17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 OCAK 2004 ÇARŞAMBA CÜMHURİYET SAYFA [email protected] 15 ALLECRO EVtlN İLYASOĞLU Yurtdışındaki sesimizSanatçılanmızın yurtdışında ün- lenip saygınhk kazanmalan gurur kaynağımız oluyor. Şu sıralarda elimdeki üç yeni kayda bakıyo- rum. Besteci ve Köln Senfoni'nin şefi olan Betin Güneş (1957) yir- mi yılı aşkın bir süredir Alman- ya'da. Hep üst düzey topluluklar- da şeflik yaptı ve yapıtlarını çal- dırtmayı başardı. Köln'deki WDR (West Deutsche Rudfunk) Orkest- ra ve Korosu ünlü şefleri Anton Marikyönetiminde onun 'Rindle- rin Ölümü' adlı yapıtının dünya prömiyerini yapmış. Elimdeki DVD kaydından izlı- yorıım. Binlerce kişinin Ruhrtrin- nale'de izlediği konserde Betin de piyanosunun başında sahnede yer alıyor. Yahya Kemal ve Goet- he'nin dizelerinin yanı sıra Be- tin'in babası Ihsan Güneş'in de şiirleri katılmış metne. Koro Türk- çe söylüyorbunlan. Çalgı toplulu- ğu içinde küçük bir yayhlar grubu. arp, vurmahlar, piyano, ve bazı Türk sazlanyla bir de rüzgâr ma- kinesi yer alıyor. Betin'in bestecilik özelliklerin- den karşıthklan, güçlü ritmik do- kuyu ve dramatik anlatımı bu ya- pıtta da buluyoruz. Uzun, gizemli susuşlar kadar büyük doruklar oluştunıyormüziğini. Sonunda da kendi sesiyle Yahya Kemal'in di- zelerini okuyor: "Olüm asude ba- har ülkesidir bir rinde.." Koro çok başanlı kullanılmış, hem yan- kı, hem de sunum olarak renkler yaratıyor. Ve binlerce kişinin daki- kalar süren alkışım izliyorsunuz kaydın sonunda. Besteci Fazıl Say'dan bir yoflunçalar Mozart. Bach. Gershvvin, Çay- kovski, Stravinski kayıtlanyla yo- rumcu olarak tanınan Fazıl Say bu kez besteciliğini ortaya koyan bir seçkiyle dünya müzikpiyasalanna çıkıyor: 'Blackearth'. Yapıtlann her biri kendi içinde bir öykü taşı- yor, programlı müzik örneği veri- yor. Kimbilirkaç kez dinlediğimiz Karatoprak'la başlıyor. CD'nin ka- yıt kalitesi çok yüksek. Piyanonun içindeki teller gerçek bir bağlama B1 esteci ve orkestra şefi Betin Güneş'in 'Rindlerin Ölümü' adlı yapıtı, Köln WDR Orkestra ve Korosu tarafından ilk kez seslendirildi. Fazıl Say bu kez yalnız kendi bestelerinden oluşan bir CD yayımladı. Kemancı Emre Tamer'in Darmstadt'taki Barok topluluğu ilgiyle izleniyor. gibi tınlamış. Sonattan çok bir sü- it yapısındaki keman sonatmı da- ha önce Cihat Aşkın ve Özcan Ulucan'dan dinlemiş, her ikisin- den de çok etkilenmiştim. Bu ka- yıtta piyano kemandan daha bas- kın çıkıyor, piyano-keman yapıtı haline dönüşüyor. Fransız keman- cı Laurent Korcia'nın tedirgin yorumu diğerleri kadar etkilemedi beni. Ipekyolu'nun ünlü şef ve topluluklarca bugüne kadar dün- yanın değişik köşelerinde çahnmış olması kıvanç verici: Boston Me- tamorphosen Orchestra Scott Yoo ile, English Chamber Orchest- ra James Judd ile, Moskova Vlr- tûözleri Vladimir Spivakov ile, Radyo France Myung-VVhun- Chung ile, Lamoureaux Konser- leri Yutaka Sado ile ve Lizbon'da- ki Gülbenkvan Orkestrası Mu- hai Tang ile seslendirmişler. CD'de yer alan Piyano ve Or- kestra içın Parçalar'da bestecinin parlak bir piyanist olduğu belli oluyor. Kendi teknik kolaylığına göre bravura bir yazı. Paganini Çeşitlemeleri'ni de çoğunlukla bis parçası olarak dinlemişizdir Fa- zıl'dan. Bilinen temadan yola çı- karak onun 'cazzy' yönünü sergi- leyen ve her seferinde büyük alkış toplayan bir parçadır. CD'nin 'Dervish in Manhattan' ile bit- mesi caz geçışinden mıstik söyle- me bir yolculuk oluyor. Kutsi Er- guner'in nazlı yorumuyla caza ka- tılan ney, kendi söylemini sürdürü- yor. Yapıtlar arasında Kara Top- rak'ın temleri bir leitmotiv gibi dolaşıyor, yoğunçaların tümüne bütünlük zinciri örüyor Anadolu halk ozanmı anımsatarak. Benim kayıttaki gözdem' Siknce of Ana- tolia' oldu. Onlü şef Eliahu In- bal'ın yönettiğı Fransız Ulusal Orkestrası Fazıl'ın piyanosuna eşlik etmiş. Fazıl Say tam zama- nında böyle bir CD derlemiş. Hem etnik müziğin, gizemli de- yişlerin merak uyandırdığı plak pi- yasalannda ilgi toplayacak. hem de onu piyanist olarak tanıyanlann ilgisini çekecek. Bu seçki çok ses getirecektir. Emre Tamer'in Barok deylşlerl Kemancı Ethem Emre Tamer de Ankara Devlet Konservatuva- n'nda Fazıl Say'ın döneminden yetişmiş. O da Almanya'da eğiti- mini tamamlamış ve meslek yaşa- mını Darmstadt'ta sürdürüyor. Av- rupa'nın ve hatta zaman zaman dünyanın modern müzik merkezi olan kentteki orkestranın ikinci ke- manlarının grup şefi. Daha önce de Almanya'nın birçok orkestra- sında çalan ve Berlin Filarmo- ni'nin de üyeliğini yapan sanatçı pek çok ünlü şefle kayıtlar yapmış- tı. 'Handel With Care' adlı Barok müzik topluluğunun baş kemancı- hğını da yapmakta. Barok döne- min özgün stili keşfedileli beri mü- zik tarihınde sonraki dönemleri da- ha iyı anlamaya başladıklannı söy- lüyor. Bir kilise ortamındaki kon- serden kaydedilmiş ve özenle ses- lendirilmiş Handel, Couperin ve Quantz gibi Barok bestecileri ya- şadıklan zamanın tınısıyla dinli- yorsunuz. e\ ini(g boun.edu.tr Türk popunun altınyılları Ece Demirci hmir Sanat'taki resitalinde ünlü bestecinin yapıtlarını sundu Rey'i anmak ve öbürgüzellikler Kültür Servisi - Odeon ve Sony Müzik Türkiye, Türk pop mü- ziğinin temel taşlann- dan biri olmuş 20 önemli sanatçının unu- tulmaz parçalannı ge- çen mayıs ayında ya- yımlanan 'Bak Bir Varmış, Bir Yokmuş' adlı albümde bir araya toplamıştı. tlgiyle kar- şılanan dizinin ikinci albümü 'Bak Bir Var- mış, Bir Yokmuş 2' bugün satışa çıkıyor. Albüm için yine Odeon arşivinden, Türk popunun geçmişinde iz bırakan 20 şarkı daha seçildi. Ilk albümde ağırlık noktası 6O'lı yıl- lardı. Yeni albümse Türk popunun altın yıl- lan olarak kabul edilen 70'li yıllardan seçilen parçalardan oluşuyor. Yeni albümün en büyük sürprizlerin biri de dijı- tal teknolojinin yardı- rruyla Ajda Pekkan ile Tanju Okan'ın 'Han- cı' yorumlannın bırleş- tirilerek düete dönüştü- rülrnesi. Albümde Füsun Ö- nal'ın 'Oh Olsun', Engin Evin'in 'Ah De- de Vah Dede", Rana Alagöz'ün 'Henşey Bitmedi, Bitemez', Ajda Pekkan ın 'Bir Köşede Yalnız', Gd- nül Turgut'un 'Tele- fondayım Yine', Nes- rin Sipahi'nin 'Sen ts- tedin', Yaşar Güve- nir'in 'Sensiz Saadet Neymiş', Ömür Gök- sel'ın'HaÜçGün Ön- ce, Ha Beş Gün Son- ra', Ayten Alpman'ın 'Son Bir Defa', Nilü- fer'in 'Ara Sıra Bazı Bazı', Lale Belkıs'ın 'Çingene\MelikeDe- mirağ'ın 'Hadi Ca- nım Sen de', Selçuk Alagöz'ün 'Malabadi Köprüsü", Ayla Al- gan'ın 'Aşk Hikâyesi', Hümeyra'nın 'Sessiz Gemi', Tanju Okan'ın 'Hasret', Ayferi'nin 'Aşk Bitmesin', Dario Moreno'nun 'Hatıra- lar Hayal Oldu', tl- ham Gencer'in 'Ne Olur Yapma' adlı par- çalan yer alıyor. • Izmir Sanat'ta 'CemalReşit Rey'i Anma Konseri' vardı. Ancak Sanatçı konserde Rey'in yapıtlarından yalnızca 'On Halk Türküsü'nün üçü seslendirildi. Şef Rengim Gökmen yönetimindeki IZDSO'nun geçen haftaki dinletisinin solisti ise keman sanatçısı Hakan Şensoy'du. ÖNDERKÜTAHYALI Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk beş bestecisi (Rey, Alnar, Erkin, Saygun ve Akses), 2004'ten 2008'e değin yüzüncü doğum yıllannda anılacaktır. Bunlardan Cemal Reşit Rey (1904-85), besteciliğinin yanında aynı zamanda piyanist, orkestra şefi, eğitimci, radyo programcısı ve müzik yazandır. Onun yaşamında beni en derinden etkilemiş olan olay şudur: Birinci Dünya Savaşı yıllannda açılmış, fakat etkinliklerini sürdürememiş olan Darülelhan, 1923'teyeniden eğitime başlar. Rey Paris'te yarın Beyoğlu Caz Günieri Konser (Canlı) >Tamburada ; -.•-.-. Korhan Futacı •••.. .o..-•-., ... : „::.-. : * . t : ÛzünUsta vo<al>Ozlem Şimşek Flektr k oas ıj'ar-Feryin Kaya Da'. j>Beffce Can Özcan Harırra'cl syr:f-fcs-i=rb-;Burak Irmak tteki'jııiK sescr>Tansu Kaner cac; fcır a'sya g ( 20.00 riuiu 4KBH.TL AK1ANK >-.Mı-'.tn-y SUKM S4NATİ MERKEZll öğrencidir. Dostlan onu da göreve çağınrlar A. Cortot, M. Long gibi yetkililer, zamanın kendisi için erken olduğunu, bir süre daha Paris'te kalması gerektiğini ısrarla vurgulamaktadırlar. Rey söz dinlemez; trene atlayıp Istanbul'a gelir ve Darülelhan'da görev ahr. Böylece 1985'te noktalanan müzik dolu, onurlu ve tarihsel kariyeri başlamış olur. Anmalann İlk adımı Izmir Sanat'ın geçen haftaki etkinlikleri arasında yer alan piyanist Ece Demirci'nin "Cemal Reşit Rey'i Anma konseri", bu yıl kentimizde tanık olmayı dilediğimiz anmalann ilk adunı sayılabilir. Ne var ki sanatçı, bestecinin sadece "On Halk Türküsü"nden üçünü çaldı. Resitalin başlığına göre en azından ikinci yannın Rey'e aynlması yerinde olurdu. Piyanist Ece Demirci, MSÜ'de Devlet Sanatçısı Gülsin Onay ve Prof. Metin Öğut" ile çahşmış. Mezuniyet sonrası eğitimini ıse Almanya'nın Hannover Müzik Yüksek Okulu ile Essen'deki "Folkwang Müzik Yüksek Okulu "nda yapmış. Sunduğu yorum son derece duyarlı ve müzikseldı. Piyanodan elde ettiği ton, sıcaklığı ve dolgunluğu ile dinleyene mutluluk veren nitehkler taşıyordu. Sanatçıdan, Rey'in parçalan dışında J. Haydn'ın No. 47 Sı Minör ve L. Van Beethovenın Op. 2 No. 3 Do Majör sonatlannı, M. Ravel'in "Alborado del Gracioso"sunu ve F. Chopinin "Andante Spianato et Grande Polonaise"sini dinledik. IZDSO'nun geçen haftaki dinletisini şef Rengim Gökmen yönerti. îlk olarak, Kemal Sünder'in Op. 32 "Vurma Çalgılar ve Orkestra İçin Konçerto"su seslendınldı. Yapıtı Murat Polge, Kaya Demircan, Bilge Şimşek, Akgün Çavuş ve Ali Çetir çaldı. Çalışkan bestecimiz Sünder. on dakika süren bu sevimli konçertosunda, klasik Türk müziğinin bazı ezgileriyle usullerini belirli ölçüde soyutlamaktadır; daha sık yinelenmesini dıleriz. Bu güzel yapıtın ardından kemancı Hakan Şensoy, Aram Haçaturyan'ın konçertosunu yorumladı. Sanatçının tonu .doyurucu, yay teknıği güvenli ve yumuşak. Böylece, orkestramızın da yakından tanıdığı ünlü konçerto ile mutlu dakikalar yaşadık. Cökmenden özen dolu yorum Son yapıt M. Musorgski'nin "Bir Sergiden Tablolar" başlıklı süıtiydi (M. Ravel'in orkestralamasıyla). Rengim Gökmen, 20. yüzyılda ortaya çıkan "Orkestra Konçertosu" olgusunun en belirgin örneklerinden sayılması gereken bu yapıtın özen dolu yorumunu ortaya koydu. Orkestramızın bütün kesimleri göz alıcı renklerle dikkari çekti. En beğendiğim bölümler: "Bydlo". "Cicivlerin Balesi" ve elbette "Kiev'in Büyük Kapısı" olarak sıralanabilir. Candan kutlanm. ' GUZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Turgut Atalay Sağ olsun, Mehmet Kıyat, son yıllarda gü- zel bir alışkanlık edinmişti: mevsim sonunda birkaç ustanın sergisini art arda açıyordu. Bunlar arasında elbet Turgut Atalay da var- dı; nitekim, 2003 Mayıs'ında en son Doku'da gördüm onu; son yaptığt resimleri, eşiyle birlik- te, orada sundu sevenlerine, Geçenlerde uğradığımda, Nevzat Metin ha- ber verdi öldüğünü; biraz da yakındı: kimsecik- ler yokmuş son yolculuğuna uğurlarken. Ee, bundan daha doğal değilse bile, olağan ne var? Bundan önceki yüzyıllarda, giderek yıllarda verdiğimiz anlamıyla, sanata, sanatçıya yer mi kaldı tüketim-öğütüm toplumunda? Bakın ne diyor Turgut Atalay, Nevzat'ın 2001 'de bastığı, çıkarken armağan etme ince- liğinde bulunduğu kitabında: "Sanatçı toplumun mudur, yoksa yalnız ken- dinin midir? Insan, karşısındakine bir şeyler söylüyor. Ko- nuştuğu dilin, sözün anlaşılması gerekir, değil mi? Işte, yeni bir sorun, toplumvetarih!., B/rsa- natçı olarak konuşacak, bir şeyler söyleyecek- sin!.. Anlaşılmak, dengeli olmak! Galiba, bütün ya- şam buna yanıt aramakla geçti; ölçüsüzlûğün serüveninde ölçü aramakla!.. Oyunun tadı değişti dostlar! Boyanın hem keyfi, hem coşkusu, hem de aklı olmalıydı. Bi- raz da siz arayın boyanın aklmı!.. Artık oyun bitti, boya da!.. Günahı boynuma, boynunuza! Perde açılıyor, perde. Kusurumuz affola!.." Evet, ne iyi sezip dile getirmiş: oyunun tadı kaçtı, oyun bittı, boya da! Aslında, yine de talihli bir dönemde doğup yaşamış: o yıllarda oyunun, boyanın tadına, an- lamına inanılıyordu; hızlı tüketim trenine bindi- rilip elleri kollan bağlanmamış insan kardeşle- rimiz hâlâ daha yaşanır bir dünya, kardeşliğin, dayanışmanın diriltildiği bir dünya kurmayı umuyor, bunun için çabalıyorlardı. Derken, insanlığa o kadar buluşu kazandı- ran, şımank, semirmiş Batı toplumlarındaki bü- tün sıradışı akıllar yalnız para kazanıp kazan- dırmayı ve bu işi de en kestirme yoldan, silah ve uyuşturucu satarak, başka bir deyişle ölüm saçarak yapmayı seçtiler, günün 24 saatinde, 365 gün, uykulannda bile buna emek harcama- ya koyuldular. Böyle bir dünyada hâlâ galerilerin bulunma- sı, sergi açılması, resim-yontu kitabı basılma- sı, bunlar için yazı yazılması olsa o4sa geri kal- mış bir avuç çılgın'ın işidir; çok yakında, pos- teki modern hepsini silip süpürür. Nitekim, Be- yoğlu'ndaki büyük galerilerin hepsi uçup gitti, posteki gelip hepsinin yerine serildi. Turgut Atalay, dediğim gibi, görece talihli bir dönemde yaşamış; tutkuyla sanldığı her alan- da doya doya üretimde bulunmuş; ne mutlu ona da, yakınlanna da! Çünkü rastlantı-gereklilik ikilisi uyarınca, yer- yüzündeki milyarlarca insana bu kadarı düş- müyor, bundan sonra hiç düşmeyecek! Gerçi evrenden, onun ayrıcalıklı birimi di- rim'den umut kesmemek gerekiyor: en iç ka- rartıcı koşullarda yeniden doğuşa izin vermiş- ler hep. Ancak, korkarım, yerküre evrenin kendisine bağışladığı boyayı tüketmek üzere! Turgut Bey, yanından, canından ayırmadığı sevgili Mualla'sına daha evlendikleri gün bir söz vermiş; günün birinde kitabım basılacak. Günümüzün korkunç olumsuz koşullarına karşın bu sözü tutmasına yardım etmiş olan Leyla-Nevzat Metin çiftine bir kez daha alkış. sbonaran <ı hotmail/yahoo.com Yazap Yondan Radichkov ölöü • SOFYA (AFP) -Bulgaristan'ın tanınmış yazarlanndan Yordan Radichkov 74 yaşında öldü. "Sofya'nın Kafka'sı olarak anılan yazar, farklı alanlarda bir çok kitaba ımza attı. Yapıtlan, ağırlıklı olarak kısa öyküler ve oyunlardan oluşan yazann Türkçeye çevrilmiş kitapları arasında 'Biz Serçeler'(çocuk kitabı) ve 'Sıcak Öğle' (öykü) yer alıyor. Yazın dünyasına 1959 yılında yayımlanân 'The Heart Beats for The People' adlı kısa öykülerinden oluşan kitabıyla adım atan Radichkov, başansını 'Grinzane Cavour Ödülü' ile ülke dışına da taşımıştı. Vtzonteleler yarışıyor • Kültür Servisi - 23 Ocak'ta. 182 sinema'da gösterime giren 'Vizontele Tuuba', bütün Türkiye'de süren ağır kış koşullarma. birçok yerde elektiriklerin kesik ohnasma rağmen, ilk üç günde 504 bin 219 kişi tarafından izlenerek, 'Vizontele'nin ilk üç günkü 367 bin 684 kişilik rekorunu geride bıraktı. BUGLN • tŞ SANAT'ta 20.00'de Parlayan Yıldızlar serisinde Özgür Baskın ve Anatol Jagoda konseri. (0 212 316 10 83) • BABYLON'da 21.30'da Jimmy Scott konseri. (0 216 454 15 55) •YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ SERMET ÇİFTER SALONU'nda 18.30'da Emre Koyuncuoğlu, Naz Erayda ve Zeynep Güsur'un 'Tiyatroda Hareket ve Beden' söyleşisı. (0 212 473 04 44) •AKBANK KÜLTÜR SAISAT MERKEZt'nde 19. OO'da MeUh Akoğul ile 'Aşkküre' \e 'Nesnenin Ruhu Üzerine' başlıkh söyleşi. (0 212 252 35 00) • BİLGİ ÜNİVERSİTESt DOLAPDERE KAMPUSU'nda Bilgi'de Sinema kapsamında 14.30 ve 19.OO'da 'Güneşli Pazartesiler', 16.30 ve 21.30'da 'Chico' filmleri izlenebilir. (0 212 293 50 10) t
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear