Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2004 CUM/
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul PB 24 Sinop Y 24
Edırne PB 27 Samsun Y 22
Kocaelı PB 26 Trabzon Y 22
Çanakkale
Izmir
PB 25 Gıresun Y 22
B 26 Ankara PB 25
Manısa B 28 Eskişehir PB 24
B 29Aydın
Denızlı
_B 29 Konya
B 30 Sıvas Y 27
Zonguldak Y 21 Antalya A 32 Kars
Adana
Mersın
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Sıırt
Hakkâri
Van
A
A
A
A
A
A
B
B
31
29
34
34
32
33
26
23
Y 25
Yurdun kuzey kesımlerı
parçalı yer yer çok bu-
lutlu Karadenız ıle Sı-
\ıas. Yozgat KarsveAr-
dafan tevrelen sağa-
nak ve gok gunıltulu sa-
ğanak yağışlı dtğer yer-
ler az bulutlu ve açı k ge-
çecek Hava sıcakıığı
kuzey ve ıç kesımlerde
hıssedılır oereceae aza-
facak, cfığer yerierde
onemlı bır değışıklık ol-
mayacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Pans
Bonn
PB
PB
PB
Y
Y
Y
PB
PB
13
12
14
17
16
17
21
25
Münıh Y 17 Zünh
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
Y
PB
PB
Y
PB
PB
PB
B
1/
18
31
17
19
22
24
28
Y 19 Şârrı
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflis
Kahıre
Y
B
PB
B
B
B
PB
A
13
30
25
30
29
29
18
34
B 36
Sıslı •", B- urL Yağ'nurtu Karlı 3ok gurjHJO
GÜNCEL CUIVEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfuda
Baş döndürücü hızla zinadan zinasız TCY'ye
dönen RTE'nin Brüksel'deki görüşmeden sonra
genişlemeden sorumlu AB Komisyon Komseri
Günter Verheugen'in açıklamalarını üyelik şıpın
işi geliyor diye kamuoyuna yansıttık da ne oîdu?
Şu oldu:
Geçen on günlük zaman içinde AB'den iç bu-
landıran sesler gelmeye başladı. AB ilerleme ra-
poru 17 Aralık zirvesine müzakerelerin başlama-
sını salık verirken, "klasik denetimler dışında, ek
olarak gözetleme göreviyle müzakerelerin yakın-
dan izlenmesini" önereceği öne sürülüyor, yazı-
lıyor.
Gerçek şu ki, Türkıye'nın üyeliğini istemeyen-
lerin sayısı, sıcak bakanların sayısından fazla.
• • •
Yok, hayır AB üyeliğimizin biran önce gerçek-
leşmesi isteniliyor, ama -bizi dışanya jurnalleyen-
içimizdeki muhalefet, gerçekleri başka yönlere
çekerek ülkeyı baltalıyor gibi günümüz iktidarına
egemen olan politika devam edecekse... Iktida-
ra kıçından suya dalan ördeği örnek göstermek-
ten başka çare kalmıyor.
AB Komisyonu üyeleri arasında Türkıye ile tam
üyelik müzakerelerine başlanması konusunda it-
tifak yok.
Komisyon iki arada bir derede. Yoksa AB stra-
tejik değeri olan Türkiye'yi kırmadan bir çıkış yo-
lu mu anyor? Bu nedenle, denetimleri, kimi yeni
koşullara bağlamayı mı düşünüyor? Henüz ay-
dınlığa çıkmış değil. Verheugen'in karşı olanlarla
olmayanlar arasında bir denge aradığı herhalde
yadsınamaz.
Bir adayla başlayan müzakerelerin "otomatik
olarak üyelikle sonuçlanmayacağı" sık sık öne sü-
rüldüğü gibi, Türkiye için "özel birkonseptgeliş-
tirilmeslnl" savunan üyeler de var.
Demeçlerinde sürekli "Türkiye'ye müzakere ta-
rihi verilecek hem de koşulsuz verilecek" diyen
Abdullah Güi, olası gelişmeler karşısında, üste-
lik başka ülkelerle müzakere sürecinde görülme-
yen koşullar dne sürülürse ne yapacak?
Koşul yok diyen Karayollan Genel Müdürü de-
ğil. Adıyla sanıyla gül gibi Dışişleri Bakanı. Göre-
vi gereği AB'deki havayı, gelişmeleri, olasılıklan
herkesten çok daha iyi bilen -veya bilmesi gere-
ken- kişi!
Gül, komisyon tarihle birlikte koşullar da sıra-
larsa, "Benimki temenniydi" diyerek kendini te-
mize çıkarabilir.
• • •
"Zina konusu partimizi hiçbir şekilde ciddi an-
lamda ilgilendirmemiştir, bu konu göstermelik-
tir".
Bu vurgulama Atina'da konuşan Meclıs Başka-
nı Bülent Arınç a ait. Başkan'ın mizah gücüne
şapka çıkaımak gerek. Kulağı işiten, gözü gören,
TVizleyen, radyo dınleyen, gazeteokuyan insan-
larımızla ancak bu denli alay edilebilir.
Arınç Beyefendimiz, tarafsız, güncel tartışma-
lann dışında kalmasını zorunlu kılan bir koltukta
oturuyor. Hayır hayır; AKP'nin ayaklı propagan-
da aygıtı gibi davranmayı, konuşmayı yeğliyor.
Son iki olayda partizan birduruş sergiliyor. CH-
P'nin Meclis'i olağanüstü toplantıya çağıran baş-
vurusunu Brüksel'de Verheugen'i memnun et-
meye çalışan başbakanından aldığı talimatla ha-
sıraltı etmesi, AKP önergesine öncelik vermesi...
Şimdi de Atina'dan zinanın "göstermelik bir ko-
nu" olduğunu söylemesi...
Bu örneğe bir başkasını ekleyebiliriz: ABD Bü-
yükelçisi Eric Edelman a göre, Kerkük'te "birol-
dubitti yaratılmaması için" Kürt aşiret reislerini
"ikna etmeye" çalışıyorlarmış... Elçi, bu bilgiyi
Barzani Kürtlerinin binlercesinin Kerkük'e yerleş-
tiği ya da yerleşmek üzere olduğunu yansıtan,
kaygı verici iç ve dış kaynaklı haberlerin yoğun-
luk kazandığı bir sırada veriyor.
Içeriden dışandan akı kara, karayı ak göster-
me çabaları... Ne yazık ki, gerçekleri örtmeyi ba-
şarıyor.
SÖVl£g//ATTİLÂİLHAN
"... Asıl Tehlike',
Nerededir?.
• BaştarafiArka Sayfada
"...Osmanlı Impara-
torluğu, Bizans'a ait
'Sezarcıpapalığı' (Cesa-
ropapisme), yâni dinin
egemen olana (hüküm-
ran/souveraın) tâbi ol-
masını, benimsemişti.
Kültür düzeyinde bakı-
lınca da, Doğu Impara-
torfuğu'nun evrenselli-
ğini yasalfaştırmıştı:
yâni musikisi, mutfağı,
yeni/Bizans stiliydi...")
Hepsi bu kadar
mı? Hayır!
Ustelik Halife'nin de
yurdu olan Devlet-i
AJiyye'nin, Müslümanlık
açısından haylı ılgınç ol-
duğu, meraklısının ma\û~
mudur. Dinin en büyü-
ğü, Sünnî Halife'nin,
'dolayısıyla padişah'ın-
, hem validesi, hem
zevcesi 'devşirilmiş'
Hıristiyandılar; Yeniçe-
ri ordusu, yalnız devşi-
rilmiş Hıristiyan olmak-
la kalmıyor, aynı za-
manda, Bektaşi olmak
lüksüne sahip bulunu-
yordu, Neresinden bakıl-
sa, Devlet-i Aliyye'yı
• •
Şeriat'a harfi harfine
bağlı bir ülke sayabilmek
zor görünüyor, en azın-
dan durumu çetrefil. Bu
bakımdan denebilir ki,
'inhitat devri'nde bılhas-
sa Tanzimat'tan sonra,
yaşanılan 'alafrangalaş-
ma' sürecı, gerçekte hiç
de şaşırtıcı bır nitelik ta-
şımıyordu; Osmanlılar,
zaten Batı'ya açık ve ya-
kın değiller miydi, onun
gereğinı sürdürüyorlardı.
Acaba?
Sizi bilmem ama, ba-
na, arada önemli, hatta
hayati bir fark var gibi
görünüyor: doğrudur,
Osmanlı nizamı Hıristi-
yan tebaasına hayli
hoşgörülü davranmış;
uysalına, yönetimde
yüksek rütbeler bile
sunmuştu; sunmuştu
da, o zaman, Osmanlı-
lar Hıristiyanları 'devşi-
riyorlar'dı; oysa, Tanzi-
mat'tan itibaren, Hıris-
tiyanlar, Müslümanları
'devşirmeye' başladı-
lar: aynen günümüzde-
ki gibi! Tehlike burada
mı değil mi, hele birdü-
şünün!
Ünîversiteler ayaktaHAKAN DİRİK
ÎZMİR - Sayıştay'ın araştırma görevlıle-
riyle ilgili yaptığı inceleme, üniversiteleri aya-
ğa kaldırdı. Yükseköğretim Yasası'nın üni-
versitelerce yanhş uygulandığını öne süren
Sayıştay'ın, 3 yıl için atanan araştırma görev-
lisi kadrolanna, bu sürenin dolmasının ardın-
dan Ödenen ücretJerle ilgilı iiniversite yöne-
tirrderine zimmet çıkarması. karmaşa yarattı.
Durum, 30 binin iizenndeki araştırma gö-
revlisinin kadro durumlannı belirsizliğe sü-
rüklerken YÖK, Maliye Başkanhğı'na gön-
derdiği yazıda, akaderriıJc öğretimde "çok bü-
.vük ve telafî edilemez" aksaklıklann doğa-
cağını belırterek üniversitelerin "felç olaca-
ğını" vıırguladı. 2547 sayılı Yükseköğretim
Yasası'nın 33. maddesinın (a) fikrasında,
araştırma görevlilerinin "en çok 3 yd" süre
ile atanacağı ve görevierinın "kendiliğin-
den" sona ereceği belirtiJiyor.
Sayı$tay'dan farklı yorum
Yasanın çıktığı 1986 yılından bu yana ata-
malar, 33. madde üzerinden ve her 3 yılda bır
yeniden yapılıyor. Ancak Sayıştay, yaklaşık
18 yıldır süren uygulamayı Fırat Universıte-
si'nde yaptığı denetimde başka türlü yorum-
ladı. Denetım sonunda, Fen Edebiyat Fakül-
tesı'nde görev yapan araştırma görevlilennın
üç yıllık süreleri bitmesıne karşın görevlen-
ne devam ettiğini kaydederek 511 milyar 655
milyon 250 bin lira ödemede bulunulmasınuı
gerekçesıni sordu.
YÖK üyeleri endlşell
Sayıştay'ın üniversiteye gönderdıği yazıda,
"Aynı kadroya tekrar atanabileceğine da-
ir bir hükiim bulunmadığından. araştırma
görevlilerinin yeniden atanması yasal ola-
rak mümkiin görülmemektedir. Çünkii,
yasa koyucu, araştırma görevlilerinin yeni-
den aynı kadroya atanmasını uygun gör-
sevdi bunu yasada açıkça belirrirdi" denil-
di. Sayıştay'ın Fırat Ünıversitesi için aldığı
karar, başta araştırma görevliieri ve rektörler
olmak üzere ülkedeki tüm üniversite birimle-
rini ayaklandırdığı gibi,YÖK üyelerini de en-
dışelendirdi.
YÖK'ün konuyla ilgili Maliye Bakanh-
ğı'na gönderdıği yazıda, Yükseköğretim Ya-
sası'nda "Bunların yeniden atanmaları
mümkündür. Bu takdirde ilk atama usulü
uygulanır" cümlesinin "unurulduğu" öne
süriildü. YÖK üyesi Prof. Dr. Aybar Ertepı-
nar imzalı yazıda, 15 bin araştırma görevli-
sinin mağdur edıleceği ve hizmette "çok bü-
yiik ve telafî edilemez" aksakJıklara yol aça-
cağı belırtilerek "Sayıştay'ın sorgusu, yapı-
lan uygulamalarda köklü bir değişiklik ge-
tinnekte olup, yükseköğretim kurunıları-
mızda halen görev yapan 31 bin 518 araş-
tırma görevlisinden yaklaşık 15 bin kada-
rının görevine son verilmesi gerekmektedir.
Bu da söz konusu araştırma görevjilerini
mağdur edeceği gibi, hizmette çok bû'yük
ve telafî edilemez aksakiıklara yol açacak-
tır" görüşlerine yer verilerek bakanJığın ko-
nuyu gözden geçirmesi ve uygulama hakkın-
daki görüşlenni bildirmesi ıstendi.
'Açıklığa kavuyturulmalı'
Savıştay'ın başlattıgı tartışmamn ardından
kendilerinı "güvence altına" almaya çalışan
üniversite yönetimlen, araştırma görevliJen-
ni, yalnızca öğrenim süresi için kadro olana-
ğı tanıyan 50. madde hükümknne göre ata-
maya çahşryor. Ancak YÖK'ün tespitlerine
göre 15 bin kişinin görevıne son verilecek ol-
ması, konunun asıl öğesı durumundaki araş-
tırma görevlılerinı endışelendiriyor. Prof. Er-
tepınar, konunun Sayıştay ve Maliye Bakan-
lığı arasında görüşülerek bir an önce açıklığa
kavuşturulması gerektiğini söyledı.
Memur için uzun pazarlıkANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Başbakan Tayyip Erdo-
ğan, memur maaşlanna yapıla-
cak zam önerisini yüzde 8.2'den
yüzde 10'a çıkanrken bundan
daha fazlasını \eremeyecekJeri-
ni bildirdi. Sendikalar, ortalama
memur maaşında ilk 6 ayda 22
milyon liralık artış anlamına ge-
len bu öneriyi kabul edemeye-
ceklerini vurguladı. Hükümet ve
sendika temsilcileri, özlük hak-
lan ve sosyal haklar konusunda
ise uzlaşmaya vardı.
Kamu-Sen, KESK ve Memur-
Sen'den oluşan konfederasyonlar
ile Kamu Işveren Kurulu'nun ka-
tıldığı toplu görüşmeler. dün kı-
ran kırana birpazarlığa sahne ol-
du. Başbakan Erdoğan. sendika-
lann kendısiyle görüşme talebini
kabul etti. Erdoğan, görüşmede
memur maaşlanna yapılacak
zam için önerdikJeri yüzde 8.2'lik
zam önerisini kendisinin de az
bulduğunu, bunu yüzde 10'a çı-
karacakJannı bildirdi. Sendika-
lar, "Bu rakanıı kabul etmemiz
mümkiin değil. Yüzde 10'luk
zam, ortalama memur maaşın-
da ilk 6 ay için 22 milyon, diğer
altı ay için de 22 milyon olmak
üzere toplam 44 milyon liralık
artış demek. Cstelik bunu da
dilimler halinde vereceksiniz"
eleştirisinde bulundu.
Erdoğan, olanaklarının ancak
buna yettığini \
r
urgulayarak "Si-
ze daha fazlasını verirsem. di-
ğer vatandaşın cebinden almış
olurum. Geçmiş hükümetler
doneminde memur maaşlan-
na yönelik iyüeşrirmeler, elekt-
Kamu çabşanlanyla hükömet arasında yûrütülen
t o p
|u s
özleşnıe görüşmelerinin son gününde Tür-
kiye Kamu-Sen
1
in Aksaray'daki "Toplusözleşme takip çadın"nı ziyaret eden İP Genel
Başkanı Doğu Perinçek. '*Hükümet 2005 yılı bütçesinin yaklaşık yansını oluşturan 60 kat-
rilyonu tefeciye, horrumcuya ayınrken kamu çaüşanlanna 15 katrilyonu çok görüyor"
dedi. Perinçek. Türkiye Kamu-Sen"in yürüttüğü mücadelenin arkasında olduklannı ifa-
de etti. Kamu-Sen İstanbul Temsilcısi Hanifi Bostan ise "Toplusözleşme görüşnıelerin-
de anlaşmaya varmadığı takdirde hükümete meydanlarda gerekli dersi vereceğiz" dedi
riğe, akaryakıta yapılan zam-
larla geri alındı. Biz son dö-
nemde birkaç madde dışmda-
ki ürünlere zam yapmadık.
Enflasyon da düşüyor. Bu ne-
denle size verilen zamlar cebi-
nizde kalıyor" görüşünü savun-
du. Sendikalann gelir adaletsiz-
liği eleştirisine katıldığım kay-
deden Erdoğan, "Yüksek maaş
alanlara daha az, düşük maaş
alanlara daba çok zam uygula-
yarak kademeli bir artış yapa-
biliriz" dedi. Erdoğan. enflas-
yonun yüzde 10'un üzerinde ger-
çekleşmesi halinde. farkı memur
maaşlanna yansıtma sözü verdi.
Erdoğan, sendikalann disiplin
affi ve derece ilerletilmesi yö-
nündeki taleplerini ise kabul et-
ti. Buna göre, 1991 yılından son-
ra göreve başlayan yakJaşık 1
milyon memur, 1 'er derece yük-
seltilecek. Böylece kamu çalı-
şanlanmn maaşında ortalama
30'ar milyon lira artış sağlana-
cak. Çeşitli eylemler nedeniyle
disiplin cezası alan yaklaşık 100
bin KESK'li aftan yararlanacak.
Yüzde 10 luk öneriyi kendi
aralannda değerlendiren sendi-
ka başkanlan daha sonra Başba-
kan Yardımcısı MehmetAli Şa-
hin ile yeniden bir araya geldi.
Sendikalar yüzde 10'luk zam
öneren zaptm altına imza ata-
mayacaklannı ifade etti. Hükü-
metin, 17 Aralık'tan sonra me-
murlara grevli toplusözleşme
hakkı \erilmesine yönelik çalış-
ma yapma taahhüdünde bulun-
duğu da ifade edildi.
BBC: Türkiye'de laik kesim Iıald
Haber Merkezi - Başbakan Recep Ta.v>ıp
Erdoğan'ın "cezaevinden başbakanlığa gi-
den sürecini" belgelesel olarak çeken İngi-
liz BBC televizyonu ekibi yasadışı dın eğitı-
mı \ eren bir kurumu çekerken saldınya uğ-
radı. Saldınyı gerçekleştiren sakallı ve çar-
şaflı kişilerin görüntülerim belgesele ekle-
yen ekip, "Bu hareket, laik kesimin bu ko-
nuda neden bu kadar hassas olduğunu
gösteriyor" yorumu yaptı.
"Türkiye: İbadetin Siyaseti" adlı belge-
selde, Başbakan Reeep Tav^ip Erdoğan ın
cezaevinden çıktıktan sonra başbakanJığa gi-
den süreci işlendi. Erdoğan'ın Islam ve or-
duyla olan ilişkisi ile Güneydoğu gibi konu-
lann ele alındığı belgeselde, milletvekille-
rinden çiftçilere. başörtülü kadınlardan gaze-
tecilere kadar pek çok kışiye Başbakan ve
AKP hakkındaki görüşleri soruldu.
TSK laikllğin güvencesl'
Belgeselde Türk Silahlı Ku\"vetleri laikli-
ğin temınatı olarak aktanlırken AXP"nın ik-
tidara gelmesınde partınin yoksul kesime
yaptığı yardıma ve halkla kurduğu bağlann
önemine dikkat çekildi. Belgeselde, rürban-
lı kadınlara rürban yasağı konusundaki gö-
rüşlen sorulurken "Bu sorunu siyasetçiler-
den birisinin çözmesini istiyoruz. Ama bi-
liyoruz ki bunu Allah çözecek" yanıtı alın-
dı. Programda Erdoğan'ın eşi Emine Erdo-
ğan'ın rürban taktığı için resepsiyonlara ka-
tılmasında sorunlar yaşandığı belirtiliyor.
Belgeseli sunan Chris Morris'in ekibi, yasa-
dışı dini eğıtim veren bir kurumu filme alır-
ken saldınya uğradı. Saldın görüntülerini bel-
gesele ekleyen ekip görüntülerle birlikte şu
yorumu yaptı: "Yasadışı eğitim veren bir
din kurumunu yasal olarak çekerken eki-
bimize saldırdılar ve bizi tehdit ettiler, Bu
da laik kesimin, bu konuda neden bu ka-
dar hassas olduğunu gösteren bir hareket."
'Güneydoğu Brüksel'e güvenlyor'
Belgeselde görüşlerine yer verilen Erdo-
ğan, din üzerinden siyaset yapmadıklannı be-
lirterek laik, demokratik ve hukukun üstün-
lüğüne dayalı bir sistemten yana olduklannı
söyledi. Güneydoğu sorununu da ışleyen bel-
geselde Güneydoğu'daki halkın Ankara'ya
değil Brüksel'e güvendiği sa\oınuldu.
AKDAĞ: ORCAN BACIŞI YAPILMIYOR DELİ DANA UYARISI
ANKARA (AA) - Sağlık
Bakanı Recep Akdağ. Türki-
ye genelinde 2002 yıhnda
1073, 2003 yıluıda 984 kişi
olmak üzere toplam 2 bin 57
kişinin organlannı bağışladı-
ğını belırterek bu sonuçlann
toplumun organ bağışı konu-
suna duyarsız olduğunu gös-
terdiğini kaydetti.
Akdağ, yaptığı yazılı açık-
lamada, BakanJıkça Türkiye
genelinde organ bağışında bu-
lunan kişilerin temel özellik-
lerinin belirlenmesi, organ ba-
ğışçılannın illere göre dağılı-
mınm tespiti amacıyla araştır-
manın sonuçlanm açıkladı.
Türkiye'de yeterli sayıda Or-
gan Nakil Merkezi ve olma-
sınakarşın nakil sayılannın is-
tenilen düzeye ulaşamadığını
beürtenAkdağ, Sağlık Bakan-
hğı'nda organ bağışınm arttı-
nlması amacıyla kapsamlı ça-
Iışmalar yapıİdığını kaydetti.
L
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümetin "has-
talık riski yok'
1
açıkiamasına
karşın Hacettepe Üniversitesi
öğretim üyelerinden Prof.
MuratAkova, Deli dana faas-
tahğının kan yoluyla bulasa-
bileceğini belirterek bu kanla-
n alan hastalann zaman geçi-
rilmeden saptanması ve kont-
rol altına aluımasını istedi.
Akova, bu kişilerin başka
hastalara kan vermesinin en-
gellenmesi gerektiğini vurgu-
ladı. Halkın hastalıkla ilgili
bilgilendirilmediğini kayeden
Akova, deli dana hastaüğının
insanlarda göriilen tipinde
depresyon, içe çekilme, karşı
davramş değişiklikleri, yürü-
yüş bozukluklan, kas seğınne-
leri görüldüğünü ifade etti.
Tarım Bakaıu Sami Güçlü
ise hastalığıkla ilgili toplumda
tedirginlik doğuracak herhan-
gi bir şey olmadığım savundu.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Amerikan-lngiliz yapımı anayasaya göre, 3 vilayet
bir araya gelirse kendi içinde özerk bir yapı kur-
ma hakkını kullanabiliyor. Akla ilk, bunun kuzey-
de uygulanabileceği düşüncesi gelmişti. Ancak
güneydeki 3 vilayetin, Basra, Nasıriye ve Ima-
ra'nın ortak hareket etme eğilimine girdiği haber-
lerı var. Bu vilayetleri birleştiren de burada etkin
olan güç. Yani fngiltere.
Acaba ingiltere, Keşmir'de de olduğu gibi "bir
yeri terk etmek durumundaysan, sorun ek, öyle
çık" politikası mı izliyor? Güneydeki 3 vilayeti öte-
kilerden ayırmayı mı hedefliyor?
2- Basra bölgesinde Şii lider Sistani etkin. O-
nun karşısında Sadr var. Şiilerin kendi içindeki
yapıya göre Sistani, Sadr'ın üstünde. Son Necef
gerginliklerinde de Sistani, tedavi için gittiği Lond-
ra'dan döndü, Sadr'ı sakinleştirdi ve direnişi bı-
rakmasını sağladı. 3 vilayetin bölünmesi Sadr'la
Sistani'nin de arasını açabilir. Acaba İngiltere, bir
taşla iki kuş vurup hem Irak'ı hem Şiileri mi böl-
meyi hedefliyor?
3- Benzer biçimde ABD'nin de usul usul Musul
yaptığı, kuzeye doğru yerleşmeye başladığı dik-
kati çekiyor. 1991 'deki Körfez Savaşı'ndan bu ya-
na kuzeyde güvenli bölge oluşturmayı hedefleyen
ABD, burayı sadece Kürtler değil, kendisi için de
mi hazıriadı?
Kerkük yakınlarında kurulan büyük üs, bu he-
defe mi dönük?
Neden sadece Türk şoförleri?
4- Irak'ta sadece Türk şoförlerin öldürülmesi
dikkat çekici. Irak içindeki kimi örgütler de bildiri
yayımlayıp Türk şoförlerinin ve şirketlerinin Irak'ı
terk etmesi için uyardılar.
Neden sadece Türk şoförleri öldürülüyor?
Bu konuda iki iddia var;
Birinci ok Iran'a yöneliyor. iran'ın ekonomik ve
sosyal olarak Türkiye'nin Irak'ta etkin olmasırtı is-
temediği tezınden hareket edilerek üretilen bu id-
dia ne ölçüde doğru?
Ikınci ok, Israil'e. Israil'in, Türkiye'de bir "Arap
nefreti" yaratmak istedıği iddiası doğru mu?
5- Italya ve Fransa, Irak'ta rehin alınan yurttaş-
ları için kıyameti kopardılar. Italyanlar sonunda re-
hinelerini kurtarmayı başardı. Onlar bu çaba için-
deyken Türkiye'nin sessizliği neden?
Son aylarda Irak'ta 30'dan fazla yurttaşımız öl-
dürüldü, hâlâ 10'un üzerinde rehine var, durumu
bilinmeyen yurrtaş sayısı 20'ye yaklaştı.
6- Tel Afer olayları durulmuş gibi görünüyor.
Kentten göçenler geri döndü. Ancak ABD bura-
daki yerel yöneticilerin hemen tümünü değiştirdi.
ABD'nin halen Tel Afer için çıkardığı arananlar lis-
tesi 3 bin kişiyi buluyor. Aramalar da devam edı-
yor. Bu durum her an yeni bir çatışmaya zemin
olabilir.
Irak'ta istikrar arayan ABD neden belli ölçüler-
de istikrariı duran Tel Afer'de karışıklık yaratmayı
hedefledi?
7- Türkiye çok sıkışırsa ABD'ye şunu söylüyor:
- Seninle Irak'taki işbiriiğine son veririz!
Bunun üzerine hemen ABD yönetimi harekete
geçiyor. VVashington'dan "Türkiye'nin Irak'ta ABD
ile çalışmaya devam edeceği" açıklaması yapılı-
yor.
Görünen kadarıyla Türkiye'nin ABD'ye ciddi bir
katkısı yok. VVashington'ın hemen gerilime girme-
sine neden olan bu işbirliğinin ayrıntıları nedir?
Hükümetin Türkiye kamuoyu ile paylaşmadığı
bir gündem mi var?
Eylül sonunda ABD Savunma Bakanlığı'ndan
gelen bir heyet Ankara'da temaslarda bulundu,
"ekim-kasım gibi yeniden görüşürüz" deyip girti.
ABD basınında çıkan haberierse Incirlik'in sta-
tüsünün hâlâ kesinleşmediği yönündeydi.
Acaba hükümet geçmiş gizli anlaşmalardan bi-
rinin herhangi bir maddesine sığınıp yeni bir hu-
kuksal adım atmadan ABD'ye yardım ve yataklık
etmeye mi hazırlanıyor?
ankcurrK?! cumhuriyet.com.tr
BatıkentHalkevVni
kapatmagirişimi
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Yeni-
mahalle Belediyesi, Ba-
tıkent Halkevi Şube-
si'nden içinde bulundu-
ğu binayı boşaltmasım
istedi. Belediye, "bina-
yı anakent belediyesi-
ne teslim edecekleri-
ni" öne sürdü.
Yerel seçimlerde el
değiştirerek CHP'den
AKP'ye geçen Yenima-
halle Belediyesi, 8 Ey-
lül'de yazdığı bir yazıy-
la, Batıkent Halkevi Şu-
besi'nden bulunduğu
binayı 15 gün içinde bo-
şaltmasım istedi. Hal-
kevinin eski başkanı
Enver Önder ise yaptı-
ğı açıklamada, çıkarma
isteminin somut bir ge-
rekçeye dayanmadığını
söyledi. Önder, şu gö-
rüşleri dile getirdi:
"Bu halkevine karşı
bir tepkiye dayanı\or.
Kiracı ilişkisinde bile
sözleşmesinin bitmesi-
ni bekliyorlar. Bunlar
yangından mal kaçırır
gibi çıkın diyorlar. Bü-
yükşehir Beİediyesi'ne
iade edeceğiz diyorlar.
Bu bir kutu mudur da
boşaltıp teslim edesi-
niz. Bu bir taşınmaz-
dır. Bunlar kasıtlı ola-
rak boşaltıyorlar. Bu
planlı bir tertibin Ye-
nimahalle'deki azantı-
sıdır. Yenimahalle Be-
lediyesi bize bir darbe
\Tirmak, yersiz bırak-
mak istiyor. Sivil örgü-
te yer sağlamak yerel
yönetimlerin görevi-
dir. Biz şimdi oturup
boşaltmaya çalışmala-
nnı bekliyoruz. Gelen
giden de yok."
Erdoğan: Şartiı müzakere obnaz
• ANK4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Türk İşadamlan
Kurultayı'nın akşam yemeğinde yaptığı konuşma-
da AB ile ilişkilere değmdi. Türkiye'nin AB süre-
cinde kendisine verilen her türlü ödevi eksiksiz
olarak yerine getirdiğini beürten Erdoğan, "Müza-
kerenin şartlısı, ımtiyazlısı olmaz" diye konuştu.