarak göl- leri, denizleri, okyanus- lan meydana getumiştir (Akarsularımız, Tansu Gürpınar, Redhouse, 1977). Doğalsularyerka- buğunda denizlere ve göl- lere doğru akarken deği- şik kayalann içerisinden geçer. Sulann geçtiği böl- gelerde mağaralar ve oyuklar gibi değışik coğ- rafi biçimler oluşur. Su kaynaklan bulunduklan ve geçtikleri bölgelerin jeomorfolojik özellikle- rine göre, içlerinde deği- şik iyonlar bulundurur. Içinde kalsiyum, mag- nezyum ve demir iyonla- n bulunduran sular, sertsu olarak tanımlanır. Ca+2 ve Mg+2 lyonlannın bi- karbonat (HCO3-) tuzla- nnı bulunduran sulara ise geçici sertliğe sahip su- lar denir. Bu tür sertliğe sahip su- lar, NaOH eklemek sure- tiyle, sertliğe neden olan iyonlardan temizlenmiş olur. Bu tür sular birkaç dakika kaynatılarak ko- laycayumuşatılabilir. Su- da çözünmüş CaCI2 ya da CaSO4 tuzlan varsa bu tür sulara sürekli sert- liği sahip sular denir. Bu sular kaynatma gi- bi basit ışlemler ile yu- muşatılamazlar. Bu tür su- lan yumuşatmak için iyon-değişim yöntemleri kullanılır (Kaynak: Su Vakfi). Akarsulann doğduğu yere "Pmar" denihr. Müs- İümanlann çoğunlukta ol- duğu ülkemizde, inanan- ların kutsal kitabı Kuran karşısında demokrasinin pmanözellikle laikük'tiı. Ülkemizdeki demokra- siyi, Baü'daki kfliseye kar- şı (İncil'e değil!) verilmiş savaşnnlar sonunda oluş- turulabilen Batı demok- rasüeriyle karşılaşürmak vanhş olur, haksızlık olur. Islam coğrafyasmda ise karşılaşürma (kryaslama) yapılabilecek bir tek de- mokrasi örnegi yoktur. Bugün haklı haksız eleştırdiğimiz demokra- simiz, ancak Atatürk' ün kurduğu Cumhuriyetin te- mel ilkeleriyle var olabil- miştir. Cumhuriyetimizin temel ilkelerinden olan la- ikük: farklı demokrasile- rin ortak ve olmazsa ol- maz koşuludur. Demokrasi de su gibi- dir. Toplumun özelükleri- ne göre farklılıklar göste- rebihr. Ancak kimyası hep aynıdır: Laiklik. Demokrasi; "cemaatie- rin, şeyhlerin, bocaefen- dilerin" değil! Özgürbi- reylerin ve sivil toplum kuruluşlannın etkin olabil- diği bir rejimdir. Cumhuriyetin temel ni- teükleri sindirilmedea de- mokrasinin nimetleri özümsenemez (hazmedi- lemez). batısına kadar tüm Trak- ya">T 15 gün içinde bo- şaltacaktır. Bu tarihten başlayarak otuz gün için- de Doğu Trakya Türkle- re teslim edilecektir. Ateş- kesin yürürlüğe girmesin- den sonra Istanbul ve Bo- ğazlar TBMM Hüküme- ti'nin yönetimine bırakı- lacaktır. Bunun içindir ki vatanı kurtaran askeri başandan sonra Anadolu Kurtuluş Savaşı. Mudanya Müta- rekesi'nde varlığını onay- latan olağanüstü bir ba- şan kazandı. Artık bütün Avrupa de\letleri karşı- sında yauıız fizıksel gü- cü ile değil. hukuksal var- lığıyla da onanmış ulusal bir Türkiye Cumhuriyeti doğuyordu. "BizTürk'üz, AvTupa Birligi bizim içiş- lerimize kanşamaz" diye bol keseden atanların Brüksel'de ne yapacağını şaşırdıklannı görünce 38 yaşındaki İsmetPaşa'nın Mudanya"da A\Tupalı üç generale karşı \erdiği dip- lomatik sınavuı değeri da- ha iyi anlaşılıyor. Değil mı?' Bu kalıcı başanyı bıze armağan eden Ismet Pa- şa'nın Mütareke Evı'nin tam karşısında, general giysileri içinde güzel bir heykeli var. Sol ehnde ucu yere değen kılıç, sağ elin- de bir tomar kâğıt, üstün- de si\il pelerin. Anıtın ka- idesinde ulu önder Gazi Mustafa Kemal'in aşağı- dakı övücü sözleri yer alı- yor: Garp Cephesi Ordula- n Kumandanı ve Edirne Mebusu Ferik tsmet Paşa HazreÜerTne Taraf-4deviederineihzar ve se>k ve idare ordularuı kazandığı büyük zaferin Ukve mühinı sh-asi netice- sini ben Mudam a Konfe- ransı'ndaki devri endişa- ne mesainizie istihsaJ et- miş olduğunuzdan dolayı arz-ı tebrikat ve teşekkü- rateylerim. İşbu tebrikat ve teşekküranmı takdim ederken Başkumandanı olmakla müftahir bulun- duğum Türkiye Büyük MiDet Mecüsi ordulanıım kudretü bir kumandanma ve riyasetinde bulunmağı en büyük şeref bildiğim Meclis-i âlinin necip ve fe- dakâr bir mensubuna kar- şı lazün-ül-ifa bir vazifeyi eda etmekte oiduğuma ka- niyim efendim. 11 minh. Türkiye Büvük Mület Meclisi Reisi Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Günümüz Türkçesine aktaracak olursak: Saygıdeğer Batı Cep- hesi Ordulan Komutam ve Edirne Milletvekili Korgeneral Ismet Paşa'ya Tarafinızdan hazırlanıp se\k ve idare edilen or- dulann kazandığı Büyük Zafer'in ılk ve en önemli siyasi sonucunu Mudan- ya Konferansı'ndakı yo- ğun ve yorucu çalışma- nızdan sonra elde ettiği- nizden dolayı, tebrik ve teşekkürlerimi sunarken; Başkumandanı olmakla garur duyduğum Türki- ye Büyük Millet Meclisi Ordulan'nın yetkili ko- mutanına ve başkanlığını yürütmeyi en büyük onur bildiğim yüce Meclis'ın seçkın \ e öz\ erilı bir üye- sine karşı yenne getinlme- si gereklı bir görevı yap- makta olduğum inancm- dayım. 11 Ekim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Başkomutan Gazi Mustafa Kemal VADE FARKSIZ TAM TAKSİT ÖSS ve LGS Hazırlık Dergilerine bonuscard V Kartlarıyla abone olabilirsiniz. www. final.com. tr final Yayıncılık Sınava Hazırlık Kitaplannı, VVorldcard. maXimum, +bonuscard, Axess, Kredi Kartlanyla İntemeften Vade farksız 10taksH* % lOindirimle alabilirsiniz. Lütfen sanal marketimizi ziyaret ediniz. Geniş Bilgi İçin: Nuruosmaniye Cad. Yeşüay İşhanı No: 17 Kat: 1 Cağaloğlu 34410 istanbul Tel.: (0212) 512 23 00-01-02 • Fax: (0212) 512 23 03 final'le kazanacaksmız!. PENCERE Yeni Yaşam Felsefesi "Çağımızın sanatı nedir" diye sorulsa hiç durak- samadan derim ki: - Reklamdır!.. Resim. grafik, karikatür, mizah, sinema, edebi- yat, politika, aklmıza ne gelirse reklamda vardır. ge- çerlidir, kullanılır... Peki, reklamın dünyadaki iticı gücü ne?.. önünde durulamaz ikı tutku, reklamı olduğun- dan daha çekicı yapıyor: Bir: Tüketim.. iki: Para.. Çağımızda tüketim dönencesi dünyanın yörün- gesinidesaptıyor. Doğayı bile bitiriyor. Ve kimse umursamıyor.. Yapara?.. Paranın gücü yeni ortaya çıkmış değil, Napol- yon bile ne demiş: - Para.. para.. para.. Piyasa satışlan tüm sınıriarı aşarak gezegenimi- zi kuşattığına göre, reklam durdurak bilmeden her şeyı kapsıyor, herkesi etkiliyor, gırmediği delik öt- türmediği düdük yok... • Peki, şu sırada ortalığı kınp geçiren en etkili TV reklamı hangisi?.. En beğendiğim reklam şöyle: Adam merdiveni duvara dayayıp apartmanın üçüncü katına çıkmış. Neişi varorada?.. Insanlık hali işte, bir şey mi onaracak, cam mı si- lecek, ben anlayamadım, ama, ne önemi var ki, bir- den körolası merdiven adamın ayağının attından kay- masın mı!. Zavallı pencerenin pervazına tutunmuş avaz avaz bağınyor: - Imdat!.. Reklam filminin rejisine göre biri hemen yetişi- yor; koşarken de bağınyor: - Dur, geldim.. geldim.. Kadın hemen adamın tam artında duran özel markalı otomobiline koşup taşıtı çekiyor; öyle ya, herif yukardan düştü mü güzelim arabayı sakatla- yacak, belki de hurdahaş edecek... Kadın arabayı kurtanyor. Düşecek adamı değil.. Güzel reklam!.. • Reklam güzel olmasa, yazmaya gerek görmez- dim: her gün televizyonlarda kaç kez oynadığına göre bu alanda bir sorun yok... Ama bir sorun var... Çağımızın insanı demek ki malını -bu arada ara- basını- insandan ya da yakınından daha çok sevi- yor... Kimse de bir insanı belki sakatlayacak, belki ca- nına mal olacak bir konumda terk eden kadına eleştirel bir bakış atmıyor, sevecenlikle yaklaşıyor; hatunun mantığı doğal geliyor hepimize; mizah ağır basıyor... insan mı?.. Boş versene sen!.. özel bir araba kuşkusuz daha önemli, daha de- ğerli, daha önce kurtanlacak bir maldır. Yalnız mal değildir. Markadır. • Tüketim dünyasında geçerli felsefeye bakılırsa hayatımızdaki sıralama rütbesine göre şöyle: Bir: Mal.. İki: Marka.. Üç: İnsan.. Çağımızın yaşam boyutlanna sinmiş değer yar- gısı bu değil mi?.. TUZLA ASLİ\T HUKUK M^HKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2003-1069 Da\acı Alı Dınkoç vekıh tarafuıdan da\-alılar Mü- teveffa Mehmet Ünaldı vanslen aleyhıne mahketne- mıze açılan satış vaadı sözleşmesıne dayalı Tapu Ipta- Ii ve Tescil davasuun yapılan açık yargılaması sırasın- da verilen ara karan uyannca: Davalılar Mehmet Serhat Ünaldı, Alisebat Ünaldı. Siret Ünaldı. Vuslet Ünaldı ve Nesibe Ruhat Men- gi'nin Emek Mah. 60. Sk. n. 101 Bahçelievler .\nka- ra olarak göstenlen adreslerınden dava dılekçesı ve dunışma günü teblığ edılemedığı, zabıtaca yaptınlan tahkıkattan adreslen meçhul olduğu anlaşılmakla, adı geçen da\alılara dava dılekçesının ve duruşma günü- nün ılanen teblığıne karar verılmış ve duruşma 07 12.2004 gunüsaat 10.15 e bırakılmıştır "Belirtilen gün ve saatte bızzat mahkememızde ha- zır bulunmanız veya kendinizi bir \ekil ile temsıl et- tinneniz. aksı taktirde hakknuzda HUMK'nın 398 ve müteakıp maddelen hükümlen gereğınce duruşmaya yokJuğunuzda de\am olunarak karar venleceğı husu- su ılanen teblığ olunur." Basın 44641 ŞİŞLİ l.SULHHLTOJK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 2004 669 Mahkememızden mahcur Sahra Karayel'e vasi ta- yin edılmesi davasında, Mahkememizm 28.09.2004 gün. 2004 669 esas, 2004 603 karar sayılı ilamında hastalığı nedeniyle, Gaziantep, Şahınbey. Kızılcames- cit, Cılt 84, Hane 174 te nüfusa ka>ıtlı Behçet ve Me- ral'den olma 20.03.1955 d lu Sahra Karayerin vasısı Yonca Karayel Balkır"uı vasılık görevıne son venlme- sine. hastalığı süresınce MK'nun 405 maddesi uya- nnca vesayetin devanuna. kendısıne Sıvas, Şarkışla, Iğecık, cılt 61, hane 19da nüfusa kayıtlı Meral ve Behçet'ten olma 14 03.1964 d lu kardeşı Cany Şelale Orta'nın vasi olarak atanmasına dair karann devamı- na. vesayet işlerinin mahkememızce yürütülmesıne dair karar verilmıştir. Keyfiyet ilan olunur. 04.10.2004 Basın: 4568i" İLAN Istanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/189 Esas, 2004/287 Karar Sayılı 15.09.2004 tarihli ilamı ile "Bilgin" olan soyadım, "Banguoğlu" olarak tashih edilmiştir. 3. kişilere duyurulur. Suna BANGUOĞLU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear